|
Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi: 08 Eylül 2008 (22:56), Konuya Son Cevap : 09 Eylül 2011 (21:15). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
08 Eylül 2008, 22:56 | Mesaj No:1 |
Hadis nedir?Hadisin Önemi nedir? Hadis nedir?Hadisin Önemi nedir? Hadis Nedir? Hadis, Sözlük manası: (hadese) fiilinden alınmış bir kelimedir. Yeni, sonradan olan, yeniden meydana gelen manalarına gelir. Tef'il babından (et-tahdîs) konuşmak, bir şeyden bahsetmek, haber vermek anlamına gelir. Bu babdan alınmış isim olan hadis ise tek kelime ile, söz ve haber demektir. Terim olarak hadis: Hz. Peygamber (sas) e ait sözler, fiiller yani hareket ve davranışlar, tekrirler ve ona ait sıfatlardır. Diğer bir tabir ile sünnet ile eş anlamlıdır. Hadisin Önemi: Hadisler ; bize Kur'anı açıklar, ibadetlerin yapılış şekillerin açıklar,Fıkhın (İslam hukukunun) Kur'andan sonra en önemli ana kaynağıdır. Kur'an-ı Kerimde olmayan dini hükümleri ortaya koyar, İslam modelini oluşturur. Hadisin Bölümleri: 1-Sened: Hadisin ilk kaynağına (Hz. Peygamber (sas) e ulaşıncaya kadar takip ettiği yolu haber vermektir. Senede; Tarîk (yol), vecih (tarz) da denir. 2-Metin: Hadisin ifadeleri, yani manaya gelen, bir konuyu bize aktaran sözleridir. Hadislerin Yazı İle Tesbiti: İlk dönemlerde Hz. Peygamber (sas) Kur'an ayetleri ile karışmasın diye hadislerin yazılmasına müsaade etmemiştir. Daha sonra bu karışıklığa meydan vermeyecek bazı sahabeye hadis yazmalarına müsaade etmiştir. Hadislerin derlenmesi ise Tabiin döneminde olmuştur. İlk Hadis Kitapları: 1-Sahifeler: Sahabe ve Tabiin devrinde yazılan hadis mecmualarıdır. Pek azı bize kadar ulaşmıştır. (Abdullah b. Amr b. el-Âs'ın sahifesi, Hemmam b. Münebbih sahifesi, Sa'd b. Ubâde sahifesi, Semure b. Cundeb sahifesi, Caber b. Abdillah sahifesi, Abdullah b Abbas (İbni Abbas) sahifesi.) 2-Cami(musannef) ler: Hadisleri konularına göre ayırarak yazılan hadis kitaplarıdır. Buharî ve Müslimin el-Camiu's-Sahîh'i en meşhurlarıdır. 3-Sünenler: Yazılışları itibarı ile cami'ler gibi konularına göre hadisleri toplamakla birlikte daha çok hükümlere ait hadisleri ihtiva eden eserlerdir. (Sünen-i Ebu Davud, Sünen-i Trimizi, Nese'înin el-Müctebâ'ı, ed'Dare Kutnî'nin Süneni, Neyhakî'nin Sünen'i, Ebu Caferi't-Tahavi'nin Meâni'l-Asâr'ı, ed-Darimî'nin sünen'i.) 4-Müsnedler: Hadisleri senedindeki sahabeye göre tasnif edilerek yazılan eserlerdir. Yani hadisin ilk ravisi olan Sahabi'nin alfabetik isim sırası veya meşhur oluş sırasına göre tasnif edilir. (Ahmet b. Hambel, Ebu Davut et-Tayâlisî, el-Humeydî, Müsedded, Ebu Bekr el-Bezzar, Mu'camlar 'ın Müsnedler'i) Hadisin Sınıflandırılması: 1-Genel Sınıflandırma: a-Nebevî Hadisler; Efendimiz (sas) e ait söz, takrir ve davranışlardır. Yani Peygambere ait hadislerdir. b-Kudsî Hadisler; Bunlara İlahî hadisler Rabbanî hadisler de denir ki; Manası Allah'a ait ifadesi yani sözü Peygambere (sas) ait olan hadisledir. Bir mesele İlham veya Rüya yoluyla Peygambere bildirilir bunu peygamber kendi lisanı ile ifade eder. Bunlar "Allah şöyle buyurdu ki," gibi ifadelerle Allah'a nisbet edilerek rivayet edilmiştir. Kudsî hadisleri ayetten ayrılan tarafı; Ayetin ifadesi yani sözleri de Allah(cc) a ait olmasıdır. 2-Senede Göre Sınıflandırma: a)Senedinde kopukluk olmayan hadisler; Müsned, muttasıl, mevsîl hadisler b)Senedinde kopukluk olan hadisler: Mürsel, munkatı, muallak, müdelles hadisler. 3-Ravi Sayısına Göre Hadisler: a)Âlî isnad; Bir nesilden aynı hadisi çok kişinin rivayet etmesi b)Nazil isnad; Bir nesilden aynı hadisi az kişinin rivayet etmesi 4-Metne Göre Sınıflandırma: a)Sahih Hadis; Sağlamlığında ve Hz. Peygambere (sas) ait olmasında şüphe olmayan hadislerdir. "Adalet ve zabt sahibi ravilerin kesiksiz bir senetle birbirlerinden rivayet ettikleri; şâz ve illetli olmaktan uzak olan hadisdir. b)Hasen Hadis; Adalet şartını haiz olmakla beraber zabt yönünden sahih hadis ravilerinin derecesine ulaşmayan kimselerin, kesiksiz isnatla rivayet ettikleri ş'az ve illetten uzak hadislerdir. c)Zayıf Hadis; Kendisinde sahih ve hasen hadislerin vasıfları bulunmayan hadislerdir. (Bunların ya ravilerinde adalet yoktur veya zabt yönünden kusurludur veya senedinde kesiklik vardır veya şâzlıdır veya gizli bir kusurla illetlidir.) Zayıf Hadisler; Mürsel,Munkatı', Mu'dal, Müdelles, Tedlîsu'ş-Şuyuh, Mu'allel, Muzdarib, Maklûb, Şâz, Münker ve Metruk olmak üzere on gurba ayrılır. Metin konusunu teşkil eden şahıslara göre de hadis çeşitleri a)Merfu' hadisler; Hz. Peygamber'e (sas) ait olan söz,fiil ve takrirlerdir. b)Mevkûf hadisler; Sahabeden rivayet edilen söz fiil ve takrirlerdir. Bunlar daha çok ibabdet dışı konulardır. c)Maktû hadisler; Tabi'îndan rivayet edilen söz ve fiillerdir. Bunlar maktu' hadisin içine girerler ki dinde hüccet sayılmazlar<!-- / message --><!-- sig -->
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli | Hadis-i Şerif | NUR | 0 | 2572 | 10 Ağustos 2009 21:09 |
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 1 | 2983 | 10 Ağustos 2009 21:07 |
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... | Hafta'nın Konusu | NUR | 1 | 2980 | 10 Ağustos 2009 00:05 |
35.Haftanın Misafiri Elifzişan | Hafta'nın Misafiri | kurtmehmet | 11 | 6749 | 09 Ağustos 2009 23:35 |
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! | Çocuk ve Aile Sağlığı | NUR | 0 | 2587 | 07 Ağustos 2009 23:03 |
09 Eylül 2011, 20:06 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: Hadis nedir?Hadisin Önemi nedir?
Hadisin terim anlamı, Hz. Peygamber'in sözü, fiili, ashabının yaptığını görüp de reddetmediği davranışlar (takrir) ve onun yaratılışı veya huyu ile ilgili her türlü bilgi demektir. Hadis, Hz. Peygamber'i dinleyen sahabîden başlayarak onu rivayet edenlerin adlarının yazılı olduğu sened ile Hz. Peygamber'in söz, fiil veya takrîrinin yazıldığı metin'den meydana gelir. Yani hadis deyince, sened ve metinden oluşan bir yazılı yapı anlaşılır. Ancak Riyazü's-salihîn de hadis metinlerinin kolay okunup öğrenilmesi için sahabî dışındaki raviler yani sened kısmı müellif tarafından çıkarılmıştır. Hadis İlmi iki ana bölüme ayrılır: a. Rivayetü'l-hadîs ilmi. Hz.Peygamber'in sözü, fiili, takriri, halleri ve bunların rivayet ve zabt edilişi ile alakalı bir bilim dalıdır. Hadis metinlerini ihtiva eden kitaplar, bu dala ait kaynaklardır. Bu ilim dalı "hadis naklinde hatadan uzak kalma" temeli üzerinde yapılmış çalışmaları yansıtır. b. Dirayetü'l-hadîs ilmi. Hadis Istılahları İlmi diye de anılır. Hadisin yapısını meydana getiren sened ve metni anlamaya imkan veren birtakım kaideler ilmidir. Bu kaideler yardımıyla bir hadisi kabul veya reddetmek mümkün olur. Hadis usulü ile ilgili eserler bu ilmin kaynaklarıdır. Bu ilmin hedefi, Hz. Peygamber'in hadislerini başka sözlerle karıştırılmaktan, değiştirilmekten, bozulmaktan ve iftiraya uğramaktan ilmî yollarla korumaktır. Hz. Peygamber'e nisbet edilen sözün gerçekten ona ait olup olmadığı bu ilmin kurallarıyla anlaşılır. Hadis ilminin gayesi, rivayetlerin sahih ve doğru olanlarını sahih ve doğru olmayanlarından ayırmaktır. Bir başka ifade ile Hz. Peygamber'in söylemediği bir sözü ona söyletmemek, yapmadığı bir işi ona yaptırmamak, yani sünneti aslî berraklığı içinde korumaktır. Her iki dalıyla birlikte hadis ilminin gelişmesi, "Hz. Peygamber'e yalan isnad etmeme dikkati" ve "tebliğ görevi"nin yerine getirilmesi sayesinde gerçekleşmiştir. Bu konuda ilk ve en değerli gayret, sevgili Peygamberimiz'in en hayırlı nesil olarak takdir ve takdim buyurduğu ashab-ı kiram'a aittir. Rivayetü'l-hadîs ilminin kurucuları oldukları gibi, dirayetü'l-hadîs ilminin temellerini atanlar da onlardır. Allah kendilerinden razı olsun. Ashab, sahabî kelimesinin çoğuludur. Sahabî, müslüman olarak Hz. Peygamber'i gören ve o iman üzere ölen kimseye denir. Herhangi bir sahabî ile görüşme imkanı bulan kimseye de tabiî adı verilir. 2. Sünnet Sünnet, sözlükte yol demektir. Yolun iyisine de kötüsüne de sünnet denir. Yalın halde söylendiği zaman "güzel yol" anlamındadır. Kur'an-ı Kerîm'de bu kelime, devamlı adet, kainatın düzeninde geçerli olan tabiî kanunlar, gidilen yol gibi anlamlarda kullanılır. Bir de sünnetullah terimi vardır. Bu, Allah'ın koyduğu kurallar, toplumların hayatlarında görülen ilerleme, gerileme ve hatta yok olmada geçerli olan ilahî kanunlar demektir. Terim olarak sünnet, söz, fiil ve takrirleri ile Hz. Peygamber'in İslam'ı yaşayarak yorumlaması demektir. Bu anlamda sünnet, hadisten daha kapsamlıdır. Nitekim "Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız: Allah'ın kitabı ve Resülü'nün sünneti.."1 hadisinde bu anlam açıkça görülmektedir. Hz. Peygamber'e nisbet edilen her şeyin yazılı metni manasında hadis, günümüzde sünnet yerine de kullanılmaktadır. Artık bugün hadis deyince sünnet, sünnet deyince hadis anlaşılmaktadır. Sünnetin çoğulu sünen olduğu gibi Hz. Peygamber'in söz, fiil ve takrirlerine ait hadisleri içeren kitaplardan bir kısmının adı da Sünen'dir. Başlangıçta hadisin, Hz. Peygamber'in sözlerini, sünnetin ise, fiil ve uygulamalarını ifade etmek için kullanılması, hadisi sünnetten ayrı düşünmek için yeterli değildir. Bu birlik, sünnete, kendine ait olmayan bir unsuru yamamak, ona kendisinden olmayan bir şeyi katmak manasına asla gelmez. Bu yöndeki müsteşrik iddialarına kulak asmamak gerekir. Zaten sünnet, hadis kitaplarında gördüğümüz hadis metinleri değil, onların ifade ettiği manalardır. Sünnet, Kur'an'ın açıklayıcısı olduğu için Kur'an-ı Kerîm'den hemen sonraki ikinci delildir. Kur'an, okunan vahiy; sünnet, rivayet olunan vahiy 2; hadis ise, "rivayet edilen sünnet" 3 demektir. Hadis kitaplarımız, rivayet olunan vahiy demek olan sünnetin yazılı belgeleri ile doludur. Bu belgelerin niteliklerine göre farklı ve özel terimlerle ifade edilmesi ve değişik hükümlere bağlanması ilmî bir meseledir. Bu nitelikleri ve terimleri Hadis Usulü İlmi tayin ve tesbit etmektedir. 1 Malik, Muvatta', Kader 3 2 Şafiî, Risale, s. 91-92 3 Kasımî, Kavaidü't-tahdîs, s. 35-38; Cezairî, Tevcihü'n-nazar, s. 2
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
09 Eylül 2011, 21:15 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 13855 Üyelik T.:
22 Mayıs 2011 | Cevap: Hadis nedir?Hadisin Önemi nedir? MaşaALLAH Konu güzel bir uslupla anlatılmış.Emeklerinize yüreklerinize hidayet olsun güzel insanlar.Bu konu okadar çok önemliki bazı kardeşlerimiz hadislerin sahih ve ALLAHın sözleri olmadığını dile getirsede bu sözlerin cevabı apaçık ayetler üzerinde bayan edilmiştir.İnşaALLAH bu paylaşımlardan kendinize güzel bir ders alabilirsiniz. BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Rasûlullah (s.a.s), Allah'tan aldığı vahyi yalnızca insanlara aktarmakla kalmamış, aynı zamanda onları açıklamış ve kendi hayatında da tatbik ederek müşahhas örnekler hâline getirmiştir. Bu nedenle O'na "yaşayan Kur'ân" da denilmiştir. İslâm bilginleri genellikle, dinî konularla ilgili hâdislerin, Allah tarafından Hz. Peygamber'e vahyedilmiş olduklarını kabul ederler; delil olarak da, "O (Peygamber), kendiliğinden konuşmaz; O'nun sözleri, kendisine gönderilmiş vahiyden başkası değildir" (en-Necm, 54/3-4) âyetini ileri sürerler. Ayrıca, "Andolsun ki; Allah, mü'minlere büyük lütufta bulundu. Çünkü, daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken, kendi aralarından, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi" (Âlu lmrân, 3/164) âyetinde sözü edilen "hikmet" kelimesinin, "sünnet" anlamında olduğunu da belirtmişlerdir. Nitekim, Hz. Peygamber ve O'nun ashâbından nakledilen bazı haberler de, bu gerçeği ortaya koymaktadır. Rasûlullah'tan (s.a.s) şöyle rivayet edilmiştir: "Bana kitap (Kur'ân) ve bir de onunla birlikte, onun gibisi (sünnet) verildi" (Ebû Dâvûd, Sünen, II, 505). Hassan İbn Atiyye, aynı konuda şu açıklamayı yapmıştır: "Cibrîl (a.s.) Rasûlullah (s.a.s)'e Kur'ân'ı getirdiği ve öğrettiği gibi, sünneti de öylece getirir ve öğretirdi" (İbn Abdilberr, Câmiu'l Beyâni'l-ilm, II, 191). Yukarıda zikredilen âyet ve haberlerden de anlaşılacağı gibi, Kur'ân ve hadîs (daha geniş ifadesiyle sünnet), Allah (c.c.) tarafından Rasûlullah (s.a.s.)'a gönderilmiş birer vahiy olmak bakımından aynıdırlar. Şu kadar var ki; Kur'ân, hadîsin aksine, anlam ve lâfız yönünden bir benzerinin meydana getirilmezliği (i'câz) ve Levh-i Mahfûz'da yazı ile tesbit edildiği için, ne Cibrîl (a.s.)'in ve ne de Hz. Peygamber'in, üzerinde hiçbir tasarrufları bulunmaması noktasında hadîsten ayrılır. Hadîs ise, lâfız olarak vahyedilmediği için, Kur'ân lâfzı gibi mu'ciz olmayıp, ifade ettiği anlama bağlı kalmak şartıyla sadece mânâ yönüyle nakledilmesi câizdir. Hz. Peygamber'den hadîs olarak nakledilen, fakat daha ziyade, O'nun (s.a.s) sade bir insan sıfatıyla, dinî hiçbir özelliği bulunmayan, günlük yaşayışıyla ilgili sözlerinin, yukarıda anlatılanların dışında kaldığını söylemek gerekir. O'nun (s.a.s.) bir insan sıfatıyla hata yapabileceğini açıklaması (Müslim, Fedâil, 139-140-141) bunu gösterir. Nitekim bazı ictihadlarında hataya düşmesi, bu konularda herhangi bir vahyin gelmediğini gösterir. Ancak bu hataların da, bazan vahiy yolu ile düzeltildiği unutulmamalıdır. Vahye dayalı bir fıkıh kaynağı olarak hadis, Kur'ân karşısındaki durumu ve getirdiği hükümler açısından şu şekillerde bulunur: 1. Bazı hadisler, Kur'ân'ın getirdiği hükümleri teyid ve tekit eder. ana-babaya itâatsizliği, yalancı şâhitliği, cana kıymayı yasaklayan hadisler böyledir. 2. Bir kısmı hadisler, Kur'ân'ın getirdiği hükümleri açıklar, onları tamamlayıcı bilgiler verir. Kur'ân'da namaz kılmak, haccetmek, zekât vermek... emredilmiş, fakat bunların nasıl olacağı belirtilmemiştir. Bu ibadetlerin nasıl yapılacağını hadislerden öğreniyoruz. 3. Bazı hadisler de, Kur'ân'ın hiç temas etmediği konularda, hükümler koyar. Hadîsin başlı başına müstakil bir teşri' (yasama) kaynağı olduğunu gösteren bu tür hadislere, ehlî merkeplerle yırtıcı kuşların etinin yenmesini haram kılan, diyetlerle ilgili birçok hükmü belirten hadisler... örnek olarak verilebilir. Buraya kadar anlatılanlar, hadîsin (sünnet) İslâm dinindeki önemli yerini gözler önüne sermektedir. Din açısından, Kur'ân'dan hemen sonra gelen bir hüküm kaynağı olarak hadislere gereken önemin verilerek Hz. Peygamber'in sünnetine uyulması, başta Allah (c.c.) olmak üzere, O'nun Rasülü Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından da çok kesin ifadelerle emredilmiştir. Bu konuda Kur'ân'da şu âyetlere yer verilmiştir: "Ey Peygamber de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyunuz ki; Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın"(Âlu İmrân, 3/31); "Ey Peygamber de ki: Allah'a ve peygamber'e itâat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki Allah kâfirleri sevmez" (Âlu İmran, 3/32; "Allah'a ve Peygamberlere itâat ediniz, umulur ki rahmet olunursunuz" (Âlu İmrân, 3/132); "Peygamber size neyi getirmişse onu alın, neyi yasaklamışsa ondan sakının" (el-Haşr, 59/7). Görüldüğü gibi bu âyetlerde, Rasûlullah (s.a.s)'e itâat, Allah'a (c.c.) itâat ile birlikte emredilmiş, hatta Peygamber (s.a.s)'e itâatin Allah'a (c.c.) itâat demek olduğu açıkça belirtilmiştir. Rasûlullah (s.a.s) da bir hadîsinde: "Şunu kesin olarak biliniz ki, bana Kur'ân ve onunla beraber onun bir benzeri (sünnet) daha verilmiştir. Karnı tok bir halde rahat koltuğuna oturarak;' Şu Kur'an'a sarılın; O'nda neyi helâl görürseniz onu helâl, neyi koram görürseniz onu da haram kabul ediniz' diyecek bazı kimseler gelmesi yakındır. Şüphesiz ki, Allah Rasûlünün haram kıldığı şey de Allah'ın haram kıldığı gibidir" (Ebû Davûd Sünnet, 5; İbni Mace, Mukaddime, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV,131) buyurarak, sünnetini küçümseyip dinden ayırmak isteyenlere karşı müslümanları uyarmış ve dinin sünnetsiz düşünülemeyeceğini vurgulamıştır. Nitekim, Hz. Peygamber'in burada geleceğini ikaz ettiği kişi ve gruplar Hicri birinci ve ikinci asırlarda ve bir de XIX-XX. asırlarda müsteşriklerin etkisiyle, Hindistan (Ehl-i Kur'an Cemiyeti) ve Mısır'da (Tevlik Sıdkı, Mahmud Ebû Reyye..) ortaya çıkmış, fakat bunların hadis ve sünnete hiçbir etkisi olmamıştır. 1. Rivâyetü'l-Hadis İlmi: Hz. Peygamber'in sünnetini (hadisler) toplayan, nakleden ilim. Hadislerin yazılı şekillerini ihtivâ eden bütün hadis kitapları (Sahihler, Câmiler, Sünenler, Müsnedler...)'bu ilme âit malzemeyi oluştururlar. 2. Dirâyetü'l-Hadis İlmi: Hadislerin sıhhat durumlarını tesbit için, sened ve metnin durumlarını anlamaya imkân veren ilim dalıdır. 3. Cerh ve Ta'dil İlmi: Sahâbeden itibaren bütün hadis râvîlerinin doğruluk ve güvenirlik durumlarının incelendiği bir ilim dalıdır. Genellikle râvîler isimlerine ve künyelerine göre alfabetik bir tarzda sıralanır ve her birinin hayatı, kimlerden hadis rivâyet ettiği, kimlere hadis naklettiği, râvîler arasındaki yeri, adâlet ve zabt yönünden durumu, kendisi hakkında hadis münekkidlerinin görüşü... teknik tâbirlerle ifade edilir. İlk asırlardan itibaren pek çok kıymetli eserin kaleme alındığı bu ilim dalında, İbn Ebi Hâtim er-Razi'nin "el-Cerh ve't-Ta'dil" adlı kıymetli bir kitabı vardır. 4. Râvîler Tarihi İlmi: Hadis rivâyeti açısından ravilerin biyoğrafilerini, tabakalarını... veren ilimdir. İbn Sa'dın "Tabakat" ı, Buhârî'nin "Tarîh"i, İbn Hacer'in "el-İsâbe"si, bu ilmin en meşhur kaynaklarındandır. 5. Hadislerin Vürûd Sebepleri İlmi: Hadislerin söyleniş sebeplerini tesbit etmeye çalışan ilim dalıdır. Hadislerin daha iyi anlaşılmasını sağlayan bu dalda, Suyûtî'nin "el-Lüma" isimli bir eseri vardır. 6. Garîbu'l-Hadis İlmi: Hadis metinlerinde geçen, az kullanıldığı veya Arapça'ya sonradan girdiği için anlaşılması zor olan kelimelerin açıklanması bu ilmin konusunu teşkil eder. Ebû Ubeyd ve İbn Kuteybe'nin "Garîbu'l-Hadis"adlı eserleri ile, Zemahşerî'nin "el-Fâik" ve İbnü'l-Esîr'in "en-Nihâye" si, bu ilim dalının önemli kaynaklarıdır. 7. İlelü'l-Hadîs İlmi: Herkesin farkedemediği, ancak hadis uzmanlarının tesbit edebildiği ve hadisin sıhhatine engel olan gizli kusurları araştıran bir ilimdir. Ahmed b. Hanbel'in "Kitabu'l-İlel" i bunlardandır. 8. Muhtelifu'l-Hadîs İlmi: Bu ilim, gerçekte olmadığı halde dış görünüşü bakımından aralarında çelişki var gibi görünen hadisleri ele alır ve görünürdeki bu çelişkiyi giderir. Bu sahada İbn Kuteybe'nin yazdığı "Te'vilu Muhtelifi'l-Hadis" adlı eseri, hadis Müdafaası adıyla Türkçe'ye çevrilmiştir. 9. Nâsih ve Mensûh İlmi: Biri diğerinin hükmünü ortadan kaldıran hadisleri konu edinen bir ilimdir. Bu sahanın en önemli kaynağı Hâzimî'nin "el-İ'tibâr" adlı eseridir. Hadisler Günümüze Nasıl İntikal etmiştir? Kur'ân âyetleri nâzil oldukça onları vahiy kâtiplerine bizzat yazdıran Hz. Peygamber, önceleri kendi hadislerinin yazılmasını yasaklamış, fakat hadisleri birbirlerine rivâyet etmelerine izin vermişti. Bu yasağın sebebi, ashâbın Kur'ân'la hadisleri birbirine karıştırma tehlikesiyle Arap yazısının henüz gelişmemiş olması, okuma-yazma bilenlerin azlığı, yazı malzemesinin kıtlığı gibi sebepler olabilir. Daha sonraları bu mahzurlar ortadan kalkınca veya azalınca Hz. Peygamber'in, hadislerin yazılmasına izin verdiğini görmekteyiz. Nitekim, hadis yazan 30-40 kadar sahâbîden biri olana Abdullah b. Amr 1000 civarında hadis yazmış ve bunları bir sahife (kolleksiyon) hâline getirmiş, adına da "es-Sahîfetü's-Sâdıka" (Doğru Sahife) demiştir. Sağlığında Hz. Peygamber'den pekçok hadis öğrenen sahâbe, O'nun (s.a.s) vefâtından sonra bunları başkalarına nakletmiş, böylece hadisler hem sözlü, hem de yazılı bir halde sonraki nesillere intikal etmiştir. Hz. Peygamber'in vefatından sonra başlayan hadis toplama yolculukları (rıhle) ve hicrî birinci asır ortalarından itibaren görülen "tedvin" (dağınık haldeki hadis malzemesini bir araya toplama) faaliyetleri H. 99-101 yıllarında halife Ömer İbn Abdülaziz (H. 101) zamanında vâliliklere gönderilen emirnamelerle resmî tedvin hâlinde devam etmiş; toplanan bu hadisler konularına göre tasnif edilerek hicrî ikinci asır ortnlarından itibaren hadis kitapları meydana getirilmeye başlanmıştır. Günümüze kadar gelen en eski hadis kitapları bu devrelere âittir. Bu kitaplardan sonra hicrî üçüncü asırda " Kütüb-i Sitte" (altı kaynak eser) denilen hadis külliyâtının meydana getirilmesiyle hadis tasnifi altın çağına ulaşmıştır. Kütüb-i Sitte; Buhârı ve Müslim'in "el-Câmiu's-Sahîh" leri ile, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce'nin "Sünen" lerinden oluşmaktadır. Hadis Kitaplarının Dereceleri: İhtiva ettikleri hadislerin güvenilir olup-olmamalarına göre hadis kitapları şu derecelere ayrılır: Birinci Tabaka: Mütevâtir, meşhûr, sahîh ve hasen hadisler. Buhârî ve Müslim'in "Sahih"leri ile İmam Mâlik'in " Muvatta"adlı eserleri. Bu kitaplardaki hadislerle amel edilir. İkinci Tabaka: Birinci tabakadaki kitaplar seviyesine çıkamayan, fakat, müelliflerinin titizlikle bazı şartları uygulayarak hadisleri aldıkları kitalar. Bunlar da hadis kaynağı olarak benimsenmiş, asırlar boyu faydalanılmıtır. Tirmizî'nin Câmi'i, Ebû Dâvûd'un Sünen'i Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i, Nesâî'nin Sünen'i (Müctebâ) bu tabakadandır. Üçüncü Tabaka: Bu tabakadaki kitaplarda sahih hadisler yanında zayıf hadisler de olduğu gibi, râvîleri içinde halleri meçhul olanlar da vardır. Abdürrezzâk'ın "Musannef" i, Beyhakî, Taberânî ve Tahâvî'nin kitapları...gibi. Bu kitaplardaki hadislerden ancak, hadis uzmanları yararlanabilir. Dördüncü Tabaka: Bu dereceye giren kitaplar, büyük muhaddisler döneminden ve "tasnif" devrinin bittiği tarihlerden sonra ortaya çıkan, hadis ilmiyle ilgisi olmayan ve bu yolu bir menfaat kapısı haline getiren ehliyetsiz kişilerin yazdığı, içi uydurma ve hurafelerle dolu olan kitaplardır. İbn Mürdeveyh, İbn Şâhîn, Ebû'ş-Şeyh... gibilerin kitapları bu tabakadan olup, bunlardan, amel edilmek üzere asla hadis alınamaz. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
İbadet nedir?Önemi ve Çeşitleri | Medineweb | İslam İbadet Esasları(DHBT) | 2 | 18 Mayıs 2014 16:01 |
Berat Gecesinin Önemi Nedir? | Verda_Naz | Cuma-Bayram-Kandiller | 1 | 01 Temmuz 2012 23:31 |
zekat nedir, sadaka nedir, infak etmek nedir | iblissavar | Zekat-İnfak | 3 | 31 Mart 2012 22:26 |
Temizliğin ibadetteki önemi nedir? | MERVE DEMİR | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 10 Nisan 2009 00:48 |
Islam Dininde Paylaşmanın önemi Nedir? | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 12:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|