Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.PEYGAMBERLER-ASHAB-I KİRAM-ALİMLER.::. > Peygamberler-Ashab-ı Kiram-Alimler > Hadis-i Şerif

Konu Kimliği: Konu Sahibi günışığı,Açılış Tarihi:  22 Ağustos 2007 (13:34), Konuya Son Cevap : 08 Aralık 2024 (18:31). Konuya 1439 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı67Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 28 Ekim 2014, 13:05   Mesaj No:1261
Medineweb EDİTÖRÜ
su damlası - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:su damlası isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13055
Üyelik T.: 18 Aralık 2010
Arkadaşları:18
Cinsiyet:-
Memleket:sivas
Mesaj: 10.759
Konular: 697
Beğenildi:8588
Beğendi:10215
Takdirleri:28065
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi



"Kulun konuşmalarında inşaallah demesi, imanının mükemmelliğindendir. - Hadis (Taberani)
__________________

"Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα...
Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα...
Â'râftα.....
Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..."
Alıntı ile Cevapla
Alt 31 Ekim 2014, 23:30   Mesaj No:1262
Medineweb Emekdarı
GÖKCEN_AZRA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:GÖKCEN_AZRA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 27691
Üyelik T.: 26 Nisan 2013
Arkadaşları:14
Cinsiyet:ANNE
Memleket:ARZ
Yaş:42
Mesaj: 2.423
Konular: 105
Beğenildi:98
Beğendi:4
Takdirleri:60
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi

“Dua etme arzusu gelince, dua edin!

Çünkü bu, duanın kabul olacağına alamettir.”

Hz. Muhammed s.a.v

Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Kasım 2014, 17:34   Mesaj No:1263
Medineweb EDİTÖRÜ
su damlası - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:su damlası isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13055
Üyelik T.: 18 Aralık 2010
Arkadaşları:18
Cinsiyet:-
Memleket:sivas
Mesaj: 10.759
Konular: 697
Beğenildi:8588
Beğendi:10215
Takdirleri:28065
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi



Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende Birçok hâyr vardır . . .
Hz. Muhammed s.a.v
__________________

"Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα...
Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα...
Â'râftα.....
Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..."
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Kasım 2014, 11:12   Mesaj No:1264
Medineweb EDİTÖRÜ
su damlası - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:su damlası isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13055
Üyelik T.: 18 Aralık 2010
Arkadaşları:18
Cinsiyet:-
Memleket:sivas
Mesaj: 10.759
Konular: 697
Beğenildi:8588
Beğendi:10215
Takdirleri:28065
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi



Çocuklarınızın Oyunlarına Katılın; Zira Onların Oyun Arkadaşları Meleklerdir..
Hz. Muhammed (s.a.v)
__________________

"Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα...
Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα...
Â'râftα.....
Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..."
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Kasım 2014, 15:56   Mesaj No:1265
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
hakaşığı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:hakaşığı isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 45760
Üyelik T.: 27 Ekim 2014
Arkadaşları:1
Cinsiyet:insan
Memleket:istanbul
Yaş:38
Mesaj: 369
Konular: 18
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi

[/Tebük seferinden geri kalan Sahabelerin (ra) dillere destan tevbeleri


Ka’b Bin Malik’in (ra) dilinden Tebük seferinden geri kalan Sahabelerin (ra) tevbeleri

“Öyle ki, yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmış ve Allah’(dan gelecek olan)a karşı yine O’ndan başka sığınacak hiçbir yer olmadığını anlamışlardı. Sonra (Allah) onları tevbeye muvaffak kıldı ki; tevbe etsinler! Çünkü, Tevvab (tevbeleri çok kabul eden), Rahim (çok merhamet eden) ancak Allah’tır.” [1]
Ka’b Bin Malik’in (ra) dilinden Mürare Bin Rabiatul Amiri, Hüal Bin Ümeyyetül Vakifi ve kendisinin, Tebük gazvesinden geri kalmalarının ardından ettikleri tevbe ve bu tevbenin haklarında nazil olan ayet ile kabul edilişi…
Ka’b Bin Malik’i (ra) Tebük gazvesinde Resulullah’tan (asm) ayrılıp harpten geri kaldığını anlatırken işittim, şöyle dedi:
“Tebük gazvesinden başka Resulullah’ın savaşlarının hiç birisinden geri kalmadım. Sadece Bedir gazvesinden geri kalmıştım. Bu gazveden geri ka*lanlardan hiç kimse azarlanmamıştı. Çünkü Resulullah ve Müslümanlar Bedir gazvesine Kureyş’in ticaret kervanını takip için çıkmışlarken, Allah-ü Teala, onları haberleri olmaksızın, düşmanlarıyla yolda birleştirdi. Ben Akabe gecesin*de İslam’a yardım üzerine anlaşma yaptığımızda Resulullah’ın yanında ha*zır bulundum. Bedir gazvesi halk arasında Akabe biatından daha çok anılsa da bana göre Bedir’de bulunmak, Akabe’de bulunmak kadar sevimli değil*dir. Benim Tebük harbinde Resulullah’tan ayrılıp geri kalışımın hikayesi şöyledir:
Ben hiçbir zaman, Resulullah’tan ayrılıp o harpten geri kaldığım zamanki kadar kuvvetli ve varlıklı olmamıştım. Vallahi daha önce hiçbir zaman bir araya getirememiş olduğum iki binek hayvanını o gazve sırasında bir araya getirmiştim. Bir de o gazveye gelinceye dek, Resulullah herhangi bir yere gaz*veye karar verdiği zaman onu gizli tutup, başka bir seferi öne sürerdi. Bu gaz*veye şiddetli bir sıcak altında girişileceği için, uzak ve tehlikeli bir yolculuk ve kalabalık bir düşmanla karşılaşacaktı. Bu sebeple savaş hazırlıklarını yapsınlar diye Müslümanlara durumu açık seçik anlatarak, gitmek istediği yönü haber verdi.
Resulullah’ın yanındaki Müslümanlar pek çoktu. Onların isimlerinin ya*zıldığı bir defter de yoktu. Ka’b (ra) sözlerine devamla:
Firar etmek isteyenler çok azdı. Onlar da haklarında Allah’tan vahiy gelmedikçe yaptıklarının gizli kalacağını sanabilirlerdi. Resulullah bu gaza*ya meyvelerin olgunlaştığı ve gölgelerin arandığı bir mevsimde gitmişti. Ben de bunlara çok düşkündüm. Resulullah ve beraberindeki Müslümanlar ha*zırlığa başladılar. Ben de onunla beraber hazırlanmak için çıkıyor, bir şey yap*madan geri dönüyor ve kendi kendime “İstediğim zaman hazırlanabilirim.” diyordum. Benden başkaları sürekli gayret sarf ederken, bende bu gevşeklik hali devam etti.
Resulullah Müslümanlarla birlikle bir gün, erkenden yola koyuldu. Bense hazırlık olarak hiçbir şey yapmamıştım. Sonra sabah evden çıkıyor, fakat ak*şam hiçbir şey yapmadan eve dönüyordum. Ben bu halimde devam ederken onlar sefere çıktılar. Yola çıkıp arkalarından yetişmeyi çok düşündüm fakat bu bana nasip olmadı. Resulullah gazveye gittikten sonra halk arasına çıkıp, ortalıkta benim gibisini görememek gücüme gitmişti. Gör*düklerim ya münafık olarak bilinen veya Allah’ın özürlü saydığı Mümin kişilerdi.
Resulullah Tebük’e varıncaya kadar benden hiç bahsetmemiş. Tebük’te Sahabeler arasında otururken beni hatırlayarak “Ka’b Bin Malik ne yaptı?” diye sormuş. Beni Selime’den Abdullah Bin Üneys:
“Ya Resulullah! Onu çifte cübbesi ile kibir içinde sağa sola bakmak, aramıza katılmaktan alıkoydu.” demiş. Bunun üzerine Muaz Bin Cebel adama:
“Ne fena söyledin!” diye cevap vermiş ve Resulullah’a hitaben de:
“Vallahi Ya Resulullah! Biz onun hakkında iyilikten başka bir şey bilmiyoruz.” demiş. Bunun üzerine Resulullah susmuş.
Ka’b sözlerine devamla der ki:
Ne zaman ki Resulullah’ın Tebük’ten ayrılıp Medine’ye döndüğünü duydum, beni şiddetli bir merak sardı, yalanlar uydurmaya başladım. “O’nun öfkesinden nasıl kurtulacağım.” diyordum. Resulullah’ın gelmek üze*re olduğu söylenince yanlış düşünceler kafamdan uzaklaştı. Bu yoldan bir şey elde edemeyeceğimi kesin olarak anlamıştım. Bu yüzden gerçeği söyle*meye karar verdim. Resulullah bir sabah Medine’ye geldi. O bir seferden dön*düğünde ilk olarak mescide girer, orada iki rekat namaz kılar, sonra halkın işlerine bakardı. Resulullah insanların meseleleriyle ilgilenince, savaşa katıl*mayanlar huzuruna çıktı. O’na karşı mazeretlerini açıklıyorlar, önünde ye*min ediyorlardı. Bunlar seksen küsur kadardılar. Resulullah bunların ileri sür*dükleri mazeretleri kabul edip, biatlerini tazeledi ve bağışlanmalarını dileye*rek, iç yüzlerini Allah’a havale etti. Ben de varıp selam verdiğim zaman öf*keli bir şekilde gülümseyerek:
“Gel bakalım.” dedi. Bunun üzerine, yürüye*rek, karşısına oturdum.
“Neden harbe katılmadın, kendine binek hayvanı satın almamış mıydın?” buyurdu. Şöyle cevapladım:
“Ya Resulullah (asm), eğer senin değil de, dünya halkından bir başkasının kar*şısında olsaydım, bir mazeret uydurup, onun öfkesinden kurtulurdum. Çünkü ben konuşmasına fesahat verilmiş kimseyim. Vallahi kesin*likle biliyorum ki; bugün size karşı öfkenizi üzerimden savacak yalan bir söz söylesem, çok geçmeden Allah, öfkenizi üzerime çekecektir. Eğer size doğ*ruyu söyler ve bu yüzden bana kızacaksanız, doğru konuşmakta Allah’tan hayırlı sonuç bekliyorum. Vallahi hiçbir mazeretim yoktu. Vallahi hiç bir za*man senden geri kaldığım zamanki kadar, güçlü ve geniş imkanlı değildim.”
Bunun üzerine Resulullah (asm):
“Bu adam doğru söylüyor. Şimdi kalk git. Hak*kında Allah hükmünü verinceye kadar bekle.” buyurdu.
Beni Seleme’den bazı kimseler ayağa kalkıp peşimden yürüdüler ve ba*na şöyle dediler:
“Vallahi biz senin bundan önce bir suç işlediğini bilmiyo*ruz. Sen gazadan geri kalan diğer kimselerin ileri sürdükleri gibi mazeret be*yan edememen sebebiyle acze düştün. Halbuki Resulullah’ın (asm) hakkında af di*lemesi yeterliydi.” Ka’b (ra) diyor ki:
“Vallahi beni o kadar kınadılar ki, hatta Resulullah’ın (asm) huzuruna dönüp kendi kendimi yalanlamak istedim. Onlara:
“Şimdiye kadar aynı muameleye muhatap olan benden başka kimse var mı?” dedim. Bana:
“Evet, senden başka iki kişi daha aynı muameleye maruz kaldı. Onlar da senin gibi konuştular ve sana söylendiği gibi onlara da söylendi.” dediler.
“Onlar kimlerdir?” dedim.
“Mürare Bin Rabiatul Amiri ile Hüal Bin Ümeyyetül Vakifi.” dediler.
Durumları bana örnek olan, Bedir harbine ka*tılmış iki salih adamın adını verdiler. Bu iki kişiyi bana söylediklerinde, tereddütten vazgeçtim, görüşümde sebat ettim.
Resulullah (asm) harpten geri ka*lanlar arasında, bizim üçümüzle konuşmaktan herkesi men etti. İnsanlar da bizden çekindiler veya bize karşı tavırlarını değiştirdiler. O kadar ki, kendi yurdum bana yabancılaştı. Orası artık eski memleketim değildi. Bu halde elli gün kaldık.
Diğer iki arkadaşıma gelince, halktan uzak*laşıp boynu bükük iki zavallı haline geldiler. Evlerine kapanıp devamlı ağlı*yorlardı. Ben daha genç ve güçlü idim. Bu nedenle evden çıkıp Müslümanlarla beraber namazda bulunuyor ve sokaklarda geziyordum. Ancak benim*le hiçbir kimse konuşmuyordu. Namazdan sonra Resulullah’ın (asm) meclisine va*rır, kendisine selam verirdim. Kendi kendime “Selamımı almak için, dudak*larını kıpırdattı mı, kıpırdatmadı mı?” diye sorardım. Sonra O’na yakın bir yerde namaza durarak kendisini gizlice gözetlerdim. Namaza durduğumda bana doğru bakıyor, fakat kendisine doğru baktığımda yüzünü başka tarafa çeviriyordu. Sonra yolda Ebu Katade’yle (ra) karşılaştım. O amcamın oğlu ve çok sevdiğim biriydi. Kendisine selam verdim. Vallahi selamımı bile almadı. Ona:
“Ey Ebu Katade! Allah aşkına sana soruyorum. Benim Allah ve Resulünü sevdiğimi bilmiyor musun?” dedim. Cevap vermedi. Sözümü tekrar ettim. Yine sustu. Üçüncü defa Allah aşkına sordum. Bu defa bana:
“Allah ve Resulü bilir.” diye karşılık verdi. Bunun üzerine gözlerim yaşardı. Bahçe duvarından atlayarak oradan uzaklaştım.
Bir gün Medine çarşısında yürüyordum. Medine’ye zahire satmaya gel*miş Şamlı bir çiftçi:
“Ka’b Bin Malik (ra) kim bana gösterin.” diyordu. Halk beni göstermeye başladı. Yanıma geldi ve bana Gassan Meliki tarafından gönde*rilen bir mektup verdi. Okur yazar olduğum için mektubu okudum. Şöyle diyordu:
“Selamdan sonra derim ki, Efendinizin sizi üzdüğünü duyduk. Allah sizi horlanacağınız ve mahrumiyette olacağınız bir yere bırakmasın. Ara*mıza katıl, seni bağrımıza basarız.”
Mektubu okuduğumda “Bu da bir başka imtihan.” dedim ve onu tandı*ra atıp yaktım. Elli günün kırk günü geçince bir gün baktım ki Resulullah’ın (asm) bir elçisi:
“Resulullah sana zevcenden ayrı durmanı emrediyor.” dedi. Ben:
“Onu boşayacak mıyım, yoksa ne yapacağım?” dedim.
“Hayır boşama, on*dan uzak dur, kendisine yaklaşma.” dedi.
Resulullah aynı emri diğer iki ar*kadaşıma da iletmişti. Bunun üzerine eşime:
“Ailenin yanına git ve Allah bu konuda hüküm verinceye kadar onlarda kal.” dedim.
Hilal Bin Ümeyye’nin hanımı Resulullah’a giderek:
“Ya Resulullah! Hi*lal Bin Ümeyye gücü kuvveti kalmamış bir ihtiyardır, hizmetçisi de yoktur, ona hizmet etmemi çirkin görür müsünüz? diye sordu. Resulullah (asm) ona:
“Hayır, ancak sakın sana yanaşmasın.” buyurdu. Kadın Resulullah’a hitaben:
“Val*lahi, onda hiçbir şeye karşı hareket yok. Vallahi bu iş başına geldiğinden beri, şu ana kadar devamlı olarak ağlıyor.” dedi.
Ka’b diyor ki, Yakınlarımdan biri bana:
“Kadının hakkında sen de Resulullah’tan izin istesen, bak Hilal Bin Ümeyye’nin hanımına, kocasına bak*sın diye izin verdi.” dedi. Ben de:
“Bu konuda Resulullah’tan izin istemem, çünkü ben genç bir adamım.” dedim.
Böylece bizimle konuşmanın yasaklandığı andan itibaren elli geceyi doldurmuş ol*duk. Ellinci gecenin sabahı, evlerimizin birinin damında sabah namazını kıl*dım. Allah Teala’nın bizden bahsederken belirttiği gibi, hayatım bana güç gelmiş ve yeryüzü bütün genişliğine rağmen başıma dar gelmiş bir halde otu*rurken, Sel tepesine çıkmış bir tellalın, gür sesini duydum:
“Ey Ka’b Bin Malik, müjdeler olsun.” diye sesleniyordu.
Derhal secdeye kapandım. Kurtuluş müjdesinin geldiğini anladım.
Resulullah sabah namazını kılınca tevbemizin Allah tarafından kabul edildiğini halka ilan etmiş.
Halk da bizi müjdelemeye koştu. Arkadaşlarıma da müjdeciler gitti. Bana müjde veren kimse bana gelin*ce, üzerimdeki iki elbisemi hemen çıkardım. Müjdelik olarak kendisine giy*dirdim. Vallahi, o gün bundan başka elbisem yoktu. Bu yüzden ödünç bir ta*kım elbise edinerek giydim ve Resulullah’ın huzuruna koştum. İnsanlar gruplar halinde yanıma gelerek:
“Allah’ın tevbeni kabul buyurması, sana kutlu olsun.” diyorlardı, tevbemin kabulünden dolayı beni tebrik ediyorlardı. Nihayet mes*cide girdim. Resulullah sahabelerinin ortasında oturuyordu.
Ka’b sözlerine şöyle devam ediyor:
Resulullah’a selam verdiğimde, se*vincinden yüzü parıldadı.
“Annenin seni doğurduğu günden beri, üzerinden geçen günlerin en hayırlısı ile müjdelendin.” dedi. Ben:
“Ya Resulullah! Kendi tarafınızdan mı, yoksa Allah tarafından mı?” dedim.
“Hayır, Allah tarafından.” buyurdu. Resulullah’ın sevindiği vakit yüzü son derece nurlanırdı. Sanki yüzü ay parçası gibiydi. Huzuruna oturduğumda:
“Ya Resulullah, tevbemin kabulü sebebiyle şükür için malımın tamamını Allah ve Resulünün yolunda tasadduk (sadaka) edeceğim.” dedim. Resulullah:
“Malının bir kısmını elinde tut, bu senin için hayırlıdır.” buyurdu. Ben:
“Hayberdeki his*semi bırakıyorum.” dedim ve:
“Ya Resulallah! Allah beni ancak doğru söyledi*ğim için kurtardı. Hayatta kaldıkça doğru söylemek de tevbemin tamamıdır.” dedim. Allah’a andolsun ki, Resulullah’a bu sözleri söylediğim günden beri Allah’ın (cc) doğru sözlülükle beni imtihan ettiğinden daha güzel, Müslümanlardan hiçbirini imtihan ettiğini bilmiyorum. Vallahi Resulullah’a bu sözleri zikrettiğim günden bugüne kadar bilerek hiç yalan konuşmadım. Geri kalan öm*rümde Allah’ın beni koruyacağını umarım. Ka’b (ra) devamla:
“Allah-ü Teala şu ayetini inzal etti” dedi:
“And olsun ki Allah, Tebük Seferine katılmayanlara izin vermesinden dolayı Peygamberini affettiği gibi, o güçlük zamanında ona tabi olan Muhacirlerle Ensarı da, içlerinden bir kısmının kalbleri nerede ise eğrilmek üzere olmasının ardından tevbeye muvaffak eyledi. Sonra da onların tevbelerini kabul buyurdu. Çünki O, onlara karşı Rauf’tur, (çok şefkatli olan) Rahim’dir. (çok merhamet eden)
Allah, seferden geri bırakılan o üç kişinin de tevbesini kabul etti! Öyle ki, yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmış ve Allah’tan gelecek olana karşı yine O’ndan başka sığınacak hiçbir yer olmadığını anlamışlardı. Sonra Allah onları tevbeye muvaffak kıldı ki tevbe etsinler! Çünkü, Tevvab (tevbeleri çok kabûl eden), Rahim (çok merhamet eden) ancak Allah’tır” (Tevbe, 117-118)
Ka’b (ra) şöyle devam etti:
“Vallahi Allah’ın bana lütfettiği nimetler içinde beni İslam’a hidayet ettikten sonra Resulullah’a, yalan söy*leyip de helak olanlar durumuna düşmekten daha büyük bir nimeti bana ver*medi.” [2]
Kaynakça:
[1] Tevbe, 118
[2] Buhari, Müslim; Riyazü-s Salihin / Tevbe
]
__________________
HAKKA İNAN,SA'YE SARIL ,HİKMETE RAM OL!
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Kasım 2014, 15:56   Mesaj No:1266
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
hakaşığı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:hakaşığı isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 45760
Üyelik T.: 27 Ekim 2014
Arkadaşları:1
Cinsiyet:insan
Memleket:istanbul
Yaş:38
Mesaj: 369
Konular: 18
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi

kab bin maliğin b hatasi efendimizden uzaklastırdı.ya bizim hangi hata hangi gunah.
__________________
HAKKA İNAN,SA'YE SARIL ,HİKMETE RAM OL!
Alıntı ile Cevapla
Alt 06 Kasım 2014, 22:09   Mesaj No:1267
Medineweb EDİTÖRÜ
su damlası - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:su damlası isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13055
Üyelik T.: 18 Aralık 2010
Arkadaşları:18
Cinsiyet:-
Memleket:sivas
Mesaj: 10.759
Konular: 697
Beğenildi:8588
Beğendi:10215
Takdirleri:28065
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi



Kur'an okuyunuz,Çünkü Kur'an kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçı olarak gelecektir. .
.Hadis-i Şerif /
Müslim, Müsâfırîn 252
__________________

"Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα...
Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα...
Â'râftα.....
Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..."
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Kasım 2014, 19:10   Mesaj No:1268
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:35
Cinsiyet:
Mesaj: 3.297
Konular: 784
Beğenildi:132
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi

Bismillahirrahmanirrahim

Abdullah bin Cerad (ra) rivayet ediyor. Resulullah (asm) buyurdular:

İyiliği emreden onu işleyen gibidir.

Camiüssağir-3025
Alıntı ile Cevapla
Alt 10 Kasım 2014, 16:18   Mesaj No:1269
Medineweb EDİTÖRÜ
su damlası - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:su damlası isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13055
Üyelik T.: 18 Aralık 2010
Arkadaşları:18
Cinsiyet:-
Memleket:sivas
Mesaj: 10.759
Konular: 697
Beğenildi:8588
Beğendi:10215
Takdirleri:28065
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi



Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu :

Bir şey isteyeceğin zaman Allah'tan iste. Bir yardım dileyeceğin zaman Allah'tan yardım dile.
Hadîs-i Şerîf, Tirmizi, Sıfatü'l-Kıyame:5
__________________

"Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα...
Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα...
Â'râftα.....
Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..."
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Kasım 2014, 18:43   Mesaj No:1270
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:35
Cinsiyet:
Mesaj: 3.297
Konular: 784
Beğenildi:132
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Standart Cevap: Günün Hadis-i Şerifi

Bismillahirrahmanirrahim

Ebu Said (ra) rivayet ediyor. Resulullah (asm) buyurdular:

Biriniz Rabbinden rızık istediğinde helal olanı istesin.

Camiüssağir-661
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 18 Kişi okuyor. (0 Üye ve 18 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Medineweb Günün Sözü suhtem Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler 1213 15 Ağustos 2024 19:18
GüNüN FıKrAsI :) :)/medineweb KalbinNûru Fıkralar-Hikayeler 215 02 Aralık 2023 23:57
Medineweb Günün Resimli Duaları/medineweb sessiz23 Dua Bölümü 96 08 Ekim 2023 08:38
Güneş şeytanın iki boynuzu arasında doğar" hadis-i şerifi ne anlama gelmektedir sessiz23 Hadis-i Şerif 0 24 Mayıs 2008 13:29
Cibril Hadis-i Şerifi NUR Hadis-i Şerif 1 25 Şubat 2008 00:13

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.