|
Konu Kimliği: Konu Sahibi neslihan,Açılış Tarihi: 16Haziran 2007 (21:10), Konuya Son Cevap : 03 Mart 2012 (01:08). Konuya 66 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
07Haziran 2009, 03:16 | Mesaj No:41 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: 8.Haftanın Konusu İslam'da Tevbe.
Tevbe, günah işlemek veya günaha yönelmek için değildir. işlenmiş olan günahlardan arınma uzaklaşmadır.Sebep ne olursa olsun yapılan günahlardan Allaha sığınmadır,Yaptığımız günahlardan kurtulmamız için Allah'ın bizlere uzattığı rahmet elidir.Günah ne olursa olsun Allah'ın bizlere uzattığı merhamet eli olan tevbeyi hakkıyla yapabilmeliyiz. Nasıl olsa tevbe imkanı var anlayışı ile günahlara yönelmek,harama bulaşmak,tevbenin gerçekte yapılacak manasını kaldırmaktadır. Tevbede esas olan varlığına güvenerek günahlara bulaşmak değil, günahlardan uzaklaşarak vazgeçmedir.Allah çok bağışlayıcıdır, affeder yaklaşımı ile günah işlemeler, şeytanın insanları Allah'ın rahmet ismi ile aldatmasından başka bir şey değildir.İnsanları günahlara bulaştırma yoluyla saptırmadır. |
07Haziran 2009, 03:39 | Mesaj No:42 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: 8.Haftanın Konusu İslam'da Tevbe.
Kuranda geçen Dua Ayetlerinden bir kısım: 1) Rabbenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tağfir lenâ ve terhemnâ lenekûnenne min-el hâsirîn. "Rabbimiz! Biz kendi kendimize, kendi nefsimize zulmettik (günah işledik). Sen bizi bağışlamaz, yarlıgamaz, suçlarımızı örtüp silmez isen, hüsrâna düşenlerde oluruz şüphesiz!" 2) Rabbi innî eûzu bike en es"eleke mâ leyse lî bihi ilm, ve illâ tagfir lî ve terhamnî ekün min"el-hâsirîn. Anlamı: "Rabbim! (Benim için hayırlı olduğunu) bilmediğim bir şeyi senden istemekten sana sığınırım. Beni bağışlamaz, yarlıgamaz, suçlarımı örtmez isen hüsrâna uğrayanlardan olurum."[2] 3) Rabb-ic"alnî mukıym"es-salâti ve min zurriyyetî, Rabbenâ ve tekabbel duâi Anlamı: "(Allah"ım), Rabbim beni salât ile mukıym kıl (Seninle olan sevgi bağı ve ibadetinde devamlı kıl), soyumu da, ve Rabbimiz duamı kabul et!"[3] 4) Rabbenâ-iğfir lî ve li-vâlideyye ve lil-mu"minîyne yevme yekuum-ul-hisâb."[4] Anlamı: "Rabbimiz! Beni, anne ve babamı ve mü"minleri bağışla, suçlarını ört hesabın görüldüğü (ilâhî mahkeme) gününde 5) Rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel-masîr! Anlamı: "Rabbimiz! Sana tevekkül ettik ve sana yönelip sana dayandık! Dönüş de sanadır… Sen Aziz ve Hakîmsin![5] 6) Yâ Allah! Yâ Erhamer-Râhimîn! Lâ ilâhe illâ ente, subhâneke innî küntü mi-n"ez-zâlimîn! Anlamı: "Ey Erhamer-Râhimîn Senden başka İlah yok! Sen Subhansın (Seni her türlü noksanlık düşüncesinden arı bilir, seni ulularım). Şüphesiz ben zâlimlerden (doğru davranmayanlardan) oldum."[6] [1]- A"râf Suresi, 7/23 [2]- Hûd Suresi, 11-47 [3]- İbrahim Suresi, 14/40 [4]- İbrahîm Suresi, 14/41 [5]- Mumtahine, 60/5 [6]- Enbiya Suresi, 21/87 (Alıntı) |
07Haziran 2009, 15:55 | Mesaj No:43 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | Arınmanın İlk Şartı: Tevbe
Arınmanın İlk Şartı: Tevbe Dünya imtihanında içine düştüğümüz karanlıktan çıkış için tek bir yol var. Davetin çağrının geldiği yöne dönmek ve nefsinşeytanın hilelerine kulak asmadan yürümek... İşte bu yürüyüş tevbedir ve sonu aydınlığa çıkıştır. İnsan günah hata suç ve başkaldırıyla dolu dünyanın zulmetli atmosferinde gününü gün etmeye çalışıyor. Yüce Yaratıcısı onu kulluk göreviyle yeryüzüne göndermişken o tam bir gaflet ve zavallılıkla Yaratıcısı’na itaati bir türlü beceremiyor. Yaptığı çoğu şey de kusurlu. Gafletine gaflet katan günahlardan her tattığında hakkı gören gözü daha bir körleşip nazargâh-ı ilâhi olan kalbi daha bir kararıyor. Bu nedenle arınıp temizlenmeye muhtaçtır insan. Tıpkı kirli bir elbisenin temizlenmesi gibi... Peki nedir onu temizleyip ak-pak edecek olan? Elbette ki tevbe... Yeniden doğmuş gibi Günahlarla kirlenen insanoğlunun tek kurtuluş ümididir zira tevbe. Nitekim Hak Tealâ Hazretleri bu gerçeğe şöyle işaret buyurur: “Ey iman edenler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur31) Günahına tevbe eden kişi Efendimiz s.a.v.’in ifadesiyle “günahsız kimse gibidir”. Yani tertemizdir. Bu müthiş iksirden yudumlayan her kişi taze bir can bularak yeniden dirilir. Allah’la arasında engel olan perdeler bir bir açılır. Böylece ölen kalp körelen göz duymayan kulak yeniden çalışmaya başlar. Anlayışı keskinleşir insanın muhabbeti artar. Yeni bir soluk gelir kulluğuna... Tevbe imana özgü hallerin ilki Hak yolculuğunun başlangıç noktası vuslat kapısının anahtarıdır. Kulun hatasını anlayıp günahlarına pişmanlıkla Allah’a yönelmesinden daha kıymetli bir şey yoktur. Nasıl bir tevbe? Sözlük anlamı itibariyle “bir şeyden geri dönmek” manasına gelen tevbe dinî terim olarak “günahtan pişmanlık duyup vazgeçmek” demektir. Vicdanen çirkin bulduğu için değil de bedenine malına makam ve haysiyetine zarar vereceği endişesiyle günah ve kabahatten vazgeçmek tevbe değildir. Asıl tevbe dünyevî menfaatlerine ters olsa bile sırf Allah Tealâ’nın rızası için günahı çirkin görüp tiksinti duyarak ondan vazgeçmektir. Tevbeden maksat sıfat-ı zemimeyi yani nefsin kötü sıfatlarını iyiye döndürmektir. Bir başka ifadeyle; nefsin sıfatlarından en aşağı derecede yer alan ve sürekli kötülük yapmayı emreden nefsi itminana ermiş kulluğunu hakkıyla bilen nefse çevirerek Allah Tealâ’nın “İrci’î (dön)” hitabına kabiliyet kazandırmaktır. Nasuh tevbesi Cenab-ı Hak bizden alelâde bir tevbe istemiyor. Bir kere yapılacak tevbenin “nasuh tevbesi” olması şart. Nitekim Cenab-ı Hak bir ayet-i celilede: “Ey iman edenler Allah’a nasuh tevbesi ile tevbe edin!” (Tahrim 8) buyurmaktadır. O tevbe ki samimiyet ve sadakat ifade eder. Adam gibi tevbe yani... Ve bu tevbenin yerine getirilmesi gereken bir takım şartları var. Evvela kişi günahın zararlı bir şey olduğunu Allah ile arasına perdeler çektiğini aklının bir kenarına yazacak. Sonra geçmişte yapılan günah ve hatalara samimiyetle –onların vicdana yaşattığı iç sancısını kalpte hissederek- pişmanlık duyacak. Zira Allah Rasulü s.a.v.’in bildirdiğine göre “Pişmanlık tevbedir.” (İbni Hibban Hâkim) Tevbenin bir diğer şartı kötü alışkanlıkların yanı sıra kötü arkadaş ve dostları da terk etmektir. Zira onlarla arkadaşlığa devam edildiği takdirde kendilerinden eninde sonunda etkilenilir. Tıpkı gün boyu kahvehaneye girip çıkan birinin sigara dumanı kokması gibi. Bu nedenle Sevgili Peygamberimiz s.a.v. “Kişi dostunun (arkadaşının) dini üzeredir. Sizden biri kiminle dostluk kurduğuna baksın (dikkat etsin!).” (Ahmed b. Hanbel) buyurmaktadır. Zünnûn el-Mısrî şöyle der: “Tevbe geçmiş günahlardan dolayı sürekli pişmanlık duymak bir daha günaha düşmekten korkmak kötü dostları terk etmek cennetliklerle birlikte olmaktır.” Öte yandan hak sahiplerine haklarını ödeyip kendileriyle helalleşmek gerekir. Yapılacak iyilikler yaptığımız haksızlıkları temizleyecektir. Allah Tealâ’nın üzerimizdeki haklarını ise aslında ödemek asla mümkün değilken O bize lutfederek bir kısmını yalnızca tevbeyle bir kısmını da tevbe ile birlikte kaza ve kefaretle ödenir şekle sokmuştur. Örneğin namaz ve orucun terkinden dolayı kaza gerekirken yemini bozmaktan dolayı kefaret gerekmektedir. Bir daha yapmamak Tevbenin en önemli şartı ise yapılan tevbenin üzerinde durmak yani Allah’a verilen “bir daha yapmayacağım” sözünde azim ve kararlılık göstermektir. Eğer tevbe ederken aklımızın bir kenarında günah ve hatalarımızı tekrarlamaya dair bir düşünce yatıyorsa o tevbe reddedilir. Yani samimi (nasuh) tevbe olmaz. Sahabilerden Muaz b. Cebel r.a. bir gün sorar: - Ya Rasulullah! Nasuh tevbesi nedir? Rasulullah s.a.v. şöyle buyurur: - Kulun yapmış olduğu günaha öyle pişmanlık duyması ve Allah’tan öyle özür dilemesidir ki sütün memeye dönmediği gibi bir daha günaha dönemez. Zerr İbni Hudeyc r.a. demiştir ki Ubey İbni Ka’b’a sordum: - Nasuh tevbesi nedir? Dedi ki: - Bu konuyu Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e sordum. Buyurdular ki: “Günah işlediğin zaman çok pişman olman ve o pişmanlıkla beraber Allah’tan mağfiret dileyip bir daha o günahı ebediyen işlememendir.” Bu arada şunu da hatırlayalım ki Sevgili Peygamberimiz s.a.v. bir peygamber olduğu halde günde yetmiş veya yüz defa tevbe ettiği rivayet edilmiştir. O günah işlemez iken böyle yapıyorsa bizim tevbe-istiğfara ne denli ihtiyacımız olduğu daha bir açıklıkla görünüyor. Temizlenip arınmak Hakk’a ve hakikate dönmek için hep birlikte tevbeye sarılmalıyız; samimiyet sadakat yakarış ve gözyaşıyla... Ne mutlu kendini arındıran kullara. Onlar ki; “Kendini arıtan saadete ermiştir.” (şems 9) hitabının muhataplarıdırlar. Kürşat Salih YAMAN |
04 Kasım 2010, 12:19 | Mesaj No:45 |
Durumu: Medine No : 206 Üyelik T.:
20 Eylül 2007 | Hergün Tevbe edeLim..(esteğfirullah) “Rabbinizden bağışlanma dileyin, doğrusu O çok bağışlayandır (Ğafur’dur)” (71 Nuh/10) “Rabbinize istiğfar edin, sonra da O’na tevbe edin Şüphe yok ki benim Rabbim Rahim’dir (merhamet sahibidir), Vedûd’tur (seven ve sevilendir)” (11 Hûd/90) Peygamberimiz (sav) günahsız olmasına rağmen her gün yetmiş defa tevbe ve istiğfar ettiğini söylüyor (Buharí, Deavât/3, 8/83 Tirmizí, Tefsir/48, Hadis no: 3259, 5/383) O, insanlara şöyle sesleniyor: “Ey insanlar, Allah’a tevbe edin! Muhakkak ki ben (de en azından) günde yüz defa tevbe ederim” (Müslim, Zikir ve Dua/12, Hadis no: 2702, 4/2075 İbni Mace, Edeb/57, Hadis no: 3816-3817, 2/1254) Yine buyuruyor ki: “ Kalbimin üzerini unutkanlık (sıkıntı-gaflet) kaplar da bunun için günde yetmiş defa istiğfar ederim” (Müslim, aynı yer, Ebu Davud, Salat/İstiğfar, Hadis no: 1515, 2/84) Başka bir hadiste şöyle buyuruluyor: “(Amel) defterinin sayfasında çokça istiğfar bulana ne mutlu…” (İbnu Mace, Edeb/57, Hadis no: 3818, 2/1254) Esteğfirullah (Allah'dan bağışlanma diliyorum)
__________________ Nefsin eLinden kaçarken yırtıLmaktır aşk...!!! Ve tadını en iyi Yusuf'un gömLeği biLir.. |
08 Kasım 2010, 00:28 | Mesaj No:46 |
Durumu: Medine No : 206 Üyelik T.:
20 Eylül 2007 | Esteğfirullah (Allah'dan bağışlanma diliyorum)
__________________ Nefsin eLinden kaçarken yırtıLmaktır aşk...!!! Ve tadını en iyi Yusuf'un gömLeği biLir.. |
08 Kasım 2010, 00:31 | Mesaj No:47 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Nasuh tevbe ile tevbe edilim kardeş tevbe ettim sonra tekrar döndüm tekrar tevbe ettim misali olmasın
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
08 Kasım 2010, 00:36 | Mesaj No:48 |
Durumu: Medine No : 206 Üyelik T.:
20 Eylül 2007 | .. tevbe etmek her zaman iyidir hocam.. iLLaki bi hataya düştüm diye etmemeLi insan...tabikide tevbe edip dönmekden bahsetmiyorum..
__________________ Nefsin eLinden kaçarken yırtıLmaktır aşk...!!! Ve tadını en iyi Yusuf'un gömLeği biLir.. |
08 Kasım 2010, 00:37 | Mesaj No:49 | |
Alıntı:
evet abi çok doğru NASUH tövbesi ile tövbe edelim inşallah RABBİM kabul etsin İNŞALLAH tövbelerimizi AMİN İNŞALLAH
__________________ her şeyin bir zamanı vardır sadece sabret.... | ||
08 Kasım 2010, 00:38 | Mesaj No:50 |
Durumu: Medine No : 206 Üyelik T.:
20 Eylül 2007 | Tevbe-i nasuh, insanın hem zâhirî, hem de bâtınî olarak tevbe etmesidir. Gizli ve aşikâr, sahibi üzerinde günahların iz ve tesirlerinden bir iz ve leke kalmamasıdır. Tevbe-i nasuh yapmak kime nasip olursa dünya ve ahirette bahtiyar olur. Allah-u Zülcelâl tevbe-i nasuh hakkında şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Tam doğru ve temiz (bir) kalple sahih bir tevbe ile (bir daha günaha dönmemek şartıyla) Allah'a tevbe edin. Böyle yaptığınız takdirde olur ki, Rabb'iniz günahlarınızı örter. Sizi, altından ırmaklar akan cennetlerine kor..." (Tahrim; 8) İşte bu öyle bir tevbedir ki, insanı günahına rağmen cennete sevkeder. Nasuh tevbesi ile tevbekâr olan kimsede ne açık, ne de gizli günahtan eser kalmaz. Samimi bir şekilde tevbe eden hep Hakk ile meşgul olduğu için nasıl akşamladığına ve sabahladığına aldırış etmez. Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede: “... Tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra doğru yola giden kimseyi bağışlarım” (Taha; 82) buyurmuştur.
__________________ Nefsin eLinden kaçarken yırtıLmaktır aşk...!!! Ve tadını en iyi Yusuf'un gömLeği biLir.. |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
13. Haftanın Konusu (TAHRİF) | Yitiksevda | Hafta'nın Konusu | 9 | 07 Temmuz 2009 11:37 |
12. Haftanın Konusu (EHLİBEYT) | Yitiksevda | Hafta'nın Konusu | 6 | 01 Temmuz 2009 11:13 |
10.Haftanın Konusu MÜSLÜMAN'LIK ? | Yitiksevda | Hafta'nın Konusu | 15 | 19Haziran 2009 15:19 |
Tevbe duası okursam tevbe etmiş olurmuyum? | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 09:21 |
Haftanın Konusu | MERVE DEMİR | Hafta'nın Konusu | 6 | 15 Mart 2009 00:36 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|