|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Allahın kulu_,Açılış Tarihi: 06 Aralık 2016 (22:20), Konuya Son Cevap : 08 Aralık 2016 (12:26). Konuya 6 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06 Aralık 2016, 22:20 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | Haftan'nın Konusu:EĞİTİM MESELESİ Haftan'nın Konusu:EĞİTİM MESELESİ Her milletin geleceği yetişmekte olan gençliğine bağlıdır. Bunda hiç kimsenin şüphesi yoktur. Bu gençliğin temeli küçüklerin, çocukların yetiştirilmesine bağlı olarak, ya sağlam veya çürüktür. Sanayi ve ekonomi alanında görülen gelişmeler kadın'ın ev dışında çalışma imkanlarını çoğaltmıştır. Bazı kadınlar çalışmak zorunda kalmışlardır. Çocuk, evliliğin doğal sonucudur. Hatta evlilerin pek çoğu yeni hayatlarının ilk yıllarında çocuk konusunda sabırsız bir bekleyiş içindedirler. Hayata gözlerini açan yavru, şöyle veya böyle büyüyüp gitmektedir. Böyle bir büyümenin sonunda milleti oluşturan bireyler çoğunlukla nüfus sayısını kabartan bir unsurdan öte geçememektedir. O halde "geleceğimizin teminatı olan küçüklerimiz nasıl yetişecek?" sorusu ana-babaların, yöneticilerin, düşünen her ferdin zihnini meşgul etmiştir. Baba işinde, anne işinde. Çocuk varsa aile büyüklerinin yanında bırakılıyor. Bu imkan yok ise ne olacak? İşte bu noktadan hareketle "Ana okulları" veya "çocuk yuvaları" açılması gündeme gelmiştir. Hiç çekinmeden söyleyebiliriz ki, bu alan oldukça önemli bir sektör haline gelmiştir. Kültür, medeniyet, eğitim, öğretim birbirine çok bağlı kavramlardır. Yeni yetişecek çocuklarımıza verilecek eğitim ve yapılacak öğretimle, geçmişin medeniyet ve kültür birikimi çocuklara aktarılacaktır. Ciğerparelerimiz yavrularımızın Allah'a kul, Rasulullah'a ümmet bilinci içinde yetişmesi dilek ve niyazlarımla hayırlı çalışmalar. BİR HADİS: (HZ. MUHAMMED S.A.V.) Rasulullah (s.a.v.) bir gün torunu Hasan'ı (r.a.) öpmüştü. Bu sırada yanında bulunan Akra (r.a.) bunu tuhaf karşıladı ve: "Benim on tane çocuğum var. Fakat onlardan hiç birini öpmedim." dedi. Rasullah (s.a.v.) ona bakıp: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez." buyurdu. KISSADAN HİSSE: EĞİTİM MESELESİ Bir eğitimciye sorarlar: -Çocuk eğitimine kaç yaşında başlamalı ? Pedegog: -Çocuğunuz kaç yaşında ? diye sorar. Adam: -Bir yaşında, der. Eğitimcinin cevabı çok çarpıcı olur: -Bir sene geç kalmışsın dostum!.. ÇOCUĞUN SEVGİ İHTİYACI Çocuk temiz havaya olan ihtiyaç duyduğu kadar sevgiye de o denli muhtaçtır. Zaten insan yaşadığı sürece sevgiye ihtiyaç duyar. İnsanların bir arada tutan en önemli neden sevgidir. Sevginin olmadığı yerde maddi menfaat başlar. Çocuk sevgisi sevilmek suretiyle öğrenecektir. O sevgiyle sevmesini öğrenecektir. Tatminkar bir sevgi alamayan çocuğun verilecek sevgisi de olmaz. Çocuğun büyümesi için yiyecekler ne kadar gerekli ise sevgi de o ölçüde ihtiyaçtır. Çocukları bilmek ve anlamak gerekir. Çocuk, Allah Resülunun mübarek beyaniyle "Cennet Çiçeğidir". Çocuklar en büyük ilgiye, sevgiye, şefkate ve merhamete muhtaçtır. TERBİYE HAKKINDA HİKMETLİ SÖZLER Her canlı ölür, her yeni eskir, bir gün yok olur, her ulu varlık, bir gün ölürüm ben de; kader bu yalnız unutulmam, arkamda hayır işleyecek var, bir yavru bıraktım ya, yeter bu. İnsan öldüğü zaman bütün ameli kesilir, ancak üç şeyden kesilmez. O üç şeyden birisi de dünyada hayırlı evlat bırakmaktır. Bir kimse ölse bile dünyada bıraktığı hayırlı evladı, hayırlı ameller işledikçe, ana babasının defterine de yazılır. Çünkü o evladı o kimseler yetiştirdi. Hadis-i şerif mealleri: “Kıyamet gününde kendi babanızın isimleri ile çağırılacaksınız. Bu bakımdan isimlerini güzel koyunuz.” “Allah’tan korkunuz da çocuklarınız arasında adaletlidavranız." “Çocuk bulunmayan bir hanede bereket yoktur.” “Küçüklerimize şefkatli olmayan, büyüklerimizi saymayan bizden değildir.” Çocuk kalb meyvasıdır ve Cennet rızkındandır. Çocuklarınıza iyi bakınız. Onları güzel terbiye ediniz. Bir kimsenin çocuğunu terbiye etmesi ve ona edep öğretmesi, her gün sadaka vermesinden hayırlıdır. ÇOCUĞA İLK TERBİYEYİ VEREN ANNEDİR Çocuğun mükemmel bir İnsan olarak yetiştirilmesi, şüphesiz ki fıtri kabiliyetlere bağlıdır. Fakat bunda terbiyenin de çok mühim bir rolü vardır. Çocuk ilk terbiyeyi, mektepten evvel ana kucağında alır. Ona Yaradan’ını ve doğru yolu gösteren annesidir. Vicdan,acıma ve sevgi hislerini, şüphesiz ona annesi verir. Çocuklarınıza vereceğiniz ilk terbiyede din, iman, vicdan, ahlak, saygı ile beraber hayatta muvaffak olması için, cesaret, kendine itimat, tahammül ve sebat vermelidir.
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
Konu Sahibi Allahın kulu_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Haftanın konusu:Şiddet neden artıyor? | Hafta'nın Konusu | gün ışığı | 8 | 1573 | 26 Ağustos 2019 00:20 |
AÖF İlahiyat Arapça 2. Sınıf Vize Soruları – 2009 | Arapça 4 | Allahın kulu_ | 3 | 1618 | 23 Ocak 2019 20:40 |
Sayı ve Temyiz soruları | Arapça 4 | Allahın kulu_ | 0 | 3072 | 23 Ocak 2019 20:09 |
Arapça 3 dersleri | Arapça 3 | Allahın kulu_ | 0 | 1201 | 03 Ocak 2019 13:34 |
Arapça 3 | Çıkmış Soru Çözümleri | Arapça 3 | Allahın kulu_ | 2 | 1633 | 03 Ocak 2019 12:56 |
06 Aralık 2016, 22:21 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
NASİHATLAR Peygamberim Hazreti Muhammed (sav) Allah ve Peygamber sevgisi; dinimizin esası, Allah'a varmanın en kestirme yoludur... Bu ciddi sevginin anlamı, Allah'ın emir ve yasaklarına, Peygamberimiz (sav)'in buyruklarına ve sünnetine uymaktır. O halde ey çocuklar! Kalblerinizi yalancı sevgilerden temizleyiniz! Allah ve peygamber sevgisinden üstün bir sevgi tanımayınız! Peygamberimiz (sav)'in Küçüklüğünde Sahip Olduğu Ahlâk Sevgili çocuklar, Peygamberimiz (sav) küçüklüğünde güzel ahlâkla ve kerim sıfatlarla anılırdı. Çünkü O, daima doğru söylerdi, yalan söylemezdi. İnsanlar emanetlerini ve kıymetli eşyalarını onun yanına bırakırlardı. Ve istedikleri zaman da bıraktıkları gibi alırlardı. Çünkü onun en büyük sıfatı "el-Emin", yani "güvenilir" olmasıydı. Peygamberimiz (sav) çobanlık yapardı. Ve rızkını elde etmek için ticaretle de uğraşırdı. Aktifliği ve çalışmayı çok severdi. Kimseye kızmaz ve kimseye kötü söz söylemezdi. Güzel edebi sebebiyle daima iyi muamelede bulunurdu. Kötülüğe kötülükle karşılık vermezdi. Affetmek onun şiarı olduğu için, kendisine kötülük edenleri affederdi. Peygamberimiz (sav) yetim kimselere iyilikte bulunurdu. Zayıflara, fakirlere ve muhtaçlara yardım ederdi. Değil insanlara, hayvanlara dahi eziyet etmezdi. O cömert ve pek merhamet sahibi idi. Evet sevgili çocuklar, Siz de daima doğru, güvenilir, yalan söylemeyen, başkalarına haksızlık etmeyen, çalışkan, affedici ve edebli olmalısınız. Olmalısınızki, Resûlullah (sav)'in ahlâkıyla ahlâklanasınız. Sevgili Çocuklar! Bizler müslümanız, elhamdülillah... Dünyada bir insanın sahip olabileceği en kıymetli özelliği müslümanlıktır. Müslümanlığımızı korumanın tek yolu vardır, o da dinimizi öğrenmek ve öğrendiklerimizi yaşantımıza tatbik etmektir. Eğer öğrendiklerimizi yaşantımızda uygulamazsak müslümanlığımızı ve bir günde imânımızı kaybedebiliriz. İmânı olmayanlar cehenneme giderler. Cehennem cezâ çekme yeridir. Müslümanlar da cennete giderler. Cennet insanın her arzusunun verildiği yerdir. Gönlünüzde ne arzu ediyorsanız bunların hepsini cennette göreceksiniz. Cennette bir şeye sahip olmak için paraya gerek yok. Bu, Allah'ın sevdiği kullarına birer ikramı olacaktır. Mesela, babanız size sınıfınızı geçtiniz, diye mükâfat olarak aldığı bisikleti size verdiğinde sizden para alıyor mu? işte Allah da, iyi kullarını cennette böyle mükafatlandıracak. İyi kul olmak için müslüman olmak ve müslümanca yaşamak şarttır. İbâdetsizlik itaatsizliktir Çocuklar! Sevgili Peygamberimiz: "Müslüman ile kâfir arasında en büyük fark namazdır. Namazını terk eden kâfirler gibi yaşar." buyurmuştur. Onun için sakın namazı ihmal etmeyiniz. Anneniz babanız namaz kılmıyorlarsa onları ikaz ediniz. O zaman Allah sizi daha çok sever. Cennetiyle mükafatlandırır sizleri. Cennet en güzel bir yerdir. Kim istemez oraya gitmeyi? Şu kâfirlere bakın. Şeytana uymuşlar cehenneme talim ediyorlar. Birde ibâdetsiz müslümanlara acıyoruz. İbâdetsizlik çok büyük eksikliktir. İbâdet etmeyen Allah'a itaat etmiyor demektir. Anneniz size "Git bakkaldan ekmek al" dese siz de almasanız, anneniz sizi sevmez değil mi? Çünkü annenizin sözünü tutmadınız. Allah da namaz kıl, oruç tut, cihad et diye emrediyor. Bir insan bunları yapmazsa Allah da böylelerini sevmez. Çünkü; İbadetsizlik itaatsizliktir. ÇOCUKLAR VE BABALAR 6 Yaşında : "Babam her şeyi biliyo..." 15 Yaşında : "Ben de babam kadar biliyorum..." 20 Yaşında : "Babam hiçbir şey bilmiyor..." 30 Yaşında : "Ne de olsa babam o da bazı şeyler biliyor.." 40 Yaşında : "Babamın fikrini sorsam fena olmayacak..." 60 Yaşında : "Babam, çok şey biliyormuş. Ah, hayatta olsaydı da babama danışabilseydim..."
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
06 Aralık 2016, 22:21 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
Müslüman Çocuğun Edebi - GÖRGÜ KURALLARI İslâm; doğumdan ölüme kadar hayatın ne şekilde yaşanacağını, davranışların nasıl olacağını, iç ve dış dünyamızın ne şekilde bir yapıya kavuşturulacağını tespit etmiştir. Madden ve mânen sağlıklı bir fert, sağlıklı bir aile ve sağlıklı bir toplumun yolu İslâmın emrettiği hayat tarzını yaşamak ile mümkün olabilecektir. Her hayrın başı Besmeledir ! Her hayırlı işe Bismillahirrahmanirrahim ile başlanır. Sonunda da Elhamdülillah denir. Sevgili Peygamberimiz: "Bir işe besmele ile başlanılmaz sonunda da Elhamdülillah denmezse o işte hayır olmaz"buyurmuştur. Çünkü besmele çekerek kul ile Allah arasındaki gerçek alâka kurulmuş olur. Nerelerde besmele çekilir veya çekilmez bir kaç misal verelim: "Yemek yemeğe, abdest almaya ve hayırlı işe başlarken besmele çekmek sünnettir. . Tuvalete girerken besmele çekmek mekruhtur. . Haram olan birşeyi yapmaya başlarken besmele çekmek haramdır. Biz müslümanlar haramlardan kaçınacağız. . Kat'i olarak haram olan bir şeyi işlerken besmele çeken kâfir olur. . Kapıları açıp kapatırken, mutfaktaki yemek kaplarının kapaklarını açarken, yemek yaparken, ocak yakarken, mutfağa girerken besmele çekmek sünnettir. . Süt, su, çay, ilaç içmeye başlarken besmele çekilir. . Sakalı tamamen keserken besmele çekmek câiz değildir. *** SELAM VERME ADABI: Müslümanlar birbirleri ile karşılaşınca selamlaşır ve tokalaşır. Selam vermek sünnet, verilen selamı almak farzdır. 1. İslam'ın emrettiği selamı unutma. 2. Tanıdığın veya tanımadığın Müslümanlarla karşılaştığın zaman selam vermeyi ihmal etme (Esselamü Aleyküm). 3. Selam verme şekli şöyle: a) Binek üzerinde olan yürüyene, b) Yürüyen oturana, c) Az kişiler çok kişilere, d) Küçükler büyüklere selam verirler. 4. Verilen selama onun misliyle veya ondan daha güzel bir şekilde cevap ver. 5. Konuşmadan önce selam ver. Peygamberimiz bir Hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: "Kim selamdan önce konuşmaya başlarsa ona cevap vermeyin" *** KONUŞMA ADABI Şahsımıza karşı vazifelerimizden biri de dilimizi terbiye ve islah etmektir. İnsan iyi ve kötü bir çok şeyi dilinden bulur. Birçok insan dili sebebiyle en büyük musibetlere uğramışlardır. İnsanları cehenneme sürükleyip götüren de dilleridir. 01. Söylediği sözün nereye varacağını, düşünmek. 02. Dünya ve ahiret için faydası olmayan sözleri söylememek. 03. Sözleriyle kimsenin gönlünü kırmamak. 04. Musibet ve felaket getireceğinden korktuğu şeyi söylememek. 05. Konuşurken başkasının sözünü kesmemek. 06. Bir insanı över veya yererken aşırı gitmemek. 07. Büyüklerin yanında yüksek sesle konuşmamak. 08. Boşboğazlık, gevezelik etmemek. 09. Söylerken ağzını eğip büzmemek, avurt çatlatmamak, ustalık, bilgiçlik satmamak. 10. Konuşurken karşısındakini hiçe sayarak ukalalık yapmamak, onun sözlerinde ayıp ve kusur aramamak. 11. Dilini la'nete, küfüre ve kaba konuşmaya alıştırmamak. 12. Kendisine verilmiş bir sırrı başkasına söylememek. . 13. Yalan yere bir söz vermemek, yapamayacağı bir şeyi söylememek. 14. Yalan söylemekten, yeminden, gıybet etmekten, koğuculuktan sakınmak. 15. Başkalarıyla alay etmemek, kimseye kötü bir ad takmamak. *** GÜZEL SÖZLER ADABI Söz söylerken güzel söylemek, kabalık yapmamak, karşısındakilerin halini gözetmek, dokunacak sözlerden ve tasavvurlardan sakınmak Müslüman'ın vazifesidir. Kur'an-ı Kerim yedi çeşit insanın peşinden gitmeyi ve onları dinlemeyi yasak etmiştir. 1- Doğruya ve yalana çok yemin eden. 2- Fikir ve düşüncesi düşük olan. 3- Şuna buna söven, la'net eden, daima kusur ve ayıp araştıran. 4- Bir yerde konuşulan şeyleri başkalarına taşıyan. 5- Cimri ve son derece sıkı olan ve insanları iyilikten çeviren. 6- Hakkı tanımayan ve mütecaviz olan. 7- Günaha dadanan, -------- ve soysuz olan. *** EVE GİRİŞ ÇIKIŞ ADABI 1. Kapının sağında veya solunda durmak. 2. Kapıya 3 defa vurmak, izin verilir ise, içeriye girmek, izin verilmez ise geri dönmek. 3. Eve girince ve çıkarken "Esselamü Aleyküm" diyerek selam vermek. 4. Evden çıkınca "Bismillahi tevekkeltü al-Allah la havle vela guvvete illabillah" demek. *** YEMEK YEME ADABI 01. Sofra hazırlanırken yardımcı olmak. 02. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak. 03. Büyükleri sofraya oturmadan sofraya oturmamak. 04. Besmele çekip, Allah'a vermiş olduğu nimetler için şükür etmek. 05. Yemeğe önce yaşça veya mevkice büyük olan kişinin başlaması uygundur 06. Sağ eliyle yemek. 07. Lokmayı ağza göre almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak. 08. Lokmayı yutmadıkça ikinci lokmaya el uzatmamak. 09. Önündeki yemeği soğutmak için, yemeğin içine üflememek. 10. Başkalarını tiksindirecek, iğrendirecek harekette bulunmamak ve söylememek. 11. Ağızda yemek varken konuşmamak, gülmemek. 12. Başkasının lokmasına ve yediğine bakmamak. 13. Elini yemek kabına silkmemek ve lokmayı ağzına götürürken başını tabağa doğru uzatmamak. 14. Yemek seçmemeye özen göstermek. 15. Yemeği aynı kaptan yeyip, tabağın ortasından değil, kendi önünden yemek. 16. Lokmasını ve aldığı yemeği bitirmek. 17. Tabaklarda artık, sofrada kırıntı bırakmamak. 18. Toplu yemek yenirken herkes yeyip bitirmedikçe sofradan kalkmamak. 19. Yemek bitince "Elhamdülillah" demek. 20. Yemeği yapana teşekkür etmek. 21. Sofra kaldırırken yardımcı olmak. 22. Yemek sonrası elleri yıkamak, dişleri fırçalamak. 23. Sokaklarda yemek yememek ve içmemek. 24. Gezinerek yemek yememek. 25. Helalinden, temiz yemek ve Allah'a şükretmek. 26. Acıkmadan yemek yememek. Bir hadis-i şerifte: "Sizden biriniz yiyeceği zaman sağ eli ile yesin, içeceği zaman da sağ eli ile içsin. Zira şeytan sol eliyle yer, sol eliyle içer." buyurulmuştur. *** SUYU İÇME ADABI 1. Besmele çekmek. 2. Suyu bardaktan (veya tasdan) içmek. 3. Suyu oturarak içmek. 4. Bardağı sağ el ile ağıza götürmek. 5. Bardağın içine nefes vermemek. 6. Suyu üç yudumda içmek sonunda Elhamdülillah demek; su içmenin adaplarındandır. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: "Suyu çocuğun memeyi emmesi gibi için. Depodan doldurur gibi içmeyin. Ondan ciğer hastalıkları zuhur eder." *** TUVALET ADABI 1. Tuvalete girmeden önce Eüzü Besmele çekmek. 2. Sol ayak ile girmek. 3. İhtiyacı ayakta değil, oturarak gidermek. 4. Tuvalette konuşmamak, bir şeyler yememek, oyalanmamak. 5. Tuvaletten çıkmadan temizlik kontrolü yapmak (elleri yıkamak). 6. Sağ ayak ile çıkmak. 7. Çıkınca "Gufraneke" demek, adaptandır. *** YATMA ADABI 1. Yatmadan önce elleri yıkamak. 2. Dişleri fırçalamak. 3. Kıyafetlerle değil, pijamalarla yatmaya özen göstermek. 4. Giysilere sağdan giymeye başlamak. 5. Besmele çekip sağ tarafa doğru dönüp yatmak. 6. Yatmadan önce dua etmek, adaptandır. *** GÖZ KULAK GİBİ AZALARIN TERBİYESİ Müslüman'a başkalarının kanı, ırzı, namusu, malı haramdır. Kendisinin olmayan herhangi bir şeye kötü gözle bakmamak, kendi canı, namusu, malı nasıl mukaddes ise, başkalarınınkini de aynı şekilde kabul etmeli, kendini tamamen haramdan ve kendisine ait olmayan her şeyden çekmek İslâm'ın emridir. *** TOPLANTILARDA ADAB Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir mecliste nasıl davranılacağını bildirmiştir. 01. Bir toplantıya herkesi iğrendirecek elbise ile, fena kokularla gitmemek, 02. Mecliste daima güler yüzlü olup, ekşi suratlı ve geveze olmamak, 03. İleri geçip oturmamak, hakkı olmadıkça ileriye geçmemek, 04. Kendisinden yaşça ve bilgice yüksek olanlara hürmet etmek, 05. Anası, babası veya hocasına daha çok hürmetli olmak, 06. Oturanlara sıkıntı verecek hallerden sakınmak, 07. İki kişi arasına oturmak lazım gelirse, onların iznini istemek, 08. Sonradan gelene yer göstermek, 09. Kendisinden büyük olanların yanında ayak ayak üstüne koymamak, 10. Ev sahibinin, misafiri uğurlaması, 11. Kalabalık içinde iki kişi arasında gizli konuşulmaması, 12. Esnememek, mecbur olursa eli ile ağzını kapamak, 13. Öksürme veya geğirme ile çevreyi rahatsız etmemek, tiksindirmemek, 14. Meclis ve toplantılarda edebe riayet etmek. *** KOMŞULARIMIZA KARŞI VAZİFELERİMİZ Aile ve akrabamızdan sonra bize en yakın olan komşularımızdır. Komşularımıza olan vazifelerimizin başlıcaları şunlardır: 1. Komşulara el ve dil ile eziyet etmekten kaçınmalıdır. Evde gürültü yapmak, dökülen çöplerle komşuları zor durumda bırakmak, vb. Müslümanlıkla bağdaşmaz. "Peygamberimiz: "Allah'a ve âhiret gününe İman eden komşusuna eziyet etmesin buyurmuştur. (Sahihi Buhari) 2. Komşusunu çaresizlik içinde gören kimse, onun yardımına koşmalıdır. Cenabı Hak bir ayeti kerimede komşuya iyilik edilmesini tavsiye etmektedir. (Nisa Suresi: 36) 3. Komşunun evini, kendisinin bulunmadığı zamanlarda korumak, 4. Komşuları zaman zaman ziyaret etmek, hastalandıklarında kendileriyle yakından ilgilenmek, Komşu hakkının önemini Peygamber Efendimiz şu hadisi şeriflerinden daha iyi anlamaktayız: "Cebrail, bana durmadan komşuya iyilik yapmayı tavsiye etti. Bu sıkı tavsiyeden, komşuyu komşuya mirasçı yapacağını zannettim. (Sahihi Buhari) Komşumuz Müslüman olmasa bile onlarla iyi geçinmek (örnek olmak), eziyet etmekten sakınmak, iyi davranışlar içinde bulunmalıyız. *** MİSAFİRLERE KARŞI VAZİFELERİMİZ Misafirleri güzel bir şekilde ağırlamak, Müslümanlığın emirlerindendir. Peygamber Efendimiz, kendisini ziyarete gelenlere elinde bulunan yiyeceklerden bol bol yedirir, hatta ev halkıyla birlikte geceyi aç olarak geçirdiği zamanlar da olurdu. Bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurulmakta: "Allah'a ve Kıyamet gününe iman eden kimse, misafirine ikram etsin (Sahihi Buhari) Atalarımız kahramanlığı ve dürüstlüğü yanında, misafirperverliği de, sahip olduğu eşsiz üstünlüklerindendir. Bugün yurdumuzun birçok Köylerinde, misafirler için ayrılmış özel yerler vardır. Misafirlerimize karşı olan vazifelerimizden başlıcalar şunlardır: 1. Misafirleri güler yüz ve tatlı dille karşılamak, 2. Yediğimiz içtiğimiz şeylerin en iyisini onlara sunmak, 3. Misafirlerin üzerine fazla düşüp onları sıkmamak, 4. Misafirlerin yanında çocukları ve hizmetçileri azarlamamak, 5. Topluluklarda dikkat ettiğimiz önemli noktalara, misafirlerin yanında da dikkat etmek. *** ZİYARETLERİN ADABI Müslümanların birbirlerini ziyaret etmeleri, aradaki sevgi, saygı ve dayanışmayı kuvvetlendirir. Zaman zaman akraba, yaşlı ve hasta kimseler ziyaret edilmek suretiyle gönülleri alınmalıdır. Ancak ziyaretlerin, usulüne uygun olarak yapılması gerekir. Ziyaretlerle ilgili edepleri şöyle sıralayabiliriz: 1. Ziyaretlerin vakti iyi seçilmelidir. Uyku, yemek ve iş zamanlarında ziyarete gidilmemelidir. 2. Ziyaretlere giderken, temiz ve düzgün elbiseler giyilmelidir. 3. Ziyaret edilen evin kapısı çalınmalı, ev sahibi izin verdikten sonra içeri girilmelidir. 4. Ziyaret sırasında güler yüz gösterilmelidir. 5. Ziyaretine gidilen evde bulunanların, sevinçleri ve kederleri paylaşılmalıdır. 6. Ev sahibinin işi varsa, ziyareti uzatmadan müsaade isteyerek ayrılmalıdır. 7. Ziyaret edilen kimsenin yaş, akrabalık veya hastalık gibi durumları göz önünde bulundurularak, konuşma şeklinde dikkat edilmelidir. 8. Özellikle yaşlılar ile hastalar, sık sık ziyaret edilmelerini beklerler. Bu bakımdan bu kimselerin ziyaretleri diğerlerine göre daha fazla yapılmalıdır. (Kaynaklar: Sabri Özdemir Eser: İtikat, İbadet, Ahlak)
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
06 Aralık 2016, 22:22 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
Dünya Namaz Vakti NAMAZ Namaz, İslamın beş şartından biridir. "İman" dan hemen sonra ikinci sırada yer alır. Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde daima, imanla birlikte zikredilmiştir. Namaz Dinin direğidir. Kalbin nuru, müminin miracıdır.(Mümin Namazda ruhen yücelip yükselir). Namaz, manevi kirleri temizleyen bir su gibidir. Mümin onunla günde beş defa temizlenir ve ferahlanır. Namaz, Müslüman, akıllı, ergenlik çağına gelmiş (bàliğ) her erkek ve kadına farzdır. Allah'ın emridir. Cenàb-ı Hak,Kur'an-ı Keriminde "Namaz kıl" emrini vermiş, Peygamberimiz de Namazı en ince teferratuatına kadar anlatmıştır. Mezhep imamları ve büyük Din alimleri de, Peygamberimizden duyulanları ve görülenleri derleyip toparlamışlar ve bizlere kadar ulaştırmışlar. NAMAZIN ÖNEMİ İnsanların ilk görevi, Allah'ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberliğine inanmaktır. İmandan sonra farzların en önemlisi Namazdır. Namaz ruhu temizleyen, kalbi aydınlatan, insanı Allah'ın huzuruna yükselten bir ibadettir. Namaz, bize beden ve ruh temizliği kazandıran bir nurdur. Bu sayede müslüman günah kirlerinden Arınır ve cennete girmeye làyık temiz bir kul olur. Namaz kalblere Allah korkusunu yerleştirerek insanı günah işlemekten korur. Bu gerçek Kur'an-ı Kerim'de şöyle bildirilmektedir: "Sana vahyolunan kitabı oku,Namazı dosdoğru kıl. Gerçekten Namaz, hayasızlıktan ve fenalıktan alıkoyar." Namazın doğru kılan bir kimse günah işlemekten kurtulur. İmanını kuvvetlendirir. Allah'ın rızasını kazanır. Cennetin aydınlık yolu kendisine açılır. Müslüman Namaz kılmakla mükellef olduğu gibi, çocuklarına da Namazı öğretmek zorundadır. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Çocuklarınıza yedi yaşına gelince Namaz kılmasını emredin." Anne ve baba yedi yaşına giren çocuklarına Namaz kılmayı öğretmeye başlarsa, çocuklar erginlik çağına gelince Namaza iyice alışmış olurlar. NAMAZ KİMLERE FARZDIR? Namaz; Sevgili Peygamberimiz tarafından “Dinin direği” olarak tarif edilmiştir. Miraç’da farz kılınmış ve o gece, bütün müslümanların elli vakit sevabına denk olmak üzere her gün beş vakit Namaz kılmaları kesinlikle emredilmiştir. Namazın Miraç’da farz edilmesi sebebiyle Peygamberimiz: “Namaz, mü’minin miracıdır” buyurmuştur. Bu kutsal ibadetin farziyetini inkar, küfürdür. Akıl ve baliğ olan her müslüman mutlak surette Namaz kılacak. Böylece yüce Allah’a karşı kulluğunu ve O’nun emirlerine bağlılığını gösterecektir. Namazın terk edilmesi kalplerin kararmasına ve insanın küfre yaklaşmasına sebep olacağından çok tehlikelidir. Bir İnsana Namazın farz olması için üç şartın bulunması gerekir: 1.) Müslüman olmak. 2.) Erginlik çağına gelmiş olmak. 3.) Akıllı olmak. Günde beş vakit Namaz vardır. Bunlar: Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı Namazlarıdır. Hadisler; “Kıyamet gününde mü’minin suàline önce Namazdan başlanır. Mü’min Namazın hesabını doğru verebilirse, onun bu cevabının doğruluğu diğer amellerinin de kabul olunmasına yardımcı olur. Aksi takdirde dàvà bunun tam aksi olur.” “Her şeyin bir alàmeti vardır, imanın alàmeti de Namazdır.” “İbadet eden mü’min ile küfür arasında Namaz vardır.” KÖTÜLÜKLERİN DÜŞMANI NAMAZ Muhakkak Namaz kişiyi fuhuş ve münkerattan meneder.Vakt-i saadette bir adam varmış, Namaz kıldığı halde bazı kötü işler yaparmış. Efendimize şikayet etmişler. Peygamberimiz de: -Namaz onu bir gün meneder buyurmuş. Hakikatten az bir müddet sonra adam kendiliğinden bütün kötü huylarını terk etmiş. O zaman Cenab-ı Peygamber Efendimiz: -Ben size söylemiştim: Bir gün, Namazı onu her kötülükten menedecektir. Bakınız yukarıdaki baş söz “muhakkak” ile başlar. Bu Kur’an-ı azimüşşanın sözüdür. Demek ki biz Namazı dürüst kılamıyoruz ki Ramazandan sonra Camilerimiz-Mescidlerimiz boşalıyor. Ve sonra yine herkes kendi aleminde. Senelerden beri bu böyledir. Bu da bize anlatıyor ki, biz Namazı şuurla kılamıyoruz. “Namazını kılan Orucunu tutan, Zekatını veren, Haccını yapan kimseye müslümandır diye şehadet edilir.” Hadis ! NAMAZIN ŞARTLARI Namaz kılmak için evvala Allah Tealaya sağlam bir iman lazımdır. Onun için fıkıh kitaplarını çok oku, Allah’ı iyi öğren ki, yanlış iş yapmıyasın. Allah’ın varlığına, birliğine, benzeri, evveli ve ahıri olmadığına, her şeyi görür, bilir, işitir ve her şeye gücü yeter olduğuna, bütün varlıkları yaratanın Allah olduğuna, meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra dirileceğimize, hesaba, mizana,cennet ve cehennem şeksiz şüphesiz inandım, iman getirdim der ve şehadet kelimesini sık sık getirirsin. “Namazın dinde yeri, başın bedende yeri gibidir.”Hadis-i Şerif ÖNCE NAMAZDAN SORULACAĞIZ Cennetin anahtarı Namaz olduğu gibi kıyamet gününde ilk sorgu da Namazdan olacaktır. Dürüst, doğru, havf ve haşyet ile huzuru tam ile kılınan Namaz, makbul-i ilahi olacağından sair amelleri de buna göre makbul ve dürüst olur. Eğer Namazı makbul olmadı ise diğer amelleri de öyle redolunur. Namaz aynı zamanda saadet köprüsüdür. Bir insanın Namazı onu kötü ve fuhuş şeylerden korumuyorsa onun Namazı makbul olmadığı anlaşılır. Ramazan-ı şerifte camilerimizi şenlendiren ve dolduran cemaatın Ramazandan sonra namazı terk etmelerinden oruç ve Namazlarının makbul-i ilahi olmadığı anlaşılmaktadır. Namazı ve oruçu ne için tutup kıldıklarını, daha doğrusu Allah'ı bilmediklerine alamettir.Eğer Allah'ı bilerek Namaz kılsalar bir daha onu bırakmağa imkanları olmaz. Çünkü iyi bilmiştir ki, bütün varlığı, sıhhatı beş hassayı ki, göz, kulak, burun, el ayak, akıl, idrak, fehm,anlama sezme daha neler var ise onları veren hep Allah'tır. Artık böyle bir zatı ecelli sevmeyecek ve sözlerini dinleyemecek de ya kimin sözlerini dinleceksin. Sonra bu sözleri dinleyenlere de àhırette çok geniş, akla-hayale gelmeyen cennet ve cemalullah ile ikramlar izzetler var. Bak kul kıyamet gününde ilk önce Namazından sorulur ve Namazına bakılır: Eğer güzel ise felàh bulur, eğer doğru ve dürüst değilse husranda ve azàbtadır. CEMAAT RAHMETTİR "Efdali a'mal namaz, namaz, namaz sonra da cihaddır" buyurulmuş. Hele gece kılınan iki rekat nafile namaz ve sabah namazının sünneti dünya ve dünyanın içindeki her şeyden, altını, gümüşü ve sair madenleri de dahil olduğu halde hepsinden efdaldir. Zira dünya ve dünyanın içinde neler varsa hepsi fanidir amma ibadetlerin hepsi bakidir. Baki olan; elbette fanilerden efdal aladır. Onun için sen mutlaka namazını cemaatla kılmağa gayret et. Hele sabah ve yatsı namazlarında bulunmayanlar münafıklardan addedilmiştir. İyi bak, Hz. Ömer gibi adil bir hükümdar bir namazı cemaatla kılmayı kaçırmış da yüz bin dirhem kıymetindeki arazisini tasadduk etmiş. Oğlu Abdullah da eğer bir vakit cemaatı kaçırırsa bir gün oruç tutar ve bir gece de sabaha kadar ibadet eder ve bir köle azad edermiş. Bazı bahtiyarlar da eğer bir cemaatı kaçırırsa onu tam yirmi beş kere tekrar kılarlarmış ki aynı cemaat sevabını alabilsinler. İki safta yer almağa çalış yani camiye erken gir ve ön safta yerini al. Çünkü meleklerin duasına mazhar olursun. Hem sabah namazını cemaatla kılmak, "dünyada ve içinde neler varsa hepsinden efdaldir." Bir de evlerde cemaat ile kılınan namazlarda cemaat her ne kadar çok olsa dahi camide kılmak daha evla ve layıktır. Bir hikaye naklederler ki: Ebu Bekr Hazretlerinin dört yüz devesi ile kırk kölesini hırsızlar, eşkıyalar almışlar. Sevgili Peygambere gelince: -Ya Eba Bekr seni mahzun görüyorum, deyince o da vakayı haber verir. Resülullah cevaben: -Ben zannettim ki ya Eba bekr, namazın ilk tekbirine erişemeden kaçırdın: Hz. Ebu Bekr: -Ya Resülullah o ilk tekbiri kaçırmak o kadar şiddetli mi? mi? deyince. Buyurmuşlar ki: -Yeryüzü deve ile dolu olsa (diğer bir rivayette: ) namazın ilk tekbirini kaçırmak 999 genç cennet develerini zayi etmek gibidir. EVLERİNİZİ MEZARLIKLARA BENZETMEYİNİZ "Siz evlerinizi Namazlarınızdan bazısını kılınız ve evlerinizi mezarlığa benzetmeyiniz." Farz Namazları camilerde cemaatla kılmakla mükellefiz, onun için bu evlerde kılınacak Namazın, nafile Namaz olması gerekir demişler. Çünkü evlerde Namaz kılmak o evin nurlanmasına ve bereket hasıl olmasına sebeptir. Namaz kılınan evler gök ehline yıldızlar gibi parıl parıl parlar, parlaklık nispeti Namazların çok kılınmasına bağlıdır. Hangi evde Namaz kılınıyorsa,o evin nuru hepsinden çok daha ziyadedir. Hele gece Namazları kılınan Namazları evlerin nuruna, bereketine misal bile bulunmaz.
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
06 Aralık 2016, 22:22 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
İSLAM DİNİNDE AHLAKİ GÖREVLER Dinimiz aileye büyük önem vermiştir, aileyi meydana getiren kimselerin karşılıklı görevleri üzerinde titizlikle durmuştur. Aileler mutlu ve huzurlu olursa millet de güçlü ve kuvvetli olur. Ahlaki Görevlerimiz: İslam Dininde Ahlâki Görevler Başlıca Beş Kısımdır: 1. Allah'a, Peygambere ve Kur-an'a karşı görevlerimiz. 2. Kendi şahsımıza karşı görevlerimiz. 3. Ailemize karşı görevlerimiz. 4. Vatan ve milletimize karşı görevlerimiz. 5. Bütün insanlara karşı görevlerimiz. Şahsa ait Görevler: İnsanın başkalarına olduğu gibi, kendine karşı da birtakım görevleri vardır. Bu görevlerden bir kısmı vücudu, diğer bir kısmı da ruhuyla ilgilidir. Her şeyden önce vücudu temiz tutmak, onu hastalıklardan korumak. Yapılacak işler sağlıklı olmamıza bağlıdır. Beden terbiyesi; Namaz kılmak ve Oruç tutmak, Müslüman'a sağlık dolu hayat kazandırır. Ruhumuzu, kalbimizi ve gönlümüzü, yalan, gıybet ve iftira gibi, her türlü kötülüklerden arıtmak. Yalancılık, dedikodu yapmak, başkasının fenalığına çalışmak gibi kötü huylar, insan ruhunu karartır; bu huylar zamanla kökleştikleri için de, bunların kötülüklerinden kurtulmak güçleşir. Bu bakımdan ruhumuzu daima iyi duygularla beslemeli, onda kötülükler barınmamalıdır. Aklı ve zihni ilim, irfan nurları ile aydınlatmak, kalb'de yararlı ve yüksek duyguları uyandırmak, İslam'da ilim ve marifet kazanmak. Ailevi Görevler:Karı, koca, ana, baba ve çocuklardan meydana gelen en küçük insan topluluğuna aile denir. Allah'a ve yaratıklarına karşı temel bilgiler, ana kucağında ve baba ocağında öğrenilir. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi, hep bu yuvada elde edilir. Memleket ve insanlık görevleri, ilk önce bu ocakta aşılanır. Onun içindir ki, sağlam ailelerden meydana gelen bir millet, her yönden ilerler ve diğer milletler içinde şerefli yere sahip olur. İslam Dininde, aile mukaddes bir yuvadır. Bu yuvanın varlığını sağlam bir şekilde devam ettirebilmesi, karı-kocanın birbirlerine karşı olan vazifelerini yerine getirmelerine bağlıdır. A) Kocanın karısına olan görevleri şunlardır: 1. Kadın, bir erkeğinin yanında Allah'ın bir emanetidir. Bu emanete gerekli şefkat ve nezaket gösterilmelidir. Peygamberimiz: "Hayırlı olanlarınız, kadınlara karşı Hayırlı olanlardır" buyurmuşlardır. (Riyazüssalihin Tercümesi) 2. Koca, karısının hata ve kusurlarını büyüterek, bunları kavga ve geçimsizlik meselesi haline getirmemelidir. 3. Erkek evine bağlı olmalı, parasını dışarıda lüzumsuz yere harcayarak, karısını evde zor durumda bırakmamalı. 4. Erkek, hanımını her türlü kötülüklere karşı korumalıdır. 5. Erkek, hanımının itikat, ibadet ve ahlak konularında bilgi sahibi olmasına yardımcı olmalıdır. B) Kadının kocasına olan görevleri şunlardır: 1. Kadın, kocasının Allah'ın emirlerine uygun olan sözlerini dinlemeli, ona karşı daima saygılı olmalıdır. 2. Kadın, namusunu, şeref ve haysiyetini korumak suretiyle kocasına bağlı kalmalıdır. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Kadın beş vakit namazını kılar, orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse ona: "Hangi kapısından dilersen oradan Cennet'e gir denir." 3. Bulunduğu hale kanaatkâr ve tutumlu olmalı israf etmemeli 4. Kadın, kocasının istemediği yerlere gitmemeli, gideceği yerler için önceden izin almalıdır. C) Ana- Babanın çocuklarına karşı görevleri: Çocukların yetişmesinde, ana-babanın büyük sorumluluğu vardır. Çocuğun hayırlı veya hayırsız olması, ana-babaya bağlıdır. Bu bakımdan ana-baba şu noktalara dikkat etmeli. 1. Çocuğa, doğumundan yedinci gününe kadar ki süre içerisinde dinimize uygun güzel bir isim konulmalıdır. 2. Çocuklar, Allah'ın emanetidir. Onları iyi yetiştirmek, Peygamberimiz: "Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir şey veremez" buyurmuşlardır. (Tirmizi) 3. Çocuklarına dini görevlerini öğretmelidir, kimlerle ne şekilde arkadaşlık ettiğine ve edeceğine yardımcı olmak. 4. Çocuklarına eşit şekilde sevgi göstermek. 5. Dokuz yaşına giren çocukların yataklarını ayırmak. 6. Ergenlik çağına giren çocukları namaz kılmaya teşvik etmek. 7. Evlenme çağına gelen çocuklarını evlendirmek. D) Çocukların ana-babalarına karşı başlıca görevleri: Ana-Baba kadar kıymetli bir varlık düşünülemez. Bizlere Hayatı, neşeyi, dini, dili, her şeyi onlar öğretirler. Onun için, onlara karşı olan görevlerimizi saymakla bitiremeyiz. 1. Onlara saygı gösterip itaat etmeliyiz. Konuşurken tatlı dilli, güler yüzlü olmalı, onların kalplerini kıracak davranışlardan uzak kalmalıyız. Sözlerini dinlemeliyiz. 2. Ana ve babanı azarlamamak onlara "öf" bile dememek. 3. Onların ihtiyaçlarını gidermek, yardımına koşmak. 4. Öldükten sonra mezarlarını ziyaret etmeli ve dua da bulunmalıyız: "Allah'ım! Hesap görülecek günde, beni (ana-babamı) beni çocukken nasıl terbiye ettilerse, Sen de kendilerini (öylece) esirge." (İsra- Süresi: 249) E) Kardeşlerin başlıca görevleri: 1. Büyük kardeşler, ana-baba yerindedir. Küçük kardeşler, onlara karşı saygılı olmalıdır. 2. Ağabeyler, küçük kardeşlerine karşı şefkatli davranmalı, onları her bakımdan korumalıdır. 3. Maddi durumu iyi olan, muhtaç olan kardeşine yardımcı olmalı, onu da her bakımdan kalkındırmaya çalışmalıdır. 4. Menfaat yüzünden doğan kırgınlıklar, kardeşliğe yakışmaz. Bu bakımdan kardeşler kendi menfaatlerinden çok, kardeşlerinin menfaatlerini üstün tutmalıdırlar. 5. Eğer kardeşler ayrı evlerde oturuyorlarsa, birbirlerini sık sık ziyaret etmelidirler. 6. Bir işe karar verilirken, birbirlerine danışmaları gerekir. ALLAH'A, PEYGAMBERE VE KUR-AN'A KARŞI GÖREVLERİMİZ A- Allah'a Karşı Görevlerimiz: Bizi yoktan var eden ve mükemmel organlarla donatan, yeryüzünde ne varsa hepsini bizim faydalanmamız için yaratan Allah'tır. İnsana tanınan bu üstün özellikler hiçbir canlıya verilmemiştir. Bu iyiliklere karşı yapmamız gereken görevler vardır. Bu görevler: a- Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak, b- Hiç bir şeyi Ona ortak koşmamak, c- İbadet vazifelerini yerine getirmek, d- Emirlerine uygun hareket edip yasak ettiği şeylerden sakınmak, e- Allah sevgisini her şeyden üstün tutmak, f- O'nun adını saygı ile anmak, g-Verdiği nimetlere şükretmek. Peygambere Karşı Görevlerimiz: Allah, İslam dinini insanlara tebliğ etme görevini Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.)'e verdi. Sevgili Peygamberimiz insanlığın kurtuluşu için çok çalıştı. Bu uğurda birçok güçlüklerle karşılaştı. İslamın ışığı ile dün-yayı aydınlattı. İnsanlara mutlu olmanın yollarını gösterdi. Bu sebeple; a- Onun son ve en büyük Peygamber olduğuna inanmak, b- Onu çok sevmek, adı anıldığı zaman salvat-i şerife okumak, c- Onun gösterdiği yoldan yürümek, d- Onun güzel ahlâkını kendimize örnek alarak yaşamak. C- Kur-an'a Karşı Görevlerimiz: a- Kur-an'ı Kerim'in Allah tarafından Peygamberimiz vasıtası ile gönderilen son kitap olduğuna inanmak. b- Onu usulüne göre güzelce okumak, c- Manasını anlamaya çalışmak, d- Kur-an'ı okurken ve dinlerken son derece saygılı olmak, e- Kur-an'ın yap dediklerini yapmak, yapma dediklerinden sakınmak. İNSANLARA KARŞI BAŞLICA GÖREVLERİMİZ 01) Hiç kimseye zarar vermemek: İnsanların canına, malına, konutuna, hürriyetine, namus ve şerefine tecavüz etmek dinimizce yasaktır. Bunlar insanların dokunulmaz haklarıdır. Müslüman, başkalarının hakkına saygı göstermek, insanlara zarar verici her türlü fiil ve davranıştan sakınmakla görevlidir. Gerçek Müslüman olabilmenin bir şartı da budur. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Müslüman, diğer Müslümanların dilinden ve elinden zarar görmediği kimsedir." (Hadis-i Şerif: Riyazüssalihin) 02) Başkalarına yardım etmek: İnsanlara tatlı sözlü ve güler yüzlü davranmak, fakirlere yardım etmek, yoksulların ihtiyaçlarını karşılamak, kimsesizleri korumak, düşeni kaldırmak, yolunu şaşıranlara yol göstermek dinimizin emri, iyi ahlâklı olmanın gereğidir. 03) Büyüklere saygı, küçüklere merhamet göstermek: Anne ve babamıza, büyük kardeşlerimize, öğretmenlerimiye ve yaşca bizden büyük olanlara saygı göstermek, bizden küçüklere kimsesizlere, güçsüz ve yetimlere merhamet etmek, yardımcı olmak önemli bir ahlâk kuralıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) bu konunun önemi hakkında şöyle buyuruyor: Büyüklerine saygı göstermeyen, küçüklerimize merhamet etmeyen bizden değildir. 05) Dargın durmamak: Müslümanlar arasında herhangi bir sebeple dargınlık olursa, vakit geçirmeden dargınlar hemen barışmalıdır. Peygamberimiz: "Bir Müslüman diğer din kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helal olmaz." Buyurarak dargın durmanın kötü bir davranış olduğunu bildirmiş, uzun süre küs duranların büyük günah işlediklerini belirterek şöyle buyurmuştur: "Bir kimse Müslüman kardeşi ile bir sene küs durursa onun kanını dökmüş gibi günaha girmiş olur." (Riyazüssalihin) 06) Dargınları barıştırmak: "Mü'minler ancak kardeştirler. O halde iki kardeşinizin arasını düzeltiniz."Hucürat süresi 10 Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz de: "Sadakaların en hayırlısı dargın olan kimseleri barıştırmaktır." (Seçme Hadisler) buyurarak dargınları barıştırmanın çok hayırlı bir davranış olduğunu bildirmiştir. 07) Dostları ziyaret etmek: Müslümanlar uygun zamanlarda yakınlarını, büyüklerini ve baba dostlarını ziyaret etmelidir. 08) Misafirleri ağırlamak: Misafirleri ağırlamak dinimizin tavsiye ettiği iyi davranışlardan biridir. Misafir severli-ğin milli geleneklerimiz arasında önemli bir yeri vardır. Türk Milleti, tarih boyunca misafirlere karşı iyi davranışı ile tanınan bir millettir. 09) Dâvete gitmek: Bir Müslüman eğer sakıncalı bir durum yoksa, din kardeşinin davetine gitmeli, vereceği yemeğe katılmalıdır. Bu davranış Müslümanlar arasındaki sevgiyi artırır. Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: "Sizden birinizi din kardeşi düğün yemeğine veya benzeri şeye davet ederse gitsin." (Cami'us-Sağir) Sevgili Peygamberimiz zengin, fakir ayırımı yapmaz, bir hizmetçi davet etse bile giderdi. 10) Din Kardeşinin İyiliğini İstemek: Müslüman, din kardeşleri için iyi düşüncelere sahip olmalı, kendisi için sevip istediği iyi şeyleri din kardeşleri için de arzu etmeli, kendisi için hoşlanmadığı bir şeyi başkaları için de arzu etmemelidir. İyi ahlâklı olgun bir Müslüman olabilmenin ölçüsü budur. 11) Büyüklerin Ellerini öpmek: Müslümanlar, saygılarını göstermek maksadiy-le, bilginlerin ve büyüklerin ellerini öpebilir. 12) Başkalarının kusurlarını araştırmamak: Bir Müslüman din kardeşinin özel hayatını araştırmaz. Gördüğü kusurları başkalarına yay- maz. Din kardeşini başkalarının yanında kötü-lemez. Gördüğü hatalı davranışları kırmadan, incitmeden uygun sözlerle düzeltmeye çalışır. 13) Kötülük Yapanları Bağışlamak: İyi ahlaklı bir insan kendisine yapılan fenalık-ları bağışlar. Hatta bağışlamakla kalmaz, kötülüklere karşı iyilik yapar. Bu davranış ahlaken olgunlaşmış Müslümanların yapacağı çok güzel bir davranıştır. Sevgili Peygamberimiz: "Üç güzel huy kimde bulunursa yüce Allah o kimseyi rahmeti ile cennete kor." buyurdu. O huylar nelerdir? diye sorulunca şu cevabı verdi: - Sana vermeyene sen verirsin, - Sana gelmeyene sen gidersin, - Sana zulmedeni bağışlarsın. (Seçme Hadisler S.211) 14) Hastaları Ziyaret etmek: Müslüman, hasta olan din kardeşini ziyaret etmeli, sağlığa kavuşması için dua etmeli, hastaları üzecek söz ve davranışlardan sakınmalıdır. 15) Cenazelere Katılmak: Ölen din kardeşinin cenaze namazını kılmak, onu kabrine kadar götürmek, din kardeşi için Allah'tan rahmet dilemek ve dua etmek, Müslümanların dünya hayatından ayrılıp ahirete göçen din kardeşlerine yapmaları gereken önemli bir görevdir. İNSANLARIN BİRBİRLERİNİ YANLIŞ ANLAMASI İÇİN EN AZ 9 İHTİMAL VARDIR. 1- Düşündüğünüz, 2- Söylemek istediğiniz, 3- Söylediğinizi sandığınız, 4- Söylediğiniz, 5- Karşınızdakinin duymak istediği, 6- Duyduğu, 7- Anlamak istediği, 8- Anladığını sandığı, 9- Anladığı... Dünyada en huzursuz kimse, gönlünde haset ve kin tutandır. (İmam Safii) Küçük şeylere gereğinden fazla önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. (Eflatun
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
06 Aralık 2016, 22:23 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
SORU VE CEVAPLARLA İBADET İLE BİLGİLER S 1. Niçin ibadet etmeliyiz ? C 1.Yaradılışımızın gâyesi Allah'ı tanımak ve ona ibadet etmektir. Bizi yoktan var eden ve sayılamayacak kadar nimetler veren yüce Allah'a karşı teşekkür etmeli ve emrettiği ibadetleri seve, seve yapmalıyız. S 2. İbadetler kaç çeşittir ? C 2. İbadet üç çeşittir: a) Beden ile yapılan ibadetler; Namaz kılmak, Oruç tutmak. b) Mal ile yapılan ibadetler; Zekat vermek. c) Hem mal hemde beden ile yapılan ibadetler; Hac ibadeti. S 3. İbadetin faydaları nelerdir ? C 3.İbadetler ruhumuzu yüceltir, bizi kötülüklerden sakındırır, ahlakımızı olgunlaştırır ve en değerli varlığımız olan imanımızı korur. İnsan ibadet sayesinde Allah'a yaklaşır, onun rahmetine sığınır ve huzura kavuşur. İbadetin ayrıca bedeni ve sosyal bir çok faydaları da vardır. S 4. Mükellef kime denir? C 4. Dinin emir ve yasaklarından sorumlu kişilere denir. S 5. Mükellefin şartları nelerdir? C 5. a) Akıllı olmak, b) Ergenlik çağına gelmek. S 6. İslamın şartları nelerdir? C 6. a) Kelime-i Şahadet getirmek, b) Namaz kılmak, c) Oruç tutmak, d) Zekat vermek, e) Hacca gitmek. S 7. Farz nedir? C 7. Farz: Dinimizce yapılması kesinlikle emredilen hü- kümlere denir. Örnek; Namaz kılmak, Oruç, tebliğ... S 8. Farzın hükmü nedir? C 8. Farz görevini yerine getiren sevap kazanır. Özürsüz yapmayan azabı hak etmiş olur. Farzı inkâr eden Kâfir olur. S 9. Vacip ve vacibin hükmü nedir? C 9. Farz kadar kesin olmamakla birlikte kuvvetli bir delil ile yapılması emredilen şeydir. Örnek; bayram Namazı... S10. Sünnet ve sünnetin hükmü nedir? C10. Farz ve vacipten başka Peygamberimizin ibadet niyetiyle yaptığı şeylerdir. Hükmü: Sünneti yapan sevap alır ve Peygamberimizin şefaatini kazanır. Sünneti bile bile terk eden azarlanır. S11. Mihrab nedir? C11.Camilerde kıble yönünde bulunan ve imamın Namaz kıldırırken durduğu girintili bölüm. S12. Minber nedir? C12. Camilerde imamın cuma ve bayram hutbelerini okuduğu yüksekçe basamaklı yer. S13. Kürsü nedir? C13. Camilerde vaaz verilen yüksekçe oturma yeri. S14. Minare nedir? C14. Camilerin bitişiğinde ezan okumak için yapılan kule şeklindeki yüksek yapı. S15. Şerefe nedir? C15. Minarelerde çepeçevre ve çıkıntılı olarak yapılan ezan okuma yeri. S16. Alem nedir? C16. Minarelerin tepesinde bulunan hilal (ay) şekli. S17. Namaz kimlere farzdır? C17. Müslüman, akıllı, ve ergenlik çağına gelmiş kişilere. S18. Namazın şartları nelerdir? C18. 1- Hadesten Taharet: Abdestsizliğin giderilmesi. 2- Necasetten Taharet: Beden, elbise ve Namaz kılınacak yerdeki pislikleri temizlemek. 3- Setri avret: Erkeklerin göbek ile diz kapağı arasını, Kadınların el ve yüzü hariç tüm bedenini örtmesi. 4- İstikbal-i Kıble: Namaz kılacak kişinin yüzünü, kıbleye dönmesi. 5- Vakit: Namazları vakitleri içerisinde kılınması. 6- Niyet: Hangi Namazı kıldığını bilmesi, dil ile söylemek ise sünnettir. S19. Mevlid kandili nedir? C19. Peygamberimizin doğduğu gecedir (Rebiül evvel ayının 12. Gecesi) S20. Regaib gecesi nedir? C20. Recep ayının ilk cuma gecesi, yani perşembeyi cumaya bağlayan geceye "Regaib gecesi" dir. S21. Mirac gecesi nedir? C21. Peygamberimizin göklere yükseldiği ve Namazın farz kılındığı recep ayının 27. gecesidir. S22. Berat gecesi nedir? C22. Şaban ayının 15. Gecesidir. Berat kurtuluş anlamındadır. Bu geceyi uyanık geçirip günahlardan af dilemeliyiz. S23. Kadir gecesi nedir? C23. Bin aydan hayırlı olan Ramazan ayının 27. Gecesidir. S24. Cuma kimlere farzdır? C24. a) Erkek olmak, b) Hür olmak, Mukim olmak, d) Sağlıklı olmak, e) Yürümeye gücü yetmek. S25. Cuma Namazı kaç rekattır. C25. Cuma Namazı: On rekattır. 4 rekat ilk sünnet, 2 rekat hutbeden sonra cemaatle kılınan farz, 4 rekat farzdan sonra kılınan son sünnet. S26. Teravih Namazı kaç rekattır? C26. Teravih Namazı yatsı Namazından sonra, vitir Nama-zından önce kılınan 20 rekat Namazdır 2'şer rekat veya 4'er rekat olarak kılınır. S27. Zekàtın tarifi nedir? C27. Dinin tarif ettiği ölçülere göre zengin olan Müslümanların yılda bir defa malının kırkta birini fakir olan Müslümanlara vermesidir. S28. Zekàtı kimler verir? C28. a)Müslüman, b) Akıllı, c) Erginlik çağına gelmiş, d) Hür, e) Asıl ihtiyaçlarından ve borçlarından başka "nisab" miktarı mala sahip, f) Malının üzerinden bir yıl geçen kimselere zekat farzdır. S29. Zekàt verilmesi gereken mallar nelerdir? C29. a) Altın: 80,18gram veya daha fazlası. b) Gümüş: 560 gram veya fazlası. c) Para: 80 gr. Altın miktarına eşit para. d) Ticaret malları: Para ölçüsünde. e) Koyun ve keçi: 40 taneden fazla. f) Sığır ve manda: otuz sığır veya manda olursa. g) Deve: Beş deve ve fazlası. S30. Zekât verilmesi gerekmeyen mallar nelerdir? C30. Kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin ihtiyacı olan şeylerden zekât verilmez. Oturulan ev, ev eşyası, binek arabaları, ticaret için olmayan kitap ve aletler, yiyecek ihtiyaçları. S31. Zekât kimlere verilir? C31. a) Fakirler, b) Yoksullar, c) Borçlular, d)Yolda kalanlar, e)Allah yolunda cihad yapan, f) ilim öğrenenler... S32. Zekât kimlere verilmez? C32. a) Anne-Baba, büyük Anne, büyük Baba, çocukları, torunlarına. S33. Fıtır sadakası ne demektir? C33. Borcundan ve asli ihtiyaçlarından başka en az nisap miktarı mala veya onun değerinde paraya sahip olan Müslüman fıtır sadakakası verir. Fıtır sadakası bayramdan önce verilen bir sadakadır. Çocukların sadakalarını babaları verir. S34. Fıtır sadakası hangi cins yiyeceklerden verilir? C34. Buğday = 1460 gr. , Arpa = 2920 gr. , Kuru üzüm = 2920 gr. , Hurma = 2920 gr. , veya bunların karşılığı para. S35. Oruç nedir? C35. Oruç: Tanyerinin ağarmasından (imsak vaktinden), akşam güneşi batıncaya kadar yemek, içmek ve cinsi ilişkiden uzak durmaktır. S36. Oruç kimlere farzdır? C36. Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına girmiş olan kişilere farzdır. S37. Oruca niyet ne zaman yapılır? C37. Orucun sahih olması için niyet şarttır. Niyetsiz oruç kabul olmaz. Ramazan orucuna akşamdan itibarenkuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. S38. Farz olan oruç ne demektir? C38. Ramazan ayında tutulan oruçtur. Ramazanda tutulamayan orucun kazası ve kefaret oruçları da farzdır. S39. Vacip olan oruç ne demektir? C39. Adak oruçları ile bozulan nafile orucu kaza etmek vaciptir. S40. Sünnet olan oruç ne demektir? C40. Muharrem ayının 9 ve 10. veya 10 ve 11. günleri oruç tutmak sünnettir. S41. Müstehab olan oruç ne demektir? C41. Kameri ayların 13, 14 ve 15. günleri ile haftanın pazartesi ve perşembe günleri ve Ramazandan sonra şevval ayında altı gün. S42. Kaza orucu ne demektir? C42. Herhangi bir özürden dolayı tutamadığı oruçları, özürü bittikten sonra herhangi bir günde tutmak. S43. Kefaret orucu ne demektir? C43. Özürsüz olarak bozulan Ramazan orucunun yerine altmış gün peşpeşe ara vermeden tutulan ceza orucudur. S44. Orucu başka zamanda tutmayı mubah kılan özürler nelerdir? C44. a) Hastalık, b) Yolculuk, c) Ölümle veya zor bir durumla karşı karşıya gelmek, d) Şiddetli açlık ve susuzluk, e)Yaşlılık ve düşkünlük. S45. Fidye ne demektir? C45. Fidye: Oruç tutmaya gücü yetmeyen düşkün ve yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, Ramazan ayının her günü için fakire bir fidye verirler. S46. Orucun faydaları nelerdir? C46. a) Oruç ahlakımızı güzelleştirir, b) İnsanın merhamet ve yardım duygularını geliştirir, c) İnsana nimetlerin değerini öğretir, d) İnsanı sağlıklı yapar, e) Sabırlı olmayı öğretir... S47. Haccın edasının şartları nelerdir? C47. a) Vücutça sağlıklı olmak, b) Hacca gitmesine bir engel bulunmamak, c) Yol güvenliği olmak, d) Kadının yanında kocası veya evlenmesi caiz olmayan bir akrabası olmak. S48. Hac kimlere farzdır? C48. a) Akıllı olan, b) Erginlik çağına giren, c) Müslüman olan, d) Hür olan, e) Hacca gidip gelinceye kadar kendisinin ve ailesinin geçinebileceği maddi güce sahip olan. S49. Haccın farzları nelerdir? C49. a) İhrama girmek, b) Arafat'ta Vakfe durmak, c) Kàbe'yi tavaf etmek. S50. Kaç çeşit Hac vardır? C50. a) Haccı İfrad , b) Haccı Temettü , c) Haccı Kıran S51. Haccı İfrad ne demektir? C51. Umresiz yapılan Hac demektir. Hacı adayı ihrama girerken sadece Hacca niyet eder ve Hac vazifelerini yerine getirir. İfrad Haccı yapanlara kurban vacip değildir. S52. Haccı Temettü ne demektir? C52. Umre ve Haccı ayrı ayrı ihrama girerek yapmaktır Hacı adayı önce umre için ihrama girer, umre vazifesinden sonra, ihramdan çıkar. Günü gelince yeniden ihrama girer Hac vazifesini tamamlar. Kurban kesmek vaciptir. S53. Haccı Kıran ne demektir? C53. Umre ve Haccı bir ihramda yapmaktır. Hacı adayı İhrama girerken hem umreye hem de Hacca niyet eder. Önce umreyi sonra Haccı yapar. Kurban kesmek vacip. S54. İhram nedir? C54. Hac ve Umre yapacak olan kimsenin diğer zamanlarda helal olan bazı fiil ve davranışları belli bir süre kendisine haram kılmasıdır. (İhram;erkekler için iki parça beyaz havludur. Kadınlar için kendi elbiseleridir,uzunca bir entari şeklinde olursa daha efdaldir. S55. Umre nedir? C55. Belirli bir zamana bağlı olmadan usulüne göre ihrama girdikten sonra tavaf etmek, sa'y yapmak ve ihramdan sonra tıraş olmaktan ibarettir. Umre sünnettir belli bir zamanı yoktur. Arefe ve onu izleyen kurban bayramı günlerinde umre yapılmaz. S56. Vakfe nedir? C56. Hacda Arafat ve Müzdelife denilen yerlerde belirli zamanlarda bir süre kalmaktır. Arafat vakfesi farz, müzdelife vakfesi vaciptir. S57. Tavaf nedir? C57. Kabe'nin etrafını usulüne göre yedi defa dönmektir. S58. Sa'y nedir? C58. Kabe'nin yakınında bulunan Safa ile Merve tepeleri arasında gidip gelmektir. Bu gelişler, Safa'dan Merveye dört Merve'den Safa'ya üç olmak üzere yedi defadır. S59. Telbiye nedir? C59. İhramlı olarak ve yüksek sesle: "Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyke la şerike leke lebbeyk, inne'l-hamde ve'nnimete leke ve'lmülk, la şerike lek" demektir.
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
08 Aralık 2016, 12:26 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 |
Paylaşimin faydali ilimler cep kitapciği halinde olmus emeğine sağlik
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
DİKKAT !! ÖNEMLİ / PEYGAMBERİMİZİN EĞİTİM METODU !... | AŞK'ÜL İSLAM | Peygamberler(a.s) | 1 | 18 Eylül 2019 16:06 |
2017 KPSS LİSANS EĞİTİM BİLİMLERİ "HATIRLANAN SORULAR" | mehmet akif2 | KPSS-Çıkmış Sorular-Cevaplar | 12 | 22 Mayıs 2017 13:49 |
Hafta'nin konusu : konusu :sabir nedir ? | Allahın kulu_ | Hafta'nın Konusu | 2 | 31 Temmuz 2015 23:51 |
Hafta'nin konusu : konusu : kalp kirmak ? | Allahın kulu_ | Hafta'nın Konusu | 4 | 14Haziran 2015 22:30 |
PAKİSTAN MİLLİ EĞİTİM BAKAN YARDIMCISI ALİ EKBER ŞAH ve BEDIUZZAMAN | EyMeN&TaLhA | Risale_i Nur (Said Nursi) | 0 | 25 Şubat 2015 17:53 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|