|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Yitiksevda,Açılış Tarihi: 25 Ekim 2009 (17:56), Konuya Son Cevap : 31 Ekim 2009 (14:27). Konuya 20 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
31 Ekim 2009, 14:27 | Mesaj No:21 | ||||
RE: 43.Haftanın Misafiri Ukba Alıntı:
Sizin söylemeniz koymuyor yani kardeşim… Sanırım bu hoyratça kelamınız bir birikime dayanıyor Nasıl doldurdunuz ki ruhu bedeni bu denli acıtıyor kelamınız Yahut nasıl dolduruldular ki sizi bu denli kustunuz… Kızmıyorum acımsı tebessümü sürüyorum dudaklarıma Kızmıyorum kardeşim ciğerlerimi ah ile dolduruyorum Manşet olmazdım siyasete meyletsem Eyvallah çekmesem siyasete Bu kadar kızmazdım kendime… Çekiliyorum kelamınızın gölgesinden Hak’ın gölgesine sığınıyorum Ben sana değil bu ümmetin bir bireyi olarak kendime kızıyorum Birey olsam da kalemimi yontamadığım için kendime kızıyorum… Acıtmasın yine kelamın ben kendime kızıyorum Bizleri bu kadar muhalif yapanlara kızıyorum Anlatamıyorum ben kendime kızıyorum… Susuyorum zaten alıştım sükuta Yutkunuyorum artık bu konuya Kızıyorum Susuyorum..! Alıntı:
Alıntı:
Mevlana”nın cevabı ikna edici ve pratiktir: Moğol"un aldığı her şey tıpkı Tanrı"nın hazinesine girmiş gibidir. Bu, aynen testideki suyun denize dökülmesine benzer. Su testide durduğu sürece başkası¬nın onu kullanması doğru olmaz, aksine davranış gasp olur. Ama aynı su denize dökülünce, herkes için helal hâle gelir. Bu bakımdan bizim malımız Moğollar"a haram, fakat onların verdikleri bize helal olur… Mevlânâ, Moğol zulmü karşısında halka ümit verir ve bunu ya¬parken metafızik bir temele istinad eder: “Biri dedi ki: Moğollar ilk önce buraya geldiklerinde çırılçıplaktılar. Binek hayvanları öküzdü. Silahları odundandı. Şimdi haşmet ve azamet sahibi oldular, karın¬ları doydu. En güzel arap atları ve en iyi silahlar onların elinde bulu¬nuyor? Mevlânâ buyurdu ki: Onların gönülleri kırık ve kuvvetleri yokken, Tanrı yalvarmalarını kabul ve onlara yardım etti. Şimdi ise bu kadar muhteşem ve kuvvetli oldukları şu anda halkın fakirliği, zayıflığı vasıtasıyle Yüce Tanrı onları yok edecektir.” Aynı hüzneden çıkan bu sözleri aksettirmek istiyorum kardeşim siz felsefesini yapın inşallah… _________________________________ Mevlana Oğlunun Moğollar ile savaşması neticesinde cenaze namazını neden kıldırmamıştır? Olayı kısaca anlatayım. Şems-i Tebrizi Konya’ya gelince Mevlana çok güzel olduğu söylenen Kimya Hatun adındaki cariyesini Şems-i Tebrizi’ye nikahladı. Bu sırada Kimya Hatun 15, Şems 65 yaşlarındaydı. Kimya Hatun, Mevlana’nın oğlu Alaaddin Çelebi ile evlenmek istiyordu. Alaaddin Çelebi de onu seviyordu. Bu kızcağız Şems-i Tebrizi’nin yanında kalmak istemiyor, ara sıra onu terk edip bir yerlerde saklanıyordu. Mevlana ve Şems, Kimya Hatun’u arattırıyorlar, onu bulup tekrar Şems ile birlikte kaldıkları hücreye getiriyorlardı. Mevlana’nın oğlu Alaaddin Çelebi zaman zaman babasının yanına gelme bahanesiyle, Şems’in kaldığı hücrenin kapısının önünden geçiyor ve kendisini Kimya Hatun’a gösteriyordu. Bir defasında Şems-i Tebrizi, Alaaddin’in önünü keserek: “Hey delikanlı! Bir daha buradan geçersen ayaklarını kırarım” diyerek Alaaddin Çelebi’yi tehdit etmişti. Eflaki bu olayı Şems-i Tebrizi’nin öldürülmesiyle ilgili görmekte ve Alaaddin Çelebi’nin bazı çevrelerle işbirliği yaparak Şems-i Tebrizi’nin öldürülmesi olayında aktif bir görev almasının sebebi olarak göstermektedir. Başka bir yazarda durumu bu pencereden değerlendiriyor… Yorumlar öznel fikrim değildir bu bakış açısı da fikrim değil yalnızca bir fikri olmayan bana Felsefe öbeği olmasın diyedir…. _____________________________________ Bir çok sual de felsefe baz alınmış ve ben felsefe yapmayı kelamcılara bırakmışken… Kelam ilmi ince bir çizgidir ve ben buna uzağım…okurum zevkle lakin yapmam Müslümanlar… Sualler çok dikkat çekici ilgiyle okudum açıkçası felsefe yapmam dediğim halde kalemim kaydı bir kaçına… Okuldan giriyorum ve kafam bir milyon.suallerle dinginleşirim dedi bu fakir lakin felsefeye itildi Haddimi aşmak istemedim cevap vermeyerek gerçi tatmin de etmiş değilim hiçbir suali… Hakkını veremesem de eyvALLAH … Vesselam Alıntı:
İmanın ve biatın derecelerinden bir sual gelmiş Mürşide iman edilmez mürit olunur diyerek kelamcı olmadığımın altını çizmek istiyorum İslam da babadan oğla geçen dogmatik bilgilere iman esası yoktur İslam temelini almak her iman edene farz kılınmıştır ve bunları yargılamadan akla nüfuz ettirme vardır ŞÜPHEDEN UZAK…. | |||||
Konuyu Toplam 4 Kişi okuyor. (0 Üye ve 4 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Haftanın misafiri | Gül âsası | Hafta'nın Misafiri | 5 | 07 Şubat 2013 17:53 |
Haftanın Misafiri Ravza'm | Esma_Nur | Hafta'nın Misafiri | 20 | 01 Ocak 2012 19:51 |
75.Haftanın Misafiri Araz | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 10 | 06 Temmuz 2010 22:47 |
37.Haftanın Misafiri Türkcan | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 16 | 04 Eylül 2009 23:41 |
26.Haftanın Misafiri Nas | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 37 | 11Haziran 2009 11:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|