Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GÜNCEL.::. > Üyelerimizin Tanışma Bölümü > Hafta'nın Misafiri

Konu Kimliği: Konu Sahibi Yitiksevda,Açılış Tarihi:  29 Kasım 2009 (18:49), Konuya Son Cevap : 06 Aralık 2009 (12:23). Konuya 31 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Konu Kapatılmıştır
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 01 Aralık 2009, 10:53   Mesaj No:11
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

Haluk abi,misafirliğin ve yazarlığın hayırlı olsun
Sizi daha iyi tanıma adına bir kaç soru sormak istiyorum:
-Peygamber a.s'ın konumu nedir sizce?.
-Tesettür,başörtüsü konusundaki fikirleriniz?
-Hacc konusundaki fikriniz?
-Günümüzdeki haniflik akımı hakkındaki görüşleriniz nedir?
Alt 01 Aralık 2009, 14:46   Mesaj No:12
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak


Değerli arkadaşım sorduğunuz sorular için teşekkür ederim. Sorularınıza içten ve samimi cevaplar vereceğim. Belki cevaplarımın bir kısmı sizin düşüncenize uymaya bilir, ama lütfen uymayan kısımlarını kuran ışığında tartışalım.

Birinci sorunuzda şöyle sormuşsunuz.( -Peygamber a.s'ın konumu nedir sizce?) Görevi veren Rabbim ve konumunu belirleyecekte yine kendisidir. Bizler için Başöğretmen olan O örnek insan bizlerle kuranı buluşturmuş ve onun ipine sarılmamız gerektiğini birçok sözleriyle bizlere anlatmıştır. Peygamberimiz kuranı tebliğ etmek görevini aldığı o zorlu dönemde topluma tebliğ etmek, onlara anlatmak ve karşılaştığı zorbalıklarla mücadele edip Rahmanın verdiği görevi gereği gibi yerine getirmiştir. Allah elçisine verdiği görevi kuranda şu ayetlerle çok net açıklıyor.

Gaşiye 21: Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.

Kehf Suresi 56. ayet; Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz…..

Enam 48: Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.

Araf sur.188. ayet: De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım iyilik ve güzelliği elbette çoğaltırdım. Bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim.


Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.

Yukarıdaki ayetler Rabbin elçisine verdiği görevin tanımını yapıyor. Bize düşen onu anlamaya çalışmaktır. Şimdide sanırım bunları söylediğimde düşündüğünüz hatırınıza gelen bazı ayetler oldu onlardan birkaç tanesini de yazalım.

Aliimran 31: De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

Haşr 7: … Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.

Bu ve buna benzer birçok ayetler vardır ki Allah resulüne uyulmasını emreder. Peki, bu sözleri ile ne demek ister acaba bizlere? Elçisine verdiği görevde senin görevin sana indirdiğim ile insanlara hükmedip tebliğ etmek, hatırlatmak ve öğüt vermek dir, ben inanlar için bir müjdeciyim diyorsa nasıl olurda Allah ın elçisine uyun ve o ne verdiyse onu alın sözünden kuran dışından hükümlerde verebilir bu yetkiyi de Allah elçisine vermiştir diyebiliriz? Bunu söylersek kuranda çelişki yaratmış oluruz. Bizim düşünmemiz gereken, Allahın elçisi acaba bizlere neleri vermekle yükümlü olduğunu iyice anlamamızdan geçiyor. Eğer kuran dışından da birçok hükümler vereceğine inanırsak kuranın onlarca ayetine iman etmemiş olacağımızı bilmeliyiz. Bakın Allah elçisine öyle bir tembih ve tehditte bulunuyor ki, asla elçisinin kuran dışından hiçbir bilgiyi kullarına vermeyeceğini biliyor. Çünkü bakın ona nasıl bir tembihte bulunmuştu hatırlayalım.

Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.

Yukarıdaki ihtarı ve tembihi görüyor musunuz, sana indirdiğim kuranı tebliğ et anlat onlara diyor, ikna et onları. Bunu yapmakla görevlendirildin eğer yapmazsan görevini başaramamış sayarım diyor Allah. Şimdi yazacağım tehdidi alan bir insan acaba milim şaşar mı sizce görevinde.

Hakka 44: Eğer o, bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı.45: Muhakkak onun sağ-elini (bütün güç ve kudretini) çekip-alıverirdik.46: Sonra onun can damarını elbette keserdik.

Yukarıdaki ayet Rabbimin elçisine verdiği ihtarın çok açık kanıtıdır. Bu ayetin devamını okuduğunuzda her şeyin apaçık bir şekilde kuranda olduğu tüm gerçeklerin orada yazdığı anlatılır. Demek ki dine ilave yapma hüküm verme yetkisi yalnız Rabbim inmiş. Zaten Allah ayetinde bunu apaçık söylüyordu hatırlayalım.

Enam 57: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.

Sizlere sormak isterim Rabbim yalnız hüküm veren benim diye apaçık elçisine söyle onlara yalnız ben hüküm veririm dedikten sonra, nasıl olurda kuranın hüküm vermedikleri konularda peygamberimizde hükümler vermiştir deriz? İşte sorun burada başlıyor zaten eğer bu sorunu çözersek İslam dinindeki başıbozukluğunda önüne geçmiş oluruz kanısındayım. Hatırlayın Kuranda Allah bizleri hangi kitaba yönlendiriyordu?

Araf Suresi 3. (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

Allah acaba kuran dışından başka hüküm veren bilgiler olsa, daha o devrin inanmakta şüphe duyan ve atalarından gelen gelenekleri burada bulamayanları aşağıdaki ayette söylediği gibi yalnız kurandan sorumlu olacağımızı söyler miydi?

Ankebut 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

Bu ayeti okuyan bir insan artık kuran yetmez diyebilir mi sizce? Yine yapılan ve inanılan büyük yanlışlardan biriside kuranın özet bilgi olduğu ve her konuda açıklık getirmediğini söylememizdir. Bizler günümüzde inandığımız birçok kuranda geçmeyen bilgilerin kuranda olmadığını gördüğümüzde, bakın demek ki kuranda her şey olmuyormuş dememizden kaynaklanan bir yanılgı içindeyiz ne yazık ki. Şimdi yazacağım ayetlerin hiç mi önemi yok da bu sözleri söylüyoruz?

Nisa 174. ; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik.

İsra 89.; Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.

Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.

Lütfen bu ayetleri ve buna benzer onlarca ayeti okuduğunuzda kuranın açık seçik ve bizlerin sorumlu olduğu her şeyin olmadığı bir kitap olduğunu mu anlıyorsunuz? Diyelim ki kuranda bizlerin sorumlu olduğu her şey yok, peki Rahman şu ayeti ve sorumlu olduğumuz kitabın Kuran olduğunu şaka olsun diye mi söyledi dersiniz?(HÂŞÂ)

Zühruf Suresi 44: Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.

Bakın Rabbim elçisine nasıl bir kitap indirdiğini söylüyor?

Yasin 69. Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vah yedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir;
.
Nahl 64.; Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun.

Yukarıdaki iki ayet üzerinde düşünelim şimdide. Allah kuranı apaçık bir öğüt olarak olarak indirdiğini, hakkında ayrılığa düşülen konularda iman edenlere kılavuz, rahmet olduğunu söylüyor. Bizler ise Rabbin bu sözlerini okumamıza rağmen kuranın muhkem ayetlerini herkes anlayamaz, o özet bilgileri içerir onu veli insanlar anlar diyebiliyoruz. Yukarıdaki sözler sizce bu düşünceyi mi anlatıyor? Bakın Allah kurandan başka sözlere itibar edilmemesi gerektiğini nasıl söylüyor.

Araf 185: Göklerin ve yerin melekûtuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kuran'dan sonra hangi söze iman ediyorlar.


İsra suresi 36. ayet: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktıri.

Bakın Allah kuranı temel alan bir imandan bahsediyor ve emin olmadığınız sözlerin ardına düşmeyin sorumlu olursunuz diyor. Bakın Kuranı kimler anlarmış Rabbim bunu da söylüyor acaba gerçekten çok özel insanlar mı anlar?

İbrahim Sur.52.ayet: İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'ın tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.

Eğer benim aklım işlemiyor gönlümde hiç bir şey hissetmiyor diyen varsa, gerçekten kuranı okuduğunda asla bir şey anlamaz. Böyle insana birileri anlatsa da onun kıymetini zaten bilemez, çünkü gönlü, kalbi onu desteklemiyorsa bundan sonuç almakta imkânsızdır.

Peki, dostlar ben bu yazdıklarımla peygamberimizin İslam ı anlatan, yaşamı ile bizlere örnek olan, kuranı hayatına geçiriş biçimiyle bizler için Başöğretmen kişiliğini, bir kenara bırakalım onlar bizlere lazım değildir mi dedim? Bunu ancak aptal insanlar söyler. Kuran bir güneş, bir rehber, bir gönül gözüdür. Bizlere tebliğde görevli olan Allahın elçisinin yaşamı, hayatı ve insanlığa bakış felsefesini bir kenara bırakıp bunlar bizlere lazım olmaz deyip, birçok gereksiz bilgilerin mi peşinde koşacağız. İşte bizler ne yazık ki peygamberimizin kuranı hayata nasıl geçirdiğini, örnek yaşamını hayatımıza nasıl geçirmeye çalışmalıyız bunu bırakmışız, ona rabbin vermediği yetkilerle donatmayı ona güç kattığını sanıyoruz. Onun gücü Allahın elçi olmakla kanıtlanmıştır, onun güvenine mazhar olmak güçlerin en büyüğüdür, hele onun aracılığıyla bizlere ilettiği güneş, rehber(KURAN) peygamberimizin gücüne güç katmıştır. Bizler Allah ın asla yetkilendirmediği yetkileri peygamberimize vermiş ve onunda kuranda olmayan hükümler verme yetkisi vardır diyerek kendimizde yetkilerle donatmışız. Peygamberimizin helal ve haram koyma yetkisi vardır diyerek kuranı hiç anlamadığımızı göstermişiz. Hâlbuki Rahman kurandaki örnekleri boşuna vermediğini bunlardan ibretler almamız gerektiğini söylemesi sanırım göz ardı edilmiştir. Sizler bu konuda Rabbin elçisini ikaz ettiği bir ayeti hatırlatmak istiyorum sanırım buradan bu yetkinin olup olmadığını anlamak çok kolay olacaktır.

Tahrim Suresi 1. Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafur’dur, Rahîm'dir.

Bakın burada aile içinde açıklanmayan bir konu da Allah ın haram etmediği bir şeye eşlerinin hoşnutluğunu kazanmak adına haram demesi sonucu, nasıl elçisini ikaz ettiği dikkatten kaçmamalıdır. Yine bakın helal haram konusunda Allah apaçık neler söylüyor bizlere.

Enam 150: Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin." Eğer tanıklık ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla âhirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.

Enam 145: De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir murdar."

Enam 140: Şu bir gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını beyinsizce katledenlerle Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira ederek haramlaştıranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar.

Bunlara benzer o kadar çok ayet var ki haram koyma yetkisi yalnız Rabbin olduğu çok açık anlaşılıyor ve Allah ın haram demediklerine HARAMDIR DİYENLER İÇİN ALLAH A İFTİRA ATIYORLAR demektedir Rabbim. Günümüzde haram listesi yapanlara sormamız gerekiyor acaba kuran bu listeden neden bahsetmiyor da hemen hemen tamamı TEVRATTA ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE LİSTELENİYOR? İşte Yahudilerin içimize soktukları nifak tohumlarını çıkar çıkarabilirseniz. İnşallah bu listeyi daha sonra Tevrat’tan sizlere alıntı yaparım.

Bu konuyu daha çok uzatmak istemiyorum. Amacımız kuran rehberliğinde imanımızı güçlendirmektir. Peygamberimiz sağlığında kuran dışından hiçbir bilgiyi yazdırmamış daha sonra kaleme alınmıştır. Bu bilgiler o devirlerde gerçekten en doğru ya da doğruya yakını toplanmıştır bundan şüphe yok, fakat o devirlerde yaklaşık 500 kadar toplanan hadisin günümüze beş milyon civarlarında gelmesi durumun vahametini göstermektedir. Bundan dolayıdır ki bu Allah resulünün sözüdür dedikleri her sözü, hemen kabul etmeden onu kuran süzgecinden geçirmeli ve kabul etmeliyiz. Peygamberimizde böyle yapmamızı emretmiştir bizlere.

Bu yazımı okuyan kardeşlerimin aklında birçok sorular oluştu biliyorum. Örneğin namazlarımı kaç rekât kılacağız kuranda yok diyecekler. Peki, bu soruyu kendimize soralım Allah acaba namaz vakitlerini söylemiş, hatta kısaltılmış namazı bizzat izah etmişse, neden diğer namazlarımızı kaç rekât kılacağımızı izah etmemiştir? Bunu düşündük mü hiç? Hani bizleri Rabbim kurandan sorumlu tutacaktı? Açıklamadıysa acaba huzuruna gittiğimizde neden şu kadar ya da bu kadar rekât kılmadın der mi sizce bizlere? Bu konuları nasip olursa daha sonra detaylı konuşuruz. Kuran bizden önceki insanlara da hem namazı, orucu, zekâtı ve haccı farz kıldığını söyler. Sizce bu bahsettikleri konularda hiç ayrıntıya girmemiş midir dersiniz kuranda? Haccın nasıl yapılacağı belli değilmidir kuranda? Sanırım bu konuda kurandan ve geleneksel İslam ın inandığı şekliyle karşılaştırmalı çok geniş bir yazı yazmıştım, düşüncelerim orada vardır. Oruç konusu da çok geniş bir şekilde yazar ama her ne dense bizler bunları pek yeterli görmüyoruz.

Özet olarak söylemek gerekirse Peygamberimizin sünneti deyince düşünmemiz gereken, onun örnek yaşamı, hayatı ve kuranı yaşamına geçiriş biçimini kendimize yol edinmektir. Peygamberimizin sünneti, ne bıraktığı sakal ya da saçın uzunluğu nede giydiği kıyafetlerde aramamız, bizlerin kendisini hiç tanımadığımızı göstermektedir. Bizler onun yolunda olduğumuzu kuranı anlayarak okuyup, üzerinde düşünmekle yapabileceğimizi unutmamalıyız. Bakın Allah aklını işletmeyenlere ne diyor?

Enfal sur.22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.

Yaşantımızda onu örnek alan hayat felsefesi ile yaşama bağlanmalı ve doğruluk dürüstlüğümüzle, nefsimize hâkimiyetimizle kuranın ipine sarılarak, onun yolundan gittiğimizi davranışlarımızla ve yaşamımızla göstermeliyiz.

İnşallah kendimi doğru anlatabilmişimdir. Benim tek bir amacım var oda Rabbin gönderdiği KURANI anlamaya çalışmak. Rabbim bu çabamı boşa çıkarmasın inşallah, o kalbimi biliyor ona güveniyor ve dayanıyorum. Allah şaşırtmasın.

Değerli kardeşimin sorduğu soruları detaylı cevap vermek istediğim için her sorusuna bir gün ayırdım ki, kendimi daha iyi anlatabileyim. Selametle kalın. Bu konularda isterseniz ayrıca tartışma başlığı açıp konuşuruz. Selametle kalın. Haluk GÜMÜŞTABAK
Alt 01 Aralık 2009, 21:54   Mesaj No:13
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

Yazdığım yazı hakkında arkadaşlarımın düşüncelerini merakla bekliyorum. Kimse cevap vermeyince sanırım hiç tahmin edilmeyen bir cevapmı verdim kuşkusuna kapıldım. Ama dostlar ben Kurandan anladıklarımı yazdım. Çünkü Rabbim beni Kurandan imtihan edeceğini söylüyor. Bana kızabilirsiniz ama lütfen cevap verin ve kurana uymayan sözlerim varsa beni yine kuran ile uyarınız. Selametle
Alt 01 Aralık 2009, 22:04   Mesaj No:14
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ukba yolcusu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2923
Üyelik T.: 06 Ağustos 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 82
Konular: 13
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

Hmm biraz incinmiş müfessir kardeşim el cevap demiş bir kırık dil ile
açıkçası gözlerimi değdirdim lakin aklı konuçturmadım bu konularda...

samimice bir gönül alma say kardeşim bu satırları..dua ile
Alt 01 Aralık 2009, 22:55   Mesaj No:15
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

Peygamber efendimizi örnek almak bazında Allah'ın vahyi ile yönlendirmesi yani Allahın hükümlerini Kuranı Pratize edişi ve din adına yaptıkları bazında Peygamber efendimiz bizim için örnekliktir.

Şu hususta genelde yanılgı mevcut Beşer Muhammed (s.a.a) İle Peygamber Muhammed( s.a.a) bazında bakacak olursak Peygamber olarak Kuran adına yaptıkları kesin bağlayıcıdır.

Beşer Muhammed( s.a.a) olarak yaptıklarını yapmak gibi bir zorunluluğumuz yoktur. Bu konuda ölçümüz İnsan olma sıfatı ile Her insana özgü Fıtrat gereği yaptıkları zaten beşer olarak her insanın yaptıkları vasıflardır. Örneğin yemek yemek su içmek yatmak üzülmek sevinmek vs bunlar beşeri sıfatlardır zaten. Bu konuda şöyle uyulabilir örneklik bazında Beşere yol gösterici tavır ve hareketleri uygulanabilir.

Esas uymamız gerekli olan kısım Hükmü Allaha ait olup uygulaması Peygambere ait olan davranışlardır.

Şunuda unutmamak lazım Peygamber efendimizin kendi içtihadı ile hayata geçirdiği ve yaşanarak bizlere ulaşan fiilleride örnektir.

Enam 38 ve Maide suresi ayetlerde açıklamaları dikkatlice okursak işin özünü anlamış oluruz:

halbuki yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi (Allahın) mahluku olmasın: Biz, buyruğumuzda tek şeyi bile ihmal etmedik. Ve bir kez daha (belirtelim): onlar(ın tümü) Rableri huzurunda toplanacaklardır.(Enam 38)

Siz ey imana ermiş olanlar! Antlaşmalarınıza sadık olun!(Bundan sonra) belirtilecek olanlar dışında ot ile beslenen hayvanlar(ın eti) sizin için helaldir: ancak ihramda iken avlanmanıza izin verilmemiştir. Bilin ki Allah, iradesinin gereğini emreder.(Maide 1)

İşte bu ayetler hükmünce Allah resulüne Kuran hükümlerini açıklama görevi vermiştir.Kuranın pratize edilişi bu şekilde Allahın hükümlerini açıklamaktır.
Alt 02 Aralık 2009, 14:36   Mesaj No:16
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

Değerli arkadaşım bana cevap vermeniz önemli, ister müspet ister menfi. Önemli olan konuşmaktır, insanlar konuşa konuşa anlaşır. Önce söylediğiniz şu cümleye katılıyorum ama üzerinde konuşmak şartıyla.( Şu hususta genelde yanılgı mevcut Beşer Muhammed (s.a.a) İle Peygamber Muhammed( s.a.a) bazında bakacak olursak Peygamber olarak Kuran adına yaptıkları kesin bağlayıcıdır.) Peygamber olarak kuran adına yaptıkları bizleri bağlar sözünden ne anlamalıyız. Gerçektende yaptıkları ve söyledikleri bizleri bağlar. Peki Kuran, görev verdiği elçisinin nasıl konuşacağını ve neler anlatacağını söylememişmiydi? Elbette söylemişti toplumu kuran ile uyar, tebliğ et ve kararlar vereceğin zaman da yine kuran ile hükmet. Bu ve buna benzer ayetleri düşündüğümüzde Peygamberimizin kuran dışından hükümler vereceğine inanmamız mümkün olmadığına göre, bizlere kuranın hiç bahsetmediği konularda da hüküm verebileceğine inanmamız bu durumda normal midir? Bu soruyu cevap her kez kendi nefsinde vermelidir diyorum. Bu konuda sizlere kurandan bir örnek hatırlatmak istiyorum.
Daha önce söylediğim gibi bazı hadis bilgileri gerçekten bizlere çok faydası oluyor kuranı daha da iyi anlamamız için. Bakın Peygamberimiz devrinde ve daha önceleri geleneklerinden olan bir boşanma şekli erkeklerin kadınlarına karşı zıhar etmeleri yani analarının sırtı gibi görüyorum seni demeleri, boşanma sebebi imiş. Bir kadın peygamberimize gelmiş ve kocası hakkında şikâyetini ileterek, ben kocamı çok seviyorum ama bana zıhar ediyor ve beni boşamak istiyor, ben ise boşanmak istemiyorum demiş. Bu konuda yüzlerce yıldır geleneklerinden olan bu boşanma şeklini değiştirmek için karar verememiş peygamberimiz ve yapacağı bir şey olmadığını söylediğinde kadın çok üzülmüş bu duruma. Tabi Yüceler yücesi Rabbim bu konuşmayı duyup hemen ayetini indirmiş ve hükmünü vermiş. Bakın ayetleri nasıl indirmiş?

Mücadile sur.1: Evet işitti Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyet eden o kadının dediğini; Allah da konuşmanızı dinliyordu, çünkü Allah işitir, görür.

Mücadile sur.2:İçinizden zıhar ile (sen, bana anamın sırtı gibisin, demekle) kadınlarından ayrılmaya kalkışan kimseler bilmelidirler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Anaları ancak onları doğuranlardır. Üstelik onlar gerçekten pek çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlar. Bununla birlikte Allah'ın affının ve mağfiretinin çok olduğunda da kuşku yoktur.

Yukarıdaki olayı düşündüğümüzde sanırım bizlere anlatan çok şeyler var.
Değerli arkadaşım cevabınızda çok önemsediğim bir cümleniz var önce alıntı yapalım ve üzerinde konuşalım. (Esas uymamız gerekli olan kısım Hükmü Allaha ait olup uygulaması Peygambere ait olan davranışlardır.) Şimdide bu sözleri düşünelim bu duruma göre Allah emirlerini özet olarak vermiş, yapılış şeklini anlatmamış, uygulanışını peygamberimize bırakmıştır diye anlaşılıyor. Önce şunu söylemeliyim ki Kuranın birçok ayetine bu düşünce uymaz. Nedenine gelince her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyen rabbim, bizleri kuranın ipine sarılmamızı emreder. Daha doğrusu bizleri Kurandan sorumlu tuttuğunu da açıkça belirtir. Bizler için rehber ve güneş olan bir kitapta her türlü açıklamanın ve uygulamanın olmadığını söylemek ne kadar doğru olur? Düşünebiliyor musunuz kuran o kadar ince detaya girmiştir ki aynı memeden süt emmiş sütkardeşlerin evlenmesinin bile yasak olduğu açıklamasını yapar bizlere. Bir bebeğin kaç ay süt emmesini söyleyen, namazlarımızda okuyacağımız duanın ses tonunu anlatan, mirasımızı nasıl dağıtacağımız konusunda açıklama yapan, yolda yürürken kasıla kasıla yürüme diyen bir kitap nasıl olurda emrettiği ibadetlerin nasıl yapılacağını anlatmaz? Acaba bizlere öğretilenleri kuranda bulamadığımızda mı bizler bunu söylüyoruz, onu da lütfen düşünelim.

Şimdi bu söylediklerimin hepsini unutalım ve kuranda rabbin emrettiği ibadetlerin nasıl olacağını, nasıl yapılması gerektiğini peygamberimize bıraktığını düşünelim. Bildiğimiz gibi dört hak mezhepten bahsediyoruz, gerçi onlara uymayan onlardan çok daha değişik inançlarda var ama biz dört olarak bakalım ve düşünelim. Bu mezheplerin namaz kılışlarından tutun, hacca gittiklerinde yapılacak birçok şekiller farklı farklıdır. Acaba bunların hangisi peygamberimizin bizlere uygulattığı, anlattığı ve örnek olduğu sözleridir bu konuda kesin delilleri olan var mı? Ben Hanefi mezhebindenim, karşımıza Şii mezhebinden olan bir kişiyi alalım ve ona anlatalım, namaz kılarken öyle yapmayın doğru değildir, ya da şu konuda sizin inandığınız yanlış diyebilir misiniz? Derseniz nasıl bir tepki alırsınız bunu düşündünüz mü? Bence hiç düşünmeyelim ve bu konularda birbirlerini nasıl acımadan öldürdüklerini hatırlayalım. Nasıl olurda bir Müslüman bir Müslüman ı namaz kılarken öldürür benim aklım almıyor. Şimdi soralım kendimize eğer peygamberimiz bazı konularda kuranın açıklamadıklarını bizlere iletmiş olsaydı bunlarda vahiy sınıfına girmesi gerekir ve Allah tarafından korunurdu, bunlarda Kuranda açıkça söylenirdi. Hatırlayınız bir mezhep fuhuş yapanın cezası recmdir diyor ve bu kuranda vardı ama kurana geçmedi diyerek kuranın eksik olduğunu bile söyleme cesaretini göstermektedirler. Hâlbuki bu suçu işleyenin cezası apaçık kuranda dururken bunlar nasıl söyleniyor ve insanlar buna nasıl inanıyor bunu da anlamak çok zor. Diyanet İşleri Başkanlığı birkaç yılda bir çalışma yaparak binlerce hadisin hurafe olduğunu tespit edip dinden çıkarıldığını söylüyor. Tabi bu yalnız ülkemizde diğer ülkelerde inanılmaya devam ediyor, işte kargaşa dinde böylece yerini alıyor. Acaba daha neler hurafe diye ileride iptal edilecek bilen var mı? Bakın hükmü Allahın uygulaması peygamberimizin dedikleri şeylerde beraberlik yok neden dersiniz? Ama Rabbin koruması altındaki Kuranda tek bir kelime bile değişiklik yok.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım konular gerçekten üzerinde çok düşünmemiz gereken konular olduğunu düşünüyorum. Şimdide hadis bilgileri konusunda konuşalım. Bu konu ile ilgili bir alıntı yazıyı ayrı başlık halinde nasip olursa yazarım bu konudaki düşüncem daha iyi anlaşılacaktır. Peygamberimiz devrinde ilk önceleri hadis yazımına karışmamış ve daha sonra işin çığırından çıktığını görünce yasakladığını görüyoruz. Hatta bu yasağın dört halife devrinde de devam ettiğini ve hadis yazımının yasaklandığı bilgilerinin günümüze kadar geldiği bizler için ibret olmalı diye düşünüyorum. Bu konudaki hadisleri de ayrı başlık altında yazarım inşallah. Hadis yazımının halife seçiminde anlaşamayan toplumun mezheplere bölünmesiyle başladığını görmekteyiz. Birbiriyle çelişmesinin nedeni de her kez kendi düşüncesine göre topladıkları anlaşılıyor. Elbette tüm hadislerin yanlış olduğunu söylemek aptallıktan öte bir düşücedir. O devirlerde ilk toplanan hadis sayısı 500–600 lerde sınırlı olduğu düşünüldüğünde günümüzde milyonlara varan sayının ne denli tehlike saçtığını düşünmek bile istemiyorum. Bizlere düşen bunları çok iyi ayırıp kuran ile karşılaştırmaktır.

Değerli arkadaşım yazınızda Enam 38 ve Maide 3 ayetlerine baktığımızda işin özünü anlayacağımı söylemişsiniz bende tekrar baktım acaba yanılgım var mı diye. Birçok mealden baktım ve Sayın Ali Bulaç ın mealinden alıntı yaptım.

Enam 38: Yeryüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmasın. Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır.

Maide 3: Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir; artık onlardan korkmayın benden korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir

Dikkat ediniz biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık diyor, peki hangi kitap dersiniz bu kitap? Elbette bizleri ilgilendiren kitap yani Kuran. Demek ki sizleri sorumlu tutacağım dediği kitapta her şey varmış gerçekten önemli bir tespit. Yalnız Maide suresi 3. ayette olduğunu söylediğiniz ve alıntı yaptığınız şu cümleleri hiçbir mealde bulamadım.(Siz ey imana ermiş olanlar! Antlaşmalarınıza sadık olun!(Bundan sonra) belirtilecek olanlar dışında ot ile beslenen hayvanlar(ın eti) sizin için helaldir…) Bu konuda beni bilgilendirirseniz sevinirim. Çünkü ot ile beslenen hayvanların eti sizlere helal kılınmıştır dediğinizde ot ile beslenmeyen ama Rabbin denizdeki rızıklarda sizler için helaldir ayetine ters düşer.
Sırası gelmişken fecr rumuzlu arkadaşımın sorularına kısa cevaplar vermek isterim. Tesettür yani(Kadınların ve erkeklerin başkasına, namahremlere vücutlarının haram kısımlarını örtüp göstermemeleri) emri kuran emridir yalnız bu konuda kimse kendince kıyafetler biçmeden, tarifler yapmadan. Bakın Diyanet bu konuda ne söylüyor bende katılıyorum.

(Diyanetin cevabı: (İslâm dini tesettüre böyle önem vermekle birlikte, örtünmenin şekli konusunda ayrıntıya girmemiş, bunu örf ve âdete bırakmıştır. Böylece her çağda ve her bölgede bu emrin yerine getirilmesine imkân verilmiştir. Sonuç olarak tesettür evrensel, sürekli bir hüküm; örtünmenin şekli ise yereldir.)

Şimdide sizler bu konunun çok istismar edildiğine kendi yaşamımdan örnek vermek istiyorum. 1970 yıllarda ben İzmir de okurken Sayın Fethullah Gülenin ışık evlerine ara sıra gidiyordum. O devirlerde çok net hatırlıyorum genç kızlarımıza yazın ortasında bile ellerini göstermek haram dedikleri için eldiven giyiyorlar ve yerlere kadar sürünen paltolarla o İzmir sıcağında buram buram terliyorlardı. O devirlerde daha yeni görülen baş örtme şekli, yani günümüzde adı türban kullanılmaya başlanmış ve kızlarımıza da saçının bir telini gösterirseniz cehenneme gidersiniz denildiğinden çok iyi hatırlıyorum kızlarımız çok sıkı giyinirlerdi. Gel zaman git zaman sanki HÂŞÂ vahiy almış gibi bir den eldivenler çıkartıldı ve nasıl oldu bilmiyorum bunun günah olmadığı anlaşıldı. Daha sonra yerlere kadar sürünen paltolar değiştirildi. Bakın 1995 yılında da Sayın Fethullah Gülen nasıl bir açıklama yaptı, lütfen bu sözler üzerinde düşününüz.

Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arz etmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arz etmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde Müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”

Yukarıdaki yazıyı ben çok önceleri almış dosyama koymuştum bugün sizlerle paylaşmak istediğimde tekrar yazı duruyor mu diye baktım duruyor ama bir cümlesi çıkartılmış nedenini siz tahmin edin ve değerlendirin.( Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”) İşte bu cümle çıkartılmış sizlerde bakmak isterseniz link ini veriyorum.
( [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] )
İşte bizlerle birileri o kadar güzel oynuyor ki anlamak gerçekten çok zor. Hac konusunda sanırım düşüncemi, yaptığım çok uzun bir çalışmayla yazmıştım sonuna kadar okuyan anlayacaktır düşüncemi. Günümüzdeki haniflik akımına gelince, Bu sözler rabbin kuranda geçen bir Müslüman ın nasıl bir inanca sahip olması gerektiğini anlatan bir yol olarak anlatılır. Günümüzde bu yolda olduğunu söyleyen birçok site ya da kişiler var, eğer kuranın yolundan gidiyorlar ve onun özünü yaşıyorlarsa ne ala, yoksa sözde kalarak sözcüklerle İslam yaşanmaz. Bizzat hayata geçirmekle, anlatmakla yaşanır.
Rabbim sözde değil özde kuranı yaşayan kulları arasına bizleri alması dileklerimle. Selametle kalın.
Alt 02 Aralık 2009, 14:50   Mesaj No:17
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

Sayın haluk abim bu konuları bu başlık altında değilde başka bir başlık açarak konuşalım Hakemimiz Kuran olacak ve Kuran ile konuları hep birlikte ele alacağız İstişare ve hakikate ulaşma amacımız ...
Alt 02 Aralık 2009, 14:52   Mesaj No:18
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

Allah senden razı olsun memnuniyetle.
Alt 02 Aralık 2009, 20:56   Mesaj No:19
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

Haluk Abim o verdiğim ayet Maide (1) ben yanlış yazmışım Teşekkürler düzelttiğiniz için ...
Alt 02 Aralık 2009, 21:16   Mesaj No:20
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: 48.Haftanın Misafiri Haluk Gümüştabak

وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاء بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاء بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي أَخَوَاتِهِنَّ أَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُوْلِي الْإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ أَوِ الطِّفْلِ الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاء وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِن زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Ve kul lil mu’minâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne, ve lâ yubdîne zînetehunneillâ mâ zahera minhâ, vel yadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ li buûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne gayri ulîl irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazharû alâ avrâtin nisâi, ve lâ yadribne bi erculihinne li yu’leme mâ yuhfîne min zînetihinn(zînetihinne), ve tûbû ilâllâhi cemîan eyyuhel mu’minûne leallekum tuflihûn(tuflihûne).

1. ve kul : ve de
2. li el mu'minati : mü'min kadınlara
3. yagdudne : çeksinler, indirsinler
4. min ebsari-hinne : (onların) gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını
5. ve yahfazne : ve korusunlar
6. furuce-hunne : (onların) ırzları
7. ve la yubdine : ve açmasınlar
8. zinete-hunne : (onların) ziynetleri
9. illa : dışında, hariç
10. ma : şey
11. zahera : zahir oldu
12. min-ha : ondan
13. vel yadribne (ve li yadribne) : ve örtsünler
14. bi humuri-hinne : (onların) başörtüleri
15. ala : üzerine
16. cuyubi-hinne : (onların) yakaları
17. ve la yubdine : ve açmasınlar
18. zinete-hunne : (onların) ziynetleri
19. illa : dışında, hariç
20. li buûleti-hinne : (onların) eşleri, kocaları
21. ev : veya
22. abai-hinne : (onların) babaları
23. ev : veya
24. abai buuleti-hinne : (onların) kocalarının babaları
25. ev : veya
26. ebnai-hinne : (onların) oğulları
27. ev : veya
28. ebnai buuleti-hinne : (onların) kocalarının oğulları
29. ev : veya
30. ıhvani-hinne : (onların) erkek kardeşleri
31. ev : veya
32. beni ıhvani-hinne : (onların) erkek kardeşlerinin oğulları
33. ev : veya
34. beni ehavati-hinne : (onların) kız kardeşlerinin oğulları
35. ev : veya
36. nisai-hinne : kadınlar
37. ev : veya
38. ma meleket eymanu-hunne : (onların) ellerinin altında sahip oldukları, (cariyeler)
39. evit tabiine (ev et tabiine) : veya onlara tabi olanlar, hizmetliler
40. gayri uli el irbeti : kadına ihtiyaç duymayan
41. min er ricali : erkeklerden
42. evit tıflillezine : veya çocuklar ki onlar
43. lem yazharu : zahir olmaz, farkına varmaz
44. ala avratin nisa : kadınların avret yerlerine
45. ve la yadribne : ve vurmasınlar
46. bi erculi-hinne : (onların) ayakları
47. li yu'leme : bilinsin diye
48. ma yuhfine : gizlediklerini
49. min zineti-hinne : (onların) ziynetlerinden
50. ve tubu : ve tövbe edin
51. ilallahi (ila allahi) : Allah'a
52. cemian : topluca (hepiniz)
53. eyyu-ha : ey
54. el mu'minune : mü'minler
55. lealle-kum : umulur ki böylece siz
56. tuflihune : felaha eresiniz

İnanan kadınlara söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler; iffetlerini korusunlar; (örfen) görünmesinde sakınca olmayan yerleri dışında, cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar; ve bunun için, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin ya da kız kardeşlerinin oğullarından, kendi evlerindeki kadınlardan, yahut yasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar; ve (yürürken) gizli görkem ve güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurmasınlar. Ve siz, ey müminler, hepiniz topluca, günahkarca davranışlardan dönüp Allah'a yönelin ki kurtuluşa, esenliğe erişesiniz!
(Nur 31)

Ayeti kerimede ve'l-yesturne gibi sade bir emir değil ''sıkıca bağlamak, vurmak,tutturmak anlamına gelen ''ve'l yadribne kullanılmış.
Konu Kapatılmıştır


Konuyu Toplam 9 Kişi okuyor. (0 Üye ve 9 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Haftanın misafiri Gül âsası Hafta'nın Misafiri 5 07 Şubat 2013 17:53
75.Haftanın Misafiri Araz Yitiksevda Hafta'nın Misafiri 10 06 Temmuz 2010 22:47
63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK'' Yitiksevda Hafta'nın Misafiri 12 23 Mart 2010 01:33
35.Haftanın Misafiri Elifzişan NUR Hafta'nın Misafiri 11 17 Ağustos 2009 23:37
26.Haftanın Misafiri Nas Yitiksevda Hafta'nın Misafiri 37 11Haziran 2009 11:27

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.