|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Yitiksevda,Açılış Tarihi: 11 Nisan 2010 (21:17), Konuya Son Cevap : 19 Nisan 2010 (17:30). Konuya 52 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16 Nisan 2010, 21:34 | Mesaj No:41 |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Sanırım burada tam anlaşılmayan, açıklık getirilmesi gereken bir konu var. Eseri yaratan yüce Rabbimdir, O en güzelini yaratır ama sizin anlatmak istediğiniz sanırım bizler O muhteşem eserleri koruyabiliyormuyuz? Yada O eserlerin değerinin farkındamıyız? Sanırım asla farkında değiliz. Pikassonun eserini düzeltmeye kalkan ahmaklardan farkımız yok. Allah yardımcımız olsun. | |
16 Nisan 2010, 21:43 | Mesaj No:42 | |
Durumu: Medine No : 5753 Üyelik T.:
20 Aralık 2008 | RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
AMİN...... | |
16 Nisan 2010, 23:28 | Mesaj No:43 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1)
Cevaplarınız için teşekkürler .Soruma devam edecem.. Allah herşeyden münezzehtir hiç bir şeye ihtiyacı yoktur vb Allah'ın yüce İsimleri gereği Allah'ın herhangi bir isminin tecellisine ihtiyacı yokken İnsanoğlu gibi bir sanatı yaratmada neden ihtiyaç duymuştur? Bu tür sorularıma Kelamcılar ve bu konu üzerinde duran İnsanlar hopp yerinde dur Allah sorgulanamaz diyorlar ama ben bu ihtiyacı Beşer olarak öğrenmek istiyorum... |
17 Nisan 2010, 19:42 | Mesaj No:44 | |||
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
Sanırım bu sorunuzu farklı bir yönden incelemek gerekir. O yaratılan Ateisti de Allah yarattı. İnsan Rabbimin şaheser bir eseridir. Onun ateist olup olmaması bu eserin üstünlüğüne gölge düşürmez. O atesitin tüm zerreleri de Allahı hamd ve tespih ediyor. Ama O bunun farkında değildir. Onun el ve ayakları hatta derileri ona şahitlik ederler ve edeceklerdir de. O ateiste de Allah kendi ruhundan üflemiştir. Daha da geniş yazabilirim. Sanırım ne demek istediğim sorunuzun karşılığı olarak anlaşıldı . Saygılarımla
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||||
17 Nisan 2010, 20:07 | Mesaj No:45 | |||
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
Sorduğunuz sorular için de ben size teşekkür ederim. Gerçekten de güzel ve tartışmaya açık sorular bunlar. Üstelik bilgi sınırlarımızı genişletici, araştırıcı ve tahkiki imana yönelik sorular. Özür ile devam etmek istiyorum bundan önce cevaplanmamış soruları da cevaplayacağım. Ancak bilgisayar başında pek fazla oturamıyorum. Ancak 2 veya az fazlası ile oturabilmekteyim. Ancak bu sorunuz müthiş bir soru. Bakın ne diyorsunuz. Allah herşeyden münezzehtir hiç bir şeye ihtiyacı yoktur vb Allah'ın yüce İsimleri gereği Allah'ın herhangi bir isminin tecellisine ihtiyacı yokken İnsanoğlu gibi bir sanatı yaratmada neden ihtiyaç duymuştur? NEDEN İHTİYAÇ DUYMUŞTUR SÖZÜ BİR ÖNCEKİ SÖZÜNÜZ İLE ÇELİŞKİLİ Ancak İhtiyacı yokken İnsanoğlu gibi bir eseri neden yaratmiştır şeklinde demek istediğinizi anlıyorum. Alıntı:
Evet sizin dediğiniz gibi Allahın hiçbirşeye ihtiyacı yok ve olamaz da. Peki ama neden.... ? Önceki iletimde bakın ne demiştim. Alıntı:
Bu ara kardeşlerimizde bu sorunun cevabına katılımcı olsunlar ve yardımcı olsunlar
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||||
17 Nisan 2010, 20:34 | Mesaj No:46 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Ancak İhtiyacı yokken İnsanoğlu gibi bir eseri neden yaratmiştır şeklinde demek istediğinizi anlıyorum Evet abim siz doğru anlamışsınız ben cümlede hata yapmışım aynen sorumun amacı bu İnşaallah siz cevap verin konuya gerekli katkıyı insan Psikolojisi bazında değerlendirmeler ile sunacam Allah'a emanet olunuz..... |
17 Nisan 2010, 21:06 | Mesaj No:47 |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Allah yalnız insanı değil melekleri de hayvanları da bitkileri de velhasıl tüm canlı ve cansız varlıkları tüm kaainatı ihtiyaçtan dolayı yaratmamıştır. Yaratılmasına ihtiyaç duyuldu ise, bu durum, Yaratıcının yaratılmışa bağımlı olması gibi bir çelişkiyi ortaya çıkaracaktır. İhtiyaç duyulmadıysa, yaratılmasının arkasındaki gerekçe ne olabilir? Peki Böyle ihtiyaçsız olan yaratıcı Allah neden bütün bunları yaratmıştır? Yitiksevda kardeşime şöyle bir soru sormalıyım. Bizim veya sizin ihtiyaçtan yapmadığımız amellerimiz var mıdır yok mudur ? Her işimizi illaki bir ihtiyaçtan dolayı mı yaparız. Mesela Yemek yeriz bu ihtiyaçtan. Yorulduğumuzda dinleniriz. Uyku da ihtiyaçtan. DİKKAT ! ZENGİNİZ HEM DE PEK ÇOK SERVETİMİZ VAR. VE BU SERVETİMİZİ İHTİYACI OLANLA PAYLAŞMAK İSTİYORUZ. BU PAYLAŞMAK İHTİYAÇTAN MIDIR.. Yani servetimizi ihtiyacı olanla paylaşmak istememiz bizim ihtiyacımızdan mıdır ? Yoksa ihtiyacı olana bizim zenginliğimizi, kudretimizi CÖMERTLİĞİMİZ tanıtmak mıdır ? Zenginlik yönünden İhtiyaçsız olduğumuzu ihtiyacı olanlara tanıtmak mıdır ? Bu sadece bir örnek ve çok daha değişik örnekler verilebilir. Yani ihtiyaçtan dolayı yapmadığımız , yapılmayan daha birçok örnekler verilebilir. O halde Allah yaratırken ihtiyaçtan yaratmamıştır. DİKKAT BURASI ÖNEMLİ ! ALLAHIN EZEL OLAN SIFAT VE İSİMLERİ VAR DEĞİL Mİ ? Şayet Yaratıcı olan Allah hiçbir şey yaratmamış olsaydı. Onu kim tanıyıp bilecekti ?Onun ismini , isimlerini ve zatını kim bilecekti:Ona kim secde edip şanını yüceltecekti. Şayet Allah Hiç bir şey yaratmamış olsaydı yaratan ismini alacak mıydı ? Yaratan ve HALIK sıfatı olduğu halde halık ismini alacak mıydı ? Yaratmayan ALLAHın yaratan ismi olacak mıydı ? Bedii ismi olacak mıydı ? Bütün Bunların her biri bir sıfat, sıfat ise ismi niteler. İsim yoksa sıfatın bir mana ve ehemmiyeti olamaz. Anlaşılması için şöyle bir örnek vermeliyim ALLAH Sahip olduğu sıfatın gereği olarak harekete geçmediği takdirde, kendisi aciz duruma düşmez; ancak, sahibi bulunduğu o sıfata gölge düşer. Örneğin bir hekim için, bir trafik kazasında yaralanan insanlara yardım etmek ‘hekimlik’ sıfatının gereğidir. Bu yardımı yerine getirmediği takdirde, hekim olan şahıs acziyete VE İHTİYAÇ DURUMUNA düşmez; ancak, sahip olduğu sıfatın gereğini yerine getirmemiş olur. Bu durum ise, o sıfatı çirkinleştirir. Yine, cömertlik sıfatı, ihsan etmeyi gerektirir. Yukarıda verdiğim örnek gibi eğer O zengin zenginliğinden ihtiyacı olanlara vermezse, vermiyorsa KERİM ( Cömert ) SIFATINI ortaya çıkarmaz. NE KADAR ANLATABİLDİM VE NE KADARI ANLAŞILDI SAYGILARIMLA
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | |
18 Nisan 2010, 01:37 | Mesaj No:48 |
Durumu: Medine No : 5753 Üyelik T.:
20 Aralık 2008 | RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1)
Kuranı Kerimdeki surelerin sıralaması tevkifi mi yoksa sahabenin içtihadıyla mıdır?
|
18 Nisan 2010, 15:43 | Mesaj No:49 | |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
Benim bildiğim kadarı ile şu anda mushaftaki bütün sûrelerde bulunan ayetlerin tertibi, Nebi (s.a.v.)'den, onun Cibril'den, Cibril'in de Allah'tan aldığı şekilde tevkifidir. Yani (Vahyin emri doğrultusundadır) Şu anda gördüğümüz şekle göre sûrelerdeki ayetlerin tertibi, bizzat Rasulullah (s.a.v.)'in emrettiği ve emrine göre de deri, yaprak, kürek kemikleri ve ağaç dalları üzerine yazılan ve göğüslerde muhafaza edilen Kur'an'ın bizzat aynısıdır. Bu nedenle sûrelerdeki ayetlerin tertibi kat'idir. Rasulullah'tan, Cebrail'den ve Allah'tan geldiği üzere tevkifidir. Ama ya surelerin sıralaması böyle tevkifi olmuş mudur ? Olmamıştır Buna bir nakil ile cevap vereyim sûrelerin tertibi sahabelerin ictihadına göre düzenlenmiştir. Ahmed İbni Hanbel ve diğer sünen sahiplerinin çıkardığı, İbni Hibban ve Hakim'in de tashih ettiği İbni Abbas'ın rivayet ettiği bir hadise göre: "Osman'a: Berae (Tevbe) sûresi ile Enfal sûresini bir araya getirip aralarına besmele yazmadan onları yedi uzun sûrenin arasına koymanızın sebebi nedir? diye sordum. Osman dedi ki: Nebi (s.a.v.)'e birkaç sûre birden iniyordu. O sûrelere ait birşey indiği zaman vahy kâtiplerinden bazılarını çağırıyor ve onlara, şu ayetleri içinde şunların zikredildiği şu sûreye koyunuz diyordu. Enfal sûresi Medine'de inen ilk sûrelerdendir. Berae sûresi ise Kur'an'ın en son inen sûrelerindendir. Bu sûre içeriği bakımından Enfal sûresine benziyordu. Bu benzerliğinden dolayı onu Enfal sûresinden bir parça sandım. Rasulullah (s.a.v.) ruhunu Allah'a teslim etti fakat bunu bize açıklamadı." Said b. Cübeyr İbni Abbas'tan şunu rivayet ediyor: "Bismillahirrahmanirrahim ifadesi ininceye kadar Nebi (s.a.v.) bir sûrenin bitip bitmediğini bilmiyordu." Bir başka rivayette ise: "Bismillahirrahmanirrahim ifadesi indiğinde sûrenin bittiğini biliyorlardı" Bu da bütün sûrelerdeki ayetlerin tertibinin tevkifi olduğuna delalet etmektedir. Rasulullah (s.a.v.) Berae sûresinin durumunu açıklamadığı için Osman (r.a.) ictihad yaparak onu Enfal sûresine birleştirmiştir. sûrelerin tertibi açısından Hz Ali ( KV ) mushafı ile hz Osman'ın mushafı farklıdır. Hz Osman'ın mushafındaki düzenleme ise Fatiha, Bakara, Âl-i İmrân ve Nisa şeklindedir. Her ikisi de sûrelerin nüzuluna göre farklı düzenlenmiştir. [size=large]Ali (K.V)'in mushafının nüzul sırasına göre şu şekilde tertip edildiği söylenir:[/size] Alak, Müddessir, Kalem, Müzzemmil, Tebbet, Tekvir, A'la sıralamasıyla önce Mekki sûreler sonra da sırasıyla Medeni sûrelere göre tertip edilmiştir. BANA GÖRE HZ ALİNİN DÜZENLEDİĞİ MUSHAF AYETLERİN BİRBİRİNİ TEFSİR ETMESİ , NESH NASUH BAKIMINDAN DAHA BİR ÖNEM TAŞIR
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
18 Nisan 2010, 16:45 | Mesaj No:50 | |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
Elbetteki Tahkiki iman sahibi olmak gerek. Tahkiki olmayıp Taklidi iman sahibi olanlar başkalarının yanlışına ortak olabilirler. Taklit ettikleri kişinin veya zümrenin peşinden giderek onlara şartlanır. Her dediklerini tartışmasız , araştırmaksızın kabul eder. Halbuki Tahkiki iman sahipleri böyle mi ? Aklı ile ilim ile Kurani ilmi ile de araştırark iman eder. BAKIN TAKLİDİ İMAN SAHİPLERİ NE DER ? DUYDUM ve İTAAT ETTİM ! Neyi duydun SEN neye itaat ettin ! Yeryüzünde senin gibi duydum ve itaat ettim ettim diyen her dinin mensuplarından milyarlarca insan var. Acaba neyi duymuşlardır. Neye iman ve neye itaat etmektedirler. Senin ile onların arasındaki bu iman farkını nasıl açıklarsın ? Nasıl mı ? Hiristiyanla, yahudiler de aynen bizim gibi demektedirler DUYDUK VE İMAN ETTİK: ve aynen bizim gibi iman etmektedirler yani KENDİLERİNE İLETİLEN sözlere kayıtsız şartsız teslim olmuşlardır. PEKİ YA TAHKİKİ İMAN SAHİPLERİ NE DER ? DUYDUM, ARAŞTIRDIM DOĞRULUĞUNA KANAAT GETİRDİM VE ÖYLE İNANDIM. İmanın çeşitleri vardır, her görülmeyene inanmak da imandır, her bilinmeyene inanmak da imandır, aklıyla ilmi ile gerçeklere bizzat tanık olup inanmak da imandır. Sevgi ile kalbe çakılan bir nur ile inanmakta bir imandır. Akıl ve kalbleri çatıştığında , tercihlerini akıl yönünde kullanıp inanmaları da imandır, kalblerini akıllarının önüne koyup o şekilde inanmakta imandır. Mecusilerin inancı da da imandır, yahudi ve hiristiyanların inancı da imandır. İmanlarını akıllarıyla sorgulayıp, test edip öyle inananların imanı da imandır. Yani körü körüne inanıp iman etmenin yanısıra, bilinç olarak inanmak, bilinçli iman etmekte var. Körü körüne değil, gözü kapalı değil, hemen duydum ve hemen itaat ettim değil . Eğer, imanınızı akıl etmeden yalnız kalbinize göre şekillendirmişseniz, böyle bir iman şekli ALLAHın istemediği iman şeklidir ki, çok ayetlerde bu gibi durumlarda olanlar kınanır, imanınızı aklınızla sorgulayın ayetleri pek çoktur. Yani sen puta da iman edebilirsin, hristiyanlar gibi de iman edebilirsin, ama senin bu imanını sorgulayacağın ilk şey aklındır. İşte hristyanların dinlerinde kendilerini yanıltıkları ve anlayamadıkları islamı ve kuranı araştırmadan reddetmeleridir. Üstelik kendi kitaplarını da hak ve haikat olup olmadığını araştırmamışlardır. De ki, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl sahipleri (bunları) düşünürler.” (Zümer: 9) İSLAM DİNİNİN YÖNTEM VE METODUNDA KÖRÜ KÖRÜNE İMAN ETME DEĞİL, BİLİNÇLİ TAHKİKİ, AKLA DAYANAN VE AYNI ZAMANDA KALBEN İMAN ESASTIR NOT: Konu ehemmiyetli .uzun ve detaylı yazmak zorundayım. Devam edeceğim
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Haftanın misafiri | Gül âsası | Hafta'nın Misafiri | 5 | 07 Şubat 2013 17:53 |
Haftanın Misafiri Ravza'm | Esma_Nur | Hafta'nın Misafiri | 20 | 01 Ocak 2012 19:51 |
75.Haftanın Misafiri Araz | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 10 | 06 Temmuz 2010 22:47 |
37.Haftanın Misafiri Türkcan | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 16 | 04 Eylül 2009 23:41 |
26.Haftanın Misafiri Nas | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 37 | 11Haziran 2009 11:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|