|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Yitiksevda,Açılış Tarihi: 11 Nisan 2010 (21:17), Konuya Son Cevap : 19 Nisan 2010 (17:30). Konuya 52 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
14 Nisan 2010, 19:11 | Mesaj No:21 | |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
Değerli kardeşim, ümmetin farklı anlamları vardır. Aynı dili konuşan ve aynı soydan olan insan topluluğuna ümmet denildiği gibi , aynı dinin mensuplarına da ümmet denir. Ve Kuran bu her iki ifadeyi de kullanır. Ama ben sizin sözünü ettiğiniz ümmetten hangi ümmet olabileceğini şu ayete göre anlamaktayım ki, bu peygamberin halkı olan islam ümmetidir. “Peygamber diyecek ki: “Ey Rabbim! Benim halkım ( Kavmim-ümmetim ) bu Kur’an’ı terketti.” (Furkan; 25/30) SORU: Asrımızın ULUSCULUK ırkçılık kavmiyetçilik veya toprakçılık taasupları göz ününe alındığında,ümmet dediğimiz olgunun geçerliliği,inandırıcılığı ve uygulanabirliği konusunda düşünceleriniz nelerdir Evet çok güzel soru sormuşsunuz. ASRIMIZIN ULUSCULUK IRKÇILIK KAVMİYETÇİLİK VEYA TOPRAKÇILIK taasupları göz ününe alındığında, ümmet dediğimiz olgunun inandırıcılığı olmakla beraber maalesef günümüzde geçerliliği, uygulanabilirliği yoktur . Bugün için yoktur . Yarın ne olacağı bilinmez. Niçin yok ? İslam ümmeti yukarıda ayeti verdiğim mana ile kurandan uzaklaştı. İslam ümmeti yavaş yavaş bu kuranı terkediyor. Korkum o ki, tamamıyla terk edip uzaklaşacak. Soru: Yöneticilerin bozuk olmasında ümmedin bir arada olamamasında toplumun rolü var mıdır? Elbette var olmaz olur mu ? Her ferdin bile sorumluluğu var. Böyle olunca din, islam kardeşliği, aynı dinin fertleri olarak birbirimize karşı sevgimizi yitirdik. Hizip, çekişme ve dünya menfaatlerimiz doğrultusunda ümmed yerine ulus, millet, ırk kavramları ön plana çıktı. Bugün İsraile, israilin yaptığına bakın, ermenilerin azerbeycanlara yaptığına bakın. Amerikanın Afganistan ve Iraka yaptığına bakın. Bosna Hersekin sözünü bile etmiyorum. Katliamlara seyirci kalındı. ve halen de seyirci kalınıyor. Böyle mi olmalı ümmedimiz. Topyekun islam devletleri, ulusları ve milletleri ne yapıyor ? Bu olaylar müslümanlar için ve bu ümmet için bir utanç tablosu değil midir ? Peki biz ne yapıyoruz bizim de bunda ferdi sorumlulumuz yok mudur ? Elbette var. Zaten biz nasılsak baştakilerimiz de yani bizleri yönetenler de öyledir. Ve daima öyle olacaklardır HADİS: NASIL İSENİZ ÖYLE İDARE EDİLİRSİNİZ. EVET Nasılsanız Öyle İdare Edilirsiniz çok önemli bir hadistir. Bir başka hadîslerinde de Efendimiz şöyle buyurur :“Nasıl olursanız, öyle idare edilirsiniz.” Bu hadîs, idare edilenlere diyor ki, siz çok önemlisiniz. Çünkü, başınıza geçecekler, hangi yoldan olursa olsun, sizin kapınızı çalmak zorundadırlar. Yani onlara şekil verecek olan sizlersiniz. Nasıl ki, bir fiziğin, kimyanın, astronominin kendine göre değişmeyen kanunları ve prensipleri varsa, aynısı Toplumun da kendine göre prensipleri vardır ve bunlar kıyamete kadar da değişmeyecektir. Onun içindir ki, insanlar, şerre, şirretliğe yol veriyor, bağırlarında kötülüklerin barınmasına açık yaşıyorlarsa, o toplum insanlarını kötüler ve şirretler idare edecektir. Bu Cenâb-ı Hakk’ın değişmeyen kanunudur. Nisa58 : Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. NE GÜZEL ÖĞÜT VERİYOR DEĞİL Mİ ! Biz bu ayetin icabını yerine getirebildik mi ? Maalesef yalnız biz değil, hemen hemen tüm islam devletleri bu ayet ile amel etmiyorlar. Ettikleri an iş biter. Ne ulus, ne ırk ne kavim ve ne de millet ümmedin önünde bir set olabilir. Şimdi biz bu ayetin gereğini yerine getirseydik, sizin sorduğunuz sorunun cevabını çok kolay verebilecektik, değil mi ? . Yani Emaneti bizden olan birine verebilseydik lideri de , yönetimi de bizden olanlardan seçip oluşturabilseydik ULUSCULUK IRKÇILIK KAVMİYETÇİLİK VEYA TOPRAKÇILIK taasupları ümmed önünde islam ümmeti önünde ne mana ifade ederdi ki ! Ama karamsar değilim, umut varım. Allahın inayetiyle bir gün bir mehdi çıkar gelir. islam milletlerini birleştirir. Tek çatı altında toplar. İslam ümmedi altında tek bayrak yek ve tek vucut oluruz. Fitne ve fesat yayıldığı, müslümanlar aldatıldığı zaman, doğruyu bilenler, herkese anlatsın! Anlatmazsa, Allahü teâlânın, meleklerin ve insanların laneti onun üzerine olsun!) [Ebu Nuaym] SAYGILARIMLA
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
14 Nisan 2010, 19:55 | Mesaj No:22 | |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
Allah razı olsun ilgi ve samimiyetinize hoş karşıladınız beni. Ve ben de hoş bulduk diyorum. Şifa duanız için de binlerce teşekürler. Allah size de sıkıntı dert ve hastalık vermesin. Verse de kolay atlatmayı nasip etsin. İnşallah Sorunuzun ilk bölümünü Fecr kardeşimize verdiğim geniş cevab ile de cevapladım sanırım. Sorunuzun ikinci bölümünü de ve diğer kardeşlerimizin sorularını da yarın cevaplayacağım inşallah. Esen kalın, Allah emanet olun Saygılarımla
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
15 Nisan 2010, 17:05 | Mesaj No:23 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1)
Abdulhamit Abi verdiğiniz cevaplar için Allah razı olsun,bizleri razı olduğu kullarından kılsın |
15 Nisan 2010, 17:48 | Mesaj No:24 | |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
Güzel sorular sormuşsunuz ellerinize sağlık. İlk sorudan başlayayım. İnsanı nasıl tanımlayabiliriz. Bireysel bir tanım mı, toplumsal bir tanım mı daha uygun olur. Diye sormaktasınız. Sanırım insanı tanımlamanın toplumsal bir tanım içinde olacağı daha doğru olacağı kanattindeyim. Çünkü toplumdan soyutlanan bir insan tahayyül edilemez.İnsanlar, dünya yüzünde insan sıfatını aldıkları zamandan bugüne kadar, yalnız yaşayamayan ve kesinlikle topluluk halinde yaşamaya uygun olarak yaratılmışlardır. Aile toplumun en küçük ve en temel parçasıdır. Birey,bir aile grubunun içinde doğar ve orada yetişir. İnsanoğlu varolduğu günden bu zamana kadar tek başına yaşamamış, toplum olarak varlığını sürdürmüştür. İnsan, birey olarak bir toplumun yaşama zorunluluğu hissetmiştir. İnsanlar niçin bir arada yaşamak zorundadır? Toplumun ne tür işlevleri vardır? İnsanların bir arada yaşama zorunluluğunun iki temel nedeni vardır ; Birincisi insan bütün ihtiyaçlarını doğadan tek başına gideremez. İnsan biyolojik bir varlıktır. Bu anlamıyla , doğada yaşayan canlılar gibi açık , susuzluk vb. güdülerini gidermeye çalışır. Biliniyor ki insan , ihtiyaçlarını gidermek için öteki insanlarla iş birliği yapmak zorundadır. İnsanın tek başına doğanın güçlükleriyle baş edememesi insanların güçlerini birleştirmelerini zorunlu kılmıştır. İkincisi ise insan psikolojik nedenlerle toplum halinde yaşama ihtiyacı duyar. Sevgi , paylaşma , üretim gibi ihtiyaçlarını toplum halinde yaşayarak giderir. Bu anlamda da insan toplumsal bir varlıktır. Zaten Bütün insanlar, bir toplumsal vücudun parçalarıdır ve bu sebeple birbirine bağlıdır. Bundan dolayı kurandaki şu ayet hep dikkatimi çekmiştir.. Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir. ( Bir insanı haksız yere öldürdünüz mü, tüm insan toplumunu yok etmiş oluyorsunuz. ) Bir insanın hayatını kurtarmak da tüm insan toplumun hayatını kurtarmak gibidir. Bu sözlerin uzun bir tefsiri olmalıdır . "Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de birisinin hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur" (Maide Sûresi: 32) Şu ayette çok dikkat çekicidir. Nisa 93: `Kim bir mü`mini kasden öldürürse onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere gireceği cehennemdir.` insan kıymetli bir varlıktır. Bu varlığın canını, malını ve ırzını (namusunu) İslam korumaya almıştır ve bu üç şeyine dokunmayı haram etmiştir. Başkasına olan bir iyilik bize de iyiliktir; başkasına olan kötülük bize de kötülüktür. Bu sebeple iyiliği sevmek ve kötülükten kaçınmak Allahın bir emri olmaktadır. Başkalarının kusurlarında bizim de istemeyerek ekseriya beraber suçlu olduğumuzu gösterir . Herkes, kendi için" mi yoksa "herkes, herkes için"mi düşüncesini önemlidir ?. Bana göre herkes, herkes içindir. Bu düşünce toplumsaldır, geniş ve yüksek anlamıyla da islamidir ve insancadır. İnsan topluluğu, aynı zamanda bir fikir ve inanç etrafında toplanmış kimselerdir. Örneğin bunlardan bir tanesi İslâm toplumu. İslâm dini, müslümanların topluım halinde yaşamalarına; her hususta birbirlerini destekleyen ve birbirlerine yardımcı olan bir toplum olmalarına önem vermiştir. Peygamber (s.a.s.) müminleri, bir binayı oluşturan ve birbirleri ile kenetlenmiş tuğlalara benzetmektedir. Kur'an-ı Kerîm de, onları "kardeşler" olarak niteler. Hz. Peygamber (s.a.s.): "Cemâat rahmettir, tefrika ise azaptır" buyurmaktadır. (İbn Hanbel, IV,145). Yine şöyle buyurur: "Allah'rn eli cemâatle beraberdir. " (Tirmizî, Fiten, 7). "Bereket cemâatle beraberdir. " (İbn Mâce, At'ime, 17). Allah'ın birliği ve toplumun bütünlüğü inancı etrafında toplanmayı en mühim gaye sayan İslâm dininde, TOPLUM denilince: inançta olduğu gibi, dünya işlerinde de bir araya gelip yardımlaşarak yaşayan birlik akla gelir. Çünkü insan daima cemâat ve daha geniş anlamıyla cemiyet halinde yaşayan Toplumcu bir canlı yaratık"tır. Hz. Peygamber (s.a.s.) "Birbirini sevmede, birbirlerine acımada ve korumada müminler bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir organı rahatsız olursa, diğer organlar toptan humma ve uyumsuzluğa tutulur" buyurmuştur. Ayrıca ayırım yapmaksızın bütün insanların birbiriyle kenetlenmelerini birbirine yardım elini uzatmalarını, bir iman vazifesi olarak emretmiştir. Cenâb-ı Hakk: "... İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak konusunda birbirinizle yardımlaşın; günah işlemek ve haddi aşmak üzere Yardımlaşmayın. " buyuruyor. (el-Mâide 5/2). Bu tür toplumsal vazifelerimizi yapmadıkça müslüman olarak yaşayabilmemize imkân yoktur. Çünkü "Gerçek müminler kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, kardeşlerini kendi nefislerine tercih ederler. " (el-Haşr 59/9). Ayrıca yine "Sizden birini, kendi nefsi için sevdiğini mümin kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz." buyuran Hz. Peygamber, toplum düzenin temelini en sağlam bir tarzda şöyle ifadelendirmiştir: "İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır. " ( Hadis ) BU GENİŞ İZAHATTAN SONRA İnsan; önce kendisini yaratan Allahına karşı ve daha sonra kendi yaşadığı topluma karşı yerine getirmesi hak ve ödevleri olduğu toplumsal varlıktır . Diyebilir miyiz !
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
15 Nisan 2010, 18:27 | Mesaj No:25 | ||
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
Bu ifade ve tanıma göre Ateistler , kafirler, müşrikler ve münafıklar iyi insan değillerdir. İyi insan olamamaktadırlar. Bu ifade aynı zamanda KURANIN da ifadesidir ki iyi insan olmadıkları için ya da iyi insan olamadıklarından onlara cehennem azabı öngörülmüştür. İyi insan olmak Allahın bir emridir. Ancak Müslüman olmakla iyi insan olunur. Yani müslümanlığın şartını getirmekle iyi insan vasfı kazanılır Ve Allahın sonsuz mükafatına hak kazanılır . Müslüman olmanın şartı sadece 5 midir ? Yoksa kuranın emrettiği şartları yerine getirmek midir ? Alıntı:
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | |||
15 Nisan 2010, 19:12 | Mesaj No:26 | |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1)
------------------------------------------------------------------------------------- Alıntı:
Ancak sorunuzdan sizin ne demek istediğinizi şöyle anlayabilirim.. Şayet Müslüman olduğu halde o insan iyi insan değilse O kişinin sadece Adı müslümandır . Benimsediği ve kabul ettiği din islam olduğu için müslümandır . Ama icratı tam olarak Kurana uygun düşmüyorsa, o kişi müslüman olduğu halde iyi insan değildir ve olamaz da. Sadece Müslüman olmak veya müslümanlığı kabul etmek ebedi kurtuluş değildir. Gerçek müslüman olacaksın. Bu nasıl olur ? Kuranın emrettiği gibi doğru, dosdoğru insan olacaksın. Haksızlık yapmayacaksın. Hem rabbine karşı ve hem de insanlara karşı da............ Kısacası Muhammedül emin gibi güvenilir ve iyi olacaksın. Peki, İyi insan olduğu halde müslüman olmayanlar var mıdır ? İyi insandan kasıt huy ve ahlak ve amel güzelliği ise elbette vardır. Bunlar İslami özelliğe sahip olan bu özellikleri üzerinde barındırdıkları halde maalesef müslüman olmamış kimselerdir. Bunlar iyilik de yaparlar. Ancak bu yaptıkları iyiliğin Allah katında hiç bir önemi yoktur. Çünkü kaale alınmaz. Ve tüm yaptıkları salih ameller boştur. Boşadır. Aslında Yaptıkları iyilikler ve salih ameller onların iyi insan olduklarını göstermez. Bize karşı iyilik yapmış olsalar da... Ancak biz de onlara karşı, karşılklı iyiliklerde bulunabiliriz. ve onlara karşı adaletli yaklaşmamızı da Allah bize ayetle emreder. Hatta onlarla bir dereceye kadar arkadaşlık da yapabiliriz. Bunun hikmeti şu ki, onlarla karşılıklı arkadaşlık ve diyaloğumuzdan bir etkileşimle belki müslüman olurlar düşüncesidir. İslamı doğru tebliğ yöntemi ile ve örnek islami yaşantımızla da onların da müslüman olacağı umulur.
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
15 Nisan 2010, 20:50 | Mesaj No:27 |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Değerli arkadaşım yazdığınız yazının tamamına katılıyorum yanlız aşağıdaki düşüncenize katılamıyorum. Daha öncede bu konuyu tartışmıştık, bakın ne yazmışsınız? ( Şu tartışılan başörtüsü ayeti yok mu ? Bu ayet peygamber efendimizin uygulaması olmasaydı gerçekten anlaşılamayacaktı. Veya çok zor anlaşılacak ayet. Çünkü ayette geçen Kadının GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA SÖZCÜĞÜNDEN ANLATILMAK İSTENEN NEDİR ?) Değerli arkadaşım başörtüsü ve kadının ay halinde ibadet yapmasının yasaklanması asla kur'andan çıkarılamaz, zaten sizde başörtüsü konusundan söz ederken uygulamalar olmasaydı kur'andan anlayamayacaktık diyerek, yazınızın bana göre tam tersi bir fikri bu konuda savunmuş oluyorsunuz. Söylediğiniz bana görede çok doğru düşünce ve tespitlerinizden yola çıkarak hatırlayalım. Allah ayetlerini bir diğer ayetleriyle daha net anlaşılması için detaylandırarark açıklamıştır. Bakın bu düşünceye göre tarafsız düşünerek kendimize soralım. Allah herşeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim dedikten sonra, acaba günümüzde çok tartışılan başörtüsü konusunda neden açıkca hiç bir ayetinde kadın saçını örtmelidir dememiştir? Nur suresi 31. ayet örnek gösterilerek başın örtülmesi emri verilmeden örtüleriniz yada başörtülerinizle göğsünüzü örtünüz emrini bizlerin başınızıda örtün diye algılamakla söylediklerimizin tam tersini yapmış olmuyormuyuz? Burada diyelimki çelişkiye düştük, peki neden kur'anın birbaşka yerinde savunduğumuz yöntem doğrultusunda, kadının başının örtülmesini emretmiyor kur'an bunuda düşündünüzmü hiç? Eğer sizin söylediğiniz bencede doğru bir yöntemi kabul ediyorsak, Allah kadının saçını örtmesini emretseydi bir başka ayetinde bunu net bir şekilde söylemezmiydi? Değerli arkadaşım peygamberimizin uygulamalarından bahsederken sizinle bu konuyu tartıştığımız bilgileri hatırlayın lütfen. Peygamberimiz devrinde başörtüsü özgürlüğün bir işareti olduğunu söylemiştim. Köle müslüman cariyelerin başlarını örtmelerine izin verilmediğini hatırlatmıştım. Bunlar o devrin de uygulamalarıdır bunu unutmayalım. Bir toplumun yaşam şekli, gelenekleri bir dinin tüm Dünyada yaşam şeklini oluşturmaz. Her toplumun kıyafetleri o bölgenin iklimi ilede doğru orantılıdır. Peygamberimiz devrinde öyle giyiniliyor yada yaşanıyor diye bizler eğer onları taklit edersek doğru bir yol izlemiş olmayacağımızın kanatini taşıyorum. Bu konuyu daha önce tartıştığım için daha fazla yazmak istemiyorum, bunlarıda söylemek istedim, çünkü amacımız doğruyu, yanlız doğruyu bulmak ve Rabbin doğru yolundan gitmektir. Sağlıklı ve esenlik dolu günler dilerim. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK | |
16 Nisan 2010, 02:35 | Mesaj No:28 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1)
İnsan fiillerini gerçekleştirirken kendisinin dışında bir gücün baskısı ve zorlaması altındamıdır,yoksa kendi özgür iradesi ile seçme hakkına sahipmidir ?
|
16 Nisan 2010, 04:58 | Mesaj No:29 | |
RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1) Alıntı:
Hangi kısımları görünecek hangi kısımlar görünmeyecek ? İşte peygamber efendimizin kendisine verilen hikmet ile kuranı açıklayacı vasfı buradadır. Ayeti anlar anlatır izah eder ve uygular. "Kim Resule itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur" (Nisâ, 4/80) Şu tartışılan başörtüsü ayeti yok mu ? Bu ayet peygamber efendimizin uygulaması olmasaydı gerçekten anlaşılamayacaktı. Veya çok zor anlaşılacak ayet NEDEN ÖYLE SÖYLEDİM VEYA SÖYLEMEK ZORUNDA KALDIM ? Kuranda Nur 31 ayetinin tamamını açıklayacak ( Hangi kısımları görünecek hangi kısımlar görünmeyecek , yani GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA ayetini açıklayacak) başka bir ayet bulamadığımdan bu sözü öyle söylemek zorunda kaldım. Muhakak ki, Kuranda bir ayeti açıklayan izah eden bir başka ayet vardır. Fakat ben bulamadım. Yani Ayeti ayet ile tefsir eden Nur 31 ayetindeki GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA ve başörtüsünü de açıklayan ayeti bulamadım. Yazınızı ,Yazdıklarınınızı tekrar değerlendireceğim. Galiba bazı haklı nedenleriniz var . Kadının saçı kurana göre mahrem mi değil mi , kadının süsü mü değil mi ? Saç, Kadının gizlemesi gereken süsü mü ? Tekrar değerlendireceğim ve çok teşekkür ederim.
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
16 Nisan 2010, 10:15 | Mesaj No:30 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: 66.Haftanın Misafiri Abdulhamit (1)
Rızık mevzuunda İnsan kendisimi belirler Allah'mı eğer Allah ise El Adl ismine ters düşmezmi ?
|
Konuyu Toplam 6 Kişi okuyor. (0 Üye ve 6 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Haftanın misafiri | Gül âsası | Hafta'nın Misafiri | 5 | 07 Şubat 2013 17:53 |
Haftanın Misafiri Ravza'm | Esma_Nur | Hafta'nın Misafiri | 20 | 01 Ocak 2012 19:51 |
75.Haftanın Misafiri Araz | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 10 | 06 Temmuz 2010 22:47 |
37.Haftanın Misafiri Türkcan | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 16 | 04 Eylül 2009 23:41 |
26.Haftanın Misafiri Nas | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 37 | 11Haziran 2009 11:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|