|
Konu Kimliği: Konu Sahibi İnceSızı,Açılış Tarihi: 29 Nisan 2012 (13:39), Konuya Son Cevap : 13 Mayıs 2012 (10:05). Konuya 135 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
01 Mayıs 2012, 00:40 | Mesaj No:41 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
F*E*R*D*İ 1-ibn teymiyenin vahabiliği ile,şu an ki arabilerin vahabiliği çakışıyormu,farkı varmı,varsa nelerdir? putperestliği kaldıralım derken islamın bir hatırasını bırakmadılar,mezarları tanınmaz,blinmez hale getirdiler? doğru ise neden,yanlış ise neden ? İmam İbn Teymiye gerektiğinde zühd gerektiğinde ise kılıcını kuşanıp zalimlere meydan okuyabilecek derecede yılmaz bir İslam savaşçısı idi…Arapların anlayışı ile İmamın anlayışı birbirinden çok ayrı kulvarlarda TEKFİR hususunda sınır tanımayan Şirk adı altında Mezarları yıktıranlar bugün Kabenin etrafını las vegasa çevirmek ile meşkuldürler. Arapların bugün Büyük Şeytan Amerika İsrail İngiltere Fransa ve benzeri Şer güçlere verdikleri destek İslam ümmetinin başındaki felaketlerin ana sebeplerindendir.Baas rejimi ile yönetilen Arap krallıkları Firavuni düzenleri adına her tür mikropluğu mübah görmektedirler.Zamanında Kabeden yüksek inşa olmaz diyerek Kabede ayaklanan İranlı hacıları Kan dökülmesi haram olan belde içerisinde Şehid etmekten çekinmeyecek kadar keyiflerine düşkün sözde Şirk ile mücadele ettiklerini iddia eden Şirkperestlere dönüşmüşlerdir.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
01 Mayıs 2012, 00:41 | Mesaj No:42 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
01 Mayıs 2012, 00:57 | Mesaj No:43 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ 2-tasavufun kaynağı yok dedin durdun bu sitede.Kısmen toğridir.mesela tasavufun adını zühd yapsak ne dersin?bana kuri kerilerden örnek verme sakın.zahid muttaki ahlaklı bir öğretinin adı ne olursa olsun,Kuranin emrettiği bir yaşam biçimi değil mi ? Zühd Kur’ani bir kavramdır buna kimse itiraz edemez.Tasavvufi anlayış ile yetişen Alimlerimizden örnek vermem gerektiğinde…Hasan El Basri,Şeyh Saide palo,İmam Humeyni,Said Havva Tasavvuf anlayışı çok farklıdır. 3-kuri keri ararsan yere güğe sığdıramadığın ehli sünnette bile tayyıp erdoğanı iktidara getirecek kadar çokturlar. neden illa kuri kerileri tasavvufta arıyorsun? hurafe bidat deposu diyeceksen dur orda. ehli sünnetteki hurafelerin sayısı enflasyonist hesaplansa tayıp iktidardan düşer. Bütün ekollerde bir birini alt etme anlayışı ile hareket metodu mevcuttur.Şia İmam Aliyi ve Ehli beyti kutsamak adına hurafeleri yayarken bunun altında kalmayan Sünni kesim ise Muaviyeyi hatta aşırı gidenleri Yeziti dahi kurtarmaya çalışmıştır.İki anlayışta kısır tartışmalar ile Asıl görevlerini yerine getirmede sınıfta kalmışlardır.İslam öğrenilecek ve yaşanılacak ise Kişiler din yerine konmadan bilgi edinme araçları olarak kullanılmalı.Kişiler din yerine koyulduğu an yanlış anlayışlar hakim olur 4-mısırdaki ihvanul muslimin ile lübnandaki,filistindeki Hizbullah hakkındaki düşüncen nedir? güneydoğudaki kuri keri şeytanullahları sormadım.farkları yoksa neden vahdet yok? farkları varsa nelerdir? İhvanın kurucuları Davalarına sadıkiyetlerine Kanları ile ödemiş insanlardır Seyyid Kutub Hasan El Benna Mevdudi ve diğerleri Lübnanda varlığını sürdüren Hizbullahın duruşunu her zaman takdir etmekte idim son zamanlarda bu saygınlığını Katil Oğlu Katil esadı desteklemek ile bozmuştur Filistinde Varolan yapılanmalardan El Fetih batılı ülkelerin güdümünde hareket eden Mahmud Abbas piyonunun askerleridirler.Hamas ve Hizbullah Şeytani güçlere karşı İzzetli duruşu sergilemektedirler… Vahdet oluşumu için zamanında İmam Humeyni’nin çabaları yine Emevi kafası ile hareket eden kişilerce engellenmiştir.Bugün Vahdetin gerçekleşmesini sağlamak adına siyasi çıkarlar ana hedefte olduğu için başarıya ulaşmamaktadır. 5-tefrikatta rahmet vardır. bunun hadis olduğu söyleniyor. hadis ise ne anlamak lazım? değilse bu sözün amacı nedir? Tefrikada Rahmet olduğunu söylemek Kur’anın birbirinize kenetlenin fırkalaşmayın dağılırsınız hitabına aykırı bir görüştür…İslam dinin esasları bir iken ihtilaflar ile binlere bölünmüş haldedir Şia Sünni keysani mutezile vehhabi ve devamı olan birçok anlayış ortaya çıkmıştır.Hiçbiri sundukları anlayışlara yanlış dememekte diğer görüş sunanların görüşlerini reddetmekte hepsinin dediği doğru ise o zaman bu kadar fırka neden ortaya çıktı…Bununla yetinmeyenler İçtihad hususunda tutarsa iki sevab tutmaz ise bir sevab anlayışı ile ortalığı kasıp kavurmuşlardır. 6-ümmetin yetimleri olarak kalıcı olan kürtler neden adam olmayı başaramadı? tahsillilerimiz maoya kaçıyor cahilerimiz şeyhe kaçıyor,mucahidlerimiz klavyeye sarılıyor,güçlülerimiz ağa olmaya kaçıyor,işsizlerimiz kapkaç,fedailik,alimlerimiz menfaatine kaçıyor,barzani amcanız israile kaçıyor..mayamızmı bozuk,bizimi bozdular? neden adam gibi adam değiliz? Osmanlı döneminde Yavuz Selim doğu ve güneydoğu aşiret reislerine haber salar ve hepsini bir araya getirir Osmanlıya bağlı kalma şartı ile Özerlik hakkı tanır ve Bu Aşiret liderlerinin anlaşıp kendi içlerinden bir Baş çıkarmalarını ister ne yazık ki hepsi ben olayım anlayışı ile hareket eder ve bir tane baş seçemezler ve Yavuza müracaat ederek sen bize bir baş gönder derler.İşte içler acısı halimizin asıl sebebi BENLİK anlayışının hakim olmasıdır. 7-hz ibrahim as kürtmüdür? kürt değilse nemrudun kürt olduğu kesindir,nemrut ve kavmi kürt olduğuna göre hz ibrahim orda ne arıyordu ? Hz İbrahim’in Kürt olup olmadığı hususunda araştırdığım kadarı ile doğruluk payı yüksektir.Allah’ın her kavme Peygamber gönderme vaadi gereği Kürtlerede peygamber gelmiştir bu Peygamberinde İbrahim (a.s) olduğu söylenmektedir.(ALLAH’U Alem) Kürt arap yada başka bir ırktan olması bize ne fayda ne de zarar sağlar bizler İbrahimi duruşu sergilemek ile mükellefiz derim… Ferdi nöbetten geldim yorgunum sorularının cevaplarına yarın devam ederim...
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
01 Mayıs 2012, 03:22 | Mesaj No:44 |
Durumu: Medine No : 17229 Üyelik T.:
10 Mart 2012 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ sorularda güzel..cevaplarda... )))) (dişimin ağrısından uyuyamadım. ferdi abinin yorumlarını görünce ;ağrı mağrı yalan oldu)
__________________ "..insanın ruhunu yücelten bir acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir..." |
01 Mayıs 2012, 09:40 | Mesaj No:45 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ Yiğenim çok amaçlıdır.
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
01 Mayıs 2012, 12:48 | Mesaj No:46 |
Durumu: Medine No : 15316 Üyelik T.:
18 Aralık 2011 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ Hayırlı olsun sayın yitik sevda misafirliğiniz bir kaç soruda biz soralım inşaallah...... - Sizce günümüz de İslami ilimleri en güzel ve hakkı ile temsil eden alimler kimlerdir...? - İslamda bir ittihat olması için müslümanlar nasıl davranmalı ve bunu sağlayacak ortam nasıl hazırlanabilir...? - Arap baharı diye başlayan ama sonuncu adımında Suriyede Zulme dönen olaylar , mezhep savaşlarımıdır...?Suriye ve İran ilişkileri bundan mı sıkılaşmakta ve bu davranış Kurana ve Sünnete göre nasıl cevaplandırılabilir...? - Türkiyede müslümanların (muhafazakar kesim) son yönetim sayesinde gayet rahat bir hale geldiklerini ve bu halden dolayı iyce kenetlenmek yerine daha gafil bir halde olduklarını söyleyebilirmiyiz ...? - Sizce bir kişi iman ettiğini ve müslüman olduğunu söylüyorsa o kişiye kafir denirmi ...? - Hadis olarak kaynak ve delil alabileceğimiz eser veya Alim ler kimlerdir...? - Son olarak kişi İslami ilimlerde bir eğitmene , öğreticiye ki adına hoca, prof yada Mürşid diyelim, ne kadar ihtiyaç sahibidir...? - Bu eğitmenden alınan eğtim ve terbiye İslamı , Kitabı ve Peygamberi tanımak ve bu sayede Allah ı c.c. tanımak adına bir vesilemidir ....? |
01 Mayıs 2012, 13:22 | Mesaj No:47 |
Durumu: Medine No : 17229 Üyelik T.:
10 Mart 2012 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ Gerçekten çok amaçlı yiğeniniz esma abla: esprili ; komik.. ilim desen derya deniz..(yok yok) Allah cem kullar böyle yiğen versin))
__________________ "..insanın ruhunu yücelten bir acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir..." |
01 Mayıs 2012, 14:06 | Mesaj No:48 |
Durumu: Medine No : 15399 Üyelik T.:
24 Aralık 2011 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
mevlüt bey Allah sana sabır versin.soru sormam vicdansızlık olur. Geçmiş olsun |
02 Mayıs 2012, 01:08 | Mesaj No:49 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^ İslam hukukunda denklikten maksad, evlenecek olan eşler arasında dini. Sosyal seviye arasında denklik hem eşlerin hemde akranlarının arasında huzur ve düzenin sağlanması içindir. Evlilikte denklik bir sıhat şartı olmayıp bağlayıcılık şartıdır. Denklik mecburi değildir ailenin saadetinin temennisi içindir. Atalarımız geri zekalı değildi içlerinden birçok Alim çıkmıştır. Türklerin Anadolu’ya girişleri Malazgirt’te bulunan Kürtlerin desteği ile olmuştur.Kürtlerin bugün bu durumda olmaları Osmanlının yıkılış sürecinde destekledikleri ve daha sonrasında başlarına bela aldıkları rejimin kurucularının siyasi anlayışından tahakkümünden ileri gelmektedir… Yakın tarihimizde sorgulanması gereken, resmi ideoloji ve egemen rejimin İnsanlara karşı yapmış oldukları soykırım, zulüm, asimile, yasaklamalar vb meseleleri yalnızca güvendiğimiz Allah’a dayanarak anlatmak ile mükellefiz eğer bizler bu hakikatleri dillendirmez isek Allah katında hakkı örtenlerden ve söylemeyenlerden oluruz. Bu hakikate dayanarak resmi ideolojinin, Osmanlının çöküşü ile yapmış olduğu İnsanlık dışı muameleleri ve yasaları dayanakları ile sunmaya çalışacağız. Yakın zaman içerisinde Allah’ın hükümlerini yok sayan rejime karşı durmak çok ağır bedeller ile ödeneceğini bilerek hakkı haykırmaktan geri durmayan izzetli Âlimler bedelini canları ile ödemekten geri durmamışlardır. Ülkemizin emperyalist güçlerin, sistemleri ile yönetildiği, Müslümanların katledildiği âlimlerin cahil cahillerin âlim gösterildiği harf inkılâbı ile başlayan asimile süreci içerisinde neye uğradığını bilemeyen toplumu kendi amaçları için din kisvesi altında kullandıklarını şu vereceğim birkaç söylem ile örneklemeye çalışacağım: Mustafa Kemal’in 15.9.1919 tarihinde Malatya’da Hacı Kaya ve Şehzade Mustafa’ya çektiği telgraf: ‘’Ülkenin müdafaası söz konusu olduğu zamanlarda. Kürtler, kardeş ve kurtarıcı. Sizler gibi din ve namus sahibi büyükler oldukça Türk ve Kürt birbirinden ayrılmaz ve öz kardeş olarak yaşayacaklar ve makam-ı hilafet etrafında sarsılmaz bir vücut halinde iç ve dış düşmanlara karşı demirden bir kale halinde kalacaklardır: 20 Nisan 1920’de Mecliste 72 Kürt Milletvekili hazır bulunmuştur. (Abdurrahman Kasım’la, Kürt ve Kürdistan 1965 program 5.20) Aynı mecliste Erzurum mebusu olarak bulunan Hüseyin Avni Bey’in toplantıların birinde dile getirdiği ‘’Bu Kürsüde konuşma hakkı iki millete aittir. Kürtler ve Türkler’’ düşüncesi susturulmak yerince kuvvetli bir alkışla destek görmüştür. 10 Şubat 1922’de Mecliste çoğunluğun kararı ile Kürtlere özerklik verildi.64’e Karşı 373 milletvekilinin oyu ile kabul edilen ‘’Kürtlere Özerklik Yasası’’ Cumhuriyet tarihinin ilk ve son özerklik yasası oldu. (T.B.M.M Gizli celse zabıtlarından 9 ve 11 Şubat 1991 günlerinin zabıtları olduğu halde, bu tasarının tartışıldığı 10 Şubat günü zabıtları olmadığı belirtiliyor. Yeni Ülke 23 Şubat 1991) ‘’Gazi Paşa: Kürt meselesi bizim yani Türklerin menfaatine olarak da katiyen mevzubahis olamaz. Çünkü Malumu âliniz bizim hududu milliyemiz dâhilindeki Kürt anasır, o surette tevattun etmiştir ki, pek mahdut yerlerde anasırının içine gire-gire öyle bir hudut hâsıl olmuştur ki, Kürtlük namına bir hudut çizmek istersek Türklüğü ve Türkiye’yi mahvetmek lazımdır. Faraza, Erzurum’a kadar giden, Erzincan’a, Sivas’a kadar giden. Harput’a kadar giden bir hudut aramak lazımdır. Ve hatta Konya çöllerindeki Kürt aşairini de nazar-ı dikkatten hariç tutmamak lazım gelir. Binaenaleyh başlı başına bir Kürt’lük tasavvur etmekten ise bizim Teşkilat’ı Esasiye kanununun mucibince zaten bir nevi mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir. O halde hangi Liva’nın ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı mevzubahis olurken, onlarıda beraber ifade lazımdır. İfade olunmadıkları zaman bundan kendilerine ait mesele ihdas etmeleri daima vardır. Şimdi mecliste hem Türk’lerin ve hem de Kürtlerin sahibi salahiyet vekillerinden mürekkeptir. Ve bu iki unsur, bütün menfaatlerini ve mukadderatlarını tevhit etmiştir. Yani onlar bilirlerki bu müşterek bir şeydir ayrı bir hudut çizmeye kalkışmak doğru olamaz.’’ (Mustafa Kemal’in 10 Ocak 1923 te İzmit Kasrında gazetecilerle yaptığı toplantıdaki konuşması. Yeryüzü dergisi 15 Nisan 1992 s 17 İstanbul) 1.Meclis döneminde yaşanan bu ve benzeri birçok söylem ile Müslümanları kendi amaçları uğrunda istedikleri gibi kullanmış ve 2. Meclis döneminde beyan etmiş olduklarını bir-bir reddetmiş karşı çıkanları ise yok etmişlerdir. Kendi ideolojilerine destek almak adına Meclisi Kuran ile açanlar daha sonrasında gerçek maksatlarını açıkça ortaya koymuşlardır. Savaş döneminde yurt genelinde yaşayan insanların desteğine muhtaç olan emperyalist güç sahipleri mazlum halkı kullanabilecekleri yere kadar kullanmak ve işleri bitince de kendi çıkardıkları kanunlar ile saf dışı etmeyi çok koordineli bir şekilde yapmışlardır. 2: Meclis Döneminde Kendi amaçlarını şu beyanatlar ile açıklamışlardır: CHP’li Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt Ödemiş’te şunları beyan ediyordu: ‘’Biz Türkiye denilen, dünyanın en hür ülkesinde yaşıyoruz. Mebusunuz inançlarından samimiyetle bahsetmek için buradan daha müsait bir ortam bulamazdı. Onun için hislerimi saklamayacağım. Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette bir tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman ve hatta dağlar bu hakikati böyle bile. (Milliyet Gazetesi 19 Eylül 1930) Kürtlerle iyi geçinme ya da onları oyalama dönemi buraya kadardır.27 Haziran 1920 de Mustafa Kemal El Cezire Cephesi Kumandanı Nihat Paşa’ya T.B.M.M Başkanı sıfatıyla beş maddeden oluşan bir talimatname gönderir. Talimatnamede yer alan maddeler özetle şöyledir: 1:Kürtlerin oturduğu bölgelerde iç ve dış siyasetimiz açısından adım-adım mahalli idareler kurulması gerekir. 2:Milletlerin kendi kaderini kendilerinin tayin etmeleri hakkı, bütün dünyada kabul görmüş bir prensiptir. Kürtlerin bu zamana kadar mahalli idareye ait teşkilatlarını tamamlamış reisler ve ileri gelenleri bu amaç adına bizim tarafımızdan kazanılmış olması ve reylerini açıkladıkları zaman, kendi kaderlerine zaten sahip olduklarını, T.B.M.M idaresi altında yaşamaya talip olduklarını ilan etmelidirler. Kürdistan’daki bütün çalışmanın bu amaca dayanan siyasete yönelmesi El Cezire Cephesi Kumandanlığına aittir. 3: Kürtlerin birleşmesine engel olmak, adım-adım mahalli idareler kurulması sebeplerini açıklamak ve böylece bize yürekten bağlanmalarını sağlamak. Kürt reislerini mülki ve askeri makamlarla görevlendirerek bize bağlanmalarını sağlamlaştırmak gibi genel çizgiler kabul olunmuştur. 4: Kürdistan iç siyaseti El Cezire Cephesi Kumandanlığı tarafından birleştirilecek ve idare edilecektir. 5: Cephe kumandanlığı idari, milli, adli değişikliğe gerek gördükçe meclise önerir. Talimatnamenin altına ‘’Kişiye Özeldir’’ ibaresi mevcuttur. Meclis bundan (talimatnameden) 22 Temmuz 1922 de haberdar edilir. (2000 e doğru dergisi 20-26 Eylül 39. Sayı 1987) İsmet İnönü Sivas demiryolunun açılışında şu demeci verir: ‘’Beş seneden beri doğu vilayetlerimizde vukua gelen ve kökü dışarıda entrikalarla körüklenen isyan, bugün gücünün yarısını kaybediyor. Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur. (Milliyet Gazetesi 31 ağustos 1930) ‘’Kürtler ufak-ufak kafilelere ayrılıp, silahlarından arındırılarak değişik bölgelere gönderilecek ve orada genel nüfusun % 5 ini geçmeyecektir. Kürt mülteciler yerlerine geri gönderilmeyecektir. (Tehcir Kanunu Madde 12) ‘’…Kürtlük makamının kökünden sökülüp atılması, kaçak hainlerin İngiliz parası ile Kürtleri aldatarak padişaha ve askere karşı kışkırtmaya uğraştıkları, bunlara uyanların hiç bağışlanmadan acımasızca yok edileceğinin her yana hızla bildirilmesi. (Mustafa Kemal’in Malatya 15. Alay Komutanı İlyas Bey’e Çektiği Telgraf) Kemalistlerin de yaptığı… Kütüphanelerde Kürtlerle ilgili, onların tarihiyle ilgili ne varsa yok edildi. Kürt beylikleri zamanında yapılan tarihi yapılar yıkılıp yerlerine askeri kışlalar yapıldı. Tüm yöre adları değiştirildi. (Paradigmanın İflası, Fikret Başkaya) 1925’te Belirlenen Şark ıslahat planının 14. Maddesinde şöyle deniliyor: ‘’Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Bitlis, Van, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişgezek, Ovacık, Hısn-ı Mansur (Adıyaman) ,Besni, Arga Hekimhan, Birecik, Çermik vilayeti ve kaza merkezlerinde hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, okullarda çarşı ve pazarlar da TÜRK’ÇEDEN baş dil kullananlar hükümet ve belediyenin emirlerine aykırı davranmakla suçlanacak ve cezalandırılacaktır. Planın 17. Maddesinde şöyle deniliyor. ‘’Fırat’ın batısındaki illerin batı bölümlerinde dağınık biçimlerde yerleşmiş olan Kürt’lerin Kürtçe konuşmaları mutlaka yasaklanacak ve kız okullarına önem verilecek, kadınların Türkçe konuşmaları sağlanacaktır. 1938’de Diyarbakır’da genel müfettiş olarak görev yapan Abidin Özmen’in Ankara’ya sunduğu tavsiye raporunda şunlar yer alıyor. ‘’Halkevlerinin, bütün memurları devlet daireleri, kurum ve kuruluşlarında memur ve hizmetlilerin Kürtçe konuşmalarına katiyen müsaade edilmemelidir. İşi olan köylü Türkçe bilmiyor ise köylü ile Kürtçe konuşulmamalı, memur olmayan bir tercüman getirmeye mecbur tutulmalıdır. Türk camiası içinde kaynatmak istediğimiz kimseleri Kürtçe yerine Türkçe diliyle konuşur hale getirmek icap eder. 1930’larda konuşulan her Kürtçe kelime için 1 kuruş ceza kesilirken. Bir koyunun 5 kuruşa satıldığı o günler de 5 kelimelik iki cümle ile meramını ifade etmek zorunda olan biri bir koyun değerinde ceza vermek zorunda bırakılıyordu. Mecburi İskân Kanununun 11. Maddesinde şu ifadelere yer verilmekte: ‘’Ana dili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu kimselerin bir köyü, bir mahalleyi bir işi veya sanatı kendi soydaşlarına inhisar ettirmeleri yasaktır. 13. Maddenin 3. Fırkasında ise şöyle deniliyor: ‘’Türk ırkından olmayanların serpiştirme suretiyle köylere ve ayrı mahalle veya köye küme teşkil etmeyecek şekilde kasaba veya şehirlere iskânları mecburidir. ‘’Türk Milli kültürüne, ahlak kurallarına, örf ve adetlere uygun düşmediğini, kamuoyunu incittiği…’’gerekçesiyle 1587 sayılı yasa ile Türkçe olmayan Kürtçe ve Ermenice yer ve kişi adları değiştirildi. ‘’Devletimiz milli bir devlettir. Çok milletli bir devlet değildir. Devlet Türk’ten başka millet tanımaz…’’ (1924 Anayasa gerekçe Metninden) ‘’Kürtler, Lozan antlaşması ile t.c sınırları içinde kalan Ermeni, Rum ve Yahudilerin yararlandığı haklardan mahrum bırakılarak. Yüz binden az nüfuslu azınlıklara kendi dillerinde okul açma ve eğitim özgürlüğü tanındığı halde,920 li yıllarda toplam nüfusun yaklaşık dörtte birini oluşturan Kürtler için böyle bir hak kesinlikle tanınmıyordu. (1928-1929 Tarihli T.C yıllığına göre toplam nüfus 10.915.909.17 Şark vilayetinin nüfusu 2.738.267 kişi. Şark vilayetleri T.C nin toplam nüfusunun %24,7 si Paradigmanın iflası Fikret Başkaya) Kürtler Rus cephesinde, Çanakkale’de Suriye cephesinden Fransızlara karşı kahraman kardeş! İken işleri bitince yok sayılmaya başlandı. Yasaklamalar ile inkâr edilmeye başlamaya öncelikle direnenleri yok etmek ile sürgün ederek mecburi iskâna tabi tuttular. Daha sonra bunların Türk ırkından oldukları Dillerinin bozuk Farsça olduğu. Türkler ile orta asyadan göç ederek İran’ın güneyinden Anadolu’ya yerleştikleri ‘’Dağ Türkleri’’ oldukları tezleri üretilerek Türk toplumu inandırılmaya çalışıldı. Bu amaçlarını doğrulamak adına Tarih kitapları, Coğrafya atlasları, ansiklopedi ve okul kitapları yazdırılıp hazırlatıldı. Yapmış oldukları bu asimile, inkâr politikalarını desteklemek için Türk Tarih kurumu, Türk dili araştırmaları vb kurumların bünyesinde Cumhuriyet profesörleri! Çok sayıda kitap ve tezler yazmaya başlamıştır. Bu iddialarını haklı kılmak için Asker emeklisi veya Mit görevlilerince sivil görünümlü yayın evlerinde aynı kalemlerden çıkma birebir aynı önsözler ve kitaplar ile sözde milli bir gerçeği halka anlatmak için parasız kitaplar neşredip dağıtılmıştır. (Kürt Meselesi, Kon Yayınları Ankara 1979 Kürt Sorunu belgelerle Türk Tarih Dergisi Yayınları 1970,s.3) ‘’Başta Macar dilbilimcileri olmak üzere, Türkologlar doğru olarak ‘’Kürt’’ adının Türkçe ‘’yatkın kar, sertleşen kar, yazın dağ başlarında bulunan geç eriyen kar’’ anlamına geldiğini belirtmişlerdir.’’ (Dr M Fahrettin Kırzıoğlu TKAE Kürtlerin Türklüğü tezi s.16) ‘’Kürtler cin taifesindendir. Şeytanla insanın birleşmesinden vücuda gelmişlerdir.’’ (Emekli General Nazmi Sevgen Kürt Türkleri Kitabı s.17) ‘’Kürtler mi? Toprağa ot gibi bağlı adama ‘’Kürt’’ derler. Kürt toprakla alınıp, satılır, toprağa sahip olanların malıdır.’’ (Emekli Albay Naşit Hakkı TKAE Dersim Kitabı s.17) ‘’Kuzey-Türk dillerindeki ‘’Kar’’ demek olan ‘’Kürt’’ sözü yatkın ve sertleşmiş karın üzerinde yürünürken çıkan ‘’Kurt, Kürt’’ sözünden kalmadır. (Dr.M Fahrettin Kırzıoğlu. TKAE Kürtlerin Türklüğü s.16) ‘’Kürt dili aslında tarihte var olan ve herhangi bir ulusa bir köke özel bağlı bulunan bir dil değildir. Çünkü esasında bir Kürt soyu yoktur. Bu dil Türkçeden ve daha sonraları birçok ulusların dillerinden toplanmış karışık, gramersiz birkaç sözcükten ibarettir. (Emekli General Kenan Esengin, TKAE Tarihte Türk Kavimleri s.46) Bu ve benzeri daha birçok asimile ve inkâr yazıları bizatihi Kemalizm’in eli ile kalemleri satılmış insanlara yaptırılmıştır. Kürt sorunun tarihi süreci bazı Müslümanların beyinlerine kazımış oldukları batılı güçlerin yakın tarihte yapmış olduklarından ibaret olmayıp Osmanlının çöküşü ve Cumhuriyetin tek ulus tek devlet tek millet tek dil anlayışını dayatması ve buna karşı çıkanları yok etmesi ile başlamıştır. Devlet politikası olarak, yapılan uygulamalar neticesinde yok sayılmaya çalışılan bir kavim kendi haklarını arama adına belli dönemlerde ayaklanmalar göstermişseler de her daim devletin zorba anlayışı ile susturulmuşlardır. Son 30 yıllık süreç içerisinde binlerin kanının dökülmesine sebep olan politikalardan nemalanan örgütler bu sorunun bitmemesi için var güçleri ile bu durumu düzeltmeye çalışanlara karşı durmaktadırlar. Ergenekon dediğimiz, terör örgütünün gelir kapısı olan kan üzerinden beslenme anlayışına mecliste bulunan siyasi oluşumlar kendilerinin de bitmemesi için her daim taşeronluk yapmaktadırlar. Müslüman Kürt halkının temsilcileri ancak ve ancak Şeyh Said, Üstad Saide Kurdi vb âlimler olabilir bunların anlayışı dışında kalan yapılanmalar vampirlerdir Kürt halkının temsilcileri değildirler, olamazlarda. Üstad’ın Müslüman Kürtlere yaptığı şu çağrı etrafında Tevhidi bir bilinç ile yalnızca Allah’a kulluk edilmesi gerektiğini idrak ederek mazlumların sorunlarına el atmalıyız. Ey Asurîler ve Keldanilerin cihangirlik zamanında öncü, kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız. Yoksa vahşet sahrasında vahşet ve gaflet sizi boğacaktır. "Hikmet-i İlahi" denilen, kâinat merkezinin nizamı ve telgraf hattı gibi bütün âleme uzanmış ve dağılmış Nurlu İlahi Kanun'un esası olan İlahi Hikmet, ufukların ötesinden kader elini kaldırmış, size emrediyor ki: "Parçalanmışlık sonucu su gibi damla-damla olmuş hamiyet ve kuvvetinizi, İslamiyet'in milliyet fikri ile 'bir ve beraber' ediniz. Atomların birbirini çektiği gibi (siz de birbirinize yapışıp) milli ve umumi bir gücü teşkil ederek Kürt gibi büyük bir kitleyi küre gibi çeviriniz. İslam güneşinin ışıklarına bağlı olmanın ölçüsü ile de umumi düzeni (oluşturup) muhafaza ediniz. (Divan-ı Harbi Örfi, Hatime İçtima-i Reçeteler ) Bugün dünya çapında zulmeden zalim düzenlere karşı artık uyanan mustazaf halkların kıyama kalkışı ve zulüm saraylarını yıkmaları, tarihin her döneminde kendilerini ve kendi elleri ile hazırlamış oldukları beşeri kanunlarını ilah yerine koyanların, insanları kendilerine kul ve köle etmeleri yetmezmiş gibi maddi ve manevi tüm değerleri ayaklar altına alıp çiğnemekten zevk alan tüm tağuti sistemlerin ve bu tağuti sistemleri halklara zorla dayatanların sonları her daim viran olmuş ve düzenleri Allah’ın ipine sımsıkı yapışmış olanlarca tarumar edilmiştir. Sünnetullah her zaman değişikliğe uğramadan devam etmekte ve tarih tekerrür etmektedir. Günümüz zalimlerinin zulüm sistemleri hakkı haykıranların zaferlerine maruz kalacağını Allah Nurunu tamamlayacağı müjdesi ile bizlere bildirmektedir. MEVLÜT HÖNÜL
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
02 Mayıs 2012, 01:10 | Mesaj No:50 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^
10-sevdiğin bir soruya sıra gelsin. aşağıdakileriden hangisini seversiniz? a-muaviye b-kaynanam Saygı duyarım kendisine Öz Annemden ayırd etmem Ferdi... c-bush d-hama katili esad e-menzil hiç biri şıkı yok.gebersende birisini seçeceksin.)
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
Konuyu Toplam 4 Kişi okuyor. (0 Üye ve 4 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Haftanın misafiri | Gül âsası | Hafta'nın Misafiri | 5 | 07 Şubat 2013 17:53 |
75.Haftanın Misafiri Araz | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 10 | 06 Temmuz 2010 22:47 |
58.Haftanın Misafiri YitikSevda | Hazan Mevsimi | Hafta'nın Misafiri | 53 | 21 Şubat 2010 17:33 |
33.Haftanın misafiri YitikSevda... | MERVE DEMİR | Hafta'nın Misafiri | 43 | 01 Ağustos 2009 21:59 |
26.Haftanın Misafiri Nas | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 37 | 11Haziran 2009 11:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|