|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Aysima,Açılış Tarihi: 01 Şubat 2009 (20:53), Konuya Son Cevap : 06 Şubat 2009 (14:01). Konuya 37 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
02 Şubat 2009, 11:27 | Mesaj No:11 | |
Cvp: 13.haftanın konugu Nur Alıntı:
Benim hayat felsefem... Aslında sana sorduğum soruda felsefe kavramından hareketle hayata bakış açını öğrenmek istemiştim.Yani hayatını anlamlı kılan, her türlü düşünsl faaliyetin, zihniyetin , hayatta seni sen yapan düşüncelerini kastetmiştim.Aynı soru şimdi bana döndü. O halde benim hayatımı anlamlı kılan şey, yaşadığım hayatın bir hedefinin olmasıdır, bir amaç peşinde koşturmaktır.Her şeyden önce kulluğumdur..Bir müslümanın da hayattaki öncelikli nedeninin kulluk olması gerekir.Bun da şüphemiz yok..Ama bizlerin söz konusu kulluk kavramının hangi yönünden yola çıkarak Allah a ulaşmak gayemiizin farklı yolları olabilir.Ben bunu hayata üstlendiğimiz rollerle irtibatlandırmak istiyorum.Bir anne ailesini bir arada tutma, gelecek nesilleri hazırlama, terbiye etme görevini üstlenerek kulluğunu eda eder.Bir baba, işi peşinde koşoşturarak , ailesinin geçimini üstlenerek ,toplumsal kalkınmanın sebep unsuru olarak kulluğunu eda eder.Veya bir öğretmen, bir doktor, bir işçi, bir öğrenci hepsi hayatta üstlendikleri vazifeler kanalıyla kulluğunu gerçekleştirir. Tabi burada kulluğa namaz, oruç vs. gibi ibadetleri yerine getirme gözüyle bakmıyorum.Zaten gerçek kulluk yaşamın her anına yayılan bir bilinçlilik, bir farkındalık, kendini bilme, haddini bilme halidir.Kişinin toplumdaki mesleği, eğiitimi, statüsü ne olursa olsun kulluğunu bir dakika unutmamasıdır. Burdan hareketle içerisinde yaşadığımız dünyanın ,soluduğumuz havanın, sahip olduğumuz, sahip olmaya çalıştığımız , peşinden koşuşturduğumuz her türlü şeyin anlamının olması gerekir.Bizim eşref-i mahluk oluşumuz da bu derdi ne derece önemsediğimize bağlıdır.Ben de bu derdi elimden geldiğince edinmeye çalışıyorum. - Hayatı önümüze geleni yaşıyoruz işte- mantığı ile algılarsak bizi biz yapan özü yitirmiş oluruz.Boşluk , anlamsızlık bir insanın içine düşebileceği en fena durumdur.Nitekim şu an toplumumuzda yaşanan buhranların, bozulmaların, değer kayıplarının, manevi çöküntülerin, ailenin çözülmelerinin nedeni de budur. Son olarak benim hayat parolam diyebileceğim bir ayet-i kerimeyi paylaşmak istiyorum.İnşirah suresi son ayet:''O HALDE BOŞ KALDIN MI KALK YORUL''. Müthiş bir mesaj var bu ayet-i kerime de...inşallah idrak edenlerden oluruz.Varlığımızın, neyi nasıl yaşadığımızın bilincinde olmak ve bu doğrultuda yaşamak ümidiyle.. sevgiler, hürmetler... teşekkür ederim inzar sorun için, inşallah yanıtlayabilmişimdir.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | ||
02 Şubat 2009, 11:30 | Mesaj No:12 | |
Cvp: 13.haftanın konugu Nur Alıntı:
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | ||
02 Şubat 2009, 11:31 | Mesaj No:13 | |
Cvp: 13.haftanın konugu Nur Alıntı:
esmanur ve armağan ablalarım, sağolun ilginizden dolayı. buralardayım inşallah..
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | ||
02 Şubat 2009, 21:56 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: 13.haftanın konugu Nur
İşlerinden dolayı seni yormayacağım Nur. Sadece tek soru nickinin özel bir anlamı var mı?Yada bir hikayesi.. |
02 Şubat 2009, 22:07 | Mesaj No:15 |
Cvp: 13.haftanın konugu Nur öncelikle şunu söyleyim, niçkimin özel bir anlamı yok ve de nurcu değilim. hoşuma gitti, bir anda verdiğim bir karar niçkim NUR oldu..
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
02 Şubat 2009, 22:49 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 | Cvp: 13.haftanın konugu Nur
Nur hanım dini eğitim aldığınızı söylemişsiniz. doğrusu bende dinler tarihi alanında eğitim almış olmak isterdim. size hakikate ulaşma ile ilgili iki soru soracağım. 1) İnsan özgürmüdür. insan bedeni ve toplumu arasına sıkışmış bir varlık ise nasıl özgür olabilir. çünkü beden onu bazı maddi yükümlülükler altına sokar. toplum onu zihinsel olarak birşeylerin peşinde koşmaya zorlar. yani beden ister yemek yeriz, toplum ister bir dine inanırız dersek doğru söylemiş olurmuyuz? böyle bir durumda insan özgürdür diyemeyiz gibi görünüyor. özgür olmayan insan nasıl imtihana tabi tutulabilir? 2) Bir sopanın yarısı dışarda yarısı suda olursa, sopanın sudaki kısmını eğik görürüz. ancak yaptığımız hesaplar ve ışığın kırılma durumu sopanın eğil olmadığına bizi ikna eder ve sopanın gerçek halini bildiğimizden emin oluruz. peki bilgimizin yamuk olmadığını nerden bileceğiz. eğer bilgimiz bir noktada eğildiyse ona nasıl bir hesap uygulamalıyız. Böyle bir hesap yoksa gerçek bilgiyi hiç bir zaman bilme imkanımız yokmu sizce? |
02 Şubat 2009, 23:37 | Mesaj No:17 |
Cvp: 13.haftanın konugu Nur öncelikle kaliteli ve bir o kadar da zor sorularınız için teşekkür ederim.. 1- İnsan özgürdür.ben insanı bedeni ve yaşadığı toplum arasına sıkışmış bir varlık olarak görmüyorum.elbet tenlerimizin, üyesi olduğumuz toplumun kararlarımız üzerinde etkileri var.ama bedenimizdeki hazlar, toplumun bizlere dayattığı düşünceler, tabular olmasa imtihan manasız kalır.iş ki o şartlar altında imtihandan başarıyla geçmek...tüm şartların fevkalade olduğu, hiç bir pürüzün rastlanmadığı bir ortamda imtihan gerçekleşebilir mi?? şöyle düşünelim: bir öğretmen öğrencilerini sınav yaparken sınıfı terkeder, veya onlar sınav olurken hiç bir kurala dikkat etmez, kitaplar, notlar kopyalar havada uçuşursa o sınav sınav olmaz.o halde bizleri sürekli yoldan çıkarmaya niyetli bedenimizin bir takım arzuları, toplumun doğru veya yanlış, bizlere etki etmesi olmadan da imtihan olmaz.ayrıca alacağımız notu öğretmenimizin önceden tahmin etmesi de bu imtihana bir helal getirmez. bir de beden ister yemek yeriz, toplum ister inanaırız ifadesi insana otonom varlıklar gözüyle bakmak olur.insanın iradesini , ihtiyaçlarını, özgürlüğünü, sorumluluğunu hiçe sayarsak aklını nereye yerleştireceğiz?hem akıllı hem de bedeninin ve çevresinin dayatmalarına gelen bir varlık özgür olabilir mi?elbette olamaz.insanın yemesi içmesi, bedeni ihtiyaçsa , bir dine bağlanması da onun ruhsal , sosyal bir ihtiyacıdır. insan bir toplumun içine doğmayıp , kimsenin olmadığı bir yerde de dünyaya gelseydi mutlaka inanacak bir şeyler bulurdu.o yüzden din toplumun dayatması değil, bizzat insanın ihtiyacıdır. 2-ilahiyatçı olmam hasebiyle kelama değinmeden edemeyeceğim: imam maturidi bilgi kaynaklarını 3 e ayırmıştır: 1- akıl 2- 5 duyu organı 3- haberi sadık sorunuza bu yoldan haraketle cevap vermek istiyorum.bahsettiğiniz sopanın suya girmiş kısmının eğik/ kırık gibi olduğunu görmemiz duyu organlarımızın yani gözümüzün bilgisidir.bizim sopanın sağlam olduğunu bilmemizde aklımızın bilgisidir.duyu organları verilen örnekteki gibi bizleri yanıltmaya müsaittir.ve tek başına doğru bilgi kaynağı olmaya yetmez.sopanın kırık olmadığını aklen biliyoruz.peki akıl her zaman doğru bilgi kaynağı mıdır? bu konu görecelidir.kelamcılara göre de akıl tek başına bilgi kaynağı olamaz.mutlaka onun haberle desteklenmesi , akıl bilgisinin mutlak bir yaratıcının bizlere bildirdiği haberle tastik edilmesi gerekir.bu da vahiydir.o halde gerçek , yegane bilgi kaynağı nedir?bu olsa olsa bizim o sopanın kırık olmadığının aklen farkına varmak ve bunu bir haberle desteklemek olmalıdır. yoksa septiklerin, pozitivistlerin , rasyonalistlerin içine düştüğü çıkmazdan kurtulamayız.çünkü hepsi bir noktada takılıyorlar.mutlak bilgi sahibi bir varlığı, ki, bu da Allah tır, kabul etmeden bilginin imkanını ispatlamak çok zor bir iştir.sonuç olarak bilginin imkanı mümkündür. kendimi kelam ve felsefe imtihanında gibi hissettim.umarım sorularınızı cevaplandırabilmişimdir.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
03 Şubat 2009, 01:18 | Mesaj No:18 |
Cvp: 13.haftanın konugu Nur vahidün, şükran lek. isnan, sağolasın. selasün, Türkiye'deki ilahiyat eğitimi islamı bilme için yeterli değil.ama aracı...ortam olarak doğru bilgiye ulaşmanın yollarından bir tanesi..tabi doğru adresteyseniz.sonuç olarak bu adresi bulma ve bu yolda ilerleme yine insanın kendisinde bitiyor.bu şartlarda ne kadar dini eğiitim alınabilir tartışmalı bir sorudur. hele son yıllarda yapılan düzenlemeler sonucu ilahiyat müfredatlarının içi boşaltıldı.bu fakülteler, sosyoloji ve felsefe ağırlıklı eğitim veren kurumlar haline geldi.özellikle alana dair bir hadis usulü, bir fıkıh usulü , din eğitimi çok az ders saatleriyle geçiştiriliyor.kendini geliştirmek istiyorsan yine sen her şeyin peşinden koşmalı, yine sen her şeyi araştırmalısın. en büyük eksikliklerden biride ilahiyatların din kültürü bölümünden ayrılıp buraların eğitim fakültelerine bağlanması sonucu pedegojik eğitimin tamamen kalkmasıdır.sonuçta bu fakültelerden mezun olacak kişiler ya imam, ya ihl meslek dersi öğretmeni, ya dinkültürü öğretmeni ve ya da k kursu öğreticisi olacaklar.ama 4 yıl boyunca metodolojik eğitim yok.eksikler çok yani.. tüm olumsuz şartlara rağmen ilahiyat fakülteleri doğru bilgi kaynaklarıdır, bu ortamlara sahip çıkılmalıdır. erbeun ilahiyatçılarda takva görüyorum dersem de genelleme yapmış oluurum , görmüyorum dersem de genelleme yapmış olurum.bu soru tüm meslekler için geçerliidir.samimi olanlarda var , olmayanlarda...bilgi hilm ile , irfan ile süslense ne güzel olur ama!!! hamsun, ezher mezunları sanırım bizde ilahiyat önlisans a denk düşüyor.adaletsiz bir durum...ezherli tanıdığım yok ama methini çok duydum.yukarıda bahsettiğim şeye geliyoruz.gerçek ilahiyat eğitimi bi kaç yabancı ismin dine bakış açıları değil, fıkıh bilmektir, hadis bilmektir , tefsir bilmektir.bunlar da bizim fakültelerimizde tam anlamıyla yok.ama uçurumlar olduğunu da düşünmüyorum.ezher mezunlarının bizim ülkemizde ilahiyat fakültelerine denk olmamalarını haksız bir durum olarak görüyorum. sittün ben teşekkür ederim
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
03 Şubat 2009, 01:30 | Mesaj No:19 |
Cvp: 13.haftanın konugu Nur
hatamı anladım, artık idareediverin, bu saatte anca bu kadar oluyor bünye meselesi oraya artık ne yazdığınızı anlıyorum ama kullanmasanız seviniirm.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
03 Şubat 2009, 01:36 | Mesaj No:20 |
Cvp: 13.haftanın konugu Nur
est. kürtçeden niye rahatsız olayım. gelek sıpas , bunu kastetmiştim.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Haftanın Günleri | Medineweb | Resim/Karikatür | 1 | 11 Aralık 2012 21:01 |
26.Haftanın Misafiri Nas | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 37 | 11Haziran 2009 11:27 |
Haftanın Konusu | MERVE DEMİR | Hafta'nın Konusu | 6 | 15 Mart 2009 00:36 |
16. haftanın konugu Belgin | MescidiAksa | Hafta'nın Misafiri | 28 | 27 Şubat 2009 23:44 |
Haftanın Günleri | Verda_Naz | Hadis-i Şerif | 0 | 26 Kasım 2008 02:14 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|