|
Konu Kimliği: Konu Sahibi kamer34,Açılış Tarihi: 03 Şubat 2012 (21:47), Konuya Son Cevap : 20 Şubat 2012 (18:20). Konuya 25 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03 Şubat 2012, 21:47 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | "Mevlid/Bidat'mıdır?" "Mevlid/Bidat'mıdır?" "Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismi ile" Kandil geceleri diye bilinen geceler mevlid Regaib, Mirac, Beraat ve Kadir Gecesidir. Bu gecelere Kandil denmesinin sebebi Osmanlı padişahı 2. Selim (1566-1574) zamanında başlayarak, minarelerde kandiller yakılarak duyurulup kutlandığı için "Kandil" olarak anılmaya başlamıştır. Hicretten 300 yıl sonra ilk kez Mısır'da, Fatimiler döneminde mevlid 400 yıl sonra da Kudüs'te Mirac, Regaib ve Berat geceleri kutlanmaya, bu geceler camilerde toplu biçimde yapılan ibadetlerle geçirilmeye başlandı. Daha sonra bu kutlamalar bazı bölgelerine yayılarak gelenekleşti. Kadir gecesi haricinde ne Kur’an-ı Kerim’de ne hadis-i şeriflerde sahih bir bilgi vardır. Din adına yapılan her şeyi, kendi tabii sınırları içinde ele almak, ne artırarak ne eksilterek, Kur’an ve onun tebliğcisi Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından nasıl tebliğ edilip öğretilmişse, o kadarıyla almak gereklidir. Sahabe bu dini nasıl anlamış , neler yapmış bizler nasıl anlıyor neler yapıyoruz mukayese etmeliyiz . Gazali’nin “Bu gece her rekatta Fatiha’dan sonra 11 İhlas okunmak suretiyle kılınacak yüz rekat veya her rekatinde Fatiha’dan sonra 100 İhlas okunan 10 rekat namazın çok sevap olduğuna dair naklettiği rivayet” ( İhya, I, 555 vd.) Zeynuddin el Iraki ve İmam Nevevi gibi alimler tarafından uydurma olarak nitelendirilmiştir. Mevzu hadisler konusunda çalışması olan Aliyyu’l-Kari de, bu rivayetin uydurma olduğunu belirttikten sonra, Berat Gecesi namazının miladi 1010 (H. 400) yılından sonra Kudüs’te ortaya çıktığını söylemektedir. Araştırmalar, kandil gecelerinin sonraki dönemlerde ihdas edildiğini ortaya koyuyor. Miladi 9. (Hicri 3) yüzyılda yaşayan Fakihi, Mekke’de halkın Berat Gecesi’ni Mescid-i Haram’da namaz kılmak, Ka’be’yi tavaf etmek ve Kur’an okumak suretiyle ihya ettiğini söyler. 11. yüzyıldan itibaren Şam’da Emeviler Camii’nde Berat Gecesi’nde kandiller yakılmış, bid’at nitelendirilmesine rağmen bu adet devam ettirilmiştir. İbn Kesir, “Halka Berat Gecesi’nde ilk tatlı dağıtan kişi Selçuklu veziri Fahrulmülk’tür.” der. Dinde sonradan ortaya çıkan ve hakkında herhangi bir delil bulunmayan bu gibi durumlar hakkında Allah Resulu (sav) şöyle buyurmuştur: “İşlerin en kötüsü sonradan (din adına) ihdas edilenler / ortaya çıkarılanlardır.” [ Müslim, Cuma, 43] (Din adına)“Sonradan ihdas edilen her şey bid’attir” [ Nesâi, Îdeyn, 22; İbn Mâce, Mukaddime, 7] “Her bidat dalalettir, her dalalet de ateştedir.” [ Müslim, Cuma, 43; Ebu Davud, Sünnet, 6] İnsanları bidat konusunda en çok yanılgıya düşüren 1. yanılgı: din adına yaparken “kuran okuyor , namaz kılıyor , dua ediyorum , kötü bir şey yapmıyorum” yanılgısıdır. "Yaparsam ne olur , ne kaybederim " savunmasıyla cahil cesur olur tavrıyla hareket edilmesidir. Halbuki bidat zaten kötü niyetle dinden uzaklaşmak , göze çirkin gelen amellerle yapılmaz. 2.yanılgı ise: Bidat-ı hasene (güzel bidat) yanılgısıdır. Delil aldıkları ise ; Hz. Ömer, Ubey b. Ka'b'in, (r.a.) sekiz rekât olan teravih namazını yirmi rekat olarak kıldığını ve Rasulullah (s.a.s.) döneminde münferiden kılınan bu namazın cemaat halinde kılındığını gördüğünde: "Bu ne güzel bidât" demiştir rivayetidir. ( Muhammed Revvâs Kal'acî, Mevsüatu Fıkhı Umar b. e!Hattâb, Kuveyt 1984, s. 125) Alimlerin çoğunluğuna göre "bid'at-i hasene" kapsamına soktukları şeyler haddi zatında bid'at değildir. Bazı ibadetleri fazladan yapmak tabiki bidat değildir. Örneğin kişi fazladan namaz kılabilir,oruç tutabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus bu ibadetleri yaparken,bunun herkes tarafından yapılması gerektiği fikridir. Çünkü bazı ibadetlerin fazladan yapılması yada toplumlara mal edilmesinin kuran ve sünnette dayanağı olması gerekmektedir.. Rasulullah (svs), şu hadislerinde bid'atin tarifini yapmışlardır. Din adına "Sonradan ortaya çıkan herşey bid'attir; her bid'at sapıklıktır ve her sapıklık insanı ateşe sürükler. "(Müslim, Cumua, 43; Ebû Davud, Sünnet 5; Nesâî, lydeyn, 22; İbn Mâce, Mukaddime, 7) Üstelik Rasulullah şöyle buyurmuştur : “Sünnetime ve benden sonra raşid halifelerin sünnetine sımsıkı sarılın” ( Tirmizî, İlim, 16; Ebu Dâvud, Sünne, 5; İbn Mâce, Mukaddime) Abdullah b. Abbâs (r.a.)'dan rivayet edilen bir hadiste şöyle buyrulur: "Allah, bid'at sahibinin amelini, bid'atından vazgeçinceye kadar kabul etmez." (İbn Mâce, Mukaddime, /50) Amellerinin kabul edilmeyeceğini bilen bir müslüman korkar ve neyin bid'at olup, neyin olmadığını araştırır. Mesela Rasulullah (sav) i anmak için dini törenler yapmak ve mevlid okutmak kimin emridir? Ölüleri hayırla anmak ve onlara dua etmek sünnette vardır. Fakat ölüler için mevlid okutup, 40., 52. geceleri tertip etmek İslam'ın hangi hükmüne dayanır? Bu ikaz karşısında insanların dikkatli davranacakları ve bid'atın ne olduğunu araştıracakları muhakkaktır. Mevlid, halk arasında büyük bir ibadet olarak kabul edilmekte, ölülerin ruhu için mevlidler okutularak, onların günahlarının bağışlanacağı zannedilmektedir. Halkın cehaletinden ve yanlış itikadlarından istifade eden mevlid okuyucu hanendeler, bir piyasa oluşturarak, bunu ticari bir çıkar aracı yapmışlardır. Bu tip bir kabul ve davranışın İslami olmadığı hususu ile ilgili herhangi bir ihtilaf sözkonusu değildir. Böyle bir olaya sebeb olan herkes dinen sorumludur. Merasimlerde mevlidokunmasının vazgeçilmez bir adet haline getirilişinin sakıncalarından biri de, netice olarak insan kelamı bir şiir olan bu metinlerin, okunması ve dinlenilmesi ibadet olan Kur'an ile eşdeğerde görülmeğe ve değerlendirilmeğe başlanılması tehlikesidir. Birde hıristiyan dünyasına imrenilmesinin açık bir göstergesidir. Mevlid olarak yazılan kasidelerin içerikilğinin şirk ve küfür unsurlarının bulunmasıda işin başka rengini ortaya koymaktadır.. “Sen olmasaydın ben bu alemi yaratmazdım” diye başlayan beyitlerin Kuran dini ile hiçbir ilişikisi bulunmamaktadır. Bu gecenin ne fazileti ve ne de kutlanması hakkında hiç bir rivayet sabit olmamıştır. Dolayısıyla Peygamberimiz sallAllahu aleyhi ve sellem doğum gecesini ne kendisi ne ashabı ve ne de selefi salihin kutlamış olduklarına dair hiçbir belge yoktur.... Bunun üzerine İlim ehli bu geceyi o maksatla ihya etmeyi ve de mevlid okumayı dinde ihdas edilmiş bir bid'at saymışlardır. Her bidatte sapıklıktan başka birşey değildir... Son söz: Mevlid okuyan para alır Mevlide giden şeker alır Mevlid okutan HAVA ALIR Selam ve dua ile kalınız
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
Konu Sahibi kamer34 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
“..Allah’ın velileri kimlerdir..?” | Allah(c.c) | Kara Kartal | 14 | 6636 | 17 Mart 2012 02:37 |
“İbn-i Teymiyye/ve/vahdeti-vücut “ | Tevhid Ve Şirk Konuları | Esadullah | 6 | 3349 | 16 Mart 2012 20:24 |
""Velayet..Şirki"" | Tevhid Ve Şirk Konuları | kamer34 | 0 | 1889 | 06 Mart 2012 19:05 |
"Seyyid Kutub kimidir...?" | Alimler(Rh) | bilinmez | 42 | 16335 | 20 Şubat 2012 23:31 |
""Tasavvuf/Büyüklerinin/Şirkleri""... | Tasavvuf-Tarikat | hiranur86 | 52 | 20945 | 08 Şubat 2012 21:11 |
03 Şubat 2012, 22:05 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?" Soru: rabbim ecrini versin inş soruma tam olarak cevap verdin ama bi sorun kaldı kafam da şimdiki imam ve bildiğimiz günümüzde ki kendine alimlik sıfatını verenler dinde olmadığı halde sahabelerden de sonradan çıkan mevlüt regaib kandilini kutlamak falan filan gecelerde oruç tumayı bid'atı hasane görüyorlar acaba bunların dinde ki yeri nedir? Cevap: 1- Mevlit Kandili : İsminden de anlaşıldığı üzere Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’in doğduğu gecedir. Rabi’u’l-Evvel ayının on ikinci gecesine rastlamaktadır. Bu gecenin ne fazileti ve ne de kutlanması hakkında hiç bir rivayet sabit olmamıştır. Dolayısıyla Peygamberimiz sallAllahu aleyhi ve sellem doğum gecesini ne kendisi ne ashabı ve ne de selefi salihin kutlamış değildir. Bunun üzerine ilim ehli bu geceyi o maksatla ihya etmeyi ve de mevlit okumayı dinde ihdas edilmiş bir bid’at saymışlardır. Nitekim okunan mevlidinde bu babtan sayıldığı ilim ehlince malumdur. Hırıstiyanlar Mesih’in ve aile efradların doğum günlerini bayram olarak kutlarlar. Hz. Muhammed (s.a.v) veya bazı şahışların doğum günlerinin kutlanması hırıstiyanlardan esinlenme bir bid’at’tır. İslamda ne kimsenin doğumu için kutlama, ne de ölümü için matem törenleri tertipleme yoktur. İnsanlar mevlidin sonunda Rasulullah’ın huzura geldiği inancıyla ayağa kalkarlar ki, bu da uydurulmuş yalandan başka bir şey değildir. Çünkü yüce Allah şöyle buyuruyor: “Onların (ölenlerin) gerisinde dirilecekleri güne kadar bir berzah (berzah dünya ile ahiret arasındaki engeldir) vardır.” (Mü’minun: 100) Enes İbn Malik (rahimehullah) diyor ki: “Ashabın yanında Rasulullah’tan daha sevgili kimse yoktu, buna rağmen ashabı onu gördükleri zaman hoşlanmayacağını bildikleri için Rasulullah’a kıyam etmezlerdi.” (Ahmed, Tirmizi sahihtir) 2- Regaip Kandili: Bu geceyi ihya etmek maksadıyla Recep ayının ilk cuma gecesi yani aKSamla yatsı arası kılınan on iki rek’atlık namazın ve bu gecenin fazileti hakkında dayanılan rivayet şudur: Enes İbn Malik (radıyAllahuanhu) Allah Rasulu (s.a.s)’in şöyle dediğini rivayet eder: (Recep ayında orucun faziletini zikrettikten sonra, devamla) “O ayda bulunan ilk cuma gecesinden gafil olmayın. Çünkü o, meleklerin regaip diye isimlendirdikleri bir gecedir. Kim recep ayının ilk perşembe gününü oruç tutar ve o günün, aKSamla yatsı arası on iki rekat namaz kılarsa, (namazın keyfiyetini açıkladıktan sonra) Allahu Teala o kimsenin günahlarını bağışlar” İmam İbnu’l-Cevzi bu hadis hakkında şunları söyler: “Bu hadis Allah Rasulu (s.a.s) üzerine uydurmadır. Ali İbn Abdillah İbn Cahdami bu rivayetiyle ilim ehli tarafından itham olunup yalancı sayılmıştır. Şeyhimiz hafız Abdulvahab’ı şöyle derken işittim: Bu hadisin ravileri mechuldur. Ravilerle ilgili bütün kitaplarda onları aradım ve bulamadım.” İbnu’l-Cevzi sözüne şöyle devam eder: “Bu hadisi uyduran kimse bid’atında çok aşırı gitmiştir. Çünkü bu namazı kılan kimse önce gündüz oruç tutacaktır. Belkide o günün gündüzü çok sıcaktır, oruçlu oluncada aKSam namazına kadar haliyle yemek yeme imkanı bulamıyacaktır aKSam namazından sonra, bu namaz için uzun tesbihat sebebiyle kıyamda ve secdede duracak neticede gayet eziyet çekmiş olacaktır. Ben doğrusu, ramazan ve teravih namazlarına nazaran insanların bunda, nasıl izdihamlaştıklarını kıskandım. Bilakis bu namaz halk indinde diğerinden daha büyük ve değerlidir. Çünkü bu namazda diğer beş vakit namaza gelmeyenler hazır bulunuyor” Hafız Ebu’l-Hitab ise şunu söyler: “Regaib namazını uydurmakla ittiham edilen kimse Ali İbn Abdillah İbn Cahdami’dir. Mechul olan raviler üzerine uydurmuştur. Ki bunlar, kitabların tümünde mevcut değildir” Hafız el-İrakı şöyle der: “Rezzin, kitabında bunu irad etmiştir. O uydurma bir hadistir” İmam Tartuşi şu sözünü ekler: “Receb ayındaki regaip namazı ise, Beyti’l-Makdis’de bizim bulunduğumuz yerde ancak h. 480 senesinde ihdas (uydurulmuş) edilmiştir. Bundan önce bu namazı ne gördük ve ne de duyduk” Görüldüğü gibi bu gecede mevlit okuma işi bu namaza nisbeten yeni sayılıp daha sonra uydurulmuştur. 3- Mi’rac Kandili : Recep ayının yirmi yedinci gecesidir. Recep ayının yirmi yedinci gecesini kutlamak ve bazı insanların bu geceye has bazı zikir ve ibadette bulunmaları bid’attır. Recep, Şa’ban ve Ramazan aylarında okunan -gayrı sabit- dualar bid’at ve uydurmadır. Şayet bunlarda bir hayır olmuş olsaydı bizden öncekiler bunda bizleri geçerlerdi. İsra, Mi’rac veya mezkur ayın ihyasına dair hiç bir delil kaim olmamıştır Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye’de Recep ayının yirmi yedinci gecesi ile ilgili olan namaz hakkında şöyle der: “Muteber alimlerin belirttiği gibi; İslam alimlerin ittifakıyla bu, (namaz) meşru değildir. Bu ancak cahil ve bid’atçı kimseden sudur eder. Bu gecedede mevlit okumak adet halini almıştır. Böylelikle bir bid’ata diğer bir bid’at eklenmiş olunmaktadır.” 4- Beraat Kandili: Beraat Kandili ise Şaban ayının ortasında olan geceye denilmektedir. Bu gecenin faziletiyle ilgili bazı rivayetler gelmiştir. Örnek olarak bir kaçını zikredelim. Hz. Ali (radiyAllahu anh)’dan Allah Rasulu (s.a.v) şunu demiştir: “Şaban ayının ortasında olan gece olunca, gecesini ihya eden gündüzünü de oruçlu geçirsin.” Diğer bir rivayet ise şöyledir: Ebu Musa el-Eş’ari (radiyAllahu anh)’dan Nebi (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: “Şaban’ın ortasında bulunan gecede Allahu Teala mahlukatına nazar eder. Müşrik ile cimri müstesna olmak üzere bütün mahlukatını affeder.” Yine başka bir rivayette de şöyledir: Hz Aişe (radiyAllahu anha)’dan Nebi (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: “Bu gecede Adem oğlundan her doğacak ve ölecek olan yazılır. Ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları iner.” Ancak bu rivayetler veya zikrettiğimiz rivayetlerden hiç birisi sahih değildir. İlk rivayet Hz. Ali’nin rivayetidir. İmam Busiri şöyle der: “Bu rivayetin senedinde İbnu Ebi Sebure vardır. Asıl ismi, Ebu Bekr İbn Abdillah İbn Muhammed İbn Ebi Seburedir. İmam Ahmed İbn Hanbel ve Yahya İbn Ma’in; bu adamın hadis uyduran bir kimse olduğunu söylediler” İkinci rivayete gelince, Ebu Musa el-Eş’ari’nindir. İmam Busiri derki: “Ebu Musa’ya ait hadisin senedi zayıftır. Bu da Abdullah bin Lehi’a’nın zayıf oluşundandır. Birde Velid bin Muslim’in tedlis yapması söz konusudur. Diğer rivayette Hz. Aişe’nindir. Hz. Aişe’nin Ebu Musa’nın rivayetine benzeyen başka bir hadisi daha vardır. İmam Beyhaki, iki rivayeti de Da’vat’ul-Kebir kitabında tahric ettikten sonra” şöyle der: “Bu hadisin isnadında ve öncekinde de mechul olan kimseler vardır. Diğeri birine inzimam edilince biraz kuvvet kazanır.” Bid’at ile ilgili eserinde bu rivayetleri serdeden Ebu Şame akabinde şunu söyler: “Bu rivayetlerde hususi bir namazın beyanı yoktur. Ancak bu gecenin faziletini belirtmektedir. Geceyi ihya etmek ise bütün senenin gecelerinde olduğu gibi müstehabtır. Mahzur ve münker olan şey; bazı geceleri hususi bir keyfiyette hususi bir namazla tahsis etmek, cuma, bayram ve teravih gibi ve bunuda İslamın şiarından olan mezkur ibadetler gibi izhar etmektir.” Beraat kandilinde kılınan namaz: Allame Ali İbn İbrahim bu namaz hakkında şöyle der: “Şaban ayının ortasında geceleyin kılmak üzere ihdas edilen (uydurulan) onar defa ihlas suresi okumak suretiyle cemaatle kılınan cuma ve bayramlardan daha fazla önem verilen yüz rek’atlık elfiye namazına gelince; hakkında ancak ya zayıf ya da uydurma haber ve eser gelmiştir. Kuut’ul-Kulub ve İhyau Ulumu’d-Din sahiblerinin zikretmesine veya Sa’lebi tefsirin kadir gecesi olduğunu söylemesine aldanma.” Hafız İrakı Şöyle der: “Beraat namazı hakkındaki hadis batıldır.” İbnu’l-Cevzi’de: “Şüphesiz bu hadis uydurma” demektedir Şeyhu’l-İslam İbnu Teymiyye de buna benzer söz söylemiştir. Bu namazın çıkış tarihini İmam Tartuşi şöyle anlatır: “Bana Ebu Muhammed el-Makdisi haber vererek dedi ki: Bu, bizde ilk olarak 448 h. senesinin evvelinde ihdas edilmiştir. Nablus şehrinden İbnu Ebi’l-Hamra adıyla tanınan birisi Beyti’l-Makdise geldi. Güzel tilaveti vardı, kalktı ve Mescidi Aksada Şaban ayının ortasında (15’inde) bulunan gecede namaz kıldı arkadan ona birisi uydu ondan sonra bir başkası daha sonra bir diğeri eklendi, neticede namazı bitirinceye kadar kalabalık bir cemaat oldu. Gelecek sene yine geldi ve arkasında bir çok insan bu namazı kıldı. Mescidde bu yayıldı. Böylelikle Mescidi Aksa’da ve insanların evlerinde bu namaz intişar etti. Daha sonra bir sünnetmiş gibi günümüze kadar bu namaz devam edegeldi. Nitekim aynı şekilde bu gecenin ihyası için camilerde mevlit okunmaktadır. Bunun sebebi ise şeytanın bu cahillere amellerini süslü ve meşru göstermesidir.” Müslüman olan her kişinin görevi, Kur’an ve sahih nebevi sünnete tabi olmak, Peygamber (s.a.v)’in ve ashabının izlediği yolu izlemektir. Asıl fırka-i naciye onların izlediği ve onların izinden gidenlerin gittiği yoldur. Bid’at ve günümüzde oldukça yaygın olan bid’at türleri hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyenler İbn-i Teymiyye’nin, “Sırat-ı Mustakim” adlı eserinin inceleyebilirler. Bu eserde günümüzde yaygın olan bid’atler, Kur’an ve sünnet ışığında şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde incelenmiştir. Rasulullah (s.a.v) Veda hutbesinde şöyle buyuruyor: “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir.” (Buhari-Müslim) alıntı
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
03 Şubat 2012, 23:58 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?" Peygamberimizin (sas) doğum gününü mevlid kandilini kutlamak bidat mıdır? İmam Suyutî, konuyla ilgili olarak özetle şunları söylemiştir: “İnsanların mevlid-i nebevi için toplanıp Kur’an okumaları, Hz. Peygamber (a.s.m)’in veladetiyle ilgili haberleri/menkıbeleri seslendirmeleri, bu münasebetle yemek tertiplemeleri bida-i hasenedir/güzel bir bidattır. Çünkü, bu toplantılarda Hz. Muhammed (a.s.m)’e karşı büyük bir tazim, bir saygı, onun dünyaya teşriflerinden ötürü büyük bir sevinç söz konusudur. Bu ise, sahibine büyük bir sevap kazındırır.” (bk. Suyutî, el-Havî li’l-fetavî, 1/272-şamile). Mevlid kelimesinde "doğum" mânası vardır. Kandil kelimesinde de, belli günlerde yakılan aydınlık anlamı mevcuttur. İkisini bir araya getirip de Mevlid Kandili dediğimizde, Resûlüllah`ın doğum gecesinde minarelerde yakılan kandiller hâtıra gelmektedir. Müslümanlar, her sene Rebiü`l-evvel ayının on ikinci gecesine giriş teşkil eden geceyi dinî merasimlerle ihyâ eder, farklı bir huzur ve neş`eyle tes`id etme titizliği gösterirler. Kandillerle donatılan camiler bu niyetle dolar, taşar... Müslümanlar bu geceyi, hem kendi açılarından, hem de çocukları açısından düşünürler. Kendi açılarından düşünürken ibâdetleri, çevredeki konu komşuya yardımları, çeşitli iyilikleri hatırlar, farklı bir yardım anlayışında olurlar. Çocukları açısından ise, çok dikkatli olurlar. Mâsum dimağlarda gecenin güzel bir hatıra olarak kalmasını temin edecek çarelere başvururlar. Nitekim o günde çocukların sevineceği şeyler alırlar, hoşlarına gidecek sohbetler tertip ederler, gecenin, zihinlerinde tatlı bir hâtıra olarak kalmasını temin ederler. İslâm dünyasında mevlid merasimi ilk defa, Mısır'da hüküm süren Fatımîler (910-1171) tarafından tertiplenmiştir. Bu merasimler saraya ait olup, sadece devlet erkanı arasında cereyan etmekte idi. Fatimîler, Hz. Ali (r.a.) ve Fatıma (r.anha.)'ın doğum günlerinde de mevlid merasimleri tertip ederlerdi. Sünnî müslümanlarda ilk mevlid merasimi, Hicri 604 yılında, Selahaddin Eyyubî'nin eniştesi ve Erbil atabeği Melik Muzafferuddun Gökbörü tarafından tertiplenmiştir. Uzun hazırlıklarla düzenlenen merasimler, bütün halkı kapsayan bir şekilde düzenlenirdi. Muzafferuddin, çevre bölgelerden fakıh, sûfi, vaiz ve diğer alimleri Erbil'e çağırır ve kutlamalar gayet debdebeli bir şekilde cereyan ederdi. Daha sonra, değişikliğe uğrayarak, Mekke'de de mevlid merasimleri tertiplenmeye başlanmıştır.Mekke ve Medine'den sonra mevlid merasimleri, İslam coğrafyasının her tarafında birbirinden farklı şekillerde tertiplenmeye başlanmış ve bu, bugüne kadar sürekliliğini korumuştur. Osmanlılar tarafından mevlid, ilk defa III. Murat zamanında, 1588'de resmi hale getirildi. Merasimler, belirlenmiş teşrifât kaidelerine uygun olarak sarayda tertiplenir, ayrıca, önceleri Ayasofya Camii'nde, sonraları ise Sultan Ahmed Camii'nde yapılan merasimlere, devlet erkanıyla birlikte halk da katılırdı. Bu merasimlerde, önce müezzin tarafından Kur'an-ı Kerîm okunur, bunun peşinden de vaazlar verilirdi. Daha sonra mevlidhân kürsüye çıkar ve bir bölüm okuduktan sonra iner hediyesini alır ve ikinci mevlidhan kürsüye çıkarak, okumaya devam eder ve belirlenmiş kaideler çerçevesinde mevlid kutlamaları son bulurdu. (Asım Köksal İslam Tarihi) Mevlidin dinimizdeki yeri nedir? Mevlid Peygamberimizden (a.s.m.) üç dört asır sonra icad edilen İslâmî bir âdet olmakla birlikte, bid’atın hasene (güzel) kısmına girmektedir. Büyük hadis ve fıkıh âlimi olan İbni Hacer, mevlid merâsiminin meşrûiyeti hakkında şu hadisi zikreder: İbni Abbas’ın rivayetine göre, Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) Medine’ye hicret ettiklerinde Aşure gününde Yahudilerin oruç tuttuklarını öğrenir. Oruç tutmalarının sebebini sorduğunda Yahudilerden şu cevabı alır: “Bu çok büyük bir gündür. Bugünde Allah, Mûsâ ile kavmini kurtardı. Firavun ile kavmini suda boğdu. Mûsâ da buna şükür için oruç tuttu. İşte biz de bugünün orucunu tutuyoruz.” “Bunun üzerine Peygamberimiz, ‘Öyleyse biz Mûsâ’ya sizden daha yakın ve evlâyız’ buyurdu. O günden sonra hem kendisi oruç tuttu, hem de tutulması için tavsiyede bulundu.” ( Müslim, Sıyam 127) İbni Hacer bu nakilden sonra şöyle der: “Bundan anlaşılıyor ki, böyle bir günde, mevlid gecesinde Allah’a şükretmek tam yerindedir. Fakat mevlid merasiminin Peygamberimizin doğum gününe denk getirilmesi için dikkat etmek gerektir.” (el-Hâvî fi'l-Fetevâ, 1/190.) Bugünkü İslâm ülkelerinde Peygamberimizin doğumunu yâd etmek, ona salât-selâm getirmek maksadıyla çeşitli dillerde okunan mevlidler vardır. Arapça “Bâned Suâd, Bürde ve Hemziyye” kaside-leri birer mevliddir. Türkçede ise yirmiden fazla mevlid manzumesi vardır. Fakat bunların içinde en çok tutulan ve okunanı Süleyman Çelebi merhumun 1409 yılında yazdığı Vesiletü’n-Necât isimli mevlid kitabıdır.Önceleri yalnız Peygamberimizin doğum gününde okunan ve tertip edilen mevlid merâsimleri, daha sonra bütün mübarek gecelerde tekrarlanmış, bilhassa memleketimizde daha da yaygınlaşarak, ölüm, hastalık ve daha birçok vesilelerle okunagelmiştir. Bazı İslâm âlimleri mevlidi bid’at sayarak karşı çıkmışlarsa da yukarıda da ifade ettiğimiz gibi , Bediüzzaman, zamanımızda bu meseleyi şöyle tashih etmiştir: “Mevlid-i Nebevî ile Miraciyenin okunması gayet nâfi (faydalı) ve güzel âdettir ve müstahsen (iyi, hoş) bir âdet-i İslâmiyedir. Belki hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyenin gayet lâtif ve parlak ve tatlı bir medar-ı sohbetidir (sohbet sebebidir). Belki hakaik-i imani-yenin ihtarı (hatırlatılması) için, en hoş ve şirin bir derstir. Belki îmanın envarını ve muhabbetullah ve aşk-ı Nebevîyi göstermeye ve tahrike en müheyyic (heyecan uyandıran) ve müessir bir vasıtadır.” (Nursi, Meklubat, s. 281-285) Kandiller nasıl değerlendirilmelidir? Bütün kandil gecelerinde yapılabilecek ve yapılması gereken önemli bir takım afv ü mağfirete nail olma, ecr ü sevap kazanma, manevî terakki kaydetme, bela ve musibetlerden kurtulma ve rıza–i İlâhiye ulaşma vesileleri vardır ki, bunlardan bazılarını maddeler hâlinde kısaca ve toplu olarak yeniden hatırlamakta yarar var: 1. Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli. 2. Peygamber Efendimiz (sas)’e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli. 3. Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli. 4. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli. 5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli. 6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı. 7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı. 8. Mü’minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı. 9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli. 10. Kişi kendine ve diğer Mü’min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli. 11. Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli. 12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli. 13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı. 14. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va’z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı. 15. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı. 16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk’a niyazda bulunulmalı. 17. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli. 18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli. 19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı. Mübarek gecelerin ihyası ile ilgili özel bir ibadet mevcut değildir. Namaz, tilavet–i Kur'ân, dua gibi bütün ibadet çeşitleri ile gece ihya edilebilir... Mübarek gecelerde kılınan bazı hususi namazlar sünnette mevcut değildir; muteber bir rivayete de istinad etmezler. Bu, “O gecelerde namaz kılmak mekruhtur” anlamına gelmez. Teheccüd ve nafile namazları teşvik eden rivayetler çoktur. Bunların mübarek gecelerde yapılması elbette daha faziletlidir.” (Canan, Kütüb–ü Sitte, 3/289). Kandil gecelerine ait olduğu kaydedilen namazları da ayrıca kılmakta ise bir sakınca yoktur; sevaptan hâli değildir. ALINTI
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
04 Şubat 2012, 01:16 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?"
Bu hususta tartışmaya girmeyecem inanmadığım hususun tartışmasınıda yapmam sadece din tüccarlarına bir sözüm olacak: Muhammed'i ahlakı yaşamı ilke edinmediği halde sırf egoların tatmini için Muhammed'i kullanmaktan geri durmayan ayet ve hadis tüccarlarına inanmıyorum Muhammed'i kendi anlayışlarına uydurmaya çalışanlara itibar etmiyorum...İsteyen istediği gibi inanabilir önemli olan Allah'ın belirlediği sınırlarını çizdiği inanç sistemidir gerisi kül yığını misali rüzgarın savurması ile toz olan anlayışlardır...
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
04 Şubat 2012, 02:15 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?" “Bu çok büyük bir gündür. Bugünde Allah, Mûsâ ile kavmini kurtardı. Firavun ile kavmini suda boğdu. Mûsâ da buna şükür için oruç tuttu. İşte biz de bugünün orucunu tutuyoruz.” “Bunun üzerine Peygamberimiz, ‘Öyleyse biz Mûsâ’ya sizden daha yakın ve evlâyız’ buyurdu. O günden sonra hem kendisi oruç tuttu, hem de tutulması için tavsiyede bulundu.” ( Müslim, Sıyam 127) alıntı Bu söz ister müslimde ister buharide geçsin Kuran'ın ruhuna aykırıdır. Allah'ın rasulu dini ve geçmiş kavimlerin ne yaptıklarını gidip yahudi ve hıristiyanlardanmı öğenecek?.. Kafirlere karşı muhalefet edin onların yolda gördüğünüzde yolun kenarına sıkıştırın, onlara ters düşün diyen bir peygamber yahudilerin bu sözü üzerine bir ibadet şekli belirleyecek öylemiii? Rabbim bizlere anlama, idrak etme, hak ile batılı birbirlerinden ayırd etme, yetisini nasip et inşallah.. Bidati hasene adı altında tertmiz olan islam dinine bu kadar bidat ve hurafe katmaya çalışmak açıkcası Kuran ve sünnet anlayışına gölge düşürmüştür... Öyleyse Hz. İsa (a.s) yılbaşı gecesi yad etmek bidati hasanedir. Bu ne güzel bidattır..Bunu hıristiyanlar yapınca kötü bizler yapınca bidate hasene.... Yukarıdaki yazımda açıkca mevlid vakasını delilleri ile verdiğim halde... Ne peygamberden nede dört halife döneminde böyle bir uygulama yapılmamıştır,yapıldı diyenler delillerini sunsunlar dememe rağmen her nedense,delilsiz mesnedsiz iddialar ortaya atılmakatdır. Durun size bir olay anlatayım.. İmam rabbanin hayatını konu alan bir bant tiyotrusu dinlemiştim.. Orada kralın belamlarından biri şöyle fetva veriyordu.. Kendi malımı senesi dolunca karıma devir ediyorum. Malımı karıma devir ettiğim için zekat vermem gerekmiyor. Karımda henüz yeni mal sahibi olduğunudan dolayı bir dahaki seneye kadar zekat vermesi gerekmiyor. Sonraki sene tekrar karımdan malımı kendi adıma geçiriyorum böylece hiç zekat vermeden yaşayıp gidiyoruz. Bunu şimdiye kadar hiçbir alim düşünemiştir der.... Şimdi bizim konumuzda bu ne peygamber ne hz. Ebubekir,ne hz. Ömer ne imam Ali (r.a) nede müminlerin annesi hz.Aişe annemiz düşünemedi siz ve sizin alimleriniz düşündünüz öylemi? Din tüccarları bu gece tvilerde camilerde ceplerini doldurdular. Tağutlar ve şeytanlarda insanları bir kez daha kandırmanın sevinciyle geceyi geçirdiler... Mevlid ve benzeri şeyleri dinden olmayıp din adına ortaya çıkaranlar,ve buna bidati hasaene diyenlere sözüm var... Eğer sizler sözlerinizde doğru iseniz gelin bu yılbaşında bizlerde noeli hep birlikte kutlayalım. Sonuçta amaç hz. İsayı yad etmek değilmidir? Pardon unuttumhz.İsa hıristiyanların peygamberidir o,biz neden onun doğumunu kutlayalım...
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
04 Şubat 2012, 11:07 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?"
Sizin fikirleriniz nedir ben anlamış değilim. Millete doğruyu sizmi öğreteceksiniz. Siz ve sizin gibiler böyle ufak yerlde değilde mümkünse medyada tartışın bu konuyu... !bütün doğruları siz bilirsiniz. herşey sizin bilginiz doğrutusunda doğrudur . Siz her şeyin doğrusunnu bilirsiniz.siz ve sizin gibiler toplumu değerlerinden uzaklaştırmaya çalışlır!Efendimiz s.a.v her fırsatta anmak sapkılıksa en önde gideni olmak istiyorum !anmak neden sizi bu kdr rhtsız ediyor anlamış değilim! Efendimizin dünyaya teşfirlerini kutluyoruz. o sebeble toplanıp dualar edilmiş ikramlar yapılmış cemaatler oluşturulmuş. yok efendim ceplerini dolduruyolarmış dolsun efendim sizin cebiniz boşalmıyorya. ALAN RAZI VEREN RAZI !!
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
04 Şubat 2012, 11:19 | Mesaj No:7 | |
Durumu: Medine No : 13046 Üyelik T.:
16 Aralık 2010 | Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?" Alıntı:
yer var mı şu en önde bende istiyorum...
__________________ Sustum..! Birikti yanaklarimda alfabe..Ya RAB..! Sukütu'mu en güzel duam eyle.. | |
04 Şubat 2012, 11:30 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 14300 Üyelik T.:
08 Ekim 2011 | Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?"
kardeşim ne biçim adamlarsınız...takmışlar kandil gecelerine sizin başka derdiniz yokmu hayatınız okadar düzgünmü bence onları düzeltmeye çalışın. bu nasıl birşeydir. insanlar toplanır ibadet ederler.ne var bunda hergün yaşamalıyız diyorsunuz tamam her gun yaşayalım elimizden geldiğince ama ben şahsım olarak her gün çok derinden yaşayamıyorum bu hergun yaşayalım diyenleride görüyoruz suratlarda bir kg makyaj veya islamıyete hiç yakışmıcak bir hayat... suratında o kadar boya ile çok merak etmişimdir 5 vakit nasıl abdest alır bu ahmaklar kandillere karşı gelenler önce kendi hayatlarınıza bakın geri zekalılığında böylesini görmemişdim.
|
04 Şubat 2012, 14:09 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?" sayın kamer34 hocam, verdiğiniz bilgilerden dolayı Allah razı olsun,Rabbimiz müslümanları bu tür kuranı ve peygamberin pratikliğinde olmayan peygamberin ashabı tarafından uygulanmamış, islam dinine tuleka dönemlerinde giren ve atalarının geleneğini ve örflerini birlikte taşıyıp getiren ve bunuda ibadet gören zihniyetten muhafaza etsin.Rabbimiz bütün müslümanları bu tür tağutun maslahatını ve kendi menfaatlerini düşünen ve peygamberin davasından uzak bi tavırla peygamberi sevgiye ulaştığını zanneden zihniyettende ve oluşumundan koruyup herdaim uyanık kalmada yardım ve korusun.. Peygamberi sevmek ,peygamberi anmak peygamberin davası olan islamın yani ALLAH TAN BAŞKA İLAH OLMADIĞINI,insanlara ulaştırmak ve bu bu dönemin sahte ilahlarını insanlara ifşa etmek olur,bu tür [mevlit] uygulamalarına katılan hocalardan varmıdır peygamberlerin indiriliş gayesi olan ve vefatlarına kadar mücadele ettikleri ALLAHTAN BAŞKA İLAH YOKTUR ilkesine binaen bu dönemin sahte ilahlarını insanlara anlatıp bu sahte ilahlık taslayanlarla mücadeleye yönlendiren,gerek tv lerde gerek camilerde bu kutlamaları yapanlar mevcut HÜKÜMET[Allahın hükmüyle hükmetmeyen ,hükmetme yetkisini kendinde gören sahte ilahlar] ve sistemlerle birbirlerinin menfaatinin maslahatını gözetenlerle ALAN RAZI VEREN RAZIYA GİDERLER...Böylecede peygamberi andıklarını zannederler,ayrıca bütün katılımcı arkadaşlara soruyorum,ŞU SORUYU AZ DA OLSA PEYGAMBERDEN HABERDAR OLAN HER İNSANIN KOLAYLIKLA CEVAPLAYA BİLECEĞİ Bİ SORUDUR LÜTFEN POLİMİĞE GİRMEDEN CEVAPLAR MISINIZ. SORU ŞU...Gerek kandillerde,gerek diğer günlerde camileri veya tv ekranlarını dolduranların karşısına [farazi] Hz Muhammed çıksa ve onlara sadece ALLAHIN ŞERİATİNE UYUN,müslümanlar ancak şeriatçı olmakla emrolunmuş ve ancak şeriatçi olmakla kurtulurlar derse,camideki hoca Peygamberden mikrofonu alıp,hangi tv kanalında çıkmışsa peygamber o kanalıda mevcut ASAYİŞ,basıp PEYGAMBERİ ŞERİAT PROPAGANDASI YAPIYOR DİYE TUTUKLAMAZ MI,cami hocasıda peygamberi minberden aşağı atmaz mı...[ATMAYAN HOCAYIDA O CAMİDE TUTARLAR MI] Bütün peygamber sevdalısı havariliği yapanların halen ölmemiş hayatlarına ve kalplerine çağrıdır bu soru..... ve bütün sesimle haykırıyorum Ey alemlerin rabbi olan ALLAH ,Kendini ,dinini ve peygamberini nasıl anmamız gerektiğiyle ,gerek vahiyni,gerek peygamberini örnek gösterdiğin gibi ben ve benim gibiler öyle anıyoruz ve peygamberinide bu anışımızdan haberdar et ve müslümanları muhafaza et.. ve esmanur ablam ister kız,ister bağır ,güzel bacım nÖNEMLİ OLAN ALAN VE VERNİN RAZI OLMASI DEĞİL, ALLAHIN RAZI OLMASIDIR,Allahın razı olacağıda ALLAH İÇİN, Allah a göre ,rasulunun uygulamasına göre ile olur...
__________________ önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ... |
04 Şubat 2012, 14:34 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?" MÜSLÜMANA DÜŞEN GÖREV SAMİMİ OLAN BU HALKA,BU MÜSTEKBİRLERİN VE BELAMLARIN OYUNUNA GELMEME ÇAĞRISIDIR,Yoksa bu halkın peygamberi anmasına zerre kadar karşı değiliz sadece usul bu değildir diyor ve kamer34 konuyu detaylı verilerlede anlaşılır kıldığının kanaatindeyim,katılımcı olup karşı gelenlerinde zerre kadar samimiyetinden şüphem yok ama iyi niyet,doğru amelle SALİH olur...
__________________ önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ey "İnsanlıktan" istifa eden "İnsanlık! "/Muhsin Arslan | Muhsin Arslan | Muhsin Arslan | 23 | 21 Eylül 2023 08:37 |
"Ecir" olmakla " esir" olmak arasında sıkışan insan | suhtem | Makale ve Köşe Yazıları | 10 | 03 Ekim 2021 16:14 |
EŞİNİ "EV"E BAĞLAYAN ve Evi "Mutluluk Yuvası" Yapmayı Başaran Kadınlar | KuM TaNeSi | Evlilik-Nikah Konuları | 17 | 28 Ocak 2020 15:05 |
""Müşrikleri Tekfir Etmemek/Onların Kafir Olduklarından Şüphe Etmek"" | kamer34 | Tevhid Ve Şirk Konuları | 9 | 14 Mart 2014 00:27 |
"Karı koca arasına fitne sokana lanet olsun." diye bir hadis-i şerif var mıdır? | Medineweb | Soru Cevap Arşivi | 1 | 12 Nisan 2013 20:52 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|