|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Esadullah,Açılış Tarihi: 06 Nisan 2012 (15:08), Konuya Son Cevap : 06 Nisan 2012 (15:08). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06 Nisan 2012, 15:08 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 15316 Üyelik T.:
18 Aralık 2011 | Resûl-i Ekrem'in (s.a.v) Güzel Ahlâkından Bazıları Resûl-i Ekrem'in (s.a.v) Güzel Ahlâkından Bazıları Resûl-i Ekrem'in (s.a.v) Güzel Ahlâkından Bazıları Resûl-i Ekrem (s.a.v.) insanların en yumuşağı, en şecaatlisi, en âdili, en çok iffet ve namus sahibi idi. Resûl-i Ekrem en cömerdi idi. Onun yanında para akşamlamazdı. Şayet elinde para bulunsa onu dağıtmadan evine gitmezdi. (Bâzı zevceleri nezdinde) azamî bir senelikten fazla nafaka bulundurmamıştır. Bu da hurma ve arpa gibi sâde bir yiyecekten ibaret idi. Eline geçen dîğer serveti Allah rızâsı uğrunda infâk ederdi. Kendisinden istenilen ve kendisinde bulunan her şeyi verirdi. İnsanlarla güzel geçinmek ve onlara iyi muamelede bulunmak, alçak gönüllü olmak, elinden geldiği kadar herkese iyilik etmek, yemek yedirmek, selâm vermek, kötü adam da olsa müslümân bir has¬tayı ziyaret etmek, müslümân cenazesini teşyi, müslim ve gayr-ı müslim komşuları ile iyi geçinmek, yaşlı müslümânlara saygı göster¬mek, davete icabet etmek, davet sahibine duâ etmek, bağışlamak, ara-bulmak, cömertlik, kerem ve semahat, selâm vermeğe önce başlamak. hiddetini yenmek, insanların kusurlarını bağışlamak, İslâmın haram ettiği şeylerden kaçınmak, (oyun, kumar, türkü, şarkı vesaire gibi.) gıybet,.yalan, cimrilik, eziyet, hile, hıyanet, söz gezdirmek, ara bozmak, akraba ile alâkasını kesmek, kötü ahlâk, kibir, böbürlenmek, kendini beğenmek, insanlara karşı sallanmak, dil uzatmak, fazla övmek, fahiş sözler konuşmak, kusur araştırmak, kin, çekememezlik, teşe'um, azgınlık, düşmanlık ve zulm gibi kötü hâllerden sakınmak, iyi ahlâktan¬dır. Enes (r.a.) anlatıyor: Hiç bir iyilik yok ki, Resûl-i Ekrem bizi ona davet edip onu yapmamızı emretmemiş olsun. Hiç bir ayıp, kötü ve çirkin iş yok ki, Resûl-i Ekrem bizi onunla korkutup ondan men etmemiş olsun. Yâni dâima bize her türlü iyilikleri yapmamızı teşvik ve emreder, her türlü kötülükten bizi korkutur ve men ederdi. Misafirine kendi minderini de verdiği ve oturuncaya kadar isrâr ettiği de olurdu. Karşısına çıkan adama öyle samimi davranırdı ki, herkes kendisinin onun katında en sevimli kimse olduğunu zannederdi. Meclisde bulunan herkese ayrı ayrı yönelir ve sohbetten nasibini verirdi. Herke¬se teveccüh eder, onunla konuşur, ayrı ayrı hâl ve hatırını sorardı oturması, konuşması ve dinlemesi, güzel davranışları çok samimî idi Bununla beraber meclisi bir haya; tevâzû ve huzur meclisi idi. İnsanlara en çok acıyan, en hayırlı ve en faydalı olan idi. Onun meclisinde asla sesler yükselmez ve yüksek sesle konuşulmazdı, Meclisden kalktığı zaman: "Allah'ım, sana hamd eder ve seni noksan sıfatlardan tenzih ede¬rim. İbâdete lâyık olan ancak sen olduğuna şehâdet eder, sana tevbe edev ve senden mağfiret dilerim". der ve "Bunu bana Cebrail öğretti" derdi. Bir gün Resûl-i Ekrem sıkıntın idi. Bedevinin biri bir şey sormak üzere huzuruna girmek istedi. Ashâb-ı Kiram bedeviye: "Bırak, bu gün Resûl-i Ekrem'in canı sıkıntılı, bir şey sorma," dediler. Adam: "Beni bırakın, ben onu güldürmeden bırakmam," dedi ve Resül-i Ekrem'e: "Ey Allah'ın elçisi, duydum ki Deccal insanlara Tirid yedirecek yemeyen insanlar acından ölecek. Ne buyurursun, ben onunla karşılaşırsam yemeyerek acımdan mı öleyim, yoksa yiyip karnımı doyurduktan sonra, yine onu inkâr ve Allah'a imanım üzerine mi kalayım?" dedi. Bunu duyan Resûl-i Ekrem gülümsedi ve dişleri görüldü, sonra da: "Hayır sen ondan yeme, Allahu Teâlâ seni acından öldürmez," buyurdu. Resûl-i Ekrem insanların en neşeli ve güler yüzlü olanı idi. Ancak Kur'ân-ı Kerîm'in nüzulü veya Âhireti hatırladığı veya va'z u nasihat ettiği zaman çehresi değişirdi. Onun gönül hoşluğu en güzel bir şekilde idi, va'zı ise çok ciddî idi. O yalnız Allah için gazab eder ve gazabı hâlinde bir şey yapmazdı. Bütün işlerinde hal ve tavrı bu idi. Bir sıkıntı ile karşılaştığı zaman; "Lahavle velâ kuvvete illâ billâh" der ve işini Allah'a havale eder, O'ndan kurtuluş dilerdi. Sonra da şöyle duâ ederdi: "Allah'ım bana hakkı hak olarak göster ki, ben ona uyayım. Bana kötüyü kötü olarak göster ve ondan uzak kalmağı nasîb et. Senin hidâyetin hilâfına nefsimin arzusuna uyacak karışıklıklardan beni koru. Arzularımı senin tâatine tâbi kıl, rızâm bana nasîb et. Beni hakka hi¬dâyet et. Sen dilediğini doğru yola ulaştırırsın." Resûl-i Ekrem bulduğunu yerdi. En çok sevdiği kalabalıkla yemekti. Sofra kurulduğu zaman: "Allah'ım, bu yemeği, kendisi ile Cennet nimetlerine ulaşacak şükrü ödenmiş nimetlerden kıl." Derdi. (1067) Umumiyetle yemek yerken Namazda olduğu gibi otururdu. Ancak ayaklarını arkada birbiri üstüne koyup: "Ben ancak bir kulum, kölenin oturduğu gibi oturur ve yediği gibi yerim." (1068) Derdi. Sıcak yemek yemez ve: "Sıcak yemekte bereket olmaz, Allahu Teâlâ bize ateş yedirmez, yemeği soğutunuz." (1069) buyururdu. Dâima önünden ve üç parmağı ile yerdi. Bazen dördüncü parmağını da yardımcı olarak kullanırdı. İki parmağı ile yemez ve: "O, şeytanca bir yemektir", derdi. "Yâ Âişe, tencere kaynattığınız zaman oraya fazla kabak koyun, zira kabak kalbi takviye eder. Buyurmuştur. Kendisi avlanmaz, fakat avlanan kuş etini yer ve kendisine avlanan kuşlardan getirilmesini arzu ederdi. Et yerken başını ete eğmez, belki eti ağzına getirir ve ısırarak koparırdı. Ekmek ile yağ yerdi. Koyun bacak ve butlarını severdi. Tencerede pişen kabağı, sirkeye doğranmış ekmeği Acve hurmasını sever ve bu hurmaya bereket ile duâ ederdi. "Bu hurma Cennet meyvelerindendir. Zehir ve sihire karşı şifâdır." derdi. Yine Câbir'in (r.a.) rivayetinde; Resûl-i Ekrem Hayber gününde Bilâl'ın elbisesi içinde toplanan gümüşleri taksim ediyordu. Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü, taksimatını adaletle yap," dedi. Resûl-i Ekrem: "Yazık sana! Eğer ben adalet etmezsem, kim adalet edebilir? O zaman bu hususta ziyan etmiş olurum!... "Binaenaleyh nasıl adalet etmezmişim?" Buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.): Bu adam münafıktır, bunun boynunu vurayım, diye ayağa kalkınca, Resûl-i Ekrem: "Allah korusun, artık insanlar bunu dillerine dolar ve "Muhammed kendi adamlarını öldürüyor" derler, (1086) buyurdu. Yine bir savaşta fırsatını bulan bir düşman ekinde kılıcı olduğu hâlde Resûl-i Ekrem'e yaklaşarak: "Şimdi seni benim elimden kim kurtarabilir?" Dedi. Resûl-i Ekrem: "Beni Allah korur," der demez adamcağızın elinden kılıç düştü ve Peygamberimiz hemen kılıcı alarak: "Ya şimdi seni benim elimden kim kurtarır?" Buyurdu. Şaşkına dönen adam: "Sen kılıcı eline alanların iyilerinden ol, yâni beni bağışla," diye yalvardı. Resûl-i Ekrem kendisine: "Şehâdet getir," buyurdu. Adam: "Hayır, bunu söyleyemem, ancak senin tarafına geçmeyeceğim gibi seninle savaşanlarla da arkadaş olmam ve seninle artık harb etmem," dedi. Resûl-i Ekrem de kendisini serbest bıraktı. Adamcağız, kendi adamlarına döndüğü zaman: "İnsanların en hayırlısının yanından geliyorum." dedi. Yine Enes'in (r.a.) rivayetinde, yahudi kadınlarından birisi Resûl-i Ekrem'e zehirli koyun eti getirdi. Resûl-i Ekrem: "Bu zehirli eti niçin bana getirdin?" diye sordu. Kadın: "Seni öldürmek için getirdim," dedi. Resûl-i Ekrem: "Allahu Teâlâ seni muvaffak etmez" buyurdu. Bu kadını katledelim. diyenlere de: "Hayır, bırakın gitsin." Buyurdu. "Bu, Rabbimin fazlındandır; beni imtihan etmek içindir. Şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü yapacağım? Kim şükreder; kim de nankörlük ederse, muhakkak ki Rabbim onun şükrüne muhtaç değildir, ona yine de nimet verir." "Ve düşünün ki, Rabbiniz şunu bildirdi: And olsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırı¬rım ve eğer nankörlük ederseniz, haberiniz olsun, gerçekten azabım çok şiddetlidir." "Ey Rabbim! Bana ilham et ki, hem bana, hem de ebeveynime ihsan uğun nimetine şükredeyim; ve razı olacağın iyi bir âmel yapayım. Rahmetinle salih kullarının arasına (Cennete) koy." [149] 149-İmam Suyuti, Camius-Sağir Ve Tercümesi, Aydın Yayınevi: 1/109-115 |
Konu Sahibi Esadullah 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Bu Zaman Manevi Fetrettir | Esadullah | Esadullah | 2 | 128 | 09 Kasım 2024 12:40 |
Kuantum Belirsizlik (Heisenberg) İlkesi Kuranda... | Esadullah | Esadullah | 0 | 114 | 08 Ekim 2024 16:38 |
Gayb Alemine Açılan Kapılar... | Eserler/Yazarlar | Kara Kartal | 1 | 469 | 29 Ocak 2023 13:22 |
Hiperaktif ve Otizm Çocuklar İçin ... | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | Mihrinaz | 1 | 486 | 14 Ekim 2022 01:49 |
Tabiat ve Burçlara Göre Beslenme-Hangi Tabiat... | Alternatif Tıp | Esadullah | 2 | 609 | 14 Ekim 2022 01:38 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Sağ kelimesinin kullanıldığı yerlerden bazıları =) | Nesli_Nur | Bilgi Dağarcığı | 6 | 02 Mayıs 2022 00:40 |
Kur'an-ı Kerim'de kişisel gelişim ayetlerinden bazıları... | su damlası | Kur'ân-ı Kerim Genel | 0 | 24 Mayıs 2017 21:18 |
Kuran Ahlakından Uzak Yaşayan Toplumlar | Hazan Mevsimi | Kur'ân-ı Kerim Genel | 1 | 14 Ocak 2010 17:43 |
RESUL-İ EKREM'İN (S.A.A)EMİR'ÜL MÜ'MİNİN ALİYE TAVSİYELERİ | İmamHüseyin | Hz.Muhammed(s.a.v) | 0 | 08 Nisan 2009 14:11 |
Hak Dostlarının Örnek Ahlakından /Tebessüm | medinelii | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 0 | 04Haziran 2008 00:36 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|