|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Boşluk,Açılış Tarihi: 03Haziran 2009 (16:42), Konuya Son Cevap : 05Haziran 2009 (18:00). Konuya 4 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03Haziran 2009, 16:42 | Mesaj No:1 |
KARŞIT CİNSLER ARASINDA TOKALAŞMA. KARŞIT CİNSLER ARASINDA TOKALAŞMA. Tokalaşmayı "yasak" sayan alimler, bunu seddi zeria babından yasak saymışlardır. Yani haramdan kaçmak için yolu daha baştan tıkamak. Bunu da la takrabuz-zina: zinaya yaklaşmayın ayetiyle delillendirenler olmuştur. 1. Bu konuda Kuranda celi bir hüküm yer almaz. 2. Sünnette bu kadınlarla tokalaşma konusunda birbiriyle çelişen rivayetler yer alır. Mesela Efendimizin kadınlardan beyatı nasıl aldığı konusunda birbirinden çok farklı rivayetler nakledilir. Bu rivayetler 8 ayrı versiyondan oluşur. Bu rivayetlerin hepsini bir arada Mümtehane suresinin 12. ayetinin tefsirinde İbn Kesirde bulabilirsiniz. Bunlardan en belirgin olanlarını burada zikredeyim: a) "Ben kadınlarla tokalaşmam" diyen Rasulullah su dolu bir kaba elini daldırdı, kadınlar da daldırdı. b) Rasulullah kıyalı kapıdan ellerini uzattı biz de uzattık ve biatlaştık. c) Ömer elini uzatarak kadınlardan Allah rasulü adına tokalaşarak biat aldı. d) İbn Ebi Hatimden gelen Hz. Aişe rivayetinde: Hz. Peygamber Fetih günü biat için gelen Hinde elindeki kınayı çıkarıp gelmesini söyler. O kınayı çıkarıp geldikten sonra elini kabul eder ve biat alır (İbn kesir, IV, 354) SÖZÜN ÖZÜ: Bu hususta azimet mümkün olduğunca sakınmaktır. Fakat muhatabın yanlış anlayacağı durumlarda, hassaten inancınızı ilzam edecek durumlarda, hele onun onurunu rencide edecek ve sizden nefret ettireceğini bildiğiniz durumlarda bu ruhsatı kullanmak azimetin ta kendisi olabilmektedir. mustafa islamoğlu | |
Konu Sahibi Boşluk 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
BOŞANMAMAK İÇİN ELİNİZDEN NE GELİYORSA ONU YAPIN... | Serbest Kürsü | Esma_Nur | 2 | 1700 | 18 Eylül 2009 21:18 |
ERDOĞANDAN KABİNEYE KÜRT / TÜRK ŞİİRİ | İslami Haberler | dua dilencisi | 1 | 2040 | 13 Eylül 2009 11:46 |
AZİZİM ! | Şiirler ve Şairler | namzet davadar | 1 | 1313 | 02 Eylül 2009 22:04 |
Şaka Gibi...27 sene küs kaldılar, peşpeşe öldüler | Fıkralar-Hikayeler | Esma_Nur | 1 | 1456 | 24Haziran 2009 18:14 |
KUTSALA DOKUNMA(MA)K ÜZERİNE !.. | Serbest Kürsü | Boşluk | 0 | 1516 | 05Haziran 2009 18:57 |
03Haziran 2009, 17:25 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: KARŞIT CİNSLER ARASINDA TOKALAŞMA.
Mahrem olmayan kadına bakmak haram olduğuna göre, onlara dokunmak veya tokalaşmak mutlaka haramdır. Peygamber'e (sav) bi'at eden kadınlar dediler ki: Ey Allah'ın Resulü biat ederken elimizi tutmadınız. Peygamber (sav) kadınların elini tutup tokalaşmam buyurdu (Ahmed bin hanbel, Nesai, İbn Mace). Hazret, Aişe (ra) biat ile ilgili şöyle buyuruyor: Allah'a yemin ederim ki Resulüllah'ın eli bir kadının eline dokunmadı. Sadece sözle onlardan biat aldı" (Müslim). Peygamber (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: "Sizden biriniz başına iğne ile dürtülmesi kendisi için helal olmayan bir kadına dokunmaktan daha hayırlıdır."İslam dini kadınla tokalaşmayı yasaklamakla kadını tezyif etmiyor. Bilakis şerefini kurtarıyor. Kötü niyetli kimselerin şehvetle el uzatmasına engel oluyor __________________ |
03Haziran 2009, 17:32 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: KARŞIT CİNSLER ARASINDA TOKALAŞMA.
Kadının Yabancı Erkekle Tokalaşması Caiz midir? Bir erkeğin kendisine nikâhı düşebilen yabancı bir kadınla; bir kadının da baba, kardeş ve amcaları gibi mahremleri sayılan erkeklerin dışında diğer erkeklerle tokalaşması caiz görülmemektedir. Bu hususta Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) nasıl hareket ettiği bizim şaşmaz bir ölçü durumundadır. Efendimiz, kendisine bîat için gelen Sahabî hanımlara şöyle buyurmuşlardır: “Ben kadınlarla tokalaşmam. Benim yüz kadına söylediğim söz bir kadına söylediğim söz gibidir.”[1] Hz. Âişe Validemiz (r.a.) ise Resulullah'da (a.s.m.) gördüğünü şöyle nakletmektedir: “Resulullahın (a.s.m.) mübarek eli hiçbir yabancı kadının eline kesinlikle değmedi.”[2] Buhârî aynı hadisi Kitâbu’ş-Şurût’ta şu lafızlar ile tahriç (rivayet) etmiştir: Âişe naklediyor: “ Vallahi Rasûlullah’ın eli biatlaşma esnasında hiçbir kadının eline değmedi. O, ancak söz ile biat almıştır.”[3] Yine Buhârî az bir lafız değişikliği ile Kitabu’t-Talâk’ta da tahriç etmiştir: “Hayır, Allah’a yemin olsun ki, onun eli hiçbir kadının eline değmemiştir. Ancak o, kadınlardan söz ile biat almıştır.”[4] Muhammed b. el-Münkedir, Ümeyme bt. Rukayka’nın şöyle dediğini nakletmektedir: “Kadınlar topluluğu içinde Rasûlullah’a biat etmeye geldim. Bize; “ Gücünüzün yettiğince, ben kadınlar ile tokalaşmam”, diyordu. [5] Ümeyme bt. Rukayka durumu şu şekilde nakletmektedir: “İslam üzere biatleşmek için kadınlar topluluğu içinde Rasûlullah’a gittim. Biz kadınlar; Ey Allah’ın Rasûlü! Sana, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarımızı öldürmemek, bilerek iftira ve suçlamada bulunmamak, ma’ruf olnda sana isyan etmemek üzere biat ediyoruz, dedik. O da bize; “ Gücünüzün yettiği kadar”, diyordu. Biz, Allah ve Rasûlü bize, bizden daha merhametlidir, hadi sana biat edelim yâ Rasûlallah, dedik. Rasûlullah da, “ Ben kadınlar ile musafaha etmem. Ancak benim yüz kadın için söylediğim bir söz, tek bir kadın için söylenmiş gibidir” buyurdu.[6] İbn Hanbel, Esmâ bt. Yezîd’den, Hz. Peygamber’in; “ Ben kadınlar ile tokalaşmam” dediğini nakletmiştir.[7] Hadislerdeki ölçü bu şekilde belirtilmektedir. Bundan dolayı gerek iş hayatında, gerekse ailevî münasebetlerde ve bazı merasimlerde erkeğin kendisine yabancı bir kadınla veya bir kadının yabancı bir erkekle tokalaşması hususunda bir ruhsat bulunmamaktadır. Ayrıca bu bir zaruret de değildir. Yani, “Bu zaruri bir haldir” diye insan gönül rahatlığı içinde bu yasağı işleme yolunu zorlayamaz. “Zaruret”, ancak insanın “muztar” halde kaldığı, haram olan o şeyi yapmadığı zaman canına, malına ve namusuna bir zarar gelebilecekse ve bu durum da kuvvetli bir ihtimalle tahmin ediliyorsa, ancak o zaman yapılır. Yoksa her akla gelen sıkıntılı bir hal, her karşılaşılan âcil ve ânî bir durumda “Bu zarurettir” diyerek haram olan bir şeyi yapmak ve tatbik etmek gerekir ki, bu, suiistimali netice verir. O zaman her önüne gelen kendi ölçülerine göre bir “zaruret” bahanesi ileri sürer, böylece bütün mahzurlu şeyler mübahlaşıverir. Halbuki mesele böyle değildir. Zarureti sadece İslam belirler, bunun dışında kişi kendi keyfine göre zaruret sınırları koyamaz. Ne zaruretin sınırlarını genişletebilir, ne de daraltabilir. Zaruret ancak meşru çerçeve içinde kalmanın imkânsız olduğu hallerde sözkonusu olabilir. Bir Müslüman, sosyal münasebetlerine zarar vermeden meşru daire içinde kalabilir, yaşayabilir. Öyle ise, “zaruret mecburiyet” prensibini hatıra getirerek erkeklerin nâmahrem olan kadınlarla, kadınların da yabancı erkeklerle tokalaşmasının bugün artık zaruret gerekçesiyle tatbik edilmesinin haklı bir dayanağını bulmak pek o kadar kolay değildir. Çünkü, böyle bir zaruret yoktur. İnsan yapmadığı zaman ne canına, ne malına, ne de namusuna bir eksiklik ve zarar gelmez. Çevrenin garip karşılayacağı ihtimalinin, kişinin yabancı kadınla tokalaşmadığı an medenî münasebetlerde bir eksiklik olacağı telâkkilerinin, dikkatleri üzerine çekerek “gerici, yobaz” olarak karşılanmanın haklı sebeplerini bulmak mümkün olmasa gerektir. Bunlarla birlikte Batıdan gelen bu yanlış âdet ve “görgü kuralı” yaygın bir şekilde yerleşmiş durumda. Bunun için nasıl hareket etmeli? Hem inancımıza bir halel getirmeyip mesuliyetli bir duruma düşmeden; hem de bunun dinen bir mahzur teşkil ettiğini tam olarak bilmeyen muhatabımızı kırmadan, incitmeden nasıl davranmalıyız? Bir kere siz bu hali bir haram olarak biliyor ve inanıyorsanız, ki öyledir; o zaman bu mahzurlu duruma düşmemek için bir gayret sarf edecek, onu işlemeye meydan vermeyecek, yerine göre hareket etmeye çalışacaksınız. Başka bir husus; bir fırsatını bularak muhataba bu durumun dinen haram olduğunu söylersiniz. Zaten onun sizi anlayışla karşılaması, fikir ve inancınıza saygılı olması medenî olmanın bir gereğidir. Siz bu hususta tavrınızı belli ederseniz, ileriki karşılaşmalarda meselenin hallolduğunu veya belli bir mecraya girmiş olduğunu göreceksiniz. Bununla beraber, şayet kişi kendisini mecbur hissediyorsa, tokalaşmayı bir günah olarak bilir de yaparsa, mesuliyetini peşin olarak kabul etmiş olduğundan yine haram işlemiş sayılır. Fakat “Bunda bir mahzur yoktur” diye düşünürse, haramı helâl olarak görmüş olacağından küfür tehlikesi altına girmiş demektir. Bu arada şunu da hatırlatalım: Kadın şehevânî histen kesilmiş yaşta ihtiyar olursa, onunla musafaha yapmada, elini öpmede bir mahzur yoktur. Çünkü, arada hissî bir mahzur kalmamış bulunmaktadır. Ancak erkek kaç yaşında olursa olsun, isterse seksen-doksan yaşında bulunsun, haramlık devam etmektedir. __________________________________________________ _____________________ 1- Neseî, Bîy’a: 18; İbni Mâce, Cihad: 43. 2- Buharî, Ahkâm, 49; İbni Mâce, Cihad: 43. 3- Buhârî, Şurût, 1, ( III, 173 ) . Aynı lafız ile Buhârî Mümtehine Sûresi’nin tefsirinde bu hadisi tahriç etmiştir. Bkz: Tefsîru Mümtehine, 2, ( VI, 61 ). 4- Buhârî, Talak, 20, ( VI, 173). Ayrıca bkz: İbn Hanbel, Müsned, VI, 270. 5- İbn Mâce, Ebû Abdillah M. b. Yezîd el-Kazvînî, Sünen, tsz., yy., Cihad, 43, ( II, 959-60 ). 6- İbn Hanbel, Müsned, VI, 357. Tirmizî, Sünen, Siyer, 37, ( IV, 21-2 ). Mâlik, el-Muvattâ, Beyrut, 1989, 7- İbn Hanbel, Müsned, VI, 459. |
05Haziran 2009, 17:00 | Mesaj No:4 | |
RE: KARŞIT CİNSLER ARASINDA TOKALAŞMA. Alıntı:
Bence iyi müşahade etmek lazım vesselam... | ||
05Haziran 2009, 18:00 | Mesaj No:5 |
RE: KARŞIT CİNSLER ARASINDA TOKALAŞMA.
Açıklamanız için teşekkürler... Burada birşey soracagım; Kardavi'nin kardavi olarak bu görüşünü beş yıl bekleterek bu açıklamayı yapması kendisini kafir /zındık yapar mı ? Bence beş yıl beklemesinin altında ve ardında yatan çok önemli hikmetler / sebepler oldugunu düşünüyorum... Misal şu an ben sizlere bazı şeyleri açıklasam bu medinede yer yerinden oynar dersem.. Açıklamalarımın medinenin yüzde 99'ına çok fazla bir yararı olmayacagını; yanlız yüzde 1'lik kesimin ise çok işine yarayacağını söylersem eğer, şuna emin olun ki arabi misali taşlanırım... Peki.. Bu beni hakkı söylemekten alıkoyar mı ? Cevap: Hayır asla!.. Peki neden açıklama konusunda geciktirmeyi , ertelemeyi tercih ederim? : Cevap: Hazır değilsiniz...Peki ben ne yapmalıyım? Ne yapmakla mükellefim ? : Sizin bu anlatacaklarıma ruhsal,duygusal, düşünsel, islami,ahlaki her şekilde hazır olmanızı sağlamakla mükellefim... evvela.. Sizi küçük bir cemaat gibi düşünerek, kendi üzerime düşen görevimi yerine getiririm..Daha sonra verilmesi gerekenleri, taşıyabileceğiniz şekilde verirsem yararı olur, ama kalkıp da size pat diye söylersem, hem sizin için bir yararı olmaz, hem kafir zındık ilan edilirim , hem de bu cemaat bundan alması gereken dersi/mesajı/düşünceyi alamaz.. Yani kaybet+kaybet politikası uygulanmış olur ki bunun da hiç bir yararı yoktur.. Diğer türlü davrandığımızda ise kazan+kazan politikası uygulamış olduğumuzdan hem ben size hakkı; hakkıyla yerli yerinde söylediğim için kazanırım, hem de siz , hakkı hazır olduğunuz kafa konforunuz ile temaşaa edersiniz.. Anlatabildim umarım. Sonuç olarak Kardavi doğru olanı yapmıştır... Vesselam!. | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Musafaha(tokalaşma) Adabı | TufeyL | Hadis-i Şerif | 1 | 25 Mart 2023 04:52 |
Nişanlılık döneminde yüzyüze görüşme tokalaşma | MERVE DEMİR | Evlilik-Nikah Konuları | 0 | 14 Nisan 2009 10:30 |
KUR'AN İLE KUTSİ HADİS ARASINDA NE FARK VARDIR? | NUR | Kur'ân-ı Kerim Genel | 0 | 18 Mart 2009 23:46 |
Musafaha (Tokalaşma) Üzerine | Huzurİslam | Hadis-i Şerif | 0 | 26 Kasım 2008 03:09 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|