|
Konu Kimliği: Konu Sahibi makbergülü,Açılış Tarihi: 28 Mart 2013 (13:09), Konuya Son Cevap : 22 Temmuz 2015 (21:57). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
28 Mart 2013, 13:09 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 17068 Üyelik T.:
03 Mart 2012 | ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-II 1. ÜNİTE ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-II 1. ÜNİTE ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-II 1. ÜNİTE YENİDEN YAPILANMA DÖNEMİ Türk istiklal Harbi’ni gerçekleştiren lider Mustafa Kemal Atatürk ve kadrosu maddi imkânsızlıklar kadar Türk insanının yarından ümitsiz, karamsar hâlinden ileri gelen problemleri aşılmak zorunda kalmıştır. Osmanlı Devleti’nin son döneminde yaşadığı ekonomik, siyasi ve sosyal çalkantılar dolayısıyla Anadolu insanının yöneticilerine karşı duyduğu güvensizlik ve kuşku dönemin edebiyat ürünlerine kadar yansımıştır. Bu dönemin ruh hâlini yansıtmada başarılı olmuş roman örnekleri arasında, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban” (ilk baskısı 1932) ve Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşçı” (ilk baskısı 1965) adlı romanlarıdır. CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA TÜRKİYENİN GENEL GÖRÜNÜMÜ Nüfus: İstatistik göstergeler ışığında Türkiye’nin nüfusu 1927 yılı verilerine göre 13.648.270 kişidir. Ülke genelinde 63 il, 328 ilçe, 699 bucak, 39.901 köy vardır. 1927 yılı nüfus verilerine göre; nüfusun 6.563.879’u erkek, 7.084.391’i kadındır. Son dönemdeki savaşların etkisiyle erkek nüfusun azaldığı dikkat çekmektedir. Bu nüfusun %24.2’si şehirlerde, %75.8’i köylerde oturmaktaydı. Diğer bir deyişle bir kırsal toplum söz konusu idi. Sosyolojik anlamda modernleşmenin en önemli göstergelerinden biri olan şehirleşmenin gerilemesi ve şehir nüfusunun köylerde yaşayan nüfusu geçmesi için 1985 yılını beklemek gerekmiştir. Sağlık: Ülke genelinde sağlık hizmetleri son derece yetersiz seviyedeydi. Çoğunluğu büyük yerleşim merkezlerinde toplanmış devlet hesabına ve serbest çalışan tüm sağlık personelini kapsayacak şekilde 1928 yılı itibarıyla 1.078 doktor, 130 hemşire, 1.059 sağlık memuru ve 377 ebe mevcut görünmektedir. Kabaca bir hesapla 12.661 kişiye bir doktor düşmektedir. Tabiidir ki ülke geneline eşit şekilde bir dağılım söz konusu de¤ildir. Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı ilk kanunlarda halkın sağlığına yönelik olanlara öncelik vermesi mevcut durumu yoruma ihtiyaç bırakmadan ortaya koymaktadır. Eğitim: Cumhuriyet idaresinin üzerinde en çok duracağı saha eğitim olacaktır. Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet edeceği aklı hür, vicdanı hür nesillerin ancak eğitimle mümkün olacağı düşüncesiyle daha millî mücadelenin savaşları devam ederken Ankara’da toplanan Maarif Kongresi ile eğitim alanında yapılması gereken atılımlar değerlendirmeye alınmıştır. Maarif Kongresi: Kütahya Altıntaş Savaşları sırasında 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Ankara’da Mustafa Kemal Paşa’nın açılışını yaptığı kongrede ülke eğitimcileri görüş ve önerilerini devlet yöneticileri ile paylaşmışlardır. İlköğretim:1923-1924 yılı verilerine göre Türkiye’de mevcut ilkokul sayısı 4.894’tü. Bu okullarda eğitim alan öğrenci sayısı 341.941 iken bu müesseselerde görev yapan öğretmen sayısı ise 10.238’dir.Ülkede 1860’lı yıllardan itibaren aydınlar ve devlet adamları arasında devamlı bir arayışa konu olan okur-yazar oranını artırma mücadelesinde 1928 Harf inkilabı ile yeni bir devreye başlangıç yapıldığı göz önüne alınmalı ve 1940’ta ulaşılan rakamların yaklaşık %0.5 seviyelerinden başladığı unutulmamalıdır. *Ortaöğretim tablosu da iç açıcı olmaktan uzaktır. 1923-1924 senesinde 72 ortaokul, 796 öğretmen ve 5.905 öğrenci ile faaliyet göstermektedir. Liselerde ise 23 okul, 513 öğretmen ve 1.241 öğrenci mevcuttur. *Yüksek öğretim devresi de öncekilerden farklı değildir. Osmanlı Devleti’nin yıkılışında mevcut fakülte ve yüksek okul sayısı 9, öğretim elemanı 307, öğrenci sayısı 2.914’tür *Dönem nüfusunun yarıdan fazlasının kadın olduğu göz önüne alınırsa halkın kız çocuklarını okutmakta çok çekingen davrandığı görülecektir. Cumhuriyet döneminde kız çocuklarının eğitimine büyük önem verilerek başlangıçtan itibaren bü- yük bir gelişme gösterilmiştir. Aynı artışın öğretmen sayısında da görülmesi bilinç- li bir iyileştirme gerçekleştirildiğinin kanıtı olmalıdır. *Cinsiyetler arasındaki denge bakımından ise sevindirici bir artışın sağlanmış olduğunun altı çizilmelidir. 1940-1941 yılı verilerine göre erkek öğrenci sayısı 661.279, kız öğrenci sayısı 294.468 olmuştur. Yani yarıya yaklaşmıştır. Kız öğrenci sayısı toplamda %18 den %44.4’e yükselmiştir. Kadın öğretmen sayısında da benzer artış söz konusu olmuştur. 1923-1940 aralığında toplamda %11.8’den %29’a yükselmiş- tir. Tarım Osmanlı toplumu büyük oranda bir tarım toplumu idi. 1927 tarihli tarım sayımına göre ülkede mevcut nüfusun % 67.7’si çiftçilik yapmaktaydı Türkiye’nin I.Dünya Savaşı öncesinde toprak sahipliği açısından bakıldığında toprak sahibi olmayan köylü, bütünün ancak %8’ini oluşturmaktadır. Orta ve az topraklı köylüler, toplam köylü nüfusun %87’sini meydana getirirken ekili topra- ğın ancak %34.5’ine sahiptirler. Çiftçi kesimin %5’i ise ekili toprakların % 65.5’ine maliktirler. 1927 Tarım Sayımı’ndaki durum göz önüne alındığında toplam ekilen alanın yaklaşık iki katına denk gelmektedir ve önemli bir miktardır. 1950’ye gelindiğinde kırsal alanda yaşayan ailelerin %20’sinin topraksız olduğu dikkate alındığında önemli bir hamlenin yapılmış olduğunu ifade etmek mümkün görünmektedir. Ulaşım Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyılın ortalarında başlattığı, öncelikle sermaye birikimi olmadığı için yabancı yatırımcılara ihtiyaç duyduğu demiryolu yapımı yüzyılın sonlarında yabancı devletlerle iyi ilişkileri devam ettirmek için kullanılan bir vesile hâ- line dönüşmüştür. ikili siyasi ilişkilerin seyrine göre dağıtılmaya başlanan demiryolu imtiyazı ulaşım ağını gayri millî bir duruma getirmiştir. Demiryolu ile ulaşıma büyük önem veren Cumhuriyet hükûmetleri hat uzunlu- ğu ve sayısını artırmanın yanında önemli oranda millîleştirme faaliyeti gerçekleştirmiştir. Osmanlı Devleti’nden devralınan demiryolu ulaşımında 1923 yılı itibarıyla hat uzunluğu 3.756 km, tren kilometresi 1.427.000 km idi. 1938 yılına gelindiğinde ise 7.148 km hat uzunluğuna karşın tren kilometresi 15.598.000 km olmuştur. On iki yıllık savaş döneminin yıkımlarına karşın on beş yılda ortaya konulan %100’lük artış dikkate değer bir gelişmeyi işaret etmektedir 1923’te 2.500 km olan karayolları, 1938 itibarıyla 21.575 km uzunluğa erişmiş- tir. Karayolu ağında da önemli ölçüde bir artışın sağlanmış olduğu söylenebilir. Ekonomik Durum *Osmanlı Devleti’nin son yıllarındaki ithalat ve ihracat dengesine baktığımızda; Devlet’in alım satım oranının oldukça dengesiz seyrettiğini söyleyebiliriz. Elbette ki son yüzyılda gerçekleştirilen ve millî üretimin tamamen önünü tıkayan anlaşmalar bu neticenin önemli sebepleri arasındadır. Dışarıya ancak tarım ürünleri ve ham madde satabilen bir ekonomi söz konusudur.Cumhuriyet’in ilk yıllarında dolar kuru 1$=T 67 olarak gerçekleşmişti.Bir diğer deyişle tamamen bir tarım ülkesi söz konusudur. Ülkede kişi başına düşen millî gelir ise 75.7 lira( 45.3 $) dı. TBMM Hükûmetinin kuruluşu ile birlikte daimi olarak zirai üretimi artırmak ve sahipsiz veya vakıf ve devlet malı toprakları topraksız köylüye dağıtmak yönünde çeşitli uygulamalar yapılmıştır On beş yıllık dönemin sonunda gayrisafi millî hasılanın %100 arttığını görmekteyiz. Söz konusu sektörler açısından sadece sanayi gelirlerinde yaklaşık %150’lik bir artış söz konusudur. Tarım ve hizmet sektörleri genel artış oranında kalmışlardır. Ekonomik Düzenlemeler 6 Eylül 1922 tarihli bir bakanlar kurulu kararı düşmanın yakıp yıkarak terk ettiği yerlerdeki halkın mağduriyetini gidermek, sefaletine engel olmak için yine halkın yardıma çağrılmasını emrediyordu. Çözüm yollarının Adliye, Dahiliye ve Sıhhiye Bakanları’ndan oluşan bir kurul tarafından hükûmete önerilmesi ilk adım olarak kabul edilmiştir.Birkaç gün sonra “Afyon’dan itibaren yakılıp yıkılmış köylerdeki halkın yemeklik, tohumluk gibi temel ihtiyaçlarının yanı sıra diğer gereksinimlerinin karşılanması için sosyal yardım komisyonlarının kurulması kararı alınmıştır. İş gücünü artırmak için; 1)Ekim ve hasat zamanlarında ağır cezaya mahkûm olanların dışındaki bütün hükümlülerden yararlanma yoluna gidilmiştir. 2)Üretime ayrılacak gücü bir an evvel arttırmak mecburiyeti, hükûmeti askerlerden de yararlanmaya sevk etmiştir. 3)Barış zamanında askerlere bulundukları yerin ziraat kuruluşları tarafından yeni ziraat usullerinin uygulamalı olarak öğretilmesi kararlaştırılmıştır. 4)Askerî birliğin olduğu yerde zirai müessese yoksa millî Savunma Bakanlığının talebi üzerine iktisat Bakanlığı geçici olarak fen memurları ve ziraat aletlerini temin etmekle görevlendirilmiştir. Nitekim 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Mütarekesi’nin imzalanmasının hemen akabinde orduda en yaşlı askerlerden başlayarak 17 dönem askerin terhisi söz konusu olmuştur1881-1898 doğumlu erlerin terhisi Lozan konferansı günlerinde dahi sürdürülmüştür. Batı Cephesi’nin bu şekilde askerî gücünün zayıflatılması I. ve II. ordu komutanlarınca olumlu karşılanmamış olsa da hükûmet bu uygulamaya ısrarla devam etmiştir. İdari Düzenlemeler *Savaştan sonra ilk adımlardan biri Mondros Mütarekesi günlerinde itilaf Devletlerinin baskıları sonucu idam edilen “şehid-i millî” Boğazlıyan eski kaymakamı Kemal Bey’in eşi ve çocuklarına vatana hizmet tertibinden yeter miktar maaş bağlanması olmuştu. *Tehcir suçları iddialarından dolayı gözaltında olanların serbest bırakılarak öylece mahkemelerinin devamına karar verilmesi izlemiştir. Yeni devlet haksızlığa uğrayan elemanlarına sahip çıkarak, itibarlarını iade etmekle işe başlamış oluyordu. *Hükûmet daha Mayıs 1922’de yurt dışına gidecek vatandaşlara verilen pasaportlardaki iznin padişah adına olan şeklini Türkiye Büyük Millet Meclisi namına çevirerek ülke ve millet adına söz söyleme yetkisini fiilen kullandığını ortaya koymuştu. Bunu tapu senetlerinin üzerindeki padişah tuğrasının yerine Türkiye Bü-yük Millet Meclisi adının konması ve senetteki “sened-i hakanî” ibaresinin yerine “millî” sıfatının eklenmesi takip edecektir. *6 Ekim 1923 tarihinde çıkarılan bir kanunla Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Savaşı’ndan önce millî orduya katılarak istiklal Mücadelesi’ne dahil olan her dereceden askeriye mensubunun ordunun barış durumuna geçişinde maddi ve manevi mağdur edilmemesine yönelik tedbirler alınmıştır. *Diğer taraftan Mondros Mütarekesi’nden 23 Ağustos 1923’e kadar geçen süre zarfında ülke savunmasına katkıda bulunmak için yapılan işlerin suç sayılmayacağı karara bağlanmıştır. Askeri Düzenlemeler 1)Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1923 tarihinde seferberliği kaldırmıştır. 2)Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı Mareşal Fevzi Paşa’yı görevleri üzerinde kalmak kaydı ile karargâhıyla 27 Temmuz 1923’te Ankara’ya getirtmişti. 3)BatıCephesi karargâhı da cephe ile ilgili işlemlerini tamamladığı gerekçesiyle Genelkurmay Başkanlığının teklif ve Başkomutanlığın uygunu ile 1 Eylül 1923 tarihinden itibaren de lağvedilmiştir. 4) Ordunun savaş durumundan barış hâline geçirilmesi çalışması sürecinde 5 Ağustos 1923 tarihli Hazar Kuruluş ve Konuş Projesi uygulanmıştır 5)Türk Kara Kuvvetleri, üç ordu müfettişliği, dokuz kolordu, on sekiz piyade tümeni, üç süvari tümeniyle İzmir, Çatalca, Erzurum ve Kars Müstahkem Mevkilerinden oluşturulmuştur. 6)Birinci Ordu Karargâhı Ankara, ikinci Ordu Karargâhı Konya, Üçüncü Ordu Karargâhı Diyarbakır olarak belirlenmiştir. SİYASİ DÜZENLEMELER SALTANATIN KALDIRILMASI 1 Kasım 1922 tarihinde kaldırılmıştır. 18 Kasım 1922 tarihli toplantının beşinci celsesinde hükûmet halife Vahideddin Efendi’nin ingilizlere sığınarak İstanbul’dan ayrıldığını bildirmiştir. Meclis, şer’iye Vekili Vehbi Efendi’nin bir fetvası ile “hilafetten bilfiil feragat etmekle şer’an münhali’ (tahttan indirilmiş) olduğuna” karar vermiştir. Yeni halife için yapılan seçimde 163 milletvekili oy kullanmış, Abdülmecid Efendi 148 oyla halife seçilmiştir. Adım Adım Yeni Sisteme Geçiş Türkiye Büyük Millet Meclisinin halifeye biat etmesi düşüncesini seslendirenler halifeyi mevcut hâlde saltanat sıfatına sahip olmadan devletin başkanı ve sahibi sayıyorlardı.Bu doğrultuda yayımladıkları; Hilafet-i İslamiye ve Büyük Millet Meclisi kitapçıkla hilafetin hükümet demek olduğunu iddia etmişlerdir. Buna mukabil konuya açıklık getirmek üzere hilafetin asıl bu düzenleme ile gerçek yerini bulduğunu savunan 30 kadar makaleden oluşan Hilafet ve millî Hâkimiyet adlı derleme bir kitap neşredilmiştir. *Saltanatın kaldırılması ile gelinen aşamadan bir şekilde geri dönüş olmamasını temin için 15 Nisan 1923’te 334 numaralı ek kanunla, saltanatın ilgası, egemenliğin vazgeçilemez, bölüştürülemez ve devredilemez şekilde Büyük Millet Meclisince temsil edildiği esasına karşı söz, yazı ya da fiillerle direnen, kargaşalık çıkaranların vatan haini olacakları kabul edilmiştir. *3 Mayıs 1923 tarihinde 320 sayılı Kanun ile Geçici Seçim Kanunu’nda seçmen yaşı ve milletvekili sayısı 50.000 yerine 20.000 erkek nüfus için bir kişi olmak üzere artırılmıştır. Bu hamlelerin ardından Mustafa Kemal Paşa, Mecliste birlikte çalış- tığı Müdafaa-i Hukuk grubunun Halk Fırkasına dönüşeceğini de bildiren 9 Umde’yi yayıMlamıştır. HALİFELİĞİN KALDIRILMASI Cumhuriyetin ilanı üzerine gösterilen tepkiler ve muhaliflerin halifenin etrafında toplanmaları meselenin hallini hızlandırmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Örneğin Rauf (Orbay) Bey’in cumhuriyetin ilanında acele edildiğine, iyice tartışıllmadan, Anayasa’daki ilgili hükümler düzeltilmeden gündeme sokulduğuna dair eleştirilerle dolu mülakatı 1 Kasım 1923 tarihinde Vatan ve Tasvir-i Efkar Gazetelerinde yayımlandı.Aslında 13 Ekim 1923’te Ankara’nın başkent olarak kabulü ve 29 Ekim 1923’tecumhuriyetin ilan edilmesi Türkiye’de eski devletten her şeyiyle ayrı yeni bir devletin resmen hayata geçtiğini simgeleriydi. Buna mukabil millî Mücadele’de Mustafa Kemal Paşa ile birlikte çalışmış bazı önemli şahsiyetler cumhuriyetin ilan şeklinden rahatsız olduklarını ifade ile mücadelenin önderleri arasında ayrılık olduğunu göstermişlerdi. Bu şahısların muhalefetlerini halife Abdülmecit Efendi etrafına toplanmak ve ona destek vermekle göstermesi dikkat çekici bir durum yaratmıştır.Gelişmelere karşı Mustafa Kemal Atatürk halifeliğin yapılacak olan İnkilaplara engel olacağı için endişelenmiş ve çeşitli kurumlarla (Basın ,Üniversite , Ordu ) bu konuyu müzakere etmiştir. Müzakerenin kafi olduğuna dair önergelerden sonra geçilen oylamada hilafetin ilgası oy birliği ile kabul edilmiştir 431 sayılı kanun uyarınca 3 Mart 1924 tarihinde halifelik kaldırılmıştır. 3 Mart 1924 tarihli kanunlar yeni kurulan devletin eskisinden çok farklı temellere oturtulmasını sağlayan değişiklikler gerçekleştirmiştir. Bu kanunlar ile şeriye ve Evkaf ile Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekâletleri kaldırılmıştır. Ülkedeki bü-tün okulların idaresi Maarif Vekâletine bağlanmıştır. Halifelik kaldırılmış, Diyanet işleri Başkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı kurulmuştur .Kanun gereğince Abdülmecid Efendi ailesiyle birlikte 4 Mart 1924’te trenle İsviçre’ye gönderildi. Hanedana mensup 33 erkek 36 kadın hemen birkaç gün içinde yurtdışına çıkarıldılar Böylece Türk milletinin 23 Nisan 1920 tarihinde başladığı Millî HâkimiyetMücadelesi tam anlamı ile kanunlaşmış , esasları belirlenmiştir. ÜNİTE SONU SORULARI 1. Yunan işgal ordularına karşı mücadelenin devam ettiği sırada 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında toplanan I.Maarif kongresini aşağıdakilerden hangisi tanımlar? a. Öğretmenlerin yıllık kongre toplantısıdır b. Öğretmenlerin yetersiz mali koşullarının düzeltilmesini istedikleri bir danışma toplantısıdır c. TBMM hükûmetinin oluflturmakta olduğu yeni devletin eğitim politikalarını belirleme kararlılığının göstergesidir d. İstanbul hükûmetinin eğitim alanında olağan yıllık toplantılar yapmaktadır e. İtilaf devletlerinin Türkiye’deki eğitimi planlama isteğinin göstergesidir 2. Nüfusun %75’i köylerde oturmakta, ihracatının %80’inini tarım ürünlerinin oluşturmakta iken Türkiye’nin yurtdışından buğday ithal etmesinin sebebi aşa- ııdakilerden hangisi değildir? a. Üretimin yetersiz olması, b. Belli merkezlerde üretilen ürünün tüketim bölgelerine ulaştırılamaması c. Üretici konumdaki vatandaşlarda pazar için üretim fikrinin yaygınlaflmamış olması d. Üretim teknikleri ve araçlarının çok eski olması e. İthal buğdayın yerli üründen daha sağlıklı olması 3. Osmanlı Devletinden devralınan %6 okuma yazma oranının 1940’da %24’e çıkması değerlendirilirken hangisi söylenemez? a. 1928 Harf inkilabının başarısı b. Yeni oluflturulan Türk Alfabesinin Türk Milleti tarafından kolay öğrenildiği c. Takip edilen eğitim öğretim politikalarının başarılı olduğu d. Türk milletinin eğitim öğretim konusundaki istekliliğini e. Yeni alfabeninde Türk dili yapısına uymadığı 4. Aflağıdakilerden hangisi TBMM Hükûmetinin Mudanya Mütarekesinden hemen sonra attığı adımlardan değildir? a 1881-1897 dönem askerler terhis edilmiştir b. Ordu savaş durumundan barış durumuna geçirilmiştir c. Tapu senetlerindeki “hakani” ibaresi yerine “millî” kavram› getirilmiştir d. İşgal bölgesindeki köylüye tohumluk ve yemeklik tahıl dağıtımı yapılmıştır e. Savaşın tekrar başlaması ihtimeline karşı asker toplamak 5. Ahmet Tevfik Paşa’nın Lozan Konferansına beraber gitmek için TBMM’de müracaatının sebebi aşağıdakilerden hangisidir? a. Türk milletinin haklarının korunmasında yardımcı olmak, b. Milletin gözünde meşruluğunu yitiren Saltanat makamı ve İstanbul hükûmetini sürece dahil ederek ömrünü uzatmak c. Diplomatik tecrübelerinden Ankara hükûmetini yararlandırmak d. Türkiye’nin siyasi idaresinde ikilik olmadığı mesajını vermek e. İtilaf devletlerine kendilerinin de bir güç oldu- ğunu göstermek 6. Saltanat hangi tarihte kaldırılmıştır? a. 23 Nisan 1920 b. 1 Kasım 1922 c. 11 Ekim 1922 d. 3 Mart 1924 e. 13 Ekim 1923 7. Saltanatın kaldırılması teklifinin meclise sunan milletvekili aflağıdakilerden hangisidir? a. Rıza Nur b. Rauf Orbay c. İsmet inönü, d. Hüseyin Avni(Ulaş) e. Seyyid Bey, 8. Hilafetin kaldırılması sırasındaki ilmi ve tarihi izahları ile Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tereddütleri gideren dönemin Adliye vekili kimdir? a. Vasıf Çınar, b. Halil Hulki Bey c. Seyyid Bey, d. İsmail Suphi Bey e. İsmet İnönü 9. Türkiye’de hilafetin lağvedildiği tarih aşağıdakilerden hangisidir? a. 1 Kasım 1922 b. 23 Nisan 1923 c. 13 Ekim 1923 d. 3 Mart 1924 e. 29 Ekim 1923 10. Aşağıdakilerden hangisi Hilafetin kaldırılması ve hanedan ailesinin yurtdışına gönderilmesinin amaçları arasında sayılmaz? a. Cumhuriyetin ilan›na muhalefet edenlerin etrafında toplanacakları bir güç odağını etkisiz bı- rakmak b. Müslüman sömürgeleri olan emperyalist devletlerin Türkiye’nin iç işlerine karışmasını önlemek c. Cumhuriyet idaresi ile halka verilen hâkimiyet hakkının herhangi bir makam ile paylaşılmayacağını göstermek d. Türkiye’de yeni dönemde eskiye dönüşü düşündürecek sembolleri ortadan kaldırmak e. Hanedan üyelerinin mallarına el koymak CEVAP ANAHATARI : 1.E 2.E 3.E 4.E 5.B 6.B 7.A 8.C 9.D 10. E hazırlayan mikdad hocamız. __________________
__________________ لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا "Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez." || BAKARA 286. || MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! .. Velhasıl-ı kelâm. Namaz, duâ, gayret, nâsip. . . |
Konu Sahibi makbergülü 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Evde yapılabilecek deterjan ve şampuanlar | Pratik / Faydalı Bilgiler | Mihrinaz | 1 | 199 | 14 Ekim 2023 14:09 |
yeniden merhabalar | Serbest Kürsü | KardelenGül | 12 | 5239 | 27 Eylül 2018 19:05 |
2014 kpss için konu dağılımı | KPSS İstişare/Sohbet | nurşen35 | 1 | 2974 | 11 Ağustos 2014 14:31 |
evde tarhana yapmanın püf noktaları (: | Pratik / Faydalı Bilgiler | Allahın kulu_ | 5 | 4206 | 11 Ağustos 2014 13:07 |
KPSS Birde Böyle Hazırlanmayı Deneyin | KPSS İstişare/Sohbet | Mihrinaz | 9 | 4059 | 11 Ağustos 2014 12:21 |
08 Nisan 2014, 19:23 | Mesaj No:2 |
Cevap: ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-II 1. ÜNİTE
bunun aynısını mehmet akifde yüklemiş aynı özet olunca vakit kaybı oluyo diğerlerinde de var | |
22 Temmuz 2015, 21:57 | Mesaj No:3 | |
Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 | Cevap: ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-II 1. ÜNİTE Alıntı:
Buyrun bir de bu notlara bir bakın inşallah faydası olacaktır... AÖF ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ -2- DERS NOTLARI 1.Ünite 1_ 1927 Verilerine Göre Türkiye Nasıldı? Nüfus: istatistik göstergeler ışığında Türkiye’nin nüfusu 1927 yılı verilerine göre 13.648.270 kişidir. Ülke genelinde 63 il, 328 ilçe, 699 bucak, 39.901 köy vardır. 2_ Çoğunluğu Büyük Yerleşim Merkezlerinde Toplanmış, Devlet Hesabına Ve Serbest Çalışan Tüm Sağlık Personelini Kapsayacak Şekilde Kaç Tane Sağlık Elemanı Vardı? 1928 yılı itibarıyla 1.078 doktor, 130 hemşire, 1.059 sağlık memuru ve 377 ebe mevcut görünmektedir. Kabaca bir hesapla 12.661 kişiye bir doktor düşmektedir 3_ Maarif Kongresi: Kütahya Altıntaş Savaşları sırasında 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Ankara’da Mustafa Kemal Paşa’nın açılışını yaptığı kongrede ülke eğitimcileri görüş ve önerilerini devlet yöneticileri ile paylaşmışlardı 4_ Osmanlı Devleti’nin Yıkıldığı Tarihlerde Okur Yazar Oranı Nedir? %6 ila %10 arasında bir noktada olduğu değerlendirilmektedir. 5_ Ülkede 1860’lı Yıllardan İtibaren Aydınlar Ve Devlet Adamları Arasında Devamlı Bir Arayışa Konu Olan Okur-Yazar Oranını Artırma Mücadelesinde Ne İle Başladı? 1928 Harf inkılabı ile yeni bir devreye başlangıç yapıldığı göz önüne alınmalı 6_ Osmanlı Devleti’nin Yıkılışında Mevcut Fakülte Ve Yüksek Okul Sayısı Nedir? 9, öğretim elemanı 307, öğrenci sayısı 2.914’tür 7_ 1927 Yılı İtibarıyla Tarım Yapılan Alan İse Nedir? 43.637.727 dönümle sınırlı olup ülke yüz ölçümünün % 4.86’sına karşılık gelmektedir Ekilen toprakların %89.5’inde tahıl, %3.9’unda baklagil, %6.6’sında sınaî bitkiler yetiştirilmektedir 8_ Büyük Taarruz’un Hemen Ardından Düşman İşgalinden Kurtarılan Ve Kurtarılacak Yerlerde De Kurulacak Siyasi İdarenin Hazırlıklarını Yapan Mustafa Kemal Paşa, Daha Yunan Askerini Takibin Devam Ettiği Günlerde İzmir Valiliği İçin Kimi Önerdi? Konya Valisi Abdülhalik Bey’i görevlendirmelerini hükûmete önerdi. 9_ Mondros Mütarekesi Günlerinde İtilaf Devletlerinin Baskıları Sonucu İdam Edilen Kimdir? “Şehid-i millî” Boğazlıyan eski kaymakamı Kemal Bey 10_Halife Vahideddin Ne Zaman İstanbul’u Terk Etti? Efendi Nitekim 16 Kasım 1922 tarihinde İngiliz işgal kuvvetleri komutanlığına yaptığı yazılı başvuru ile İngiltere’ye sığınmıştır. 11_ Saltanat Ne Zaman Kaldırıldı? 1 Kasım 1922 16 Mart 1920’den itibaren ve ebediyen kaldırmıştır. 12_ İkinci Dönem Meclisin En Önemli İcraatlarının Başında Ne Gelir? 29 Ekim 1923 tarihinde idare şeklinin cumhuriyet olduğunu ilan eden kararı gelmektedir. Bu kararın tarihî önemi çok büyüktür 13_ Ankaranın Başkent Hangi Tarihte Oldu? 13 Ekim 1923’te Ankara’nın başkent olarak kabulü 14_ Halifeliğin Kaldırılmasını Hızlandıran Nedir? 24 Kasım 1923 tarihinde Londra’dan Emir Ali ve Ağa Han’ın imzalarıyla Başbakan İnönü’ye gönderilen ancak ona ulaşmadan 5-6 Aralık 1923’te İstanbul basınında yer alan bir mektup, halifeliğin kaldırılması sürecini hızlandırmıştır. 15_ 1 Mart 1924 Tarihli Meclisi Açış Konuşmasında Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Üç Hususun Özellikle Altını Çizme İhtiyacı Hissetmiştir: · 1-Millet cumhuriyetin her türlü taarruzdan korunarak olumlu bir esasa tamamen bağlanmasını istemektedir. · 2- Terbiye ve tedrisatın birleştirilmesi hususunda millet hemfikirdir. · 3- İslamiyet’i asırlardan beri yapıldığı gibi siyaset vasıtası olmaktan çıkarmak ve yüceltmek çok lüzumludur. 2.Ünite 16_ 1924 Anayasası Kabul Tarihi Nedir? 20 Nisan 1924 17_ Mustafa Kemal Atatürk’ün Manevi kızı Afet inan ve Cumhurbaşkanlığı umumi kâtibi Tevfik Bıyıklıoğlu’nun yardımlarıyla hazırlattığı, devlet, demokrasi ve vatandaşlık gibi temel hususlardaki görüşlerini yansıttığı, okullarda gençlere vatandaşlık bilgisi vermek üzere hazırlanan ders kitabı. 18_ İdari, Siyasi Ve Kültürel Anlamda Türk Tarihinde Son Derece Önemli Bir Değişim Ve Dönüşüme İşaret Eden Bu Esasları Dört Madde Hâlinde Sıralayabiliriz. 1. Mensubu olmakla mutluluk duyduğumuz İslam dinini siyaseti hayatın bir parçası olmaktan kurtarmak gelmekteydi. Kutsal inanç ve vicdani duyguların her zaman farklı şekillerde ortaya çıkan kişisel ve siyasal çıkarlara alet edilmesinin önüne geçilmeliydi. Milletin saadeti buna bağlıydı. 2. Ülke hayatında orduyu siyasetten ayırmak ilkesi cumhuriyetin daima dikkate aldığı ve alacağı bir esastır. Ordular vatanın güvenilir bekçisi olarak milletin saygı duyduğu gerçek işinde kuvvetli olacaktır. 3. Dünya görüşünde değişim zorunludur. Yaşanan bütün bu değişimin tabii ve zorunlu neticesi olarak toplum hayatını düzenleyecek bütün kanunların ilhamını hayatta alacaktır. Toplumun ihtiyaçlarının değişmesi ve gelişmesiyle paralel olarak kanunlar da değişecek ve gelişecektir. 4. Toplumun sosyal yapı çimentosu olarak milletin fertlerini birbirine bağlayan ortak değer olan dinî ve mezhebî ilişki yerine Türk milliyeti bağı esas alınmıştır. 19_ Saltanatın Kaldırılmasından Sonra Cumhuriyetin İlanı Ve Hilafetin De Kaldırılmasıyla Büyük Değişimin İlk Adımı Atılmıştı. Bundan Sonra Aynı İstikamette Eski İle İlgisi Olmayan Bir Anlayış Ve Toplum Yaratma Mücadelesine Girişilmiştir. Bu Yeni Dönemde; 1. Atılan adımların muhafazası için belli bir süre ancak kontrollü muhalefete izin verilebileceğini göstermiş, 2. Askerî zaferden sonra mutlaka eğitim, iktisat ve kültür alanında yeniliklerle kazanımların takviyesini hedeflemiştir. 3. Bu önemli hedefe mümkün olan en kısa sürede ulaşmak için, değişimin motor gücü olan Meclisin kontrol edilip yönlendirilmesi ve halkın en önemli dinamiklerinden dinin kontrolünden vazgeçilmemesi lüzumlu görülmüştür. 4. Muhaliflerin dini su istimaline karşı dinî metinlerin ve ibadetin Türkçeleştirilerek insanların dinlerini anlamasının gerekliliğine işaret edilmiştir. 5. İnkılabın temellerinden en önemlisini oluşturan hukuk anlayışında da değişim gerçekleştirilmiştir. Bu değişim yalnızca yeni bir kanun ithal etmekten çok daha fazla ve şümullü bir tarzda planlanmıştır. Ankara Hukuk Mektebi’nin açılışı ile sadece görünüş ve şekil değil akıl ve anlayış bakımından, kanunlar ve hukuk adamlarıyla mevcut kazanımları izah edecek ve müdafaa edecek tedbirler alınmaya çalışılmıştır. Yeni hukuk anlayışını oluşturacak hukukçuların yetiştirilmesi millî bünyeye uygun düzenlemeler için esas oluşturacaktı. 20_ Türkiye İktisat Kongresi: 17 şubat4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de askerî başarıların nasıl ekonomik bağımsızlıkla taçlandırılabileceğini görüşmek üzere çiftçi, tüccar, sanayici, işçi, amele, bürokrat, asker gibi toplumun her kesiminden 1135 delegenin katılımı ile yapılmıştır 21_ Türkiye İktisat Kongresi Alınan Kararlar 1. Türkiye halkı tahribat yapmaz imar eder. 2. Türkiye halkı vakit, servet ve ithalatta israf yapmaz, kullandığını kendi üretir. 3. Türkiye halkı hırsızlık, yalancılık ve tembelliğe düşmandır, faydalı yenilikleri severek kabul eder, mukaddesatına, vatanına karşı olanlardan nefret eder. 4. Türkler her yerde hayatını kazanacak şekilde yetişir, irfan ve marifet aşığıdır. 5. Taassuptan uzak din darâne bir sağlamlık esastır. Kandili aynı zamanda kitap bayramı olarak bilir ve değerlendirir. 6. Türk serbest çalışmayı tercih eder, tekelciliğe karşıdır. 7. Türkiye halkı ormanlarını evladı gibi sever, orman yetiştirip madenlerini kendi işletir. 8. Sağlıklı bir çoğalma ilk tercih olmalıdır. Sağlığı korumak, spor yapmak, hayvanları sevmek, cinslerini geliştirmek ve çoğaltmak için çalışır. 9. Türk halkı yabancı sermaye düşmanı değildir. Kendi dili ve kanununu kullanmayan müesseselerle çalışmaz. 10. İlim ve sanat hayatını yenilik esası üzerine tesis eder. 11. Meslek ve sanat erbabı birlikler oluşturarak dayanışma yapar. 12. Türk aileleri çocuklarını misakı iktisada göre yetiştirir. 13. Türkiye halkı, millî hâkimiyet esasından vazgeçmez. 14. Türkiye dünyanın, barış, gelişmesi için temel bir unsurdur. 22_ Mustafa Kemal Yeni Türk Alfabesini Halka Tanıtmak Ve Benimsetmek İçin Nerelere Gezi Yaptı? 23 Ağustos 1928’de Tekirdağ’a akabinde Mudanya’dan başlayarak Bursa, Çanakkale, Sinop, Samsun, Amasya, Tokat, Sivas, şarkışla, Kayseri ve nihayet Ankara’ya kadar uzanan geziler bu kabildendir. 23_ Mustafa Kemal’ın Bu Gezilerin Çok Yönlü İşlevlerini: • Devlet yöneticileri ile halkı kaynaştırarak devlet halk bütünleşmesini sağlamak, • Halkın sıkıntılarını ve beklentilerini yerinde görmek, ilk ağızdan dinlemek, • Halka, yöneticilerinin onunla bir ve beraber olduğunu göstermek. Tespit edilecek meseleleri yürütme makamının dikkatine sunarak devletin sorun çözmesine katkı vermek. • Geziler esnasında basın yayın organlarına verilen demeçler vasıtasıyla hem iç hem dış kamuoyunu bilgilendirmek, • Yapılmakta olan ve yapılacak işlerde asıl muhatabın halk olduğunu herkese göstermek şeklinde sıralayabiliriz. 24_ Cumhuriyet Döneminin İkinci Muhalefet Partisi Olan Hangisidir? Serbest Cumhuriyet Fırkası’ 25_ Mustafa Kemalin Toplumun Sosyal, Kültürel Ve Günlük Hayatını Düzenlemeye Yönelik Kanunlar Çıkardı Bu Kanunlar 25 Kasım 1925 şapka giyilmesine, 30 Kasım 1925 tarihli Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin kapatılması, türbedarlıklar ve bir takım unvanların yasaklanması, 17 Şubat 1926’da Medeni Kanun’un kabulü, 20 Mayıs 1928 uluslararası rakamların kabulü, 1 Kasım 1928 tarihli Türk Harflerinin kabulü 30 Nisan 1930 kadınların oy kullanmaları 5 Aralık 1934 kadınlara milletvekili seçilme hakkının verilmesi, ü 21 Haziran 1934 Soyadı Kanun 26_ Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Ne Zaman Kuruldu Hangi Milletvekilleri Vardı? 17 Kasım 1924 tarihinde Kazım Karabekir Paşa’nın başkanlığında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası olarak resmîleşti. Ali Fuat, Refet, Cafer Tayyar Paşalar, Rauf, Dr. Adnan Adıvar, Feridun fikri, Halis Turgut Bey gibi tanınmış kişiler de kurucu olarak partide yer alıyorlardı. CHF’den ayrılan 32 milletvekilinden 28’iyeni partiye dahil olmuştur 27_ Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını Ne Zaman Kapatıldı? Ankara istiklal Mahkemesinin ‘düşünce ve inançlara saygılı olmak prensibi kullanılarak dinin siyasete alet edildiği’ uyarısı üzerine hükûmet de 3 Haziran 1925’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kapatmıştır 28_ Şeyh Sait İsyanı Ne Zaman Oldu? 13 Şubat 1925 29_ Şeyh Sait İsyanında Hangi İllerde Sıkıyönetim İlan Edildi? 25 Şubat’ta Diyarbakır, Elazığ, Genç, Muş Ergani, Dersim, Mardin, Urfa, Siverek, Siirt, Bitlis, Van, Hakkari illeri ile Erzurum’un bazı ilçelerinde bir ay süreyle sıkıyönetim ilan etmiştir. 30_ Şeyh Sait İsyanı Nasıl Bastırıldı? 26 Mart’ta karşı harekete geçen 3.Ordu birlikleri Hani, Lice, Silvan ve Genç bölgelerini isyancılardan temizlemişti. İsyanın elebaşı şeyh Sait ve yanındakilerin 15 Nisan’da ele geçirilmeleriyle isyan tamamen bastırılmıştır. 31_ İzmir Suikastı Hangi Tarihte Planlandı Ve Tetikcileri Kimdi? Suikastçılar 14 Haziran 1926’da Atatürk’ün İzmir’i ziyareti sırasında saldırmaya karar vermişler, Saldırıyı gerçekleştirdikten sonra limanda hazır tutulan bir motorla Sakız Adası’na geçmeyi planladıkları anlaşılmıştır. Ziya Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf ve Çopur Hilmi adında üç tetikçiyi ayarladıktan sonra Mustafa Kemal Paşa’nın gelişini beklemeye başlamışlardı. 32_ Takriri Sükûn Kanunu Ve Rejimi Nedir? Şeyh Sait isyanı’nın bastırılması sırasında çıkarılan Takriri Sükun Kanunu 1929 yılına kadar yürürlükte tutulmuştur. Hükûmete rejim, ve inkılaplar aleyhinde her türlü karşı faaliyeti engelleme yetkisi veren bu kanun çerçevesinde sosyal yapı düzenlemelerinin hemen hepsi gerçekleştirilmiştir. Tekke ve Zaviyelerin kapatılması, şapka inkılabı, Medeni Kanun başta olmak üzere Hukuk alanındaki yenilikler, Harf inkılabı bu meyanda sayılabilir. 33_ Serbest Cumhuriyet Fırkası, Ne Zaman Kurudu? 12 Ağustos 1930 tarihinde kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası, Türk siyasi hayatına canlılık katmasına karşın çok uzun ömürlü olamamıştır Kurucuları Fethi Okyar, Ahmet Ağaoğlu, Makbule Hanım’ı ve yakın arkadaşı Nuri Conker’i 34_ Serbest Cumhuriyet Fırkası, Ne Zaman Kapatıldı? İki parti arasında “millî blok” sistemi kurarak çok partili hayatı bir ölçüde devam ettirmek isteyen Atatürk’ün Halk Fırkasına yardım etmek ihtiyacı hissettiğini gören Serbest Fırka yöneticileri 17 Kasım 1930’da partinin feshi kararını aldılar. 35_ Menemen Kubilay Olayı Nedir? 43. Piyade Alayı kumandanlığında görevli öğretmen yedek subay Mustafa Fehmi (Kubilay) isyancılara engel olmaya çalışmıştır. Ancak yeterli askerî hazırlık yapmadan olay yerine gittiğinde yaptığı uyarıları dinlemeyen asilerin kurbanı olmuştur. İçtikleri esrarın tesiriyle kendilerine kurşun işlemeyeceğini iddia eden asilerin açtığı ateşle yaralanan ve yanındaki iki mahalle bekçisi ile birlikte öldürülen Kubilay, Cumhuriyet İnkılabının ilk şehidi olmuştur. Daha sonra üzerlerine gönderilen askerî birlikler asilerin hepsini etkisiz hâle getirmişlerdir. 36_ Dil, Edebiyat, Tarih Şubesinin Görevleri Nedir? Muhitin genel bilgisini yükseltmeye yarayacak konularda sohbetler ve konferanslar düzenlemek Türk dilinin bugünkü yazı ve edebiyatta kullanılmayan fakat halk arasında yaşayan kelimeleri, terimleri ile eski millî masalları, atasözlerini, araştırıp toplamak, Anane ve âdetleri incelemek, Dergi çıkararak veya çıkarılmakta olan dergiler aracılığıyla yukarıda belirtilen çalışmaları yayımlamak, Yeni yetişen gençler arasında yetenekli olanları desteklemek ve onların ilerlemeleri için gerekli çareleri aramak bu şubenin görevleri arasındadır 37_ Cumhuriyetin Halka Gidiş Müesseseleri: Halkevler Dil, Edebiyat, Tarih şubesi Güzel Sanatlar şubesi Temsil şubesi Spor şubesi Sosyal Yardım şubesi Halk Dershaneleri ve Kurslar şubesi Kütüphane ve Neşriyat şubesi Müze ve Sergi şubesi Köycülük şubesi 38_ Güzel Sanatlar Şubesinin Görevleri Nedir? Musiki, resim heykeltıraşlık, Mimarlık, ve süsleme sanatları gibi alanlarda sanatçı ve amatörleri bir arada toplamak, genç yetenekleri korumak, halk için genel müzik akşamları düzenlemek, halkın musiki zevkini arttırmak ve yükseltmek, mümkün olan yerlerde güzel sanatlar kursu açmak, halkın millî marşları ve şarkıları öğrenmesine yardım etmek, millî bayramlarda bu marş ve türkülerin milletçe bir ağızdan söylenmesini temin etmek, köylerde ve aşiretlerde söylenen millî türkülerin nota ve sözleriyle millî oyunların ahenk ve tarzını tespit etmek Halkevi Güzel Sanatlar şubesinin görevleri arasındadır 39_ Temsil Şubesi Nedir? Tiyatro sanatına heves ve yeteneği olan kadın ve erkek üyelerden bir temsil grubu oluşturmak, umumi idare heyetince tercih edilecek veya yeniden teklif ettirilecek piyesler temsil ettirmek Temsil şubesinin görevleri arasında yer almaktadır. 40_ Spor Şubesi Görevleri Nedir? Bu şube Türk halkında spor ve beden hareketlerine sevgi ve ilgi uyandırıp bunları bir kütle hareketi, millî bir faaliyet hâline getirmeye katkı sağlamayı amaç edinmiştir. Türkiye idman Cemiyetleri Birliğine dahil olan veya olmayan spor kuruluşlarının gelişme ve ilerlemesine yardım eder. Hiç kulüp bulunmayan yerlerde kulüp kurulmasını, gençlerin spor kulüplerine girmesini ve gerçek birer sporcu olarak yetişmesini teşvik eder. Vatandaşlara modern sağlık bilincinin esası olan ev ve oda jimnastikleri öğretir. Yer ve imkânına göre bir veya iki yılda bir yerel jimnastik günleri düzenler. Üç dört yılda bir büyük jimnastik bayramları yapar. Yaya veya vasıtalı geziler düzenler 41_ Sosyal Yardım Şubesi Görevleri Nedir? Çevrede yardıma muhtaç kimsesiz kadınlar, çocuklar, sakatlar, düşkün ihtiyar ve hastalarla ilgilenmek Mevcut hayır cemiyetlerinin faaliyetlerinde çalışmak; Kreş, öğrenci yurtları, işçi tedavi yurtları gibi sosyal yardım kurumlarının çalışmalarını hızlandırmak Hapishanelerde bulunan muhtaçları gözetmek Fakir öğrencilerin elbise, yemek ve barınmalarıyla ilgilenmek; Tedaviye muhtaç hastaların tedavilerini sağlamak Köylerden gelen fakirleri şehir ve kasabalarda barındırmak; Hasta olanların tedavilerini sağlamak ve işsizlerin iş bulmalarına aracılık etmek bu şubenin görevleri arasındadır 42_ Köycülük Şubesi Görevleri Nedir? Halka doğru gidiş politikalarının en önemli aracı olan halkevlerinin en etkin olması beklenen şubesidir. Köylülerin sıhhî, medenî, kültürel gelişme ve ilerlemesine, köylü ile şehirli arasında karşılıklı sevgi ve bağlılık duygularının kuvvetlenmesine çalışmak, çevre köylere geziler düzenlemek, köylüyü okutmaya çalışmak, hasta köylülerin şehir sağlık merkezlerinde muayene ve tedavilerini sağlamak, harp malulü köylülerle şehit köylülerin aile ve yetimlerini koruma ve bunların kasabadaki resmî işlerini kolaylaştırmak bu şubelerin aslî görevleri arasındadır. 43_ Yurt Dışındaki İlk Ve Tek Halkevi Ne Zaman Açıldı? 19 Şubat 1942’de İngiltere’nin başkenti Londra’da açılmıştır. Böylece 1950 yılına gelene kadar halkevlerinin sayısı biri yurt dışında olmak üzere toplam 478’e halkodalarının sayısı ise 4322’ye yükselmiştir. 44_ Kadro Dergisi, 1932 yılının Ocak ayında yayın hayatına atılan ve üç yıl boyunca, 36 sayı Türk Devriminin ideolojisini sistemleştirme işini üstlenen bir yayın organıdır. Şevket Süreyya (Aydemir), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Vedat Nedim (Tor), İsmail Hüsrev (Tökin), Burhan Asaf (Belge) tarafından çıkarılan bu dergi, ortaya koyduğu ekonomik, politik ve toplumsal görüşlerle ve sunduğu özgün çözümlerle, bir basın yayın faaliyeti olmaktan öteye geçerek, bir entelektüel hareketin ve fikrin sözcüsü olmuştur 45_ Ulusal Ekonomiye Geçiş Dönemi (1923-1929 17 şubat4 Mart 1923 tarihlerinde İzmir’de toplanan Türkiye iktisat Kongresi’nde alınan kararlara uygun olarak, Hükûmet ilk ulusal ticaret bankamız olan Türkiye iş Bankası’nın 1924’te faaliyete geçmesini sağlamıştır. Ardından sanayi alanında kredi vermek üzere 1925 yılında Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. Çiftçi kesiminin isteğine uyularak, yaklaşık devlet gelirlerinin %30’unu sağlayan Aşar Vergisi yürürlükten kaldırıldı. 1927 yılında “Teşviki Sanayi Kanunu” ile sınai yatırımlar özendirilmeye çalışılmıştır. 46_ 1929 Büyük Buhranı Sonuçları Nedir? Ülke içinde siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlar aşılmaya çalışılırken “1929 Büyük Buhranı” patlak verdi. Dünyayı sarsan bu ekonomik kriz özellikle tarım ürünleri piyasalarında fiyatların hızla düşmesine neden oldu. Geleneksel tarım ürünleri ihracatçısı olan Türkiye’nin döviz gelirleri hızla düştü. Dolayısıyla tarımsal ürünlerin üreticileri büyük bir yoksullaşma süreciyle karşı karşıya kaldılar. Ulusal ekonomik düzenini kurmaya çalışan genç Türkiye Cumhuriyeti ‘ekonomik seferberlik’ ilan etmek zorunda kaldı. 47_ Sümerbank Ne Zaman Kuruldu? 1933’te kurulan Sümerbank, Atatürk’ün köşe taşlarını koyduğu “Devletçilik” in temel öğesi ve sürükleyici kurumu olmuştur. Bugünkü anlamda bir ‘kalkınma bankası’ gibi kurulan ve çalışan Sümerbank, çağını aşan Türkiye’ye özgü bir banka modeliydi. Tamamı kamuya ait 20 milyon sermayeyle faaliyete geçen banka, 4 sınai işletme, bir satış mağazası ve iki banka şubesi devralmıştı. 48_ Etibank Neden Kuruldu? “Devletçiliğin temel kurum ve kuruluşlarının tamamlanmasına devam edilmişti. Özellikle enerji ve madencilik konusundaki araştırmaları ve işletmeleri denetim altına almak ve bir merkezden yönetmek için 1935 yılında 20 milyon sermayeyle Etibank kuruldu. Yabancı sermayenin elinde bulunan Ergani Murgul bakır ve Divriği demir işletmeleri Etibank tarafından satın alındı. Ardından Ereğli Kömür işletmeleri de bankaya devredildi. 49_ 7 Nisan 1934’te Yürürlüğe Giren “Birinci Sanayi Planı” 1934-1938 Yıllarını Kapsayacak Biçimde Hazırlanmış Bir Sektör Planıydı. Plan Üç Temel İlkeye Dayandırılmıştı: 1. Temel ham maddeleri yurt içinde üretilen veya üretilecek olan sınai tesislere, 2. Büyük sermaye ve ileri teknoloji gerektiren projelere, 3. Kuruluş kapasitelerinin iç tüketimi karşılayacak düzeyde tutulmasına öncelik verilmişti. Bu ilkelere uygun olarak altı temel sına(faaliyet alanında 20 fabrika kurulmuştu. 50_ Atatürk’ün, Döneminin Öncüsü Olarak Geliştirdiği Ve Başarıyla Uyguladığı Planlı Sanayileşme Politikalarının Olumlu Sonuçları Şöyle Özetlenebilir: 10 milyondan 16 milyona çıkan nüfusun tamamı açlıktan kurtulmuş, yoksulluk göreceli olarak azalmıştır. Ununu, şekerini ve basmasını ithal eden ülke, dönem sonunda bu alanlarda kendi kendine yeterli hâle gelmiştir. GSMH 15 yıllık dönemde ortalama olarak %8 oranında büyümüştür. Dönemin ikinci yarısından itibaren dış ticaret sürekli fazla vererek, Türk lirasının ABD doları karşısında değer kazanmasına ve kurun beş yıl boyunca (1934-1938) 1 dolar = T1,26 düzeyinde kalmasını sağlamıştır. Merkez Bankasında 36 milyon liralık döviz ve 26 ton altın birikmiştir. 51_ Hangi İllerde Fabrika Açıldı? Ziraat (Bursa, Ankara, Giresun), şeker (Al pullu, Uşak, Turhal, Eskişehir) ve maden (Ergani, Karabük, Murgul, Divriği, Elazığ, Zonguldak, Keçiborlu) sanayisindeki gelişmelere paralel olarak dokuma sektöründe(Adana, Gaziantep, Kayseri, İstanbul, Bursa, Nazilli, Malatya, Konya Ereğlisi) açılan fabrikalar ile ülke ihtiyacının yerli üretimden karşılanmasında önemli mesafeler alınmıştır. 3.Ünite (Atatürk İlkeleri Ve Atatürk Döneminde Dil Tarih Ve Kültür Alanındaki Çalışmalar) 53_ Atatürk İlkeleri Denildiğinde Hangileri Akla Gelir? Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve inkılapçılık ilkeleri akla gelmektedir. Bu ilkeler 1931’de Cumhuriyet Halk Fırkasının parti tüzüğüne, 1937’de de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na girmiştir. 54_ Cumhuriyet Kelime Olarak Nedir? Arapça, halk, ahali, büyük kalabalık anlamına gelen cumhur kelimesinden gelmektedir. 55_ Cumhuriyet Kavramı Dar Anlamda Nedir? Devlet başkanının belirli bir süre için, doğrudan veya dolaylı olarak halk tarafından seçilmesi esasına dayanmaktadır. 56_ Geniş Anlamda İse Cumhuriyet Nedir? Halk idaresi demek olan demokrasiyle eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki her cumhuriyet demokratik değildir. 57_ Meşrutiyet Monarşiyi Sınırlandıran, Halkın Yönetime Katılımını Artıran, Demokrasi Alanında Önemli Gelişmelerdir: Yakın tarihimize bakacak olursak; 1808’deki Senedi ittifak, 1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı, 1876 Kanunı Esasi 58_ Cumhuriyeti Amaçlayan Ciddi Yaklaşımlar Millî Mücadele Yıllarında Ortaya Çıkmıştır Amasya Tamimi’nde “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağı” ifade edilmiş; Erzurum Kongresi’nde “millî iradeyi hakim kılmak esastır” kararı alınmış; millî iradenin gerekliliği üzerinde “milletlerin kendi geleceklerini bizzat tayin ettiği bu tarihî devirde, merkezî hükûmetimizin de Millî iradeye tâbi olması zaruridir...” vurgusu yapılarak millet egemenliği esas kabul edilmiştir. Sivas Kongresi’nde de benzeri kararlar alınmıştır. Ayrıca bu kongrenin çıkardığı gazetenin adı önce”iradei Milliye” daha sonra “Hâkimiyeti Milliye” olmuştur 59_ Cumhuriyet Neyi Esas Alır? Devlet şekli olarak egemenliğin millete ait olmasını, hükûmet şekli olarak seçim ilkesini esas almıştır. Diğer bir ifadeyle cumhuriyet yönetenlerin, yönetme yetkilerini yönetilenlerden belli süreler için aldığı bir rejimdir. 60_ Türkiye Cumhuriyeti’nde Çok Partili Hayata Geçiş Ne Zaman Oldu? ikinci Dünya Savaşından sonra mümkün olabilmiştir. 61_ Halkçılık Nedir? Millî Mücadele’yi yapan Türk milletinin zaferden sonra yönetime ortak edilmesi ve birlikte kalkınma çabasıdır. Halkçılık, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda halka dayanmak anlamına gelir. Halkçılık anlayışında halk ayrı ayrı sınıflardan oluşmaz. Halk bir bütündür. Halk arasında yalnızca mesleklere dayanan iş bölümü vardır. 62_ Atatürk’ün Halkçılık Anlayışı Nedir? Tabiidir, orijinaldir, millîdir, halk için halkla beraberdir, ilmîdir, bütün millet fertlerini kucaklar, güne ve geleceğe karşı sorumludur ve hedefi demokrasidir. 63_ Millet Kelimesinin Anlamı Nedir? Millet her şeyden önce ortak bağları olan insan topluluğudur. Millet kelimesi çağımızda Fransızca “nation” kelimesinin karşılığı olarak kullanılmıştır. Türkçede millet kelimesi ise Arapça “mille” kelimesinden gelmektedir. Topluluk anlamındadır Türkçede millet kelimesinin karşılığı ise “budun” kelimesidir. Millet karşılığı olarak 1934’ten itibaren Moğolca kökenli “ ulus” kelimesi de kullanılmaktadır. 64_ Fransız Sosyolog Ernest Renan, Milleti Nasıl Tanımladı? Aynı tarihe sahip olan ve beraber yaşama arzusu gösteren insan topluluğudur şeklinde tarif etmiştir 65_ Her Milliyetçilik Akımının Kendine Özgü İlkeleri Vardır. Bozkır kültürüne sahip olan Türkler 9. yüzyıldan itibaren islam dinini kitleler hâlinde kabul etmeye başladılar. Selçuklu Devleti Anadolu’yu bir Türk yurdu hâline getirdi. Selçuklulardan sonra kurulan Osmanlı Devleti 19. yüzyılda milliyetçilik ideolojisinden etkilenmeye başladı. Osmanlı Devletindeki gayrimüslim unsurlar bu akımdan ilk etkilenen topluluklardır. Osmanlı Devleti, milliyetçilik düşüncesi karşısında devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi Osmanlı sayan Osmanlıcılık anlayışı ile karşılık vermeye çalıştı. İlk adım başarılı olmayınca 1880’li yıllarda islamcılık gibi din birliğini öne çıkaran siyasetlerle farklılıkları bir arada yaşatmaya ve kaynaştırmaya çalıştı. 66_ Türk Dünyasının Bu Coğrafyasındaki Problemleri Yakından Görmüş, Önemli Bir Fikir Adamı Kimdir? Yusuf Akçura, Osmanlıcılık, islamcılık ve Türkçülük siyasetini inceleyerek, ilk iki düşüncenin yetersiz ve başarısız olduğunu, Türklerin de Türkçülük düşüncesiyle millî varlıklarını koruyabileceğini ileri sürdü 67_ Sosyolog Ziya Gökalp Neyi Ortaya Koydu? Türk milliyetçiliğinin esaslarını ve ideolojisini ortaya koydu. Ziya Gökalp’in önerdiği çözüm bir kültürel Türkçülüktü. O, bir milletin oluşması için ırk, dil ve dinin yeterli olmadığını kültür, tarih ve kader birliğinin de önemli olduğunu vurgulamıştır. 68_ Türk Milliyetçiliğinin Şekillenmesinde Atatürk’ün Türk Milletine Yönelik Sözleri Etkili Ve Yönlendirici Olmuştur. Atatürk, milliyetçilik anlayışını Medeni Bilgiler adlı kitapta şöyle anlatmıştır: 69_ Atatürk’ün Milliyetçilik Anlayışı Nedir? Akılcı, çağdaş, uygar, ileriye dönük, demokratik, toparlayıcı, birleştirici, yüceltici, insancıl ve barışçıdır. Buna paralel olarak ırkçılığa karşıdır. Atatürk’ün isteğiyle yazılan Türk Tarihinin Ana Hatları kitabında millet tanımında ırkçılık dışlanmış, milletlerin ırkların bir karışımı olduğu, önemli olanın akıl ve ülkü birliği olduğu ifade edilmiştir. 70_ Devletin Yaptığı Düzenlemeler Ve Yatırımlar Şöyle Özetlenebilir: Devlet demiryollarının inşası, 1924’te özel girişimcilere destek sağlamak üzere iş Bankası kurulması, Aşar Vergisi’nin kaldırılması (1925) Tarım üretiminin canlandırılması ve 1927’de Teşviki Sanayi Kanunu çıkarılarak yeni işletmelerin açılması sağlanmıştır. 1926’da Emlak ve Eytam Bankası ev kredisi dağıttı ve konut yardımlarına destek verdi 1929’da yerli sanayi ve ticareti koruyan yeni gümrük tarifeleri uygulamaya konuldu. Sanayi ve Maadin Bankası kurularak; Hereke, Feshane, Bakırköy Mensucat, Bünyan, Isparta iplik fabrikaları, Maraş, Tosya Çeltik fabrikaları, Beykoz Deri ve Kundura, Uşak şeker, Malatya ve Aksaray elektrik ve Kütahya Çini fabrikalarına ortak olunmuştur. 1933’te kurulan Sümerbank on yedi yeni fabrika kurmuştur. 1934’de Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı yürürlüğe konarak kimya, sanayi, demir, kağıt ve selüloz, kükürt, süngercilik, pamuk ve mensucat sanayine öncelik verilmiştir. 1935 yılında madencilik alanında yatırım yapmak üzere Etibank kuruldu. 71_ “Laik” Terimi Yunanca “Laikos” ve Latince “Laicus” sözcüğünden gelmektedir. Dinî olmayan kurum veya düşünce anlamındadır 72_ Laiklik Akli Düşüncenin, dinî düşünceden ayrılmasıdır. Siyasi anlamda ise din ile devlet işlerinin birbirine karıştırılmamasıdır. 73_ Laiklik Nerede Ortaya Çıktı? Batıda Katolik Kilise’nin merkezî ve baskıcı yapısına karşı ortaya çıkmıştır 74_ Laiklik Nasıl Yayıldı? Fransız ihtilali’yle Avrupa’ya yayılmıştır. Akılcılık, siyasî liberalizm gibi düşünce akımları Batı dünyasının değişmesini sağlamıştır 75_ Devlet İle Din Arasındaki İlişkiler Üç Şekilde Görülür. Dine bağlı devlet sistemi, Devlete bağlı din sistemi, Laik sistem 76_ Türk Toplumu İçinde Dinî Veya Etnik Açıdan Mevcut Olan Çeşitli Gruplar Arasında Huzuru Sağlayabilmek İçin, Devletin İç Siyasetinin Temelini Şu İki Noktada Toplamıştır: Ülkede hukuk birliğini sağlamak üzere, yeni devleti laik hukuk temeline dayandırmak. Birleştirici nitelikte olan dil, tarih ve kültür birliğine dayanan millet anlayışını egemen kılmak. 77_ Saltanat Rejiminin Kaldırılması Ve Mevcut Anayasanın Temel İlkeleri, Fiilen Bir Cumhuriyet İdaresinin Kurulduğunu Gösteriyordu. Buna İstinaden Çıkan Kanunlar 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilânı 3 Mart 1924 tarihinde hilâfet makamını kaldırmış 3 Mart 1924 tarihinde Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılmıştır. Şeyhülislamlık makamı kaldırılarak, 30 Kasım 1925’te Tekke, Zaviye ve Türbeleri kapatan kanun 1926’da da Türk Medenî Kanunu’nun kabulüyle laiklik alanında önemli adımlar atılmıştır. 78_ İnkılap Kelimesi Nedir? Bir durumdan başka bir duruma, bir hâlden başka bir hale dönüşmek yani değişmek olarak tanımlanmaktadır. 79_ İnkılap Kelimesi Ne Anlama Gelir? Türkçede, Fransızca revolution kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılmaktadır. 80_ Hangi Değişikler İnkılap Olarak Kabul Edilir ? Bir toplumda siyasal, ekonomik ve sosyal değişiklikler meydana getirilmesi inkılap olarak kabul edilmektedir. inkılap gelişmek, ilerlemek ve değişmek anlamını ifade eder. 81_ İhtilalin Gerçekleştirilmesi Çeşitli Biçimlerde Olmaktadır. Birincisi; 1789 yılında gerçekleşen Fransız ve 1917 yılında gerçekleşen Rus ihtilallerinde olduğu gibi değişiklik, derin ve kanlıdır. İkincisi; kendi dünya görüşlerini hâkim kılmak ve ona uygun sosyal, ekonomik ve kültürel kurumlar getirmek isteyenlerin, başlangıçta mevcut kurulu düzene saygılı olarak işbaşına geçmesi ve sonradan değişikliklere gitmesi şeklindedir. Hitler’in ve Mussolini’nin yürürlükteki anayasanın demokratik ve özgürlükçü ortamından yararlanarak nasyonal sosyalist ve faşist rejimleri buna bir örnek teşkil eder Üçüncüsü; daha çok az gelişmiş ülkelerde görüldüğü gibi, bir hükûmet darbesi şeklinde başlayan, siyasî ve hukukî düzeni az çok değiştiren yöntemdir. Dördüncüsü; yabancı bir ordunun yardımı ile köklü bir değişikliğe gidilmesidir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde görülen uygulamadır. Beşincisi; Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen büyük dönüşümde olduğu gibi, milletçe yürütülen bağımsızlık savaşını iç ve dış düşmanlara karşı kazandıktan sonra, millî egemenliğin karşısına çıkan engelleri kaldırıp siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel alanları da kapsayan bir girişimdir. 82_ İnkılapların Amacı Nedir? Toplumun her yönden ilerlemesi, daha iyiye ve daha güzele doğru gitmesidir. 83_ Türk İnkılabı Olarak Hangileri Değerlendirilmektedir. Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyetin ilânı, Hilâfetin kaldırılması, Öğretimin birleştirilmesi, Kılık kıyafetin değiştirilmesi, Hukuk düzeninin laikleştirilmesi, Kadınlara yeni haklar tanınması, Toplum hayatında değişiklikler yapılması, Yeni takvim, saat ve ağırlık ölçülerinin kabulü, Arap harfleri yerine Latin harflerinin kabulü; Tarih ve dil anlayışında değişme, Soyadı kanunu vb. bu şekilde anılan büyük atılımlardır. Millî Mücadele ve bu büyük değişimler, 84_ Atatürk’ün Konuşma Ve Eylemlerini Dikkatle İncelediğimizde Tam Bağımsızlık Nasıl Olur? Çağdaşlık, müspet ilme ve akla tabi olmak hususiyetlerinin ortak özellikler olduğunu görürüz 85_ Tam Bağımsızlık Nedir? Atatürk düşüncesinin temelinde yatan, bütün uygulamalarda belirleyici olan vasfı siyasî, iktisadî, malî, adlî ve kültürel olarak tam bağımsız olmaktır. 86_ Çağdaşlık: Atatürk’ün asıl yönlendirici figür olarak işlev gördüğü Türk inkılabının en çok tartışılan cephelerinden biri dahil olunmak istenen medeniyet anlayışıdır. Atatürk’ün amacı bu yeni sistem ile milleti her hâli ve tavrı ile medenileştirmekti 87_ Türkler Yayıldıkları Coğrafyalarda Birbirinden Farklı Alfabeler Kullanmışlardır. Bunun en çok bilineni Göktürk, Uygur, Arap ve Latin alfabeleridir. Bunların dışında yaşadıkları coğrafyaya ve içinde bulundukları koşullara göre başka alfabeler de kullanmışlardır 88_ Türklerin En Uzun Süre Kullandığı Alfabe Arap kökenli alfabe olmuştur 89_ Atatürk’ün Tarih Çalışmalarında Öncelikle Aydınlatılmasını İstediği Konuları Şöyle Sıralamak Mümkündür. Türkiye’nin en eski ve yerli halkı kimdir? Türkiye’de ilk medeniyet nerede ve kimler tarafından kurulmuştur? Türklerin Dünya tarihindeki ve uygarlık tarihindeki yeri nedir? Türklerin İslam tarihindeki yeri nedir? Türklerin Anadolu’da bir aşiretten bir devlet kurmaları efsanedir, bunun gerçek açıklaması nedir? 90_ Millî Kültürü Araştırmak, incelemek ve gelecek kuşaklara aktarmak üzere Halkevleri açılmış, Dil Kurumu, Tarih Kurumu, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi gibi bilim ve kültür kurumları oluşturulmuştur. 91_ 1883’te Sanayi Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi) Açılmıştır. Mühendishane ve Harbiye’den asker ressamlar yetişmiştir. Yurt dışına resim öğrenimi görmek için öğrenci gönderilmiştir Çallı İbrahim, Hikmet Onat, Feyhaman Duran gibi ressamlar yetişmiştir. 92_ 1773’te Açılan Mühendishanei Bahrii Hümayunda, daha sonra açılan Mühendishanei Berrii Hümayunda resme yer verilmesi bir dönüm noktası olmuştur. 93_ Resim Öğretmeni Yetiştirmek Üzere Gazi Eğitim Enstitüsü açılmış (1926), 94_ Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Heykelcilik Gelişmemişti. Her ne kadar Abdülaziz kendi heykelini yaptırmış ise de ondan sonrakiler bu işi sürdürmemişlerdir 95_ Avusturyalı Krippel Tarafından Yapılan Atatürk’ün İlk Heykeli 1926’da Sarayburnu’na konmuştur 96_ Osmanlı İmparatorluğu Döneminde İstanbul Arkeoloji Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi kurulmuştu 97_ Millî Mücadele’nin Askeri Safhası Bittikten Sonra Maarif Vekili İsmail Safa Bey 6 Kasım 1922’de Bir Genelge Yayınlayarak Arkeolojik Ve Etnoğrafik Eserlerin Korunması İçin Müzeler Açılmasının Gerekliliğini Bildirmiştir. Bu Genelge Üzerine Çeşitli Yerlerde Müzeler Açılmaya Başlanmıştır. 1924 yılında Topkapı Sarayını bazı bölümleri müzeye dönüştürülmüş, 1925’te Millî Saraylar idaresi kurulmuştur. 1925’te Ankara’da Etnografya Müzesi’nin temeli atılmıştır. 1927’de Konya Mevlana Müzesi açılmıştır. 1934 yılında bakanlar kurulu kararıyla Ayasofya müze haline getirilmiş ve 1937’de Dolmabahçe Sarayı’ndaki Veliahd Dairesi, Resim ve Heykel Müzesi’ne dönüştürülmüştür. 98_ Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Mehter Müziğine Önem Verilmiş Ancak Yeniçeri Ocağının Kapatılmasıyla Mehterhane De Kapatılmıştır. II. Mahmut onun yerine Mızıkai Hümayun adı altında bir askerî bando kurdurmuştur. 99_ Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Necil Kazım Akses, Cemal Reşit Rey gibi çok sesli müzik alanında batıda eğitim gören kişiler konservatuarda görev alarak Türk gençlerinin yetişmelerine katkıda bulunmuşlardır. 100_ İlk Millî Opera Denemesi ne zaman yapıldı? İran şahı Rıza Şah Pehlevi’nin Türkiye’yi ziyareti üzerine, 1934’te Librettosu (metni) Münir Hayri Egeli tarafından yazılan, bestesi Adnan Saygun tarafından yapılan Özsoy Operası olmuştur. 101_ Darülbedayi’nin Başına 1927’de Muhsin Ertuğrul’un getirilmesi Türk tiyatro tarihinde bir dönüm noktası olmuş, basit komedi türleri yerine Shakespeare, Moliere, Tolstoy, Schiller, Musahipzade Celal, Halit Fahri, Faruk Nafiz gibi yabancı ve yerli tanınmış yazarların eserleri sahneye konulmuştur. Darülbedayi 1934’te şehir Tiyatrosu adını alarak Türk kültürünün gelişmesine kaynaklık eden bir kurum hâline gelmiştir. 102_ İlk Sinema Salonu İstanbul’da 1908’de açılmıştır. 1914’te film çekimleri başlamıştır. Ardından Ordu Sinema Dairesi kurulmuştur. 103_ Cumhuriyet Döneminde Türk sineması? ise Muhsin Ertuğrul’un ipek Film adına çalışması Türk sineması için bir dönemeç olmuştur 104_ 1914’te kurulan ancak gösterilere 1916’da başlayan Darülbedayide hangi kız rol aldı? Afife Jale adlı Türk kızı ilk kez rol almıştır. 4 Ünite 105_ 1923-30 yılları arasında Türk Dış Politikası, Lozan Konferansı’nda çeşitli nedenlerle kesin olarak sonuçlandırılamamış konuların, ulusal çıkarlara uygun biçimde çözümlenmesi üzerine odaklanmıştır. Bu konular İngiltere ile Musul Sorunu, Fransa ile Kapitülasyonlar, Hatay ve diğer sorunlar Yunanistan ile Ahali Mübadelesi olarak sıralanabilir. 106_ I. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası ilişkiler, savaşı kazanan devletlerle kaybedenler arasındaki kutuplaşma çerçevesinde şekillenmişti. Galip devletler savaş sonrası oluşturulan uluslararası düzenin devamını isterken; mağlup devletler kendilerine dikte ettirilen ve ağır şartlar taşıyan anlaşmalara tepki gösteriyorlardı. Mağlup devletler, savaş sonrası anlaşmalar çerçevesinde oluşan statü koyu değiştirmek üzere revizyonistolarak adlandırılan bir tutum benimsemişler, buna karşılık Galipler kendilerinin belirlediği mevcut durumun korunmasını sağlamaya çalışarak, antirevizyonist bir tutum benimsemişlerdir. 107_ Atatürk’ün Dışı Politikadaki Uygulama Esasları Gerçekçilik Tam Bağımsızlık Barışçılık Akılcılık üGüvenlik Politikası ve ittifaklar Sistemi 108_ Tam bağımsızlık neleri kapsar? Siyasi, iktisadi, mali, askerî ve kültürel açıdan bağımsızlıktı ve bunlardan ödün verilemezdi. 109_ İngiltere 187778 Savaşı’ndan sonra neyi planlamıştır? Anadolu’nun doğusunda Ermenistan ve Kürdistan kurmanın yanında, batısını da genişletilmiş Yunanistan’a bağlamayı ve İstanbul’da da Osmanlı hanedanı altında küçük bir Türk Devleti oluşturmayı düşünmektedir 110_ Türkiye, 5 Haziran 1926’da yaptığı anlaşma ile (Türkiye, İngiltere ve Irak Hükûmeti) Musul’u, İngiltere’nin mandasındaki Irak’a bıraktı. 111_ Türkiye’nin savaşı kanun dışı ilan eden Briand Kellog Paktı’na katılması (1929 Ocak), 112_ Akdeniz Paktı adı nedir?1936’da İtalya’nın Balkanlar ve Orta Doğu’da tehditlerini artırması üzerine, önce Fransa’yla anlaşan İngiltere, bir İtalyan saldırısı karşısında ispanya, Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye’ye garanti vermiştir. İspanya’nın bu garantiyi reddetmesine karşılık, diğer devletlerle birlikte, Türkiye bu garantiyi kabul etmiştir. Ayrıca, bu üç devlet de İngiltere’ye garanti vermiştir. Bu karşılıklı garantiler sistemine Akdeniz Paktı adı verilmiştir. 113_ 20 Ekim 1921’de Ankara antlaşması imzalanmıştı. Bu antlaşma sadece Türkiye Suriye sınırını çizmekle kalmamış, aynı zamanda Türk Fransız ilişkilerini de düzenlemişti. 114_ Eylül 1938’de kurulan Hatay Devleti bir yıl kadar bağımsız kaldıktan sonra, 29 Haziran 1939’da Hatay Meclisi son toplantısını yaparak, oy birliğiyle Anavatan’a katılma kararı alacaktır. 115_ Türk Yunan ilişkilerinde Yunanistan’ın 20.yüzyıl başlarındaki dış politikasının amacını, Anadolu’da Rum nüfusun yaşadığı bölgelerin Yunanistan’a ilhâkı, diğer bir deyişle Megali ideal kapsamında Yunanlıların kaybettikleri toprakların elde edilmesi teşkil etmiştir. 116_ Lozan Barış Antlaşması sonrasında savaşan iki taraf olan Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili ilişkiye yön veren temel meseleler, Lozan görüşmeleri sırasında imzalanan Türk Yunan Ahali Mübadelesine Dair Sözleşme’nin tatbiki ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sorunların çözümünde yoğunlaşmıştır. 117_ Balkan devletleri ile bir pakt kurma fikrini gündeme getirdiğini görüyoruz. Yine bu bağlamda Türkiye, Arnavutluk (19 Aralık 1923), Bulgaristan (18 Ekim 1925) ve Yugoslavya (28 Ekim 1925) ile Dostluk Antlaşmaları imzalanmıştı. 118_ Bulgaristan’ın Balkan Birliğine katılmasını engelleyen iki mesele vardı: · Azınlıkların haklarının korunması (Makedonya’da önemli miktarda Bulgar azınlığı vardı), diğeri ise · Ege Denizi’ne çıkabilmek için Bulgaristan’a bir mahreç (çıkış) verilmesi. 119_ Balkan Paktı’nı imzaladılar (9 Şubat 1934). Bu anlaşma ile Türkiye Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya sınırlarını karşılıklı olarak garanti ediyorlar, birbirlerine danışmadan herhangi bir Balkan devletiyle birlikte bir siyasi harekette bulunmamayı ve herhangi bir siyasi anlaşma yapmamayı taahhüt ediyorlardı. 120_ 7 Nisan 1937’de Mısır ile bir Dostluk Anlaşması imzalandı. Nihayet, İran ile Irak arasındaki sınır anlaşmazlıkları Türkiye’nin gayretiyle ortadan kalktı. Bu esnada, Afganistan da anlaşmaya katılacağını bildirince, 8 Temmuz 1937’de Tahran’da Sadabad Sarayı’nda Türkiye İran Irak ve Afganistan arasında Sadabad Paktı adını alan anlaşma imzalandı__ Alıntı...
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ 1-2017-18 güz d. ara sınavı | alperkara | İnkilap Tarihi 1 | 1 | 16 Kasım 2018 18:01 |
ŞEMALARLA ATATÜRK İLKELERİ(KPSS) | mehmet akif2 | Tarih | 17 | 24 Mayıs 2018 09:34 |
2017:3 ders sınavı-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ 1 | alperkara | İnkilap Tarihi 1 | 0 | 25 Kasım 2017 23:45 |
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-II 1. ÜNİTE (yeni içerikten) | makbergülü | İnkilap Tarihi 2 | 7 | 21 Mayıs 2015 02:34 |
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-II / ARASINAV (deneme) | EyMeN&TaLhA | İnkilap Tarihi 2 | 0 | 09 Ağustos 2014 03:09 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|