|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Medineweb,Açılış Tarihi: 17 Mayıs 2014 (15:11), Konuya Son Cevap : 18 Mart 2016 (19:23). Konuya 8 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
17 Mayıs 2014, 15:11 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | İslâm Ahlâkında Faziletler/Reziletler İslâm Ahlâkında Faziletler/Reziletler İslam ahlakçıları ahlakı kısaca faziletler ve reziletler ilmi olarak değerlendirmektedirler. Ahlâk, buna göre, nefsi faziletlerle süsleme ve reziletlerden koruma yollarını gösterir. Ahlak ilmine bu cihetten yaklaşma, bu ilmi sadece iyi ve kötü davranışlar hakkında konuşma, bu konuşmanın ortaya çıkardığı sorunları ele alma olarak görmeyip, bunun ötesinde insanın ahlaki eğitimini de dikkate almayi içermektedir. Bu sebeple faziletlerin neler olduğu kadar, bunların nasıl kazanılacağı da ahlak ilminin meseleleri arasındadır. Fazilet kavramı insanın kabiliyetleri ile alakalı olarak kullanılmaktadır. İnsanın muhtelif kabiliyetleri vardır ve bu kabiliyetler doğuşta “kuvve” olarak, yani potansiyel olarak mevcutturlar. Bu kabiliyetlerin etkin olması ile hayat gerçekleşir. Müslüman filozoflar insanı tabii/fiziki dünyanın bir devamı, aynı zamanda bütün mevcudatın (makrokosmos) bir özeti olarak kavrarlar. İnsan “zübde-i alemdir”; veya “küçük alemdir” (alem-i sagir=mikrokosmos). Böyle olduğu için de kendisi dışındaki bütün mevcudatı imkân olarak ve içinde taşır. Bu anlayış çerçevesinde onlar üç ayrı nefsi birbirinden ayırırlar: nebati/bitkisel nefis, hayvani nefis ve insani nefis. Bu nefislerin her birinsin özellikleri vardır ve sırasıyla biri diğerinden daha fazla özellik taşır. Nebati nefsin özellikleri, cisimlerden farklı olarak, beslenme, büyüme ve üreme özellikleri bulunmaktadır. Hayvani nefiste ise kendi idrak ve isteğiyle yer değiştirme/hareket özellikleri bulunmaktadır. İnsani nefiste ise, hem nebati/bitkisel nefsin hem de hayvani nefsin özelikleri bulunduğu gibi, bunlara ek olarak “düşünme ve konuşma kabiliyeti” (kuvve-i natıka) bulunmaktadır. Bu sebeple insanın sırf nutuk/konuşma ve düşünme cihetini dikkate alarak insani nefsin bu cihetine, “melekî nefis” denilmiştir. Aynı zamanda bilme/öğrenme kabiliyeti olarak da isimlendirebileceğimiz ve insanın ayırıcı hususiyetini teşkil eden “konuşma/düşünme” kabiliyeti cihetinden insan nefsine “natık nefis” adı verilmektedir. İnsanda, o halde, üç nefis birlikte bulunmaktadır: nebati, hayvani ve meleki nefis. Bunların her birisi insanda bir kuvve tarafından temsil edilir: nebati nefis şehevi kuvvede, hayvâni nefis gadabi kuvvede, meleki nefis ise nutuk kuvvesinde. Birinci kabiliyet, insanın gıda, cinsel arzu ve diğer arzu ve isteklerine esas teşkil eder, ki adına “şehevi kuvve” denilir. Bu kuvve insanın biyolojik varlığını sürdürmesini sağlayan kabiliyetini ifade etmek için kullanılmaktadır. İkinci kabiliyet ise insanın varlığını ve sahip olduğu şeyleri savunmaya ve korumaya (muhafaza) yöneliktir; adına gazap kuvvesi denilmektedir. Üçüncü kabiliyet ise insanın hem diğer varlıklarla hem hemcinsleri ile, yani diğer insanlarla, hem de insanların üstündeki alemle düzenli bir irtibat kurma imkanını ifade eder. Klasik ahlak anlayışı sadece bitkisel ve hayvansal ihtiyaçlarını karşılayan, yani sadece bedensel ihtiyaçlarını karşılayan ve bunun için mücadele eden, insanların, henüz insani boyuta ulaşamadığını; insan olmanın düşünme ve konuşma kabiliyetini kullanarak nebati ve hayvani kuvveleri kullanmayı ifade ettiğini dile getirir. Burada söz konusu olan kuvveler, metafizik, mantık ve fizikte kullanılan “cins” kavramı ile ifade edilirler. Buna göre insanda bulunan bütün kuvveler bu üç cinsten müteşekkildir. Bu cinslerin her birisinin altında çok sayıda nev’ bulunmaktadır. Daha sonra üzerinde duracağımız alt başlıklar her cinsin altındaki nev’leri ifade etmektedir. Bir bitki ve canlının bitki ve canlı olarakvarlığını devam ettirmesi, sahip olduğu kuvvelerin/kabiliyetlerin etkin olmasına bağlıdır. Aynı şey insan ve mevcut olan her şey için de geçerlidir. Eğer insan biyolojik varlığını muhafaza edip sürdüremezse, yani bu alandaki kabiliyetleri etkin olamazsa, o zaman biyolojik varlığını sürdüremez. Aynı şey nutuk kabiliyeti için geçerlidir. Nutuk kabiliyeti de insanın insan olarak varlığını sürdürebilmesi için etkin olmak zorundadır. Eğer insan bu kabiliyetlerini etkin kılamazsa, o zaman insan olarak varlığını sürdüremez. İşte felsefe ki bilinen bütün ilimleri içine almaktadır, insanın insan olarak varlığını sürdürmesini nasıl sağladığını kendisine konu edinmektedir. Bunu yaparken de tamamen insanın kabiliyetlerini keşf edip, bunların nasıl uygulanıp, nasıl geliştirileceğini ortaya koymaya çalışmaktadır. İslâm ahlâkında faziletler konusu işlenirken, öncelikle faziletlerin insan nefsinin hangi boyutundan beslendiğinin belirtilmesi gerekmektedir. İslâm ahlâkı konusundaki görüşleriyle dikkati çeken Osmanlı dönemi ahlâk- çılarından Kınalızâde Ali Efendi’nin Ahlâk’ı Alâî isimli eseri bu konuda önemli bir kaynaktır. Çünkü o hemen hemen kendinden önceki ahlâk düşünürlerinin görüşlerini çoğu bakımdan sürdürmüştür; ayrıldığı, farklı düştüğü noktalar olduysa onları da işlemek suretiyle hem bir sentez hem de bir özet yapabilmiştir denilebilir. İnsanî nefsin iki gücü vardır. 1. İdrak gücü: Bu güç sayesinde nefis, aklın idrak gücünü gerçekleştirir. Bunun iki görünümü vardır. a) Nazari Güç: Bunun aşırılığa veya eksikliğe gitmemesi, yani orta düzeyde/itidal üzerine olması sayesinde hikmet meydana gelir. b) Amelî Güç: itidal üzerine fiiller, yani “orta yol” çıkarırsa adalet meydana gelir. 2. Hareket Ettirici Güç: Bu güç sayesinde beden itki veya motivasyon gücü kazanır. a) Hareket Ettirici Arzu Gücü (Şehvet): Aşırılığa gitmediği sürece “orta hal/düzeyde” olduğu müddetçe iffet meydana gelir. b) Hareket Ettirici Saldırgan Güç (Gazap): Aşırılığa gitmediği sürece “orta hal/düzeyde” fiiller, cesaret meydana gelir. |
Konu Sahibi Medineweb 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Medinewebli önlisans İlahiyat 1.sınıf öğrencileri... | İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar | nurşen35 | 87 | 34069 | 23 Mayıs 2015 21:53 |
Gülmek isteyenler tıklasın :))) | Videolar/Slaytlar | Kara Kartal | 3 | 4100 | 10 Mayıs 2015 16:16 |
Cumartesi Anneleri’nin ahı/Can Dündar | İslami Haberler | Medineweb | 0 | 2750 | 10 Mayıs 2015 16:13 |
Ayın Üyesi ''zeynepnm'' | Ayın Üyesi | 9Esra | 13 | 9047 | 30 Nisan 2015 14:29 |
Müzemmil suresi bize ne anlatıyor | Tefsir Çalışmaları | Medineweb | 0 | 3359 | 19 Nisan 2015 15:45 |
17 Mayıs 2014, 15:16 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İslâm Ahlâkında Faziletler
Erdemler Tasnifi TEMEL ERDEMLER--------------AŞIRISı-----------AZLIĞI----------ZIDDı -----------BAĞLI OLDUĞU GÜÇLER Hikmet-----------------Kurnazlık-----------Ahmaklık-------------------------Nazari Güç Adalet------------------------------------------------------Zulüm----------Amelî Güç İffet-------------------Günahkârlık---------Şehvet Azlığı---------------------Şehvet Gücü Cesaret----------------Saldırganlık---------Korkaklık------------------------- Gazap Gücü |
17 Mayıs 2014, 15:20 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İslâm Ahlâkında Faziletler
Hikmet Genel olarak eşya hakkında bilgi edinme gücüne özgü bir erdemdir. Varlık ve ahlâk arasındaki ilişkiye temas ederken değindiğimiz gibi, kişinin bilgi ve hikmet gücü de erdemli olmada son derece önemlidir. İslâm düşünürleri, ahlâklı olmak için bilebilme yeteneğini kabul eder. Ahmaklık, kişinin ahlâkî gelişimini engeller. Çünkü iyi olabilmek için iyinin ne olduğunun bilinmesi gerekir. Öte yandan kişinin iyi olması, bilgeliğini de artıracaktır. İnanma kişiye bir tür basiret de kazandıracaktır. Basiret sadece pratik aklın bir vergisi değil, teorik akıl gücünü de gerektirir. Hükmetme ve hikmet dahası güç arasındaki ilişki bu çağrışımları bir araya getirir. Düşünme melekesi olmadan erdemli olunamaz. Bu erdemin eksikliği beraberinde ahmaklığı; fazlalığı ve aşırılığı ise kurnazlığı getirmektedir. Hikmetin kapsamına giren diğer alt erdemleri de gözden geçirdiğimiz zaman, onun sınırları daha da belirginlik kazanacaktır. Kınalızade ve Tûsî gibi İslâm ahlâkçıları asıl erdemlerden birisinin isminin de hikmet olmasıyla ortaya çıkan dört ayrı hikmet kavramı arasında karışıklık çıkabileceğine dikkati çekerek, bunların birbirlerinden farklı olduğunu vurgular. Onlar, üç erdemden birisi olan hikmetin, felsefe teriminin karşılığı olan ve "mevcudu beşer takatince bilmek" manasına gelen meşhur hikmet olmadığını hatırlatırlar. Yine bunun amelî hikmet manasına da olmadığına, aksine nazarî hikmetin üçüncüsü olduğunu belirterek şu inceliğe dikkat çekerler: Hikmet nazarî ve amelî olmak üzere ikiye bölünmüştür. Amelî hikmet de ahlâk, tedbiru'l menzil ve ilm-i siyaset olarak üçe ayrılır. Amelî hikmet içinde yer alan ahlâk da hikmet, iffet ve şecaat şeklinde üçe ayrılır. Bu durumda hikmet yine kendinin bir alt bölümü olup kendisine bölünmüş gibi olur. O, asıl erdemler arasında yer alan bu hikmetin, “haricî varlıkları beşer takatince bilmektir” diye de tarif ettiği ilk hikmet manasına olmadığını belirtir. Yine hikmet-i nazarî ve hikmet-i amelî diye taksim edilen hikmetin de bu hikmetle aynı olmadığı açıktır. Diyebiliriz ki felsefe için İslâm coğrafyasında veya düşüncesinde çoğu zaman hikmet kelimesi kullanılmıştır. Burada cehaletin zıddı olarak kullanılan hikmet, felsefî tasavvur anlamında değil, eşyayı ve insanı kendi yerlerince kavrayabilme yetisidir. En önemlisi de kendinin insan olduğunun farkında olma ve bu bilgiyle eylemde bulunmadır. Hikmet Erdeminin Altında Yer Alan Erdemler a) Zekâ b) Çabuk anlama c) Zihin açıklığı d) Kolay öğrenme e) İyi düşünme f) Ezberleme g) Hatırlama |
17 Mayıs 2014, 15:20 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İslâm Ahlâkında Faziletler
Cesaret Üstünlük sağlama güdüsünden kaynaklanan bir erdemdir. Çoğu zaman bu güdüye öfke gücü denmektedir. Bu güçten kaynaklanan erdeme ise cesaret denilmektedir. Öfke gücünün fazla olması halinde kişi saldırgan; eksik olması durumunda ise korkak olacaktır. Gazap/öfke gücünün yeterli derecede orta durumda olması ise cesareti doğuracaktır. Bu erdem olmadığı zaman adaletin gerçekleşmesi mümkün değildir. Mesela Kindî’ye göre, cesaret, yapılması gerekeni yapmak ve ortadan kalkması gerekeni de önlemek için her türlü riski göze alabilmektir. Diğer erdemlerde olduğu gibi cesaret faziletine dahil olan erdemleri de görmemiz gerekir: Cesaret Erdeminin Kapsamına Giren Erdemler a) Olgun nefs b) Olayları cesur karşılama c) Yüksek gayret d) Sebat e) Yumuşak huyluluk f) Ölçülü olmak g) Yüreklilik h) Dayanıklılık, katlanmak i) Tevazu j) Onur duygusu k) Yufka yüreklilik (Rikkat) |
17 Mayıs 2014, 15:21 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İslâm Ahlâkında Faziletler
İffet Bedenin korunması ve geliştirilmesi için gerekli olan şeyleri sağlama, gereksiz olanlara da ilgisiz kalma erdemidir. Bu erdem, şehvet güdüsüne bağlıdır. Fazlalığında günahkârlık, azlığında ise şehvet eksikliği olmaktadır. İffet faziletine dahil olan erdemler ise şunlardır: İffet faziletinin kapsamına giren erdemler: a) Hayâ b) Merhamet c) Yumuşaklık d) Nefsin güzel ahlâkla donanmaya rağbet etmesi e) Uyumlu ve geçimli olmak f) Arzuları dizginlemek g) Sabır h) Kötülük sebeplerine karşı dirençli olmak i) Musibet ve belaya karşı sabır j) Kanaat k) Vakar l) Fedakârlık etmek m) Cömertlik n) Kerem |
17 Mayıs 2014, 15:23 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İslâm Ahlâkında Faziletler
Adalet Erdemine Dâhil Olan Erdemler: a) Sadâkat b) Ülfet (uzlaşma, kaynaşma) c) Vefâ d) Şefkat e) Yakınlarıyla ilgilenmek, f) Mükâfat g) Müşterek işlerde insaf ve itidal üzerine davranmak h) Herkese karşı dürüst davranmak i) Yakın ve dostlarının sevgisini kazanmak j) Teslim (her şeyi ile ilâhî iradeye dayanmak) k) Tevekkül l) İbâdet |
17 Mayıs 2014, 15:34 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İslâm Ahlâkında Faziletler Çirkin Ahlâk ya da Reziletler İslâm ahlâkçıları erdemlerden yola çıkarak reziletleri açıklar, bunun dışında ayrı bir rezilet tarifi vermez. Kınalızâde ve Tusi gibi İslâm ahlâkçılarında da bu yaklaşım, aslında kendilerinden önceki ahlâk düşünürlerinin yaklaşımı olup onlara ulaşan gelenekten miras alınmış ve genel olarak farklılıklarla birlikte bu görüşler sürdürülmüştür. Nitekim Kınalızâde’de diğerlerinde olduğu üzere iki çeşit rezilet kavramı karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan biri reziletlerin erdemlerin zıddı olması, diğeri de itidal olan orta derecenin erdem, bunun ifrat ve tefritinin rezilet olmasıdır. Ancak düşünürümüz bu ikisini ustalıkla birleştirmeyi başarmıştır. Dört temel erdemin azlığı veya fazlalığı da rezilet olarak karşımıza çıkmaktadır. Temel Erdemler/ Fazlalık ve Azlıkları TEMEL ERDEMLER -----------AŞIRISI -----------------AZLIĞI Hikmet ---------------Kurnazlık---------------- Ahmaklık Adalet --- --- İffet -----------------Günahkârlık-------------- Şehvet Azlığı Cesaret ---------------Saldırganlık-------------- Korkaklık Temel erdemlerin bağlı bulunduğu güçleri faziletler bahsinde ifade etmiştik. Kısaca özellikle temel reziletler açısından anımsayacak olursak: 1. Nazari Güç orta/itidal durumunda olmadığında: Cehalet 2. Amelî Güç orta/itidal durumunda olmadığında: Zulüm 3. Gazap Gücü orta/itidal durumunda olmadığında: Korkaklık 4. Şehvet Gücü orta/itidal durumunda olmadığında: Ölçüsüzlük |
02Haziran 2014, 12:23 | Mesaj No:8 |
Cevap: İslâm Ahlâkında Faziletler/Reziletler
Hocam çok güzel yazmışsınız elinize sağlık fakat bir ayrıntıyı belirtmek gerekiyor. Nazari akılda ifrat ve tefrit durumu geçerli değildir. Kesin ve ilahi bilgiye ne kadar ulaşılırsa o kadar iyidir. Dolayısıyla itidal durumu ameli akıl için geçerlidir. Nitekim İbn Sina şöyle diyor: Hikmet erdemi ki, iffet ve şecaatin üçüncüsüdür, nazari hikmet kastedilmez. Çünkü onda ortada olmak kesinlikle aranmaz. Aksine onunla dünyevi fiiller ve tasarruflardaki ameli hikmet kastedilir. İnsanın kendisi için istediği şeylerin zıtlarının dostlarına ulaşmasına sebep olacak veya kendisini başka erdemleri kazanmaktan alıkoyacak derecede bunların tarifinde derinlemesine düşünmesi cerbezedir. | |
18 Mart 2016, 19:23 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: İslâm Ahlâkında Faziletler/Reziletler
Bütün iş ve davranışlarımızda orta yolu tutmak fazilet sayılır. Faziletlerin de esasını teşkil eden huylarda aşırılık (ifrat) ve bunlardan yoksunluk (tefrit) rezilet sayılmıştır. Rezilete düşmüş olan insanlar arasında anlaşmazlık ve çatışma esas iken, fazilet sahibi insanlar arasında daima anlaşma, dostluk ve uyum görülür. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Dicle İslam Tarihi-1 ve İslam AHLAK Felsefesi 2013 Final soruları | Mihrinaz | DİCLE İlitam | 1 | 08 Nisan 2019 22:21 |
Osmanlıda Ahlaki Faziletler... | NUR | İslam/Dinler/Mezhepler | 3 | 04 Ekim 2018 22:25 |
Hastaların ve Yolcuların Oruç Tutmalarındaki Faziletler/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 24Haziran 2016 18:12 |
İslam’a girebilmek için İslam’ın aslı ve risalete iman konusunda yerine getirilmesi g | bilinmez | Tevhid Ve Şirk Konuları | 0 | 05 Eylül 2015 22:47 |
Hastaların ve Yolcuların Oruç Tutmalarındaki Faziletler/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 16 Eylül 2011 19:20 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|