|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Ravza'm,Açılış Tarihi: 30 Ekim 2012 (17:49), Konuya Son Cevap : 30 Ekim 2012 (17:49). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme: |
30 Ekim 2012, 17:49 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 14629 Üyelik T.:
18 Kasım 2011 | Doğu İslam Filozofları 4.Ünite Doğu İslam Filozofları 4.Ünite DOĞU İSLAM FİLOZOFLARI İslam felsefesi geleneğinin oluşturduğu coğrafyayı kabaca ikiye ayırmamız mümkündür:Abbasi Devleti’nin kuruluşu ile ivme kazanan ve Bağdat merkezli olarak gelişerek İslam dünyasının doğu kesiminde yaygınlık kazanan felsefi geleneğe mensup düşünürlerin temsil ettiği “Doğu İslam Filizofları”. 8. Yy.dan 14. Yy sonlarına kadar İberia yarımadasında ve Kuzey Afrika’da Endülüs Uygarlığı’nu temsil eden “Batı İslam Filozofları” Kindi ve Felsefesi 1-Hayatı ve Eğitimi İslam düşünce tarihçileri tarafından ilk İslam filozofu olarak kabul edilen Yakup İbn İshak el-Kindi Kufe’de doğdu.Mutezile kelam okulunun Basra kolunun faaliyetlerinden haberdar olduğu ve diyalektik anlamda ilk zihni disiplini burada aldığı düşünülüyor.Kendisi de sonraki hayatında bir dönem Mutezile kelamının savunuculuğunu yapmıştır. Halife Mem’un’un kurduğu Beytü’l-hikme’deki bilgin, kaşif ve mütercimler kadrosu içinde yer almıştır. Eserleri Kindi’nin birçok klasik ve modern felsefe tarihçisi tarafından “ilk İslam Filozofu” olarak kabul edilmesinde şüphesiz O’nun döneminin tabii ve insani bilimlerindeki üstün kavrayışı, fizikten ****fiziğe, astronomiden matematiğe, tıptan kimyaya, dönemin hemen büün bilimlerinde yazdığı eserlerin çeşitliliği ve yetkinliği etkili olmuştur. Kindi doğrudan tercüme yapmaktan çok, bazı klasik dillerdeki kavramları biliyor, onların Arapça’ya doğru tercüme edilip edilmediğini kontrol ediyor, tercüme edilen metinleri kavram ve üslup açısından gözden geçiriyordu. Yanlışlıkla Aristoya isnat edilen ve Plotinus un Enneades adlı eserinin 4-6 bölümlerinden olan Esulua(theologia) adıyla tanınan eseri Abdülmesih b. Naima el-Hımsi ye tercüme ettirmiş, sonra kendisi üzerinde gerekli düzenlemeler yaparak veliaht Ahmed’e takdim etmiştir. Filozoflar ve eserleri hakkında bilgi veren klasik kaynaklar bize onun yaklaşık 277 eseri olduğundan bahsederler. Süleymaniye kütüphanesinde bulunan yazma mecmuasındaki eserleri ilk defa bütün halinde Abdulhadi Ebu Ride Resail el-Kindi el-Felsefiye adı altında yayınlamıştır. Felsefe alanındaki kitapları: 1-Kitab fi’l felsefeti’l-ula , Felsefe alanında yazdığı en hacimli eser. Mahmut kaya ‘’ilk felsefe üzerine’’ ismi altında tercüme ederek Felsefi risaleler adlı eserinin içerisinde yayınlamıştır. 2 – Risale fi hududi’l-eşya ve rusumiha, Mahmut kaya Tarifler üzerine başlığı altında çevirmiştir. 3 – Akıl üzerine, Kindi, bir öğrencisinin eski Yunan filozoflarının akıl hakkında ne düşündükleri yönündeki sorusuna cevap olarak kaleme almıştır. a-Fizik alanında: Kitabu’l İbane b-Psikoloji alanında: el-kavl fi’n-Nefs, Kelam fi’n nefs muhtasar veciz c-Ahlak ve Siyaset: Risale fi’l-hile li def’il-ahzan d-Reddiye: Makale fi’r-red ale’n-nasara Bilimler Tasnifi Kindi ilimleri öncelikle dini ve insani olmak üzer ikiye ayırır. İnsani ilimler felsefenin çatısı altında toplanmış olup biri doğrudan ilim, diğeri başka ilimler için bir alet ve bir başlangıç sayılmak üzere başlıca ikiye ayrılır. Doğrudan ilim olanlar da teorik ve pratik diye ikiye ayrılır. Teorik sayılanlarda altta fizik , ortada psikoloji , üstte ****fizik bulunmaktadır. Psikoloji bir yönüyle fizyolojiye bağlı, bir yönüyle de ****fiziğe açık olduğundan fizikten ****fiziğe geçişe bir aracı ve bir eşik durumundadır. Filozofa göre Allah nefsi, latif olmayan madde ile latif olan ****fizik arasında bir mertebeye koymuştur. Böylece fizikten ****fizik bilgiye geçmek mümkün olmaktadır. Pratik ilimler ise ahlak ve siyasetten oluşur. Başka ilimlere giriş için kullanılan alet ilimleri de mantık ve matematik olmak üzere 2 ye ayrılır. Mantık, Aristo nun organın külliyatında yer alan Kategoriler, Önermeler 1 . 1.Analitikler, 2.Analitikler , topikler , sofistik delillerin çürütülmesi, hitabet ve şiirden oluşur. Matematik ise başlıca aritmetik , geometri ,astronomi , ve müzik olmak üzere dört disiplin içerir. Kindiye göre matematik bilimleri bilmeyen bir kimse bir ömür boyu felsefe okursa da anlayamaz, sadece yazılanları tekrarlamış olur. Felsefesi Kindinin , İslam dünyasında evren ve insanı, dinin temel öğretilerini de dikkate almak suretiyle felsefi ve bilimsel bir bakış açısı ile ilk ele alan düşünür olduğu söylenebilir. ****fizik Kindi Felsefeyi insanın uğraşı alanına giren sanatların en değerlisi , felsefenin de mertebe bakımından en değerli disiplinin ****fizik alanı olduğunu söyler. Varlık hakkında bize külli bilgi sunan ve oradan da “ilk sebeb’’in bilgisine yani Tanrı bilgisine götüren ****fiziktir. Kindi ****fiziğin en temel problemlerinden biri olan Allah-alem ilişkisinin yorumunda Aristocu dokrinden tamamen ayrılarak, bu meseleyi İslam ilkeleri doğrultusunda temellendirmeye çalışmıştır. O, kendi döneminde , alemin ezeli olduğunu savunan materyalistlere (dehriler) karşı , onun , Allah’ın hür ve mutlak iradesinin bir sonucu olarak yoktan (‘an leys) yaratıldığını , birçok eserinde matematik ve mantıksal delillerle ispatlamaya çalışmıştır. Bilgi Teorisi Meşşai okulunun İslam dünyasındaki kurucusu kabul edilen Kindi de bilgi teorisini klasik konuları olan bilginin kaynağı, bilginin değeri gibi meselelerle uğraşmış, duyu algıları, akıl, sezgi ve vahiy gibi meselelerin bilgi teorisi ile ilişkisi bağlamında ele almaya çalışmıştır. Bilginin kaynakları; 1-Duyu Algıları: Kindi kabaca duyu algılarının bize tikel nesneler hakkında bilgi verdiğini söyler. 2-Akıl: Kindi’ye göre akıl tümel kavramları oluşurmamızı sağlar. Kindiye göre akıl mertebeleri 1 – Sürekli fiil halindeki akıl (el-aklü’llezi bi’l-fi’l ebeden) 2 – Güç halindeki akıl (el-akl bi’l kuvve) 3 – Fiil alanına çıkan müstefad akıl ( el-aklü’llezi harece mine’l-kuvve ile’l-fi’l) 4 –Beyani veya Zahir akıl ( el- Aklü’l – beyani ev’z-zahir) 3-Sezgi: Nefs ne kadar arınıp temizlenirse o derece daha berrak bilgiler elde eder. Fakat Kindi’nin burada kastettiği arınma mistik olmaktan çok nefsin bilgi ve güzel eylemlerle arınmasıdır. 4-Vahiy: Vahiy bilgisi mahiyeti gereği akli bilgiden farklı elde edilen, fakat kaynağı Tanrı olduğu için mutlak anlamda gerçekliği ifade eden, yanılması olmayan saf bilgidir ve sadece peygamberlere hastır. PSİKOLOJİ İslam düşünce tarihinde nefsin mahiyet ve işlevleri, arınmasının yol ve yöntemlerini ,ölümden sonraki durumunu felsefi açıdan irdeleyip temellendiren ilk filozof Kindi’dir. Nefis madde gibi eni, boyu ve derinliği olan bir şey değildir; o basit , şerefli , değeri büyük ve yetkindir. Güneş ışınlarının güneşten geldiği gibi onun cevheride de yüce Yaratan dan gelmektedir. Kindiye göre nefis, bedenden önce vardır ; bedenden sonra da varlığını sürdürecektir. Ahlak Dini bir telakkinin dışına çıkarak ahlakı bir felsefe problemi olarak tartışan ilk Meşşai filozofunun Kindi olduğundan şüphe yoktur. Kindi felsefenin pratikteki yararını dikkate alarak onu ‘’ İnsanın gücü ölçüsünde Allah’ın fiillerine benzemesidir ‘ diye tarif etmekte ve bununla o, insanın hikmet, kudret, adalet, iyilik, güzellik ve gerçeklik gibi ilahi sıfat ve erdemleri edinerek tam erdemli bir kişi olacağını söylemektedir. Farabi ve Felsefesi Fârâbî, İslâm dininin tabiatı gereği ortaya çıkan Tanrının birliği, peygamberlik, rûhun ölümden sonraki durumu (meâd) gibi bir takım tartışmaların yanı sıra, doğunun ve batının felsefi karakterli düşünce birikimini de dikkate alarak, din ile felsefeyi uzlaştırma çabalarına bir derinlik kazandırmış, bu uzlaştırma çabasını ****fizik, din, toplum ve siyaset felsefesi gibi alanlara ustaca yaymayı başarmıştır. Hayatı Fârâbî, Türk kökenlidir. Fârâbî’nin Mısır, Suriye, Irak ve Harran bölgesi gibi antik bilim ve düşünceninbütün merkezlerine gidip eğitim almış olması, onun felsefesinde yansımasınıgösterir. Fârâbî geçmiş kültürlerin hem rasyonel hem de mistik unsurlarınıdikkate alarak kendine has bir felsefe sistemi geliştirmeye çalışmış ve bundada başarılı olmuştur. Gerçekleştirmeye çalıştığı felsefi sistem o kadar başarılıbir model oluşturmuştur ki, kendisine antik felsefenin en büyük otoritesi kabuledilip “birinci muallim” adıyla anılan Aristoteles’e ilaveten “ikinci muallim”lakabı verilmiştir. Şahsiyeti Genellikle münzevi bir hayat yaşamayı seven Fârâbî hiç evlenmemiş ve mal mülk edinmemiştir. Eserleri Fârâbînin eserleri üç kabaca üç başlık altında toplanabilir: 1. Popüler nitelikli olanlar; 2. Bilimsel incelemelerden elde edilen sonuçların derlemelerinden oluşanlar; 3. Sistematik çalışmalar. mantık alanında, Aristoteles’in ikinci analitiklerine (Burhan), Porphyrius’un İsagoji’sine şerhleri veya Kesin Bilginin Koşulları isimli, Tartışma Mantığı Kuralları Üzerine (Kitâb fî edebi’l-cedel) isimli kitapları, matematik alanında örnek olarak Öklid’in kitabının birinci kısmına yazdğı şerh, Kitâb el medhalilâ el-hendese el-vehmiyye (Kurgusal Geometri’ye Giriş), astronomi ve astroloji alanında Batlamyus’un Almagesti’sine şerh, Astroloji Üzerine Kitâbu’n-Nucûm, fizik biliminde Aristoteles’in Gökyüzü kitabı “Kitâbu’ssemâ”sı üzerine şerh, Atom hakkında bir risale gibi, Psikolojide Aristoteles’in Kitab en-Nefs’ine şerh, Risâle fî mâhiyeti’n-nefs (Nefsin Mahiyeti Hakkında), Risâle fî meâni’l-akl (Aklın anlamları üzerine) gibi kitaplar, müzik alanında Kitâb el-Mûsîka el-Kebîr (Büyük Musiki Kitabı), genel felsefe alanında Felsefe’nin Tanımı ile ilgili, Felsefe Öğreniminden önce Bilimesi Gereken Konular isimli, Felsefe’nin Temel Meseleleri isimli eserler, Ahlak ve Siyaset el Medinetü’l-fâzıla (Erdemli Şehir), es-Siyasetü’l- Medeniyye (Seyaset Üzerine), Tahsiîlü’s-sa’âde (Mutluluğa Ulaşma), bilim alanında İlimlerin Sayımı gibi kitaplar sayılabilir. İlimler Tasnifi Fârâbî Aristo ve Kindî’den daha kapsamlı bir tasnif yapmış, İhsâu’l-ulum isimli eserinde her bir ilimin teorik ve pratik açıdan değerini belirtekek eğitim ve öğretimdeki önemine işaret etmiştir. Fârâbî önce ilimleri beş ana başlık altında sınıflandırır, sonra da her ilmin kapsamındaki diğer ilimleri sıralar: 1. Dil: Sarf, nahiv, 2. Mantık:Organondaki sekiz kitap. 3. Matematik: Aritmetik, geometri, optik, astronomi, müzik, mekanik. 4. Fizik ve ****fizik: Fizikten maksat Aristo’nun tabiat ilimleri alanındaki sekiz kitaptır. 5. Medeni İlimler: Ahlak, siyaset, fıkıh, kelam. Felsefesi Farabi felsefesi bütüncül bir sistemdir. Tabiattan başlayıp en son gaye olan Tanrı’ya kadar varlığın gayesini araştıran bu felsefe sistemi gayeci bir anlayışa sahiptir. Ontoloji Fârâbî en önemli eserlerinden biri olan Erdemli Devlet’in girişinde analizine en salt ve en mükemmel varlık olarak nitelendirdiği Tanrı kavramından başlayarak maddi varlığın en alt tabakasına kadar inen bir evren şeması çizmektedir. Bu şemaya göre kademeli bir varlık yapısı gösteren evrenin en tepe noktasında hem ontolojik olarak en yüce olan hem de insan aklının kavrayabileceği en mükemmel varlık formu olan Tanrı (İlk Sebep) bulunmaktadır. İkinci sırada “maddeden ayrık akıllar” (el-ukûlü’l-mufârika) adını verdiği ay küresinin üstündeki gök cisimlerinin akılları yer alır. Varlıklarını Tanrı’dan alan bu akıllar, üçüncü varlık seviyesi olan Faal Aklı ve gök cisimlerini oluştururlar. Fârâbî’nin Cebrail olarak isimlendirdiği bu faal akıl Tanrı ile ay altı alem arasında aracı konumundadır. Dördüncü mertebede başka bir manevi varlık olan nefis bulunur. Beşinci ve altıncı mertebeyi suret ve form ikilisi oluşturur. Vâcib-Mümkin:Fârâbî yukarıdaki hiyerarşik şemaya bağlı olarak yaptığı diğer bir sınıflama da varlığı zorunlu (vâcib) ve varlığı zorunlu olmayan (münkin) olarak ikiye ayırmaktır. Özü itibariyle zorunlu varlık olan Tanrı var olmada ve varlığını devam ettirmede hiç bir şeye muhtaç değildir. Onun altındaki varlık ise Tanrı’ya göre mümkün ama bir altındakine göre zorunludur. Çünkü o da bir altındakinin varlık sebebidir. Sudûr Teorisi:Fârâbî Tanrı’dan yukarıdaki sıraya göre evrendeki varlıkların meydana gelişini de Sudûr teorisi adı verilen bir teori ile açıklar. Fârâbî Aristo ve Platon felsefesinin bir sentezini yapmaya çalışan Yeni Platoncu düşüncenin bazı felsefi ve mantıki gerekçelere dayanarak Alemin Tanrı’dan sudur denilen bir süreçle meydana geldiğini şeklindeki tezini İslâm düşüncesi içersinde ifade etmeye çalışmıştır. İlk anda yaratma teorisine zıtmış gibi gelen bu teori Fârâbî ve sonrasında İbn Sina gibi bazı meşşai filozoflar tarafından savunulmuş, İslâm’ın yaratma anlayışı bu şekilde izah edilmeye çalışılmıştır. Bu teoriye baştan beri karşı çıkan İslâm kelamcılarının bu itirazları Gazzalî’nin meşhur Tehâfütü’l-felâsife (Filozofların Tutarsızlığı) isimli eseri ile zirvesine ulaşmıştır. Fârâbî ve İbn Sînâ’nın temsil ettiği sudûr anlayışına tepkilerin zirvesinde Gazzâli bulunur. Bilgi Teorisi Fârâbî Aristocu cizgiye yakın durarak bilginin kaynağının duyular olduğunu savunur. Bu yüzden Platon’un “doğuştan bilgi” teorisini reddeder. Ahlak Fârâbî’ye göre mutluluk başka hiçbir şeye ulaşmak için araç olmayıp doğrudan kendinde amaç olan bir değerdir. Fârâbî’ye göre gerçek ve en yüce mutluluk bilgiyle aydınlanmaktır. Yalnız burada Fârâbî’nin kastettiği bilgi, insanın olgunlaşarak Faal akılla irtibat kurması ve evrensel bilgi ile kuşanması anlamındaki bilgidir. Fârâbî’ye göre bu tür bilgiye ancak filozoflar ve peygamberler ulaşır. Fârâbî faziletleri dört kategoriye ayırır: 1. Nazari faziletler: bütün teorik ilim dalları ve en yüce varlık olan Allah’la ilgili bilgi. 2. Fikrî faziletler: düşünme gücünün fert ve millet için en yararlı olanı araştırma çabasıdır. 3. Ahlaki faziletler: İnsanın iradeli davranışlarında her türlü aşırılktan uzak olarak iyiyi, doğruyu ve güzeli amaç edinmesidir. 4. Ameli faziletler: insanın çeşitli sanat ve mesleklere karşı eğilimlerini geliştirerek o alanda iyi yetişmesi anlamına gelir. Siyaset ve Toplum Felsefesi Fârâbî Platon ile başlayan geleneğe uygun olarak insanın gerçek mutluluğunun ancak erdemli bir devlet içinde gerçekleşebileceği tezini işler ve bu tezi İslâm toplum ve siyaset yapısına uydurmaya çalışır. El-Medinetü’l-fazıla (Erdemli Devlet) isimli meşhur eserinde ve diğer bazı eserlerinde öncelikle devletin menşei meselesi üzerinde durmuş ve devlet yapısı fikrinin insan topluluklarında nasıl oluştuğu meselesinde kafa yormuştur. Bu bağlamda dört anlayışı öne çıkarır: a. Ontolojik teori: Varlık planındaki düzen, insan toplulukların böyle bir planlı yapı kurmaya sevketmiş olabilir. b. Biyo-organik teori: İnsan kendi vucudundaki organların koordineli çalıştığnı tespit ettiğinde, bu düzeni toplum yapısında da gerçekleştirmeyi istemiş olabilir. c. Fıtrat Teorisi: Doğuştan topluluk olarak yaşamaya göre yaratılmış olan insan, ihtiyaçlarını karşılamak için dayanışmayı sağlayacak bir örgütlenme ihtiyacı duymuş olabilir. d. Adalet Teorisi: insan, kendi mutluluğunu ona temin edecek adalet ortamını sağlayabilmek için, adaleti gerçekleştirecek bir yapıya ihtiyaç duymuş olabilir. Filozofların kral ve kralların filozof olmasını öneren Eflâtun'dan farklı olarak Fârâbî, kişinin dünya ve âhiret mutluluğunu ve toplumun dirlik ve düzenliğini sağlayacak bir nizam vaad eden Kur'ân-ı Kerîm'in ortaya koyduğu hayat tarzını da dikkate alarak "ilk reis" ve "imam" diye nitelediği ideal devlet başkanının şahsında yani İslâm halifelerinde Hz. Peygamber ile filozofun üstün özelliklerini birleştirmek istemiştir. Nübüvvet Fârâbî nübüvveti, akılla nakli veya felsefe ile dini bir ortak paydada toplamaya en elverişli vasıta olarak görür; bunun için de vahyin mahiyetini, ulvî âlemle süflî âlem arasındaki ilişkiyi sağlayan peygamberin vahyi nasıl aldığını kendine has bir yöntemle açıklamaya çalışır. Etkileri Fârâbî kendisinden sonraki İslâm Felsefesi ve Hristiyan-Yahudi düşüncesi geleneğini en derinden etkileyen düşünürlerden biridir. Kaynağını Plotin'den alan ve Fârâbî felsefesinde sisteme kavuşan sudur teorisi, buna bağlı olarak ittisal, saadet ve nübüvvet nazariyeleri İhvân-ı Safa ile İbn Sînâ başta olmak üzere İslâm ve Latin Ortaçağ filozofları üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak etkili olmuştur. İBN SİNA Hayatı Tıp ve felsefe alanında en büyük otorite demek olan “eş-Şeyhü’r-Reîs” ünvanıyla tanınmakta, Batı’da ise “Avicenna” olarak bilinmektedir. Eserleri Kur'an'ın bazı sûrelerini tefsir etmesi; namaz, kader,nübüvvet ve âhiret gibi konuları tartışarak doğrudan dinî meseleler üzerinde yoğunlaşması. İslâm dünyasında eserlerinin daha fazla kabul görmesine yol açmıştır. Belli başlı eserleri şunlardır: 1-eş-Şifâ. Felsefeye dair en önemli eseridir. 2. en-Necât. Felsefenin temel konularında okuyucuya bilgi vermek ve bu alana yönelen kimseleri yetiştirmek amacıyla kaleme alınmıştır. 3. el-İşârât ve’t-tenbîhât: Felsefenin mantık, tabîiyyât, ilâhiyyât ve ahlâk konularında yazılmış olup eş-Şifâ’daki ilgili bölümlerin özeti niteliğinde ise de gerek üslûbu gerekse kullanılan kavramların farklılığı ve ortaya konulan görüşlerin yeni bir sistematik içerisinde sunulması bakımından özgün bir eserdir. 4. Dânişname-i Ala'î. Felsefe alanında Farsça olarak yazılmış ilk ansiklopedik eserdir. 5. el-Mebde ve'1-me'âd. ****fizik ve ahlâk konusunda yazılmıştır. 6. Uyûnü'l-hikme. 7. Hay b. Yakzân. Sembolik hikâye tarzında yazılmış bir eseridir. 8. el-Hikmetü'1-meşrikıyye. Felsefesi İslam Düşüncesi İçindeki Yeri İbn Sînâ İslâm bilim ve düşünce tarihinde ilk defa bir felsefe ve ilimler ansiklopedisi vücuda getirdiği gibi aynı zamanda nesir, nazım ve hikâye tarzında felsefî eserler kaleme alan sanatkâr-filozoftur. Bilgi Teorisi ve Mantık İbn Sînâ'ya göre bilgi sadece düşünceyle elde edilmez: bu konuda daha önemli ve kestirme yol sezgidir. Bu bakımdan filozofun sezgiye düşünceden de fazla önem verdiği söylenebilir. Çünkü konu iyice incelenirse bilgi değeri taşıyan önermelerin bu husustaki kabiliyeti gelişmiş kişilerin sezgilerine dayandığı görülür. İbn Sînâ'ya göre düşünce ve sezgi özünde birdir. Düşünce bir zaman sürecinde gerçekleşen sezgi, sezgi de bilginin âdeta zamansız olarak bir anda kazanılmasıdır. Ancak sezgi bazan insanın iradesi dışında gerçekleştiği halde düşünce daima iradeli bir faaliyettir. Akıllar konusunda İbn Sînâ Kindî ve Fârâbî’den farklılaşan bir teori geliştirmiştir. Buna göre insanın sahip olduğu bilme yeteneği kuvve halindeakıl, bu yetenekle düşüncenin ilkelerinin kazanılması meleke halinde akıl, bu ilkelere dayanarak gözlem ve deneyle nesnel dünyanın bilgilerinin kazanılması fiil halinde akıl, faal aklın etkisiyle zihnin bu aşamalardan geçerek mükemmellik düzeyine ulaşması müstefâd akıl adını alır. Ancak üstün yeteneklere sahip olan peygamberlerin mazhar oldukları vasıtasız bilgi onların kutsî aklı tarafından algılanır. Psikoloji İbn Sînâ, Aristo geleneğine uyarak psikolojiye tabiat felsefesi içinde yer vermekle birlikte nefsin bağımsız ve gerçek bir varlık (cevher) olduğu ve Ölümsüzlüğü gibi nefisle ilgili bazı önemli görüşleriyle ondan ayrılır. Nefsin hakikati: İbn Sînâ’ya göre nefs her insanın “ben” sözüyle kastettiği şeydir. İbn Sînâ bu lafızla işaret edilen şeyin “bir çok insanın ve kelâmcıların çoğunun zannettiği gibi” beden olmadığını, bu zannın yanlış olduğunu, aksine burada işaret edilenin nefs (ruh) olduğunu vurgular. Nefsin varlığının ispatı: Eskilere göre İbn Sînâ’nın ruhun varlığıyla ilgili en muteber delili ise insanın madde ve arazlarından soyut kavramlara ulaşmasıyla ilgili tespitidir. Tıp İlmindeki Yeri Büyük bir filozof olduğu kadar ünlü bir hekim olan İbn Sînâ, bu alandaki eserleriyle İslâm dünyasıyla birlikte Avrupa tıp geleneğini de derinden etkilemiştir. Yunan tıp otoriteleri olan Hipokrat ile Galen'in şöhretini gölgede bıraktığı kabul edilmektedir. Din Felsefesi İbn Sînâ'nın din felsefesiyle ilgili düşünceleri insanlık İçin dinin gerekli olup olmadığı, vahyin imkânı ve mahiyeti, vahiy dilinin yapısı gibi konular etrafında yoğunlaşır. Dinin gerekliliğini siyasî ve hukukî açıdan ele alan filozof, insanın tek başına yaşaması durumunda bütün ihtiyaçlarını karşılamasının imkânsız olduğunu, bu sebeple topluluk içinde yaşamak mecburiyetinde bulunduğunu hatırlatarak birlikte yaşayan insanların temel ihtiyaçlarını karşılamaları, kamu düzenini ve iç barışı sağlamaları gerektiğini, bunun da ancak iş bölümüyle başarılabileceğini belirtir. Peygamberin nefsi yaratılıştan teyit edilmiş olup onun akıl gücü de sezginin en üst düzeyinde bulunan kutsî akıl seviyesindedir. Bu kişinin yaratılıştan getirdiği bilgi yetenekleri sıradan insanın yeteneklerinin çok üstündedir. Hiçbir eğitim ve öğretime gerek kalmadan vahiy yoluyla ona varlık, hukuk ve ahlâka dair temel bilgiler verilir. Bu bilgi önce onun nazari aklına, oradan mütehayyile ve ortak duyusuna geçer; böylece soyut ve tümel olan bilgi somut hale gelir. *Bu hizmet [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ailesine mahsustur. Sitenin ismi ve Ravza'm ismi kaldırılmamak şartıyla kopyası, alıntısı, çalıntısı helaldir.*
__________________ Ve Hayat... Herseye Rağmen Değil ! ALLAH'a Kul Olunca Guzel. . . !! ♥ |
Konu Sahibi Ravza'm 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Sevgiyi Sevmek Zorundayız | Makale ve Köşe Yazıları | hiranur86 | 1 | 2179 | 14 Mayıs 2013 02:20 |
Sen Yeter ki NİYET Et | Namaz-Abdest-Teyemmüm | GÖKCEN_AZRA | 2 | 2930 | 01 Nisan 2013 03:24 |
Aranızda Selamı Yayınız | Hz.Muhammed(s.a.v) | ilahiyatçı 1 | 2 | 2232 | 01 Nisan 2013 03:18 |
Başörtüsü | Serbest Kürsü | alya dua | 3 | 2244 | 30 Mart 2013 02:09 |
Edep Ya Hu | Adap-Edep-Ahlak | mehmet akif2 | 2 | 2977 | 26 Mart 2013 01:04 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Doğu Türkistan'da Zulüm Var | Mihrinaz | İslami Haberler | 2 | 02 Aralık 2022 20:04 |
Her dönemin fırıldağı Doğu Perinçek | Kara Kartal | Gündem/ Manşetler | 0 | 25 Şubat 2022 08:57 |
Doğu Türkistan/ Çin Zulmü | Nebevi Sevda | Videolar/Slaytlar | 2 | 31 Ocak 2021 16:39 |
Doğu Guta Zulmü | nurşen35 | Gündem/ Manşetler | 5 | 26 Şubat 2018 21:51 |
Yakın Doğu Üniversitesi Camii | Abuzer1990 | Ezan-Kamet-Camii | 1 | 08 Nisan 2016 15:38 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|