|
Konu Kimliği: Konu Sahibi f_kryln,Açılış Tarihi: 25 Ekim 2013 (16:05), Konuya Son Cevap : 25 Ekim 2013 (16:05). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
25 Ekim 2013, 16:05 | Mesaj No:1 |
Hukuk 6. Hafta Hukuk 6. Hafta Hükümlerin Ta’lili: Kavramsal Çerçeve Ta’lîl, ‘bir şeyin sebep ve illetini beyan etmek’ manasını ifade etmektedir. Fıkıh usûlü terminolojisinde ise, nasların sebep ve illetlerinin belirlenmesi anlamına gelmektedir. Şer’î bir delil olarak kıyası kabul eden fıkıh bilginleri nasların ta’lilini yani ‘illetlerinin belirlenebilirliğini’ kabul etmektedirler. Hanefî fıkıh bilginleri ile cumhûr fukahâ, hilafına bir delil bulunmadığı sürece nasların ta’lil edilebilirliğini kabul etmektedirler. Öte yandan kıyası bir şer’î delil olarak kabul etmeyip, ta’lili tümüyle reddeden görüş yer almaktadır. Ta’lili tümden reddeden bu görüşün fıkıh tarihinde mezhebi bir düşünce olarak sistematize olduğunu görmekteyiz. Bu noktada söz konusu mezhebi görüşün kurucu figürü olarak Dâvud b. Ali ez- Zâhirî ortaya çıkmıştır. Daha sonra bu düşünceyi sistematize eden fıkıh bilgini Endülüslü ilim adamı İbn Hazm ve onun tâbîleri olmuşlardır. İbn Hazm’a göre fıkıh düşüncesinin temel esaslarından birisi, Allah’ın mutlak iradesi ve ilmidir. Ona göre fıkhın kaynağında ta’lîle (nedenselliğe) kapalı olan Allah’ın mutlak iradesi ve ilmi yer almaktadır. Buna göre insanlar, şer’î hükümlerin illetleri/nedenleri konusunda bilgisizdirler. İbn Hazm, Şârî Teâlâ’nın fiilleri kapsamında değerlendirdiği şer’î hükümlerde ta’lîli reddederek, kıyasın ilâhî emirlerin nedenlerini belirlemeye çalışan bir yöntem olarak sınırlanmayoluna gitmiş ve kıyası tümüyle reddetmiştir. İllet Kavramı İllet, ‘var olan durumu değiştiren şeydir’. Terminolojide ise illet, ‘naslarda bulunan ve mevcut durumu değiştiren mana’ olarak tanımlanmaktadır. Şer’î bir delil olarak kıyasın uygulanabilmesi için unsurları olan asıl ile fer’ arasında ‘ortak bir vasfın’ bulunması gerekmektedir. Fıkıh bilginleri bu ortak vasıf ya da bağ için illet teriminin yanı sıra, delil, menât, bâis, muktezâ, müessir, sebep ve dâî gibi terimleri de kullanmışlardır. Burada illet, hükmün varlığı ve yokluğu kendisine bağlı olduğu mana olarak tanımlanmaktadır. A. İlletin Şartları Aslın hükmünün benzer bir mesele olan fer’e taşınabilmesi için ortak bağ olan illetin açık, belirli, istikrarlı, uygun ve geçişli bir vasıf olması şartları aranarak nasların yorumunda keyfîlik ve tutarsızlık önlenmek, hukukî objektiflik ve güven sağlanmak istenmiştir. Bunu temin amacıyla fıkıh usûlü bilginleri illete ilişkin dört temel şart öne sürmüşlerdir. a. İllet Zâhir Bir Vasıf Olmalıdır Kıyasa esas teşkil edecek olan asıldaki vasfın (illet) akıl ve duyularla hissedilir nitelikte kavranılır bir açıklıkta olması gerekmektedir. Hükmün alameti niteliğinde olan illet, zâhir olmalıdır ki hüküm bilinebilsin. Örneğin,şarabın haram kılınmasını gerektiren sarhoş edicilik (iskâr) vasfı varlık ve yokluğuna hükmedilebilecek düzeyde zâhir/açık bir vasıf olma niteliğindedir. b. İllet Mazbut Olmalıdır Kıyasa esas olacak illet/vasıf, kişilere, durumlara ve çevrelere göre değişime uğramamalıdır.Söz konusu vasfın ya da illetin ifade ettiği mananın çerçevesi belirli ve sınırlı olmalıdır. Zira kıyasın esasını asıl ile fer’ unsuru arasında illet açısından bir eşitliğin bulunması oluşturmaktadır. Örneğin, sefer ahkâmı çerçevesinde yolcunun namazını kasredebilmesi (kısaltabilmesi) hükmünün illeti yolculukta karşılaşılacak olan meşakkat olamaz. Zira meşakkat, kişinin durumuna, çevre ve yolculuk imkanlarına göre değişiklik arz eder. O yüzden burada zâhir ve munzabıt bir vasıf olarak illet, meşakkat değil, yolculuk olmalıdır. c. İllet Münâsib Bir Vasıf Olmalıdır Kıyasa temel teşkil edecek olan illetin hükmün hikmetinin gerçekleşmesine imkan tanıyacak bir vasfa sahip olması gerekmektedir. Zira Şârî Teâlâ, hükümleri insanlar için bir takım maslahatların ya da menfaatlerin gerçekleşmesi için vaz’ etmiştir. Örneğin, sarhoş edicilik vasfı içkinin haram kılınması açısından münâsib (uygun) bir illettir. Çünkü içkinin haram kılınması aklın muhafazası ilkesinin ya da maslahatının teminini mümkün kılan uygun bir illettir. d. İllet Yalnızca Asla Mahsus Bir Vasıf Olmamalıdır İllet sadece asla özgü olup, başkaca meselelere ve olaylara sirayet etme özelliğine sahip değil ise, bu illet kıyasa esas oluşturamaz. Zira illetin kâsır olmaması ve sadece ait olduğu asla münhasır kalmaması gerekmektedir. Örneğin, şarabın (hamr) haramlığının illeti iskârdır. Bu illeti taşıyan yani iskâr edici (sarhoş edici) başkaca içecek türleri de bulunabileceğinden bunlara da aynı hüküm verilir. B. İllet-Hüküm İlişkisi a. Uygun Vasıf (el-münâsibü’l-müessir) Şârî Teâlâ’nın hüküm için illet olarak belirlediğine dair delaleti olan vasıf olarak tanımlanabilir. Bu türden vasıfların muteber olduklarına dair Şârî’nin beyanı söz konusudur. b. Elverişli Vasıf (el-münâsibü’l-mülâim) İlleti nass ya da icmâ ile belirlenmemiş olan hükmün cinsinden olan bir hükmün illetinin belirlendiği vasfa el-münâsibü’l-mülâim adı verilmektedir. c. Mürsel Vasıf (el-münâsibü’l-mürsel) Şârî Teâlâ’nın ilga edildiğine ya da muteber olduğuna dair herhangi şer’î delil bulunmayan illet olarak tarif edilmektedir. Bu konuda fıkıh bilginleri arasında bir görüş ayrılığı söz konusudur. d. Mülgâ Vasıf (el-münâsibü’l-mülgâ) Şârî Teâlâ tarafından söz konusu illetin ilga edildiğine dair bir delaletin ya da işaretin bulunduğu vasıf olarak tanımlanabilir. C. İlletin Türleri 1. İllet-i mansûsa Kitab ve sünnetten bir nas veya icmâ her hangi bir vasfın bir hükmün illeti olduğunu ifade etmesi durumunda söz konusu hükmün illetinin bu vasıf olduğu söylenebilir. Bu türden illetlere ‘mansûs illetler’ adı verilmektedir. Ancak nassın bir vasfı illet olarak göstermesi, bazen sarahaten bazen de imâ yolu ile olmaktadır. Örneğin, “Kedi pis değildir. Çünkü o ev içinde etrafınızda dolaşıp duranlardandır (tavvâfât)” hadisi şerifini Hz. Peygamber kedinin artığı olan suyun şeran temiz olduğunu ifade sadedinde zikretmiştir. Burada, hükmün illeti olacak vasıf, açık bir biçimde tespit edilmiştir. Buna göre kedinin insanlarla birlikte bulunmaları ve ev içinde dolaşıp durmaları illet olarak tespit ya da tayin edilmiştir. Dolayısıyla söz konusu illet, sarih bir şekilde nas yoluyla belirlenmiştir. 2. İllet-i müstenbata Nas ya da icmâ yolu ile değil, ancak müctehid imamların ictihadları aracılığıyla bilinebilen illetlere, fıkıh usûlü terminolojisinde ‘müstenbat illetler’ adı verilmektedir. D. İllet Bulma Yolları a. Nass yoluyla illetin tespiti Sarih açık bir nass ile illet ayet ya da hadis aracılığıyla belirtilmiş olabilir. Örneğin, “Allah'ın,(fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler,yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan birdevlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının…” (Haşr 7)ayetinde ganimetin yetim, yoksul ve benzerlerine verilmesi emredilmiştir. Bunun akabinde mallarınzenginler arasında bir devlet olmaması yönündeki nas, illet olarak sarih bir şekilde yer almaktadır. Sarih olmayan bir nas ile imâ yoluyla da illet sabit olabilir. Açık bir biçimde nasta illet belirtilmese de muhatabın ima yoluyla anlaması mümkündür. Örneğin, “Hanımlarınızatemizlenecekleri zamana kadar yaklaşmayın” (Bakara, 222) ayetinde cinsel ilişkinin yasaklanma illetinin kadınların hayız hali olduğu anlaşılmaktadır. b. Sebr-ü Taksim Sebr, ‘derinliği ölçmek, tecrübe etmek’ Taksim ise, ‘hükme illet olabilecek vasıfların tasnif edilerek, bunların gözden geçirilip, illetlerinin bulunması amacıyla araştırmanın yapılmasıdır’. Bu yöntem, bir hükmün illetinin yukarıda sıralanan nas ve icmâ yolu ile tespitinin mümkün olmaması durumunda söz konusu olmaktadır. Örneğin, fıkıh bilginleri ribânın söz konusu olduğu bildirilen buğday ve arpanın vasıflarını sıralayarak bunlardan kendilerince uygun olan vasfı illet olarak belirlerler. Hanefiler, buğday ve arpada ribânın söz konusu olabilmesi için illet olarak cins ile birlikte ölçülebilir vasfını Şâfiiler ise yenilebilirlik vasfını , Mâlikî fıkıh bilginleri saklanabilirlik vasfını illet olarak kabul etmişlerdir. c. Münâsebet Münâsebet, illetin hükme uygun olmasıdır. yani hükmün menâtı olan illetin, hükmü gerçekleştirecek vasıfta bulunmasıdır. Yukarıda da ifade edildiği üzere, kıyasa esas teşkil edecek olan illetin hükmün hikmetinin gerçekleşmesine imkan tanıyacak bir vasfa sahip olması gerekmektedir. | |
Konu Sahibi f_kryln 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Harflerin mahrecleri | Kur'ân-ı Kerim Genel | f_kryln | 0 | 5050 | 10 Kasım 2013 00:57 |
Kuran eğitimi ve teknik bilgiler | Kur'ân-ı Kerim Genel | f_kryln | 0 | 3917 | 10 Kasım 2013 00:54 |
pratik arapça - HAFTANIN GÜNLERİ- | Genel Arapça | f_kryln | 0 | 2848 | 10 Kasım 2013 00:47 |
pratik arapça - POLİS KARAKOLUNDA- | Genel Arapça | f_kryln | 0 | 3040 | 10 Kasım 2013 00:46 |
pratik arapça - BANKADA- | Genel Arapça | f_kryln | 0 | 2859 | 10 Kasım 2013 00:45 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
HUKUK 3.ve.4. HAFTA | f_kryln | İslam Hukuku 2 | 0 | 25 Ekim 2013 16:08 |
Hukuk 2. Hafta | f_kryln | İslam Hukuku 2 | 0 | 25 Ekim 2013 16:07 |
Hukuk 1. Hafta | f_kryln | İslam Hukuku 2 | 0 | 25 Ekim 2013 16:07 |
Hukuk 7.hafta | f_kryln | İslam Hukuku 2 | 0 | 25 Ekim 2013 16:04 |
Hukuk 9.hafta | f_kryln | İslam Hukuku 2 | 0 | 25 Ekim 2013 16:02 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|