Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLAHİYAT-ÖNLİSANS -AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ.::. > 1.SINIF*Bahar Dönemi* > İslam Hukukuna Giriş

Konu Kimliği: Konu Sahibi Ravza'm,Açılış Tarihi:  28 Nisan 2012 (17:26), Konuya Son Cevap : 28 Nisan 2012 (17:26). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı2Kez Beğenildi
  • 2 Beğenilen Ravza'm
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 28 Nisan 2012, 17:26   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
Ravza'm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Ravza'm isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14629
Üyelik T.: 18 Kasım 2011
Arkadaşları:23
Cinsiyet:
Memleket:Sinop
Yaş:32
Mesaj: 324
Konular: 50
Beğenildi:39
Beğendi:0
Takdirleri:61
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İslam Hukuku 5. Ünite Özeti

İslam Hukuku 5. Ünite Özeti

Fıkıh : tek tek fiillerin hükümlerinin ne olduğuyla ilgilenir.
Fıkıh usulü : hükmün ne olduğu ve kısımlarının nelerden ibaret olduğuyla ilgilenir


Hükmün temel unsurları
* hükmün kendisi
*hükmü koyan hakim
*hükmün muhatabı olan mükellef
* hükme konu olan fiiller


Hüküm özü itibariyle ALLAH’ın hitabı olarak tanımlanır .
Teklifi hükümler , Vaz’i hükümler omak üzere 2 kısma ayrılır.
Teklifi hükümler , bir yükümlülük içeren ya da mükellefi bir fiili yapıp yapmamakta serbest bırakan hükümlerden oluşur.
Vaz’i hükümler , bir yükümlülük içermeyen , teklifi hükümlerin varlığı ya da yokluğunun bağlandığı hükümlerden oluşur.



Aklın hükme ulaşmanın bir yolu olmadığı konusundaki görüşler ;
• Usulcülerin çoğunluğu hükmün kaynağın ilahi hitap ,hükmü koyma yetkisinin de ALLAH’ a ait olduğunu ve aklın hükme ulaşmanın bir yolu olmadığı konusunda aynı kanaattedirler.
• Mutezile usulcüleri ise bu konuda akla sınırlı bir alan açmaya teşebbüs etmişlerdir


Ehliyete sahip olmak hükmün muhatabı olan mükellefin, şer’i hükümler ile yükümlü olması gerektiren özelliğidir. Vücub ve eda ehliyeti olarak 2’ye ayrılır.
Kişinin bir takım haklara sahip olmasını sağlayan vücub ehliyetinin temelini insanın hayatta olması oluşturur.
Kişinin haklarını kullanmasını sağlayan eda ehliyeti akıl ve temyiz gücünün varlığına bağlıdır.


Ehliyet arızaları ; tam ehliyete sahip olduktan sonra bu ehliyeti daraltan veya tamamen ortadan kaldıran bir takım durumlardır .

Hükmün Tanımı ve Kısımları
Hükmü tanımlarken usulcülerin bir kısmı hükmün kaynağını , bir kısmı ise mükellefin fiillerini dikkate almışlardır .

Kelamcı usulcülere göre hüküm ; ALLAH’ın iktiza veya tahyir ya da vaz’ yönüyle mükelleflerin fiillerine ilişkin hitabıdır.

Hanefi usulcülere göre hüküm ; ALLAHIın iktiza veya tahyir ya da vaz’ yönüyle mükelleflerin fiillerine ilişkin hitabının sonucudur.

Teklifi Hükmün Tanımı
Kelamcı usulcüler açısından teklifi hüküm ‘ALLAH’ın mükelleften bir fiili yapmasını veya yapmamasını istemesi yada bir fiili yapıp yapmama konusunda serbest bırakması ile ilgili hitabı’ dır.

KELAMCI USULCÜLERE GÖRE ;
İcab = Şari’in mükelleften bir fiili yapmasını kesin bir şekilde istemesine ilişkin hitabı
Nedb = Şari’in mükelleften bir fiili yapmasını kesin olmayan şekilde istemesine ilişkin hitabı
Tahrim = Şari’in mükelleften bir fiili yapmamasını kesin bir şekilde istemesine ilişkin hitabı
Kerahe = Şari’in mükelleften bir fiili yapmamasını kesin olmayan şekilde istemesine ilişkin hitabı
İbaha = Şari’in mükellefi bir fiili yapıp yapmama konusunda serbest bırakmasına ilişkin hitabı

Hanefi usulcülere göre teklifi hüküm Şari’in mükelleften bir fiili yapmasını veya yapmamasını istemesi ya da bir fiili yapıp yapmama konusunda serbest bırakması ile ilgili hitabının sonucudur.
Yani ; Hanefilere göre hüküm , hitabın kendisi değil , mükellefin fiillerine ilişkin sonucudur.

HANEFi USULCÜLERE GÖRE ;

Farz veya Vacip = Şari’in mükelleften kesin bir şekilde yapmasını istediği fiil
Sünnet ve Nafile = Şari’in mükelleften kesin olmayan bir şekilde yapmasını istediği fiil
Haram = Şari’in mükelleften kesin bir şekilde yapmamasını istediği fiil
Mekruh = Şari’in mükelleften kesin olmayan bir şekilde yapmamasını istediği fiil
Mübah = Şari’in mükellefi yapıp yapmamakta serbest bıraktığı fiil

İktiza > Tanımını yaptığımız ilk dört hüküm iktiza kavramı içine girer
Tahyir > İbaha ve mübah tahyir kavramını ifade eder .

Vaz’i Hükmün Tanımı

Kelamcı usulcülere göre Vaz’i hüküm ; şari’in bir şeyi başka bir şey için sebep ,şart veya mani kılması yönüyle mükelleflerin fiillerine ilişkin hitabıdır .
Hanefi usulcülere göre Vaz’i hüküm ; şariin iradesine bağlı olarak bir şeyin başka bir şey için sebep,şart veya mani oluşturmasıdır.
Vaz’i hükümler teklifi hükümlerin varlığı ile ilgili ikincil hükümlerdir.

Teklifi Hükmün Kısımları

Usulcülerin çoğuna göre teklifi hüküm ıcab, nadb, tahrim, kerahe ve ibaha olmak üzere 5 e ayrılır.
Hanefilere göre teklifi hüküm farz, vacib, sünnet, nafile, haram, mekruh ve mübah olarak 7 kısma ayrılır.
Vacip

Bir fiilin vacib olması o fiilin yapılmasının gerekli olması, yapanın sevap mazeretsiz terk edeninde cezayı hak etmesidir.
İnanç açısından ; bunun hak olduğunun kabul edilmesi, inkarının veya hafife alınmasının küfrü gerektirmesidir.
Hanefilere göre farz ve vacibi birbirinden ayıran dayandıkları delillerin kat’i veya zanni olmasıdır.
Buna göre FARZ; sübutu ve delaleti kati delille sabit olur.Kur’an ve mütevatir ya da meşhur sünnetin sübutu katidir. Delaletlerin de kat’i olması halinde emredilen şey farzdır denilebilir.
VACİB ise; zanni delil ile sabit olan fiilin hükmüdür. Vacib olan hükümler zan ifade eden haberi vahid ile sabittir.
Vacibi inkar edenin küfrüne hükmedilmez, inkar eden veya hafife alan fasık sayılır.
Hanefilerin vacip dediği fiilleri diğer usulcüler farz ya da mendup olarak nitelendirir. Örneğin; fıtır sadakası Hanefilere göre vacip diğerlerine göre farzdır. Bayram namazı ve kurban kesme Hanefilere göre vacip diğerlerine göre mendupdur.

Vacibin Kısımları

Eda edileceği vakit açısından vacip mutlak vacip ve mukayyed vacip olarak 2 ye ayrılır.
Mutlak vacib Şari’in yapılması için belirli bir vakit tayin etmediği vaciptir. Mutlak vacibin sonucu hemen yapılmasının gerekli olmamasıdır. Mükellef onu istediği vakitte yerine getirebilir. Vaktin geçmesi gibi bi durum söz konusu değildir. Mutlak vacibe örnek; kefaretler, zaman belirtmeden yapılmış nezirler (adak), ramazan orucunun kazası.
Mukayyed vacib Şari’in yapılması için belirli bir vakit tayin ettiği vaciptir. Başlangıç ve bitiş vakti vardır. Bu vakit içinde yerine getirilmezse kaçırılmış, yerine getirilmemiş olur. Namaz, oruç ve hac bu türden birer vaciptir.
Mukayyed vacipte tayin edilen vaktin yapılması istenen fiile göre 3 durumu vardır. Bunlar; MÜVESSA (geniş zamanlı ) vacip, MUDAYYAK (dar zamanlı ) vacip, MÜŞKİL ZAMANLI vacip .
• MÜVESSA ( geniş zamanlı ) vacip : Vacibin yapılması için belirlenen vakit hem bu vacibin hem de bu vacip türünden başka bir vacibin yapılmasına imkan tanıyacak kadar genişse buna müvessa vacip denir. 5 vakit namaz bu türdendir zira bir namaz vaktinde birden fazla namaz kılmak mümkündür . Müvessa vacibin sonucu, ancak kendisine özel olarak niyet edilmesi ile geçerli olmasıdır.
• MUDAYYAK (dar zamanlı ) vacip : Vacibin yapılması için belirlenen vakit sadece bu vacibin yapılmasına imkan verecek kadarsa buna mudayyak vacip denir. Ramazan orucu bu türe girer, çünkü bir günde ancak bir oruç tutulabilir. Mudayyak (dar zamanlı ) vacibin sonucu, bu vacip için özel olarak niyet etmeye gerek olmamasıdır.
• MÜŞKİL zamanlı vacip : Bir yönden geniş zamanlı diğer bi yönden dar zamanlı vacibe benzeyen vaciptir. Hac bu tür bi vaciptir. Yılda birkere yapılması yönüyle hac dar zamanlı vacibe, hac törenlerinin hac mevsiminin tamamını kapsamaması yönüyle geniş zamanlı vacibe benzer. müşkil zamanlı vacibin sonucu, dar zamanlı vacibe benzediği için mutlak niyetle geçerlidir. Geniş zamanlı vacibe benzediği için de kaza,adak,nafile vacibe niyet edilmekle geçerli olmamasıdır.
Miktarının belli olup olmaması açısından vacip MUKADDER vacip ve GAYRI MUKADDER vacip olarak 2 ye ayrılır.
Mukadder vacip Şari’in miktarını belirlediği vaciptir. 5 vakit namaz, bu namazların rekatları, zekatın miktarı buna örnektir.
Kişinin mukadder vacip ile yükümlü olması için bu vacibin vücub sebebinin olması yeterlidir. Ayrıca bir mahkeme kararına veya borçlunun rızasına ihtiyaç yoktur.
Gayrı mukadder vacip Şari’in miktarını belirlemediği vaciptir. Örneğin; ALLAH yolunda infak, misafire ikramda bulunma ,zulme uğrayana yardım etme gibi
Kişinin gayrı mukadder vacip ile yükümlü olması mahkeme kararı veya ilgili kişilerin rızasına bağlıdır.
Yerine getirmesi istenen mükellef açısından vacip AYNı vacip (farzı ayn ) ve KıFAı vacip ( farzı kifaye) olarak 2 ye ayrılır.
AYNİ vacip Şari’in mükelleflerin her birinin yerine getirmesini istediği vaciptir. 5 vakit namaz, oruç, zekat , hac gibi
Ayni vacibin sonucu; her bir mükellefin bu vacibi ayrı ayrı yerine getirmesi gerekir.

KıFAı vacip yapılması toplumun genelinden istenen vaciptir. Cenaze namazı, fetva ve yargı işleri, şahitlik yapma, ilim tahsili, ihtiyaç duyulan sanatların öğrenilmesi gibi
Kifai vacibin sonucu; toplumun bir kesimi yapınca diğerlerinden sorumluluk düşer. Şayet kimse yerine getirmezse herkes günahkar olur.
Kifai vacibi yapabilecek tek kişi varsa ayni vacibe dönüşür. Örneğin bir yerde fetva vermeye yetkili tek müftü varsa fetva vermek onun için ayni vacip olmuştur.
Yapılması istenen fiilin belli olup olaması açısından vacip MUAYYEN vacip ve MÜPHEM vacip olarak 2 ye ayrılır.

MUAYYEN vacip Şari’in mükellefin yapmasını istediği şeyi mükellefe seçme hakkı tanımaksızın kendisinin belirlemesidir.Namaz, oruç, hac, zekat, gaspedilen malın geri verilmesi, satın alınan malın bedelinin ödenmesi bu tür vacibe örnektir.Vaciplerin çoğu bu türe örnektir.
muayyen vacibin sonucu; Mükellef Şari’in kendisi için belirlediği şeyi yerine getirmedikçe sorumluluktan kurtulamaz.

MÜPHEM vacip Şari’in birkaç işten birini belirlemeyip seçimi kendisine bıraktığı vaciptir. Mükellefin tercihine bırakıldığı için diğer adı da MUHAYYER vaciptir.
Müphem vacibe örnek; yemin kefareti..ya ailene yedirdiğinin orta hallisinden ,10 fakiri yedireceksin ya 10 fakiri giydireceksin ya da bir köle azat edeceksin.mükellef istediğini seçer ve kefaret borcu ödenmiş olur.
müphem vacibin sonucu; mükellef seçeneklerden birisi yapar yükümlülükten kurtulur,hiçbirini yapmazsa günahkar olur cezayı hak eder.

Vacibin tüm kısımlarının bir vacipte toplanması mümkündür ama şartta değildir. Örneğin 5 vakit namaz vakit açısından ; mukayyed miktarının belli olması açısından ; mukadder mükellef açısından ;ayni istenen fiilin belirli olması açısından muayyen vaciptir.

Mendup
MENDUP yapılması istenmekle beraber terk edilince kınamanın olmadığı fiildir. Yapılması terk edilmesinden daha iyidir.
Hanefiler dışındaki usulcülerin çoğunluğu mendup-müstehap-nafile ve sünneti eşanlamlı olarak kullanırlar.
SÜNNET terk edilmesi yasaklanmamakla beraber yapılması iyi görülen ve dinde gelenek haline gelmiş fiillerdir. Ezan, cemaatle namaz kılma, abdest alırken ağza su verme, namazların müekked sünnetleri. Bu tür sünnetlere SÜNNETİ HÜDA denir, yapan sevap kazanır ,terk eden kınanır.
SÜNNETİ ZEVAİD Hz. Peygamber efedimizin yeme, içme, giyim kuşam gibi insan olması hasebiyle yaptığı fiillerdir, terk eden kınanmaz.

NAFİLE yapılması iyi görünmekle beraber gelenek haline gelmeyen fiillerdir. İkindi ve yatsı namazlarının öncesinde kılınan 4 rekat namazlar, pazartesi ve perşembe oruçları , yapan sevap kazanır,terk eden kınanmaz.

Haram

HARAM kesinlikle yapılmaması istenen, terk edilmesine sevap yapılmasına ceza verilen fiillerdir. Yasağın, yasaklanan fiilin özüyle ilgili olup olmamasına göre haram haram liaynihi(lizatihi) - haram ligayrihi olarak 2 ye ayrılır.
Liaynihi haram; özü itibarıyla kötü olduğundan yasaklanan fiiller. Adam öldürme, zina etme, hırsızlık, murdar et satma, avlenilmesi yasak olan yakınlarla evlenme gibi.
Liaynihi haram olan fiilin sonucu; fiilin temelden gayri meşru sayılmasıdır. Bu fiil yapılınca bu fiile hiçbir meşru sonuç bağlanmaz,b atıl kabul edilir. Örneğin hırsızlık meşru bir mülkiyet sebebi olarak kabul edilmez.

Ligayrihi haram; aslında meşru olmakla beraber haram kılınmasını gerektiren başka bi sebepten dolayı yapılması yasaklanan fiillerdir. Ramazan bayramının ilk, kurban bayramının ilk üç günü oruç tutmak.
Ligayrihi haram olan fiilin sonucu; hanefilerin dışındaki usulcülere göre tıpkı lizatihi haram gibi geçersiz sayılmasıdır. Hanefiler ise böyle bir fiili ve bunun yasaklanmasını gerektiren diğer fiili birbirinden ayırarak her iki fiile farklı sonuçlar bağlar.

Mekruh

Terk edilmesi yapılmasından daha iyi olan fiildir. Cuma vakti ezan okunurken alışveriş yapmak gibi.
Hanefilere göre mekruh Tahrimen Mekruh ve Tenzihen Mekruh olarak 2 ye ayrılır.
Tahrimen mekruh harama yakın mekruhtur, yapılması kesin olarak yasaklanmıştır. Bu yasak haberi vahid gibi zan ifade eden bi delile sabit olmuştur. Pazarlık üzerine pazarlık,evlenme teklifi üzerine evlenme teklifi bu türdür. İnkarı küfre götürmez.
Tenzihen mekruh helale yakın mekruh. Soğan ve sarımsak kokusuyla mescide gitmek bu türdendir.
Mubah
Mükellefin yapıp yapmama konusunda serbest olduğu fiillerdir. Sevap ya da günah yoktur.

Teklifi Hükümlerle İlgili Diğer Hükümler

Azimet ve Ruhsat
AZİMET kulların özürlerine bağlı olmaksızın genel geçer olmak üzere ilkten konulmuş asli hükümdür.
RUHSAT kulların özürlerine bağlı olarak geçici olarak konulmuş istisnai hükümlerdir.
Hanefilere göre ruhsat hükümleri 4 türdür. İlk ikisi gerçek anlamda ruhsat diğer ikisi mecazi anlamda ruhsattır.
• Birinci tür ruhsat : Bir fiilin haramlık sebebinin ve haramlık hükmünün devam etmesine rağmen mübah sayılması. Örneğin ölüm veya bir organın yok edilmesi tehdidi ile ALLAH’ı inkara zorlanan kişi kalben imanını koruyarak sözle inkar edebilir. Bunu yapmayıp azimete göre hareket ederek ölmeyide seçebilir. Mükellef azimeti ve ruhsatı seçmekte serbesttir , azimeti seçip de ölürse günah işlemez hatta sevap kazanır.
• İkinci tür ruhsat : Bir fiilin haramlık sebebinin bulunduğu halde haramlık hükmünün kaldırılarak mübah kılınması . Yolcunun oruç tutmama ruhsatı gibi. Bu tür ruhsatta mükellef zarar görmeyecekse Hanefilere göre azimete göre hareket etmesi daha iyidir. Ancak ruhsatı tercih ederse de günah işlemiş olmaz. Bu tür ruhsat azimete göre hareket etmeyi ortadan kaldırmayıp azimet ve ruhsattan birini tercih imkanı verdiği için Hanefilerce TERFıH RUHSATI olarakta isimlendirilir.
• Üçüncü tür ruhsat : Bir fiilin haramlık sebebi ve hükmünün kaldırılarak mübah kılınması. ölüm tehdidi veya açlık ve susuzluktan ölme tehlikesiyle karşılaşan kişinin haram olan bişeyi yiyip içmesi gibi. Bu tür ruhsatta sabredip azimete göre hareket etmesi caiz değildir, ruhsatı kullanmalıdır. Azimeti seçip ölürse günahkar olur , azimete göre hareket etme imkanı kalmadığından Hanefilerce ISKAT RUHSATI olarak isimlendirilir.
• Dördüncü tür ruhsat : Önceki şeraitlerdeki bazı ağır hükümlerin bizden kaldırılmış olması. Namazın ibadethane dışında bir yerde kılınmaması, malın dörtte birini zekat olarak verme, ganimetlerin haram olması gibi ağır hükümler bizden kaldırılmış veya hafifletilmiştir. MECAZEN ruhsat olarak isimlendirilir çünkü kaldırılan hükümlere göre hareket etme imkanın yoktur.

Eda, Kaza ve İade
EDA : Mukayyed vacibin kendi için belirlenmiş vakitte rükun ve şartlarına uygun olarak ilk defa yerine getirilmesi.
KAZA: Vakti çıktıktan sonra yerine getirilmesi.
İADE: Özür veya kusur sebebiyle eksik yapıldıktan sonra vakti içinde yeniden tam şekilde yapılması.

Sıhhat, Fesat ve Butlan
İbadet ve hukuki işlemlerin geçerliliği ve geçersizliği açısından yapılan bir ayrımdır .

Vaz’i Hükmün Kısımları

Vaz’i hükümler; illet, sebep, rükun, şart, manidir. Hanefiler bir de alameti eklemişlerdir.
İllet varsa hüküm var illet yoksa hüküm yoktur. Hükmün varlığı ve yokluğu illete bağlıdır. Sarhoşluk, şarap içmenin haram oluşunun illetidir.
Sebep illetle aynı şeydir ama illetten ayıran; hükmün konulması ile durum arasında aklen kavranabilecek uygunluğun olmamasıdır. Fecrin doğması sabah namazının vacib olması için sebeptir ama bunların arasında aklen kavranabilecek açık bir uygunluk yoktur.
Sebep ve illetin aynı olması konusunda usulcülerin görüşleri; Bazı usulcüler tamamen aynı şeydir derken bazıları her illet sebeptir ama her sebap illet değildir derler. Örneğin ramazan ayının girmesi oruç iken sadece sebep iken yolculuk hali aklen de kavranabildiği için hem sebep hem illettir.
Rükun bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olan ve onun yapısından bir parça olan unsurdur. Kıyam, kıraat, rüku, secde namazın rüknudur. Namazın varlığı bunlara bağlıdır.
Şart , bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlıdır ama o şeyin yapısından bir parça olmayan şeydir. Abdest namazın şartıdır.

Şart ile illet ve sebep arasındaki fark;
İllet veya sebebin varlığı hükmün varlığını gerektirirken şartın varlığı hükmün varlığını gerktirmez. Namaz için sebep olan vaktin girmesiyle namaz vacip olur ama şart olan abdest almakla namaz vacip olmaz.
Mani, Varolması halinde sebebe hükmün bağlanmasını veya sebebin gerçekleşmesini engelleyen durumdur.

HAKİM ( HÜKÜM KOYUCU )
Aklın şer’i bir hükme ulaşmanın yolu olup olmadığı konusunda sünni ve mutezili usulcülerin tartışmaları
HÜSÜN VE KUBUH ( iyilik ve kötülük ) meselesi olarak adlandırılır.
Usulcülerin hüsün kubuh yaklaşımları ;
Mutezileye göre; akıl bazı fiillerin iyi veya kötü olduğunu bilir, şariin emir ve nehyi de bunu destekler.
Eşarilere göre; akıl fiillerin iyi ya da kötü olduğunu kavrayamaz, iyilik ve kötülük Şari’in emriyledir.
Maturidilere göre ise; akıl bazı fiillerin iyi ya da kötü olduğunu bilir ama bu bilgisine yükümlülük bağlayamaz.

HÜKMÜN MUHATABI: MÜKELLEF
Mükellef hükmün muhatabı olan kişidir. Kişinin mükellef olması için hitabı anlayacak seviyede akla sahip olması gerekir.
Temyiz gücü iyiyi kötüden ayırt etme gücüdür. Söz ve davranışlara bakarak anlaşılabilir.
Büluğ erkeğin baba, kızın anne olma özelliğini kazanmasını sağlayan alametlerle sabit olur. Alametler görülmezse çoğu fakihe göre 15 ebu hanifeye göre ise erkeklerde 18, kızlarda 17 yaş hükmen büluğa erme yaşıdır.

Ehliyetin Tanımı ve Kısımları
Ehliyet kişiyi , dini-hukuki sorumluluğa muhatap olmaya elverişli hale getiren vasıftır. Anne karnındaki cenin safhasında başlar. İnsan hayatı 4 dönemdir.
1.cenin dönemi: ana rahmine düşmesinden doğuma kadar geçen süre.
2.temyiz öncesi küçüklük dönemi:doğum ile 7 yaş arası dönem.
3.temyiz sonrası küçüklük dönemi: yedi yaş ile büluğ arası dönem
4. büluğ çağı sonrası dönem: büluğdan ölene kadarki dönem.
Rüşd kişin özellikle mali konularda dikkatli ve basiretli davranacak bir olgunluk seviyesine ulaşmasıdır ve büluğdan sonra gelir.

Ehliyet vücub ve eda ehliyeti olarak 2 kısımdır.
Vücub ehliyeti kişinin haklara sahip olabilme borç altına girebilme ehliyetidir. Temelini insanlık vasfı oluşturur. Cenin bile bu vasfa sahiptir. Bu açıdan eksik ve tam olarak ikiye ayrılır.
Eksik vücub ehliyeti sadece cenin içindir onun lehine bazı hakların sabit olması sağlar.
Tam vücub ehliyeti haklara sahip olmanın yanında bazı borçların altına da girmesini sağlayan ehliyet türüdür. Doğumla başlar ölene kadar sürer.

Temyiz çağına ermemiş küçük çocuklar ile akıl hastaları için de sabittir. Bunlar da başkasının malına zarar verince ödemekle yükümlüdürler. İhtiyaç duymaları halinde yakın akrabalarının nafakaları ile sorumlu tutulmaları da mali yükümlülüklerinin bir sonucudur.

Eda ehliyeti kişin hukuken geçerli sayılabilecek fiiller ortaya koyabilmesini sağlayan ehliyettir. Akıl ve temyiz gücüne dayanır. Her nekadar temyiz öncesinde küçük çocuğun akıl ve temyiz gücü oluşmaya başlasa da bu yok kabul edilir. Bu açıdan eksik ve tam olarak ikiye ayrılır.

Eksik eda ehliyeti temyiz çağına erişen küçüğün ehliyetidir. Yardım ve desteğe ihtiyaç duyar bunu da velisi sağlar. Mümeyyiz küçüğün ceza ehliyeti de yoktur ancak eksik eda ehliyeti ile bazı hükümler sabit olur. Mümeyyiz küçük ibadetlerden sorumlu değildir ama yaptığında sahih olur ve sevap kazanır.

Kul hakları açısından mümeyyiz küçüğün tasarrufları 3 kısımdır.
1.Sırf yararına olan tasarruflar: Hibe, sadaka, vasiyet ve hediyeyi kabul etmesi. Velisinin izni olmaksızın geçerlidir.
2.Sırf zararına olan tasarruflar: Hibe ve vasiyette bulunmak, borç ikrarı, borç verme, vakıf gibi şeyler velisinin izni olsa bile geçerli değildir.
3.Yarar ve zarar ihtimali bulunan tasarruflar: Alım-satım, kira, ortaklık sözleşmesi gibi. Bunlar sahih olarak gerçekleşir ama fiil olarak işlerlik kazanması velisinin onayına bağlıdır. Onaylamazsa yapıldığı andan itibaren batıl olur hukuki bir sonuç doğurmaz.
Bunlar Maliki ve Hanefilerin görüşüdür. Şafiilere göre mümeyyiz küçüğün yaptığı tasarruflar batıldır. Hanbeliler ise velisinin önceden izin vermesine bağlıdır sonradan izin verse de geçerli olmaz.
Tam eda ehliyeti kişi büluğa erip akıl ve temyiz gücünün olgunlaşmasıyla buna sahip olur. Namaz oruç zekat hac gibi dini vecibelerden sorumludur. Cezai ehliyet devreye girer. Hukuk karşısında her yönden mükellef olmuştur.

Ehliyet Arızaları
Kişinin ehliyetini daraltan veya tamamen ortadan kaldıran durumlardır. Sadece eda ehliyeti için geçerlidir. Semavi ve mükteseb olarak 2 ye ayrılır.
Semavi arızalar gerçekleşmesi kişinin elinde olmayan arızalardır. Müktesebden daha güçlüdür.
Belli başlı semavi ehliyet arızaları;
Küçüklük : Tabii bir durumdur ama ehliyete aykırı olduğundan arız sayılmıştır.
Akıl hastalığı: Bu kişiye mecnun denir. Eda ehliyetinden tamamen yoksundur.
Ateh (akıl zayıflığı): Bu kişiye ma’tuh denir. Ehliyet olarak mümeyyiz çocuk gibidir.
Ayrıca baygınlık, uyku, unutma, hayız ve nifas, hastalık, ölüm ve kölelikte sayılır.
Müktesep arıza gerçekleşmesinde kişinin rolü olan arızalardır.

Belli başlı müktesep arızalar;

SEFEH: Gerçekte akıllı olsa da malı konusunda aklın ve şer’in gereklerine aykırı davranmaya sevkeden hafiflik ve tedbirsizlik halidir. Malını saçıp savurana sefih denir. Bu ehliyete mani değildir ancak hukuki tasarruflarında bir kısıtlama ( HACİR ) getirilebilir. Hacir konulduğunda sefih mümeyyiz küçük gibidir.

SARHOŞLUK: Sarhoşluğun hükümlere etkisi mübah ve haram olmasına göre iki şekilde değerledirilir.
Mübah yolla olan sarhoşluk örneği; zaruret halinde ve tehdit altında içki içme ve tedavi amaçlı uyuşturucu madde alma sonucu sarhoş olmadır. Bu türde hukuken sorumlu olunmaz. Hukuki tasarrufları geçersizdir, ceza da uygulanmaz, bayılan kimse gibidir.
Haram yolla olanı da bilerek haram maddelerin alınmasıyla olan sarhoşluktur. Hanefi ve Malikilere göre mükellefiyeti kaldırmaz. Sarhoşken işlediği suçtan sorumludur. Kişi cezalandırılır. Alım satım boşama gibi tasarrufları geçerlidir. Sadece dinden dönmesi ve zina gibi suçlar konusunda ikrarı geçerli sayılmaz. Şafii ve Hanbelilerde ise irade şartı olduğundan hukuki tasarrufları geçerli olmaz. Şüphe ile düşen kısas ve had cezaları da uygulanmaz.

İKRAH: Korkutma ve tehdit yoluyla kişiye istemediği bişeyi yaptırmaktır. Zorlayana MÜKRİH, zorlanana MÜKREH denir.

İhtiyar: Bir şeyi yapıp yapmama konusunda bilinçli bi tercihte bulunmak.

Rıza: Bir şeyi isteyerek kabullenme.
Hanefilere göre ikrah; ıkrahı mülci ve ikrahı gayrı mülci olarak ikiye ayrılır. Her iki türüyle de ikrah, ehliyete aykırı bir durum değildir,çünkü akıl ve büluğ mevcuttur.
İkrahın sözlere etkisi; ıkrahın konusu borç, evlenme, boşama gibi bişeyse ikrahın iki türü de geçersiz, batıldır.
İkrahın fiillere etkisi; ıkrahın konusu haksız yere öldürme, haram olan bişeyi yeme içme, başkasının malını telef etmeye zorlama şeklinde ise ikrahın hükmü fiilin türüne göre değişir.
Mükrehin ikrah altında yapması vacip olan fiiller; Mükrehin domuz eti yemeye, içki içmeye zorlanması bu türdendir. Mükreh zorlandığı fiilleri yapmaz da ölürse veya bir organını kaybederse günahkar olur. Çünkü ALLAH zaruret durumunda bunları mübah kılmıştır.
Mükrehin ikrah altında yapması mübah olan fiiller; Mükrehin inkar etmeye zorlaması, başkasının malını yemeye zorlanması bu türdendir. Bu fiilleri yapması mübahtır ancak yapmayıp sabreder ve sonucunda ölür veya bir organını kaybederse günah işlemiş olmaz aksine sevap kazanır.
Mükrehin ikrah altında hiçbir şekilde yapması caiz olmayan fiiller; Haksız yere birini öldürmesi ve zina etmesi bu türdendir. Hayatını kaybetse bile ikrah altıda bu fiilleri yapması kesinlikle haramdır, çünkü nasıl kendi canı ve namusu dokunulmaz ise başkasınınki de aynı şekilde dokunulmazdır.
Ehliyete etkisi son derece sınırlı olan ve sadece bazı hallerde mazeret sayılan müktesep arızalar; Cehalet, hezl (ciddiyetsizlik,şaka), hata ve yolculuk.

HÜKME KONU OLAN FİİLLER
Hükme Konu Olan Fiillerin Şartları
1.Fiil yapılabilir ve mükellefin gücü dahilinde olmalıdır.
2.Fiilin mükellef tarafından tam olarak biliniyor olması gerekir.
Hükme Konu Olan Fiillerin Kısımları
Hükme konu olan fiiller ALLAH hakkıyla ilgili fiiller ve kul hakkıyla ilgili olan fiillerdir. Bir hakkın ALLAH hakkı mı kul hakkı mı olduğunu belirleyen hakkın düşürülmeye, affedilmeye elverişli olup olmamasıdır. Hiç kimsenin düşürmeye hakkı olmayan ve yerine getirmekte gevşeklik gösteremeyeceği haklar ALLAH hakkıdır. İbadetler,kamu düzeni sağlayan hükümlerin ilgili olduğu fiiller..
Hak sahibi tarafından affedilmesi mümkün olan fiiller kul hakkı kapsamına girer.
Sırf Allah Hakkıyla İlgili Fiiller
İbadet, meunet ( mali külfet ) ve ukubet( ceza) niteliklerinden biri bulunmalıdır.

Bu üç nitelikten birinin bulunduğu haklar 8 kısma ayrılır.
1-Sırf ibadet anlamı taşıyan fiiller: Din ve toplumun düzenini oluşturan fiiller. İman, namaz, oruç, hac, cihad. Hanefilere göre zekatta buna girer.
2- Ukubat-ı kamile( tam ceza niteliği taşıyan fiiller)
3. Ukubatı kasıra ( kısmen ceza niteliği taşıyan fiiller )
4. İbadet niteliği taşıyan cezalar: yemin, oruç, zıhar, hata ile adam öldürme kefareti gibi kefaretler bu kısma girer.
5. Meunet anlamı taşıyan ibadetler: Fıtır sadakası bu türdendir.
6. İbadet anlamı taşıyan meunet : Toprak mahsullerinden 10 da 1 veya 20 de 1 alınan öşür bu gruptandır.
7. Ukubet anlamı taşıyan meunet : Gayrı Müslimlerden alınan toprak vergisi ( haraç) bu kısma girer.
8. Bizzat kaim (müstakil) haklar : Bir kimsenin uhdesinde sabit olmayan, borçlusu olmayan haklardır.

Sırf Kul Hakkıyla İlgili Fiiller
Kul hakkının ortak özelliği; hak sahibi dilerse hakkının yerine getirilmesini ister, dilerse bir bedel karşılığında veya karşılıksız hakkından vazgeçebilir.

Allah Hakkının Ağır Bastığı Fiiller
Kendisinde iki hak birleşmekle beraber ALLAH hakkının ağır bastığı fiillerdir. Kazif suçu ( iffetli kadına zina isnadında bulunma ) na verilen ceza ( haddi kazf) böyledir. Şafiilere göre ise kul hakkı ağır basar.

Kul Hakkının Ağır Bastığı Fiiller
İki hak birleşmekle beraber kul hakkının ağır bastığı fiillerdir. Kasten adam öldürene kısas uygulanması böyledir.


*Bu hizmet [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ailesine mahsustur. Sitenin ismi ve Ravza'm ismi kaldırılmamak şartıyla kopyası, alıntısı, çalıntısı helaldir.*
Göktepe ve Amine Gül beğendiler.
__________________
Ve Hayat... Herseye Rağmen Değil ! ALLAH'a Kul Olunca Guzel. . . !! ♥
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Ravza'm 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Sevgiyi Sevmek Zorundayız Makale ve Köşe Yazıları hiranur86 1 2179 14 Mayıs 2013 02:20
Sen Yeter ki NİYET Et Namaz-Abdest-Teyemmüm GÖKCEN_AZRA 2 2930 01 Nisan 2013 03:24
Aranızda Selamı Yayınız Hz.Muhammed(s.a.v) ilahiyatçı 1 2 2233 01 Nisan 2013 03:18
Başörtüsü Serbest Kürsü alya dua 3 2245 30 Mart 2013 02:09
Edep Ya Hu Adap-Edep-Ahlak mehmet akif2 2 2979 26 Mart 2013 01:04

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
İslam İbadetleri Esasları 2. Ünite Özeti nurşen35 İslam İbadet Esasları* 3 17 Mart 2016 01:46
Türk İslam Edebiyatı 6. Ünite Özeti nurşen35 Türk İslam Edebiyatı 1 13 Şubat 2016 12:29
İslam İbadetleri Esasları 4. Ünite Özeti nurşen35 İslam İbadet Esasları* 2 18 Ekim 2015 19:33
İslam İbadet Esasları 3. Ünite Özeti Medineweb nurşen35 İslam İbadet Esasları* 1 21 Ağustos 2015 02:11
Atauzem İslam Hukuku 7.ünite özet EyMeN&TaLhA Erzurum Atatürk İlitam 0 13 Nisan 2015 12:00

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.