|
Konu Kimliği: Konu Sahibi enderhafızım,Açılış Tarihi: 12 Temmuz 2012 (01:54), Konuya Son Cevap : 12 Temmuz 2012 (01:54). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme: |
12 Temmuz 2012, 01:54 | Mesaj No:1 | |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Kadına Gerçek Bîr Kimlik Ve Kişilik Kazandırmak İçin Kadına Gerçek Bîr Kimlik Ve Kişilik Kazandırmak İçin Kadına Gerçek Bîr Kimlik Ve Kişilik Kazandırmak İçin Kimlik ve kişilik kazanma meselesi de, genel olarak toplumdan ayn düşünülebilecek bir mesele değildir. Herhangi bir toplumun ferdi olarak yetişen ve yaşayan insanlar, kimlik ve kişiliklerini genel olarak üç türlü oluştururlar. Bunlardan birincisi, kimlik ve kişiliklerini yaşadıklan topluma göre oluşturanlardır. Bir insanın kimlik ve kişiliğini oluşturabilmesi için, bu insanın mutlaka ve mutlaka bir değer ölçüsüne ihtiyacı vardır. İşte bu değer ölçüsünü yaşadıklan toplumdan alan, toplumun değerli gördüğü şeyi değerli, değersiz gördüğü şeyi değersiz kabul eden kimseler, bilerek veya bilmeyerek kimlik ve kişiliklerini topluma göre şekillendiren kimselerdir. Yaşadıklan toplumda çapkınlık beğeniliyorsa bunlar birer çapkın, kavgacılık beğeniliyorsa, birer kavgacı, sahtekarlık beğeniliyorsa, birer sahtekardırlar!. Çünkü kendi kimliklerini sahiplenip, bu kimlikleri kabul edebilmeleri için, öncelikle bu kimliği topluma kabul ettirmeleri gerekmektedir. Varolmalan ve varlıklarını isbat edebilmeleri, ancak ve ancak toplumun kendilerini kabul etmesiyle mümkündür. Toplum hangi kimlikleri kabul ediyor, hangi vasıflan alkışlıyor ise, bu kimliğe ve bu alkışa layık olabilmek için birbirleriyle yarışırlar. Toplumdan dışlanmak, dünyadan dışlanmak gibi bir kabustur bunlar için!. Dolayısıyla toplumsal değerlerin doğruluğunu veya yanlışlığını, güzelliğini veya çirkinliğini dikkate almadan, kimlik ve kişiliğini bu değerlere göre oluştururlar. İkinci gruptaki kimseler, kimlik ve kişiliklerini topluma göre değil, doğruluğunu bildikleri gerçeklere göre oluşturan kimselerdir. Gerçek düzlemde veya güzel olan neyse, bunlan bir değer ölçüsü olarak kabul eden bu kimseler, toplumun bu konuyla ilgili yargılannı pek dikkate almazlar. Doğru bildikleri bir hususta bütün toplum “Yanlış” dese dahi, bu toplumsal haykınş onlardaki doğruyu ve doğru düşünceyi değiştirmez. Dolayısıyla bu kimseler toplum ne derse desin, kimlik ve kişiliklerini inandıklan gerçeklere göre şekillendiren kimselerdir. Üçüncü gruptaki kimseler ise, ilk iki grubun arasında kalan kimselerdir. Bunlar bazı konularda toplumdan, bazı konularda da gerçeklerden etkilenirler. Doğru veya güzel bir gerçekle karşılaştıkları vakit, bu gerçeği fazla zorlanmadan kabul ederler. Çoğu zaman bu gerçeklerle birlikte yaşamaları da mümkündür. Ancak kabul ettikleri bazı gerçekler konusunda toplumsal bir baskıyla karşılaştıkları vakit, bir kısmının karşı çıkmaya çalıştıklarını, bir kısmının şaşkınca baktıklarını ve büyük bir kısmının da daha önceleri kabul ettikleri gerçekleri suskunlukla bohçalayıp, gündemlerinden çıkardıklannı görürsünüz!. Netice olarak bu kimselerin kimlik ve kişilikleri, genel olarak mozaik kimlik ve kişiliklerdir. İnsanlardaki kimlik ve kişilik oluşmasıyla ilgili olarak yaptığımız bu genel tasniflere, hiç şüphesiz ki kadınlar 'da girmektedir. Birinci grubun rnüntesipleri, erkekler arasında olduğu gibi kadınlar arasında da oldukça çoktur. Toplumdan etkilenme ve topluma göre şekillenme vakıası, yaşadığımız çağda oldukça yaygınlaşan bir vakıadır. İkinci grubun rnüntesipleri ise ne yazık ki hem kadınlar ve hem de erkekler arasında oldukça azdır. Bu azlığın önemli nedenleri, bilinç yetersizliğiyle birlikte, toplumsal baskıya direnç zafiyetidir. Şimdi kimlik ve kişilik oluşmasıyla ilgili olarak kısaca zikrettiğimiz bu hususlan dikkate alarak tesettür meselesini değerlendireceğimiz zaman, birçoklarımızın sık sık karşılaştığı şu durumu fazla zorlanmadan tahlil edebiliriz. Allah'a inandığını ve müslüman olduğunu iddia etmekle beraber, tesettür buyruğunu da kabul eden birçok kadından, bu kabulden sonra bir “Ama” sözü işitirsiniz. Size şaşkın şaşkın veya çaresiz gibi bakarak. “Ama nasıl olur?” “Ama ne derler?” “Ama nasıl bakarlar?.” derler. Bütün bu amalar, karşınızdaki kadının toplumun bir bölümünü dikkate alarak söylediği amalardır. Çünkü içinde yaşadıklan toplumun bu bölümü, Batıdan ve Batının batıl değerlerinden etkilenen bir bölümdür. Kimleri ne için taklit ettiklerini bilmeyen bu kimselere göre açık saçık giyinmek ilericilik kabul edilirken, tesettür ise gericilik olarak telakki edilmektedir. Günümüzdeki basın yayınla birlikte medyayı da elinde bulunduran bu toplumsal bölüm, ne yazık ki toplumun büyük bir kısmını etkileyebilmişler ve tesettüre karşı uzun yıllardır olumsuz bir bakış oluşturmuşlardır. Kimlik ve kişiliklerini yaşadıklan topluma göre şekillendiren kadınlar, toplumsal değerlerin doğruluğunu veya yanlışlığını sorgulama bilincinden yoksun olarak, bu değerleri kabul edebilmektedirler. Batıdaki ahlak sapıgi modacıların çizdikleri her modeli sırtlarına geçiren, bilinçsiz, şuursuz tahta mankenler gibidir bunlar!. Kendilerine sunulan şey her ne olursa olsun, moda adına sunulduktan sonra kabul görebilmektedir. Mesela bu kadınlardan birine giderek “Bugün burnunu ıslanmış turp rengine boyayıp, kulaklarına iki küçük armut, boynuna bir dizi yer elması takıp, dizden aşağısı kapalı, dizden yukansı ise elma büyüklüğünde gözenekleri olan bir elbise giyerek sokağa çıkar mısınız?” diye sorduğunuzda, size öfkeyle bakacaklar ve çok kısa bir ifadeyle “Siz bizi manyak mı sandınız?” diyeceklerdir. Oysa ilerki yıllarda bu söylediklerimiz moda olduğu zaman, “Siz bizi manyak mı sandınız?” diyen bu kadınlan burnu boyalı, kulaklarında armut, boynunda yer elması ile görmeniz mümkündür!. Peki ne oldu? Bunu kendilerine ilk söylediğiniz zaman “Siz bizi manyak mı sandınız?” diyen bu kadınlar, şimdi manyak olmadılar mı? Bunlar çağdaş modanın büyüsüne kapılan birer moda manyağı değil mi? Açık giyinmelerine rağmen iffet ve onurlarına düşkün olduklannı iddia eden birçok ev hanımı, verdiğimiz bu örnekten kendilerini ayn tutacaklar ve “Biz kesinlikle böyle bir şey yapmayız” diyeceklerdir. Oysa bu moda büyüsünden, onlar da paylarına düşeni almaktadırlar. Mesela bundan on onbeş sene önce bu hanımlara arka dikişi bir kanş sökük etek vererek “Bu etekle sokağa çıkar mısınız?” diye sorsaydık, kendilerine ahlaksızca bir teklif yaptığımızın bilincinde olarak “Siz ne diyorsunuz? Bu etekle bizim baldırlarımız gözükür. Siz bizi ahlaksız mı sandınız?” derlerdi. Eeee e, şimdi ne oldu!. Yırtmaçlı etek moda olduktan sonra, onurlu olduklarını, ahlaklarına düşkün olduklarını iddia eden bu hanımefendiler yırtmaçlı etekleri giymediler mi? Yırtmaçlı etekler giyerek, elalemin erkeklerine baldırlarını göstermediler mi? Göstermiyorlar mı? Daha önce bunu ahlaksızlık olarak telakki etmişlerdi, şimdi ahlaksızlık değil mi? Bazı saf kadınlar, ahlaksızlık değil, moda bu!. diyeceklerdir. Evet moda bu! Moda adına yapıldığı zaman ahlaksızlık değil!. Çünkü yüce moda putunun sunduğu, makul ve meşru gördüğü hiçbir şey ahlaksızlık değildir!. Yabancı erkeklerle tokalaşmak, sarılmak, öpüşmek, dansetmek ahlaksızlık değildir!. Flört etmek, ahlaksızlık değildir!. Mini veya yırtmaçlı etek giymek ahlaksızlık değildir!. Sokağa don ve sutyenle çıkmak ahlaksızlık, ancak mayo adı verilen don ve sutyenle plajlarda dolaşmak, erkeklerin önünde sere serpe yatmak ahlaksızlık değildir!. Çünkü bütün bunlar modadır!. Bu zavallılara göre güzeli çirkini, iyiyi kötüyü, helali haramı moda tayin etmektedir!. Moda başlıbaşına bir din, modacılar da bu dinin hüküm koyucularıdır!. Dünya kadınlan, birer tahta manken gibidir bu modacıların gözünde. İtiraz etmeye, konuşmaya, karşı çıkmaya hiçbir hakları yoktur. Şimdi tüm kadınlara sormak istiyoruz.. Modaya ve modacılara köle olmuş bir zihniyet ile, kimlik ve kişiliğinizi kazanmanız mümkün müdür? Bir kadın olarak ne olduğunuzu keşfetmeniz, nelere sahip olduğunuzu farketmeniz ve kendinizi dosdoğru tanımlayabilmeniz mümkün müdür? Ne yazık ki hayır!. Ne yazık ki modaya ve modacılara köle olmuş bir zihniyet ile kendinizi doğru olarak tanımanız ve yine doğru olarak tammlayabilmeniz mümkün değildir. Çünkü onlar size bu fırsatı vermiyorlar. Çünkü onlar sizleri kendi heveslerine, kendi isteklerine göre tanımlıyorlar. Sizi nasıl görmek istiyorlarsa, sizi nasıl tanımlamak istiyorlarsa, sizi o kılığa sokup, o şekilde tanımlıyorlar. Şöyle bir sarsın kendinizi!. Başınızı sağa sola salhyarak uyanmaya çalışın!.. Sonra bir boy aynasının karşısına geçerek, çağdaş erkek zihniyetinin sizi hangi kılığa soktuğunu ve size kadınlık adına, nelerinizi dikkate alarak değer verdiğini anlamaya çalışın. Evet, cevaplandırın bu soruyu!. Çağdaş erkek zihniyetinin en değerli gördüğü kadınları gözünüzün önüne getirin. Bu kadınlan en değerli konuma getiren şeylerin ne olduğunu düşünmeye çalışın. Bu sorunun iki kelimelik bir cevabı vardır. Güzellik ve cömertlik!. Vücudu güzel olan ve bu güzelliğini cömertçe erkeklere sunan kadınlar, çağdaş anlayışa göre en değerli ve en makbul kadınlardır!. Sizi tanımlayan ve size değer veren çağdaş zihniyetin, sizleri neyinize göre tanımladığını ve neyinize göre değer verdiğini anladınız mı? Ve razı mısınız buna? Sizleri etinize butunuza göre değerlendiren bu zihniyete karşı bir isyanınız, bir başkaldırınız yok mu? Yoksa siz, siz gerçekten böyle misiniz? Etinize butunuza göre mi bir değer, bir anlam, bir kişilik kazanıyorsunuz? Oysa, fiziki yapısıyla, gençliğiyle, dinçliğiyle değer kazanan atlardan, ineklerden, koyunlardan farklı değerlendirilmeniz, farklı değerlere sahip olmanız gerekmez mi? Bütün bu sorulann cevabını erkeklere bıraktığınız zaman, çağdaş erkek zihniyeti sizleri cinsel bir obje olarak görmeye ve bu şekilde tanımlamaya devam edecektir. Çünkü bu erkeklerin hayvani duyguları, sizleri böyle görmek ve böyle tanımlamak istemektedirler. Ne var ki sizlere reva gördükleri bu yaklaşımı, kendilerine reva görmezler!. Kendilerini etleriyle butlarıyla değil, yetenek ve özellikleriyle tanımlarlar. Bir araba lastiğinin önünde slip kilotla durarak lastik reklamı yapmayı onur kinci telakki ederler. Kendileri için onur kırıcı olan bu eylemi, sizler için bir değer vesilesi olarak empoze ederler!. O halde meseleyi kendinize, kendi temiz dünyanıza göre değerlendirmeniz ve bu temiz dünyanızda karşılaştığınız değerlerle, kendinizi değerlendirmeniz, bu değerlerle kendinizi tanımlamanız gerekmez mi? Bir kadın olarak kendinizin nasıl görülmesini, hal ve hareketlerinizin nasıl yorumlanmasını istiyorsunuz? Kılık ve kıyafetiyle bedenini teşhir eden, karşı tarafın dikkatini bacaklarına ve göğüslerine çeken bir kadın, kendisini doğru bir tanımlama şekline mi yönelmiştir? Erkeklerin karşısına oturduktan sonra eteğini biraz yukarı çekerek bacaklarını teşhir eden ve kendisini bu bacaklar ile tanımlamaya çalışan kadının basitliğini, utanmazlığını görmüyor musunuz? Peki bu eteğin elle yukarı çekilmesi ile, terziye ölçü verilirken yukan çekilmesi arasında Önemli bir fark var mıdır? Her iki yaklaşımda da basitlik, her iki yaklaşımda da utanmazlık yok mudur? İnsanın kimük ve kişiliğine değer katan unsurlar, bacaklar ve göğüsler midir? Kendisini etiyle, vücuduyla tanımlamak İsteyen ve erkekler nezdinde değer kazanabilmek için bu organiannı ön plana çıkaran kadınlar, kimlik ve kişilik yoksunu birer zavallı değil midir? Anlamıyor musunuz, anlamıyor musunuz bütün bunları!. Oysa yegane hak din olan İslam, sizleri böyle görmüyor, böyle görmek istemiyor. Sizleri bacaklanniza veya göğüslerinize göre değil, sahip olduğunuz insani değerlere göre tanımlıyor. Sizleri açık, apaçık bir şekilde görmek isteyen hayvani erkek zihniyetini dikkate alarak, bacaklarınızı, göğüslerinizi ve başlarınızı örtün diyor. Bacaklarınızı ve göğüslerinizi açarak, birbirinizle bacak ve göğüs yarışı yapmayın, etinizle butunuzla yanşarak, kimlik ve kişilik kazanmaya çalışmayın diyor. İnsani ve İslami değerlere sahip çıkın, bu değerler istikametinde yansın, bu değerlerle değer kazanın, kimlik ve kişiliğinizi bu değerlerle oluşturun diyor. Asil ve onurlu bir kimlik kazanmak isteyen tüm hanımefendilere soruyoruz, lütfen, lütfen cevap veriniz. Sizleri postu yüzülmüş koyun gibi görmek isteyen deyuslar mı doğru söylüyor? Yoksa İslam mı? Alıntı:
| |
Konu Sahibi enderhafızım 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
En Pratik Sağlık Bilgileri | Pratik / Faydalı Bilgiler | enderhafızım | 0 | 175 | 14 Ekim 2023 13:10 |
Kur'an Güzel Konuşun Diyor, Konuşuyor... | Serbest Kürsü | su damlası | 3 | 2570 | 24 Kasım 2016 14:16 |
Geeflow - Diriliş (15 Temmuz Darbe Rap Şarkısı) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2101 | 23 Kasım 2016 12:06 |
Otuz Kuş & Dursun Ali Erzincanlı (Şehit Ömer... | İlahiler/Ezgiler | Esma_Nur | 1 | 2833 | 23 Kasım 2016 11:44 |
15 Temmuz Demokrasi Marşı (İndir) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2415 | 23 Kasım 2016 11:10 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Kimlik Numaranızı Nasıl Ezberliyorsunuz,)) | Mihrinaz | Forum Oyunları | 5 | 24 Şubat 2021 18:13 |
Marcia’nın Kimlik Statüleri | mehmet akif2 | KPSS Eğitim Bilimleri | 6 | 10 Temmuz 2018 13:23 |
Ebevynde kimlik krizi | Nebevi Sevda | Çocuk Ve Gençlik Eğitimi | 0 | 01 Temmuz 2018 18:16 |
Biyometrik Kimlik Doğrulama...SGK | enderhafızım | Bilgi Dağarcığı | 3 | 19 Aralık 2013 11:11 |
Peygamberimiz(sav)'e Kimlik Kartı | MERVE DEMİR | Hz.Muhammed(s.a.v) | 8 | 13 Şubat 2009 10:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|