|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 28 Aralık 2007 (20:56), Konuya Son Cevap : 12 Mayıs 2009 (10:21). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
28 Aralık 2007, 20:56 | Mesaj No:1 |
Firaset Firaset FİRASET Düşüncede tutarlı olmak, bir şeyde düşünerek davranmak ve basiretli hareket etmek, bir şeyin gerçek mahiyetini görebilmek. Bir kişi işlerin iç yüzünü görebildiği, önceden tahmin edip, düşünebilme kabiliyet ve maharetine sahip olduğu müddetçe firasetli sayılır. Bir müslüman kalbini kin, nefret, münafıklık, çekememezlik, düşmanlık ...vb. her türlü kalb hastalıklarından temizleyip, iman nuru ile takva muhabbetiyle doldurduğunda, aynaya akseden eşyanın sureti gibi bazı sırlar adeta cilalanmış olarak kalbine akseder, "başkalarının gönüllerindeki saklı olan şeyleri de keşfedebilir ki, işte bu gerçek "firasettir". Nitekim Hz. Peygamber "müminin firasetinden sakınınız; zira o Allah Teâlâ'nın nuru ile bakar" (Suyûtî, el-Câmiu's-Sağır, 1, 24) buyurmuştur (Gazzalî, İhyau Ulumi'd-Din tıc. Ahmet Serdaroğlu, İstanbul 1973, II. 726). Firaset kabiliyetinin iman nuru ile yakından alakalı olduğunu destekleyen şu ayeti burada hatırlatmak gerekir. "Ey iman edenler! Şayet Allah'dan ittika ederseniz, o size fürkân (hem zahir, hem batında hak olanı olmayandan, iyiyi kötüden, temizi habisten ayırt edici bir marifet ve nur) verir" (el-Enfâl, 8/29) (Elmalılı Hamdı Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV. 2392). Yukarıda sözü edilen hadiste iki ayrı yorum yapılmıştır: Birincisi, hadisin zâhirinin delalet ettiği anlamdır ki, bunu Allah Teâlâ, evliyasının kalbine koyar da, onlar da bunun sayesinde kerâmet, isabetli zan ve hades (başkalarının bilmediği şeyleri bilebilme yeteneği) çeşitleri ile insanlardan bazısının durumlarını bilirler. İkinci görüşe göre ise; hadiste sözü edilen firaset, delillerle, tecrübelerle, yaratılış ve ahlâkla öğrenilen bir tür (maharettir) ki, bazıları insanların bâtın hallerini bu maharetleri sayesinde bilebilirler (İbnü'l-Esir, en-Nihâye, Beyrut (t.y), III. 428). Bu tecrûbî ve rasyonel izahın da hadislerde izahını bulmak mümkündür. Zira Hz. Peygamber mümini akıllı, zeki ve ince görüşlü olarak tavsif etmekle (Suyûtî, a.g.e., Şam(t) II. 571), iman ve takva sayesinde elde ettiği firâseti sayesinde her türlü hile, tuzak ve entrikaya da düşmemesi gerektiğini de şu hadisleri ile işaret etmişlerdir: "Mümin bir kovuktan iki defa ısırılmaz (Buhâri, edeb, 83; Müslim, zühd, 63; Ebû Davud, edeb, 29; İbn Mace, fiten, 13; Darimi, rikak, 65; Ahmed b. Hanbel II. 1 15). Talat SAKALLI | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2876 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3621 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3266 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7697 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7193 | 02 Ekim 2012 21:16 |
28 Aralık 2007, 20:57 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Firaset Firaset Tasavvurda zenginlik, düşüncede tutarlılık, varlığın perde arkasına ıttıla ve basiretli davranma diyebileceğimiz firaset; insanın, kalbini kin, nefret, iğbirar, nifak ve ucub gibi... manevî hastalıklardan temizleyip, imân, marifet, muhabbet ve aşk u şevkle bezemesi sayesinde Allah’ın, onun içine attığı öyle bir nurdur ki, ona mazhar olan fert, ferdîleşir, duyuş ve sezişleriyle derinleşir; hatta başkalarının gönüllerindeki sırlara aşina olup, simaların arkasındaki gerçekleri görebilir., ve tabiî, eşyanın perde arkasına uyanabildiği ölçüde, “Hazret-i Allâmü’l-Guyûb”un mücellâ bir mir’atı haline gelebilir... Bu ma’nâdaki firasete işaret sadedinde, gayb ve şehadetin fasih lisanı Rûh-i Seyyidil-Enâm: " -Mü’minin firaseti karşısında titreyin; zira o bakarken Allah’ın nuruyla bakar” buyurur. Firasetin, imân nuruyla yakından alâkasını gösterme bakımından" -Ey iman edenler, eğer Allah’a karşı hep takva dairesi içinde bulunursanız, O size furkan (açık-kapalı, hakkı batıldan, doğruyu eğriden, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden temyiz ve tefrik edecek bir kabiliyet, bir ışık) verir” mealindeki âyeti de burada zikretmek uygun olur zannederim. Firaset, ister yukarıdaki tarif ve izahlar çerçevesinde kalbin, Hazret-i Allâmül-Guyûb’un ilim ve füyûzâtına açılması ve bu mazhariyete erenlerin, görüş, düşünce, karar ve hükümlerinde isabet kaydetmeleri şeklindeki yorumu ile; ister, bilgi birikimi, tecrübe, mümarese, sezi enginliği ve karakter bilgilerini değerlendirerek elde edilen neticeleriyle olsun, o tamamen bir mevhibe-i ilâhiyedir., ve bu ilâhî mevhibeden en çok hissemend olanlar da, hiç şüphesiz -derecesine göre-evliyâ, asfiyâ ve enbiyâdır. Bunlar arasında ufuk firaset ise, heykel-i akl-ı evvel Hazret-i Seyyidi’l-Enbiyadır ki; Allah: " -Keskin nazar firaset erbabı için elbette bunda ibretler vardır” beyanıyla, umum basiret,his ve idrak insanlarına işaret buyurmasına mukabil, " - Dileseydik onları sana (oldukları gibi) gösteriverirdik de simalarından hepsini tanır ve hepsini konuşma üsluplarından anlardın” ferman-ı samedânisiyle o zirveler zirvesi firaset insanının açık farkına îmâda bulunmaktadır... Firaset, imandaki iç derinlik, yakîndeki enginlik ölçüsünde daha bir kuvvetli ve keskin hâl alır. Hatta bazı hususi mazhariyetler sayesinde o, insan basiretinde Hak nazarının aynı tecellisi olarak zuhur eder ki; firaset etrafındaki müşahede ve söylenen sözler bunun çokça meydana geldiğini ve anlatılanların da mübalağa ve mücazefe olmadığını gösterir. Ebu Saidi’l-Harrâz: ‘‘Firaset ziyâsıyla temaşa eden, Hak nazarıyla bakmış sayılır” der. Vâsıtî: ‘‘Firaset kalpte şimşek gibi çakıp, mukayyet bütün gayb âlemlerini aydınlatan ve insanoğlunu, topyekün varlığı, olduğu gibi görüp değerlendirme seviyesine yükselten ledünnî bir şuadır” tesbitinde bulunur. Dârânî: “Firaset, nefsin derinliklerinin keşfi ve gaybın ayan, pinhânın da nihân olmasıdır” yorumuyla yaklaşır konuya. Şah-ı Kirmânî: “İnsan, haramlara karşı gözünü kapar, şehevânî duygulardan elini-eteğini çeker; iç dünyasını murakabe ile, dış âlemini de sünnet-i seniyyenin ihyasıyla onarır ve her zaman helâl dairesinde kalabilirse. böyle biri fırasetınde asla yanılmaz” hatırlatmasını yapar. Bunların hemen hepsi de, imân sayesinde inkişaf eden firasetlerdir.. ve bunlarda yanılma payı da oldukça azdır. Gördüren O ve gören gözler de O’ndansa, niye yanılsınlar ki..! Allah Rasûlü’nün, şahısları çok iyi tanıyıp, herkesi yerli yerinde istihdamında, Rabbinin O’na bu tür ihsanı söz konusu olduğu gibi, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin kerâmetvârî pek çok tesbit, teşhis ve takdirlerinde de aynı ikram-ı ilâhî bahis mevzuudur., ve o hususlarla alâkalı firasetleri ifade etmek için kocaman mücelletler ister. Ayrıca, aklın ve ruhun hikmet-i vücuduyla alâkalı ve bazı kimselerin ileride yapacakları iyiliklerden ötürü, avans nev’inden onların mazhar oldukları ve olacakları firasetler de vardır ki, bunlara, sebeplerinden evvel “Müsebbibü’l-Esbab”ın hususî iltifatı nazarıyla bakılabilir. Şimdi İbn Mesud’un beyanı içinde bunlardan örnek olarak birkaçını zikredelim: 1- Mısır Azizi ki, Hz. Yusuf için: " -Ona güzel bak ve hoş tut; ümit edilir ki, bize faydası dokunur veyaevlat ediniriz” demişti.. 2-Şuayb (as)’in kızı ki, Hz. Musa hakkında " -Babacığım onu ücretle yanında tut; zira o, ücretle çalıştırılacakların en hayırlısıdır” tesbitinde bulunmuştu. 3- Firavun’un zevcesi ki, Hz. Musa’yı ırmakta bulunca: "-Sana ve bana göz aydınlığı.. öldürmeyin; bize faydalı olacağı ümit edilir. Ya da onu evlat ediniriz” firasetini göstermişti. Bir de, riyazet; açlık, susuzluk, uykusuzluk ve çile çekmekle elde edilen firaset vardır ki. böyle bir firasetin bilhassa imân ve amel-i salihe iktiran etmeyenine istidrac nazarıyla da bakılabilir. Bu kabil sezi ve keşiflerde, mü’min-müşrik, Müslüman-Hristiyan, veli-rahip farketmez; herkes belli şeyler sezebilir. Bundan başka bazıları, şekil ve kıyafetten hüküm istinbatını da firaset içinde mütalâa etmişlerdir ki. böyle bir sezi, hangi ma’nâya gelirse gelsin, tasavvuftaki firasetle alâkasının olmadığı bedîhîdir. Sızıntı |
16 Ekim 2008, 13:05 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Firaset
"Ey iman edenler! Şayet Allah'dan ittika ederseniz, o size fürkân (hem zahir, hem batında hak olanı olmayandan, iyiyi kötüden, temizi habisten ayırt edici bir marifet ve nur) verir" (el-Enfâl, 8/29)
|
12 Mayıs 2009, 10:21 | Mesaj No:4 |
RE: Firaset
Düşüncede tutarlı olmak, bir şeyde düşünerek davranmak ve basiretli hareket etmek, bir şeyin gerçek mahiyetini görebilmek. Bir kişi işlerin iç yüzünü görebildiği, önceden tahmin edip, düşünebilme kabiliyet ve maharetine sahip olduğu müddetçe firasetli sayılır.
| |