|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Şuara,Açılış Tarihi: 29 Aralık 2007 (02:47), Konuya Son Cevap : 04 Mart 2014 (02:17). Konuya 4 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
29 Aralık 2007, 02:47 | Mesaj No:1 |
Recm Recm RECM Taşla öldürme, taşa tutma, birine taş atma, sövme, lânet etme, kovma, birinin namusuna iftira etme, kötü zanda bulunma; evli veya dul bulunan erkek veya kadının zina etmesi halinde İslâm mahkemesi kararıyla taşlanarak öldürülmesi anlamında bir fıkıh terimi. R.c.m kökünden mastar, çoğulu "rucüm" dür. Aynı kökten "racîm"; recm olunan, taşlanan, kovulan ve lânetlenen anlamındadır. Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda "recm" ifadesi bulunmamaktadır. Bir ayette gaybı taşlamak" (el-Kehf, 18/22), başka bir yerde, "yıldızları Şeytanlar için atış taneleri yaptık" (el-Mülk, 67/5) ayetinde "atış taneleri" anlamında "rucûm" çoğul olarak gelmiştir. Zina edenin taşlanması Sünnet, ve icma delillerine dayanır. Zina bütün semavî dinlerde haram kılınmış ve çok kötü bir fiil olarak kabul edilmiştir. İslâm'da zina büyük günahlardan olup, ırz, namus ve neseplere yönelik olduğu için, cezası da hadlerin en şiddetlisidir. Zinanın cezası, fiili işleyenin evli veya bekâr oluşuna, İslâmî emir ve yasaklarla yükümlü bulunup bulunmamasına göre kısımlara ayrılır. Dayak, taşla öldürme, sürgün ve İslâm devleti'nin koyacağı ta'zir cezası bunlar arasındadır. Yüz Değnek Cezası Bekâr erkekle bekâr kadının zina etmesi halinde, ceza her birine yüz değnek vurulmasıdır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Zina eden kadın ve erkekten her birine yüz değnek vurun" (en-Nûr, 34/2). Zina cezası uygulanan kimsenin, toplum nezdindeki itibar kaybını önlemek, belki olayın unutulmasını sağlamak amacıyla bir yıl süreyle sürgüne gönderilmesi İslâm'ın ilk yıllarında ek bir ceza olarak veriliyordu. Ubâde b. Sâmit (r.a)'tan rivâyete göre şöyle demiştir: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Zinanın hükmünü benden öğrenin. Allah o kadınlara bir çıkar yol gösterdi. Bekârla bekâr zina ederse yüz değnek ve bir yıl sürgün; evli ile evliye yüz değnek ve recm vardır" (İbn Mâce, Hudûd, 7; Müslim, Hudûd, 12). Ancak bu uygulama Nûr Suresi'nin inmesinden önceye aittir. Bu sure inince bekârlar için yalnız değnek, evli olanlar için sünnetle recm cezası belirlenmiştir (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/ 1978, IX, 36 vd.). Hanefilere göre, bekârların zina cezası olan yüz değneğe ayrıca sürgün eklenmez. Çünkü ayette sürgünden söz edilmemiştir. Ancak sürgün bir had cezası değil; İslâm devlet başkanının takdirine bırakılmış bir ta'zir cezası niteliğindedir. Nitekim zina edenin tövbe edinceye kadar hapsedilebilmesi de, fuhşa düşenleri bir süre toplumdan tecrid etmek amacıyla alınan bir önlemdir. Şâfiî ve Hanbelîlere göre ise bekârların zinasında yüz değnek ve bir yıl sürgün birlikte uygulanır. Delil, sürgün bildiren hadistir. Ancak kadın kocası veya bir mahremi ile birlikte sürgüne gönderilir. Ayrıca sürgün yerinin sefer mesafesinden yakın olmaması da gerekir. Hz. Peygamber "Kadın, yanında kocası veya bir mahremi bulunmadıkça yolculuğa çıkamaz" (Buhârî, Taksîr, IV, Sayd, 26, Savm, 67; Ebû Dâvud, Menâsik, III) buyurmuştur. Recm Cezası Hz. Peygamber'in evli olarak zina edene recm cezası uyguladığı, tevatüre ulaşan hadislerle sabittir. Temelde kıyasa göre evlilere de yüz değnek (celde) cezası uygulanması gerekirken, bu konudaki hadislerle amel edilerek recm cezası öngörülmüştür. Recm konusunda hükmü devam eden, fakat Kur'an ayeti olarak okunması neshedilen bir ayet de nakledilir. Abdullah b. Abbas (r. anhümâ), Hz. Ömer'in minberde şöyle dediğini rivâyet etmiştir. "Cenab-ı Allah Muhammed (s.a.s)'i hak ile göndermiş ve O'na Kitab'ı indirmiştir. Recm ayeti de O'na indirilen ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladık. Resulullah (s.a.s) recmi uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık". Korkarım, zaman geçince birileri çıkıp "Biz Allah'ın kitabında recmi bulamıyoruz" der ve Allah'ın indirdiği bir farzı terkederek sapıklığa düşerler. Şüphesiz recm, Allah'ın kitabında, evli olmak, şahit, gebelik veya ikrar bulunmak şartıyla, zina eden kimse aleyhine bir haktır" (Müslim, Hudûd, 15). Hz. Ömer'in sözünü ettiği okunuşu mensuh ayet şudur: "İhtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ederlerse, onları recmedin" (Mâlik, Muvatta', Hudûd 10; İbn Mâce, Hudûd, 9; Ahmed b. Hanbel, V, 132, 183). Hz. Ömer'in recmi, Medine minberinden ilân etmesi, içlerinde bir çok sahabe bulunan cematten hiç birinin buna karşı çıkmaması, recmin sabit olduğunu gösterir (Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, İstanbul 1978, VIII, 350). es-Serahsî (ö. 490/1097). Ömer (r.a)'in şöyle dediğini nakleder: "Eğer insanlar, Ömer Allah'ın Kitabına ilave yaptı demeyecek olsalar, "ihtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ettikleri..." ifadesini Mushaf'ın haşiyesine yazardım" (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/1978, IX, 37). Hz. Peygamber'in recm cezasına uygulama örnekleri: 1. İşvereninin eşiyle zina eden bekâr işçiye yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası, kadına ise recm uygulanmıştır. Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhumâ)'dan nakledildiğine göre, zina eden kadının kocası ile, zina eden işçinin babası Resulullah (s.a.s)'e başvurarak bu konuda "Allah'ın kitabı" ile hüküm vermesini istemişlerdir. İşçinin babası şöyle dedi: "Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi. Onun hanımı ile zina etti. Bana, oğlum için recm gerektiği haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekâr olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezası, bunun karısına ise recm cezası gerektiğini haber verdiler". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git. Eğer zinasını itiraf ederse, onu recmet". Üneys kadına gitmiş ve kadın suçunu itiraf etmiş, Hz. Peygamber'in emri üzerine de recmedilmiştir (Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13). Ebû Hanife'ye göre, yüz değnek yanında bir yıl sürgün, ayete ilâve niteliğinde olup, ayet inince bu ilâve kısım neshedilmiştir. Ancak İslâm devlet başkanı böyle bir cezayı ta'zir cezası olarak verebilir. 2. Zinasını dört defa ikrar eden Mâiz b. Mâlik (r.a)'in recmedilmesi. Mâiz b. Mâlik, Hz. Peygamber'e gelerek "Beni temizle" dedi. Hz. peygamber "Yazık sana, çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et" buyurdu. Mâiz, pek uzaklaşmadan geri döndü ve "Ey Allah'ın Resulu! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında "Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Mâiz; "Zinadan" dedi. Hz. Peygamber "Bunda akıl hastalığı var mıdır?" diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. "Şarap içmiş olabilir mi?" diye sordu. Bir adam kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit edemedi. Hz. Peygamber tekrar "sen zina ettin mi?" diye sordu. Mâiz "Evet" cevabını verdi. Artık emir buyurdular ve Mâiz recmedildi. Recimden sonra onun hakkında sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Mâiz'in helâk olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptığını söylediler. Bu farklı yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yarılarına gelen Resulullah (s.a.s) "Mâiz b. Mâlik için dua edin" buyurdu. "Allah Mâiz'e mağfiret eylesin" dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasında paylaştırılırsa onlara yeterdi" (Müslim, Hudûd, 22; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III, 314 vd.). 3. Gâmidiyeli evli kadının zinadan dolayı recmedilmesi. Mâiz'in recmedilmesinden kısa bir süre sonra Ezd kabilesinin Gâmid kolundan bir kadın geldi ve "Ey Allah'ın elçisi! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber "Yazıklar olsun sana. Çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et" buyurdu. Kadın dedi: "Beni, Mâiz'i çevirdiğin gibi geri çevirmek istiyorsun" Hz. Peygamber, "Sana ne oldu?" diye sordu. Kadın kendisinin zinadan gebe olduğunu söyledi. Bunun üzerine "Sen mi?" buyurdu. Kadın "Evet" dedi. Hz. Peygamber "Doğuruncaya kadar git" buyurdu. Kadının bu arada geçimini Ensar'dan bir adam üstlendi. Daha sonra Hz. Peygamber'e gelerek; "Gâmidli kadın doğurdu" dedi. Çocuğun bakımını da Ensar'dan birisi üzerine aldı ve kadın recmedildi" (Müslim, Hudûd, 22, 23, 24; İbn Mâc'e, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta', Hudûd, II). Başka bir rivâyette, çocuk sütten kesilinceye kadar emzirmesine izin verildiği, recm sırasında Hâlid b. Velîd (r.a)'ın üzerine kan sıçraması üzerine kadın hakkında kötü sözler söylediğini işiten Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu nakledilir: "Ey Halid! yavaş ol. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim. Bu kadın öyle bir tövbe etti ki, onu bir baççı (vergi memuru) yapsaydı, şüphesiz mağfiret olunurdu" Sonra kadının hazırlanmasını emrederek cenazesini kılmış ve kadın defnedilmiştir (Müslim, Hudûd, 23). 4. Evli bulunan Yahudi erkeği ile Yahudi kadınının zina sebebiyle recmedilmesi. Abdullah b. Ömer (r.a)'tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber'e, zina etmiş bir yahudi erkeği ile bir yahudi kadını getirmişler. Allah elçisi, yahudilere, Tevratta ki zina hükmünü sormuştur. Yahudiler; "yüzleri karaya boyanır, sırt sırta hayvan üzerine bindirilip sokaklarda dolaştırılır" demişler. Tevrat getirilmiş, ancak okuyan yahudi genci recm ayetine gelince ceza kısmını parmağı ile kapatıp atlayınca durumu farkeden ve yahudi iken İslâm'a giren Abdullah b. Selâm, Hz. Peygamber'e yahudinin Tevrat'ın üzerinden elini kaldırmasını emir buyurmasını istemiştir. Yahudi elini kaldırınca recm ayeti görülmüş ve her iki yahudi hakkında da evli olarak zina ettikleri için recm uygulanmıştır (Müslim, Hudûd, 26). Bera b. Azib (r.a)'ten nakledilen, iki yahudinin recmedilmesi olayı ise şöyledir: Hz. Peygamber'e, yüzü kömürle karartılmış ve dayak vurulmuş bir yahudi getirildi. Allah elçisi yahudilere evlilerin zinasının Tevrat'taki hükmünü sordu. Onlar, bu şekilde olduğunu söyleyince, bir yahudi bilginine "Sana, Tevrat'ı Musa ya indiren Allah aşkına soruyorum. Zina edenin Tevrat'taki hükmü nedir?" diye sordu yahudi bilgini; Tevrat'ta recim var. Fakat zina eşraf arasında artınca, şerefli birini getirirlerse serbest bırakır, yoksul biri yakalanırsa onu recmeder olduk. Bu iki sınıfa eşit ceza için recmi terkettik, kömürle boyayıp, dayak vurmayı recmin yerine koyduk". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Allahım! Senin emrini onlar değiştirdikten sonra ilk uygulayan benim. Bunun üzerine emir verdi ve yahudi recmedildi" (Müslim, Hudûd, 28). Bazı İslâm müctehidlerine göre ehl-i küfür, müslüman mahkemesine başvurursa, hâkimin mutlaka Allah'ın hükmü ile amel etmesi gerekir. Onlar bu konudaki muhayyerliğin neshedildiğini söylerler, Hanefiler ve İmam Şâfiî'den bir görüşe göre bu esas geçerlidir. Ancak Ebû Hanife şöyle demiştir: "İslâm mahkemesine inkârcı karı-koca birlikte gelirlerse aralarında adaletle hükmetmek gerekir. Yalnız kadın gelir, kocası razı olmazsa hakim hüküm veremez". Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise hüküm verebilir (Ahmed Davudoğlu, Sahihi Müslim Terceme ve Şerhi, İstanbul 1978, VIII, 376). Recm cezası uygulanması için Gerekli Şartlar: 1. Zina eden kadın veya erkeğin ergin olması. 2. Akıllı olması. Akıl hastasına had uygulanmaz. Akıllı ve ergin bir kimse akıl hastası ile zina etse, yalnız kendisine had uygulanır. 3. Evli olan gayri müslime recm yerine değnek cezası uygulanır. Şâfiî ve Hanbelîlere göre pasaportla İslâm devletine gelen gayrî müslim yabancılara ne zina ve ne de içki içme cezası uygulanmaz. 4. Zinanın zor kullanarak olmaması gerekir. 5. Zinanın diri bir insanla olması gerekir. 6. Zina edilen kadının da ergin veya kendisine cinsel istek duyulan bir yaşta olması gerekir. 7. Zinanın bir şüpheye dayalı olmaması gerekir. Fasit nikahtan sonraki cinsel temasa had gerekmediği konusunda görüş birliği vardır. Velisiz veya şahitsiz evlenme gibi. Zinanın bir para karşılığında olması halinde Ebû Hanife'ye göre her ikisine de had cezası uygulanmaz. Çünkü bu durum bir mehir karşılığında nikâh akdine benzemektedir. Burada şüpheden dolayı had düşer. Ancak fiil haram olduğu için ta'zir uygulanır. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu durumda da had cezası verilir (Ömer Nasuhi Bilmen, İstilâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, İstanbul 1968, III,197 vd.). 8. Cinsel temasın önden olması. Arkadan ilişki yani livata için Ebû Hanîfe'ye göre yalnız ta'zir cezası uygulanır. Ebû Yusuf, İmam Muhammed ve Hanefiler dışındaki üç mezhebe göre ise livata haddi gerektirir. Yabancı bir kadına ön veya arka dışında karın, uyluk gibi başka bir yere temas ise yalnız ta'zîri gerektirir. Çünkü bu, şer'an kendisine bir şey takdir edilmeyen münker bir fiildir. 9. Had cezalarının uygulanabilmesi için İslâm devletinin varlığı şarttır. Çünkü dârul-harp veya dârul-bağy (âsiler ülkesi) de had cezalarını uygulamaya İslâm devletinin velâyet yetkisi olmaz ve bu hükümleri uygulamaya gücü yetmez. 10. Zina eden erkek veya kadının halen veya daha önce sahih nikâhla evlenmiş olması ve bu nikâh devam ederken eşiyle bir defa da olsa cinsel temasta bulunması şarttır. Böyle bir erkeğe "muhsan", kadına ise "muhsana" denir. Recm cezası için bu son niteliğin bulunması da gerekir. Recm için muhsan sayılmada erkek veya kadında şu yedi niteliğin bulunması gerekir: Akıllı olmak, ergin bulunmak, hür ve müslüman olmak, sahih nikâhla evlenmiş bulunmak ve bu nikâhtan sonra eşiyle guslü gerektirecek şekilde cinsel temasta bulunmak. Bu şartlardan herhangi birisi bulunmazsa ceza yüz değneğe dönüşür. Zina edenlerden birisi muhsan olur, diğeri bekâr bulunursa; bekâra yüz değnek, muhsan olana ise recm cezası uygulanır. Ebû Hanife ve Mâlik'e göre, bir erkek veya kadının muhsan sayılması için müslüman olması şarttır. Bu yüzden evli olan gayri müslimlerin zinasına recm cezası uygulanmaz, çünkü recm, günahtan temizlenme yoludur. Zimmî ise günahtan temizlenmeye ehil değildir. Onun temizlenmesi ancak ahirette azapla gerçekleşir. Hz. Peygamber; Allah'a şirk koşan kimse muhsan değildir" (Zeylaî, Nasbü'r-Râye, III, 327) buyurmuştur. Bu görüşte olanlar için iki yahudinin Hz. Peygamber tarafından recmedilmesi olayı, Tevrat hükmüne göre olmuştur. Daha sonra bu neshedilmiştir (Zeylaî, a.g.e, III, 326; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 92). Şâfiî, İbn Hanbel ve Ebû Yusuf'a göre, recmin uygulanması için zina edenin müslüman olması şart değildir. Bir zimmî zina suçuyla İslâm mahkemesine gelse had uygulanır. Müslüman bir erkek zimmî bir kadınla evlenip cinsel temasta bulunsa, her ikisi de "muhsan" olur. Delil, Hz. Peygamber'in iki yahudiye recmi uygulamasıdır. "Dulun dul ile zinasında taşlama vardır" (Müslim, Hudûd,12-14; Ebû Dâvud, Hudûd 23; Tirmizî, Hudûd, 8) hadisinin genel anlamı da başka bir delildir. Diğer yandan zina bütün semavi dinlerde haram kılınmıştır (bk. eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, II, 267; İbn Kudâme, el-Muğnî, Kahire 1970, VIII, 163; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletüh, Dımaşk 1405/1985, VI, 43). Zina Suçunun Sâbit Olması: Zina, ya ikrarla ya da dört şahitle sabit olur. 1. İkrarla Tesbit: Zina ikrarında bulunanın akıllı, ergin olması ve zorlama altında bulunmaması gerekir. Ayrıca ikrarın dört defa yapılması gereklidir. Çünkü Mâiz b. Mâlik'e Allah elçisi dört defa ikrar esasını uygulamıştır. Hanefi ve Hanbelîlerin görüşü budur. Şâfiî ve Mâlikilere göre ise tek ikrar yeterlidir. Bunlar da işçinin kendi patronunun eşiyle zina etmesi olayına dayanırlar. Çünkü orada dört ikrardan söz edilmemiştir (Buhârî, Âhad,I, Şurüt, 9; Müslim, Hudûd, 25; el-Bâcî, el-Müntekâ, VII,135; İbn Kudâme, el-Muğni, VIII, 191 vd.). Diğer yandan dört ikrarın ayrı meclislerde yapılması gerekir. 2. Zinayı dört şahitle ispat: Zinanın müslüman, erkek, adaletli ve hür dört erkek şahitle ispat edilmesi gerekir (en-Nisâ', 4/15; en-Nûr, 24/4,13). Şahit sayısı dörtten az olur veya dördüncü şahit "sadece bunları bir yorgan altında gördüm" gibi kesin zinaya delâlet eden beyanda bulunmasa, ilk üç şahide "zina iftirası (kazf)" cezası uygulanır. Zina isnat edilenden had düşer. Çünkü Hz. Ömer, Muğîre (r.a)'in zinasına şahitlik eden üç kişiye zina iftirası cezası uygulamıştır (bk. ez-Zühayli, a.g.e., VI, 48; "Kazf" maddesi). Recm Cezasının İnfazı: Zina ikrarla sabit olmuşsa recm uygulamasına devlet başkanı veya infaz görevlisinin başlaması gerekir. Şahitle sabit olması halinde ise infaza şahitlerin tamamının hazır bulunması ve ilk taşı onların atması şekliyle başlanır. Böylece herhangi bir şüphe, vazgeçme yanlışlık vb. tüm ihtimallerin ortadan kalkması ve adli hataya düşülmemesi için gerekli önlemler alınmıştır. Hz. Ali'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Önce şahitler taş atmaya başlar, sonra devlet başkanı, sonra diğer insanlar" (Zeylai, a.g.e., III, 319 vd.; es-Şevkânî, a.g.e., VII,108). Bekârların zinasında ise değnek cezasına şahitlerin başlaması gerekmez. Çünkü onlar bunun usul ve şeklini bilmeye bilirler ve bu durum zulme yol açabilir. Recm cezası, ibretli olması için bir meydanda erkek ayakta, kadın ise tercih edilen görüşe göre göğsüne kadar bir çukura sokularak kendisine ölünceye kadar küçük taşlar atılmak suretiyle infaz edilir. Hz. Peygamber'in Gâmidiyeli kadın için, göğsüne kadar bir çukur açtırdığı nakledilir (Zeylaî, a.g.e., III, 325; eş-Şevkânî, a.g.e., VII, 109). Recmle öldürülen kimse yıkanır. Kefenlenir, cenaze namazı kılınır ve defnedilir. Çünkü Hz. Peygamber, recmedilen Mâiz için Kendi ölülerinize yaptığınız şeyleri ona da yapınız" (Zeylai, a.g.e, III, 320) buyurmuştur. Güvenilir Kaynak: Ş.İslam Ansiklopedisi/Hamdi DÖNDÜREN | |
Konu Sahibi Şuara 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hayız Kanının Çeşitleri | Kadın Mahrem Konular | Şuara | 0 | 2302 | 09 Ocak 2009 04:39 |
Kadının Zifafta Gözetilmesi | Kadın Mahrem Konular | Medineweb | 1 | 2558 | 09 Ocak 2009 04:31 |
Adet döneminde hafızın kuran okuması caizmi? | Kadın Mahrem Konular | Şuara | 0 | 3000 | 09 Ocak 2009 04:28 |
Hap Kullanırken Kanama Olması Özürmüdür? | Kadın Mahrem Konular | Şuara | 0 | 2530 | 09 Ocak 2009 04:25 |
Adetli İken Oruç Tutmanın Hükmü | Kadın Mahrem Konular | mehmet akif2 | 1 | 3565 | 09 Ocak 2009 04:22 |
29 Aralık 2007, 11:09 | Mesaj No:2 |
Cvp: Recm
Recm Kuranı kerimde geçmemektedir demek,recim yoktur demek değildir.sahih sünnet Kuranın bir parçasıdır."..o hevasından konuşmaz.."..... "O na itaat etmek Allaha itaat etmektir..."mealine gelen ayeti kerimeler Hz Resulun canlı Kuran olduğu işaret ediliyor.ve asrı saadette recm uygulanmıştır.
| |
29 Aralık 2007, 12:06 | Mesaj No:3 |
Cvp: Recm Zina yapanlara recm uygulanır bu yargıyı kuranda destekleyen ayetler vardır. Aynı zamanda Efendimizin birçok söylemi vardır bu yargıya binaen. Günümüz de ise zina hayatın bir parçası.O kadar ki etrafta gayri meşru birçok çocuk görmek mümkün.Toplumumuz büyük bir kausa doğru sürükleniyor. Bir ulusun yok oluşu en küçük sosyal yapı olan aile kurumunun yanlış temeller üzerine kurulmasıyla bağlantılıdır.Biz bu değiliz!!!!
__________________ Dünyayı Güzellik Kurtaracak. Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey... | |
01 Ocak 2008, 21:12 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Recm
[B]Soru: Hocam sizce zinanın İslam'a göre cezası nedir? Recim istisnai bir durum mudur? Cevap: Zina suçunun islam Hukukuna göre cezası, usulüne uygun olarak vurulan yüz sopadır. İffete ek olarak aile kurumunu korumak için evli olanların zina suçuna, recim gibi farklı ve daha ağır bir cezanın uygulanması had (sabit, değişmez) ceza değil, tazir (değişebilir, yöneticilere bırakılmış) bir cezadır. İslam tarihi boyunca da nadir olarak uygulanmıştır. (Hayrettin Karaman) |
04 Mart 2014, 02:17 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 20781 Üyelik T.:
10 Ekim 2012 | Cevap: Recm Recm Vardır Fazlı Kayaduman İslam Hukukunda, evli, hür ve Müslüman olan bir kimse, zina işlediği zaman cezasının recm olduğunda ihtilaf yoktur.(1)Dayanılan kaynaklar, Hz Peygamber (a.s)’in bu cezayı defalarca infaz etmiş olmasıdır. Bu infaz etme olayı Ehl-i Sünnet’in en sahih hadis kaynaklarında ifadesini bulmaktadır. Şöyle ki, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’de Hz Peygamber’in “İki Yahudi ile Ben-i Ezd kabilesinin Amroğullar’ı boyundan bir kadını recm ettirdiğini ”açık bir şekilde izah eder.(2) Yine Sahih-i Müslim’in Hudut bahsinde, Hz Peygamber’in Cüheyne kabilesinden bir kadını recm ettirdiğini anlatır.(3)Yine Sahih-i Buhari’nin Hudut bahsinde ki, bir hadiste Hz. Peygamber’in Maiz isminde ki bir adamı recm ettirdiğini anlatır.(4) Ve benzer sahih kaynaklarda Recm ile ilgili, Peygamberin fiili uygulamalarından bahse devam eder… Buhari ve Müslim’in ittifaken naklettikleri bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyuruyor;“Müslüman bir kimsenin kanı helal olmaz, ancak üç şeyden biriyle helal olur.Biri zina eden evli kişi,birisi haksız yere birini öldüren kişi,biri de cemaatten ayrılan dinini terk eden kişi”. Evet, recm hadisesi, görüldüğü gibi kaynağını Hz. Peygamber’in ifadelerinden ve fiili uygulamalarından alır. Allah(cc), Kuran-ı Azimuşşanın da Peygambere itaati emreder Bir iki örnek vermek gerekirse, Ahzab Süresi’nin 36. ayeti kerimesinde:” Allah ve Resulü bir şeye hükmettiği zaman inanan erkek ve kadına işlerinde artık başka yolu seçmek yaraşmaz”. Yine Nisa Süresi, 80.ayette Allah(c.c.) şöyle buyuruyor.” Peygamber’e itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.”(5) Bütün “İslam Hukuk Usulü” kitaplarında, Kuran’a göre sünnetin hüküm vermedeki yerini üç madde ile tanımlarlar: 1-Sünnet, Kuran’ın müphem ve mücmellerini açıklar, umumi hükümlerini tahsis eder. 2-Sünnet, Kuran’da asılları sabit olan farzları tamamlayıcı hükümler getirir. 3-Sünnet, Kuran’da bulunmayan bir kısım hükümleri beyan eder. Şimdi 3. madde de ki usul hükmü bellidir. Bunun bir yığın örnekleri vardır. Ehli eşeklerle yırtıcı kuşların etinin yenmesini haram kılan ve diyetlerle ilgili bir çok hükümleri tespit eden hadislerdir.(6) Recm hadisesi de bu beyanda bir hükümdür. İslam hukukunda, zina fiilinin vukuu iki şekilde tespit edilir. Biri zina fiilini işleyenin ikrarı ile diğeri de zina fiili, şahitlerin şehadeti ile tespit edilir. 1-Zina fiilini işleyenin kendi ikrarı ile tespiti: Zina fiilini işleyen gelir hâkime müracaat eder,”Ben zina yaptım” derse, bu kişinin durumu incelenir sarhoş, deli veya depresyonda olmadığına bakılır. Ahras(7) ve Retka (8) olmadıkları tespiti yapılır. İkrah’ın (zorlamanın)olup olmadığına bakılır. Bunların hiçbirinden olumsuzluk çıkmaz; belli aralıklarla, dört kez zina ikrarında bulunursa, cezanın infazına karar verilir. Bu kez muhsan olup olmadığına bakılır. Yani Müslüman, hür ve evli olduğu halde zina fiilini işlemişse recm edilir. Müslüman, hür fakat bekâr ise yüz celde vurulur. 2-Zina fiilinin şahitlerin şehadeti ile tespiti: Dört şahidin hâkimin huzurunda “Filan kimse zina etti, biz zina ettiğini ve zina fiilini gözlerimizle gördük” demeleri ile olur. Dört kişinin aynı anda bu fiili görmüş olmaları şarttır. Şahitler dörtten az, görme fiilini dördü de net ifade edemezlerse, ceza-i uygulama yapılmaz.(9) Görüldüğü gibi bu cezanın uygulanabilmesi için olağan olmayan şartlar söz konusu! Bu şartlar altında bu cezanın uygulanışı çok çok nadir vukua gelir ki, Hz. Peygamber döneminde, 3-4tanedir. (Ki çoğunlukla itiraflara dayanır.) Koskoca Hülafa-i Raşidin döneminde de, yine 3-5tanedir. Bu cezaların gayesi,’nesli koruma’ hassasiyetine yönelik olarak, bir sosyo-psikolojik caydırıcı atmosfer oluşturmaktır..! Sonuçta, İslam Ceza Hukukunun vazgeçilmez, ceza esasları arasında yer alır. Nur suresi ikinci ayetteki “Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz celde vurunuz…”ayetinin, Recm hadisesini nesh ettiği, ortadan kaldırdığı iddiası da gülünçtür. Kabul edilmesi de mümkün değildir! Nasih ve mensuhu en iyi bilen sahabedir. Bizler zaten nasih ve mensuhu onlardan ve onlardan nakledilenlerden öğreniyoruz. Onlar olmadan bilme imkânımız var mıdır? Şayet Nur suresinde ki ayetin Recm hadisesini ortadan kaldırması gibi bir olay olsaydı, sahabenin Recm olayını tekrar tekrar uygulamış olması mümkün müydü? Görüyoruz ki olayı sahabe devam ettirmiştir. Hulafa-i raşidin döneminde devam etmiştir. Sahabe uygulamış ve hiçbir itirazı da bulunmamıştır. Daha sonraları da devam ettirilmiş ve bugün de devam etmektedir. Bazı mu’tezile ve hariciler istisna edilirse, bütün İslam müctehitleri de bu cezada ittifak etmişlerdir. Raşid Halifeler bu cezayı uygulamış ve bu hususta görüş beyan etmişlerdir. Mesela Hz Ali (r.a), Şuraha adındaki bir Hamedan’lı kadını recim ettirirken; “Recim iki çeşittir. Biri gizli, biri aşikârdır. İkrar üzerine olan recm ‘de kişiyi önce hâkim taşlamaya başlar, ondan sonra halk onu taşlar. Şahitlerin ifadesi ile olan recm de ise onu önce şahitler, sonra hâkim sonra da halk taşlar.”demiştir (10) Recm cezasında kalabalık bir cemaat söz konusu; yani, olay “mütevatir” bir olaydır. Yalan söylemek üzere bir araya gelmiş olmaları aklen muhal, kalabalık bir cemaat bu cezayı gerçekleştiriyor. Şimdi önümüzde, hiç şüphe götürmeyecek bir şekilde peygamberin fiili uygulaması olan bir ceza ki, Sahabe, Hulafa-i Raşidin onu titizlikle uygulamış, bütün İslam müctehitleri (Ehl-i sünneti, Şiası ile )uygulamasında ittifak etmiş olup 1400 yıllık tarih boyunca İslam ümmeti bunu tatbik etmişken, bugün bizler, kalkıp diyebilir miyiz “Böyle bir ceza İslam’da yoktur.” Bunları anlatıyor olmamın gereği,27 Ağustos günü Hayreddin Karaman hocanın, Yeni Şafak’ta ki köşesinde “Recm Yoktur” başlığıyla yazmış olduğu yazıdır. Öncelikle şunu belirteyim ki Hayreddin Karaman hocamız günümüzde İslam Hukuku alanının tartışmasız otorite üstatları arasında yer alır. Seksenli yıllarda, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğrenci iken “İslam Hukuku” derslerimize gelen hocamızdı. O günden tanışıyoruz. Bugüne kadar anlatımlarından, eserlerinden müstefid olduğumuz bir âlimdir. O gün ki yazısında,”Recm yoktur” başlığı ile yazdıklarını okuyunca doğrusu hayretler içerisinde kaldım. Aslında bu yazısıyla Hayreddin hoca bugüne kadar ki anlatımları ve yazdıkları ile ters düşmüştür. Sizlere tek bir örnek vereyim; İlahiyat fakültelerinde İslam hukuku alanında ders kitabı olarak okutulan ve bizimde okuduğumuz, Hayreddin Karaman hocanın yazdığı “Mukayeseli İslam hukuku” adından bir kitabı var. Bu kitabın birinci cilt 128. sayfasını açalım. Bakınız Hayrettin hocamız zina suçu ila ilgili neler söylüyor; Zina suçunun cezası, suçlunun muhsan olup olmadığına göre değişmektedir. Muhsan olmayanın cezasının Nur suresinin 2. ayeti ile 100 kırbaç olduğunu açıkladıktan sonra Muhsan olanın cezasına geliyor. (Dikkatle okuyunuz aynen aktarıyorum) “Muhsan kişinin zina cezası “Recm”dir. Recm taşlayarak öldürmek demektir. Bazı mu’tezile ve hariciler müstesna bütün İslam müctehitleri bu cezada ittifak eylemişlerdir. Recm cezasınınmesnedi hadislerdir.”deyip bitiriyor. Bütün İslam müctehitlerinin ittifak ettikleri ihtilafsız tasdik ettikleri, İslami bir ceza hususunda, sizinde araştırmalarınız, anlatımlarınız ve yazdıklarınızla onayladığınız bu cezayı bugün hangi gerekçe ile dışlayabiliyorsunuz? Yazınızın içeriğine bakıldığında; -Peygamberimiz döneminde ki Recm vakaları, kişinin kendi itiraflarıyla” Ya Resulullah beni temizle “ deyip zina suçu işlediğini itiraf etmesi, peygamberin vazgeçirme gayretlerinin sonuç verememesi sonucu, uygulanmıştır. Diyorsunuz, tamam.. -Recm cezası kazf ve kısas cezaları gibi Kuran’dan kaynağını almıyor hadislerden kaynaklanıyor. Tamam. Nesh edilmiş olabileceğine ihtimal veriyorsunuz. Ki, buna sizinde inandığınıza, inanmıyorum. -Hakimin insiyatifine göre değerlendirilebilinir.”Celde” ye çevrilebilir vs.(Bir an nefsine yenilip zina eden olduğu gibi bu hususta bin bir melaneti işleyenlerde söz konusu..! ) Bu da mümkündür. Ama tüm bu anlattıklarınız İslam hukukunda Recm cezasının olmadığını değil, olduğunu gösteriyor. Yazınızı şöyle bitiriyorsunuz;”Günümüzde İslam aleyhine kullanılan ve insanları İslam’dan korkutmaya yarayan bu cezayı sahiplenmek ve savunmak uygun değildir.” Allah aşkına, başkalarının beğenisi için değerlerimizden nasıl vazgeçebiliyoruz. Bunun bizi nerelere götürebileceğinin hesabını yapabiliyor muyuz? Peki el kesme, kısas, kazf cezalarını ne yapacağız.! Bu alanlarda da İslam’a saldırmıyorlar mı? Bunlar için ne diyeceğiz..? Hani kulluğumuzu “Allah rızasına yönelik yapıyorduk!” Hani, “Onların hiçbir zaman bizlerden razı olmayacakları…”ilahi beyanını, unutmayacaktık? “Recm” ile ilgili diğer yazınızı da şu cümle ile bitiriyorsunuz. “…Şeriatı uygulama adına bugün recmi uygulayanlar, sebep olduğu sonuçlar bakımından İslama kötülük etmektedirler” diyorsunuz. Sebep olduğu sonuçlar bakımından bu kötülüğü 1400 yıldır koskoca bir İslam ümmeti işlemiş olmuyor mu? Peki Sahabe, Tabiin, Hulafa-i Raşidin işlemiş olmadılar mı? Peki, Resul-ü Zişan Hz. Muhammed (a.s.) bunu uygulamakla aynı kötülüğü işledi mi dersiniz? Şayet, Vahy-i Gayr-i Matluv ile ilahi kaynaktan akıp gelen bir vahye dayanıyor ise, birileri sırf bize hoş bakmayabilir diye bu vahiy kaynaklı hükmü yok sayacaksak, vay halimize..! .Daha da önemlisi; Bunun, yeni nesil üzerinde etki edebilecek olan sosyo-psikolojik tahribatını, nasıl önleyeceğiz? Farz-u Muhal tamam dedik, yok farz ettik. Fakat yıllarca bizlere anlattığınız bu kaynakları, bizlerde İmam-Hatip liselerinde on yıllarca, yeni nesle anlattık, aktardık. Şimdi o nesil camilerin minberlerinde, kürsülerinde bu kaynakları, bu değerleri anlatıyor. Milyonlar bu kürsülerde, minberlerde anlatılanları dinliyor… Peki, şimdi biz bu millete ne diyeceğiz? Yoksa şöyle mi diyeceğiz; ”Ey milyonlar, durun! Biz bu dini size hatalı anlatmışız! Bugüne kadar size anlattıklarımız hatalı imiş. “Bu dinin şu esası şöyle imiş”, mi diyeceğiz? Dedik, diyelim. Peki, bu milletin bizlere ne diyeceğini hiç düşünebildik mi ? …! Hayır, hocam hayır! Bu yazdıklarınızın kabulü mümkün değil! Bu değerlerimizi beğenmeyenler, Filistin’de her gün ama her gün topraklarını işgal ettikleri bu insanları katlediyorken; Demokrasi getireceğim yalanı ile girdikleri Irak’ta kaynaklarını sömürmek için ülkeyi kan gölüne çevirmiş, katliamın bilançosu milyona yaklaşıyorken; Bugünlerde, keyif için adam öldürdüklerinin itirafları manşetlerdeyken; Rahmet peygamberinin uyguladığı, beşeriyetin mutluluğuna yönelik bir nizam için öngörülen caydırıcı hadler karşısında, bu vampirler ne der düşüncesi ile komplekse girecek ve bu değerlerden vazgeçeceğim..! Hayır, hocam hayır! Bunu kabul etmemiz mümkün değil! Rabbim bizlere Feraset ve İstikrar nasip etsin. Ayaklarımızı sabit kılsın. Kafir ve zalimlere karşı bizlere yardım etsin. _Kaynaklar___________ 1-Bidayetü’l Müctehid ve Nihayetü’l Muktesid.Hafid ibn.Rüşd.terc- beyan yay.c.4/ shf.293 2-Sahih-i Buhari, Menakıb.61/26 ve3635 nolu hadis.Sahih-i Müslim hudud,29/5-1695 nolu 3-Sahih-i Müslim,hudud bahsi,29/5 1696 nolu hadis. 4-Sahih-i Buhari, Hudud, 86/28, 6824 nolu hadis 5-İslam Hukuku Metodolojisi,M. Ebu Z ehra shf. 94 6-age- shf.:99 7-Dilsiz 8-Kadının fercinin önünde cimayı engelleyıci bir bezin bulunması. 9-Fetavayi Hindiye,cilt:4 / shf: 6-11 arası 10-Bidaytü’l Müctehid ve Nihayetü’l Muktesid beyan yay.hafid ib. Rüşd.C:4 /shf:29 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Recm konusu | _bülbül_ | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 2 | 13Haziran 2021 23:22 |
Recm Nedir | vertyucek | Videolar/Slaytlar | 0 | 21 Şubat 2015 04:10 |
kuranda recm varmıdır | erkan1975 | Soru Cevap Arşivi | 2 | 11 Nisan 2010 22:14 |
Recm'i rivayet eden sahabeler | _bülbül_ | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 0 | 13 Nisan 2009 15:00 |
Recm'in tevratta da olduğu | _bülbül_ | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 0 | 13 Nisan 2009 14:59 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|