|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Seleme,Açılış Tarihi: 01 Şubat 2008 (01:34), Konuya Son Cevap : 07 Mart 2014 (22:44). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
01 Şubat 2008, 01:34 | Mesaj No:1 |
Zelle nedir? Zelle nedir? Ayak sürçmesi, ayak kayması. "Peygamberlerin hata ile veya unutarak yaptıklara kusurları, ifade eden bir terim (Aliyyü'l-Karî, Şerhu Fıkhı'l-Ekber, Mısır 1323, 51, 53). Peygamberler aslında günah işlemezler. Onlar "İsmet" sıfatına sahiptirler. Ancak, istemeden bazı kusurlar işlemeleri de mümkündür. Şu kadar var ki böyle bir hata işleyen peygamber hatasına devam etmez. Allah onu derhal uyararak hatadan uzaklaştırır, yanlışını düzeltir. Zelle, efdal (en üstün) olanı terkedip, fadıl (üstün) olanı yapmaktır şeklinde de izah edilir (Ebu'l-Berekât Abdullah en-Nesefî, Tefsir, IV, 365). Bu izaha göre, zelle bir kusur olmaz. Fakat peygamberlere yakışan daima en üstün olan davranışta bulunmak olduğu için, zelle işleyen Peygamber'in dikkati çekilir.
__________________ Dünyayı Güzellik Kurtaracak. Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey... | |
Konu Sahibi Seleme 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Üniversiteli Bayanla Geçinme Sanatı | İslamda Kadın ve Erkek | mehmet akif2 | 20 | 9647 | 20 Mayıs 2009 19:42 |
Üniversiteli Erkekle Geçinme Sanatı | İslamda Kadın ve Erkek | mehmet akif2 | 1 | 2434 | 20 Mayıs 2009 19:35 |
A.Hakan'dan Döneklik Konferansı | Serbest Kürsü | kurtmehmet | 4 | 2359 | 10 Mayıs 2009 20:54 |
Hanefi Mezhebi: İslamda Kazanç | Zekat-İnfak | Seleme | 0 | 2313 | 19 Nisan 2009 04:52 |
Hanefi Mezhebi: Alışveriş | İlmihal Bölümü | Seleme | 0 | 2395 | 19 Nisan 2009 04:51 |
01 Şubat 2008, 01:38 | Mesaj No:2 |
Cvp: Zelle nedir? Peygamberler, iki şeyden birini tercih durumunda kaldıklarında, aliyyüla’lâ (iyilerin en iyisi) dururken a’lâyı (iyiyi) seçmişlerse, bu onlar için bir zelle kabul edilebilir. Fakat bu sürçme veya hata bizim ölçülerimiz içinde bir sürçme veya hata değildir. Zira seçtiği, “a’lâ”, yani iyidir. Fakat bir peygamber böyle bir tercihle karşı karşıya geldiğinde, mukarrebîn olmasının gereği olarak “aliyyüla’lâ”yı seçmeliydi, denebilir -tabii biz diyemeyiz- kimse bu tercihi günah olarak da vasıflandıramaz. Şimdi bir misâlle bu hususu zihne yaklaştırmaya çalışalım: Bir insan düşünün ki, Kur’ân-ı Kerîm’i hatmetmek istiyor. Ancak, Kur’ân’ı kaç günde hatmetmeli? İşte bu husûsta karşısına iki alternatif çıkıyor: Birincisi, Kur’ân’ı düşüne düşüne, teemmül ede ede on günde okumam daha iyi olacak, alternatifi ki, ancak bu şekilde mânâya dikkat etmek ve Kur’ân’ın derinliklerine inmek mümkün olacaktır. İkincisi, Kur’ân’ı yedi günde hatmetmeli; zira böyle yapılması Rabbimizin kelâmına karşı daha fazla hâhişkâr olmamın ifadesidir. Sonra da Kur’ân’ı on günde okumaya karar veriyor ve başlıyor... Şimdi, farazî olarak diyelim ki, Cenâb-ı Hakk’ın rızası, onun Kur’ân’ı yedi günde okumasındaydı. Fakat bu insan kendi içtihadıyla on günde okumaya karar verdi. Cenâb-ı Hakk’ın rızası “Aliyyüla’lâ”dır. Fakat bu insanın yaptığı da en azından “a’lâ”dır. Bu itibarla da, ortada günah yok ki, bu insana “hata işledin, günaha girdin” denilebilsin. Belki en son söylenecek şey, o şahsın en iyi dururken, iyi ile meşgul olduğunu söylemekdir. Günah isnad etmeye gelince bu kat’iyen doğru değildir. İşte peygamberlerin, kendi içtihatlarıyla tercih edip yaptıkları işlerin durum ve keyfiyeti de böyledir. Öyleyse onlara, bu yaptıklarıyla günah isnad etmek nasıl câiz olabilir? İlerde, yeri geldikçe, tekrar bu hususa döneceğiz. Her şeyden evvel Nebîler, müçtehitler müçtehididirler. Onlar, Cenâb-ı Hak’dan mesaj almadıkları husûslarda ki, bu ister ahkâma ait, ister onların şahsî hayatlarına ait, isterse hayat-ı içtimâiyeye ait olsun, içtihad eder ve bir görüş bildirirler. Onların bu içtihatlarının bazıları ilâhî murada tam muvafık olabileceği gibi, bazıları da o ölçüde olmayabilir. Ancak, onların bütün içtihadları, ilâhî murad çerçevesi içerisinde cereyan eder. Şimdi, eğer içtihadları ilâhî murâda tam muvafık gelmedi ise, bunlar sarayın gözdeleri olmaları, gözlerinde perde bulunmaması, kader kaleminin sesini duymaları gibi seviyelerine kıyasla bir hata işlemiş sayılırlar. Çünkü onlara düşen murâd-ı ilâhîye yüzde yüz muvafık olanı bulmaktır. Fakat içtihatlarındaki bu yanılma aslâ günah değildir ve onların ismetlerini ihlâl etmez ki, bu sebepten sorgulanabilsinler. Muhalfarz öyle birşey olsa da, zannediyorum o da, kapı kullarına düşmez. Bu gibi sürçmeler, onların peygamberliklerinden evvel olmuştur. Ancak kelimeye dikkat edecek olursak, bunlara sürçme tabirini kullanıyoruz. Sürçme, yere kapaklanıp kalma değildir. Yüzü daima secdede olanlar yere kapaklanmazlar. Sürçmede hafif bir sendeleme söz konusu olsa bile, yere düşme söz konusu olmaz ki ondan bir günah diye bahsedilsin. Sonsuz Nur
__________________ Dünyayı Güzellik Kurtaracak. Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey... | |
07 Mart 2014, 22:44 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 20781 Üyelik T.:
10 Ekim 2012 | Cevap: Zelle nedir?
Sözlükte "sürçme, sürçüp kayma, yanılma, yanlış, ufak suç, ayrılmak ve uzaklaşmak" demektir. Dinî literatürde ise bu terim daha çok peygamberlerin hataları için kullanılmaktadır. Peygamberlerin kendilerine has bazı sıfatları vardır. Bu sıfatlarla normal insanlardan seçilip ayrılırlar. Onlar nübüvvetten önce bile hırsızlık, yalancılık, dolandırıcılık, putlara tapma, ahlâk dışı ilişkiler ve benzeri şeylerden uzak tutulmuşlardır. İşte onlar için öngörülen sıfatlardan biri de ismet sıfatıdır. Buna göre peygamberlerin suçsuz ve günahsız olmaları gerekir. Zira günah işlemek nübüvvet makamı ile bağdaşmaz. Onların kem gözlü ve hain bakışlı olmaları bile caiz değildir. Kelâm ekolleri genel anlamda peygamberlerin masum ve günahsız oldukları hususunda görüş birliği içindedirler. Bazı âyet ve hadislerde geçen ifadelerden ötürü peygamberlerin küçük günah işleyip işlemeyecekleri konusunda ihtilaf söz konusu olmuştur. Mutezile ve Şia'ya göre peygamberlerin ismeti tam ve mükemmeldir. Büyük ve küçük bütün günahlardan uzaktırlar. Mâtüridîlere göre peygamber, küçük büyük bütün günahlardan, her türlü küfür ve şirkten uzaktır. Bununla birlikte çok küçük, hafif hatalar, zelle türünden sürçmeler onlardan sadır olabilir. Ancak tebliğde kesin olarak günahsızdırlar. Râzî ve Cürcanî'ye göre, dalgınlık veya unutkanlıkla bazı küçük hataların peygamberden sadır olması mümkündür. Her peygamberin biri kulluk, diğeri de peygamberlik olmak üzere iki vasfı vardır. Peygamberlik vasfında hata etmezler. Çünkü vahyin kontrolündedirler. Ancak kulluk vasfında hata edebilirler. Bununla birlikte yaptıkları hatalarda kasıt söz konusu değildir. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ölüm nedir, ölümden korkmalı mıdır?Ölümü hatırlamanın fazileti nedir? | Belgin | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 1 | 05 Mayıs 2022 12:25 |
Büyü Nedir? Nasıl Başlamıştır? Büyünün İslâmî Hükmü Nedir? | Belgin | Soru Cevap Arşivi | 3 | 03 Ocak 2022 18:43 |
''Kitab nedir, iman nedir bilmezken'' nasıl ''muhteşem bir ahlâka'' sahip olunur? | AŞK'ÜL İSLAM | Adap-Edep-Ahlak | 16 | 15 Ağustos 2012 22:28 |
zekat nedir, sadaka nedir, infak etmek nedir | iblissavar | Zekat-İnfak | 3 | 31 Mart 2012 22:26 |
Hadis nedir?Hadisin Önemi nedir? | NUR | Hadis-i Şerif | 3 | 09 Eylül 2011 21:15 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|