|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Emekdar Üye,Açılış Tarihi: 05 Mayıs 2008 (01:35), Konuya Son Cevap : 05 Mayıs 2008 (01:35). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Mayıs 2008, 01:35 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Dergah Dergah DERGÂH Kapı, kapı yeri, eşik; büyük makamların kapısı tekke, hangâh. Farsça'dan gelen bir kelime olup "hangâh" şeklinde de ifade edilmektedir. Bu terim, bir yüceltme ve onurlandırma ifadesi olarak kullanılagelmiştir. İlâhî kelimesi ile beraber kullanıldığında "Allah'ın katı" şeklinde bir mana kazanır. Bu arada hükümdarlara ait yer ve makamları yüceltmek maksadı ile "Dergâh-ı Âlî" şeklinde de kullanılmıştır. Burada ifade edilmek istenen şey, hükümdarın oturduğu "saray"dır. Tarikatların bulunduğu tekkelere de "dergâh" isminin verildiği görülmektedir. Tekke ve zaviyeler, dergâh kelimesinin manası içerisinde yer alan müesseselerdir. Her ne kadar geçmişte ve zamanımızda tarîkat yer veya merkezlerine dergâh deniyor ise de; gerçekte tarih boyunca görülen tekke ve zaviyeler, hatta hangâh'lar birer dergâh'tırlar. Kullanım şekline göre büşşük dergâhlara âsıtâne, küçüklerine ise zaviye ismi verilmiştir. Tekkeler ve zaviyeler, bağlı oldukları hangâhlar vasıtasıyla maddî ve manevî ihtiyaçlarını temin ederlerdi. Bu sebeple hangâh postunda oturan şeyh, tarîkatın en büyük uzvu sayılırdı. Hangâhlarda tekke ve zaviyelerin kayıtları tutulurdu. Dergâhlar aynı zamanda eğitim yerleriydi. Tekkeler, özellikle kuruluş yıllarında kendi seçtikleri yerlerde yapılmıştır. Bunlar, müntesiplerinin ruh selâmetiyle beraber, etraflarındaki insanların da manevî ihtiyaçlarını temin ederek bölge insanlarına sahip çıkmış ve bunu önemli bir görev saymışlardır. Kur'ân'ın belirlediği bir metod olan hikmet ve güzel sözlerle insanları İslâm'a çağırma işinde de -menfaata dayanmadığı için- büyük mesafeler katetmişlerdir. (Mustafa Kara, Tekkeler ve Zaviyeler, İstanbul 1977, 121). Dergâhlarda dini ilimlerin öğretiminin yanısıra, meslekî ve sanat çalışmaları da yürürlükteydi. Bir tarîkat olan Ahîlik sistemi içerisinde tutunan sanayi kolları, başlarındaki şeyhler ya da kâhyalar aracılığı ile merkezi hükümete bağlı bulunuyorlardı. Hükümetin üretim miktarını denetlemekten, narh koymaya kadar piyasa üzerinde geniş bir etkisi bulunmakta idi. Dergaha bağlı çırağın, kalfanın ve ustanın yıkılmaz bir hiyerarşik ortamda, tam disiplinle birbirine bağlı olmasının ve rekabetçi bir gelişmeyi önleyecek olan güçlü bir otokontrol sisteminin Ahîlik aracılığı ile sanayiye uygulanmasının yanısıra; bu devlet denetimi, bağımsız rekabetçi bir sanayinin gelişmesini de engellemekteydi. Yüzlerce çırak, usta ve kalfanın meslek ve çalışma hayatını her türlü stresten uzak, kendine has eğitim prensipleriyle idare ve kontrol eden fütüvvet teşkilatı, kanaatımızca her şeyi "alt ve üst yapı" larla açıklamaya çalışan düşünceleri yalanlamaktadır. İslâm'ın ekonomik anlayışının doğurduğu kurum olarak görebileceğimiz bu müessese, içinde bulunduğumuz dönemde görülen iktisadî krizlerin meydana gelmesine engel olurken, günümüz için de büyük bir değer taşımaktadır. Böylelikle dergâhların aynı zamanda birer sosyal yardım hizmeti gördüğü bilinmektedir. Her dergâh bulunduğu semt için bir sosyal yardım kurumu rolünü oynardı. Herkes, bilhassa fakir ve muhtaç halk tabakaları, dergâhı kendisi için bir melce ve bir sığınma yeri bilirdi. Tekkelerde her gün yemekler ve belirli zamanlarda lokmalar ve aşureler pişirilir, halka dağıtılırdı. Zenginler ve hayırsever kimseler de tekkelerin bu hizmetini bildikleri ve gördükleri için vakit vakit oralara kurbanlar, yiyecekler gönderirler, bunların fakirlere yedirilmesini isterlerdi. (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi, İstanbul 1977, 234). Dergâhlarda dini törenler yapılırdı. Bu törenler çevre halkının katıldığı manevî yönden istifade edip, hoşnut olduğu eğlencelerdi. Ayrıca çeşitli sohbetler düzenlenerek kitlelerin bilgi ve ahlâk seviyelerinin gelişmesine yardım edilmekteydi. Dergâh, edebiyatta, "sığınılacak yer" manasında kullanıldığı gibi, bir hizmet ve eğitim müessesesi olarak da işlenmiştir. Sami ŞENER |
Konu Sahibi Emekdar Üye 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hz. Ali ile Fatıma'nın Aç Kalmaları | İslam/Dinler/Mezhepler | Emekdar Üye | 0 | 2412 | 31 Temmuz 2008 02:53 |
Seleme bin el-Ekvâ'nın Hz Peygambere Ölüm Üzerine... | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | Emekdar Üye | 0 | 2278 | 31 Temmuz 2008 02:52 |
Mekke, Savaşılmadan Nasıl Fethedildi? | İslam/Dinler/Mezhepler | Emekdar Üye | 0 | 2697 | 31 Temmuz 2008 02:51 |
Hz. Peygamber'in Hac Esnasındaki Hutbeleri | Hacc-Umre-Kurban | GÖKCEN_AZRA | 1 | 3036 | 31 Temmuz 2008 02:49 |
Bu Mübarek Zat kimdir ?? | Hz.Muhammed(s.a.v) | Mihrinaz | 4 | 2822 | 31 Temmuz 2008 00:27 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Grup Dergah - Yananlar Var (2009) | Bahamut | İlahiler/Ezgiler | 1 | 31 Temmuz 2019 01:58 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|