|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 05 Mayıs 2008 (11:03), Konuya Son Cevap : 13 Mayıs 2009 (21:29). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Mayıs 2008, 11:03 | Mesaj No:1 |
Fena Fi'l-Hak Fena Fi'l-Hak FENÂ Fİ'L-HAK Hak'ta yok olmak. Fenâ filhak, Arapça bir terim olarak Fenâ fillâh ile eşanlamlı olarak ta değerlendirilebilir. Hak, lügatta batılın zıddı, yerine getirilen hüküm, varlığı sabit olan, doğruluk ve adalet anlamlarına gelir. Fiil olarak üç harfli kökten kullanıldığında Hak; gerçekleşmek, gerçek olmak demektir. Cenab-ı Allah'ın vasfı olarak; inkârı mümkün olmayan, varlığının kabûl olunması gereken, varlığı ve ulûhiyeti kesin olan manalarına gelir. Bu manada Kur'an-ı Kerîm'de Mekkî ve Medenî ayetlerde tekrarla geçer. Genellikle tek başına kullanılır. Bazen esmâı hüsnâdan birine bitiştiği görülür; "el-Mehkü'l-Hak" (Tahâ, 20/1 14) gibi. Hak kelimesinin Kur'ân-ı Kerîm'de, bundan başka birkaç vecih üzerine kullanıldığı ifade edilmektedir (Suat Yıldırım, Kur'ân'da ulûhiyet, İstanbul 1927, s.216-217). Hak kelimesini Beydâvî, tefsirinde Allah manasında olduğunda ''es-Sâbitü rübûbiyyetuhu'' yani Rablığı sabit ve gerçek olan diye tarif eder. Böylece Hak, sâbit anlamında açıklanır. Hak, masdar olarak ele alındığında, enfüs ve âfâkın mutabakatını anlatır. Enfüs'te, sıdk ve sevab gibi söz ve fikre sıfat olur. Âfâkta ise, tahakkuk ve vukû demek olur. İşte, bundan dolayı, hak, manen ve sûreten her veçhile "vücud"diye târif olunur. Hakk'ın vücudu "Vâcibü'l- Vucûd lizâtihi" halkın vücudu ise, buna bağlı olarak "Vâcibü'l-Vücud liğayrihi"dir. Hak kelimesinin çeşitli manalara gelmesi, bu ikincisinden kaynaklanmaktadır. Bütün hak ve hukukun mercii olan Hak Teâla, Vâcibül-Vücud lizâtihi olduğundan, ulûhiyyet ve rubûbiyyet O'nun haklarındandır (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 2675-2676). Hakk'ın Allah'ın ta kendisi olarak kullanıldığını Hz. Peygamber (s.a.s.)'in "Allah'ım, sen'sin Hak..." (el-Buhâri, Daavât, 9) hadisinden anlaşılmaktadır. Tasavvufî hak demek olan hakka'l yakînin son derecesidir. Bilmek, görmekten öte, olmak demektir. Bir diğer ifadeyle, abdin (kulun) Hak'ta fânı olması ve O'nun ile yalnız ilmen değil, hem ilmen, hem şuhûden, hem de halen bekası manasına gelir. Basit bir anlatımla ilmel yakın, her akıllı kişinin ölümü bilmesidir. Melekleri görmesi aynel yakîn, ölümü tatması da hakkal yakîndir (Elmalılı, a.g.e., VII, 4726). Tasavvufî anlayışta, Fena fi'ş-şeyh (şeylikte yokolma) ve fenâ fi'r-Resul (Peygamberde yokolma) merhaleleri fena fi'l-Hakk'a giderken aşılacak merhalelerdendir diye kabul edilir. Tasavvufî anlayışa göre, fenâ fi'l-Hakk'a yükselenlerin yaptığı tasarrufları Hak üstlenir. Hak, onları muvafık gördüğü işlerde görevlendirir. Onlar, Allah'ın lâyık olmayanı işlemekten koruduğu kullarıdır. Yani Tasavvufta, bu mertebeye ulaşanlar "La Yuhtı" (günah işlemez) olarak kabul edilir. Halbuki İslâm'da, yalnız Peygamberler masumdur. Nefslerinden fânı olduğu kabul edilen bu kimseler, Hak ile bâkı kimselerdir denir. Onlar, yaptıkları işlerde kendilerine bir menfaat gözetmez, zararın def'i için de çalışmazlar. Fena fi'l-hak, celb-i menfaat ve def'i mazarratı ortadan kaldırır. Çünkü burada nefisle ilgili arzular, menfaat gayesi, kasıt ve niyyeti düşer. Yine Mutassavıflara göre, bu mertebede olanlar için sevap arzusu ve azap korkusu yoktur (el-Kelâbâzı, et-Taarruf, Fenâ mad.) Hülasa, mutassavıflara göre fenâ fi'l-hak, sufînin tarikat yolunda marifeti geçerek, en son varacağı merhale olarak kabul edilir. Hakka'l-yakın de denilen bu merhaleye kişi, gözle görmüş gibi tahkik ve ilimle tahkik mertebelerinden geçerek, hak içinde fenâ bulma (fena fi'l-hak) haline ulaşır. Hasan Fehmi KUMANLIOĞLU | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2876 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3621 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3266 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7700 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7200 | 02 Ekim 2012 21:16 |
13 Mayıs 2009, 21:29 | Mesaj No:2 |
RE: Fena Fi'l-Hak
Cenab-ı Allah'ın vasfı olarak; inkârı mümkün olmayan, varlığının kabûl olunması gereken, varlığı ve ulûhiyeti kesin olan manalarına gelir. Bu manada Kur'an-ı Kerîm'de Mekkî ve Medenî ayetlerde tekrarla geçer. Genellikle tek başına kullanılır.
| |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
İbni Teymiyenin Tasavvuftaki Fena Hakkında Görüşleri | Muvahhid25 | Tasavvuf-Tarikat | 39 | 13 Ocak 2012 18:35 |
Acibtü liâmiri dâri’l-fenâ... | Hazan Mevsimi | Serbest Kürsü | 1 | 26 Aralık 2009 11:34 |
Fena Fillah | MERVE DEMİR | İslami Kavramlar | 1 | 13 Mayıs 2009 21:28 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|