|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 05 Mayıs 2008 (11:09), Konuya Son Cevap : 16 Mayıs 2009 (12:58). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Mayıs 2008, 11:09 | Mesaj No:1 |
Ebrar Ebrar EBRÂR Özü, sözü doğru olanlar. Sâdıklar. İyiler. "Bârr" kelimesinin çoğuludur. Kelimenin aslı "berr" olup kara anlamındadır. "Birr"* sözcüğü buradan alınmış olup çok iyilik etmek anlamındadır (Rağıb el-İsfahânı, el-Müfredât fî Ğarîbi'l-Kur'ân, Beyrut (t.y), 40). Buna göre "bârr", çok iyilik eden; "ebrâr" da çok iyilik edenler, anlamındadır. Ayrıca "birr" sözcüğünde "şuurlu ve delillere dayalı iyilik etme" anlamı mevcuttur. Bakara sûresinde şöyle buyurulmaktadır: "Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz birr (iyilik) değildir. Asıl birr o (kimsenin iyiliği)dir ki, Allah 'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inandı; Allah rızası için yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan (köle ve esir)lere mal verdi; namazı kıldı, zekâtı verdi. Antlaşma yaptıkları zaman antlaşmalarını yerine getirenler; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler, işte doğru olanlar onlardır, (Allah'ın azabından) korunanlar da onlardır" (el-Bakara, 2/177). Kıble değişikliğinden sonra ehl-i kitap bu mesele hakkında ileri-geri birçok şey söylediler. Kudüs'e yönelmek mi, yoksa Kâ'be'ye yönelmek mi daha hayırlı gibi sırf şekli meseleler konusunda uzun uzadıya tartışmalara giriştiler. Bunun üzerine yukarıya aldığımız âyet-i kerime indi (Ebû's-Suud, İrşâdü'l-Akli's-Selim, I, 193). Bu âyetle yüce Allah, şeklî meselelerden önce şirkten arınmış temiz ve sağlam bir itikadın gerekli olduğunu; şeklî meselelerin ise bundan sonra geldiğini anlatmaktadır. Bu âyet ışığında "Ebrâr"ı değerlendirdiğimizde; onlar, önce sağlam her türlü şâibeden uzak bir inanca sahip olup sonra da kalplerine yerleşmiş, taklitten uzak ve bu itikadla birlikte salih amel işleyen kimselerdir. Kur'ân'ın kendine has terimlerinden birisi olan ebrâr kelimesi "Mutaffifin" ve "Füccâr" kelimelerinin karşıtıdır. Her üç kelime de birer sembol, birer fikrî terim olarak Kur'ân'da kullanılmıştır. Mutaffifin kelimesi, ölçüde ve tartıda noksanlık edenleri anlatan bir terim ve onlar için kullanılan bir sembol kelimedir. Füccâr kelimesi de "Allah'ın emrinden dışarı çıkarılan" anlatan bir terim ve onlar için kullanılan bir sembol kelimedir. Bu iki kelimenin tanımladığı davranışla kelimeleri kendilerine sıfat olarak almış bulunanlar "Rablerinden mahrum olacak ve cehenneme gireceklerdir". Ya bu iki kelimenin zıddı olan ebrâr kelimesini sıfat olarak kendilerine seçmiş bulunan ve bu kelimenin ifâde ettiği davranışta bulunanlar: Bunlar kimlerdir ve herhangi davranışta bulunurlar?.. Ebrâr; doğru sözlü, faziletli, Allah'ın iyi kullarının tamamını içine alan bir kelimedir. Bunlar, ahde vefa gösterirler; yeminlerinde dururlar; amelî ve itikadı noktalardan kusur işlememeğe gayret ederler; isteyerek ve karşılık beklemeden ihtiyaç sahiplerine kendi ihtiyaçlarından fazlasını bağışlarlar; fakiri ve yoksulu gözetirler; esire hürriyetini bağışlarlar; Allah'u Teâlâ'nın kendilerine verdiği nimetlere devamlı şükrederler ve her durumda Allah'a bağlı ve itaat * halindedirler. Onların "Amel defterleri" * meleklerin gözetimi altında ve "İlliyyîn" * denen şerefli bir mevkidedir. Kendileri de şerefli bir taht üzerinde diledikleri yere bakarlar. Onlar cennettedirler. Bolluk ve cennet nimetleri içinde rûhen ve cismen nurlanmışlardır. Bu nur, yüzlerinden ve etraflarından taşar. Bunu onlara bakan herkes görür. Mutaffifin Sûresi 24, 25, 26nci âyetlerinde şöyle buyurulur: "Onları yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın", "Sonunda misk kokusu kalan, mühürlenmiş saf bir içecekten içerler", "İyi şeylere imrenenler, buna imrensinler". Bu vasıflarla vasıflanmış kimseleri Cenâb-ı Hak, ebrâr olarak adlandırmıştır. Bunlar Allah'u Teâlâ'ya yakın olanlardır. Bu yakınlığı, dünyayı âhiretin tarlası hükmünde görerek çalışmak ve âhiret ölçüsü ile dünyaya bağlanmakla kazanmışlar böylece ebrâr sıfatını haketmişlerdir. Kur'an-ı Kerfin'de melekler hakkında "ebrâr" ile aynı kökten gelen "berere" sözcüğü kullanılmaktadır ki "ebrâr" sözünden mânâca daha kuvvetlidir. Anlamı; "Çok çok iyilik edenler"dir (el-İsfahânı, a.g.e., s.41). "Ebrâr", bütün iyi hasletleri kendilerinde toplayan, sağlam bir itikada sahip olan, doğru sözlü, ibâdetlerinde samimi kimseler hakkında kullanılır. Onlar bu iyiliklerine karşılık olarak cennet'te bol nimetler içerisinde olacaklardır. M. Sait ŞİMŞEK | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2876 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3621 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3266 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7699 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7200 | 02 Ekim 2012 21:16 |
16 Mayıs 2009, 12:58 | Mesaj No:2 |
RE: Ebrar
Özü, sözü doğru olanlar. Sâdıklar. İyiler. "Bârr" kelimesinin çoğuludur. Kelimenin aslı "berr" olup kara anlamındadır. "Birr"* sözcüğü buradan alınmış olup çok iyilik etmek anlamındadır (Rağıb el-İsfahânı, el-Müfredât fî Ğarîbi'l-Kur'ân, Beyrut (t.y), 40). Buna göre "bârr", çok iyilik eden; "ebrâr" da çok iyilik edenler, anlamındadır.
| |