|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 05 Mayıs 2008 (11:17), Konuya Son Cevap : 17 Şubat 2022 (12:31). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Mayıs 2008, 11:17 | Mesaj No:1 |
Ezan Ezan EZAN Müslümanlara, günde beş kez, belli bir yerde namaz kılmaları ve namaz için toplanma vaktinin geldiğini ilân etmek, namaz için yapılan çağrı. Arapça bir kelime olan ezan; bildirmek, ilân etmek demektir. Yüksek bir yere çıkıp gür sesiyle tüm insanlara yeryüzünde tek egemen gücün Allah, tek önderin Hz. Muhammed olduğunu Allah adına korkusuzca haykıran; Allah'ı ilâh ve rabb; Hz. Muhammed'i de kendilerine önder kabul eden müslümanlara da inandıkları Allah'ın önünde topluca ibâdet etsinler, bir ve beraber olduklarını, yeryüzündeki zulmün yerine Allah'ın adaletini yerleştirmek için her an hazır olduklarını düşmanlarına gösterip onlara korku, müslümanlara güven versinler diye camiye çağıran kişiye de müezzin denir. Ezan, bir yerin müslümanların mı yoksa zorbaların mı kontrolünde olduğunu belirten bir işaret, bir semboldür. Korkusuzca ve doğru bir şekilde okunan ezan o yerin İslâm beldesi olduğunu gösterir. İslâm fıkhında, bir yörenin Daru'l-harp* veya Daru'l İslâm * olduğu tespitinde orada ezanın okunup okunmadığı dikkate alınan ölçülerden biridir. Müslümanlara namaz Mekke döneminin dokuzuncu yılında farz kılındığı halde onlar namazlarını ezan okumadan kılıyorlardı. Çünkü Mekke'de zayıftılar; orada güçlü olan, toplumda hatta Allah'ın evi Kâbe'de egemen olan müşrik düzendi. Bu yüzden müslümanlar kendi yönetimlerinde olmayan ve güçsüz oldukları bir yerde açıkça ezan okumakla yükümlü tutulmamışlardı. Medine'ye hicretin birinci yılında birbirlerini "es-salâh es-salâh (namaza namaza)" veya "es-salâtü câmlatün (namaz toplayıcıdır, namaz için toplanın)" şeklinde namaza davet ederlerdi. Ancak bu şekildeki bir çağrı yeterli olmuyor, uzakta oturanlar bu sesi duymadıkları için namaza yetişemiyorlar ve bu yüzden de İslâm cemâatinin biraraya gelmesinde zorluklar oluyordu. Peygamber efendimiz (s.a.s.) sahâbelerini toplayarak namaza çağırmak için nasıl bir yöntem kullanmak gerektiğini kendileriyle istişâre etti. Sahâbîler birçok teklif getirdiler: - Çan çalalım ya Resulullah. - O hıristiyanların adetidir, olmaz. - Boru çalalım. - O yahudilerin adetidir, olmaz. - O zaman ateş yakalım ya Resulullah. - O da mecusilerin adetidir, bu da olmaz. Bayrak dikme teklifi de uygun görülmeyince müslümanlar ortak bir karara varamadı ve toplantı sona erdi. Abdullah b. Zeyd de diğer sahâbiler gibi üzüntüyle evine döndü ve yattı. Abdullâh şöyle anlatır: "Ben de üzüntülü olarak yatmıştım. Uyku ile uyanıklık arasında iken üzerinde yeşil elbisesi olan biri yanıma geldi, bir duvârın üzerinde durdu. Elinde bir çan vardı. Aramızda şu konuşma geçti: - Onu bana satar mısın? - Onu ne yapacaksın? - Namaz için çalarız. - Ben sana bu konuyla ilgili daha hayırlı bir şey versem olmaz mı? - Olur, dedim. Hemen kıbleye karşı durdu ve okumaya başladı: "Allahu Ekber, Allahu Ekber Allahu Ekber, Allahu Ekber Eşhedü en Lailahe illallah, Eşhedü en Lailahe illallah Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah Hayyaala's-salâh, Hayyaala's-salâh Hayyaala'l-felâh, Hayyaala'l-felâh Allahu Ekber, Allahu Ekber La ilahe illallah " Sabahleyin Abdullah b. Zeyd gece gördüğü rüyayı Resulullah'a anlattı. Aynı gece onunla birlikte birçok sahâbe de benzer rüyalâr gördüklerini anlattılar. Öğretilen ezanda değişiklik yoktu. Hz. Ömer de aynı rüyayı görenler arasındaydı. Hz. Peygamber (s.a.s.) her birini dinledikten sonra Zeyd'e dönerek, "Gördüğünü Bilâl'e anlat (öğret) ezanı Bilâl okusun; onun sesi seninkinden gürdür" buyurdu. Namaz vakti gelince Bilal Medine'nin en yüksek yerine çıkarak gür sesiyle İslâm'ın ilk ezanını okudu. Namaz vakitlerini bildirmek için okunan ezanın ne şekilde olduğu Kur'an-ı Kerîm'de bildirilmemiş, ancak Hz. Peygamber (s.a.s.)'e vahiyle bildirilmiş ve onun kelimeleri bizzat Cebrail (a.s.) tarafından öğretilmiştir. Şu âyet-i kerimeler ezanın Allah'tan geldiğini gösterir: "Siz namaza çağırdığınız zaman onlar o çağrıyı eğlence ve alay konusu yapıyorlardı" (el-Mâide, 5/58). "Ey müminler, cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman hemen Allah'ın zikrine koşun " (el-Cum'â, 62/9). Bu ayet-i kerimelerde geçen "çağrıldığınız zaman" ifadesindeki "nidâ" kelimesi ezanı kasdetmektedir. Okunan ezanın Allah'ın istediği gerçek ezan olabilmesi isin dikkat edilmesi gereken hususlar vardır: 1) Ezan mutlaka Arapça okunmalıdır. Allah'ın gönderdiği Cebrail (a.s.)'ın öğrettiği kelimelerin dışına Sıkılamaz. Örneğin "Allahu Ekber" cümlesini aynı anlama geliyor diyerek "Tanrı uludur" şeklinde Türkçeleştirerek ezan okunamaz. Hangi ırk ve dilden olursa olsun ortak ibâdet dilleri sayesin de kardeşçe kucaklaşan müslümanların birliğini yok etmek isteyen İslâm düşmanları "kendi dilinle ibâdet etmek daha iyidir" diyerek ezanı Arapça'nın dışında bir dille okutmak isterler. Ama Allah, müslümanları tek vücud gibi görmek istemektedir. Ortak ibâdet diliyle Tevhîd sağlanmaktadır. 2) Ezân; müslümanların sevip saydığı. güvenilir, İslâm ahlâkıyla ahlâklanmış, kısaca gerçek anlamda bir "müslüman" tarafından okunmalıdır. Allah adına insanları Allah'ın mescidine çağıran kişinin dâvetine cevap verecek olanlar güvendikleri bir müslümanın sesini duyduklarında daha bir şevkle toplanırlar. Allah'ın sevmediği bir günahkâr Allah adına insanları Allah'a çağırmaya yetkili olamaz. Yine bu kişi güvenilirliği yanında, o topluluğun içinde önder olabilecek, sözünün dinlendiği biri olmalıdır. Ancak bu, bu şartlan taşımayanların ezan okuyamayacağı anl----- gelmez. Mümeyyiz olmayan bir çocuğun okuduğu ezan geçerlidir. 3) Ezan okuyan kişinin güzel ve gür sesli olması ve ezanın yüksek bir yerde okunması gerekir. "Yüksek bir yer'in anlamı günümüzde teknolojinin getirdiği ses yükseltici aletlerle değişime uğradı. Ezan daha iyi duyulsun diye gerekli görülen "yüksek yer" müslümanlar arasında o derece önem kazanmış ki İslâm şehirlerinde minarelerden daha yüksek yapılan görmek mümkün değildir. Ancak günümüzde amphlikatör gibi ses yükseltici aletler kullanarak yüksek yere çıkılmadan ezan okunabilir mi, bu aletler kullanılabilir mi? sorusu müslümanların bir kesimini meşgul etmektedir. İnsan sesi iptal ettiği gerekçesiyle bu aletlerden ezan okumanın helâl olmadığını savunan insanlar varlığını korumaktadır. İslâm'ın geldiği ve mezhep imamlarının yasadığı dönemlerde böyle bir sorun olmadığı için bu konuyla ilgili bir ictihad yoktur. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Vedâ Haccı'nda verdiği hutbe bu konuya en güzel örnek teşkil etmektedir. Vedâ Hutbesi'nde yüzyirmibin kişiye hitap eden Hz. Peygamber belli mesafelere gür sesli görevliler yerleştirerek kendi söylediklerini aynen tekrarlamalarını istemiş ve böylelikle kendi sesinin ulâşmadığı insanlara görevlilerin sesiyle ulaşmıştır. Hz. Peygamber'in bu uygulamasından yola çıkarak Edille-i Şer'iyyenin Kıyas yolunu kullanarak hoparlörün meşrû olduğu gibi sesi uzaklara taşıdığı için son derece faydalı olduğu gayet açık bir husustur. Allah'ın kendilerine öğrettiği ilimden yararlanan müslümanlar hoparlörden yararlanabileceği gibi isteyen de yüksek yere çıkmaya devam edebilir. 4) Farz namazlardan önce okunan ikamet hızlı okunduğu halde ezan ağır ağır okunur. 5) Ezan okurken kelimeleri yanlış okumak ve aşırı şekilde teğanni yapmak câiz değildir. 6) Ezan okurken müezzinin konuşması, hattâ kendisine verilen selâm'ı dahi alması caiz değildir. Ezan okuyanın dikkat edeceği hususların yanında dinleyenin de uyması gereken hususlar vardır: I) Ezan okunurken konuşulmaz. Hattâ Kur'ân-ı Kerîm okuyan bir kişi ezan başladığında okumayı bırakıp ezanı dinler. 2) Ezan'ı dinleyen müslüman, müezzinin okuduğu ezanı tekrar eder ve böylece o da ezan okunmuş olur. "Hayya ala'ssalâh" ve "Hayya alalfelâh" cümlelerinde "lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvet kaynağı yoktur)" der. Sabah ezan'ında müezzinin "essalâtü hayrün mine'n-nevm" cümlesine "sadakte ve berirte (doğru söylüyorsun)" diye karşılık vermesi sünnettir. 3) Ezanı işiten kişi cünüp de olsa yukarıdaki yükümlülükleri yerine getirir. Ancak hayızlı ve nifaslı olan kadınlar bunun dışındadır. 4) Ezanın bitiminde dinleyen kişi ezan duasını okur. "Allahumma Rabbe hezihi'd-da' vati't-tamme ve's-salati'l-kâime âti seyyidina Muhammeden el-vesilete ve'l-fazilete ve'd-dereceti'r-rafiati'l âliye ve'b-ashû makamen mahmuden ellezi vaadtehu inneke la tuhlifu'lmi'ad. " "Ey bu üstün çağrının ve hazır namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed 'e vesileyi, fazileti ve yüksek dereceyi ihsan et. Onu kendisine vadetmiş olduğun övülmüş makama eriştir. Zira sen vaadinden dönmezsin " Bunların dışında ezan hakkında şu hususları belirtelim: Cuma namazında bir dış bir de iç ezan okunur diğer namazlarda her vakit için bir defa ezan okunur. Ezan ile kametin arasını biraz uzatmak gerekir ki namaza geç kalanlar cemâate yetişebilsin. Caminin dışında bir yerde de ezan okunabilir, ikamet getirilerek cemâatle namaz kılınabilir. Kaza namazları için de ezan okunabilir, ikamet getirilebilir. Bayram, Vitir, teravih ve cenaze namazları için ezan okunmaz. Ezan Vacib derecesinde sünneti müekkeddir. Fedakâr KIZMAZ | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2872 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3613 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3259 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7667 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7164 | 02 Ekim 2012 21:16 |
16 Mayıs 2009, 13:28 | Mesaj No:2 |
RE: Ezan
Ezan, bir yerin müslümanların mı yoksa zorbaların mı kontrolünde olduğunu belirten bir işaret, bir semboldür. Korkusuzca ve doğru bir şekilde okunan ezan o yerin İslâm beldesi olduğunu gösterir. İslâm fıkhında, bir yörenin Daru'l-harp* veya Daru'l İslâm * olduğu tespitinde orada ezanın okunup okunmadığı dikkate alınan ölçülerden biridir.
| |
17 Şubat 2022, 12:31 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 59105 Üyelik T.:
03 Şubat 2018 |
Ezan konusunda tıpkı diğer dini konularda olduğu gibi bol köpüklü rivayetlerden faydalanılmıs. Hepsini okuyamadim bile. Kavramların içi boşaltıldiginda ritüele dönüşüyor. Ritüeller zamanla iman meselesi halini alıyor. Oysaki Rabbimiz buyuruyor : "Erdem (birr), yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz değildir. Asıl erdem, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyene ve kölelere verenlerin; salatı ifa eden, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.” Bakara, 177. Peygamber Döneminde Ezanın Okunuş Biçimi Peygamberin, ezanın, doğal insan sesini arttıran boru ile okunmasını ve metal bir şeyin kullanılmasını yasaklamıştır. Bunun nedeni, ezanı kamusallaştırmamak ve başkalarını din nedeniyle rahatsız etmemek amaçlı olmasıdır. Hz. Peygamberin kutsal metinleri teğanniyle okuttuğuna dair tarihsel kayıt mevcut değildir. Hatta Hz. Peygamber, hem teganniye karşı olmuş hem de kutsal metinleri mesajı iletmek amacıyla bir söylev, söylem, hitabet ve nutuk olarak okumuş ve okutmuştur. Peygamber döneminde ezanda cümleler tek okunurdu. Mesela bir kez “eşhedu en-lailahe illallah” denirdi. Emevilerle birlikte çift yapıldı. “Hz. Peygamber, doğal sesi artırdığından ve bağırmaya neden olduğundan ezanın boru ile okunmasını yasaklamıştır.” Kuran ve Bağırmak Bugün ezanda en önemli yapılan iş bağırmaktır. Hatta ezan, bağırmak için bir bahane olarak kullanılıyor. Bağırmaksızın okunamaz mı? Kuran bağırmayı yasaklamıştır: “Yürüyüşünde mütevazı ol! Sesini alçalt! Şüphesiz ki seslerin en çirkini eşek sesidir.” Lokman, 19. Bağırmaya, anırmak demektedir. Şimdi böyle söyleyen Allah, kendisinin isminin ezanda da olsa bağırılarak okunmasını istemesi imkansızdır. Normal konuşmada yasakladığı bağırmayı ezan okumada haydi haydi yasaklar. “Türkiye’de ibadetler, Hinduzimin ve Manheizmin ritüellerine, Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın ayinlerine dönüştürülmüştür.” Kuran, ezanın okunmasına değil de Kuran’ın okunmasına saygı gösterilmesini ister. Araf Suresi, 204. ayette şöyle der: “Kuran okunduğu zaman, onu dinleyin. Susun! Ki merhamet edilesiniz.” Bu ayete dayanarak Fıkıh Kitapları; Kuran okumanın sünnet ama o duyulduğunda onu dinlemenin farz olduğunu belirlediler. Din samimiyet ve ciddiyet ister. Her şeyin cıvığını çıkartanlardan dindarlık olmaz.(Dışarda saygılı, içerde duymuyor ezan okundumu diye soruyor ) “Kuran okunurken susmayan kişi, ezana saygıdan söz edemez.” Bugün Türkiye’de namaz değil, ezan önemlidir. Halbuki Kuran’a göre ezan değil namaz önemlidir. Aldım. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
İç Ezan | iklimya | Ezan-Kamet-Camii | 0 | 13 Şubat 2013 22:10 |
Sıradaki Ezan :) | talibetün | Fıkralar-Hikayeler | 4 | 11 Aralık 2011 16:37 |
Ezan Duası | Medine-web | Dua Bölümü | 3 | 05 Ocak 2011 21:46 |
Son Ezan | karlofca61 | Ezan-Kamet-Camii | 2 | 14 Mart 2008 22:16 |
Ezan-ı Şerif | Medine-web | Ezan-Kamet-Camii | 0 | 15Haziran 2007 17:04 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|