|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 05 Mayıs 2008 (11:42), Konuya Son Cevap : 16 Mayıs 2009 (01:22). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Mayıs 2008, 11:42 | Mesaj No:1 |
Ehl-i Kıble Ehl-i Kıble EHL-İ KIBLE Kıbleye dönüp namaz kılan müslümanlar, Ehl-i İslâm. Ehl-i Sünnet* yahut ehl-i bid'atten olup kıbleye yönelerek namaz kılan bütün müslümanlara ehl-i kıble denilir. Ehl-i bid'at mezheplerinden bazısının diğer müslümanları tekfir etmesine rağmen, ehl-i sünnet'e, göre kim olursa olsun ehl-i kıbleden hiç kimse tekfir edilmez; onların arkasında namaz kılmamazlık edilmez; büyük günâh da işleseler onların cenaze namazı kılınır ve hayır dua edilir (İbn Mâce, Cenâiz, 31; Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, II, 32). Kerrâmiye'de ehl-i kıble tâbiri ile, kelime-i şehâdet getiren herkes kastedilir. Ehl-i sünnet uleması ehl-i kıbleyi, "Kâbe'ye yönelerek namaz kılmanın farziyetini kabul edenler" diye târif etmiştir. Ali el-Kâfi (1014/1606) bunun için daha geniş bir tanım yaparak şöyle der: Ehl-i kıble zarûrât-ı diniye üzerinde ittifak eden kimselerdir" (Ali el-Karı, Şerhu'l-Fıkhı'l Ekber, 139). Ehl-i kıbleyi, ehl-i sünnet ve ehl-i bid'at şeklinde ikiye ayıran âlimler Mutezile, Şia, Kerrâmiye, Mücessime, Müşebbihe, Mürcie gibi bid'at mezheplerini de ehli kıbleden saymışlar; fakat açıkça İslâm'ın temel nasslarını değiştiren, bozan, reddeden Batınîlik, Gulât-ı Şia, Hâriciye, Cehmiye, Bahâiye, Kadıyânilik, Ahmedîlik, Nusayrilik, Dürzilik gibi fırka ve mezhepleri ehl-i dalâletten saymışlardır. Çünkü bunlar arasında meselâ Hâricî* Ezârika mezhebi gibi müslümanın kanını, malını, canını helâl sayarak birçok müslümanı katletmiş olanlar bulunmaktadır. İslâm da tekfiri, ayrılığı, bölük bölük fırkalara ayrılmayı, cedeli, te'vili, inanç esaslarının tartışılmasını ehl-i bid'at mezhepleri ortaya atmışlardır. Bunların içinde de, dalâlet ehli olanlar, hevâlarına uyanlar İslâm için en tehlikeli olanlardır. Öte yandan ehl-i sünnet mezhepleri içerisinde de muamelâtta bazı noktalarda görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Meselâ Hanbelîler, tembellikle de olsa özürsüz namazı terkedeni kâfir sayarlar (Ebû Ya'lâ, el-Ahkâmu's-Sultâniyye, 53). İmam Ebû Hanife (ö.150/767)'ye göre ise namazı terkeden kâfir olmaz; namaz kılmadığı için diğer üç mezhebe göre öldürülmesine rağmen, ona göre sadece namaz kılıncaya kadar hapsedilir (el-Fetâva'l-Alemgiriyye, II, 269). Ehl-i Sünnet, namaz kılanların kim olursa olsunlar lânetlenmesini yasaklamıştır (Buhâri, Edep, 44). Ancak fâiz yiyenler, tefecilik yapanlar böyle değildir (Buhâri, Libas, 86; Müslim, müsâkat, 19). Ayrıca ashâbı kesinlikle hayırla yâd etmek hakkında icmâ vardır; ancak Hz. Hüseyin'i Kerbelâ'da feci bir şekilde aile efrâdıyla birlikte şehid eden Yezid'e lânet etmek bunun dışında tutulmuştur (Ahmed b. Hanbel, V, 54, 57; Müslim, Fezâilü's-Sahâbe, 33). İslâm'da "Ben müslümanlardanım " diyen her samimi insanın dokunulmazlığı vardır. Hiç kimse hakkında kötü zan beslenmez; "af ta hata cezâ da hatadan hayırlıdır" ilkesi esastır. Açıkça kelime-i şehâdet getiren ve kıbleye dönüp namaz kılan her müslüman, cemâattendir; bir insanın diliyle söylediğinin aksini yapana kadar ona inanılır; Hz. Peygamber'in bu konuda "Kalbini yarıp da baktın mı?" buyruğu esastır (Buhâri, Zekât, 1, Müslim, İman, 8). Bütün sünnet ehli ya da bid'at ehli olanların kendi içlerinde aşırıları ve ılımlıları bulunmaktadır. Bunlardan Hz. Peygamber (s.a.s.)'i yalanladığı takdirde kim olursa olsun ehl-i Kıbleden değildir (İmam Gâzalî, el-İktisâd, fi'l-İtikâd, 112-130). Hicrî ikinci asırdan sonra İslâm dünyasında Hz. Peygamber ve ashâbı zamanında olmayan birtakım meseleler ortaya çıkmış ve sünnet geleneğini koruyan ehl-i hadis ilk bid'atleri çıkaranlara karşı selefin yolunu savunmuştur. Siyasî ve itikadı mezheplerin yayılmasından, Eş'arîlik ve Mâtûridîlikle ehli sünnet kelâmının Mutezile, Mürcie, Cebriyye vs. ye karşı çıkmasından sonra her grubun aşırıları ötekileri tekfir etmeye başladılar. Haricîler, her zaman en önemli sapık fırka oldu ve itikada iman, İslâm, büyük günah, gibi meseleleri onlar tartışmaya soktular; bu arada imâmet de siyası bir mesele olmasına rağmen, akîde sorunları arasında mütalaa edilmeye başlandı. Hanbelilerden aşırı bir grup fevk ve istivâyı yalanladıklarını ileri sürerek Eş'arîleri, Eş'arîler onları ve Mutezile'yi, Mutezile de onları tekfir ederdi... (İmam Gazâlî, Faysalu't-Tefrika Beyne'l İslâm ve'z-Zındıka, Mısır, 1319/1901, s.33). Sait KIZILIRMAK | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2912 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3656 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3298 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7854 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7326 | 02 Ekim 2012 21:16 |
16 Mayıs 2009, 01:22 | Mesaj No:2 |
RE: Ehl-i Kıble
Bütün sünnet ehli ya da bid'at ehli olanların kendi içlerinde aşırıları ve ılımlıları bulunmaktadır. Bunlardan Hz. Peygamber (s.a.s.)'i yalanladığı takdirde kim olursa olsun ehl-i Kıbleden değildir (İmam Gâzalî, el-İktisâd, fi'l-İtikâd, 112-130).
| |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Kıble Meselesi (bakara 142-152) | Medineweb | Kur'ân-ı Kerim Genel | 0 | 02 Mayıs 2011 15:19 |
Gemide namaz ve kıble tayini | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 0 | 09 Nisan 2009 18:16 |
Kıble yönünü bilmeyen Ne Yapar? | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 0 | 09 Nisan 2009 13:33 |
Namazın Sekiz Şartı - Kıble | Aysima | Hadis-i Şerif | 0 | 27 Kasım 2008 12:43 |
İstikbalu`l Kıble | Verda_Naz | Hadis-i Şerif | 0 | 26 Kasım 2008 04:10 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|