|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Allahın kulu_,Açılış Tarihi: 23 Ekim 2017 (14:24), Konuya Son Cevap : 11 Nisan 2022 (16:19). Konuya 19 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Şubat 2018, 21:01 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | İsteklerimiz Neden Gerçekleşmez? Neye inanırsanız yaşamınızda onu yaratırsın. Yaşamda mucizeler her zaman vardır. Bir şeyin olmayacağına inanmamamız onun olmasını engellemez sadece onlarla bizim aramıza bir perde çeker bir duvar örer. Yani onları görmemizi engeller. Yaşamımızı kolaylaştırmak için yaradanın yaratım biçimini anlamamız ve onunla uyum içerisinde olmak gerekir. Kâinattaki her şey enerjiden oluşmuştur. Maddeler enerjinin farklı formlarıdır. Bir şeyin yaratılması için yaratan tarafından enerjiler harekete geçirilerek farklı bir form yapı ya da şekil alması sağlanır. Örnek, Yağmur suyun bir yerden başka bir yere taşınma şekillerinden biridir. Yaradan suyu taşımak için yağmur sizitemini kullanmayı seçtiğinde bunun için sistemi organize eder. Yağmurun yağması için güneşin suları ısıtması, suyun buharlaşıp gökyüzünde bulut olması, bulutun rüzgârla daha soğuk hava akımına doğru hareket ederken buharın yeniden su damlasına dönüşmesi ve yerçekimi etkisi ile yere düşmesi gerekir. Yağmur yere düşerken, Bolluk isteyene rahmet, felaket isteyene de felaket olur. Kişi bilinçli felaket istemez ancak bilinçaltındaki kendine duyduğu öfke ve cezalandırılma duygusu ile bunu çağırır.
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
05 Şubat 2018, 21:03 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | İlginç Bakış Açısı Dünya ki her şey bir bakış açısıdır ve yaşamdaki her şey zihinsel bir illüzyondur. Doğru dediğimiz her şey görecelidir. Zamana mekâna kişiye göre değişir. Bir varsayımdır. Ancak doğrudur ya da yanlıştır dediğimiz şey bizim hayatımızın bir parçası haline gelir. Zihnimiz vermiş olduğumuz kararı haklı çıkartacak şeyler aramaya başlar. Bunların hepsi yargıdır. Bir düşünceyi doğru ya da yanlış çıkarmak için zihin yeni yargılara ihtiyaç duyar. Bir yargıyı yerinde tutabilmek için 25 yargıya ihtiyaç vardır. Buda zihnimizi gereksiz meşgul etme enerjimizi boşa harcamadır. Zihnimizde ne kadar bize hizmet etmeyen bize katkısı olmayan düşünceyi taşıyoruz? Enerjimizin ne kadarını sahip olduğumuz bu yargıları yerinde tutmak için kullanıyoruz? Bunların farkında olup bugün her şeye ilginç bakış açısı gözüyle baksaydık yani bize katkısı varsa alıp kullansaydık, katkısı olmayacak durum ya da düşünceleri doğrulama ya da yanlışlama yerine ona ilginç bakış açısı deyip olduğu yerde bıraksaydık bu hayatımızda ne yaratırdı? Nasıl bir hayatımız olurdu? Daha başka neler mümkün? Halis Şahin
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
05 Şubat 2018, 21:05 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | Küçük Değişimler Büyük Değişimleri Getirir Yaşamımızda önemli değişimler yapmak istiyorsak ancak bunu nasıl yapabileceğimizi bilmiyorsak ilk adım küçük değişimlerin büyük değişimlere yol açtığı ilkesini anlamak olmalıdır. İnsan yaşamı genelde alışkanlıkların zinciri altında geçer. Her gün aynı saatlerde kalkarız, aynı şeyleri yaparız, aynı saatlerde yemek yeriz, aynı insanları görürüz, aynı yollardan geçeriz, akşam aynı dizileri seyrederiz ve aynı saatlerde yatarız. Bazen değişiklik olsun diye birşeyler yaparız ama aslında yaptıklarımız yine hep aynı şeylerdir. Oysa yaşamımızda küçücük bir şeyleri değiştirerek çok önemli şeylerin değişimini sağlayabiliriz. Bir anda büyük bir değişim yapmak kolay değildir ama ufak şeyleri değiştirmek her zaman daha kolaydır. yogi Bhajan sadece yediklerinizi ve giydiklerinizi değiştirerek tüm yaşamınızı değiştirebilirsiniz der. Gerçektende sadece yediklerimizi ve giydiklerimizi değiştirmek bile yaşamımızda kelebek etkisi oluşturacaktır. Bugünden itibaren yaşamınızda küçük bazı değişiklikler yapmaya başlayın.Her sabah 7′de kalkıyorsanız bu sabah saat 6′da kalkın. Her gün kahvaltıda ne yiyorsanız bir tarafa bırakın ve bugün meyve,kuruyemiş yada başka birşeyler yeyin. Dolabınızda sadece koyu renklerde giysiler mi var? Bugün kendinize canlı bir sarı,turuncu,mor renkte bir gömlek alın. Dışarı çıkarken hiç sevmediğiniz komşunuza içten bir şekilde gülümseyin ve hatırını sorun, yada bakkalla sohbet edin. İş yerinize kocaman bir gülümsemeyle girin yada iş arkadaşlarınızı şaşırtacak bir şeyler yapın. Bu akşam eşinize uzun zamandan beri davranmadığınız şekilde davranın, çocuklarızla oyun oynayın, gece yarısına kadar dans edin. Seçenekleriniz o kadar çok ki… Sadece küçük değişimler yapın. Evin eşyalarını yenileyemiyorsanız yerlerini değiştirin, uzun zamandır kullanmadığınız şeyleri evden atın, sabah koşusuna çıkın… Yapabileceğiniz bir çok şey var. Ama bunlar yeni bir şeyler olsun, yaşamınızda küçükde olsa yeni bir şeyler yapın. Her gün küçük bir şeyleri değiştirerek bir gün yaşamınızın tamamen değiştiğini göreceksiniz. Yapbileceğiniz küçük değişimler yaşamınızda bir domino etkisi ile önemli dğeişimleri oluşturacaktır. Denemekle bir şey kaybetmezsiniz, sadece kendinize biraz zaman verin ve yaşamınızı değiştirmek için kollarınızı sıvayın. Berna Özcan Demir
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
05 Şubat 2018, 21:06 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | Şükretmenin Önemi 1- Herhangi bir şey için şükretmek, zaten o şeyin hayatınızda olduğunu kabul etmek demektir. Bir şey hayatınızda varsa onun eksikliğini çekmezsiniz, o konuda bir yoksunluk duygunuz yoktur ve rahatsınızdır. Şükretmek insana rahatlık ve güven duygusu verir. Şükretmek insanın kendisini daha iyi hissetmesini sağlar ve daha olumlu olmasına yardım eder. Bu olumlu ruh hali daha fazla iy işeyi hayatınıza çekmeniz için gereklidir. 2- Hepimizin bilinçaltında yıllardır istediğimiz şeyler olunca şükredildiğine dair bir bilgi vardır. Bir şey için şükreden onu elde etmiştir inacı çoğumuzun bilinçaltında bir şekilde bulunur. Eğer şükrederseniz bilinçaltınız bunu zaten elde ettiğinize inanacaktır ve inandığı şeyi gerçekleştirmek için çalışacaktır. 3- Eğer hastaysanız ve sürekli sağlık istiyorum, sağlığım artıyor gibi olumlama teknikleri kullanırsanız bir süre sonra kişinin tek düşündüğünüz tek şey sağlık haline gelebilir. Oysa sağlıklı insanlar sağlıklarını düşümezler sadece hasta insanlar sürekli sağlık düşünürler. Sürekli sağlık düşünmek aynı zamanda sürekli kendinize hasta olduğunuzu hatırlatmanın başka bir yoludur. Sağlıklı insanlar ise sağlıkları için şükrederler. Eğer sağlıklı hale gelmek istiyorsanız önce sağlıklı insanlar gibi davranmalı, onlarla rezone hale gelmelisiniz. Bunun için de en güzel yöntem şükretmektir. Fakir insanlar en fazla para düşünür ve konuşur, zengin olanlarsa ancak paraları için şükredebilir. Bu nedenle zengin olmak istiyorsanız zengin bir insan gibi davranmalısınız. 4-Kur’an da Tegabun suresi 17.ayette “Eğer siz Allah’a güzel bir borç verirseniz Allah onu size, kat kat öder ve sizi bağışlar. Allah şükrün karşılığını verendir, Halîmdir†der. Allah şükrün karşılığını verendir ifadesi ilk okuduğum zaman çok ilgimi çekmişti. Ayette Allah’a borç vermek olarak geçen bir önceki ayetle bağlantılı olarak infak yani sadaka vermektir. Yani birine sadaka vermek,aslında Allah’a borç vemektir ve kişi bunu kat kat alacaktır. Ayrıca şükretmenin karşılığını da Allah’ın vereceğini söyler. Oysa bizler istediğimiz birşey olunca şükrederiz, zaten aldığımız bir şey için yapılan bir eylemdir şükür. Ama Kur’an da şükrün karşılığını almaktan bahsediyor. Demek ki şükür etmenin de bir karşılığı vardır ve şükür edene bu verilecektir. Bu nokta bence üzerinde düşünülmesi gereken bir nokta. Acaba bugün Çekim Yasası olarak bilinen evrensel yasada bize istediğiniz şeyler için şükredin ki fazlasıyla size gelsin olarak sunulan bilgi, zaten hep elimizin altındamıydı ama biz fark etmedik mi diye düşünmeden de edemiyorum. Eğer daha mutlu, daha başarılı, daha refah içinde olmak istiyorsanız hemen şimdi sahip olduğunuz hatta sahip olacağınız herşey için şükretmeye başlayın. Mutluluğun anahtarı şükretmektir…. Sevgiyle kalın Berna Özcan Demir
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
05 Şubat 2018, 21:11 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | Gerçekten Özgür Bir Yaşam Sürdürmek Hepimizin yaşamında kısıtlayıcı bazı şartlar vardır ve bunlar son derece olağandır. Sabah keyifsiz kalkarsınız ve o gün canınız işe gitmek hatta yataktan kalkmak bile istemez. Ancak sorumluluklarınız vardır ve kendinizi zorlayarak kalkar işinize gidersiniz. İçinizden o gün açık havada olmak geliyorsa ancak siz işe gitmek zorundaysanız bu noktada özgürlüğünüzden feragat etmişsiniz gibi görünebilir ancak gerçek sınırlanma sorumluluklarımızla ilgili değildir. Bir aileye sahip olmak, hayatınızı idame ettirecek kadar para kazanmak, toplumsal ilişkiler kurmak belli bir düzen içinde yürütülmesi gereken şeylerdir. Bu düzeni sağlamak içinde isteklerimizi ertelemek hatta bazen onlardan vazgeçmek zorunda kalabiliriz. Özgürlüğün kaybedildiği nokta sorumluluklarımızın yerine getirilme noktası değil gerçekten istemediğimiz şeyleri istediğimizi sandığımız noktadır. Gerçek kimliğimizi tanımamak, kendimizden kaçmak, sürekli dış uyanlara bağımlı hale gelmek ve bize öğretilenleri kendi inançlarımız gibi kabul etmek bizi gerçek bir tutsak haline getirir. Benim ailemde yemek yendikten sonra hemen sofra toplanır hatta sofradan kalkan kendi tabağını da alır ve tezgaha koyar. Yemek sonları seramonilerimiz yoktur yemek hızlı yenir, sofra toplanır ve bulaşıklar hemen yıkanır. Bu annemin kurduğu bir aile düzenidir ve ailemizin yemek alışkanlığıdır. Oysa eşimin ailesinde yemekten sonra mutfakta oturma ve sofrada sohbet etme alışkanlığı vardır. Kayınvalideme gidince yemekten sonra sofrada sohbet etmek, çay içmek bana her zaman çok keyif vermiştir. Ancak ilk evlendiğimiz zamanlarda yemek yer yemez sanki kurulu robot gibi hemen eşimin elinden tabağı alıp mutfağa koşuyordum. Bundan eşimde şikayetçiydi ben de ama o sofra toplanmadan kendimi rahat hissedemiyordum. Sonra kendimle çalışırken fark ettim ki bu ben değilim, bu benim istediğim şey değil. Sadece içimdeki annem o anda bana emrediyor hemen kaldır sofrayı diye. Yanımda olmasa da içimde ve kurduğu program işliyor. İşte size tutsalıklık hem de gerçek bir tutsaklık…. Gerçek kimliğime göre değil bana öğretilen şeylere göre yaşıyordum hayatımı ve içimdeki annemim, babamım, öğretmenlerimin kısacası otorite konumundaki insanların emirlerini hala yerine getiriyordum. Sonra anladım ki özgürleşmem gerekli, önce gerçekten ne istediğimi anlamam sonra da kendi seçimlerime göre yaşamam gerekli. Hayatımda bir süre bu konuya odaklandım ve günlerce düşündüm gerçek ben kim, neyi seviyor, ne istiyor? Eğer başka bir ailede doğsaydım başka arkadaşlarım olsaydı, başka bir toplumda yaşasaydım yine neler kesinlikle kişiliğimde olurdu? Bunları bir liste haline getirdim ve bu benim öz kişiliğim dedim. Daha sonra herhangi bir şey yapmak isteyince kendime sordum bunu gerçekten ben mi istiyorum yada bu gerçekten benim inancım mı, yoksa bana ait olmayan bir istek, inanç içinde miyim? Bu çalışma özgürleşmem için çok faydalı oldu ve anladım ki “Gerçek özgürlük insanın içindedir dışınızdaki sadece yapabilme yeteneğidir özgürlük değil. †Size önerim annenizi ve babanızı dikkatle inceleyin. Onların kişilik özelliklerine ve alışkanlıklarına objektif bir gözle bakın. Sonra kendinize dönün ve hangi yönlerinizi ailenizden aldığınızı inceleyin. Alışkanlıklarınıza ve inançlarınıza özel bir dikkat gösterin. Bulabildiğiniz her şeyi not edin ve sonra listeniz hazırlanınca hangi konularda tutsak olduğunuzu daha iyi görecek ve bunları değiştirmek için çalışabileceksiniz. Berna Özcan Demir
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
05 Şubat 2018, 21:11 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
Images Enerjimizi Tüketen Nedenler Yaşam enerjimizin yüksek olması hayatımızda sağlığı, dengeyi, uyumu ve başarıyı elde etmemiz için çok önemlidir. Yaşam enerjisi ve titreşimi yüksek frekansta olan insanların isteklerini hayatlarına çekmeleri ve amaçlarına ulaşmaları da çok daha kolay olacaktır. Ancak bazı duygular, düşünceler ve durumlar yaşam enerjimizi kendiliklerinden tüketiler. Eğer bilinçli bir şekilde bunları fark edip durdurmazsanız her gün çok fazla ve gereksiz enerji kaybına uğrarsınız ve doğal olarak olumsuz bir enerji titreşimini de sahip olursunuz. Yaşam enerjimizi düşüren bu faktörler konusunda bir yazı yazmamım önemli olduğuna karar verdim ve herkesin faydalanmasını seçiyorum. 1- Negatif duygular ve düşünceler Negatif duygular çok fazla enerji tüketmemize yol açarlar. Daha doğrusu yaşam enerjimizi emerek olumsuz bir düşünce modeline yönlendirirler ve tüketirler. Öfke, endişe, kıskançlık, şüphe, üzüntü, nefret, suçluluk duyguları korkular ve insana acı veren her türlü olumsuz duygu yaşam enerjisini hızla tüketir, kişinin enerji titreşimini düşük bir frekansa getirir. Olumsuz duygular kolay fark edilebilir olmasına rağmen insanlar genelde enerjileri tükendikten sonra içinde oldukları ruh halini fark ederler. Bir kere bu duyguların tuzağına düşerseniz yaşayacağınız duygusal yoğunluk o kadar hızlı gelişir ki çoğu zaman tamamen kendinizi duruma kaptırır ve enerjiniz tükenene kadar bu olumsuz duyguları deneyimlersiniz. Ayrıca var olan enerjinizin zararlı duygu kalıplarına aktarılması sonucunda bu duygularla bağlantınız her seferinde daha da güçlenir ve bundan sonra aynı duyguları daha kolay bir şekilde deneyimlersiniz. Bunu şu şekilde ifade edebilirim. Öfkelendiğiniz zamanlarda yaşam enerjiniz öfke enerjisi tarafından emilir ve bu fke enerjisini besler. Siz bu arada sizin sağlığınız, mutluluğunuz ve refahınız için gerekli olan enerjiyi hızla kaybetmektesinizdir. Öfke enerjiniz ise beslenmekte büyümektedir. Bir noktadan sonra sakinleşmeniz gerektiğini birisi size söyler yada siz farkına varırsınız veya sakinleşmek zorunda kalırsınız. Ancak artık öfke enerjisi sizin enerji alanınıza daha güçlü bir şekilde yerleşmiştir. Bundan sonra artık daha kolay ve hızlı ortaya çıkacaktır küçük bir tetikleyici bile öfke enerjisini aktif hale getirecek o yeniden sizin var olan enerjinizi tüketmeye başlayacaktır. Olumsuz duygular sadece siz onları deneyimlerken enerjinizi tüketmezler aynı zamanda duygusal olarak onlardan uzaklaştığınız zamanlarda bile enerjinizi çalmak için hazır beklemektedirler. Küçük bir uyaranla yeniden aktif hale geçerler ve enerjinizi yeniden emmeye başlarlar. Her enerji alımından sonra da daha güçlü olarak enerji alanınıza yerleşirler. Eğer hayatınızdaki enerji kaçaklarından kurtulmak istiyorsanız negatif duyguların oluşturduğu kayıpları durdurmanız gereklidir. Genelde negatif duygular bir düşünce ile başlar. Duygunun ilk tetikleyicisi olumsuz bir düşüncenizdir. Bu düşünce; bir endişe, bir şüphe, bir eleştiri veya olumsuz bir durumla ilgili bir değerlendirme olabilir. Önce bir şey düşünürüz sonra bu düşünce duygusal durumumuzu etkiler ve düşünceye bağlı bir duygu geliştiririz. Bu nedenle olumsuz düşünceler, olumsuz duygulara yol açtığı için enerji kayıplarının temel nedeni bile sayılabilirler. 2- Erteleme eğilimine sahip olmak Eğer yapmanız gereken işleri sürekli erteleme eğilimindeyseniz bu özelliğiniz yaşam enerjinizin tükenmesine yol açıyor demektir. Yapılması gereken küçük yada büyük işler siz o anda farkında olmasınız bile bilinçaltınızda sürekli sizi rahatsız ederler. İçinizde bir tarafınız bu işin bitmesi gerektiğini bilir ve siz dikkatinizi bu konudan kaçırsanız bile içsel olarak ertelemiş olmanız sizi rahatsız eder. İşte bu rahatsızlık duygusu yaşam enerjinizi sürekli tüketir ve enerji kaçağına yol açar. Eğer diş hekiminizi ziyaret etmeniz gerekiyorsa ama çeşitli nedenlerle bunu erteliyorsanız dikkatinizi bu konuya vermeseniz bile sürekli bu konu sizi rahatsız edecektir. Evinizde sürekli damlayan ama bir türlü tamir ettirmediğiniz o musluk, terziye vermeniz gereken pantalon, silmeniz gereken camlar, ödemeniz gereken o küçük borç, aramanız gereken arkadaşınız, gitmeniz gereken akrabanız ertelediğiniz her ne varsa bunlarla ilgili †yapmam gerekli†inancınız varsa rahatsızlık ve dolayısıyla enerji kaybı kaçınılmaz olacaktır. 3- Enerji vampirliği Bizler çevremizdeki insanlarla sürekli bir enerji alışverişi içindeyiz. Duygusal bağımız olan insanlarla bu enerji alışverişi daha güçlü iken sadece iletişime geçtiğimiz hatta bazen iletişimimiz bile olmayan insanlarla enerji alışverişi yaparız. Ailemiz ve sevdiklerimizle aramızdaki enerji alışverişi genelde gönüllüdür. Biz onlara kendi enerjimizden veririz onlardan da enerji alırız. Bu zarar verecek bir süreç değildir, enerji rezonasyonunu sağlamak için otomatik gerçekleşen bir süreçtir. Özellikle sevgi alıp verirken bu enerji alışverişi daha da artar. Yine iletişime geçtiğimiz insanlarla bağlantı kurarken enerji uyumu için enerji alış-verişi gerçekleşecektir ki bu da çok normaldir. Ancak bazen bazı insanlar genelde farkında olmadan başka insanların enerjisini emerler. Buradaki enerji emişi çok güçlüdür ve karşışıklı enerji alışverişi gibi değildir. Karşınızdaki insan sizin enerjinizi tüketmektedir ve enerji ihtiyacını sizin auranızdan karşılamaktadır ve bunu çoğunlukla bilinçsiz yapmaktadır. Enerji vampirleri genelde olumsuz duygu ve düşüncelere sahip insanlardır. Bu nedenle kendileri ciddi enerji kayıpları yaşamaktadırlar ve bu enerjiyi yerine koymak için bir şekilde başka insanların enerjilerini tüketirler. Başka insanların enerjilerini alırken de kendi olumsuz enerjilerini ortaya koyalarlar çünkü sizin enerji kaybetmeniz için sizin de olumsuz duygular içinde olmanız ve bu kişi ile rezone olmanız gereklidir. Siz olumlu duygulara ve yüksek bir titreşime sahipseniz sizden enerji almaları çok kolay olmayacaktır. Bu nedenle de sizinle bir araya gelen enerji vampiri sorunlarını, acılarını, korkularını anlatmaya başlar. Siz bunu bir dertleşme olarak görür ve tüm iyi niyetinizle yardımcı olmaya çalışırsınız ancak karşınızdaki insan bilinçsizce sizin enerji titreşimizi düşürmeye çalışıyordur. Daha sonra konuşma bittiğinde kendinizi çok yorgun ve tükenmiş hissedersiniz ve daha da kötüsü siz de artık olumsuz duygular içindesinizdir. Çünkü karşınızdaki enerji vampiri sizin enerjinizi alırken sizin de ruh halinizi etkilemiş ve olumsuz duygular içine girmenizi sağlayarak kendi içinizde de enerjinizin olumsuz duyguları beslemesine neden olmuştur. Bu süreç daha detaylı konuşulabilir ancak enerji vampirlerinden korunmak enerjinizi korumak için çok önemlidir diyebilirim. 4- Dedikodu yapmak Dedikodu yapmak yani başka insanlar hakkında olumsuz konuşmak enerji kayıplarımızın önemli bir nedenidir. Dolanıklık teorisi gereği atom altı dünyada herşey bir ve tektir. Biz de herkesle ve herşeyle bağlantılıyız. İnsan dikkatini nereye verirse enerjisi de oraya akar ve bir kişi ile ilgili düşünmeye, konuşmaya başlayınca onunla aranızda enerji bağı güçlenir. Bu kişiyi bilincinizde tuttuğunuz sürece yani onunla ilgili konuşmaya devam ettiğiniz sürece de bu enerji bağı güçlenir ve aranızda bir enerji alış verişi başlar. Bu enerji alışverişinde bu kişi hakkında olumsuz konuşarak siz ona olumsuz enerji gönderiyorsunuzdur. Sizden çıkan enerji neyse aynı nitelikte enerji mutlaka size geri dönecektir. Haklı olan siz olsanız bile birisine negatif enerji gönderirseniz o kişiden olmasa bile bir şekilde aynı şekilde negatif enerji size geri dönecektir. Her enerji kaynağına geri döner yasası gereği ürettiğiniz olumsuz bir enerjinin size geri dönmesi herhangi bir zamanda ve şekilde ama mutlaka olacaktır. Size dönen negatif enerji ise titreşiminizi düşürecek ve enerji kaybetmenize yol açacaktır. Ancak hepsi bununla da sınırlı değildir bir de bu insanla olumsuz bir bağ kurduğunuz için onun üzerinde bulunan olumsuzlukları da onunla paylaşmaya başlayacaksınız. Bunu şöyle düşünün siz Bayan X’in yalancı olduğunu düşünüyorsanız ve yalancı olduğunu ifade ediyorsanız onunla kurduğunuz bağ yalan enerjisi ile ilgili olacaktır. Bu durumda Bayan X gerçekten yalancı bile olsa onun bu özelliği ile bağ kurduğunuz için aranızda oluşan enerji alışverişi gereği ondan kendinize yalan enerjisi transfer edeceksiniz. Yani onun bu özelliğine odaklanarak onun sahip olduğu bu enerjiye kendinizi rezone etmiş olacaksınız. Bu da hayatınızı iki şekilde etkileyecektir ya yalan söyleme huyunuz artacaktır ya da yalancı insanlar karşınıza daha fazla çıkacaktır. Her durumda Bayan X e ait olan bir enerjiyi onunla paylaştınız demektir ki bu durumda enerjinin doğası gereği sizden de ona enerji akışı olacaktır. O size yalan enerjisini verirken siz de ona kendi enerjinizden vereceksiniz. Aldığınız olumsuz enerji sizin kendi enerjinizi düşürerek enerji kaybına yol açarken, bir de enerji verdiğiniz için enerji kaybınız daha da fazla olacaktır. Bu nedenle dedikodu yapmak gerçekten çok ciddi enerji kaybetmenize yol açacaktır. Dikkat ederseniz haklı olup olmadığınız bu süreçte hiç önemli değildir. Bunların dışında enerji kaybetmemize yol açan başka şeyleri de madde madde yazmak istiyorum. - Aşırı uykusuzluk - Çok fazla yemek yemek - Gürültü kirliliği - Sigara,alkol, uyuşturucu kullanımı - Havasız ve kirli ortamlarda uzun zaman bulunma - Enerjisi çok düşük ve olumsuz insanlarla uzun zaman birlikte olmak ( enerji vampiri olmasalar bile bu kişilerin aurası bizi olumsuz etkiler) - Stres Peki enerji kaçaklarını durdurmak için ne yapabiliriz.? Öncelikle erteleme huyumuzu bırakmak, dedikodu yapmamak, enerji vampirlerinden uzak durmaya ve korunmaya çalışmak ilk adımlar olacaktır. Negatif duygu ve düşüncelerimizi kontrol etmek için farkındalığımızı geliştirmek, duygu kontrolü sağlamak ve odağımızı istediğimiz zaman değiştirebilme yeteneğimizi geliştirmemiz önemli olacaktır. Eğer bunlar sizin için bir anlam ifade etmiyorsa en temel anlamda olumlamalarla çalışmanızı öneririm. Sürekli olumlama yapmak zihninizi pozitif bir noktada tutacaktır. Yine enerjilerle çalışmanın ve meditasyonun da çok faydasını göreceğinizi söyleyebilirim. Olumsuz duygu ve düşünceleri şifalandırmak için kullanabileceğiniz bazı olumlamalar Olumlu düşünme yeteneğim her geçen gün gelişiyor. Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum ve kendimden hoşnutum. Zihnim sadece olumlu düşüncelere odaklanıyor. Olumlu düşünebilmek beni güçlendiriyor. Benim için iyi ve hayırlı düşünceler üretiyorum. Enerji vampirliğinden korunmak için ve negatif duygu ve düşünceleri temizlemek için çeşitli seminerlerimiz de zaman zaman olmaktadır. Bu konularla ilgilenenler bunları da takip edebilerler. Berna Özcan Demir
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
05 Şubat 2018, 21:13 | Mesaj No:17 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
Bilinçaltının 30 Temel Özelliği Bilinçaltı ile çalışanlar için bilinçaltının en temel özelliklerini liste olarak hazırlayan berna Özcan Demire ait güzel bir yazıyı paylaşmak istedim. Bilinçaltının 30 Temel Özelliği 1- Doğru – yanlış, ahlaklı – ahlaksız, gerçek – hayal gibi ayrımların farkında değildir. Bilinçaltı bir bilgisayar programı gibidir sadece verilerle ilgilenir. Veri hakkında yorum ya da değerlendirme yapmaz. 2- Bilinçaltı genellemeler yapabilir hatta bunu sıklıkla yapar. Örneğin sizinle kavga eden arkadaşınızın adı Ali ise, tüm Ali’lerin kavgacı olduğuna inanabilir. 3- Bilinçaltı anı yaşar, geçmiş yada gelecekten bir şey anlamaz, onun için sadece an vardır. 4- Bilinçaltının duyduğu kelimeyi cümleden bağımsız olarak kayıt edebilme özelliği vardır. Örneğin sigarayı bırakmak istiyorum diyince sadece sigara kelimesini kayıt edebilir, sigara kelimesine tepki verebilir. Bırakmak ve istiyorum kelimeleri ile sigarayı yan yana getirebileceği gibi, eğer sigara ile ilgili güçlü bir bağlantıları varsa sadece bu kelimeyi de duyabilir. 5- Bilinçaltı değişimden nefret eder, hiç bir şeyin değişmesini istemez. Değiştirmek istediğinizde tepki koyabilir ve sizi değişimden vazgeçirmek için tüm silahlarını kullanabilir. 6- Bilinçaltı rüyalarla kendini düzenler ve sıkışmış enerjileri ortaya çıkartarak kendisini rahatlatır. 7- Bilinçaltı sembollerle konuşur, kelimelerden fazla resimlere tepki gösterir. 8- Bilinçaltı tersten duyabilir ve anlayabilir. Cümleleri tersten duyan bilinç için bunları anlamak çok zordur ama bilinçaltı için çok kolaydır. 9- Bilinçaltı ilk 5 yaşa kadar temel özelliklerini, kayıtlarını tamamlar. Bundan sonra kendi kayıtlarına uygun yeni verileri kabul eder. Diğer verileri girmek için doğru ve ısrarlı çalışmalar yapmak gereklidir. 10- Bilinçaltında çağrışım en önemli etkilerden birisidir. Sürekli bir şeyler ona başka bir şeyleri çağrıştırır bir dosya başka bir dosyayı açmasını sağlar. 11- Bilinçaltı aynı anda bir çok işlemi yapabilir, bir çok veriyi işleyebilir, otomatik olarak bir çok işlevi yerine getirebilir. Kapasitesi çok geniştir. 12- Bilinçaltı kolektif bilinçaltı ile bağlantılıdır, bu nedenle başka insanların bilinçaltından da etkilenir. 13- Bilinçaltının espri anlayışı yoktur, şakadan anlamaz. Söylenen herşeyi gerçek kabul eder. 14- Bilinçaltı duygusal değildir ama duyguların enerjisinden bire bir etkilenir. Kimsenin bilinçaltı merhametli değildir ama merhamet duygusu bilinçaltında bir çok çağrışım yapabilir, bir çok veriyi harekete geçirebilir ve kişinin kararlarını etkiler. 15- Bilinçaltı aynı küçük bir çocuk gibi, ısrarcı ve sabırsızdır. İstediği bir şey hemen olsun ister ve ne olursa olsun ısrara devam eder. Bir davranış kişiye zarar verse bile bunu ısrarla yapabilir çünkü bilinçaltında doğru yanlış, zararlı zararsız gibi kavramlar yoktur, salt istek vardır. Bir çok kişinin kendisine zarar veren ilişkilere, alışkanlıklara ve davranışlara devam etmesinin altında bu dinamik vardır. Eğer bilinçaltını değiştirmek istiyorsanız siz ondan daha fazla ısrarcı olmalısınız. 16- Bilinçaltı asla dinlenmez, uyumaz ve çalışmayı bırakmaz. Kişi yaşadığı sürece işlem yapmaya devam eder. 17- Bilinçaltının abartıcı bir doğası vardır. Özellikle korkuları abartarak kişinin kaygı düzeyini yükseltebilir. 18- Bilinçaltı sürekli tekrarlara karşı duyarlıdır. Bir düşünceyi, duyguyu yada cümleyi sürekli tekrar ederseniz bunu en sonunda kayıt eder. 19- Bilinçaltı kişinin hissettiği nefret gibi olumsuz duyguları kayıt eder ve bu duyguları uygun bir ortamda ortaya çıkartır. Bilinçaltı için intikamı sever diyemeyiz ama içindeki nefreti açığa çıkartmak için bir yol bulur diyebiliriz. 20- Bilinçaltı ince ayrımlar yapmakta zorlanabilir. Örneğin bilinçaltı için parasını sokakta düşürmek için iflas etmek aynı anlama gelebilir, çünkü ikisinde de para kaybı vardır. 21- Bilinçaltının dili 5 yaşında bir çocuğun dilidir, sade ve açık anlatımlardan anlar. Eğer bilinçaltınıza ben çok zenginim derseniz bunu anlayacaktır ama evrenden gelen zenginlik tüm enerji kanallarıma akıyor, yüksek benliğim aracılığıyla bana ulaşıyor gibi bir şey söylerseniz 5 yaşında bir çocuk bundan ne anlarsa bilinçaltı da ancak o kadarını anlayacaktır. 22- Bilinçaltı kişinin tutumlarını ve davranışlarını direk etkiler. Sahip olduğu kayıtlara göre kişinin tepkiler vermesini ve kararlar almasını yönlendirir. Örneğin bilinçaltında ben başarılı bir insanım kaydı olan bir insan kendisine başarı getirecek işlere otomatik olarak yönlenir, sonu başarılı olacak kararlar verir ve onu başarıya taşıyacak durumları hayatına çeker. 23- Bilinçaltı bütün bu özelliklerinin dışında kendi kayıtlarına uygun olayları gerçekleştirmek için durmadan çalışır. Kendi inançlarını kişinin hayatına çeker ve inandığı herşeyin gerçek olması için çalışır. Kolektif bilinçaltına ve dolayısı ile kolektif bilince bağlı olduğu için bunu yapması çok kolaydır. Eğer bilinçaltınız fakirliği hak ettiğinize inanıyorsa bunu gerçekten deneyimlemeniz için gerekli şeyleri yapacaktır, buna emin olabilirsiniz. 24- Bilinçaltı bilinçli zihinden emir alır. Burada ya siz bilinçli olarak bilinçaltına emirler verirsiniz ya da bunu bilinçsizce yaparsınız ama mutlaka yaparsınız. Eğer bilinçli bir şekilde emir vermeyi başarırsanız bilinçaltındaki verileri değiştirebilir, yeni veriler girebilir ve bilinçaltınızın sizin istediğiniz hayatı gerçekleştirmesi için çalışabilirsiniz. 25- Bilinçaltı hiç bir şeyden şüphelenmez ve sorgulamaz. Bu nedenle bilinçaltınıza hangi komutları verdiğinize dikkat etmelisiniz. 26- Bilinçaltınızda bir çok kayıt birbiri ile bağlantılıdır. Bir kayıt diğerini etkiler, tetikler açığa çıkartır. Bir çok korku başka bir korku ile bağlantı halindedir. Bu nedenle bilinçaltına bütünsel olarak bakmak gerekir. 27- Bilinç daha fazla tümevarımlı, bilinçaltı ise tümdengelimli düşünme eğilimindedir. 28- Bilinçaltının psişik yetenekleri vardır, gelecekteki bir olayı görebilir, önceden tedbirler alabilir, kişiyi uyarabilir. 29- Bilinçaltı, bilincin dikkat etmediği şeylere daha fazla dikkat eder ve otomatik olarak kayit eder. Bilincin dikkat ettiği şeyleri ise kayıt etmek için anlamlı bir çaba ve tekrarlar gereklidir. 30- Bilinçaltının sanatsal yetenekleri vardır, üretim yeteneği çok gelişmiştir ve hayal gücüne sahiptir. Ancak tek sorun hayal ile gerçeği ayırt edememesidir. Eğer kişi kendi hayallerini bilinçli olarak kurmazsa bilinçaltı için bunlar katı bir gerçek olacaktır. Yukarıda bilinçaltının en önemli özelliklerini verdim. Bu bilgilerin bilinçaltı konusunda çalışmalar yapan kişilerin işine yarayacağını umuyorum. En azından uğraştıkları bilinç alanını tanımaları ve anlamaları onunla daha sağlıklı çalışmalar yapmalarına yardım edecektir. Berna Özcan Demir
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
25 Ocak 2022, 14:53 | Mesaj No:18 |
Durumu: Medine No : 59105 Üyelik T.:
03 Şubat 2018 |
Mutluluk hiç üzülmemek değildir. Her zaman iyi hissetmek için haz peşinde koşmak, mutluluk getirmez. Korkular, kaygılar ve özlemler mutluluğa dâhil duygulardır. İnsan kaçınılmaz olandan kaçınmaya çalışırsa, hep mutsuz olur. Önemli olan sıkıntıyı ve dertleri olgunlukla karşılayabilmektir. Bunun için de maddiyatla maneviyat arasındaki köprüyü iyi kurmak lazım... |
07 Şubat 2022, 17:19 | Mesaj No:19 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 |
Mutluluk hiç üzülmemek yada haz peşinde koşmak değildir zaten. Sadece oluruna bırakmak hayal kırıklığına uğramamak teslim olmanın sakin kalmanın sağlıklı düşünüp analiz eden olumlu düşüncelerin sağlığına huzuruna mutluluğa etkisidir.Hz ibrahim a.s da öyle değil miydi..
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
11 Nisan 2022, 16:19 | Mesaj No:20 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
İmân nimetinin ilk meyvesi merhamettir. İçinde merhamet olmayan bir özgüven her zaman tehlikedir, hem kişiye hem çevresine. Allahım bize merhametsizleri musallat etme...
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Vahiyden Hayata.. | İslaminesil | Serbest Kürsü | 9 | 15 Aralık 2018 16:38 |
Hayata Dair Anekdotlarım/medineweb | Arın | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 4 | 16 Kasım 2018 09:51 |
Atauzem 3. Sınıf felsefe tarihi ile ilgili filozoflara dair notlar | Lalü Aşk | Erzurum Atatürk İlitam | 1 | 10 Mayıs 2016 13:10 |
İman ve hayata dair mülahazalar (VII) | EyMeN&TaLhA | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 03Haziran 2014 16:29 |
Hayata Dair | inzar | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 31 | 13 Temmuz 2012 16:44 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|