|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Seher Yeli,Açılış Tarihi: 21 Şubat 2008 (20:16), Konuya Son Cevap : 21 Şubat 2008 (20:16). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
21 Şubat 2008, 20:16 | Mesaj No:1 |
Ölümü gözlerinde yaşarken bakmak... Ölümü gözlerinde yaşarken bakmak... ÖLÜMÜN GÖZLERİNE YAŞARKEN BAKMAK Sevgili hayat: sen başlayınca gökyüzüne parlak, yeni bir yıldız asılırmış doğrumu? Gök kubbenin altında çarpan bütün kalplerin semada kendilerini seyreden birer aydınlığı varmış. İnsan, hayatın en çok doğup en çabuk bitenini, hani şu lezzetlere zehir damlatan, baharları hazana çevireni, yuvaları tarumar edip sevmek deyince aklına en son getirdiği mutlak gerçeği, yani gece ile gündüz gibi birbirini durmadan kovalayan hayatın ikiz kardeşi ölümü unutunca, bu yıldızlar başlangıçtaki ışıltılarını günbegün kaybetmeye ve gittikçe sönmeye yüz tutarlarmış. İnsan; zaman sayacı saat akrebinin, kendisiyle birlikte yelkovanı da zehirlemesine izin vermeyince de bu yıldızlar biraz daha parlamaya ve kalpleri aydınlatmaya başlarmış, gülümserlermiş sahiplerine öylemi? Ölüm; bir sorudur, cevabı hep bilinen. Sevgili ölüm... İnsanların gökyüzünde asılı birer yıldızı varmış doğrumu? Sen gelince, o yıldızı da semadan kopartıp yere düşürürmüşsün. İnsanlar seni yalnızca "hayatları acı çekince bekler, hayatları rahat olunca düşünmez, hayatları anlam bulunca özlerlermiş" öylemi? Sevgili ölüm. Sahi niçin geride kalanlar, yalnızca beklenmeyen bir misafir gibi insanlara gelip, onları hayat kabuklarından sıyırdığında ve kazandıkları her şeyi ellerinden aldığında seni hatırlarlar? Niçin, hiç istemedikleri halde hep senin yüzünü görürler. Sen kendini hatırlatınca irkilir ve hayatı daha anlamlı, daha güzel yaşamanın sırları üzerinde cümleler kurarlar? Neden bu cümlelerini de "yaşamın az sonra uyanılacak bir rüya olduğunu unutmaları gibi unutup, seni hatırlatacak her şeyle birlikte yeniden tozlu raflara koyarlar? Neden seni yeniden hatırlamak için yeni ölümler beklerler? Senin hiç beklenmeyen, ama en çabuk gelen olduğunu unuturlar? Niçin, kimi hayat sahipleri senin ne gelişinle, nede yıldızları semadan indirip söndürüşünle hiçbir şekilde ilgilenmezler? Kendi yıldızlarını aramaz ve günden güne onun sönmesine, yangınlarım ateşlemesine göz yumarlar? Hem onların yıldızlan semada küskün, sönük ve parlayanların yanında mahcup öylece beklemez mi? Sahi, niye insan kendi ölümüyle değil de, başkalarının ölümüyle daha çok ilgilenir? Sen hep, geliş saatinin kendisine çok uzak olduğu düşünenlerin lezzetlerine acı damıtan değil misin? Neden herkesle dost olanlar, seninle dost olmayı beceremezler? İnsanlar senin yüzünü niçin soğuk görürler? Sevgili ölüm neden, "en çabuk ve en çok gelen olmana rağmen, en çabuk ve en çok unutulansın? Düşününki; " ölüm bir mektuptur, sevgilinin size gönderdiği". Sevgili Ölüm... Zaman tünelinin kapkaranlık ve korkutan kapısından öyle garip bir hırsla dünyaya girdik ki, bütünü bizim olsa yinede doymayacaktık. İyi ki varsın. İyi ki, bunca karanlık kapıların ardında görebildiğimiz, senin gibi kimsenin inkâr edemediği bir gerçek var. Ya olmasaydın? Senin oluşuna ve götüreceğin yere inanmaktan mutluyum. Seninde bana gülümsediğin gülen yüzümle seninle karşılaşmak istiyorum. Mümin olduğum için beni sevebileceğin ihtimalinden dolayı seni çok seviyorum. Biliyorum: sanki senin geleceğinden kimse haberdar edilmemiş gibi davranıp, bu dünyadan gidenlerden dolayı seni sorumlu tutuyoruz. Ama yinede iki günü yaşanmış bu üç günlük yalan dünyada, senin narin bir sevgili gibi bir gün mutlaka gelip koynuna sokulacağın günü hiç ama hiç unutmayanlarda var. Geçmişine, bugününe, yarınına, yüreğine ya da bunların hepsine bakıp O'nun verdiği akılla, O'na hakkıyla kul olmaya çalışarak semadaki yıldızlarını daha aydınlatıcı hale getirmeye uğraşanlar... Sen geldikten sonrada gökyüzünden sökülmeyecek ve hiç sönmeyecek yıldızlan olan insanlar da var. Biz onlara, "insanlık semasının sönmeyen yıldızları" diyoruz. O'nlar seninle karşılaştıkları gün, götüreceğin yere mahcup gitmemek için hayatlarını senin gözlerine baka baka geçirip gidecekleri yere hazırlık yapanlardır. Bu yüzden onlar, semada parlayan bütün yıldızlardan daha parlak ve hayat sahiplerinin birçoğuna da nice yıldızlı sayfalar kazandırmış güzel insanlardır. Onlar, ellerinde hayatlarından derledikleri bir demet gülle, yüreklerinde senin gözlerinde büyüttükleri gülücükle, defterlerindeki tertemiz sayfalarla ve gökyüzünde kendilerine gülümseyen yıldızlarıyla gülen bir ölümle karşılaşan yani kutsal kitaplarını tozlu raflara hiç kaldırmamış olanlar. Onlar "ölümle hayatın birlikte yaşadıkları kalplerin sahipleri", Onlar, ölmeden önce ölenler. Sevgili ölüm: ben inanıyorum ki seni hatırlayan ben ve ben içinde korumaya çalışıp senin gülen yüzünü görmek için dualar ettiğimiz bizler, ruhumuzun süzgecinden bedenimizi geçireceğin o gün, O'nun izniyle hiç ayrılmak istemeyeceğimiz bir gerçeğe gideceğiz. Çünkü "ebedi saadetin hayatın kalbinde ölümü yaşatanların hakkı olduğunu söyleyen bir dine inanıyoruz" Her şeye rağmen alıştığımız bu hayat serüveninden kopmak istemediğimizden olsa gerek ansız gelişinden de herkes gibi çok korkuyoruz. Korkutmadan gelip, korkutmayacak yere götürmen dileğiyle. Düşünün ki "anlık bir rüyadır hayat az sonra uyanacağımız". Sevgili zaman, Sence insanlar az sonra uyanacakları anlık bir rüyayı aslolan bir hayata niçin tercih ediyorlar? Bir ağacın kökleriyle birlikte topraktan ayrılması gibi, hayatı da ruhundan çekip ayıracak ve damarlarını kurutacak olan ölümün gözlerine niye yaşarken bakmıyorlar? Ölüm meleği, o ilahi emirle beklenmedik bir rüzgâr gibi gelip de fırtınaya tutulmuş buğday başakları gibi, çok sevdikleri dostlarından birilerini hayat kökünden biçtiğinde ise neden çok şaşırıyorlar? Ölüm sanki yeni bir şey mi? Sanki ölen ilk kişimi, Sevgili zaman... İnsan, hayatın titrediği ölüm mevsimlerinde, ayrılmayı hiç düşünmediği dostlarını kendi elleriyle bir bir ölüm tarlalarına gömdüğü halde, içindeki sesi çoğaltarak sıranın kendisinde olduğunu niçin hatırlayamaz? Neden ölüm kendisine gelmeden, kimse sıranın kendisinde olduğunu düşünemez. Ve neden insan ölüm gelince de "keşke" diye başlayan pişmanlık duygularının hepsiyle yüzleşir? ''Ölümün gözlerine hayattayken bakarsanız, oda size anlamı olan sonsuz bir hayatla bakar." Sevgili hayat, sahi sen ölümü sever misin? Hani; kazandığın her şeyi elinden alıp, seni bile sensiz bırakan Ölümü. Seni bulunduğun tarladaki canlı başaklardan ayırıp, kendi tarlasında yeniden dirileceğin güne kadar kör bir kuyuda bekleten ölümü. Hani şu gece ve gündüz gibi birbirinizi durmadan kovaladığınız, keşke olmasaydı dediğin ikiz kardeşini, Tamda kendisine meydan okuduğun bir anda, görevlendirilmiş meleğin kanatlarından hızla sana yetişip, senin kanatlarını kıran ve asıl güçlünün kendisi olduğunu hatırlatan gerçeği sever misin? Galiba "sen ölümü sevmezsin. Seni yaşayanlar onu sana ya sevdirir, ya da yerdirir!" Sevgili ben, "keşkelerin ve bir dahaki seferlerin" geçerli olmayacağı o günde, kâbuslarından gerçeğe cennetle uyanmış ve birbirinden utanmayan insanlardan olmamız için çok çalışmalıyız... Çünkü: "Dostlarımıza Ölüm unuttuklarımızı hatırlatmak için gelir. Ölüm bize dostlarımıza unuttuklarını hatırlatmak için gelir. Ama ölüm, her zaman ve her yerde hepimize yaptıklarımızın karşılığını alacağımız o yere götürmek için gelir'. NURDAL DURMUŞ
__________________ Şu an yaptığınız hiçbirrr iş, Kılınmayı bekleyen vakit namazından daha önemli değildir!! | |
Konu Sahibi Seher Yeli 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
20 kuruş (Bir İmamın İmtihanı) | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | maşuk | 3 | 2715 | 18 Nisan 2009 13:08 |
pc leşmiş insanlar | Serbest Kürsü | Seher Yeli | 0 | 1950 | 17 Nisan 2009 16:34 |
İmanın tadına varmak için… | Adap-Edep-Ahlak | Seher Yeli | 0 | 2076 | 15 Nisan 2009 19:45 |
Tüm kötülüklerden Allah’a sığınmanın sırları! | Adap-Edep-Ahlak | İLAHİ AŞK | 1 | 2059 | 15 Nisan 2009 19:43 |
Allah’la aramızı nasıl düzeltiriz? | Adap-Edep-Ahlak | Kara Kartal | 5 | 2263 | 15 Nisan 2009 19:37 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
BAKMAK YETMEZ.... | AŞK'ÜL İSLAM | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 4 | 07 Şubat 2024 23:07 |
bakmak ve görmek | KardelenGül | Kişisel Gelişim ve Psikoloji | 1 | 07 Şubat 2024 22:58 |
Alimin ölümü Alemin ölümü gibidir | Esma_Nur | Taziye-İlan-Selamlaşma | 1 | 31 Temmuz 2021 13:09 |
Habeşlinin gözlerinde | Nebevi Sevda | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 12 Temmuz 2018 01:11 |
babalarımızın kıymetini yaşarken bilelim | mehmet akif2 | Çocuk ve Aile Sağlığı | 3 | 17 Şubat 2014 20:43 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|