|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Medine-web,Açılış Tarihi: 09 Temmuz 2007 (23:55), Konuya Son Cevap : 11 Ekim 2023 (17:58). Konuya 304 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
02 Ocak 2008, 22:21 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 25 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Kıssadan Hisseler**-güvene lâyık olmak- Tasavvuf tarihinin önemli simalarından Zünnun Mısri (IX. y.yıl) kendisine bir yıl mürid olup hizmet ettikten sonra İsm-i Azam'ı (Allah'ın bütün vasıflarını ifade eden en yüce adı) öğrenmek isteyen Yusuf bin Hüseyin'in arzusunu yerine getirmedi. Bu isteğe gülüp geçti. Aradan tam altı ay daha geçti. Yusuf bin Hüseyin sabırla hizmete devam etti. Bir fırsatını bulup isteğini yine tekrarladı. Zünnun Mısri bu defa Yusuf bin Hüseyin'e ağzı bir bezle bağlanmış bir testi vererek, "Bunun içindeki hediyeyi falan yerdeki filan zata götür" dedi. Dikkatle götürmesini, içindekine bir zarargelmemesini de ayrıca hatırlattı. Yusuf, hediyeyi aldı ve yola koyuldu. Yolda kendi kendine söyleniyordu: "Bir buçuk yıldır hizmetindeyim, benim bir dileğimi yerine getirmeyen şeyhim, hizmetinde bulunduğum bir buçuk yıldır bir defa ziyaretine bile gelmemiş olan bir dostunu hediye ile taltif ediyor..." Yolculuğu sırasında bir yerde dinlenirken, içini, özenle götürülmesi istenen bu hediye nedir diye şiddetli bir merak sardı. Merakına mağlup olarak testinin ağzandıki bezi çözdü ve açtı. Açmasıyla birlikte bir fare fırt diye atladı ve çalılıkların, arasında kayboldu. Yusuf bin Hüseyin çok üzüldü, pişman oldu. Emanete hiyanet etmişti. Artık götürülecek hediye kalmadığına göre yoluna devam etmesi gereksizdi. Çaresiz üzüntülü ve mahcup bir halde geri döndü. Olacağı kalbine malum olan Zünnun Mısri "Sıradan bir hediyenin bile güvenilemeyeceği bir kimseye İsm-i Azam nasıl emanet edilir?" diyerek her isteyene her şeyin emanet edilemeyeceğini anlatmak istedi.<O:P> </O:P> |
15 Ocak 2008, 07:54 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 25 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Kıssadan Hisseler**-gözle görülenin arka yüzleri- Vaktiyle bulunduğu küçük yerde geçim sıkıntısı çeken dürüst ve temiz yaratılışlı genç bir adam, bir gün memleketine çok uzakta bulunan bir şehir merkezine giderek iş bulup çalışmaya, kendine yeni bir hayat düzeni kurmaya karar verdi Bu niyetle vakit kaybetmeden hazırlanıp yola koyuldu Genç adam bu yolculuğu sırasında yorum ve açıklaması kendisi için imkânsız olan bir takım olaylarla karşılaştı Bunlardan biri şuydu: Bazı kimseler bir tarlaya buğday ekiyorlar, ekilen buğdaylar hemen yetişip olgunlaşıyor, onlar da hiç vakit kaybetmeden hasat ediyorlar, sonra bunları ateşe verip yakıyorlardı İkinci olarak şuna şahit olmuştu: Bir adam büyük bir taşı kaldırmaya çalışıyor, kaldıramıyor; ama bu taşa bir tane daha ekleyince kaldırabiliyor, bir üçüncüyü ekleyince daha da rahat kaldırabiliyordu Şahit olduğu bir başka olay da şu idi: Bir adam bir koyuna binmiş, onun üzerine birkaç kişi daha binmiş koşturuyorlar, arkalarından birileri de onlara yetişmek için çabalıyor ama yetişemiyorlardı Adam bunlarla kafası Karışmış birhalde uzun yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadan şehrin kapısına geldi Burada nurani bir ihtiyar kendisini durdurup nereden geldiğini, niçin geldiğini yolculuğun nasıl geçtiğini sordu Adam herşeyi anlattı ve yolda karşılaştığı alışılmamış hadiseleri de serüvenine eklemeyi unutmadı Bunun üzerine ihtiyar bu genç adama rastladığı olayları bir bir açıkladı: "Senin yolda ilk rastladığın buğday ekip hemen hasat eden ve sonra ateşe verip yakan insanlar, iyilik edip de onu sağda solda konuşarak değerini sıfıra indiren insanları simgeler Taş kaldırmaya çalışan kimse de şunu anlatır: İnsana ilk işlediği günah ağır gelir, onun altında ezilir Ama ona tevbe etmeden başka günahlar işlemeye devam ederse artık o günahlar ona hafif gelmeye başlar Koyun ve ona binenlere gelince, koyun cennet hayvanıdır Sırtındakileri cennete taşımaktadır Koyuna ilk defa binen alimlerdir Ondan sonra binenler her sınıftan müminlerdir Bunlara yetişmek için koşanlar ise inançsızlardır |
16 Ocak 2008, 22:09 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 25 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Kıssadan Hisseler**-Sorumluluk Bilinci- Vaktiyle her türlü maddi imkâna sahip olmasına rağmen can sıkıntısından, hayatın yaşanmaya değmez olduğundan yakman bir prens vardı Kardeşleri, arkadaşları gezer, ava gider, eğlenirken o odasına kapanır, sürekli düşünürdü Oğlunun bu haline hükümdar babası çok üzülüyordu Birgün hükümdar, ülkesinin en bilge kişisini sarayına çağırtıp ona oğlunun durumunu anlattı ve buna bir çözüm bulmasını istedi Bunun için bilgeye bir hafta mühlet verdi Bir hafta içinde bir formül bulamazsa bunun hayatına mal olabileceğini de hatırlattı [COLOR=#17365d]Yaşlı bilge üç beş gün düşünüp taşındı; aklına hiç bir çözüm gelmedi Bu nedenle canını olsun kurtarmak için ülkeyi terketmeye karar verdi Üzgün, dalgın bir şekilde ülkeyi terkederken, bir köyün yakınında koyunlarını, keçilerini otlatan küçük yaşta bir çobanla bir süre ahbaplık etti Bundan cesaret alan küçük çoban yaşlı dostuna "Amca şu hayvanlarıma biraz göz kulak oluver de, ben de şu görünen köyden azık alıp geleyim, bugün azık almayı unutmuşum" dedi Bilge de zevkle kabul etti Bilge, kafası, karşılaştığı olaylarla meşgul bir halde hayvanlara göz kulak olurken, bir keçi yavrusu kenarında oynamakta olduğu uçurumdan aşağı yuvarlanıverdi Aşağı inip onu kurtarmadıkça kendi kendine kurtulması da mümkün değildi Bilge küçük çobana verdiği sözü doğru dürüst tutabilmek için kuzuyu kendisi kurtarmaya karar verdi Bu amaçla uçurumun dibine indi Önce kuzuyu sırtına bağladı, sonra tırmanmaya başladı Birkaç tırmanma başarısızlıkla sonuçlandı Ama bilge yılmadı Uğraştı, didindi, zorlandı ama sonunda kuzuyu yukarı çıkarmayı başardı Küçük dostuna verdiği sözü tutabilmek, bunun için de kuzuyu uçurumdan çıkarmak bir süre kafasını öyle meşgul etti ki, kendini bu işe o kadar verdi ki başından geçmekte olan olayı, canını kurtarabilmek için ülkeyi terketmekte oluşunu unuttu Fakat bu durum onun kafasında bir şimşek çakmasına sebep oldu Şöyle düşündü: "Bir kimse ciddi olarak bir işle meşgul olur, bir girişimde bulunup onu başarı ile sonuçlandırmak arzusu benliğini tam olarak kaplarsa, o kimse için can sıkıntısı, eften püften olayları kafasına takmak diye birşey söz konusu olamaz" Bu gerçek herkes, dolayısıyla hükümdarın oğlu için de geçerlidir Bilge artık kaçma fikrinden vazgeçip hemen geri döndü ve hükümdarın huzuruna çıkarak şu çözümü sundu: "Hükümdarım, eğer oğlunuzun can sıkıntısıdan kurtulmasını, hayata bağlanmasını istiyorsanız ona bir sorumluluk yükleyin, zamanını kaplayıcı bir meşguliyet verin Can sıkıntısının, yaşamaktan şikayet etmenin ana sebebi başıboşluktur Oğlunuza yükleyeceğiniz sorumluluk ne derece ciddi, sonucu ne derece ağır olursa, kendini o ölçüde can sıkıntısından kurtaracak, yaşama mücadele ve azmi o derece artacaktır" |
16 Ocak 2008, 22:21 | Mesaj No:14 |
Cvp: Kıssadan Hisseler**-Eşkiyâyı Kurtaran Namaz- Aşağıda Osman Bey'e ünlü İslam Alimi, Şeyh Edeb-Ali'nin verdiği öğütleri anlatan bir yazı. Çok hoşuma gitti. Neredeyse 700 yıl önce söylenmiş ama hiç mi hiç eskimemiş. Tüm zamanlar için geçerli. "Oğul insanlar vardır şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın, ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen sabah rüzgarında savrulur gidersin... Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin fazilet erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol, her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme, kalkar muhabbetin itibar olmaz. Üç kişiye acı: * Cahiller arasındaki alime, * Zenginken fakir düşene, * Hatırlı iken itibarını kaybedene. Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğunda mücadeleden korkma. "Bilesin ki atın iyisine DORU," "Yiğidin iyisine DELİ derler."
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
05 Şubat 2008, 15:50 | Mesaj No:15 |
medineweb kıssadan hisseler arşivi (2) Sizlere yasanmis ve basindan gecen gencin bizzat kaleme aldigi hikaye sunacagim.Kimi zaman üzüntüyle,saskinlikla,ürperek dehsete kapilara okuyacaksiniz ... (1) 20 Temmuz 1999 aksamiydi.Bilgisayarimin basindaydim.Internete baglandim.Daha önce haberlestigim bir arkadasimin sifresinin bir numarasini (harfini) yanlis yazdigim icin karsima farkli birisi cikmisti.Selam ve " nasilsin" faslindan sonra söyle bir cevab aldim: -Iyi sagol da sen kimsin neyin nesisin ,in misin , cin misin ,nerden ciktin böyle,zembille mi indin? Bu, arkadasim Abdullah degildi ve sonradan ögrenecegim üzere Istanbul Sefaköy`den Sema isminde bir hanimefendiydi.Bayanlarla muhabbet etmek ádetim olmadigindan hatir sorma cümlelerinden sonra özür dilemis ve tanistigimiza memnunoldugumu bildirmistim.Iste zahirde cok basit gibi görünen bu hadise koca bir yilini harcayacagim bir hikayenin de baslangici olmustu. Ortada herghangi bir mcburiyet yokken bayanlarla bilgisayar ortaminda muhabbet etmenin Islami kaidelerle bagdasmadigini bilen ve bunu uygulayan biriydim.Fakat sebebini su an bile cözemememe ragmen her nedense tevafuken karsilasmis oldugum bu sahsin numarasini listemden silmemistim.Ekran basina oturdugum sa sayet o da bilgisayarin basindaysa selam vermek ve hatir sorarak bir kac kelam etmek kisa bir süre icersinde adetim halini almisti. Bu selamlasmalar sirasinda bi bilgisayar firmasinda programci olarak calistigini ögrenmis oldum.Aliskanligim üzere yazdiklarim icerisinde dini konulara ilgili de cümleler kuruyordum.Konusmalarindan tesettürlu,tam olmasa da islami yasantiyi benimsemis bir aileye mensup olmasina ragmen ;tarz ve fikir bazinda serbest hareket etmesine musaade edilerek yetistirilmis oldugunu anlamakta gecikmememistim. Bu ilginc tanismanin ardindan 17 Agustos depremi oldu.Depremde hasarin yogun oldugu bölgeler arasinda Sefaköy de oldugundan icten ice bir tedirginlik yasiyordum. Internetten göndermis oldugum "Nasilsin ,ne haldesin,depremden etkilendiniz mi ? yardima ihtiyaciniz var mi? " mesajina ancak bir hafta kadar sonra cevab geldi.Herhangi bir kayiplari olmadigini bildiren bu cevabin ardindan ben de rahatlamistim.. Bir gün cette Mevlana´dan söz acilmis ve Mevlevilik üzerine uzunca konuuslmustu.Sema vemevlevihanelerden bahis acildiginda bir sirada gitmis oldugu mevlevihaneleri anlatirken bunlarin icerisinde Galata Mevlevihanesi´nin hosuna gittigini ifade ederek ,sayet bir ara Istanbul´a yolum düserse kilavuzluk edebilecegini söylemisti. Ramazan gelmisti.Isim geregi Almanya´ya gidecektim ve Ankara seferleinde yer olmadigi icin Istanbul´dan kalkacak Münich ucagina bilet almam gerekmisti. " ÖNümüzdeki pazar gecesi yurdisina gitmeyi planliyorumbiletimi ayirttim.Su Galata Mevlevihanesi daveti hala gecerliyse yolum düserse hafta sonunu Istanbul´da gecirmeyi dusunebilirim." diye bir mail gönderdim... Aradan fazla bir zaman gecmeden. "Elbette sözüm hala gecerlidir" cevabi geldi.Islami kaideleri benimsemis bir bayanin,üstelik yüz yüze hic karsilasmamis oldugu bir erkege sehirler arasi bu tarz bir davette bulunmasini ilgimi cekmisti.... Ünlü bir ilim adaminin " Insanlar isledikleri fiillere bilinc altinda kiliflar uydurur ve yaptiklarini hakli görünecek yönden ele alirlar " sözünü farkinda omadan teyit ediyor,Islami hükümlerde hic bir sekilde müsaadesi olmamasina ragmen tanimadigim bir bayanla yapacagim ve sonradan diyeti cok agir olacak bu görüsmeyi , Davete icabet etmek sünnettir,nihayetinde sadece Ramazan etkinlikleri konusunda kilavuzluk edecek " sekilde tevil ediyordum. Sema gösterileri icin dönüste vakit ayiracagimi bildirmemin ardindan gelen yazida beni hayretler icinde birakan bir olayi anlatiyordu.(devam edecek ins)
__________________ Şu an yaptığınız hiçbirrr iş, Kılınmayı bekleyen vakit namazından daha önemli değildir!! | |
06 Şubat 2008, 12:59 | Mesaj No:16 |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) 2 Bir zamanlar bir erkekten Ingilizce dersleri aldigini,daha sonra onun kendisine farkli duygular besledigini ve bunlari söyledigini,fakat kendisinin reddetigini belirterek, "Bilmem sen ne dersin? " diyordu. Fikirlerim alt üst olmustu.Islami bir kimlik icerisinde bulunan bir bayanin erkeklerle olan münasebetlerinde bu derece pervasiz olmasini kabbulenemiyordum.Acaba bu gercekten dindar birisi miydi? Cevremden de bu bayani arastirmalarini istedim.Bu arastirma devam ederken ben de gelen yazi üzerinde kirilmayacagi ve alinmayacgi sözünü aldiktan sonra biraz yorum yapmis,resmi kurumlar tarafindan verilen Ingilizce kusrlari dururken erkek bir hocadan tek basina ders alabilme cesaretini saskinlikla karsiladigimi ve kendisini fazlaca serbest yetistirdini söylemistim. Bir iki gün zarfinda yapilan istihbaratin neticesi gelmisti.Evet tesettürluydu,ne derece ciddi bir yapiya sahip oldugu belli olamasa bile Islamiyeti yasayan ve abdestli,namazli bir aileye mensuptu.Bu bilginin üzerine hayretim bir kat daha artti. Ileriki tarihlerde yasayacaklarimdan ötürü bu fikirlerle karsimdaki sahsi kinamis oldugumu cok daha sonra anlayacak ve Peygamber Efendimizin (a.s.m) mealen " Bir mü´mini bir hareketinden dolayi kinarsa ; o fiil basina gelmedikce ölmez.." seklindeki hadis-i serifini hatirlaycaaktim.Artan merakim ben de bu sahsi mutlaka görmek fikri körüklemisti. Almanya´daki toplanti ve görüsmelerimi tahminimden önce bitirmistim." yarin sabah ucagiyla gelecegim,kilavuzluk edecek birileri illa ki lazim..Iftar Fatih´teki Ziya sark Sofrasinda yapmak geciyor icimden,programin müsait olursa,iftari beraber yapabiliriz " seklinde yazmis oldugum maile cevabin gelmesi gecikmemisti.Karsilikli birkac kez maillestik.Kendiisne telefonumu da verdim.Telefon acarak Pazartesi müsaid oldugunu ve iftara gelebilecegini bildirdi.sasirmis ,fakat bozuntuya da vermemistim. "Memnun olacagim" ifadesiyle pazartesi iftarda görüsmek üzere telefonu kapatmistik. Ya rabbi ben ne yapiyordum? Ya gercekten iftara gelirse o güne kadar titizlikle savundugum fikirlerimle tezat bir hal icerisinde olurdum.Bu konularda cevremdeki insanlara,özellile yakin aarkadaslarima hassas davranilmasi gerektigini her firsatta söyeleyen ben degil miydim? Ortada hicbir mecburiyet ,sevgi yokken namahrem birini karsima alip iftar etmek de neydi? Kalkistigim bu isi hangi kaliba sigdirmak lazimdi? Simdi is ciddiye binince en bastan beri hatali hareket ettigimin farkina varmaya baslamistim.Artik bahane üretme sirasi bana gelmisti. ( ....) Iftar vakti gelmisti, namazdan sonra basimdaki agri daha da siddetlenmisti, doktorlarimin dedigi gibi zihin bulanikligi da basgöstermisti.Iftar icin lonataya giderek oturdum.Biraz rahatladim.Bu arada cicek almayi unutmustum.Yakindaki bir cicekciden beyaz gül getirttim. Az sonra iftar odu.Corbadan bir kac kasik almistim ki , masama birisinin yaklasitigini gördum.Evet, orta boylu ,tesettürlu,$ik görünümüyle gelen oydu.Nezaket geregi oturdugum yerden kalkmis,verdigi selami aldiktan sonra iki kisilik olan masada karsima oturuncaya kadar beklemistim. Iftar etmis olmama ragmen basimin agrisi ve zihnimin bulanikligi gitmemisti.Yemekten sonra aksam namazini kilip sema gösterisini seyretmek üzere bulundugumuz yerden ayrildik. Disari ciktigimizda serin havanin tesiriyle biraz olsun kendime gelmistim.Sema Hanimin hareketlerinde herhangi bir hata yapmamak icin gayret sarfeden insanlarin tedirginligini hissediyordum.Konusmalari,bahsettigi konular yetismis oldugu cevre konusundaki düsüncelerimi dogrular sekildeydi.Edindigim ilk izlenimler kendine güvenen,calisiyor olmanin verdigi ekonomik bagimsizligi nedeni ile de kendi ayaklari üzerinde durmasini ögrenmis biri oldugu yönündeydi. Sema gösterisinin daha gec bir saatte oldugunu ögrenince Sema hanim : -Buradaki program düsündügümüzden gec baslayacak herhalde.Kilavuz olarak teklifim,burada beklemektense baska bir yerde vakit gecirmek ; sen istersen tabii dedi. Böylelikle programi degistirerek Fesha`deki Direklerarasi Ramazab senliklerine gittik. Bu arada nefis muasebelerim bitmiyordu....... Bu arada nefis muasebelerim bitmiyordu. " Ya Rabbi ben ne yapiyorum ? " sorusunun beynimde dönüp durmasina yol aciyordu. Esasen böyle kalabalik mekanlardan hic hoslanmiyordum.Fakat sonradan farkettigime göre yeni arkadasimla birlikte olmanin cazibesi her seyi hos gösteriyordu. Aklima, hediye olarak yanimda getirmis oldugum Cevsen gelince: - Senin icin kücük bir hediye getirmistim yanimda, diyerek cantamdaki kucuk paketi cikartip uzattim. - Zahmet etmissin, nedir bu , acabilir miyim ? - Elbette acabilirsin,Cevsen almistim Sultan Ahmet´ten ,üzerinde de gecen aksam yanina ugradigim kiymetli bir buyugun duasi yazili, senin icin yazdirmistim. - Cok düüsncelisin,tesekkür ederim dua yazdirdigin icin, böyle bir hediye beklemiyordum dogrusu.Ben de yanimda senin icin bir dergi getirmistim. Cantasindan Islami cierikli taninan bir dergi cikararak bana uzatti.Böyle müsbet yayinlari takip ediyor olmasindan icten ice memnun olmustum.Biz kendi aramizda konusurken gösteri de baslamis ,meddah rolunde biri eski zamanlara has bir orta oyununu sahnelemeye koyulmustu.Oyunun ardindan gürültülü bir müzik baslamisti.Bu eglence türünden hosnut kalmadigim icin disari ciktik. - Piyer Loti´yi biliyor musun, dedi.Oraya gidelim.Uzak degil ,basin fazla agrimiyorsa yürüyelim istersen.Gerci hafif yagmur var , ama semsiyem ikimize de yeter (!) . Böylelikle semsiyesinin altinda Eyüp Sultan Camiinde ordan da Piyer Loti`ye dogru yürümeye basladik:Buraya geldiigmizde kapali mekanin tamamen dolu oldugunu görduk.Disarda agaclar altindaki masalardan birine oturduk Birbirimizi daha iyi tanima firsati buldugumuz bu mekanda gec vakte kadar durduk. Gecenin gec vakitlerinde Sefaköy deki evine dogru bir taksiye binerek hareket ettik.Yol boyunca aklimda hep ,Islami görünüme sahip bir bayanin nasil olup da gecenin bu saatine kadar disarda kalabildigi ve ailesinin buna nasil musaade ettigi sorulari vardi.Evinin yakinlarina vardigimizda: - Ankara`ya yarin dönüyorsun sanirim, bir daha Istanbul`a gelirsen tekrar görüsebilecek miyiz , diye sordu. - Elbette , Allah izin verirse her geldigimde.... Oradan ayrilarak geceyi gecirecegim yere geldiigmde vakit gece yarisina gelmisti.Basimdaki agridan ziyade yapmis oldugum hareketin vicdanima yükledigi yükün agirligiyla o geceyi neredeyse uykusuz gecirdim.Bu halde sabahi ettikten sonra ertesi gün yola cikmadan evvel bir veda maili yazdim.Bu mailde, iyi bir gece gecirdigimizi ve ilgisine olan tesekkürümü belirttim. Verdigi cevabi ise ancak Ankara da okudum.Bu cevapta gayet samimi ifadeler kullanmisti. " Ucaktan el sallamasan da en azindan asagida birinin seni ugurladigini unutma " diyordu . Ankara`da yogun gecen bir günün yorgunlugu ve azalmis olan bas agrisiyla yatagima ne vakit girdigimi hatirlamiyorum.Gecenin bir saatinde bipleyen cep telefonumda okudugum mesaj fikrimi Istanbul cephesini alt üst etmeye yetmisti.: "Belki su anda uyuyorsun,belki de uykunda rahatsiz ettim,ama Cevseni okuyordum ve dua yazdirdigin icin tesekkür etmek istedim.Sonra da Pazartesi günü gecti aklimdan .Bence kiymetli bir gündü: " Bu mesaja yazacak bir cevab bulamadim:isnabul ziyaretimin birini ümitlendirmis oldugunu hissediyor ya da böyle düsündügümden bu tarz hissetmek istiyordum. (...) Cep telefonumun biplemeleri ertesi günde devam etti:Bir yil boyunca bütün gecen günler zarfinda simdiye kadar cok nadir kulandigim cep telefonu mesajlari hayatimin vazgecilmez bir parcasi olmus,Sema ile aramizda günlük ,hatta saatlik bir mecburiyet háline gelmisti. On gün kadar sonra Istanbul´da kendime bir is uydurdum.Bu seferde de bundan sonra olacak bütün seferlerdiki gibi sehrin gezilecek yerlerini geziyor ,akabinde aksam yemegi yiyor ve Sema´yi gec vakit evine birakiyordum. Bir ara sohbet icerisnde mevziu neren acildi bilemiyorum: - Seni kirmam, bunu hic yapmam, dedigimde aldigim karsilik ileriye dönük düsüncelerimi etkileyen cümleler arasinda basi cekecekti: - Ömür boyu mu ? Bunu ömür boyu yapabilecek misin ? Ne demeliydim,kisa bir tereddütün ardindan: - Elbet ömür boyu seni hic kirabilir miyim? Bunu ömür boyu hic yapmam ! Görüsmelerimizde baglayicilik kazandiran bu ve benzeri cümleler zaman icerisinde artacakti. Hatta yine Istanbul seyahatlarimin birinde veda ederken : - Kilavuzumun kabiliyetlerinden cok etkilendim,bir dahaki sefere de Istanbul´u yine a kilavuzla gezmek isterim , demistim. - Bir dahaki sefere kilavuzlugum icin mi geleceksin ,yoksa benim icin mi , diye sormustu. Hemen cevapladim: - Senin icin gelecem tabiki- Mart ayiydi.Sema mailler yazdiktan sonra biraz uzanmistim.Gözlerimde kapandi ve elimdeki kitabi gögsümüm üsütne koydum Yakaza denilen türden bir hadiseydi yasadigim.Uykuda olmadigim biliyor ,odama girip cikan olursa bunu farkediyor,söylenenleri anliyordum.Bu haldeyken hissetiklerim beni dehsete dusurmustu: " Sema ile Istanbul`da oldugumu bilgidim,büyük ve lüks bir yerde yemek yemek üzere iki kisilik bir masada oturuyor ve tatli bir sohbetin icerisinde bulunuýorduk:Konusulan konu neydi bilmiyorum ama ikimizinde neseli oldugu her halimizden belliydi. Bir ara servis görevlisi yanima gelerek bir beyefendinin disarida benimle görüsmek istedigimi söyledi.Sema´dan musaade isteyerek merak icerisinde disari ciktim.Kapinin önünde benim yaslarda gözlüklü ,o ana kadar karsilasmamis oldugum genc biri beni bekliyordu.Tavirlarinda heycan ve asabiyet arasinda bir hal vardi. - Sizi bu sekilde yemeten kaldirdigim icin özürdilerim.Ama sizin icinde benim icin de önemli olan bir konuyu cözüme kavusturmamiz gerektigini düsünüyordum. Heycanli oldugu konusmasindan da belli oliuyordu. - Rica ederim ,rahatsizligin önemi yok.Durumunuzdan anladiigm kadaryila ciddi bir problemi dile getirmek istiyorsunuz.Buyurun sizi dinliyorum,dedim. - Anlayisiniz icin tesekkür ederim.Sema`yi nereden taniyorsunuz ve burada bulunmanizin sebebini sorabilir miyim? Sasirma ve tansiyonu yükselme sirasi bana gelmisti.Acaba onun akrabas miydi? - Siz kimsiniz ve onun hakkinda nicin bilgi almak istiyorsunuz,diye sordum. - Sema benim sözlüm olur.Biz Sema ile uzun süredir beraberlik yasiyoruz ve aile kurmayi ikimiz de istiyoruz. (devam edecek)
__________________ Şu an yaptığınız hiçbirrr iş, Kılınmayı bekleyen vakit namazından daha önemli değildir!! | |
06 Şubat 2008, 19:57 | Mesaj No:17 |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) seher yeli devamı nerde.Hocam meraktan çatlarım ben ders çalışıcam aklım hikayede hadi))
__________________ Dünyayı Güzellik Kurtaracak. Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey... | |
06 Şubat 2008, 21:27 | Mesaj No:18 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye)
maşuk burada herkesi tek düze,tek fikir,tek gözlük olmasını beklememeliyiz.kardeşimiz bi şey paylaşıyor düşünceni söyler köşende oturursun..sen bi şey yazarsın/yazarım/yazarlar katılırım/lar katılmam/lar senin/benim/bizim bileceğim/iz. seher yeli es bakalım |
06 Şubat 2008, 23:42 | Mesaj No:20 |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) (3) Beynim zonklamya baslamis ,siniirmden bütün kaslarim gerilmisti.Bu olsa olsa kötü planlanmis bir oyundu.sakin olmaya calisiyordum: - Sözlerinizi ispatlayabilir miisniz, peki ? - Elbette, beraber cekilmis resimlerimiz var, bakin. - Sözlerinizi ispatlayabilir misiniz, peki ? - Elbette, beraber cekilmis resimlerimiz var, bakin. Resimleri görünce sasirmistim. - Size inaniyorum.Ama, biz uzunca bür süredir beraberiz.Ileriye dönük ciddi düüsncelerimiz var. Rüyayla uyaniklik arasinda oldugumu bildugum halde müsahede ettiklerim beni öylesine etkilemisti ki, tansiyonum gercekten yükselmis nefes alis verislerimin síklastigini hisseder olmustum. - iceriye gidelim, dedim.Ama icerde medeni bir sekilde ,taskinlik yapmadan centilmen bir tavirla hareket edebilecek miisniz? O kadar insanin arasinda bir hadise ciksin istemem. - Konu benim acimdan bitmistir,sadece yüzlesmek istiyorum,bir taskinlik yapmam.Siz uygun görüyorsaniz birlikte iceri gecebiliriz. Beraberce yemek yedigimiz salona girdik.Sema oturdugu masaya yaklastigimizi görünce rengi kipkirmizi oldu, sonra sarardi ve titremeye basladi.Biz hicbir sey olmamis gibi sakin tavirlarla masaya yaklasitk.Yanimdaki kisi elindeki bir paketi masanin üzerine birakti ve beraberce hicbir sey söylemeden oradan uzaklastik. Yakaza olarak tedbir edilecek bu halden sonra uzandigim yerden kalktigimda terden sirilsiklam oldugumu gördüm.Ya Rabbi , bu ne haldi böyle ? Zamanla anlaycaktim ki , Rabbim bana her seyi göstermis,beni uyarmis, ama ben biraz gec uyanmistim. Bu yakazadan hemen sonra mesaj cekerek müsait olup olmadigini ögrenip telefonactim.Söyle dedim : - Su an telefonla görüsüyor oldugum ve kendime cok yakin hissetigim bir arkadasimi büyük bir hata üzere gördüm rüyamda.Bu arkadasim kendisini kontrol etmeli.eger islami yönden herhangi bir hata icersinde ise bunu düzeltmesini temenni ediyordum. Ondan sonraki bir kac gün bu zihnimi mesgul etti.Bu acik bir ikazdi,iki yönde bir ikazdi.Ya hakikaten böyle bir hatasi var ya da benim yaptigim bir yanlisim var.Aramizda hic bir nikah vesaire olmadan cikiyoruz yemege gidiyoruz.Gerci baslangicindan bitisine kadar elim eline degmemistir.Bu kadra da hassastik bu konularda. Bütün bu gecen zaman zarfinda e-mailler,cep telefonu mesajlari sürekli gelip guduyordu.Hatta bir seferinde ; "ben bu kadar üzerine düsmesem sen cesaret edip de benimle bu kadar görüsemezdin.Görüsmelerimizin,mesajlasmalarimizin bu seviyeye gelmesini ben istedim,sen musaade ettin " demisti.Yine gecenin gec saatlerinde telefon görüsmeleri,teheccüde kaldirmalar saat 2´lerde ,3´lerde,mutat vakitlerde haftanin üc günü,dört günü devam ediyordu. Dogrusu bes vakit namazimi kücüklükten beri aksatmadan kiliyordum,ama teheccüd konusunda tamamen gevsek oldugumu itiraf etmem gerekiyor.Hasbelkader uyanmissam kiliyor,haricinde özellikle teheccüd icin kalkmiyordum.Ama Sema´yla tanistiktan sonra biraz progralanmis gibi,biraz da ,kendi kendime " Su hale bak,cemaatten olmayan birisi sevkle teheccüde kalkiyor,üstelik beni de kaldiriyor ,ben kalkmazsam cok ayip olacak diyerek,teheccüde kalkiyor ve bundan icten ice bir memnuniyet duyuyordum. Yine Mart ayi telefonum caldi.Bu saatte arayan Sema´dan baskasi olamazdi.Actim.Müge ismindeki arkadasinin bir is icin Ankara`ya gelecegini kendisinde ona yol arkadasi olmak istedigi , saat 23´de yola cikacaklarini,benim isteyip istemedigimi sordu:Müge ismini daha öncelerden de duymustum ve cok yakin arkadas olduklarini biliyordum. Tabii sasirdim.Saat 5 ´de Ankara`ya gelecek,aramizda hic bir akrabalik bagi yok ve ancak iki-uc aylik bir tanislikligimiz var.Arkadasinin acil bir isi oldugu icin geliyorlar ve kendisinin Ankara´da herhangi bi isi de yok.Ben simdi o saatte ne yapayim ? Yalniz basinayim.Eve götürsem olmaz, otele götürsem olmaz.Mart ayinda o saatler günes dogmamis ,ortalik karanli,hava soguk bahsede oturacak halimiz de yok.Ne yapayim ben simdi ? Gelme desem bir türlü.Gel desem bir türlü.Toplanti olacagindan bahsettim. " Sen zaten kararsisizsin,gelmemi istemiyorsun,ben de gelmiyorum." diyerek telefonu kapatti. Biraz gelen misafire gelme demek gibi oldu;biraz da böyle telefonunun pat diye kapanmis olmasi acikcasi rikkatime dokundu. Aradim tekrar ,hic degilse uygun bir vakitte gelmesini söyledim.Kabul etmedi.Olursa 23´de hareket edecegini olmazsa gelmeyecegini söylüyordu.Iki arada bir derede kalmistim,redddedemiyordum da.isin baslangicindan beri bu ise sevk eden her neyse iste o sey dilimi söyletmiyor, "Kusura bakma bu Islami yasantiya uygun degil ! " diyemiyordum. Öyle his ki , adini da o an bir türlü bulamadim.Sonradan anladim ki, o his nefisten baskasi degilmis:seytan ve ve nefis insana bin türlü yoldan yaklasiyor.Ücüncü sefer telefon actim : Sonradan anladim ki, o his nefisten baskasi degilmis:seytan ve ve nefis insana bin türlü yoldan yaklasiyor.Ücüncü sefer telefon actim : .Tamam arkadasinla beraber gel.Sabahleyin telefon acarsin,ben sizi terminalden alirim, dedim. Telefonu kapattim,gel demistim ama icim icimi iyor,büyük bir hatanin tam esiginde oldugumu hissediyordum.Niye geliyordu ? Herhalde gelecek icin olan düsüncelerimi ve fiilerimi tartmak;ben ciddi miyim,degil miyim ögrenmek icin geliyordu. Hálá nefis muhasebesini tamamalamamisken ,o geceyi uykusuz gecirdim.O gelecegi icin toplantiyi yeniden organize etmem gerekmis, bütün bunlari yetistirmek icinde imsak vakti evden cikmistim.Saat 5´e dogru geldiklerini haber verdi.Arkadasinin bir tanidiginin evinde sabah kahvaltisi yapacaklarini,saat 9´da görüsebilecegimizi söyledi. Benim kafamda hálá soru isaretleri vardi.En yakin sirdasi olan Müge´nin arkadasi kimdi?Nereye gelmisler ? Nerede kalacaklardi ?Bu sorularin cevabini hálá bulamamistim tabií.Karsilastigimizda sorularima gecistirerek bir cevap vermis,bu cevap da beni tatmin etmemisti. Saat 9:30´da Bakanliklar´in önünde bir yerden Sema´yi aldim.sabah kahvalti yaptigini söylemisti,ama en azindan sicak bir süt icmek icin bir pastahaneye gittik.Daha sonra Atakule,Kocatepe,Haci Bayram dahil Ankara´nin gezilebilecek bütün yerlerine götürdüm.Yemekten sonra gece saat 23´de otobüse bindirip ugurladim Henüz kis olmasi sebebiyle yollarda biraz beklemis olmalarina ragmen ertesi sabah sag salim Istanbul´a verdiklarinin haberini aldim.Bu seyahat ve konusmalarimizin ardindan bende artik Istanbulá yerlesme fikri olusmaya baslamisti.Bana, "Sen digerledinden farklisin " diyordu.Su soruyu sormam gerekiyordu kendime: Seninle nasil bu kadar rahat konusuyor "diger arakadaslari"yla da böyle mi acaba? Tabii bu soruyu o zamanlarda kendime sorma cesaretim yoktu. (...) Ben secimimi yapmistim.Secimin gayesi de ,belki nefsaní bir cümle ama dört dörtlük bir Islamí bir yasantiya sahip olmayan birini alip cemaate kazandirip ona dört dörtlük bir Islamí hayat yasatmak.Eksiklerini gidermek,birini kazanmak. " Biirnin imanini kurtarmaya vesile olmak sahralar dolusu kirmizi koyunu tasadduk etmekten daha hayirlidir " hadis-i serifine göre birini dört dörtlük bir Islami yasantiya kavusturmak niyetindeydim. Artik tamamen Istanbulá tasinmistim.Isleriminve sirketlerimin tasinmasi maddi manevi bir yigin sikintiya da beraberinde getirmisti.Is cephesinde cok yogun günler geciriyordum.Sema´yla haftanin üc günü dört günü mutlaka görüsüyorduk.Hafta sonlari yemege gidiyorduk.Cep telefonu mesajlari hayatimin ayrilmaz bir parcasi olmustu.Telefon ayrintilarim geldiginde sayfalar dolusu mesaj göndermis oldugumu görüyordum ve bunlarin hepsi sadece ve sadece Sema´ya aitti. Yine bana kilavuzluk yaptigi Istanbul gezilerinden birini daha tamamlamak üzereydik.Evine dogru gec bir saatte yol alirken: (devam edecek ins)
__________________ Şu an yaptığınız hiçbirrr iş, Kılınmayı bekleyen vakit namazından daha önemli değildir!! | |
Konuyu Toplam 115 Kişi okuyor. (0 Üye ve 115 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Medineweb Görsel ve Slayt arşivi( kaybolmaması adına toparlandı) | Medine-web | Medineweb.net Videolar | 5 | 04 Aralık 2024 04:42 |
Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi | EyMeN&TaLhA | Çocuk Ve Gençlik Eğitimi | 112 | 21 Ocak 2022 20:18 |
Medineweb DİĞER paygamberler geniş arşivi | Medine-web | Peygamberler(a.s) | 1 | 12 Kasım 2018 15:29 |
medineweb islami imzalar arşivi | Medineweb | Resim/Karikatür | 5 | 29 Nisan 2016 17:42 |
MedineWeb Namaz Arşivi | paylaşımcı | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 10 | 04 Eylül 2008 21:58 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|