Ey Müslüman Genç Kardeşim!!

[Nesli_Nur]

Ey Müslüman Genç Kardeşim!!

EY MÜSLÜMAN GENÇ KARDEŞİM!
Genç adam at yorganı
Sana haram uyumak
Manzarası yurdumun
Tufan gününden yaman.

Nacip Fazıl Kısakürek
(Allah’ın rahmeti üzerine olsun)

Genç adam, İslam davası aksiyonunun eli-ayağı hükmündedir. Ona, uyumak yakışmaz. O, önce kendi özünde dirilmeli ve diriltici bir solukla, toplumun önünde yerini almalıdır. Sahip olduğu her fırsatı, Celal ve Kerem sahibi Allah’ı anlatmak için değerlendirmelidir.

İslam’ı tebliğ etmek, yüce bir peygamber mesleğidir. Tebliğ kesilirse üzerimizden vahyin rahmet ve bereketi de kalkar.



Tebliğ; halle, sözle ve aksiyonla zahire dökülür. Kuvveden fiile geçer. Allah için bir taşı yoldan kaldırmak; hiç umulmayan yerde, bir gafilin kalbini harekete geçirebilir. Bu, müminlere Allah’ın bir vadidir: “Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz; O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.” (Muhammed, 7)

Allah’ın yardımı çok çeşitlidir; bazen açık, bazen gizliden de gizli... Kendini unutturmaması, dolayısıyla gazabına müstahak etmeme bir tarafta; en zor anda zahiri şartları kulunun lehine döndürme öbür tarafta...

Allah davasına feda ol…

İşte bu, İ’layı Kelimetullah (Hakk’ın adını yüceltmek) davasıdır. Müslüman gencin davası budur. Bu dava ruhunu, yeniden hayata geçirmeliyiz. Mus’ab bin Umeyr’den bu yana, Hz. Ali’den (r.anhum) bu yana, bu dava hep gençlerin işi olmuş, hep gençlerin omuzlarında yükselmiştir.

Celal ve Kerem sahibi Rabbimiz, adeta verdiği gençlik nimetinin bedelini, O’nun yüce davasını omuzlamak olarak takdir etmiştir.

O halde…
Ey Müslüman genç adam!
Bu fani, geçici gençlik hayatını, Rabbine satmak istemez misin? Karşılığında, ebedi rıza ve cennetlerin olduğu gençliğini…

O Kerem sahibi Rabbin, sana ikram ettiği kendi malını, senden satın almak istiyor. İyi düşün, nasıl olsa bu gençlik bir gün elden gidecek; ha nefsanî arzuların peşinde harcamışsın, ha Allah’ın davası uğrunda…

Sor kendine, hele bir sor!…
Nefsanî zevklerini tatmin ile gençliğini geçirsen, eline ne geçecek? Heva ve hevesin uğrunda harcasan ne elde edeceksin?... Yaşlandığında yada yaşlanmadan ölüm sana gelip çattığında, elinde ne kalacak? Ne kazanmış olacaksın; hele bir sor kendine!...

Ben sana söyleyeyim; günahın ızdırabı ve pişmanlığı… Boşa gitmiş seneler… Haramın yorduğu bir vücut… Zihni ve kalbi kaplayan evhamlar… Vesaire vesaire…

Müslüman genç dostum;
Eğer Hak yolunda gençliğini feda edersen, ömrünün baharını ebedileştirirsin. Allah, sana hiç solmayan bir gençlik verecek karşılığında. Ve daha bu dünya hayatında dahi, bu hizmetlerin senin için büyük bir sermaye olacak. İnsanlar, seni sevecek ve saygı duyacak.

Yarın hasbelbeşer, günaha ve gaflete düştüğünde, işte bu hizmetlerin gelip elinden tutup seni defalarca ayağa kaldıracak. Zira sen, O’nu unutsan da Rabbin seni asla unutmaz. Seni nisyana terk etmez. O eski günlerin hatırına, seni yeniden diriltir, rahmet nurlarıyla…

Gel ey genç dostum gel! Sen acıma şu gafil nefsine; yoksa o sana hiç acımadan, seni günah bataklıklarında perişan edecek…

Rahatı ve zevkleri terk et

Nefsi ne kadar rahata alıştırırsan, hep daha fazlasını ister. Ta cehennemi boylayıncaya kadar da “Yeter!” demez. Çünkü böyle yaratmıştır onu yaratan. Onu, keyif aldığı şeylere salma. Onun aklı yoktur. Tıpkı bir hayvan gibi saldırır günahlara. Ona sabır ve takva gemini vurmadıkça onunla baş edemezsin.

Hem sen, bir orta yol arama derdinde misin yoksa! “Birazcık günahtan bir şey olmaz hem bir yandan da ibadet ve hizmetimi yaparım” düşüncesinde misin?...

Yazık sana! Hala Allah’la pazarlıkta mısın? “Ben sana şu kadar hizmet edeyim ama sen de bana fazla karışma” tarzında, şeytan kaynaklı vesveseler içinde misin yoksa?
Ah benim genç kardeşim! Bu işin orta yolu yok. Hiç boşuna arama… Tümden satacaksın kendini Rabbine. Çünkü, tam bir ihlâsla sıyrılabilirsin ancak şeytanın elinden. Rabbin yardımı, ancak o zaman gelir. Seni şeytanın elinden tam kurtaracak yardım, buna bağlıdır.

Sen hiç duymadın mı “Hakkın yardımı, kulun niyetindeki samimiyete göredir; az ise az çok ise çok...”

Sakın şeytanın ayartmasına kulak asma. Nefsini azdırıp seni tahrik etmesine izin verme. “Herkes hayatını yaşarken, sen kendine dünyayı kabir mi edeceksin!” diyerek, iradeni felç etmesine râm olma!

İnsaniyet icabı, zamanında düştüğün hataları, sana karşı kullanmasına izin verme. Kötü anılarını, gaflet ve günahlarını sana hatırlatıp seni sana “işe yaramaz adam” diye takdim etmesine aldırma, kulak asma!

Tersine; yapmış olduğun hatalar, senin beşer olduğunu, her zaman hata yapabileceğini, acizliğini sana gösteren işaret levhalarıdır ve insana verilen akıl ve irade, bütün bu oyunların üstesinden gelecek kabiliyet ve kuvvettedir.



Allah’a güven

Korkma! Rabbin seni asla terk etmez. Sen, O’nun sağlam kulpuna yapıştığın müddetçe; sözünden dönmediğin müddetçe seni; nefis, şeytan, dünya, insi ve cinni şeytanların eline de bırakmaz.

Hatta, bazen sen O’nu terk etsen bile Rabbin asla seni terk etmez. Yeter ki sen ihlâsı yakalamak için var gücünle gayret et; O’nun yüce katında bir yerin olsun. Nasibin kadarı, mutlaka sana gelecektir.

Bil ki ey genç dostum; Tek kuvvet, Hak’ta ve Hak’tandır. Ve Hakk’ın kuvvet verdiğini mağlup edecek, aziz kıldığını da zelil edecek yoktur!

Öyleyse her işinde, ama özellikle de hak yoluna hizmette tek gayen Allah olsun. O’na kulluk et ve O’ndan yardım iste.
Hakka dayan ve Hak yolunda ol…

Şeyh Edebali’nin nasihati

Bak dostum;
Cahil ile dost olma…
İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.

Saygısızla dost olma…
Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.

Aç gözlü ile dost olma…
İkram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün.

Görgüsüzle dost olma…
Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.

Kibirliyle dost olma…
Hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; üzülürsün.

Ukalayla dost olma…
Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün.

Namertle dost olma…
Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.

- İlim bil, irfan bil, söz bil.
- İkram bil, kural bil, doyum bil.
- Usul bil, adap bil, sınır bil.
- Yol bil; yordam bil.
- Hal bil, ahval bil, gönül bil.
- Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.
- Mert ol, yürekli ol.
- Kimsenin umudunu kırma.

Sen seni bil, ömrün boyunca sana yeter...

SÜLEYMAN KARAKAŞ