sallü ala muhammed........!

[melis]

sallü ala muhammed........!

Dereceleri yükselten şeyleri söyleyeyim mi? ...

Ebu Hureyre’den (radıyallahu anh):

Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün ashabına:

– Allah Teâlâ’nın günahları affetmesine, dereceleri yükseltmesine sebeb olan şeyleri size söyleyeyim mi? diye sordu.

– Evet ya Resûlallah! dediler.

Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm):

– Sıkıntılı ve zor zamanlarda bile abdestini tam olarak almak, uzak yerden mescide (yürüyerek) gelmek, bir namazdan sonra diğer vaktin namazını beklemek.

(Müslim)


Farzlar dışında en faziletli namaz ve oruç ...

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Farzlar dışında en faziletli namaz gece namazıdır. Ramazan orucu dışında en faziletli oruç da Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan aşure orucudur."

( Müslim, Sıyam, 38 )

Aşure orucu Muharrem ayının onuncu günü tutulmakla birlikte, sünnet olan bu günü bir öncesi veya sonrası ile oruçlu geçirmektir.


Efendimiz (aleyhisalâtu vesselâm) mü'mini anlatıyor ...

"Müminler, kolay ve yumuşaktırlar. Tıpkı bağlamak istediklerinde boyun eğen, bir kaya üzerine çöktürmek istediklerinde çöken uysal bir deve gibi..."

(Ramuzu’l-Ehadîs)


"Mü’min serâpa faydadır. Beraberinde yürürsen, sana faydalı olur; ona bir şey danışırsan, yine sana faydası dokunur. Onunla ortak olursan, yalnızca fayda görürsün. (Kısacası) onun her işi faydalıdır."

(Ramuzu’l-Ehadîs)

Hadislerde ifade edilen bu vasıflar, mü’minlerin kendi aralarındaki hal ve sıfatlarıdır.

İslâm düşmanlarına karşı mü’minler; son derece uyanık, basîretli, ferasetli, sebatlı, kuvvetli, aldatılmaz ve kandırılmaz olmak durumundadırlar.


Sizden biriniz Ebu Zamzam gibi olmaya güç yetiremez mi? ...

Abdurrahman İbn Aclan (radiyallahu anh) rivayet ediyor:

"Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün, sahabilerine şöyle buyurdu:

– Sizden biriniz Ebu Zamzam gibi olmaya güç yetiremez mi?

Sahabiler sordular:

– Ebu Zamzam kimdir, ya Resûlallah?

Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle cevap verdiler:

– Ebu Zamzam, sizden önce yaşamış kişilerden biridir (Her sabah şöyle dua ederdi: )

"Allah’ım! Bana söven (gıybetimi yapan, aleyhimde bulunan) kullara hakkımı bağışladım..."

(Ebu Davûd)

Olgun bir mü’min, o derece iyiliksever ve bağışlayıcıdır ki, kendi aleyhinde konuşan, hakkında kötü düşünen kişileri bile affeder. Hiç kimsenin kendisi yüzünden kötü duruma düşmesini istemez.


Allah celle celaluhu nasıl istihdam eder? ...

Enes (radıyallahu anh)’den,

Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu:

– Allah (celle celaluhu) bir kulunun hayra ermesini istedi mi onu kullanır (isti’mal ve istihdam eder, vazifelendirir).

Ashab tarafından soruldu:

– Ya Resûlallah! Onu Allah nasıl isti’mal (istihdam) eder?

– Ölümünden önce, onu iyi ameller işlemeye muvaffak kılar (o, bu iyi hal üzere iken de canını alır)

(Tirmizi)


Her halükarda kardeşinize yardım edin...

Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kişi, kardeşine zalim olsun, mazlûm olsun, yardım etsin.

Zalim ise, onu zulmünden alıkoysun.

Mazlum ise, onun hakkını arasın."

(Ramuz’ul-Ehadis)

Mü’min mü’mine zarar vermez. Ancak yardım eder.

İşlenen bir zulmü ortadan kaldırmak, yapılan bir haksızlığı önlemek ve gidermek, mü’minin mü’mine yapacağı en büyük ve en güzel iyiliktir.

Zulmü önlemek ve haksızlığı gidermekte, aslında hem zalim tarafa, hem de mazlûm tarafa yardım vardır.

Zulmün durmasıyla, zalim olan mü’min, daha fazla zulüm işlemekten kurtulur; mazlûm olan mü’min de, kaybolan hakkını elde eder.

Zulme karşı çıkan mü’min, bu hareketiyle, zâlim-mazlum her iki tarafa da büyük iyilik yaptığını unutmamalıdır.


Hayra doyulmaz ...

Ebu Said el-Hudrî’den (radiyallahu anh) :

Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"(Olgun) bir mü’min, sonu cennet oluncaya kadar, hiçbir hayırdan doymaz, geri kalmaz."

(Tirmizi)

Bilinçli bir mü’min hayra doymaz, hayırdan yorulmaz. Mü’min her hayrın takipçisidir. Fırsat kaçırmaz.


Vefat eden ana-babaya hayır ...

Ebu Ubeyd Malik bin Rebia (radiyallahu anh) anlatıyor:

Bir adam,

– Ey Allah’ın Resûlü, anne ile babamın vefatlarından sonra da onlara hayatta imişler gibi iyilik yapmak istiyorum. Bunun imkânı var mı? Onlara nasıl iyilik yapabilirim? diye sordu.

Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm):

– Evet, var, buyurdu ve şu açıklamayı yaptı:

– Onlara dua etmek, onlar için Allah’tan istiğfar (günahlarının affını) talep etmek, onların vasiyetlerini yerine getirmek, ana-babanın akrabalarına karşı ilişkiyi (sıla-i rahim) devam ettirmek, anne-babasının dostlarına ikramda bulunmak...

(Ebu Davud)


İhlas Suresinin faziletlerinden …

Alâ bin Muhammed Sakafî’den (radiyallahu anh):

"Biz Resûl-i Ekrem ile birlikte Tebûkte bulunuyorduk.

Bir sabah güneş, hiç o zamana kadar görmediğimiz bir parlaklık ve aydınlıkla doğdu.

Daha sonra Cebrail (aleyhisselâm) indi. Allah Resûlü, ona:

– Neden bu sabah güneş, şimdiye kadar görmediğimiz ışıklar ve nurlar saçıyor? diye sordu.

Cebrail (aleyhisselâm) şu cevabı verdi:

– Bu sabah, Muaviye el-Leysî öldü. Ve Cenab-ı Hak, onun cenaze namazını kılmak için gökten
70.000 melek gönderdi.

Gördüğünüz nurlar, güneşin değil, o meleklerin nurlarıdır.

Allah Resûlû, Cebrail (aleyhisselâm)’a tekrar sordu:

– Muaviye el-Leysî, hangi ameliyle bu lütfa ermiştir?

Cebrail (aleyhisselâm) şu cevabı verdi:

– O, İhlas Sûresini çok okurdu. Gece-gündüz, dururken, yürürken, otururken, ayakta iken hep bu sûreyi okurdu... Bu sebeble, o büyük lütfa ermiştir.

(İbn-i Sa’d)


Cennetin Evleri / Münakaşa ...

Ebu Ümame’den (radiyallahu anh):

Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

" Kim haksız olduğunu anladığı bir münakaşayı (hakka teslim olmayı düşünerek) terk ederse, kendisine cennetin kenarında bir ev kurulur.

Kimde haklı olduğunu bildiği bir münakaşayı sırf barışı ve uzlaşmayı sağlamak düşüncesiyle terk ederse, ona da cennetin ortasında bir ev inşa edilir."

(Ebu Davud/Edeb; Tirmizi/Birr; İbnu Mace/Mukaddime; Nesai/Edeb)


Hiç kimse Allah celle celaluhu kadar özür kabul etmeyi sevemez ...

Musa’dan (radiyallahu anh):

"Hazreti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki:

– Aziz ve celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin rahmet kapısını açar. Gece günah işleyenlerin tevbesini kabûl etmek için de gündüz rahmet kapısını açar. Bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar, devam eder."

(Müslim)

Resul-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki:

– Hiç kimse, Allah kadar özür kabul etmeyi sevemez. Bu sebeple, Allah Kitap indirmiş, Peygamber göndermiş, insanlara özür dileme yollarını bildirmiştir.

(Müslim)

Bu hadis-i şerifte günahkar insanlara büyük bir ümit telkini yapılmaktadır.

Her devlet zaman zaman pişmanlık yasası çıkarır ki, suçluları ıslah edip kurtarsın. Cemiyette suç oranını azaltsın.

Rabbimizin pişmanlık yasası diyebileceğimiz tövbe ve istiğfar kanunu, istisnasız herkes hakkında, her devir ve zamanda geçerli, bir kurtuluş vesilesidir.

Yeter ki, günahkar kişi, günahını Allah’a itiraf etsin. Rabbinden özür dilesin.

"Allah’ım, beni affet!" desin.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]