|
Konu Kimliği: Konu Sahibi AŞK'ÜL İSLAM,Açılış Tarihi: 03 Eylül 2007 (12:59), Konuya Son Cevap : 07 Şubat 2010 (23:36). Konuya 11 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03 Eylül 2007, 12:59 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt yapmak için adını sorduğumda: '-Fatma', dedi. Hiç de çekinmeyen bir tavırla... Ve ekledi: '-Eğer hafız yaptırmazsanız kayıt yaptırmak istemiyorum'. Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle: '-Korkmayın küçük hanım siz isteyin hafız da yaparız, hoca da...' O küçük gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi: '-Hoca hanım kusuruna bakma hele sen, ille de hafız olacam der de başka bir şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş. Peygamberimiz hafız olanlara cennette taç giydirilecek demiş herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya köylü kafası, biz de bu kadar duyduk anladık. Bu da çocuk işte'. '-Tabi teyze ne demek, keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de teslim olsa... Siz hiç merak etmeyin kızınız önce Allah'a sonra bize emanet.' Kadıncağız elime yapıştı, öpecekken geri çektim, utandım. Tuttum, ]]ben onun elini öptüm. Gözleri yaşardı. '-Hoca hanım bu eller, gözler hep günahlı asıl sizinkiler öpülmeye layık'. '-Estağfirullah teyze', dedim. O ahirette belli olur. Bu konuşmadan sonra kaydını yaptığım Fatıma'nın Erzurumlu olduğunu öğrendim. Bir an düşündüm. 'Küçük nasıl kalacak bu kadar zaman buralarda'... Zaman ilerledikçe Fatıma'nın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni. Azimliydi. Geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıklarken görüyordum çoğu kez... Böyle devam ederken arada bir bana gelip sorular soruyordu. Bir gün: '-Hocam hafız olmak için Kur'an'ı bitirmek mi lâzım' diye sordu. Ben de: '-Tabiiki hepsini ezberleyeceksin ki hafız adını alacaksın'. Bu cevabıma çok üzülmüş gibiydi. Birşeyler demek istiyordu sanki... Teşekkür etti ve döndü arkasını gitti. Derslerim arasında onlara sürekli Kur'an ezberlemekle işin bitmeyeceğinimutlaka içindekileri uygulamanın gerektiğini hatırlatıyordum. Talebelerden biri: '-Hocam', dedi. 'Fatma'nın annesi ona abdestli olmayanın hafızlara dokunamayacağını söylemiş doğru mu? ' diye sordu. Çok ilginçti doğrusu. Maşallah dedim. 'Osmanlı zamanında atalarımız Kur'an'a ve hafıza kıymet verdiklerinden öyle yaparmış' dedim. Çok hoşlarına gitmişti bu iş. Hepsi adeta kendilerini ulaşılması zor, kasa içindeki altın gibi görüyorlardı. 'Görsünler' dedim içimden, bu yaşta buralara gelmişler. Allah'ın kelamını ezberliyorlar, onlara fazla görmem bunu. Bu arada Fatma ara sıra rahatsızlanıyor ve revirde yatıyordu. Zaman geçtikçe Fatma'nın morali ve sağlığı daha da çok bozuluyordu. Birgün dersini 2 kez aksatınca sordum. '-Ne oldu yoksa anneni mi özledin? ' '-Hayır', dedi. '-Neden moralin bozuk? Sık sıkta hasta oluyorsun', dedim. '-Yanlış anlamayın, inan ki annemi özleyipte gitmek istediğim yok. Burayı çok seviyorum. Allah'ım'dan çok korkuyorum. Buraları terk edersem bana ahirette hesabını sormaz mı? ' Bir şey diyemedim. Suçlu bile hissettim kendimi. O küçük kalpte bune imandı Ya Rabbi! Onu hayranlıkla izliyordum. Bir gün çok rahatsızlandı. Doktora götürmek zorunda kaldık. Bir çok tahlillerden sonra arkadaşım olan doktor hanım: '-Hoca hanım derhal bu talebeyi ailesinin yanına gönder' dedi. Şaşkınlıkla: '-Neden? ' diye sordum. Bana: '-Belki üzülecek hatta inanmayacaksın ama bu talebe 'Kanser'. Adeta başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Sanki her tarafıma Rabbimin Rahmet sıfatı tecelli etmiş, şefkat sarmıştı. Hastahaneden ayrılırken Fatma'ya hiç bir şey diyemedim. Oysa anlamış gibi bana sorular sorup dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Kulağıma eğilerek; '-Hocam' dedi. 'Azrâil insanların canını alırken nasıldır? ' Ağlamamak için zor tuttum kendimi: '-Güzel bir surettedir, mü'min kullara', dedim. Sevindi, sanki mırıldandı: '-Belki hafız olamam ama Elhamdülillah mü'minim' diye. Şimdi anlamıştım bana önceden sormuş olduğu soruyu. Demekki hastalığını biliyordu. Hafız olmak için Kur'an'ı bitirmek gerektiğini söylediğimde neden üzüldüğünü şimdi anlamıştım. Bir kaç gün sonra eşyalarını hazırlamaya başladık. Çünkü dayanılmaz acılar içinde olduğunu görüyorduk. Evine gitmesi gerekiyordu. Ailesi geldi. Fatma yanıma gelerek: '-Bana kızmadınız değil mi? Eğer söyleseydim belki kursa almazdınız'. '-Ne demek nasıl kızarım sana' dedim. 'Hem sonra sakın üzülme hafızlığımı bitiremedim diye. Bu yola girdin ya. Rabbim seni hafızlar zümresinden yazmıştır İnşaallah', dedim.Öyle sevindi ki sarıldı boynuma; '-Gerçekten ben şimdi hafız sayılır mıyım? Anne bak duydun değil mi? ' Ya Rabbi bu ne aşktı. Rabbimin hikmeti tecelli etse de iyi olsaydı şu Fatma ne güzel bir kul olurdu. Böylece Fatma'yı Erzurum'a uğurladık. Çok geçmedi. Bir iki hafta sonra ailesi ağırlaştığı haberini verdi.Bu bir iki hafta içinde ondan iki mektup almıştım. Bana hep hafızlık tacını merak ettiğini,rüyalarına bile girdiğini yazıyordu. Bir gün sabah namazından sonra telefon çaldı. Fatmanın annesiydi karşımdaki ses. Ağlamaklı bir sesle: '-Hoca hanım Fatma'yı uğurladık. Rica etsem bir hatim okurmusunuz' deyince bende dayanamadım ağlamaya başladım. Annesi beni teselli edercesine telefonu kapatmadan: '-Size ölmeden önce şunu söylememi istedi', dedi. Hıçkırarak: '-Anneciğim hocama söyle Azrâil söylediğinden de güzelmiş'. 'Ey Rabbim senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelamına sımsıkı sarılan kulunu sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç? ' |
Konu Sahibi AŞK'ÜL İSLAM 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İnsana Tapmanın Kuranı Kerimdeki Karşılığı | Kur'ân-ı Kerim Genel | Medineweb | 1 | 2877 | 01 Ocak 2013 16:58 |
Muhammed ve İnançlılar / Röportaj | Anket'ler-Röportaj'lar | EyMeN&TaLhA | 1 | 2756 | 02 Kasım 2010 01:14 |
Ebuzerr / (Ali Şeriati) | Ashab-Kiram(r.a) | Mihrinaz | 5 | 4938 | 16 Temmuz 2010 01:33 |
BAKMAK YETMEZ.... | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | Mihrinaz | 4 | 2220 | 24 Nisan 2010 15:15 |
İN'SANLARDAN... | Serbest Kürsü | Beytül Ahzan | 3 | 2223 | 02 Mart 2010 22:27 |
03 Eylül 2007, 13:09 | Mesaj No:2 |
Cvp: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı....
ağladık...yüreğine sağlık..emeğine sağlık.. maşallah bu ne güzelliktir böyle.. inşaallah.. | |
04 Eylül 2007, 11:09 | Mesaj No:3 |
Cvp: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı.... yagmur.gercekten bu nasıl asktır.Allahc.c bızlere de nasıp etsın ınsallah.
| |
13 Eylül 2007, 13:43 | Mesaj No:4 |
RE: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı....
gözlerimden yaş aktı.gerçekten çok güzel bir yazı. bir öğretici olsamda hep böyle öğrenciler çıksa keşke... | |
15 Ekim 2007, 01:05 | Mesaj No:5 |
Cvp: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı....
Yağmurcuğum, Allah razı olsun bugüzel paylaşımınızdan dolayı. Yüce Allahım, cümlemizin kalbinde kuran aşkını hiç eksiltmesin. | |
10 Şubat 2008, 20:46 | Mesaj No:6 |
Cvp: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı....
Rabbim razı olsun ya hu ağladık ağaldık ağladık Allah bu küçük kardeşimiz kadar aşık kılmasadabir nebze deolsa kalbimizden ilahi sevgiyi almasın işte bu aşk tır ki insanı insan eder bir kişide aşk yoksa eğer... | |
25 Mart 2008, 18:30 | Mesaj No:7 |
ibretlik bir olay Küçük Hafız Kız İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda, hiç de çekinmeyen bir tavırla “Fatma ”dedi… Ve ekledi: “ Eğer hafızlık yaptırmazsanız kaydolmak istemiyorum.” Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle:” Korkmayın küçük hanım, siz isteyin, hafız da yaparız, hoca da... O küçük gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi, “Hoca hanim kusuruna bakma hele sen, ille de hafız olacağım der de, baksa bir şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş. Peygamberimiz (sav), hafız olanlara Cennette taç giydirilecekmis demiş herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya, köylü kafası, biz de bu kadar duyduk anladık. Bu da çocuk iste. “Tabi teyze ne demek, keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de teslim olsa. Siz hiç merak etmeyin, kızınız önce Allah’a sonra, sonra bize emanet.” Kadıncağız elime yapıştı öpecekken geri çektim, utandım. Tuttum, ben onun elini öptüm. Gözleri yaşardı. “Hoca hanim bu eller, gözler hep günahlı, asıl sizinkiler öpülmeye layık.” “Estağfirullah teyze” dedim, “o ahrette belli olur.” Bu konuşmadan sonra kaydığını yaptığımda Fatma’nın Erzurumlu olduğunu öğrendim. Bir an düşündüm, “Küçük, nasıl kalacak bu kadar buralarda”… Zaman ilerledikçe Fatma’nın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni. Azimliydi. Geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıkları görüyordum çoğu kez. Böyle devam ederken, arada bir bana gelip soru soruyordu. Bir gün,“ Hocam, hafız olmak için Kur’an-ı bitirmek mi lazım?“ diye sordu. Ben de, “ Tabii ki, hepsini ezberleyeceksin ki hafız adını alacaksın.” Bu cevabıma çok üzülmüş gibiydi. Bir şey demek istiyordu sanki. Teşekkür etti ve döndü arkasına gitti. Derslerim arasında onlara sürekli Kur’an ezberlemekle isin bitmeyeceğini, mutlaka içindekiler uygulamak gerektiğini hatırlatıyordum. Talebelerden biri, “ Hocam” dedi, “Fatma’nın annesi ona abdestli olmayanın hafızlara dokunamayacağını söylemiş, doğru mu? “diye sordu. Çok ilginç doğrusu. “Maşaallah” dedim”, “ Osmanlı zamanında atalarımız Kur’an-a ve Hafız’a kıymet verdiklerinden öyle yaparmış” dedim. Çok hoşlarına gitmişti bu iş. Hepsi adeta kendilerini ulaşılması zor, kasa içindeki altın gibi görüyorlardı. “Görsünler” dedim içimden, bu yasta buralara gelmişler. Allah’ in kelamını ezberliyorlar, onlara fazla görmem bunu… Bu arada Fatma ara sıra rahatsızlanıyor ve revirde yatıyordu. Zaman geçtikçe Fatma’nın morali ve sağlığı daha da çok bozuluyordu. Bir gün dersini iki kez aksatınca sordum:” Ne oldu yoksa, anneni mi özledin?” “Hayır” dedi. “Neden moralin bozuk? Çok fazlada hasta oluyorsun“ dedim. “Yanlış anlamayın, inanın ki annemi özleyip de gitmek istediğim yok. Burayı çok seviyorum. Allah’ımdan çok korkuyorum. Buraları terk edersem bana ahrette hesabını sormaz mı? “ Bir şey diyemedim. Suçlu gibi hissettim kendimi. O küçük kalpte bu ne imandı Ya Rabbi!.. Onu hayranlıkla izliyordum. Bir gün çok rahatsızlandı. Doktora götürmek zorunda kaldık. Bir çok tahlillerden sonra arkadaşım olan doktor hanim,“ Hoca hanım derhal bu talebeyi ailesinin yanına gönder“ dedi. Şaşkınlıkla: “Neden?“ diye sordum. Bana, “Belki üzülecek, hatta inanmayacaksın, fakat bu talebe kanser…” dedi. “Adeta başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Sanki her tarafımı şefkat sarmıştı. Hasta haneden ayrılırken Fatma’ya hiç bir şey diyemedim. Oysa anlamış gibi bana sorular sorup dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Kulağıma eğilerek ”Hocam” dedi, “ Azrail insanların canını alırken nasıldır?” Ağlamamak için kendimi zor tuttum, “Güzel bir surettedir, mü’min kullara” dedim. Sevindi, sanki mırıldandı:” Belki hafız olamam, ama Elhamdulillah mü’minim” dedi… Simdi anlamıştım, bana önceden sormuş olduğu soruyu. Demek ki hastalığını biliyordu Hafız olmak için Kur’an-i bitirmesi gerektiğini söylediğimde, neden üzüldüğünü simdi anlamıştım. Birkaç gün sonra eşyalarını hazırlamaya başladık. Çünkü dayanılmaz acılar içinde olduğunu görüyorduk. Evine gitmesi gerekiyordu. Ailesi geldi. Fatma yanıma gelerek,” Bana kızmadınız değil mi? Eğer söyleseydim belki kursa almazdınız.” “Ne demek? Nasıl kızarım sana?” dedim. “Hem sonra sakin üzülme hafızlığımı bitiremedim diye. Bu yola girdin ya, Rabbim seni hafızlar zümresinden yazmıştır insaallah.” Öyle sevindi ki, sarıldı boynuma: “Gerçekten ben simdi hafız sayılırmıyım? Anne bak, duydun değil mi?” Ya Rabbi bu ne aşktı!.. Rabbimin hikmeti tecelli etse de iyi olsaydı su Fatma, ne güzel bir kul olurdu. Böylece Fatma’yı gözyaşları ile Erzurum’a uğurladık. Çok geçmedi. Bir iki hafta sonra ailesi ağırlaştı haberini verdi. Bu bir iki hafta içinde ondan iki mektup almıştım. Bana hep hafızlık tacını merak ettiğini. Rüyalarına bile girdiğini yazıyordu. Bir gün sabah namazından sonra telefon çaldı. Fatma’nın annesiydi karşımdaki ses. Ağlamaklı bir sesle, “ Hoca hanım Fatma’yı uğurladık. Rica etsem bir hatim okurmusunuz?” deyince ben de dayanamadım ağlamaya başladım. Annesi beni teselli edercesine telefonu kapatmadan,” Size ölmeden önce sunu söylememi istedi” dedi hıçkırarak: “Anneciğim hocama söyle, Azrail söylediğinden de güzelmiş.” “-Ey Rabbim; senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelamına sımsıkı sarılan kulunu, sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç?” | |
22 Mayıs 2008, 21:02 | Mesaj No:9 |
Cvp: Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan Aşkı....
HAFIZLIK ÖYLE BİR AŞK Kİ İÇİMDE OLMAYACAĞINI BİLE BİLE O KÜÇÜK KIZ GİBİ YOLUNDA ÖLMEK İSTİYORUM.... OLUR YA RABBİM BENİ DE HAFIZLAR ZÜMRESİNE İLHAK EDER.. İÇİNDE BULUNDUĞUM RUH HALİNE İTHAF EDİLMİŞ BİR OLAY SANKİ GÖZYAŞLARIM YAĞMUR OLDU . RABBİM RAZI OLSUN .. DUA İLE ,... | |
04 Eylül 2008, 22:29 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 2893 Üyelik T.:
03 Ağustos 2008 | Küçük bir**kızın**Kuran a ve Hafızlığa olan olan Aşkı.... Küçük bir kızın Kur'an-a ve Hafızlığa olan aşkı. . -Ey Rabbim; senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelamına sımsıkı sarılan kulunu, sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç? Allah razı olsun inşAllah |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Filistinli Küçük Kızın İsrail i Lanetleyen Gözyaşları | melis | Videolar/Slaytlar | 6 | 03 Temmuz 2018 21:00 |
Meftun olan aşkı tanımalı, sevdasında hak bulunmalı…/Mustafa Cilasun | Mustafa CİLASUN | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 27 Ağustos 2013 18:25 |
Gelin Kızın Ölümü... | enderhafızım | Şiirler ve Şairler | 2 | 25 Mart 2013 18:24 |
Küçük kızın duası | Verda_Naz | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 3 | 27 Kasım 2012 16:33 |
Aşkı kimseye sorma ...Aşkı kendine sor... | TÜRKcan | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 01 Kasım 2008 00:21 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|