|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KalbinNûru,Açılış Tarihi: 16Haziran 2007 (20:47), Konuya Son Cevap : 23 Ağustos 2024 (22:03). Konuya 79 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06 Mayıs 2008, 02:11 | Mesaj No:31 |
Durumu: Medine No : 176 Üyelik T.:
15 Eylül 2007 | Hazır Cevaplar Ne Yedirelim? Lokman Hekim'e: -Hastalarımıza ne yedirelim?diye sorduklarında,şu cevabı vermiş: -Acı söz yedirmeyin de,ne yedirirseniz olur. Tabip Beyazıd-i Bestami Hazretleri akıl hastahanesinin önünden geçerken, bir tabibin havanda ilaç dövdüğünü görerek: - Çok günahkarım, der. Bunun içinde ilaç var mı? Tabib daha cevap vermeden, konuşmaları dinleyen bir hasta, pencereden seslenir. - Tövbe kökü ile istiğfar yaprağını karıştır. Kalb havanında tevhid tokmağı ile döv. İnsaf eleğinden geçir, göz yaşı ile yoğur. Aşk fırınında pişir ve sabah akşam bol bol ye. Göreceksin hastalığından eser kalmayacak. Bistami hazretlerinin gözleri dolar ve : - Ya Rabbi, der. Şu dünya hastanesinde ne tabipler var. Biz de Onlara Yaklaşıyoruz Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla: - 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der. Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der: - Biz de onlara yaklaşıyoruz. Bal ile Sirke Hocaya "bal ile sirke uyuşmaz" derler. Niçin uyuşmasın der ve gider yarım okka bal yer, yarım okka da sirke içer, gelir oturur. Yüzünün yemyeşil olduğunu görenler sorar: - Bal ile sirke uyuşmadılar değil mi? Hoca hiç erkekliği elden bırakır mı? - Yo yo onlar uyuştular da, şimdi beni aradan çıkarmaya çalışıyorlar. Sır Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: - Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir: - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: - Bende bilirim. Karınca Kanuni Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için Şeyhül İslam Ebussud Efendi'den şu beyitle fetva istemiş: Dırahta ger ziyân etse karınca Zararı var mıdır ânı kırınca (Ürünlere zarar veren karıncaların öldürülmesinde dinen bir zarar var mıdır?) Ebussud Efendi bir beyitle cevap vermiş: Yarın Hakkın divanına varınca Süleyman'dan hakkın alır karınca Manav Olsa Gerek Garip halleri ile ünlü olan şair Ruhi, serbest nazım usulüyle şiir yazmanın moda olduğu dönemlerde bir gün eline geçen bir şiir mecmuasında genç şairlerden birisinin irili ufaklı mısralarla bütün bir sahifeyi dolduran mısralarına uzun uzun baktıktan sonra: - Garip, demiş. Bunlar üzüm salkımı, yazan da şair değil manav olsa gerek. Ne Kadarda Fuzuli Fuzuli ile Ruhi beraberce yürürlerken bir köpek görürler. Ruhi köpeği göstererek; 'Bu köpekte ne kadar fuzuli' der. Fuzuli hemen cevabı yapıştırır: Çünki içinde Ruhi var. Yüzük Sultan III. Ahmed Han kendisine hediye edilen çok kıymetli zümrüt yüzüğü, bir gün, divan toplantısında vezirlere göstererek: -'Acaba bundan daha kıymetlisi var mıdır?' diye sordu. Hazirûn: -'Hayır Efendim, sıhhat ve afiyetle takınız. Bundan daha değerli bir şey olamaz'cevabını verdikleri halde yalnız Nevşehirli İbrahim Paşa itiraz etti: -'Bundan daha kıymetli şey vardır padişahım!' dedi. Padişah beklemediği cevap karşısında sordu: -'Nedir?' -'O yüzüğün takıldığı parmak Efendim' diye cevap verdi. Domuz Eti Tarihimizde "Kafkas kartalı" diye geçmiş bulunan İmam Şamil yüz binlerce Rus ordularını birkaç arkadaşıyla yıllarca uğraştıran kahramandır.Üstat Şeyh Celaleddin Efendinin dizi dibinde Tarik-ı Nakşibendiyyenin âb-ı hayat pınarından kana kana içmek suretiyle menaviyatın zirvesine yükselirken, sol eliyle kullandığı kılıcıyla tek başına ordulara göğüs germek gibi bu dünyanın en büyük zevklerine de tatmaktan geri durmamıştır. Az bir kuvvetle uzun yıllar sürdürdüğü mücadelesini, esaretinden sonra aynı şekilde devam ettirmiştir. Ruslara esir düştüğünde; Yemek esnasında, İmam Şamil'in iştahlı iştahlı yemek yediğini gören çar'ın: "Kumandan, bu iştahla beni de yiyeceğinizden korkuyorum" demesi üzerine etrafındakilerin kahkahaya boğuşları uzun sürmemiş Kafkas Kartalı: "Çar hazretleri kaygılanmayınız. Ben elhamdülillah müslümanım ve domuz eti yemem haramdır." |
06 Mayıs 2008, 10:25 | Mesaj No:33 | |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Hazır Cevaplar Alıntı:
| |
06 Mayıs 2008, 18:05 | Mesaj No:35 |
Cvp: Hazır Cevaplar Sır Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: - Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir: - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: - Bende bilirim. | |
04Haziran 2008, 00:11 | Mesaj No:37 |
Durumu: Medine No : 1808 Üyelik T.:
11 Mayıs 2008 | atın nalı...düşüncelerin gülümsemesi... çok tatlı nükteler.... AT NALI UĞUR GETİRİR Mİ? Kadıköy Camiinde vaaz vermekte olan Osman Demirci Hoca'ya: - Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? - Demirci Hoca: - Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar. HAYATI SEYRETMEK Yazar Kazancakis, bir ihtiyara "neye bakıyorsun?" diye sorduğunda, ihtiyar adam gözlerini akan sudan ayırmadan şu cevabı verir: - Hayatıma oğlum, akıp giden hayatıma. SELÂMDAKİ İNCELİK Muzaffer Ozak Hoca'nın sahaflar çarşısındaki dükkanına giren bir genç: - Selâmunaleyküm babalık... diye selâm verince, hazret selâmı alır: - Aleykümselâm kurukalabalık... ÖRTÜNMEK İÇİN GİYİNMEK! İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü varmış. Davetten çıkınca, bir gazeteci sormuş: - Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi? Gandi, hiç aldırmadan cevap vermiş: - Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi. HUZUR Zeynel Âbidin Hazretleri abdest alırken sapsarı kesilirdi. Sebebini sorduklarında şu cevabı verdi. - Kimin huzurunda durduğumu düşünürseniz, sebebini anlarsınız... KABRİSTAN Hz. Ali, mezarlığa neden sık gittiğini soranlara şu cevabı vermiş: - İki sebebi var. Anlattıklarıma itiraz etmiyorlar ve arkamdan gıybetimi yapmıyorlar. ÇINAR AĞACI MAYDANOZUN NESİ OLUR? Selim Gündüzalp, sosyoloji hocaları olan rahmetli Seyid Ahmet Arvasi'ye: - Hocam demiş, "insan maymunun gelişmiş şeklidir" diyorlar. Ne dersiniz? Seyid Ahmed Arvasi şu cevabı vermiş: - O mantığa göre, çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir. MEZARTAŞI YAZISI Behlül Dânâ'ya biri sorar: - Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım? Behlül Dânâ şu cevabı verir: - Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter." ÖLÜLER ÇİÇEK KOKLAMAZ Amerika'lı iş adamı, bir Çinli'yle alay ederek sormuş: - Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek? Çinli, başını kaldırmadan cevap vermiş: - Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman. HAYAT NE ZAMAN BAŞLAR? - Hayat kırkından sonra başlar, diyen bir kişiye Said Turhan şu karşılığı vermiş: - Eğer otuz beşinde ölmezsen!.. , ÖLÜM NEDİR? Talebelerinden biri, Konfüçyüs'e: - "Ölüm nedir?" diye sorduğunda, Konfüçyüz'ün cevabı şu olmuş: - Hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim. HER KOYUN Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine: - Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır. Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül. Halife, kendisini sıkıştırdığında: - Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder. ORUÇ NASIL ŞİŞMANLATIR? Hekimoğlu İsmail'e, "Ramazan olmasına rağmen biraz kilo almışsınız?" dediklerinde: - Maalesef öyle oldu, demiş. Çünkü iki kişilik yemek yiyor, bir kişilik oruç tutuyorum. RİYAKÂRA CEVAP Adamın biri, Hz. Ali'yi gıyabında yani ardından kötülediği halde yüzüne karşı övmeye başlayınca, ondan şu karşılığı almıştır: - Söylediklerinden daha aşağı, fakat içinden geçirdiklerinden daha üstünüm. BAKIŞ FARKI! Adamın biri, Muhammed Bin Vâsi'nin bacağındaki yarayı görüp, "Sana acıyorum" dediğinde, ondan şu cevabı almış: - Ben, aynı yaranın gözümde çıkmadığına şükrediyorum. SUSTURUCU TEDAVİ Zamane gençlerinden biri, bir toplantıda Mehmed Âkif'i küçük düşürmeye çalışıp: - "Affedersiniz, demiş. Siz baytar mısınız?" Mehmed Âkif, hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: - Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu? MÜJDE Harun Reşid'in vezirlerinden biri, Behlül Dânâ'ya latife yollu takılarak: - "Müjde sana ey Behlül, Sultanımız seni, domuzlarla maymunlara çoban tayin etti" dediğinde, Behlül şu cevabı vermiş: - Öyle ise kulaklarını aç da emirlerimi yerine getirmeye hazırlan. ZOR AMA GÜZEL Cüneyd-i Bağdâdî'ye: "Sabır nedir?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş: - Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır. YETMEZ Mİ? Asr-ı saadetteki muhteşem hadiselerden duygulanan bir genç: - "Keşke Peygamberimiz'in (sav) devesi olsaydım" deyince, Ali Suad atılmış: - Ümmeti olman yetmiyor mu? PEYGAMBER HÂNESİ Hz. Mevlânâ, evlerinde yiyecek olarak hiçbir şey kalmadığını söyleyen hanımına tekrar tekrar sormuş: - Gerçekten hiçbir şey kalmadı mı? - Evet, demiş eşi. Hiç yiyeceğimiz kalmadı. O yoklukta tükenmez hazinelerin sahibini bulan Mevlânâ, ellerini kaldırıp: - Allah'ım sana hamd-ü senâlar olsun, diye şükretmiş. Evim, Peygamber hanesine benzedi. DERDİN DEVASIZI... İbn-i Sinâ'ya: - Dünyada devâsı olmayan bir dert var mıdır? diye sorduklarında: - Derdin devâsızı, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır, cevabını vermiş. BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle, dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal)'a sormuşlar: - "Sizdeki bilginin çok azına sahib olmalarına rağmen sizden çok daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?" Şöyle cevap vermiş: - Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için! HERKES YANINDAKİNİ VERİR! Kendisine hakaret edilen Hz. İsa'ya (a.s.): - "Niçin karşılık vermediniz?" diye sorduklarında: - Herkes yanındakini verir, demiş. Onda olan, benim yanımda yoktu. KAZA ETMEK Yolculardan biri, otobüs şoförünün yanına gider ve namaz vakti geçmeden bir mola vermesini rica eder. Şoför sinirlenerek: - Kaza edin efendim, der. Ne olur yani? Adam, sakin sakin cevap verir: - Ben kaza etmeden, ya sen kaza edersen? RUHLAR NEREYE GİDER? İbn-i Abbas hazretlerine "Ruhlar cesetlerinden ayrılınca nereye giderler?" diye sorduklarında, o yüce insandan şu cevabı almışlar: - Yağı biten kandillerin ışığı nereye gidiyorsa, oraya... KADER Kenân Rıfâi'ye sormuşlar: - Madem ki neticede kaderin dediği oluyor. O halde niçin çalışıyoruz? Şu cevabı vermiş: - Çalışmak da kaderin icabı olduğu için! İFTİHAR Şeyh Şâmil, çarlık idaresi tarafından yakalanıp esir edildiğinde, Çar II. Aleksandır: - Sizin gibi büyük bir insanı misafir etmekle iftihar ederim deyince, Şeyh Şâmil'in cevabı şu olmuş: - Siz benim misafirim olsaydınız, ben daha çok iftihar ederdim. İNSAN ve TANSİYON - "İnsan, kâinata hakim bir varlıktır" diyen felsefe öğretmenine, öğrencilerden biri, şu cevabı vermiş: Tansiyonuna bile hakim olamayan insan, kâinata nasıl hakim olur? |
04Haziran 2008, 00:12 | Mesaj No:38 |
Durumu: Medine No : 1808 Üyelik T.:
11 Mayıs 2008 | Cvp: atın nalı...düşüncelerin gülümsemesi... KORKUYA GEREK YOK Bir Rus generali, Şeyh Şâmil'in iştahını abartarak "Beni yemenizden korkuyorum" deyince, Şeyh Şâmil: Boşuna korkmayın efendi, demiş. Bizim dinimizde domuz eti yemek haramdır, TAKVA NE DEMEK? Ebu Hureyre "takva"nın ne olduğunu soranlara: - "Siz hiç dikenli yoldan geçtiniz mi?" dedi. Onlar da "Evet geçtik" dediler. Bunun üzerine: "O halde oradan geçerken ne yaptınız?" diye sordu. Onlar: - Dikenlerden sakındık, dediler. - İşte takva da, günah ve hatalardan sakınmaktır, cevabını verdi. İNSANIN MAHARETİ Bir sohbet sırasında, Ârif Nihat Asya'ya: -Eğilir, bükülür, katlanır ve istenilen şekle kolayca sokulur bir cam keşfedilmiş, derler. Ârif Nihat Asya, şöyle cevap verir: - Desenize, eninde sonunda camı da kendimize benzettik! GÖNDERİLEN, GÖNDERENDEN HABERCİDİR Dahi kumandan Halid Bin Velid Hazretlerinden, Efendimizi (s.a.v.) anlatmasını istemişler. - Bu hususta son derece acizim demiş. Israr etmişler. Gönderilen, gönderenin şanına lâyık olur, buyurmuş. Onu gönderen Allah (c.c.) olduğuna göre, gerisini anlayın artık. GÜNLÜK Bir Hıristiyan, Ahmed Vefik Paşa'ya: - Camilerinizde niçin günlük (bir çeşit koku) yakmıyor sunuz? diye sorduğunda, ondan şu cevabı almış: - Bizimkiler abdestlidirler. Yellenmezler. Onun için günlük yakmıyoruz. HAKLI TENKİT Eflâtun, bir grup arkadaşı arasında oturan Sokrat'a: - Geçen gün bir arkadaşını herkesin arasında azarladın, diye çıkışmış. O sözleri baş başa kaldığın zaman söyleyemez miydin? Sokrat, soruya soruyla karşılık vermiş: Beni böyle azarlamak için, baş başa kalmamızı bekleyemez miydin? OLMADIĞI YERİ GÖSTERİN Materyalist öğretmen, öğrencisine: - Söyle bakalım, demiş. Allah nerede? Eğer bilirsen portakal vereceğim. Öğrencinin cevabı şu olmuş: - Siz bana O'nun olmadığı yeri gösterin, ben size bahçe dolusu portakal vereyim. , HANGİSİ İÇİN İYİ? Zengin bir adam, İslâm büyüklerinden birine: - "Bin altınım var, size versem ne dersiniz?" diye sorduğunda, şu cevabı almış: Verirseniz sizin için iyi olur. Vermezseniz de benim için. HER ŞEYE İYİ YÖNÜYLE BAKMAK Hz. Lokman'a: - "Edebi kimden öğrendin?" diye sormuşlar. Şu cevabı vermiş: - Edepsizlerden. EŞSİZ CÖMERTLİK Hz. Ebû Bekir'in cömertlikte de bir eşi yoktu. Bir defasında cihad için yardım istendi... Bütün sahabiler koşuştular. Kimi malının yarısını, kimi dörtte birini getirmişti. Hz. Ebu Bekir'in getirdiği ise, malının tamamıydı. Resulûllah (a.s.v.) kendisine sordu: - Ailene ne bıraktın? Hz. Ebubekir, cevap verdi. Allah ve Resûlü'nün muhabbetini!.. KANAAT Bir talebe, hikmet sahibi bir zât ile sohbet ederken: - Cennet'te küçük bir yerim olsa bana yeter deyince, o zât şu cevabı verdi: - Âhiret için ettiğin kanaati, keşke dünya için de etseydin. GÜZEL İNSANLAR Sahabelerden biri, Hz. Ebûbekir'in yanına gelerek: - Çok günahkarım, der. Benim için dua eder misiniz? Hz. Ebûbekir: Yâ Rabbi, der. Bir günahkar, bir diğerinden dua istiyor. İkisini de affeyle. BİLİNMEYEN LEVHALAR İngiliz Büyükelçisi, eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan "Yâ Hafîz" (Muhafaza eden Allah (c.c.) ) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşa'ya bunların ne olduğunu sormuş. Fuad Paşa, İngilizin anlayacağı dille cevap vermiş: - O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır. ÇOK YÜZLÜLER Mehmed Âkif, iki yüzlü insanlara çok kızardı. Bir gün bir arkadaşına şöyle dedi: - İki yüzlüleri artık sever hale geldim. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım. UYKU KARDEŞLİĞİ Mevlânâ Hazretleri, talebelerinden biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler. Yanındaki talebesi: - Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bunlardan ibret alsa. Mevlânâ, tebessüm ederek karşılık verir. Aralarında bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini. KALEMİN İŞİ ZOR Ünlü gazeteci ve yazarlardan Velid Ebüzziya, İstiklâl Mahkemesi'nde yargılanıp beraat ettikten sonra, genç meslektaşlarına nasihat etmiş: - Şu sıralarda sakın fincancı katırlarını ürkütmeyin... Yusuf Ziya Ortaç, başını sallayarak: Bu söylediğin imkansız üstadım, demiş. Zira ortalıkta o kadar çok katır var ki!.. DÜNYANIN YÜZÜ Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyrani'ye: - Bende dünyayı görecek göz mü kaldı? diye şikayette bulununca, söz eri Seyrani: Hiç üzülme dostum demiş. Zaten dünyada da bakılacak surat kalmadı. ATLIYA CEVAP Efendimiz (s.a.v.) sahabelerine bir ikram sırasında hizmette bulunurken, uzaklardan gelen bir atlı yanlarına yaklaşarak, - Bu kavmin efendisi kim? diye sordu O'nu arıyorum. Efendimiz (s.a.v.) bu soruya, gurur olur endişesiyle "benim" diye cevap vermedi. Ve o anda sahabelerine hizmet etmekte olduğundan, asırlar boyunca yankılanan ve aynı zamanda atlı adama cevap niteliği taşıyan şu sözlerle mukabele etti: Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir. SAĞLAM İŞ Mehmed Âkif, Berlin'den döndüğünde sormuşlar: - Berlin'de ne var ne yok üstad! Şöyle cevap vermiş: - Gördüğüm kadarıyla işleri dinimiz gibi sağlam; dinleri ise işlerimiz kadar çürük. MUTLULUK Tolstoy'a "nasıl mutlu oluyorsunuz?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş: Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımı ise hiç düşünmeyerek. İMTİHANSIZ GEÇMEK YOK Öğretmen, öğrencilerin aklını karıştırmak için: - Çocuklar demiş. Allah hepimizin cennete gitmesini istediği halde, neden bizi dünyaya göndermiş? Çocuklardan biri, soruya karşılık vererek: Öğretmenim demiş. Şüphesiz ki siz bizim sınıf geçmemizi istiyorsunuz. O halde neden hepimize geçerli not vermeyip imtihan ediyorsunuz? NE BAL VAR, NE DE PEKMEZ... A. Geylanî Hazretlerinin üzerine hiç sinek konmazdı. Onun bu haline vakıf olanlardan biri sordu. - Üzerinize sinek konduğunu hiç görmüyoruz? Sebebi nedir? Şu cevabı verdi: Niçin konsun ki? Üzerimde ne dünyanın pekmezi var, ne de ahiretin balı... ALIŞVERİŞE GELDİK... İbn-i Muhayrız isimli din alimi, elbise almak için bir mağazaya girdiğinde, içerdekilerden birisi onu tanıdı ve dükkan sahibine: - Bu zât, İbn-i Muhayrız'dır, dedi. İbn-i Muhayrız kendisine özel bir muamele yapılmaması için hemen dışarı çıkarken: - Biz paramızla birşeyler almaya geldik, dedi. Dinimizle değil. İHLASLI OLMAK Yahya bin Muaz'a: - Kul ne vakit ihlaslı sayılır? diye sormuşlar. Cevaben şöyle buyurmuş: - Kendisini öven insanla, tenkid eden insanı bir gördüğü vakit... SİZ DE ORTAKSINIZ Süfyan-ı Sevrî, evinin kapısı önünde bir dostuyla sohbet ederken, önlerinden son derece süslü giyinmiş bir adam geçti. Dostu bu adama hayranlıkla bakarken, Süfyan-ı Sevrî ona şöyle buyurdu: - Eğer sizler gıpta ile bakmamış olsaydınız, bu adam böyle süslenip israfa girmezdi. Hayranlığınızı ifade eden tavrınızla bu adamın 'israf' günahına siz de ortak oluyorsunuz REHBER BÖCEK Ebü'l-Haccac Aksurî'ye: - Maneviyatta rehberin kim? diye sorduklarında: - Bir böcek, dedi. Alay ediyor sandılar. İzah etti: - Dışarıda gezerken, fener direğine çıkmak isteyen küçük bir böcek gördüm. Kaygan olduğu için yarı yoldan düşüyor, fakat hiç yılmıyordu. Yüzlerce defa aynı hareketi tekrarladı. Onu o halde bırakıp mescide gittim. Çıktığımda bir de ne göreyim, direği tırmanmış, fenerin yanında duruyor. O hayvan engellerden yılmama ve sebat etme konusunda rehberim oldu. BİR ÖKÜZ UĞRUNA Oğlunun okuması için çiftliğindeki bütün inekleri satan bir köylü, onun bir şey öğrenemediğini görünce: - Ne bahtsız adammışım, diye söylenmiş. Bir öküz uğruna ne inekler feda ettim. MALIN NEREDE? Hasan el-Basrî, "Ben ölümden korkuyor ve onu sevmiyorum" diyen birine şu cevabı vermiştir: - Malını geride bıraktığın için ölümü sevmiyorsun. Eğer malını ileriye (ahirete) gönderseydin, peşinden gitmek isteyecektin. |
04Haziran 2008, 08:50 | Mesaj No:39 | |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: atın nalı...düşüncelerin gülümsemesi... Alıntı:
medineli kardeşim beyaz olan başlıkları okunmadığı için mavi yaptım hakkını helal et..
__________________ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. | |
04Haziran 2008, 13:40 | Mesaj No:40 | ||
Durumu: Medine No : 1808 Üyelik T.:
11 Mayıs 2008 | Cvp: atın nalı...düşüncelerin gülümsemesi... Alıntı:
rabbim razı olsun belgin editorum, ne demek, en guzelı olmus... canımsın, okudugun için tsk ederim | ||
Konuyu Toplam 7 Kişi okuyor. (0 Üye ve 7 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ebu Hanife’den Hazır Cevaplar | FECR | Serbest Kürsü | 2 | 11 Temmuz 2018 15:07 |
Çocuğunuz İlkokula Hazır mı? | EyMeN&TaLhA | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 08 Eylül 2014 08:55 |
Süper hazır cevaplar | umut628 | Bilgi Dağarcığı | 0 | 02 Eylül 2014 00:40 |
Malkom X'den; Bayanlara Düşündürücü Tavsiyeler | tevhid_ | Videolar/Slaytlar | 5 | 23Haziran 2014 18:16 |
İskilipli Atıf Hocanın şehadeti ve gıyabında düşündürücü komplolar. | mdm1 | Alimler(Rh) | 0 | 27 Kasım 2011 06:09 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|