Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KUR'ÂN-I KERİM.::. > Kurân-ı Kerîm > Kur'ân-ı Kerim Genel

Konu Kimliği: Konu Sahibi İmamHüseyin,Açılış Tarihi:  26 Nisan 2009 (03:56), Konuya Son Cevap : 02 Kasım 2009 (01:03). Konuya 3 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 26 Nisan 2009, 03:56   Mesaj No:1
Medineweb Usta Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:İmamHüseyin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7571
Üyelik T.: 20 Mart 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 279
Konular: 242
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart KURAN'DA FİTNE

KURAN'DA FİTNE

Doç. Dr. Mesut ERDAL *
Özet
Kur’an’da, önemli anahtar kavramlar vardır. Bu kavramlardan biri de, “fitne”dir. Arapça’da farklı anlamlara gelen bu kavramı biz, Kur’an ayetleri veya Kur’an‘ın bütünlüğü çerçevesinde ele aldık.
Kur’an’da fitne kavramının başlıca şu anlamlara geldiği görülür: Bir kimseyi dininden döndürmek için maddi ve manevi eziyet etmek, sınamak veya imtihan etmek. Fitne kavramı, Allah’a nisbet edildiğinde imtihan ve sınama; insanlara nisbet edilerek kullanıldığında ise, bir insanı inancından ve dininden döndürmek için işkenceye maruz bırakmak anlamıyla karşımıza çıkmaktadır.


Giriş
Fitne kelimesi Arapça’da F-T-N fiil kökünden türetilmiş bir isimdir. Fitne kelimesinin en eski anlamları, madeni ateşte eritmek, bir insana sahip olduğu fikrinden ve dininden döndürmek için eziyet etmek, aklını çelmek veya ayartmak, ‘AN’ harfiyle kullanıldığı zaman da, ...den vazgeçirmektir. İnsanın içine aşk ateşi düşürdüğü veya gönlünü çelerek mantıklı düşünmesini engellediği için kadına “fettân” denilmiştir. Aynı kelime, kişinin aklını karıştırıp ahlakını bozan ve cezaya çarptırılmasına sebep olan şeytan için, ayrıca zarar verme anlamında hırsız için de kullanılmıştır (1). Kur’an’da ise bu kavram daha çok beşerî alana yayılarak çok daha farklı anlamlarda ifade edilmiştir. Ancak Seyyid Şerif Cürcâni ve Tehânevî gibi alimler, bu kelimeyi, “gerçek altını hilelisinden ayırt etmek için ateşe tutmak” anlamından hareketle, “insanın iyi veya kötü olduğunun açığa çıkmasına vesile olan şey” diye tarif etmişlerdir (2). Böylelikle fitnenin olumlu yanına da dikkat çekmiş olmaktadırlar. Nitekim Kur’an’da bir çok ayette imtihan anlamında kullanılmış olması da bunu ifade eder.


Fitne kelimesi Kur’an’da otuz dört ayette geçmekte, yirmi altı ayette ise türevleri zikredilmektedir. Fitne, bulunduğu ayetlerin bağlamları ya da ayetlerin tefsirlerine ilişkin rivayetler dikkate alınarak farklı anlamlarla açıklanmıştır: Bunlar, şirk, sapkınlığa götürmek, öldürmek, alıkoymak, mazeret, hüküm ve yargı, günah, hastalık, ibret, ceza, azap, yakmak, imtihan ve delirmek (cünûn) şeklinde özetlenebilir (3).


Fitne kavramının kullanım alanı, Kur’an’da, ilk insan Hz.Âdem’in şeytan tarafından fitneye maruz bırakılmasından başlar (4), diğer peygamberler ve tüm insanları ihtiva eden bir sünnetullah (5) olarak nihayet bulur ve Kur’an’a has yeni bir kavram haline gelir. Bu bağlamda inananlar ile inanmayanlar arasındaki mücadeleler ve inkarcıların müminlere revâ gördüğü işkence ve eziyetler, insanların başlarına gelen her türlü belâ ve musîbetler, kısaca belirtmek gerekirse insana yaratılıştan verilen istidatlar ve sonradan bu istidatlarını işleterek ve geliştirerek elde ettiği tüm nimetler birer fitnedir veya imtihan vesilesidir. Belirtmemiz gerekir ki, diğer anlamların yanısıra, Kur’an’ın fitne kavramına en çok yüklediği anlam, din ve inanç konusundaki baskı ve işkence olmuştur.

I. FİTNE- DİN HÜRRİYETİ İLİŞKİSİ:

Kur’an’da fitne kavramının söz konusu edildiği ayetlerde en çok dikkat çeken husus, şüphesiz ki, dinî inançlarının gereğini yaşamak isteyen insanlara yapılan şiddet, işkence ve sindirme konularını işle-yen ve bu tür davranışları kınayan pasajlardır. Bu nedenle fitneyi, ön-celikle din ve inanç hürriyetini engelleme bağlamında incelemek ve ortaya koymak istiyoruz:
Din ve inanç hürriyeti herhangi bir dine inanan kişi veya zümrelerin o dinin emirlerini hiçbir engelle karşılaşmadan yerine getirebilme halidir. İnsan hürriyetleri içinde en önemlisi din hürriyetidir. Bu önem onun dayandığı kaynaktan gelmektedir (6).

Fitne ise inanan bir kişinin inancını yaşama özgürlüğüne veya inanç hürriyetine engel olunmasıdır. Başta belirtildiği gibi dininden döndürmek için eziyet edilmesidir. Eğer bir ferdin dinini yaşamasına engel yoksa fitne de yok demektir. Bu konuya ilişkin olarak İbn Ömer’in tavrı ve fitneye yüklediği anlam da bizim verdiğimiz anlam ile paralellik arzeder:
“İbn Ömer’e İbnu’z-Zübeyr Olayı (7) konusunda iki adam gelir ve şöyle derler:
-Gördüğün gibi bir kısım insanlar ayrılığa düştüler. Sen ki Ömer’in oğlu ve Rasulullah’ın arkadaşısın. Dışarıya çıkmana (olaya müdahale etmene) engel olan nedir?
İbn Ömer: Bana engel olan şey, Allah’ın, kardeşimin kanını haram kılmasıdır.
Dediler ki: Allah, “onlarla fitne kalmayıncaya kadar savaşın” buyurmadı mı?
İbn Ömer: Bizler fitne kalmayıncaya kadar savaştık ve din Allah’ın oldu. Siz ise fitne olması için ve din de Allah’tan başkasına ait olması için savaşmak istiyorsunuz.’
Diğer bir rivayette ise İbn Ömer’in tavrı yine aynıdır:
Bir adam İbn Ömer’e geldi ve şöyle dedi:
-Ey Ebu Abdurrahman, neden bir sene hacca ve bir sene umreye gidiyor ve bu arada cihadı terkediyorsun. Halbuki Allah’ın cihada ne kadar teşvik ettiğini de biliyorsun!
İbn Ömer: Ey benim yeğenim, İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah ve Rasul’üne iman, beş vakit namaz, Ramazan orucu, zekat vermek ve hacca gitmek.
Adam şöyle dedi: Ey Ebu Abdurrahman, Allah’ın kitabında zikrettiği şu ayetleri dinlemiyor musun? “Eğer inananlardan iki gurup savaşırlarsa aralarını bulun. Biri diğerine saldırırsa, o saldıranlarla Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın” (bkz. 49.Hucurât/ 9) ve “Onlarla fit-ne kalmayıncaya kadar savaşın.” (bkz. 2.Bakara/ 193; 8.Enfâl/ 39).


İbn Ömer: Biz bunları Rasulullah zamanında ve müslümanlar henüz az iken ve bir adam dininden dolayı fitneye uğratılırken yaptık. Adama ya öldürür veya işkence ederlerdi. Bu durum müslümanlık çoğalıncaya ve fitne kalmayıncaya kadar devam etti...” (8) Görüldüğü üzere İbn Ömer fitne kavramını aslî anlamına uygun olarak anlamış ve kelimeye tam karşılığını vermiştir.

“Fitne Kalmayıncaya Kadar Savaşmak” Ayetinin Anlamı:

Müfessirlerimiz, “fitne kalmayıncaya ve din tamamıyla Allah’ın oluncaya kadar savaşın” (9) ayetiyle “dinde zorlama yoktur”(10) ayeti arasında bir uzlaşmazlık olduğu düşüncesiyle iki ayeti telife çalışmışlardır. Bu bağlamda, dinde zorlama olmayacağını bildiren ayetin savaşı emreden ayetlerce nesh edildiğini (hükmünün kaldırıldığını) söyleyenler bile olmuştur (11). Çağdaş müfessirlerimizden Prof. Dr. Sü-leyman Ateş söz konusu ayetleri şöyle uzlaştırmaktadır:
“Müşriklerle savaş fitnenin ortadan kalkması için emredilmiştir. Demek ki, cihadın gayesi vicdanlardan baskıyı kaldırmaktır. “Dinde zorlama yoktur” ayetiyle “fitne kalmayıncaya kadar savaşın” ayeti arasında bir aykırılık yoktur. Arabistan müşriklerine din hürriyeti ta-nınmamıştı. Çünkü onlar İslam’ın en büyük düşmanı idiler. Şirk onları İslam’la savaşmağa, İslam’ın serbestçe tebliğine engel olmağa yöneltiyordu. Onun için Hz. Peygamber bu fitne kaynağını kurutmak istemiştir. Evet İslam’da ikrah yoktur; fakat, ikrahın olmaması, fitnenin bulunmaması şartına bağlıdır. Fitne yoksa dinde ikrah da yoktur. Fitne varsa din o fitnenin kaldırılmasını emretmektedir.” (12) Kısaca ifade etmek gerekirse, “fitne kalmayıncaya kadar savaşmak” ayetinde geçen fitne, dinî hakikatlerin başkalarına tebliğ edilmesini çeşitli yollarla engellemek olmalıdır.


A. Fitne ve Ashâbu’l- Uhdûd Kıssası:

Mekke’deki müminlere yapılan eziyetlere mukabil onlara moral vermek ve kendilerinden önceki müminlerin daha şiddetli işkencelere maruz bırakıldıklarını hatırlatmak amacıyla indirilen (13) Ashâb-ı uhdûd kıssası, bize fitne kavramının anlamını daha müşahhas olarak anlatır: “Kahrolsun o tutuşturulmuş ateşle dolu hendeği hazırlayan Ashâb-ı uhdûd! Hani onlar ateşin başında oturur, müminlere yaptıklarını seyrederlerdi. Onların müminlere bu işkenceyi yapmalarının tek sebebi, müminlerin göklerin ve yerin tek Hâkimi, Azîz ve Hamîd olan Allah’a iman etmeleri idi. Allah her şeye şâhiddir. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara işkence edip de, sonra tevbe etmeyenler var ya, işte onlara cehennem azabı var, yangın azabı var.”(14)


“Ashâb-ı Uhdûd” ile ilgili olarak, tefsirlerde birçok rivayetler mevcuttur. Ancak bunlardan en meşhuru Yemen hükümranlığını ele geçiren Zû Nüvâs hakkında olan rivayettir ki, İbn Hişâm söz konusu riva-yeti şöyle kaydeder:
“Zû Nüvâs, askerleriyle birlikte Necran’lı hıristiyanların üzerine yürüdü, onları Yahudiliğe davet etti. Onları Yahudilik ile ölüm arasında muhayyer bıraktı ve onlar da ölümü tercih ettiler. Kimisi ateşte yakıldı, bazısı kılıçtan geçirildi ve müsleye (15) maruz bırakıldı. Yaklaşık yirmi bin insan katledildi. İşte Allah,bu münasebetle Burûc suresindeki ilgili ayetleri (85.Burûc/4-10) ayetlerini inzal buyurdu’(16).


B. Fitne- İbâdet İlişkisi:

“Yeryüzünde sefere çıktığınızda eğer kafirlerin sizi fitneye uğratmasından korkarsanız namazı kısa tutmanızda bir beis yoktur. Şüphe-siz inkar edenler size apaçık düşmandırlar.” (17)


Bu ayet, sefer halinde namazın kısaltılması Sünnet’teki uygulamalarla sabit olan bir konu olduğu halde (18), muhtemelen sünneti desteklemek amacıyla, tefsirlerde de, sefer halinde namazın kısaltılmasına delil olarak getirilmiştir (19). En uygun yorum şöyle olmalıdır kanaa-tini taşıyoruz:
“Buradaki kısaltmak (kasr) rekatların sayısında değildir. Bu zaten yolcu için genel anlamda verilen bir ruhsattır ve bu ruhsat için fitne korkusu bahis konusu değildir. Ayetteki fitne korkusu halinde verilen yeni ruhsat, yolculuğa çıkan herkes için verilen ruhsat değildir. Bu ruhsat, fitne durumunda, hareketsiz, ruku ve secdesiz durmak ve teşehhüd için oturmamak ve îmâ ile kılmak gibi bizzat namazın niteliğindeki bir kısaltmaktır...”(20).


İbn Abbas ve Tâvus’tan gelen rivayette şöyle denilmiştir: “Ayette ifade edilmek istenen kısaltma, namazın sıfatları hususundaki kısaltmadır. Mesela, rükû ve secdeyi terk ederek îmâ ile namaz kılmak, ayakta değil de binek üzerinde iken namazı eda etmek gibi. Hatta korku halinin dışında yürüyerek namaz kılınamaz iken, korku durumunda yürüyerek dahi namaz kılmak caizdir.”(21).


Hülâsa bu ayette namazın kısaltılmasının illeti; fitne, işkence veya öldürülme korkusu ve hoş olmayan durumlarla karşılaşma endişesi gibi durumlar olmaktadır. Ancak bu gibi hallerde kullanılacak olan söz konusu ruhsat geçicidir ve korku durumunda söz konusudur.

Devam Edecek............
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi İmamHüseyin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
MUHAMMED MUSTAFÂ'SIN Şiirler ve Şairler AŞK'ÜL İSLAM 1 2408 09 Mayıs 2009 14:06
Rahmetli İmam Humeyni’den bir şiir Şiirler ve Şairler İmamHüseyin 0 2730 09 Mayıs 2009 14:04
MÜSLÜMAN COĞRAFYASINA AĞIT Şiirler ve Şairler namzet davadar 1 2125 09 Mayıs 2009 14:03
MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR Şiirler ve Şairler Yitiksevda 3 2633 09 Mayıs 2009 14:01
MÜSLÜMANLIK NEREDE! Şiirler ve Şairler Mahru 3 2361 28 Nisan 2009 23:39

Alt 28 Nisan 2009, 14:59   Mesaj No:2
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Muvahhid isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7913
Üyelik T.: 24 Nisan 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 16
Konular: 2
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KURAN'DA FİTNE

Kur’an’da fitne kavramının söz konusu edildiği ayetlerde en çok dikkat çeken husus, şüphesiz ki, dinî inançlarının gereğini yaşamak isteyen insanlara yapılan şiddet, işkence ve sindirme konularını işle-yen ve bu tür davranışları kınayan pasajlardır
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 Mayıs 2009, 23:04   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart RE: KURAN'DA FİTNE

“Yeryüzünde sefere çıktığınızda eğer kafirlerin sizi fitneye uğratmasından korkarsanız namazı kısa tutmanızda bir beis yoktur. Şüphe-siz inkar edenler size apaçık düşmandırlar.” (17)
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Kasım 2009, 01:03   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart RE: KURAN'DA FİTNE

Kur’an’da, önemli anahtar kavramlar vardır. Bu kavramlardan biri de, “fitne”dir. Arapça’da farklı anlamlara gelen bu kavramı biz, Kur’an ayetleri veya Kur’an‘ın bütünlüğü çerçevesinde ele aldık.
Kur’an’da fitne kavramının başlıca şu anlamlara geldiği görülür: Bir kimseyi dininden döndürmek için maddi ve manevi eziyet etmek, sınamak veya imtihan etmek. Fitne kavramı, Allah’a nisbet edildiğinde imtihan ve sınama; insanlara nisbet edilerek kullanıldığında ise, bir insanı inancından ve dininden döndürmek için işkenceye maruz bırakmak anlamıyla karşımıza çıkmaktadır
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Haftanın hutbesi:15.01.2016-İMTİHANIN ADI: FİTNE alperkara Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 0 14 Ocak 2016 19:53
kuran SEHER GÜLÜ Soru Cevap Arşivi 5 04 Temmuz 2013 22:50
DİNLER ARASI DİYALOG=ÇAĞDAŞ BİR FİTNE HAREKETİ FECR Serbest Kürsü 8 23 Mayıs 2009 15:20
Kuran okumak ve dua etmek mi, yoksa Kuran ilmi öğrenmek mi daha faziletlidir? _bülbül_ Bilgi Dağarcığı 0 10 Nisan 2009 15:46
Kuran'da Yeryüzü Belgin Kur'ân-ı Kerim Genel 0 09 Nisan 2008 19:46

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.