|
Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi: 23 Şubat 2010 (13:39), Konuya Son Cevap : 07 Mayıs 2015 (22:33). Konuya 39 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
24 Şubat 2010, 11:27 | Mesaj No:11 |
Re: Nur suresi 31. Ayette geçen süslerini/ziynetlerini sözlerinden ne anlamalıyız?
Değerli Yitiksevda kardeşim araştırma yazımda sizin yazdığınız açıklamaları bende yazacaktım fakat yazı dahada uzamasın diye yazmadım. Bana göre bu açıklamalar çok doğru ve tamamına katılıyorum. Zaten Muhammet Esed in mealini almamdaki sebebide bu güzel açıklamaları idi. Diğer arkadaşlarıma da nasip olursa cevap vereceğim. SAYGILARIMLA halukgta
| |
24 Şubat 2010, 13:32 | Mesaj No:12 |
Re: Nur suresi 31. Ayette geçen süslerini/ziynetlerini sözlerinden ne anlamalıyız?
Çok değerli Abdulmelik kardeşim verdiğiniz cevaplardan ne kadar değerli bir insan olduğunuz belli oluyor. Karşı düşünceye takındığınız tavır beni rahatlattı, çünkü birçok yerde bu düşüncelerimden dolayı küfre varan hakaretler gördüm. Anlayışınızdan dolayı Allah sizden razı olsun. Değerli arkadaşım hadisler itikadi konularda delil olamaz, nedenine gelince rivayetler yoluyla günümüze aktarılan, kesin doğru olduğunu bilmediğimiz bilgiler eğer kur’anda hükmü verilmemiş ise asla bizler için delil değildir. Bu konu ile ilgili bir yazı eklemiştim yazıdaki ana fikrine tamamen katılıyorum ve hadislere bu yönde bakarak kur’an süzgecinden geçirmeden onun onay vermediğini almıyor, kabul etmiyorum. ( [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ) Şimdi de sizin saydığınız gerçekten ilim adamlarına değinmek istiyorum. Saydığınız tüm ilim adamları gerçekten en doğrusunu söylemişlerdir bunda hiç kuşkum yok, kuşkum o sözleri günümüze gelinceye kadar hiç değiştirmeden, eklemeden günümüze kadar doğru gelip gelmediğinedir. Bu konuda da zaten Rabbim ayetinde bizleri uyarıyor ve ne diyordu? Emin olmadığın sözlerin ardına düşme sorumlu olursun. Şimdi de bu sözleri Rabbin uyarısını düşünelim. Kur’anı ben koruyorum diyor Rabbim, peki günümüze 1400 yıl öncesinden gelen bizlere peygamberimizin sözüdür diye aktarılan sözleri, bilgileri kim koruyor? Bunu sorduğumda verilen cevap; Kur’anı koruyan Allah hadisleri de koruma altına almıştır diye cevap aldım. Elbette bu sözler yanlışa kılıf uydurmaktan öte gidemez. Hatırlayınız mezheplerin topladığı aynı konudaki hadislerin bile bir biriyle uyumu yoktur. Hatta bazen birbirinin tam tersidir. Bu durumda hangi mezhebin hadisi daha doğrudur diye bir soru gelecek. İşte hadislere kur’an ayeti gibi hiç şüphe etmeden yaklaştığımızda dini sakın bölmeyin diye bizleri uyaran rahmanı dinlemediğimiz sonucunda, Müslümanların birbirini öldürecek dereceye getirmesinin acı gerçeği çıkıyor ortaya. Hiçbir bilgi reddedilemez, hele bu bilgiler Allah ın elçisinden yana geliyorsa, fakat bizlere düşen bu konuda çok dikkatli olmalı ve bizlere ulaşan sözleri kur’an ile karşılaştırmalıyız. Mezheplerin kurulduğu ilk dönemlerde hadis toplayıcıları yaklaşık 500–600 civarında hadis toplamışlar. Bence bunların beklide tamamı doğrudur. Fakat günümüzde bu sayı 5000 civarlarına ulaştığını düşündüğümüzde ne kadar çok dikkat etmemiz gerektiği çıkıyor ortaya. Daha önce belki yazmışımdır bakın peygamberimiz bize bu konuda nasıl bir yol gösteriyor? Benden sonra, benim adıma söylenecek çok söz duyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olup olmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz. Her kim ki, ben söylemediğim halde bu sözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN. Değerli kardeşim ben peygamberimizin bizlere önerdiği bu yolu seçtim ve onun sözüdür dedikleri her bilgiyi kur’an süzgecinden geçirip ona danışıyorum. Çünkü peygamberimiz bizleri kur’an ile uyarma görevi almış ve hayatına onu geçirmiş bir peygamberdir. Bizlerin yaptığı bana göre en büyük yanlış, Peygamberimizin devrindeki geleneği günümüzde dinleştirmek olmuştur. O devrin giyimi, iklimsel yaşamı, adetleri din değil yaşam şekilleridir. Her zamana uyan değişmeyen emir yani dinin yaşam kaynağı, hüküm veren KURAN dır. Yukarıda din âlimlerinden bahsederken günümüzde onların sözleri olup olmadığını bilemeyiz, emin olamayız demiştim. Size bir örnek vermek istiyorum ve lütfen bu konuda düşünmenizi rica edeceğim. Bizler İmamı Azam Ebu Hanifeyi takip ettiğimizi söyleriz, ama inanın hayat görüşünü ve felsefesini zerre kadar bilmediğimiz için onun yolundan gittiğimizi zannederiz. Yine bu konuda yazdığım ve bu âlim insanın hayat görüşü ve İslam anlayışını okumadıysanız okumanızı rica edeceğim. ( [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ) İşte bize aktarılan ve İmamı Azamdan nakledilen o kadar hadis var ki, hâlbuki o âlim insan benim sözlerimi yazmayın çünkü bu sözler bugün içindir diyebilecek kadar âlim bir insandı. Kendi yaşadığı devirde her hangi mezhep kurmamış ölümünden sonra öğrencileri kurmuştur. Değerli kardeşim sizin söyledikleriniz hakkında sizin yorumunuz demek istemedim aslında, sizin inandığınız anlamında söyledim, eğer sizi kırdıysam istemeden özür dilerim. Gelelim verdiğiniz örnek hadislere. (sünette kadın sesi, erkeği tahrik etmek, kırıtarak sırıtarak konuşmak yürümek harammı değil mi? ) Gelelim bu bilginin doğru olup olmayacağına. Daha önce söylediğim gibi Rabbim in vermediği bir hükmü yasağı kimse veremez, önce buna inanmak gerekir. Eğer inanmadığımızda zaten ipin ucunun nereye gideceğini kimse tahmin bile edemez. Birlikte düşünelim kur’anı hatırlayalım Allah kadın sesinin erkeği tahrik ettiği konusunda bir açıklama yapmışmıdır? Kesinlikle hayır ama devamında söylediğiniz kırıtarak yürümek derseniz, burada aynı fikirdeyiz çünkü bu konuda ikaz eden birçok ayet vardır. Ama sırıtarak yani gülerek konuşma derseniz burada da durun derim. Kadın da elbette gülecek bu onunda hakkı ama elbette ahlak ve terbiye sınırları içinde. Şimdi gelelim haram sözüne. Gerçekten bu kelime Rabbim tarafından çok dikkatle ve itinayla özelliği olan, rabbin kesinlikle yapmayın sakın haaaa dedikleri yerlerde kullanılmıştır kur’anda. Bakın bizler bu kelimeyi nasıl her yerde kullanıyoruz. Bir konuda haram sözcüğünü kullanmamız için bu hükmün kur’andan verilmesi gerekir, daha doğrusu bunu Rabbim böyle söylüyor. Gerçekten yapılması yanlış olan bir konuya haran demek yerine, günah sözünü kullanmak çok daha doğru olur. Kadının ezan okuması ve erkekli bir topluma kur’an okumasının haram olduğunu söylemek, bana göre kur’anın onay verdiği bir durum, düşünce değildir. Onun için buna haram diyemeyeceğimiz gibi, günah da demek çok yanlış olur. Bu sözlerin sırf hadis altında peygamberimizin sözleridir diye nakledenlere inanmamız doğru olmayacağı düşüncesindeyim. Daha önce söylediğim gibi kur’andan onay almayan hiçbir sözü peygamberimiz söylemez. Kadının günümüze kadar bir minareye çıkıp ezan okumadığını söylemek, bunun Allah tarafından haram edildiğini, yasaklandığını göstermez. Allah haram ettiği her konuyu da bizlere rehber olsun diye indirdiği kur’anda açıklık getirmiştir. Değerli kardeşim çarşaf konusuna gelince elbette her fikre ve düşünceye sonsuz saygılıyım. Benim itirazım biz erkeklerin sanki kadınların düşünce ve aklı çok fazla yok muşta, onların yerine bizler düşünmeliyiz fikrini kafamıza yerleştirmemiz bana doğru gelmiyor. Bakın sizin şu cümlenize istinaden söyledim bunları. (buna erkek egemenliği demişsin. Eşim, kızım beni ilgilendirir ve onlardan sorumluyum. ) Elbette bizler eşlerimizden ve evlatlarımızdan sorumluyuz ama onların özgür iradelerine etki edecek ve onlar adına düşünecek kadar değil. Rabbim her insanın yaptığından sorumlu olduğunu söyler. Allah kur’anda verdiği çok güzel örneklerden ibret almazı gerektiğini hatırlatır. Hatırlayın Lut ve Nuh peygamberleri, onların eşleri iman etmeyen hatta hayâdan yoksul insanlardı, sizce bu örnekleri rabbim bizlere neden verdi dersiniz? O kadar önemli ipuçları var ki bu örneklerde. Bizler eşlerimiz, kızlarımız aman korunsun sakınsın diye toplumdan soyutlarsak onları kendimizce korumuş oluyoruz, ama hayatta kendi başlarına kaldıklarında bu sefer şaşırıyor ve yanılıyorlar. Onlara bizlerin vereceği kur’anın ruhunu aşılamak ve doğru, iffetli bir insan nasıl olur onu anlamaları için çaba göstermek olmalıdır. Daha açıkçası Rabbin rehberi ile karşı karşıya getirmeliyiz. Değerli kardeşim bakın bizler kadınlarımızı aslında bu düşünceyle ne yapıyoruz sizin sözünüzle aktarmak isterim. (çünkü çarşaf giyen kadın adeta kıyafetin içinde yok oluyor.) Bizler kadını neden yok etmek çabası içindeyiz bunu anlayamıyorum. Hâlbuki hatırlayın peygamberimiz devrinde kadınlarımız dahi savaşta yerini almışlardı. Eğer onları saklasaydı, saklama gereği olsaydı peygamberimizde saklamazmıydı? Kur’anı hatırlayın siz kadının süslenmesi konusunda çok sert bir tavrınız var, acaba Rabbim neden bu konuda tam tersini düşünüyor dersiniz? Bakın süs eşyası konusunda hiçbir ayrım yapmadan iman edenlerin süslenmeleri için denizden bile süs eşyaları çıkarılacağını ve bunun sizler için olduğunu söylemesi sizin dikkatinizden mi kaçtı acaba? Bazı ayetleri hatırlayalım. Araf 26: Ey âdemoğulları! Size, çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik. Ama takva giysisi en hayırlısıdır. İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor Araf 31: Ey âdemoğulları! Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez Araf 32: De ki: "Allah'ın, kulları için çıkardığı süsü, güzel ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Dünya hayatında inananlar için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindirler." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyor Değerli arkadaşım bakın rabbim sizlere süs kıyafeti indirdim diyor, hiç erkek kadın ayrımı yapmadan. Hatta mescitlere gittiğinizde süslü güzel kıyafetlerinizi giyinin diyor, devamındaki ayette ise bakın sizin sözlerinizi doğrulamayan, tüm bunları kim haram etmiş diye soruyor. Ben süsü iman edenler için hem bu dünyada hem de kıyamet gününde onlar için indirdim diyor. Fakat biz süslenmeyi, güzel kokular sürmeyi biz erkeklere has kılıp kadınlara, biz erkekleri tahrik eder size haramdır diyoruz. Acaba yukarıdaki ayetlere bu düşünce uyuyor mu? Helal haram konusunda verdiğiniz örnek çok ilginç, aslında kuran bu sorunuza cevap veriyor, hatta insan eti de yemeyin diye bir söz yok diye de bu sorunuzu genişletebilirsiniz. Rabbim kur’anda insan öldürmenin büyük günahlar dan olduğunu birçok ayetinde açıklar. Rahman insandan bahsederken onun kendi nefesinden üflediğini anlatır ve meleklerden daha üstün kıldığını belirtir bizlere. Bir insan öldüğünde tören yapılmasını hatta onun namazının kılınması örneğini verir. Daha açıkçası onu Rabbe gönderirken tören yapılmasını ister. Kur’an insanın kutsallığına çok önem verir. Tüm bunları unutun ve şu ayete bakın acaba Rabbim cenin ya da yeni doğmuş yada insan etinin yenip yenmeyeceğini bakın nasıl bir örnekle anlatıyor. Hucurat 12: Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah'tan sakının! Hiç kuşkusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır. İşte şükürler olsun Yüceler Yücesi rabbim, her şeyden örnek veriyor ya da işaret ediyor, ama bizler ne yazık ki ona müracaat etmeyi bırakmış, onu yüksek bir yere asıp, onun nurundan nurlanmıyoruz. Demek ki Yaratan insanın insan türünü yemesini genlerine tiksindirecek bir duygu olarak vermiş, onu bile söylüyor bizlere. Değerli arkadaşım peygamberimizi dışlamak hiç kimsenin ne gönlünde yatar nede zaten elinde değildir. Bizlerin yaptığı en büyük yanlış, tıpkı Hıristiyan ve Yahudilerde olduğu gibi Rabbin vermediği kutsallık ve yetkileri kendi peygamberlerine vermelerinden kaynaklanıyor. Bizlerde aynı hataya düşüyoruz. Yetki ve sorumluluk veren makam Yüce Rabbimdir, bizler verilmeyen bir yetkiyi vermeye çalıştığımızda onu yüceltmiş mi olacağız? Peygamberimizin yüceliği Allah ın elçisi olmasıyla zaten kanıtlanmıştır. Onun İslam ı yaymak için verdiği savaşları hatırlayın, belki de hiçbir peygamber böyle zorlu savaşlar yapmamıştır. Diğer peygamberlerin kıssalarını hatırlayın hiç birisinde bu denli zor tebliğ olmamıştır. Bu konuda yazdığım yazıma tekrar bakarsanız sanırım çok daha detaylar bulacaksınız. ( [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ) Peygamberimize postacı yakıştırması beni hep üzmüştür. Değerli arkadaşım yazınızdan alıntılar yaparak cevap vermeye çalıştım, Rabbim istemeden yapacağım yanlışlarımı affetsin ve gerçekleri görmemi sağlasın inşallah. Cevaplarınızdaki nazik tutumunuz sizin kalbinizin güzel bir yansımasıdır. Hepimiz rahmanın doğrularını arıyoruz. Amacımız ona ulaşacak doğru yolu bulmaktır. Bunu bulmamız içinde sizlere rehberi gönderdim ona sarılın diyor Yaratan. Sizleri bu kitaptan sorgulayacağım diyorsa Rabbim, sanırım burada olmayan bir bilgiden, emirden, hükümden bizleri sorumlu tutmayacaktır. SAYGI VE HÖRMETLERİMLE Haluk GÜMÜŞTABAK | |
24 Şubat 2010, 13:48 | Mesaj No:13 |
Re: Nur suresi 31. Ayette geçen süslerini/ziynetlerini sözlerinden ne anlamalıyız? Mevlüt Kardeşim bana şöyle bir soru sormuşsunuz. ( Haluk abime şunu sorayım kendi deyiminizle diyorsunuz ki Kurandan benim anladığım o zaman herkes benim anladığım derse Kuranın bütünlük esasını nasıl sağlayacağız ?) Burada bu sözü söylememdeki amacım Rabbim ayetlerinde bizlere okuduğumuzda ayetler için nasıl bir yol izleyin diyordu? ( Hâlâ düşünmüyor musunuz?", Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz, Öğüt alan yok mudur, Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var, Ayetleri size açık-seçik bildiriyoruz ki, aklınızı işletebilesiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz. ) Ben bunu yapıyorum açık ve samiyetimle söylüyorum bunu. Ayeti okuyor kur'an bütünlüğünde düşünüyorum. Elbette bunu yaparken hata yapma riskim olacaktır. Bende bu yapacağım hatamdan dolayı başkasını yanıltmamak ve onu yanlışlarıma ortak etmemek için, ben ayetten bunu anladım diyorum. Ayrıca sizlerde okuyun ve düşünün diyede her zaman öğüt vermişimdir. Bu sözlerimle aslında yapacağım hatalarımın başkası tarafından hiç kuşku duymadan inanılması, yapılması değil araştırılıp öyle kabul edilmesi için yapıyorum, daha açıkcası yapabileceğim hatalarımı başkalarının tekrarından doğacak günahları yüklenmek istemiyorum da onun için benim anladığım diyorum. İnşallah anlatabilmişimdir. En çok korktuğum ama günümüzde bırakın korkmayı akıllarına bile getirmedikleri, rabbim emretmediği, hüküm vermediği birçok konuları sanki allah emretmiş gibi topluma anlatıp onları yanlış yönlendirmektir. Rabbim affetsin, ve kur'an ışığıyla cümlemizi nurlandırsın inşallah. Selametle. Halukgta | |
24 Şubat 2010, 13:59 | Mesaj No:14 |
RE: NUR SURESİ 31. AYETTE GEÇEN SÜSLERİNİ/ZİYNETLERİNİ SÖZLERİNDEN NE ANLAMALIYIZ? Resulullahtan dinlemeyı deniyelim.kurana göre Resulullah vahyin ta kendisidir. Allah razı olsun Abdulmelik hocam altını çiziyorum kısa ve öz... kuran-ı kerim'in hüküm içeren ayetleri kuran indiğinden beri uygulana gelmektedir. namaz ve oruç gibi, tesettür de (sadece başörtüsü değil) kuran-ı kerim in kesin bir hükmüdür. nasıl uygulanacağını, peygamber efendimiz (s.a.v) in tatbikleri ile anlayabiliriz. nasıl ki namaz'ın nasıl kılındığını kuranı kerimden değil de o'ndan öğrendiysek, tesettürü de onun eşlerinin örtünme şeklinden anlamak çok kolay olacaktır. | |
24 Şubat 2010, 21:48 | Mesaj No:15 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: NUR SURESİ 31. AYETTE GEÇEN SÜSLERİNİ/ZİYNETLERİNİ SÖZLERİNDEN NE ANLAMALIYIZ?
sayın gümüştabak, 1-hadislere uydurma sızma itimalı var diye sünneti askıya almamız gerekiyor mantığınızca.dolayısyla bu neden ileri sürülerek kuran'cıların varmak istediği nokta ,"peygambersiz bir din" bunu kabul etmem imkansızdır.kabul etsenizde etmeseniz de ,sünneti askıya alma gibi bir sonuca varıyorsunuz.dediğiniz ayetlerle desteklediğiniz ana özet düşünceniz;"Allah kuranda herşeyı açık seçik vermiş,kuran dışında nerden kimden gelse gelsin,uydurma ihtimalı olduğundan kaabul etmiyorum" diyorsunuz.buna katılmak imkansızdır.pire için yorgan yakma derim.hem bu yorgan değil maneviyat dünyamızı yakmaktır.kızsanız da kızmasanız da bu Resulullahı ptt memuru yapmaktır. 2-emin olmadığın sözün ardına düşme ayetine gelince,bu ayetin amacı dedik odu gıybeti önlemektir.siz bunu delil olarak getirmişsiniz.ne alakaysa? doğru var sayalım,imam malikinin muvatası,imam şafiinin Kitab-üs-Sünen vel-Müsned,şeyhan, vs gibi bir kaç muteber hadis külliyetında hiç bir alim bu hadis uydurmdır ithamına maruz kalmış değildir.ittifakı ümmet olan bir konu nsıl olurda bilmediğiniz şeyin ardına düşme ayeti ile izah edilebilir.islamın 4 kuvvetinden biri icma yıdamı çöpe atalım? 3-kadın çarşaf içinde kaybolur yok olur derken,ben ne dedim siz ne anladınız?kadının vucut hatlarını yok eder demek istedim.hatta 17 aylık hamile bile olsa anlaşılmaz dedim. 4-verdiğin araf 26-31 ayetlerinin kime hitap ettiğinizi de gözden kaçırmısınız.orda ey iman edenler değil ey ADEM OĞULLARI diyor.kadın oğul mu ? 5-kadına ziynet yasaklamadım ki.evinde kotunuda giysin şortunuda.parfumunuda sürsün arminesinide giysin.bakın kadın sadece eşine helaldır.başkasına hiç bir şekilde servis yapılamaz.dekoltesiyle parfümüyle kalçasıyla salçasıyla eşine aittir...kadın erkek ilişkisi zina da aynıdır evliliktede flörtte de...bunu helal yapmanın adına nikah denilmiştir.nikah ise sorumluluk gerektirir.bu sorumluluk erkeğe yüklenmiştir.eşinin iffetini şerefini dinini korumak görevi senin ey erkek diyor.erricalu kewwamuna ale nisa... 6-kuranda cenin yemek helalmı harammı sorusuna hucurattan,gıybet ayetini servis etmişsin.alakası yok örneğimle ama var kabul edelim.amacım herşey kuran da yok demek idi.mantığına göre kuranla yetinirsek namaz nasıl kılacaksın merak ediyorum? 7-sizin mantığınıza göre,kadın hür olmalı ve erkeğinden bağımsız olmalı.bakın eşim benim kölem değildir.bilakis baştacımdır.onu korumak kollamak onu köle edecekse eşim dünden razıdır bu damgaya.eşime kızıma gereken bilgiyi verir ikna eder ve tatbikata geçiririz olay bu.islamı bilen kadınlar,eşleri tarafından korumaya alınmasını şeref bilirler.feminizm kokuyorsun farkındamısın 8-mezheplere gelince,mezhepler islamın açılımıdır.sizin düşünceleriniz bir mezheptir benim düşüncelerim bir mezheptir.mezhep düşünce açılımı değil mi ? ben namazı şafiiye göre orucu hanefiye haccı hanbeliye göre tatbikat ederim.hangisi hoşuma giderse onu alırım.beğenmediğimi almam veya daha cazip olanı tercih ederim.mezheplerdeki görüş ayrılıkları düşünce farklılıkları olması doğaldır.ama furuatta böyle.mezheplerden hiç biri Allah ikidir demiyor dikkat et.itikatta sorun yok.amelde de sorun yok.ibadet tatbiktında bazı ayrıntılarda farklılık vardır.hanefiye göre abdestin şartı 4,şafiiye göre 7 vs... 9-verdiğin süs ayetleri konusuna gelince,bakın süs ziynet haramdır demedim.yerinde zamanında kullanmak şartıyla helal hatta farzdır.kadını süsleyıp püslüyeceksiniz,tüm ziynetlerini döşiyeceksiniz camiye getireceksiniz.güldürmeyın Allah aşkına...ve emine hanımı öne geçireceksiniz namaz kıldıracaksınız..veya ayşe hanımı mihraba geçireceksiniz oku bir aşır bakalım diyeceksiniz.erkeklerde takva zirvesi,ayşe hanımın ziynetine güzelliğine takılmadan aşır dinliyecekler. yapmayın gözünü seveyim... saygılar... |
24 Şubat 2010, 22:39 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | RE: NUR SURESİ 31. AYETTE GEÇEN SÜSLERİNİ/ZİYNETLERİNİ SÖZLERİNDEN NE ANLAMALIYIZ?
De ki (ey Peygamber): "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin; zira Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır."De ki: "Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin." Eğer (bundan) yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allah hakikati inkar edenleri sevmez. (Ali İmran 31-32) (Ey Muhammed!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” (Araf 158) Kim Peygambere itaat ederse Allaha itaat etmiş olur; yüz çevirenlere gelince; Biz seni onlara bekçilik yapman için göndermedik. (Nisa 80) Haluk Abim bu ayeti kerimeler hükmünce Allah resulüne uymamız emredilmektedir Allah resulüne uymak Onun Sünnetine uymaktır.Elbette Temel Kaynak Kuran ile bakıyoruz Lakin Peygamber bizlere bir bekçi olarak gönderilmemiştir Kuran'ı en iyi anlayan ve anlatan Allah resulüdür bizlerde bu anlatımlarını onun sünnetinden elde etmekteyiz günümüze kadar yaşanarak bizlere ulaşmış olan ibadi uygulamalar hususunda Örnekliğimiz Allah resulüdür: Haluk abim sizinle anlaşamadığımız husus ''Başörtüsü'' mevzuudur Peygambersiz bir din anlayışının olamayacağı hususlarıdır.Başörtüsü farziyetinden günümüze kadar Bunca Alim gelip geçmiştir hepsi İlim öğrenmek ve öğretmek gayesi ile mücadele etmişlerdir O zaman biz bu örnek alimlerin bunca emeğine karşın sadece bizler Kuranı anlarız ve kendi anlayışımız ile hareket ederiz dersek emeklerine saygı duymamış oluruz Kuran'a Meladen ziyade Nüzul,Siyak- Sibak usulü ile bakmak en doğru sonuca varma yoludur,Sorum şu olacak Ayetlerin arka planını bilmeden Ayetleri yorumlamak sizce ne kadar doğru ? |
25 Şubat 2010, 10:36 | Mesaj No:17 | |
Durumu: Medine No : 10660 Üyelik T.:
16 Eylül 2009 | RE: NUR SURESİ 31. AYETTE GEÇEN SÜSLERİNİ/ZİYNETLERİNİ SÖZLERİNDEN NE ANLAMALIYIZ? Alıntı:
| |
25 Şubat 2010, 11:57 | Mesaj No:18 |
Re: Nur suresi 31. Ayette geçen süslerini/ziynetlerini sözlerinden ne anlamalıyız? Değerli Mevlüt kardeşim Peygamberimizi devre dışı bırakalım diyen zaten Müslüman olamaz. Anlatmak istediğimi anlatamadığım için inanın çok üzülüyorum. Hem hadislere inanalım diyoruz hem de yine hadisler içinde peygamberimizin bizlerin dikkatini çekmesini bir kenara bırakıyoruz. Peygamberimiz benim sözüm olup olmadığını kur’an ile karşılaştırın demesi sizce ne anlama geliyor? Bu sözden her söylenene inanın anlamımı çıkıyor? Elbette hayır. Peki, ne demek istiyor Allah elçisi bizlere? Ben sizleri kur’an ile uyarma görevi aldım, sizlere bunun dışında hiçbir şey söylemedim. Onun için her söylenene kanmayın dikkatli olun diyor. Ben de diyorum ki her söylenene inanmıyorum, hadisleri kur’an süzgecinden geçirdikten sonra kabul ediyorum. Sizce ben sünneti inkâr mı ediyorum, yoksa peygamberimizin söylediği yolumu takip ediyorum? Ya da peygamberimiz üzerinden uydurulan gerçek hadislerle hurafeleri ayırmaya mı çalışıyorum? Bunun cevabını sanırım Rabbim in huzurunda çok açık göreceğiz. Ben hiçbir âlimin söylediklerine inanmayalım da demiyorum. Çünkü onların içinde ilaveler, hurafeler her şeyin olması mümkün. Gerçekten bizlere ulaşan sözlerin O Âlim insanlara ait olduğu dahi belli değil. Her mezhebe bakıyoruz aynı kişiye ait değişik hadisler, sizce aynı kişi aynı konuda değişik söz söyler mi? Peygamberimizin veda hutbesini hatırlayınız, yaklaşık yüz bin kişiye hitap ettiği söylenir. Günümüzde bu kadar kalabalığın karşısında hitap eden peygamberimizin veda hutbesi günümüze yedi değişik şekilde ulaşmıştır. Sizce buradan çıkarılacak dersler yok mu? Lütfen düşünün kendi tarihi bilgilerimizin yani 100 yıl öncesinden gelen bilgilerin bile birçoğunun yanlış aktarıldığını yeni fark ediyoruz, ortaya çıkıyor. Düşünelim yüz yıl için bunları görüyorsak 1400 yıl öncesinden bizlere ulaştırılan bilgileri nasıl kontrol etme gereği duymadan din ve iman adına kabul ederde iman ederiz? Bir yazım vardı peygamberimizin görev ve yetkisi ile ilgili lütfen o kısmı sizden rica ediyorum sakin bir şekilde tekrar okuyunuz. Görevi veren bizler değiliz Yüceler yücesi Rabbim, bizlere düşen bunu anlamaktır, zaten rahmanda çok açık elçisinin yetkisini kur’anda yazmış. Yazının linki aşağıda. Selam ve saygılarımla Halukgta | |
25 Şubat 2010, 12:09 | Mesaj No:19 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: NUR SURESİ 31. AYETTE GEÇEN SÜSLERİNİ/ZİYNETLERİNİ SÖZLERİNDEN NE ANLAMALIYIZ? Sorum şu olacak Ayetlerin arka planını bilmeden Ayetleri yorumlamak sizce ne kadar doğru ? Haluk abim sizi anlıyom Kesinlikle bakışımız temel kaynak Kuran iledir elbette alacağımız her şeyi Kurana müracaat ederek almak en evla olandır.... |
25 Şubat 2010, 13:37 | Mesaj No:20 |
Re: Nur suresi 31. Ayette geçen süslerini/ziynetlerini sözlerinden ne anlamalıyız?
Sayın Abdulmelik kardeşim. Hadislerin içinde hurafeler var diye askıya almamız gerektiğini size kim söyledi? Ben mi söyledim? Eğer ben söylediysem ve delilini gösterirseniz gerçekten ben aptalın biriymişim derim. Birde neredeyse sanki bir deyim haline gelen şu cümlenizi bazı insanlar yanlış değerlendirebilir.( kuran'cıların varmak istediği nokta.) Elinizdeki en güçlü silahı başkalarına verdiğinizin farkında olmanızı rica edeceğim. Hatırlayın kur’anı, rabbim nereye sarılmamızı istiyordu? Kur’anın ipine. Her şeyden nice örnekleri nerede verdim diyordu? Kur’anda. Sizleri bana ulaştıracak kitap hangisi diyordu? Kur’an, o halde bu rehberi, gönül gözünü, güneşi neden başkalarına veriyor da sanki siz onun karşısındaymış gibi görünüyorsunuz? Ben elbette biliyorum ki öyle değilsiniz ama bu söz asla kimseye söylenmemeli, çünkü söylenen itham edilen taraf haklı taraf demek oluyor da ondan. Ben birçok hanif site diye adlandırılan sitelerde namazın olup olmadığını tartışıyor ve onlara anlatmaya çalışıyorum. Onlara da aynı sözü söylüyorlar (kur’ancılar) Doğrusu böyle büyük bir gücü karşımda ki düşünceye teslim etmem. Sanırım ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Ben asla hiçbir sözümde şu söylediğiniz sözleri söylemedim ve söylememde. (Allah kuranda her şeyi açık seçik vermiş, kuran dışında nerden kimden gelse gelsin, uydurma ihtimalı olduğundan kabul etmiyorum" diyorsunuz.) Bu sözü neden söylemem biliyor musunuz? Ben aldığım birçok eğitimleri, dersleri düşündüğümde, geçmişi araştırırken tarihi sorgularken eldeki zanlardan ya da tahminlerden, kalıntılardan yola çıkarak bilgilendirilip öğreniyoruz. Zaman geçiyor yeni bir bulguyla karşılaştığımızda aldığımız bilgi değişiyor ve daha doğruya ulaşıyoruz ve bunların hiçbirisini reddetmiyor daha doğruya ulaşmaya çaba gösteriyoruz. Taş devrindeki insanların yaşamını öğrenmek için çaba gösteriyor ve araştırıyorsam, peygamberimizin devrini de öğrenmek için çaba göstereceğimden aklen ve mantiken kimsenin şüphesi olmamalıdır. Bizim işimiz diğer tarihi ya da fiziksel, kimya bilgileri gibi zamanla buluşlarla değişecek zorlukta değildir, çünkü elimizde değişmeyen öyle bir veri var ki rabbim işimizi çok kolaylaştırmıştır. ODA KURANDIR. İşimiz çok kolay nedeni, bizlere din ve iman adına sorumlu olduğumuz her şeyin içinde olduğu rehberi ellerimize vermiştir. Bizlere düşen bunu anlamaya çalışmaktır o kadar. Değerli arkadaşım kur’anı anlamaya çalışmak ancak tarafsızlık ilkesiyle mümkündür. Bakın siz kur’anda( Âdemoğulları ) diye nakledilen sözden erkeklere hitap olduğunu zannetmişsiniz. İlk baktığınızda belki o intibayı veriyor ama biraz kur’andan birazda hadis bilgilerinden araştırdığınızda hepsi örtüşüyor. Ama sizin anladığınız gibi değil elbette. Burada bahsedilen âdemin soyu anlamındadır. Daha açıkçası tüm insanlar anlamında kullanılıyor. Bu tabir biz insanların eseridir diyebiliriz. Bizler soyun erkekten geldiğini kabul eder, kadını saf dışı bırakırız, onun için âdemin oğulları deriz soydan, soptan, nesilden bahsederken. Allah burada Ademin soyu demek istiyor. Şimdi kur’anda geçen bu ayetlerden örnekler verelim ki daha iyi anlaşılsın. Araf 26: Ey ademoğulları! Size, çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik. Ama takva giysisi en hayırlısıdır. İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor Araf 27: Ey ademoğulları! Şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, size de bir fitne musallat etmesin. Çünkü o ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz o şeytanları, inanmayanlara dostlar yaptık. Araf 31: Ey âdemoğulları! Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez. Araf 35: Ey âdemoğulları! İçinizden size ayetlerimi yüzünüze karşı anlatan resuller geldiğinde, korunup hallerini düzeltenlere hiçbir korku dokunmayacaktır. Onlar tasalanmayacaklardır da. Araf 172: Hani Rabbin, âdemoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." demişlerdi. Kıyamet günü, "biz bundan habersizdik" demeyesiniz Yukarıdaki ayetlerin tamamı yalnız erkeklere değil Âdem soyundan gelen tüm insanlara sesleniyor. Süs eşyasına gelince Rabbim iman edenlere indirdiğini, hiç ayrım yapmadan söylüyor da, acaba yalnız kadının eşleri için süs eşyasını taksınlar demediği halde, bizlerin bunu söylemesi normal mi? Süs eşyası takması ile helal olması, yani eşi dışındaki insanlara karşı bir yasak olması konusunda bir hüküm oluşturmak, acaba kendimizce bir hüküm koymak değilmidir? Allah yasak olsaydı sizce bunu söylemez miydi? Mescitlere süs eşyası takıp gitme konusunu siz kendinizce yorumlaşmışsınız. Her şeyin aşırıya kaçmadan yapılmasından bahsediliyor. Yine bir başka konu her şeyin kur’anda olup olmadığı konusu. Bakın cenin yenir mi yenmez mi sorunuzu nereye getirmek istediğinizi söylemişsiniz. (amacım her şey kuran da yok demek idi. Mantığına göre kuranla yetinirsek namaz nasıl kılacaksın merak ediyorum?) yaptığımız en büyük yanlış bizlere öğretilenleri kur’anda bulamadığımızda, bakın demek ki kur’anda her şey yokmuş dememizden kaynaklanıyor. Gerçekten kur’anda din ve iman adına her şey yok mudur? Eğer yok diyorsak, sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim ayetine inanmamış olmuyor muyuz sizce? Namaz konusunda yazdığım yazıya lütfen göz atınız. ( [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] )Madem iman adına her şey yok peki Rabbim bizleri nereye yönlendiriyor kur’anda hatırlayalım isterseniz. Yunus 1: Elif. Lâm. Râ. İşte bunlar hikmet dolu Kitâb'ın âyetleridir. Nur 34: Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren âyetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvâya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik Bakara 2: İşte sana o Kitap!Kuşku,çelişme,tutarsızlık yok onda.Bir kılavuzdur o,korunup sakınanlar için Bakara 159: İndirdiğimiz açık-seçik delillerle, kılavuz mesajı; biz onu Kitap'ta insanlara ayan-beyan gösterdikten sonra gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar lanet eder Aliimran 138: Bu, insanlara bir açıklama, korunup sakınanlara da bir öğüt ve kılavuzdur Nisa 175: Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır Maide 16: Allah, rızasına uyanları o Kitap'la esenlik ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar. Enam 157: Şunu da söylemelisiniz: "Eğer bize Kitap indirilmiş olsaydı, onlardan daha doğru yürüyüşlü olurduk." Artık size Rabbinizden bir beyyine, bir kılavuz ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim var? Ayetlerimize sırt dönenleri, yüz çevirmeleri yüzünden azabın en acıklısıyla cezalandıracağız. Araf 52:Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o. Yunus 57: Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi Nahl 89: Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun. Yukarıdaki ayetler Rabbin gönderdiği kitapta bizleri kendisine ulaştıracak bir rehber bir güneş olduğunu söylemiyor mu? Acaba bu ayetleri okuduğumuzda kur’anda her şeyin olmadığı, açıklanmadığı bir kitap olduğunu mu anlıyoruz? Sanırım Rabbin ayetlerine karşı hiçte dikkatli değiliz gibi geliyor bana. Kuranın içinden aldığımız bazı kelimelere( Peygamberinize uyun, o ne verdiyse onu alın) sözlerinden yola çıkarak nasıl olurda bu kitabın dışına yönlendirildiğimiz çıkar ortaya bilemiyorum. Bu konu ile ilgili yazımda çok daha detaylı düşüncelerimi anlatmıştım okunduğunda anlaşılacaktır. SAYGILARIMLA Haluk Gümüştabak | |
Konuyu Toplam 10 Kişi okuyor. (0 Üye ve 10 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
KURANI kerimde adı geçen hayvanlar hangi ayette geçtiği | MusabBinumeyr | Konular İle İlgili Ayetler | 0 | 09Haziran 2012 21:02 |
ARAF SURESİ 33. AYETTE RABBİM BİZLERİN NASIL DİKKATİNİ ÇEKİYOR? | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 06 Nisan 2010 00:42 |
KUR'ANDA GEÇEN HİKMET SÖZÜNDEN NE ANLAMALIYIZ? | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 17 | 01 Şubat 2010 12:55 |
KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ? | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 29 | 23 Ocak 2010 20:38 |
NİSA SURESİ 3. AYETİ NASIL ANLAMALIYIZ? | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 7 | 17 Ocak 2010 18:04 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|