Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KUR'ÂN-I KERİM.::. > Kurân-ı Kerîm > Kur'ân-ı Kerim Genel

Konu Kimliği: Konu Sahibi Abdulhamit 1,Açılış Tarihi:  29 Nisan 2010 (20:33), Konuya Son Cevap : 22Haziran 2010 (16:59). Konuya 82 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 08 Mayıs 2010, 20:14   Mesaj No:41
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Abdulhamit 1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 11167
Üyelik T.: 09 Aralık 2009
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Mesaj: 329
Konular: 17
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA

HALUK BEY KARDEŞİMİZ GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNAYI AÇIKLAMIŞ NASIL AÇIKLAMIŞ ? KARDEŞİMİZE GÖRE GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA KADININ İRİ GÖGÜSLERİ İMİŞ.

PEKİ BUNU KURANDAN NASIL ANLAMIŞ ?

EĞER KADININ GÖĞÜSLERİ İRİ İSE NE YAPARSA YAPSIN NASIL ÖRTÜNÜRSE ÖRTÜNSÜN BU KISIMLAR YİNE GÖRÜNÜR OLACAK Kİ İŞTE AYETTEKİ GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA BURASIDIR DEMİŞ VE ALLAH DA BİZİ BÖYLE RAHATLATIYOR DEMİŞ

KENDİSİNE SÖYLEDİĞİM SÖZ ŞU:


ŞAYET BİR KADININ İRİ GÖGÜSLERİ DE OLSA GAYET BOL BİR ELBİSE ( CİLBAB ) GİYDİĞİNDE BUNLAR GÖRÜNÜR HALE GELEBİLİR Mİ ?

KADIN İRİ GÖGÜSLERİNİ NE YAPACAKTIR ? BU KADAR BASİT BİR SORUYA CEVAP VERİLEMEZ Mİ ?

ELBETTE KENDİ BEDENENİNE UYGUN ELBİSE GİYECEKTİR.

Kendi bedenine uygun elbise giyerse hala iri göğüsleri görünebilir diyor musunuz ?


DEDİĞİMDE SİZ BANA ALLAHIN EMRETMEDİĞİ ÇARŞAFTAN MI SÖZ EDİYORSUNUZ DİYOR

Alıntı:
Haluk:
Sizin önerdiğiniz giyim şekli çarşaftan başka bir kıyafetin tarifi değildir. Eğer Rabbim bu kıyafeti önerseydi ya da tek bir kıyafet giymesini isteseydi bu öneriyi de apaçık kur’anda bizlere yapardı bundan kesinlikle eminim.
SORU: Kadın ayak kısmından diz kapağını ve üstünü veya kol kısmından dirseküstü veya kolunun en üst bölgesini açabilir mi ? Mahremiyet sınırı nereye kadardır ? Aynı şekilde erkeğin bacakları örtünmeli mi yoksa örtünmemeli mi ?

DİKKAT ! Kuran bunlardan hiç bahsetmez ima yoluyla da olsa değil mi ?

SİZ KURANIN EMRİ OLAN CİLBABI YALNIZ ÇARŞAFLA MI ÖZDEŞLEŞTİYORSUNUZ. AYETTE EMREDİLEN CİLBABTAN AMAÇ BELLİDİR. VUCUT HATLARINI SERGİLEMEYEN GAYET BOL ELBİSEDİR. SİZ BUNA İSTER ÇARŞAF DEYİN VEYA BAŞKA BİRŞEY.

AHZAB 59 VE NUR 31 AYETLERİNE GÖRE HANIMLAR altını göstermeyen bolca olan elbiserle örtünmeleri gerekir. Eğer giysi ince olur veya dar olup vücut hatlarını belli ederse, üstüne bolca bir dış giysi tesettürü tamamlar.

Evden dışarı çıkarken veya evde yabancı erkeklerin yanında baş örtüşü ve cilbab denilen dış giysilerini örtünmeleri İslam'ın öngördüğü örtü şeklidir. Bu da el, yüz ve topuklardan alt kısım ayaklar dışında tüm bedenin altını göstermeyen ve bolca giysilerle örtülmesinden ibarettir. Bunların dikişli, modelli, renkli olup olmaması veya kumaşının kalitesi örfe ve beldelere göre değişiklik gösterebilir. Nitekim günümüzde Türkiye'nin çeşitli yörelerinde farklı örtünme şekilleri olduğu gibi, Suudi Arabistan, İran, Pakistan, Malezya veya Endenozya gibi ülkelerde yaşayan hanımların farklı stil ve modellerde kapanma türleri vardır.


TEKRAR SÖYLÜYORUM. CİLBABTAN AMAÇ VUCUT HATLARINI GÖSTERMEYEN BİR ELBİSE OLMASIDIR. VUCUT HATLARINI GÖSTEREN ELBİSEYE CİLBAB DENİR Mİ ? DENMEZ.

SİZİN SÖYLEDİĞİNİZ GİBİ DE OLSA YANİ GÖĞÜSLER AVRET DEĞİL SÜS OLSA DA BUNLAR GÖRÜNMEYECEKTİR.
__________________
Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok.
Alıntı ile Cevapla
Alt 08 Mayıs 2010, 21:40   Mesaj No:42
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart Re: Görünen yerler müstesna

Değerli arkadaşım keşke hiç sinirlenmeden cevaplar verseydiniz. Bakın ben size bu tür sinirli cevap veriyor muyum? Sizde benim söylediklerimi kabul etmiyorsunuz ama ben niçin çok sakinim? Doğrusu gerçekten üzüldüm sözlerinize. Demek benim sözlerim size illallah dedirtmiş, hâlbuki bunda kızacak hiç bir şey yok. Ne ben sizin söylediklerinizden sorumluyum Rabbin katında nede siz benim söylediklerimden sorumlusunuz. O halde kızmak niye? Bu kadar kızacağınızı bilseydim hiç cevap vermezdim.

Bana neden kadının göğsüne kafanızı taktınız süs mü avret mi diye demişsiniz. Dikkat edin takan ben değilim. Kadının göğsünün avret olduğunu ben söylemedim ki. Elbette cinsel bir bölgedir dedim ama bu kısmın özel durumuna Rabbim açıklık getirmiş bunu hatırlatmaktır amacım. Gelelim Nur suresi 31. ayetin son kısımlarında geçen şu sözlere.( veya henüz kadınların şehvet uyarıcı taraflarından habersiz çocuklardan başkasına göstermesinler.) veya başka bir mealde şöyle aktarılmış. (yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler.) Demek ki burada bahsedilen dikkat edin cinsel bir bölgeden bahsediyor ziynet sözüyle. Fakat siz burasını el, yüz, ayak hariç kısım demiştiniz. Demek ki burada ziynetten kast edilen yer çok net ortaya çıkıyor. Peki, neymiş ortaya çıkan? Kadınların şehvet uyarıcı tarafları ya da gizli kadınlık hususiyetleri. Demek ki ziynet sözünden anlaşılması gereken bölgenin özelliği bunlarmış. Yoksa ne kadının saçı kadının gizli hususiyetidir, nede şehvet uyarıcı bölgesidir. Daha fazla yazmak istemiyorum, amacım kimsenin düşüncelerine saygısızlık yapmak değildir. Fakat benim de düşüncelerime saygı duyulmasını elbette arzu ederim. Bu konu benim için kapanmıştır. Tartışmalarımıza Yüce Rabbim şahittir. Hükmünü de O, huzura gittiğimizde verecektir. SAYGILARIMLA Halukgta

NOT: Ben siteye giriş yaptığımda sitedeki tüm yazılar kayboluyor ve tek bir çizgi haline geliyor. Ancak siteden çıkınca yazıları okuyabiliyorum. Cevap verme konusunda bir sorun yok. Acaba bu arıza yanlız bendemi yoksa sitenin genelindemi. İlgili arkadaşlarımın ilgileneceğini umut ediyorum.
Alıntı ile Cevapla
Alt 08 Mayıs 2010, 22:41   Mesaj No:43
Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.079
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA

Sayın Haluk Gümüştabak İslam dininin öğretilerini tespitte TEMEL kaynak olan Kur’an’ın yanı sıra,onu insanlara tebliğ eden ve açıklayan Hz Muhammed (s.a.a)’in uygulama ve açıklamaları esas alınmadıkça Kur’an anlaşılamaz.Dinin mübelliği ve onun takipçileri göz ardı edilerek bir din geleneği tesis edilemez.Bu sebeple dini,öğrenmeye ve anlatmaya çalışırken ilk müntesiplerinin uygulamaları sonraki nesiller için birer örnektir…

Kur’an’i Kerim’in iniş sürecinde Arap kadınının giyim alışkanlığını ve bu alışkanlığın Kur’an’ın ve Hz Peygamberin öğretisiyle ne değişime uğradığını anlamak için önceki uygulamalar ve sonrası göz önünde bulundurulmalıdır.

El Mer’e Fi’ş şiril-cahili-Eserinde Dr Ahmed Muhammed El Hufi arap şairinden hareketle cahiliye dönemi kadınlarının açıklık ve örtünme konusundaki konumlarını şöyle tasvir etmektedir.

Hufi’ye göre,cahiliye döneminde arap kadını ne tamamen kapalı ne de bütünüyle açıktır.Açık kadınlar olduğu gibi,örtülü kadınlarda vardır.Cahiliye asrında kadınların örtü kullandıklarıyla ilgili bir haber şöyle nakledilmektedir…

Ukaz çarşısında,Kureyş ve Kinane oğullarından bazı gençlerin Amiroğullarına mensup bir kadından yüzünü açmasını istemeleri,kadının da bunu reddedip kabilesinden yardım istemesi,birinci FİCAR harbinin sebeplerinden biri olarak görülmektedir.

Araplarda tecrübeli insan için söylenen şu atasözünde de Başörtüsünün geleneksel bir giysi olduğu ve daha öncesinde kullanıldığı anlaşılıyor.

İnne’l avane la tu’allemu’l Hımaru (Dula-yetişkin kadına- Başörtmek öğretilmez.)Ahmed b ibrahim en neysaburi el meydani mecma’ul emsal 2.cilt Lüban 1988-1-49

Cahiliye asrında baş ve yüz örtüsünü kullanıp özel durumlarda açanların yanısıra güzelliğini teşhir etmek için yüzünü boynunu gerdanını ve kollarını sürekli,açan kadınlar da mevcuttu Nitekim Kur’an’i Kerimde şu ayetler buna işaret ve düzenleme getirmiştir.

28.EY PEYGAMBER! Eşlerine söyle: “Eğer siz [yalnız] bu dünya hayatını ve onun cazibesini istiyorsanız, gelin size istediğinizi vereyim ve (sonra da) sizi uygun bir şekilde salayım.

29 Yok eğer Allah'ı, Elçisi'ni ve ahiret hayatının [güzelliklerini] istiyorsanız, [bilin ki] Allah, içinizden güzel işler yapanlar için büyük bir ödül hazırlamıştır!”

30 Ey Peygamber eşleri! Sizden kim açık bir hayasızlıkta bulunmuş olursa, onun [öteki dünyadaki] azabı, [başka günahkârların azabının] iki katı olur: bu Allah için kolaydır.

31 Öte yandan, hanginiz Allah'a ve Elçisi'ne samimiyetle itaat eder ve doğru, yararlı işler yaparsa onu iki kat ödüllendiririz: onun için [öteki dünyada] en muhteşem rızıkları hazırlayacağız.

32.Ey Peygamber eşleri! Siz [öteki] kadınlar gibi değilsiniz, eğer Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine [hakkıyla] sahip olursanız! O halde, edalı bir şekilde konuşmayın ki kalplerinde maraz olanlar [size karşı] bir arzuya kapılmasın: daima yerinde ve uygun şekilde konuşun.

33 Evlerinizde sessizce oturun, eski cahiliye günlerindeki gibi cazibenizi sergilemeyin; namazlarınızda dikkatli ve devamlı olun, arındırıcı yükümlülüklerinizi ifa edin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin: ey [Peygamber'in] ev halkı, Allah sizden yalnızca çirkinlikleri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
(Ahzab 28-29-30-31-32-33)

Bu ayetin nazil olduğu dönemde Müslümanlar Hayber'in zengin tarımsal topraklarını fethetmişlerdi ve İslam toplumu daha rahat bir safhaya ulaşmıştı.Fakat toplumun büyük bölümünün hayatına yansıyan rahatlık ve kolaylık, Hz. Peygamber'in evini etkilememişti. Hz. Peygamber, her zaman olduğu gibi, kendisi ve ailesinin en sade hayatı sürdürmeleri için gerekli olan asgari ihtiyaçlardan fazlasına izin vermiyordu.

Ama değişen şartlar karşısında eşlerinin, öteki Müslüman hanımların yaşadığı nispi rahatlıktan pay almak istemeleri normaldi: Fakat Muhammed (s.a.a)'in onların bu taleplerine rıza göstermesi, o'nun bütün hayatı boyunca gözettiği prensibe, yani Allah'ın Resulü'nün ve ailesinin hayat standardının yoksul müminlerinkinden yüksek olmaması gerektiği prensibine ters düşerdi.

Hz. Peygamber, yukarıdaki iki ayeti, nazil olduktan hemen sonra eşlerine tebliğ ettiği zaman hepsi ayrılmayı kesinlikle reddettiler ve “Allah'ı, Elçisi'ni ve öteki dünya[nın güzelliklerini]” seçtiklerini bildirdiler (Buhari ve Müslim dahil birçok Hadis külliyatında nakledilir).

Cahiliye terimi, bir peygamberin tebligatının ortadan kalkması ile yeni bir tebligatın başlaması arasında geçen sürede bir toplumun -veya medeniyetin- ahlaki yozlaşmaya uğramasını ve özel olarak da Muhammed (s.a.a)'in peygamberliğinden önceki Arap putperestliği dönemini anlatır. Fakat terim, bu tarihsel anlamı dışında, hangi dönemde ve sosyal çevrede olursa olsun, genel olarak ahlaki yozlaşma ve duyarsızlaşma durumunu ifade eder.

İslam tarihinde yer alan giysileri kısaca tanımak yararlı olacaktır…
Hımar: Kadının başını örttüğü başörtüsü
Kına: Kadının baş ve yüz örtüsü olarak kullandığı giysi
Mıkna: Kına’dan daha küçük bir örtü
Nikab: Burun kemiğine kadar çıkan yüz örtüsü (peçe)

Sonuç olarak Müslüman’ın giyinmesi ve örtünmesi ile tüm rivayetleri şu şekil özetlememiz mümkündür...

Yeryüzünde, insanoğlunun giyim ve örtünmesiyle ilgili tüm rivayetleri bir araya getirdiğimizde çevre, iklim, din kültür örf ve adetler, alışkanlıklar, kişisel zevkler, toplumsal statü, eldeki materyal ve imkanlar gibi değişkenlere bağlı olarak farklılık göstermiştir. Kadının giyimide bundan ayrı mütalaa edilemez.

Kadının örtünmesi ve açılması, cahiliye döneminde de görülen bir olgudur.
İslam bir kıyafet devrimi yapmamış, kadınların mevcut giysilerini nasıl kullanmalarını gerektiği konusunda uyarıda bulunarak bu doğrultuda bir düzenleme yapmıştır.Cahiliye döneminde başını ve yüzünü örten kadınlar olduğu gibi, başörtüsünü geriye doğru salarak, boyun gerdan ve göğüslerini açıkta bırakan kadınlarda mevcuttu. Kur’an bu şekilde giyinenlere uyarı ile düzenleme getirmiştir.Başörtüsü,cilbab ve vücut hatlarını örten ve muhafaz eden giyimler İslam kadınların giysisi kabul edilmiştir.

Hz Muhammed (s.a.a) konuyla ilgili söz ve tatbikatıyla ilk Müslüman nesillerin uygulamaları, Kur’an’ın iffetli mümin idealini gerçekleştirmeye yöneliktir.Örtünme tek başına iffetin garantisi olmasa da, İslam’ın diğer ahlak kurallarıyla birlikte caydırıcı ve önleyici bir emir olarak görülmüştür.

Örtünme emri Kuran’dan-Sünnet’ten ve geçmiş uygulamalardan yeteri kadar delilleri mevcuttur.Örtünme Allah’ın FARZ kıldığı bir emirdir bununla oynamak ve yok saymak İslam’ı anlayamamaktır kendi hezeyanlarını dayatmaktır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Mayıs 2010, 11:22   Mesaj No:44
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart Re: Görünen yerler müstesna

Sayın Mevlüt bey örtünme elbette Allah emridir bunda hiç şüphe yok. Bunu inkar edende yok zaten. Tartıştığımız konu Allah ın emirlerinin anlaşılması noktasındadır.

Üzülerek tekrar iletmek istiyorumki ben siteye giriş yaptığımda sitedeki tüm yazılar siliniyor ve tek bir çizgi halini alıyor. Yazıları okuyamıyorum, özellikle bana gönderilen özel mesajlarıda okuyamıyorum. Buda beni gerçekten çok üzüyor. Eğer benim bu sitede yazı yazmamı istemiyorsanız inanın tek kelime söylemeniz yeterlidir, amacım kimseyi üzmek olmadığını birçok kez söylemiştim. Bu arızanın benimle bağlantılı olmadığına yürekten inanıyorum. Rabbim yardımcımız olsun. SAYGILARIMLA
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Mayıs 2010, 11:46   Mesaj No:45
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA

Haluk abim yeni sisteme geçtiğimiz için bazı hatalar mevcut düzeltmeye çalışıyoruz sizinle bir alakası yok bu husuta rahat olun abi...
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Mayıs 2010, 12:27   Mesaj No:46
Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.079
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA

Haluk abi Allah'ın emri olduğu hususunda sorun yoksa o zaman teferruatlarda izah edilmeyen yada anlaşılması zor olan husus nedir buyrun o kısım üzerinde konuşalım eğer görünen yerler müstesna kısmı ise onun hakkında konuşalım ama kendi fikrimizi empoze etmeden Allah'ın belirttiği gibi sunmaya çalışalım eğer biz yanlış anlıyorsak kendimizi düzeltelim yok eğer siz yanlış anlıyorsanız siz kabul edin Allah'a emanet olun Şunuda belirteyim Abdulhamit abimin bütün görüşlerinin altına imzamı tereddütsüz atarım teşekkürler abim çok güzel ve anlaşılır bir şekilde izah etmişsiniz...
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Mayıs 2010, 16:03   Mesaj No:47
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart Re: Görünen yerler müstesna


Mevlüt kardeşim kendi fikirlerimizi empoze etmeyelim derken siz zaten kendi fikrinizi söylemişsiniz bile. Hatta Abdulhamit kardeşimizin düşüncelerine imza atarım derken karar verilmiş. Ama ben yinede sizin gönlünüzün temizliği ve samimiyetinize inandığım için, kendiliğinden görünen sözleri üzerine düşüncelerimi tekrar yazmak istiyorum. Bu ayeti anlayabilmemiz için lütfen kur’an dışından verilen tüm bilgileri unutalım ve Abdulhamit dostumuzun söylediği gibi, ilk Müslüman olan bir insanın baktığı şekliyle bakalım ayete. Yok, eğer bu şekilde anlayamayız diyorsanız zaten benim söylediklerimin de hiçbir önemi yok diyebiliriz. Çünkü Rabbim anlayacağımızı yemin ederek söylüyor bizlere. Önce ayeti yazalım bizleri ilgilendiren kısımlar hakkında konuşalım.

Nur 31:…. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler).

Dikkat ederseniz ben yine özellikle HIMAR kelimesine başörtüsü anlamı verilerek meal edilen bir ayeti özellikle seçtim. Gelelim ayeti anlamaya, tekrar hatırlatıyorum ayetin özellikle ne anlattığını anlamaya özen gösterelim. Cümlelerin birbiri ardına gelen açıklamalarda arayalım manalarını. Ayette Rabbim görünen kısımlar müstesna olmak üzere ziynetlerini teşhir etmesinler diyor. Bu cümleyi okuduğumuzda ziynet sözünden kasıtla Rabbim neyi kastettiğini hemen anlayamıyorsunuz. Bakın ayete devam edelim ve buradaki ziynet sözünden hangi kısımdan söz ediyor onu anlamaya çalışalım. Devamında ise Rabbim bir yerin özellikle örtülmesi gerektiğini söylüyor bu yerin neresi olduğunu belki bu cümleden pek anlayamayız diyerek başka meallerde bakalım onlar neresini kast etmiş daha iyi anlamak için araştıralım. Bakın neresinden bahsediyorlar? (Başörtülerini (göğüs) yırtmaçlarının üstüne koysunlar) Demek ki örtülmesini özellikle istediği bölge göğsün üst kısmı. Yani göğüs dekoltesi. Bence buraya kadar da tam net anlaşılıyor demek doğru olmaz. Ayette kendiliğinden görünen kısım net daha anlaşılmıyor insan tereddüt edebiliyor. Devam edelim ayeti anlamaya. Devamında bir liste sayıyor Rabbim ve diyor ki, bunlardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Saydığı bu listeye baktığımızda çok yakın akrabaları sayıyor fakat akraba olmayan bir kısım var ki burası çok önemli. Sanırım buradan Rabbim ziynet sözcüğüyle nerelerden bahsediyor anlayabiliriz, hem göstermesi gereken kısmı da anlamalıyız, burası da önemli. Açıp gösterilmesi mi yoksa daha rahat hareket edilmesi mi, onu da anlamalıyız. Bakın ne diyor, ziynetlerini gösterebileceği kişileri sayarken. (henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler.) Birde saydığı bir başka kesim ise bakın kimler? (ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler.) bazı meallerde cinsel isteklerden yoksun erkekler diye de nakledilir. Şimdi düşünelim demek ki kadının ziyneti cinsel bir bölgeymiş. Buradan kesin anlıyoruz. Buradan yola çıkarak iki şey düşünebiliriz. Ya deriz ayetin başında bahsedilen göğsün örtülmesi konusunda verilen emir gereği, alınan önlem evin içinde alınmasına gerek yoktur, Rabbim kadının ziyneti olarak evinde rahat etmesi için, çocuğunu emzirmesi ve daha rahat etmesi adına böyle bir rahatlatma yapıyor ama dikkat edin göğsü açmadan. Ya da hayır yalnız kadının göğsünü anlamak yanlış olur madem kadının ziynetinden bahsediyor bu ziynet kadının cinsel objelerinin örtünse dahi görünen kısımlarından bahsediyor, onun içindir ki kadın belki evde daha az dikkatle yakın akrabalarının yanında rahat etmesi istendiğinden giydiği elbise haricinde görünen kısmı konusunda bir izahat yapıyor denebilir. Buda anlaşılıyor çünkü. Ayetin son kısmına bakalım yine bir tereddüt var çünkü içimde, bakın ne diyor? (Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar.) Şimdide bu sözler üzerine düşünelim. Bakın ne demiştik kadın evin içinde belki bir rahatlama var ama yinede dikkat çekiliyor ve kadının ama göğsü ama kalçaları hiç fark etmez cinsel açıdan dikkat çeken bölgesi diyebiliriz, hızlı hareket ettiğinde nereleri oynar ve dikkat çeker? Göğüsleri ve kalçaları diyebiliriz. Demek ki kendiliğinden görünen kısım sözünden, örtüldükten sonra görülen kısım olduğu çıkıyor ortaya. Burasının neresi olduğunun bence hiç önemi yok.

Şimdide konunun daha iyi anlaşılması için Nur suresi 60 ayete bakalım acaba rabbim ziynet sözünden ne anlamamızı istiyor?

Nur 60: Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, ziynetleri (yabancı erkeklere) teşhir etmeksizin (bazı) elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.

Ayet sanırım ziynetten kasıt kadının cinsel bölgelerinden bahsettiği net anlaşılıyor ve bakın ne diyor? Yaşlı kadınların görünür bir şekilde açmadan yani insanların fazlaca dikkatini çekmeden namuslu ve iffetli bir kadın görüntüsünü bozmadan dış elbiselerini çıkarabilirler diyor. Demek ki ziynet kadının cinsel açıdan cezp edici bölgeleriymiş. Buna siz göğsü de diyebilirsiniz, kalçaları da diyebilirsiniz, Göbeği de diyebilirsiniz. Dikkat edin ne kadının saçından bahseden var ne yüzünden, ne ellerinden nede ayaklarından. Peki, bu sözlerden yola çıkarak nasıl olurda başın örtülme emrini çıkarırız, işte ben bunu anlayamıyorum. Şunu da hatırlatmak isterim kadının giyimi ile ilgili hani Ahzap 59 ayette Rabbim ne diyordu?

( Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur.)

Bakın diğer ayetlerle lütfen birlikte düşünelim, evin içinde daha rahat bir kıyafet ama dışarı çıkarken üzerimize bir giysi alın diyor rabbim asla bir kıyafeti tarif etmeden. Fakat nedenini söylüyor bunun. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Demek ki amaç kadının iffetli ve namuslu görünmesi. Bakın Rabbim isteseydi burada da söylemez miydi kadın dışarı çıkarken başını örtsün diye? Var mı tek bir söz bu konuda?

Ben kur’an dışından hiçbir bilgiden istifade etmeden ayeti anlamaya çalıştım. Bu ayeti okuyan bir insan, nasıl olurda görünen kısımlar müstesna sözünden; Rabbim yüz, el ve ayaklardan bahsediyor diyerek, başın örtülme emrini çıkarır? Eğer bunu çıkaran varsa bende diyorum ki, ona inansın ama benim inanmamı da beklemesin. Bana inanmadığınız ya da benim gibi düşünmediğiniz için size kızdığım tek bir kelime oldu mu? Eğer farkında olmadan söylediysem ondan özür diliyorum. Çünkü ben kimseden sorumlu değilim, kimsede benden sorumlu değil. Eğer Rabbim başın örtülmesini emretseydi onlarca ayetinde söylediği gibi apaçık kadın saçını öretmelidir derdi. Bakın ben şurası ya da burası demedim, ayet üzerine konuştum. Ayette tek bir işareti bile olmayan, görünen kısımlar müstesna sözüne bahsedilmeyen bir anlamı bizler yüklersek doğru bir yöntemi uygulamış olur muyuz sizce? Bu soruyu kendimize soralım ve imanımızı, inancımızı kendi özgür irademizle yönlendirelim. Amacımız zaten doğruyu anlamak ve takip etmek değil mi? Rabbim gönül gözlerimizi açık kullarından eylesin. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Alıntı ile Cevapla
Alt 10 Mayıs 2010, 19:17   Mesaj No:48
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Abdulhamit 1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 11167
Üyelik T.: 09 Aralık 2009
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Mesaj: 329
Konular: 17
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA

Alıntı:
MEVLÜT HÖNÜL Üyemizden Alıntı
Haluk abi Allah'ın emri olduğu hususunda sorun yoksa o zaman teferruatlarda izah edilmeyen yada anlaşılması zor olan husus nedir buyrun o kısım üzerinde konuşalım eğer görünen yerler müstesna kısmı ise onun hakkında konuşalım ama kendi fikrimizi empoze etmeden Allah'ın belirttiği gibi sunmaya çalışalım eğer biz yanlış anlıyorsak kendimizi düzeltelim yok eğer siz yanlış anlıyorsanız siz kabul edin Allah'a emanet olun Şunuda belirteyim Abdulhamit abimin bütün görüşlerinin altına imzamı tereddütsüz atarım teşekkürler abim çok güzel ve anlaşılır bir şekilde izah etmişsiniz...
Ben size teşekkür ederim.MEVLÜT HÖNÜL Kardeşim,

Daha açıklayıcı bilgileri şöyle verebilirim.

BU TARTIŞMADAN ORTAYA ÇIKAN SONUÇ GÖSTERDİ Kİ, Her ne kadar Kuran açık ve net ise de, bu açıklık ve anlaşılır olma durumu her ayete göre veya her okuyana göre değildir.

Bakın bir misal vermiştim. GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA Ayetini Eğer peygamber efendimizin uygulamaları olmasaydı gerçekten zor anlaşılacak ayet demiştim. Yani kolay anlaşılacak bir ayet değil. Demiştim.

Anlaşılması için ya Kuran alimi olmak gerekir. Ya da peygamberin bu ayetle uygulamasına bakmak gerekir.

ALLAH KENDİ KİTABININ APAÇIK NET OLDUĞUNU YEMİNLE SÖYLÜYOR MÜ ? Evet söylüyor

Apaçık Kitab'a andolsun.." (Duhan Suresi 2)

ÜSTELİK RABBİM KURANI KOLAYLAŞTIRDIĞINI DA SÖYLÜYOR MU ? Evet söylüyor

Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan? (Kamer-17)

BU HİTAP KİME ? AYETLERİNİ AKLEDEN BİR TOPLUMA DEĞİLSE KİME ?

Kitabın Kolay anlaşılır olması nedir ? Açıklamasının içinde olmasıdır. Açıklanmasının akılla düşünüp kavranmasıdır. Ayetlerini akledip ayetleri üzerinde akılla düşünenler için kolaydır. Kuranı anlamanın yöntem ve metodlarını bilen herkes için kolaydır.

Bilen bir kavim için, ayetleri fasıllar halinde açıklanmış' Arapça Kur'andır, Kitap'tır;" (Fussilet Suresi 3)

DİKKAT ! BU AÇIKLANMA VE AÇIK OLMA DURUMU NASIL AÇIKLANDIĞINI BİLENLER İÇİNDİR. ANCAK İLMİ SAHİPLERİ NASIL AÇIKLANDIĞINI BİLİR. YANİ İLİM SAHİPLERİNE AÇIK OLAN KİTAPTIR

Enam 126: Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.

Ayette geçen [size=large]kad fassalnâ : ayrı ayrı açıklamıştık, açıkladık[/size]

Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur.[size=x-large] Öğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıkladık[/size].

AYET MUHTEŞEM AYETTİR . DİKKAT !

DÜŞÜNMESİNİ BİLEN YANİ AYETLERİ AKLEDEN BİR TOPLULUK İÇİN AÇIK ANLAŞILAN NET KURANDIR.

RABBİM HER NE KADAR KURANI AÇIK NET KOLAY ANLAŞILIR KILDIM DİYORSA DE BU KOLAY ANLAŞILIR OLMA DURUMU KURANI HER OKUYANA GÖRE DEĞİLDİR.

DİKKAT Kİ !

Kuran net ve açık ayrıntısıyla açıklanmış olunca apaçık olur. Allahın yemini var kuranın apaçık olduğuna dair "Apaçık Kitab'a andolsun.." (Duhan Suresi 2)

Ama bu açıklığı açıklamaları görmek için ilim ve hikmet sahibi olmak gerekiyor.

ALLAH DİYOR Kİ: BİZ ONU BİR BİLGİYE DAYANARAK AÇIKLADIK.
ONUN AÇIKLIĞINI TAM GÖREBİLMEK İÇİN BU BİLGİYİ BİLMEK GEREKİR. O DA ALLAHIN İLİM VERİLMİŞ KULARINDA VARDIR.

BU HANGİ AYETTİR ? İŞTE

ARAF- 52 : Yemin olsun ki, biz onlara, İLME UYGUN BİR ŞEKİLDE, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o.

Peygamber efendimizde BİR İLİM VE HİKMET SAHİBİ OLARAK açıklayacak kuranı ve hem de uygulayacak ki, Din tamamen anlaşılmış olsun. Üstelik hem kitabı ve hem de hikmeti öğretecek

Bakara 151 - Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor[ Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor

O halde özetle söylemek gerekirse, kuranı kerimde her ayet aynı anlaşılır kolaylıkta ve netlikte değildir. Kuranı tümüyle anlayabilmek için bir bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Ve şarttır da. Yani ilim ve hikmet sahibi olma şartı vardır.Sünnet ve hadisleri de iyi bilme şartı vardır


KURAN ALİMLERİNE BÜYÜK BİR İŞ DÜŞÜYOR. KURANI ANLAMADA VE ANLATMADA.

AYETLERİNİ TEFSİR EDİP TOPLUMA ANLATIP İZAH ETMEKLE YÜKÜMLÜDÜRLER. VE AYNI ZAMANDA BUNUN VEBALİ ALTINDADIRLAR

Kuranı anlayabilmenin yöntem ve metodları vardır.Şüphesiz Tevhit ile ilgili ayetler muhakkak ki, her okuyanın kolayca anlayacağı açıklık ve netliktedir.

PEKİ O HALDE NEDİR KURANI ANLAMANIN YÖNTEM VE METODLARI ?


devam edeceğim
__________________
Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok.
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Mayıs 2010, 18:33   Mesaj No:49
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Abdulhamit 1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 11167
Üyelik T.: 09 Aralık 2009
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Mesaj: 329
Konular: 17
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: GÖRÜNEN YERLER MÜSTESNA

Alıntı:
Kuranı anlayabilmenin yöntem ve metodları vardır.Şüphesiz Tevhit ile ilgili ayetler muhakkak ki, her okuyanın kolayca anlayacağı açıklık ve netliktedir.

PEKİ O HALDE NEDİR KURANI ANLAMANIN YÖNTEM VE METODLARI ?
Kur'an’ın öğretisini ancak onu doğru anlamakla mümkündür. Bunun için, âyetlerin beyân ettiği mânaları gerçeği üzere belirleyen, vahyin hakikatine mutabık bir anlama yöntemine tutunmak gerekir.

Kur’an’ ı anlamak, gerekli bir borç ve O’nu hayata geçirmek ise kaçınılmaz bir zarurettir. Şurası bir gerçektir ki Kur’an-ı Kerim’in getirdiği öğretilerle amel etmek ancak O’nu anladıktan, üzerinde tefekkür ettikten sonra mümkün olur.

Zaten Kur’an da muhataplarından öncelikli olarak kendisini anlamalarını talep etmektedir: “Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sâd Sûresi 29.)

Kur'ân'ı anlayabilmek için başvurulacak bir kaynağa ihtiyaç vardır. Şüphe yok ki başvurulacak ilk kaynak, anlaşılması gaye edinilen bu yüce kitabın kendisidir. Çünkü onun bir yerinde mücmel olan, diğer bir yerinde tafsil edilmiş, bir yerinde hülasa olarak anlatılan, başka bir yerinde genişletilmiştir.Bu yöntem, Kur’an tefsirinin kadim ve en geçerli yöntemidir.

Âyetler, kelimeler, kavramlar Kur’an’ın bütünlüğü içerisinde anlaşılmaya çalışılmasıdır. [size=large]Buna Kur'ân'ın Kur'ân'la tefsiri de denilmektedir[/size].

Kur’an, kendi bütünlüğü içinde ve düşünülerek okunması halinde doğru anlaşılabilir. Kur’an'ın tefsirinde en sağlıklı ve doğru metod, Kur'an'ın yine Kur'an'la yorumlanmasıdır. Çünkü bir yerde kapalı olarak ortaya konan bir konu başka bir yerde açıkça ortaya konduğu gibi bir yerde özetle anlatılan şey diğer bir yerde iyice açıklanmaktadır.

İşte Bir örnek- Fâtiha sûresinde buyrulan “Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet” (Fatiha,6-7) ayetinde kendilerine Allah'ın nimet verdiği kimseler Nisa süresindeki şu ayetle açıklanmaktadır:“Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, Allah'ın kendilerine nimet verdiği Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salih kimselerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar.”

KURANI DOĞRU ANLAMADA LUGAT PRENSİBİNİN ÖNEMİ

Kur'an, Arap dilinin sözlük yapısı üzere nâzil olmuştur. Başka bir deyişle,
Allah, mukaddes hitabına konu ettiği mânaları, muhâtap kitlenin söz dünyası içinde, onların söyleyiş şekillerini kullanarak beyân etmiştir. BU yüzden, âyetlerde yeralan anlatımlar, mutlaka nüzûl devri lugatına uygun biçimde mânalandırılır.

DİKKAT !
Vahyin kelime ve ifadelerini, ilgili dönemin geçerli sözlük yapısına uymayan
mânalarla açıklamak mümkün değildir.Kuruluş devri lugatının dışladığı
çözümlemeler Kur'an beyânına atfedilirse, vahyin maksadını ihmal veya iptal anlamına gelir
.

DEVAMI OLACAK
__________________
Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok.
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Mayıs 2010, 18:51   Mesaj No:50
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Abdulhamit 1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 11167
Üyelik T.: 09 Aralık 2009
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Mesaj: 329
Konular: 17
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Re: Görünen yerler müstesna

ARAPÇAYI- SÜNNETİ İYİ BİLMENİN ÖNEMİ

Muhakkak biz onu anlayıp düşünesiniz diye arapça bir Kur’ân olarak indirdi." (Yusuf, 12/2)

Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in sözleri ve uygulamaları ile de Kur’ân-ı Kerim tefsir edilir. Çünkü Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem yüce Allah'tan vahyi tebliğ edendir. Dolayısıyla yüce Allah'ın kelamıyla neyi murad ettiğini insanlar arasında en iyi bilen odur.

Sahabe Kur’ân-ı Kerim′i nasıl anladı, sorusunu sorduğumuzda cevaplar içerisinde ilk sırada yer alması gereken, sahabenin Kur’ân-ı Kerim′i Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)′in dizinin dibinde ondan öğrenerek anladığıdır.

Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)′in ümmetine karşı vazifeleri anlatılırken “size bizim ayetlerimizi okur (tebliğ eder), sizi tezkiye eder (arındırır), O size kitabı ta’lim eder(öğretir)” deniyordu.

Peki kime öğretir?

Size dediğinde ilk muhatap topluluk Ashab’dır. Yani Arapçayı çok iyi bilen topluluk. Onlar Arapçayı o kadar iyi biliyorlardı ki kelimelerin sonlarını iraplamak için gramer öğrenmelerine gerek yoktu. zaten Arapçayı doğru konuşuyorlardı. Her biri adeta yürüyen Arapçaydı. O kadar fasih ve edip insanlardı! Şiirin o dönemde ne kadar yaygın ve ne kadar güçlü etkiye sahip olduğunu hatırlayalım. Buna rağmen “Kur’ân-ı Kerim′i size Peygamber öğretir” buyuruyor Kur’an'ın kendisi. Ve Ashab’a bakıyoruz gerçekten de öyle, Allah Resulü’nden Kur’ân-ı Kerim′i öğreniyorlar.

Herhalde Kur’ân-ı Kerim′in nasıl okunacağını öğrenmiyorlardı! Onların bizde olduğu gibi “elif ba” öğretimi görmeleri gerekmiyordu. Buna rağmen Allah Resulü yine de onlara kitabı öğretiyordu.

Nasıl öğreniyorlardı peki ?

Âyet nazil oluyor, Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)′e anlamadıkları bir şey oluyorsa onu soruyorlardı, Allah Resulü bu soruyu cevaplıyor. Bazen bir şeyi yanlış anlama durumu baş gösteriyordu, Allah Resulü’nün kapısını çalıyorlar, Allah Resulü onlara, “yanlış anladınız o öyle değil böyle anlaşılmalı” diyerek düzeltiyor ve Kur'ân-ı Kerim’i öğretiyordu.

Bazen hiç bir şey sormuyorlar ve Allah Resulü de “bu âyet-i kerime bu manaya gelir” demiyordu. Yani âyet-i kerime üzerinde konuşmuyor; ama Allah Resulü onların önüne geçiyor bir şeyler yapıp örneklik ortaya koyuyor veya daha baştan bazı hükümleri açıklıyordu, bazı şeyler anlatıyordu. Onlar Allah Resulü’nün dizinin dibinde onu takip etmek, onu örnek almak, onun yanında bulunmak, onu dinlemek, onu taklit etmek ve ona özenmek suretiyle zaman içerisinde hani o meyvelerin güneşe karşı durması güneşin onları zaman içerisinde olgunlaştırması var ya aynı onun gibi hem Kur'an-ı Kerim'i öğreniyor hem de birer mümin olarak gelişiyorlardı.

Ayetteki İfadelerin nuzul sebebine ,siyâkına (akışına) göre kelimelerin gerektirdiği şer'î ve lugavî manalara göre tefsir etmek de pek büyük bir önem taşır
__________________
Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 20 Kişi okuyor. (0 Üye ve 20 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Erkekler Mutsuz Görünen Kadından Uzaklaşır Arın Evlilik-Nikah Konuları 16 16 Ekim 2021 20:12
Arapçada İstisna/Müstesna FECR Arapça 4 1 06 Şubat 2019 10:51
Başörtülü çıplaklar.çağın zeynepleri müstesna!! YaŞuHa Tesettür Konuları 0 22 Ağustos 2011 22:38
Doğru gibi görünen yanlışlar SONSUZNUR Hadis-i Şerif 0 18 Ekim 2008 16:53
Gül Medeniyetinin müstesna Gül'ü(sav) TÜRKcan Hz.Muhammed(s.a.v) 1 03 Ekim 2008 20:34

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.