Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KUR'ÂN-I KERİM.::. > Kurân-ı Kerîm > Kur'ân-ı Kerim Genel

Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi:  19 Mart 2012 (10:02), Konuya Son Cevap : 19 Nisan 2021 (01:17). Konuya 11 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 19 Mart 2012, 10:02   Mesaj No:1
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

YİTİKSEVDA yazdı:
Alıntı:
rahman: özünde merhametli

rahim: Işinde merhametli

din günü: Hiçbir kimsenin hiçbir kimseye fayda veremeyeceği gün.

Muttaki: Kur’anın beyanı/emri/esasları üzere yaşayan kişi

gayb: Insan idrakini aşan olgular klasik literatürde görünmeyen şeklinde anlatılan olgu yanlıştır. çünkü allah’ın varlığı, ahiret, cennet, cehennem gibi bilimsel ispatı veya reddi söz konusu olmadığı için beşer olarak idrakimizi aşan lakin iman etmemiz gereken olgulardır. Yani görünmeyen değildir. Asıl hakikatın gözlemlenebilen çevreden çok daha fazlasını kapsadığını idrak eden bir kişi allah’a ve inancın tüm safhalarına iman eder ve hayatın gerçek gayesini kavrar.

Ahiret: Bunu bir ayet ile açıklayalım daha güzel kavramış oluruz.

O gün bütün insanlar, (geçmiş) fiillerini görmek üzere biri öbüründen ayrılmış olarak ortaya çıkacaklar. Ve kim zerre kadar iyilik yapmışsa, onu(n karşılığını) görecek, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu(n karşılığını) görecektir. (zilzal 6–7–8)

halk arasında her zaman kullanılan allah’ın sabrı geniştir söyleminin tecellisinin aşikâr olacağı gün. Allah’ın sonsuz kudretinin rahmetinin sabrının ve gazabının adaletinin zalime mazluma, hakikati inkâr edene, takva üzere olana dağıtılacağı hesabın eksiksizce ortaya konacağı âlem.

Iman: Kalp ile tasdik, dil ile ikrar (söyleme),eylem ile icraattır.

Kalp ile tasdik: Allah’ın varlığına imam esaslarına topyekûn inanma
dil ile ikrar: Kelime-i tevhid. Kelime-i şahadet ile kayıtsız ve şartsız itaat edilecek tek otoritenin allah olduğuna inanma.
Eylem ile icraat: Salih amel, namaz, oruç, infak ve benzeri islami emirleri yerine getirme.

Hidayet : Tüm kötülüklerden hatalardan,günahlardan arınarak allah’a yönelme.kavramlar arasında dalaletin zıddı hidayet kavramıdır…hidayet ve sapkınlık insanın özgür iradesi ile yaptığı seçimdir.bu seçime allah’ın müdahelesi ancak kişinin seçmiş olduğu yolu açması iledir.klasik anlayışta hidayetin ve sapkınlığın allah’tan olduğu izah edilirken eksik tanımlama ile yapıp etmiş olduklarımızı allah’a maletme gibi bir yanlış anlayış sergilenmektedir.hidayetin asıl kaynağı elbette allah’tır.bir ayeti kerimede allah’tan umut kesmeden sığınmamız emredilirken başka ayette ise allah’ın rahmeti ile kendimizi kandırmamamız emredilmektedir.

De ki: "(allah şöyle buyuruyor) ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin: Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız o, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!"
(zümer 53)

ey insanlar! Allah'ın (yeniden diriltme) vaadi gerçektir, sakın bu dünya hayatının sizi ayartmasına ve allah hakkındaki (kendi) çarpık düşüncelerinizin sizi saptırmasına izin vermeyin!(fatır 5)

fesat: Yeryüzünde birliği, düzeni bozmak, kargaşa çıkararak bölmek,

şu an hâlihazırda yeryüzünün büyük şeytani güçleri. Abd israil ingiltere ve yardakçılarına sorsanız şu ayetin hitabı ile cevap verecekler lakin asıl fesat kendileridir.

Onlara "yeryüzünde yozlaşmaya ve çürümeye yol açmayın!" dediklerinde "biz sadece düzeltmeye ve iyileştirmeye çalışıyoruz!" diye cevap verirler. Gerçekte onlar yozlaşmaya ve çürümeye yol açan kimselerdir, ama bunu (kendileri de) idrak etmezler.
(bakara 11–12)

şahit: şehadet eden gören, imanına tanıklık eden demektir.günümüzde düzmece ideolojiler bu kavramı ve kaynağını kabul etmedikleri halde kendi yollarında ölen ve öldürülenlere bu kavramı kullanmaktadırlar.onların kullanıp kullanmaması allah katında var olan hakikati değiştirmez….ülkemizde demokrasi şehidinden tutunda trafik şehidine kadar binlerce şehit türüne rastlamak mümkün ama gerçekte şehid imanın esaslarına tanıklık eden ve ettirenlerdir…allah resulüne kur’anda bu hitap şahitlik ettiği imanı için kullanılmıştır.

Allah yolunda öldürülenlere “ölü” demeyin: Hayır, onlar yaşıyor, ama siz farkında değilsiniz.(bakara–154)

bu ayeti kerimede onlar yaşıyor hitabını şöyle anlamamız lazım.yaşar iken iman ettikleri hususlara şahidlik etmeleri allah’ın hükümlerini idrak ederek yeryüzüne hakim olması için mücadeleleri sonucu şehid olanların şahitliğinden bahsedilmektedir.ayette şehit veya şahit kavramları geçmediği halde allah yolunda öldürülenlere hitabı imanın şahitliğini tanıklığını yapanlar içindir.

Allah’ın sonsuz rahmetinden bereketlenenlere ölü demek yanlıştır. Bilakis o rahmet pınarları içinde asıl diriler olan onlardır.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi FECR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Eskiden Hayat Daha Güzeldi... Gönülden Dökülen Nağmeler FECR 0 70 12 Ekim 2024 10:01
Prof. Dr. Mehmet Görmez'den Önemli Açıklamalar Muhtelif Konular FECR 0 101 07 Ekim 2024 20:33
Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız Muhtelif Konular FECR 0 84 23 Eylül 2024 11:06
Şehit Haniye İçin Ezgi MultiMedya-İzleme Vb Esma_Nur 1 101 03 Ağustos 2024 22:38
NELERİ BİLMELİYİZ? Kurân-ı Kerîm FECR 0 117 01 Ağustos 2024 17:31

Alt 19 Mart 2012, 10:03   Mesaj No:2
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

YİTİKSEVDA yazdı

Alıntı:
Şefaat: Şefaat’e Dua anlamı verilebilir mi?

Üzerinde durmamız gereken mevzu Kur’an’da şefaat dua anlamına gelir mi Bir Kısım Kur’an müfessiri şefaatin duadan ibaret olduğu ve beşerin bir biri için yapmış olduğu duaların fayda vereceği hususunda fikir birliği içerisindedirler…

(Günah içinde ölen) kimselerin cehennemlik olduğu kendilerine açıklandıktan sonra, yakın akraba olsalar bile, Allah'tan başkasına tanrılık yakıştıran kimselerin bağışlanmasını dilemek artık ne Peygamber'e yaraşır, ne de imana erişenlere.
(Tevbe-113)

Rabbinize alçak gönüllülükle ve yüreğinizin ta derinlerinden seslenin. Doğrusu O, çizgiyi aşanları sevmez:
(A’raf-55)

Allah’ın ilkesel olarak yapmayacağı bir şeyi Allah’tan talep etmek duadaki aşırılıklardan birisidir. Lakin Peygamberlerin şefaat etmesi duadır. Allah’ın maişetiyle alakalıdır. Allah dilerse sebepleri halk eder Duada Allah’ın bu sebepler cümlesindendir.

(Allah'ın) kudret tahtını(n bilgisini içlerinde) taşıyanlar ve ona yakın olanlar, Rablerinin sınırsız ihtişamını hamd ile yüceltirler, O'na iman ederler ve (öteki) müminler için bağışlanma dilerler: "Rabbimiz! Sen her şeyi ilmin ve rahmetinle kuşatırsın; Tevbe edip yoluna uyanları bağışla ve yakıcı ateşin azabından onları koru!"
(Mü’min-7)

Arşı yüklenen ve onun çevresinde olanların Müminlerin bağışlanması için dua ettikleri Meleklerin Müminlere duasından bahsedilmektedir…

Ve (ey Peygamber,) senin izleyicilerine yumuşak davranman, Allah'ın rahmetinin bir eseriydi. Zira eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, doğrusu senden koparlardı. Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla müşavere et; sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah'a güven: Zira Allah, O'na güven duyanları sever.
(A’li İmran-119)

Bu ayeti kerimede ise Allah Resulü Muhammed’in (s.a.a) Müminleri affetmesi ve onlar hakkında istiğfar etmesi istenmektedir buda Onların Şefaatidir…

Ayeti kerimelerde dünya hayatı için Müminlerin dua etmesi hususu açıkça ifade edilmekte ve bu duaları Kur’an ile bizlere bildirmektedir…

"Ey Rabbimiz, bizi Sana teslim olanlardan kıl ve bizim soyumuzdan Sana teslim olacak bir topluluk çıkar, bize ibadet yollarını göster ve tevbemizi kabul et: Şüphesiz yalnız Sensin tevbeleri kabul eden, rahmet dağıtan!"
(Bakara-128)

(Musa): "Ey Rabbim!" dedi, "Beni ve kardeşimi bağışla ve bizi rahmetine kabul et: çünkü sen merhametlilerin en merhametlisisin!"
(A’raf-151)

Rabbimiz! Hesabın görüleceği Gün, beni, anamı babamı ve bütün müminleri bağışla!"
(İbrahim-41)

Dünya hayatı için Şefaatin dua olduğu hakikati açıkça belli olduktan sonra üzerinde durmamız gereken önemli mevzu ‘’Ahiret’’ hayatı için söz konusu olup olmadığıdır.İnsanın iradesinin canlı olduğu mekan dünya hayatıdır ve geçerliliğide dünyada olur.Ahiret alemine intikal etmiş insanların yaşayanlar için dua edip etmedikleri hususunda herhangi bir bilgiye sahip değiliz… Lakin şu ayeti kerimede geçen müjde kelimesini nasıl değerlendirmek gerektiği üzerinde durmak lazım…

Allah'ın lütfuyla kendilerine bağışladığı (şehitlikten) övünç duyarlar. Ve arkada kalıp henüz kendilerine katılmamış olan (kardeş)lerine, bir korku ve üzüntü duymayacakları müjdesinde bulunmaktan zevk alırlar:
(A’li İmran-170)

Kur’an’ı siyak-sibak ve nüzulü ile değerlendirdiğimizde A’li İmran 168 ayeti kerimede geçen ‘’kendilerini (savaştan) geri tutanlar, (öldürülen) kardeşleri hakkında, (sonradan,) "Bizi dinleselerdi öldürülmüş olmayacaklardı" dediler. De ki: "Peki, sözünüzde samimi iseniz ölümü başınızdan savın bakalım!" (A’li İmran-168)

Sözüne cevap niteliğindedir varlık alemine yöneliktir… Ayeti kerimede geçen Allah yolunda ölenler gerçek manada Dinleri için ölmek değil dinleriyle dirilenler olarak anlaşılmalıdır çünkü o tanıklık şahadet Allah katında gerçek diriliği elde etmiş olan insanlardır…

Dua anlamında beşer hayatının dışında var olan varlıklardan ‘’Meleklerin’’ yeryüzünde bulunanlara dua ettiğini yine ayetlerden öğrenmekteyiz…

O, size (kendi mesajlarını taşıyan) melekleriyle nimetlerini bahşeder ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın. Ve O, müminler için rahmet kaynağıdır.
(Ahzab–43)

Neredeyse gökler onların Allah'a ortak koşmaları karşısında tepelerinden çatlayacaklar. Melekler, Rab'lerini hamd ile tesbih ederler, yerdekiler için bağışlanma dilerler. İyi bilinki Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
(Şura–5)

Ayeti kerimede geçen ‘’ men fil ard’’ ifadesindeki ‘’Men’’ zamiri mutlak manada yeryüzündeki tüm insanlığı ifade etse de şu ayeti kerimede bu ifade ‘’Mü’min-7’’ Ayeti kerimede ayırarak Tevbe eden ve doğru yola uyanlara yönelik olduğu ortaya çıkmaktadır. Meleklerin Müminlere bağışlanma diledikleri bunun yanında ‘’Seyyiat’’ tan korunmaları içinde dua ettikleri şu ayet ile bizlere bildirilmekte…

Ve onları kötü fiiller (Seyyiat) (işlemek)ten koru; o (Hesap) Gün(ü) kötü fiiller(in lekesin)den kimi korursan onu rahmetinle onurlandırmış olursun; bu büyük bir kurtuluştur!" (Mü’min-9)

Bu ve benzeri daha bir ayeti kerimede geçen dua kavramı Meleklerin Peygamberlerin ve Müminlerin dualarının dünya hayatı ile alakalı olduğu ve Ahiret aleminde olacağı ile alakası yoktur Şefaat (dua) olarak yaşadığımız hayat için geçerlidir.

Ahiret alemi bazında Şefaat hususu günümüzde anlaşılan bir kavram olmayıp Allah’ın izin vereceği kişilerin dünya hayatında elde ettikleri ecirlerin mükafatı olarak verilecek olan beraatın cennetin müjdesini vermek olarak anlayabiliriz…

Benzetme yanlış anlaşılmasında:
Öğrencilik hayatımızı düşündüğümüzde derslerimize hakkıyla çalışıp takdiri hak ediyor ve belgesini öğretmen ya da müdürden alıyoruz ama hak eden biziz onların yaptığı sadece onurlandırmak.

Şefaat ile ilgili hadisleri Hadis usulü ile ele aldığımda bir çok tutarsızlık var. ''Benim şefaatim (duam) ümmetimden büyük günah işleyenleredir'' rivayeti de ahad hadis olarak kabul görmektedir ve Kur'anın bir çok ayetine ters düşmektedir ...

Allah resulü Muhammed'i (s.a.a) beşer sıfatından çıkarıp aşırı derece yüceltmek maksatlı olan bu ve benzeri rivayetler kabul edilmiş ve yaygınlaştırılmıştır...

Allah'ın iznine bağlı olarak okuduğumuz bir çok ayeti kerimede verilmek istenen mesaj çok farklıdır..

Ayetlerde ahiret aleminde şefaatin mutlaka gerçekleşeceğinde değil o asırda var olan yanlış şefaat anlayışına binaen yalnızca Allah'ın iznine onun güç ve kudretinin mutlaklığını vurgulamak içindir Çünkü müşriklerde var olan şefaat anlayışı putların meleklerin cinlerin peygamberlerin vb kişilerin onlara yardım edip işlemiş oldukları günahları sileceklerine dair inançlar var idi buna cevap olarak Allah kesin bir dil ile sadece o güç ve kudretin kendisinde olduğunu izah etmiştir....

Öncelikle Zilzal suresi 7-8 ayeti kerimelerinde geçen hakikat ile değerlendirmeye başlayacam....

Ve kim zerre kadar iyilik yapmışsa, onu(n karşılığını) görecek, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu(n karşılığını) görecektir.(Zilzal-7-8)

İtikadi hususlarda zanna dayalı haberler kuşku taşıdığı için delil olarak kabul edilmez. Bu rivayet velev ki sahih kabul edilse bile’’ Şefaat’’in tevbe etme şartına bağlı olması gerekir.

Allah, onların önlerindekini ve arkalarında bıraktıklarını (yapacaklarını ve yaptıklarını) bilir. Onlar sadece Allah'ın hoşnut olduğu kimselere şefaat ederler ve Allah'ın korkusundan titrerler.
(Enbiya-21)

Ayeti kerimede ‘’Allah’ın hoşnut olacağı kimselere şefaat ederler’’ hitabı ve rivayeti karşılaştırdığımızda karşımıza günahkar olup tevbe etmeyen kimselere şefaat edilemeyeceği çıkar bu hakikate binaen nasıl olurda Allah resulü benim şefaatim ümmetimden kebair sahiplerinedir diyebilir?

Şefaat Müminler için geçerli olup fasıklar için değildir. Başka bir ayette geçen:

Allah'ın rızasına uyan kimse, Allah'ın gazabına uğrayan kimse gibi olur mu? Onun varacağı yer Cehennem'dir. Orası ne kötü bir varış yeridir!
(A’li İmran-162)

Allah’ın gazabını hak edene Peygamberin şefaati caiz olurmu?

Şefaat edecek olan kimsenin şefaatte bulunacağı kimseyi sevmesi ve ondan hoşnut olmaz gerekir. Eğer rivayette geçen Kebair sahiplerine Resulullah şefaat edecek ise bu kimselerden hoşnut olması gerekir ki buda sahih olmadığına delildir.

Allah resulünün kebair sahiplerine şefaat edecek ise o zaman şöyle durumlar ortaya çıkar.
Şefaat kabul edilir yada edilmez ise Allah resulünün Allah katındaki değeri azalır.Lakin kabul edildiği var sayılsa bile bu yine Allah’ın el adl ismine ters düşer şöyleki hak etmediği sevabı vermiş olur hak etmediği bir şeyden ötürü cennete koymasıda adalet ilkesine ters düşer.

Allah’ın kabih (çirkin) bir fiil işlemesi asla düşünülemez. Çünkü ‘’ Zalimlerin ne dostu ve nede sözü dinlenir şefaatçisi vardır’’ ayeti Allah’ın bu zalimlere şefaatçi kabul etmesi düşünülemez.

Hakkında azab hükmü kesinleşmiş, ateşte olan kimseyi sen mi kurtaracaksın?
(Zümer-19)


Şefaat zalimler ve büyük günah işleyenler için geçerli olmayıp ancak tevbe edenler için geçerlidir.

Kısaca Şefaat cennete cennet ehli müminlerin derece ve sevaplarının arttırılması olarak düşünülebilir Çünkü cehenneme giren kişinin ordan çıkması düşünülemez Kur’ana aykırıdır.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Mart 2012, 10:06   Mesaj No:3
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

YİTİKSEVDA yazdı

Alıntı:
Kafir: Hakikati inkar eden, üstünü örten aklın kavrayışının devre dışı kalması…

Ahd, misak: Yemin, misak söz verme. Onlar ahitlerinde sadık kaldılar cümlesi gibi.

Müminler arasında öylesi var ki Allah'ın huzurunda verdiği sözü (her zaman) yerine getirir; kimi (ölüme gitmek suretiyle) ahitlerini yerine getirmiştir, kimi de (kararlarından) vazgeçmeden (ahitlerini yerine getirmeyi) beklemektedir.
(Ahzab–23)

Halife: Yeryüzünde ona sahip çıkacak olan. Lider. Yeryüzünde Allah’ın adaletini, emirlerini tatbik edecek olanlar.

İşte o zaman Rabbin meleklere: "Bakın, Ben yeryüzünde ona sahip çıkacak birini yaratacağım!" demişti. Onlar: "Seni övgüyle yüceltip takdis eden bizler dururken, orada bozgunculuğa ve yozlaşmaya yol açacak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? Dediler. (Allah) "Sizin bilmediğiniz (çok şey var, onları) Ben bilirim!" diye cevapladı.
(Bakara 30)

(Ve şöyle dedik) "Ey Davud! Seni (bir Peygamber ve böylece) yeryüzündeki halifemiz kıldık: öyleyse insanlar arasında adaletle hükmet, boş arzu ve heveslere uyma, sonra onlar seni Allah yolundan saptırır. Allah yolundan sapanları ise, Hesap Günü'nü unuttuklarından dolayı şiddetli bir azap bekler!"
(Sad–26)

İblis: Şeytanın ismi değil, içine düştüğü açmazı en güzel şekilde ifade eden sıfatıdır.

El-İblas: Belanın şiddeti karşısında düş kırıklığına uğrayarak, ümitsizliğe kapılmak. (Rağıb) Şeytanı iblisleştiren Allah ilişkisinin anlatıldığı yerde iblis. Adem’le ilişkisinin anlatıldığı yerlerde ise şeytan olarak anılır. Şeytanı iblisleştiren umutsuzluktur.

Kısa ve öz olarak: Allah’tan umut kesmek, Yes’e düşmek insanı iblisleştirir.

Batıl: Hakkın zıddı olan kavram. Batıl her daim hakk olan kavramlardan yararlanma sureti ile anlayışını doğrulamaya çalışır. Günümüzde batıl ideolojiler yapılanmalar din anlayışlarının hemen hepsi Hakkın kavramlarından yararlanma sureti ile kendi yanlışlarını doğru olarak sunmaya çalışırlar…

Örneğin: Doğu güneydoğuda varlığını sürdüren örgüt insanları etrafına toplamak için Hakkın Adalet, Özgürlük, İnsan hak ve Hürriyetleri, Toplumsal dayanışma gibi kavramları kendi anlayışının eseri olarak gösterme sureti ile insanları kendi tarafına toplamayı başarmıştır. Bunda en büyük yanlışımız bu hakk olan kavramları bizler insanlara sunmak ile mükellef iken köşemize çekildik ve bu kavramların ne denli topluluklar meydana getirdiğini yeni yeni anlamaya başladık… İşte kendi öz değerlerimizi bizler anlatmaz isek yaşatmaz isek bunu kendi batıl ideolojilerini haklı çıkarmak isteyenler bu şekilde kullanır sonrasında ise bizler neden niçin bu kadar güçlendiler diye ah vah çekeriz…

Bu kavramı tarikat ve benzeri yapılanmalar da kendi batıl anlayışlarını haklı çıkarmak için çokça kullanmaktadırlar. En basit örneği ‘’Vesile’’ ‘’Rabitu’’ ‘’Tevessül’’ ‘’Şefaat’’ Kavramlarını kendi anlayışlarına uydurma sureti ile kullanma yeterli gelir inşallah.

huşû : İdrakın erişebildiği en üstün an vakit …Namazlarda teslimiyet rabbe kayıtsız şartsız yönelme.
YİTİKSEVDA yazdı:
Alıntı:
Zalim: Nefsine zulmeden, gerçeğin hakkını vermeyen, şirk koşan, rabbani hakikatleri hatırladığı halde yüz çeviren, hakikati inkâr eden, gözleri olupta görmeyen, kulakları olupta duymayan, hidayetten nasiplenmeyen…

Ve asla zulümde ısrar edenlerden yana eğilim göstermeyin. Yoksa (ahirette) ateş size de dokunur ve Allah'tan başka koruyucunuz olmadığına göre, o zaman (O'nun tarafından da) yardım edilmez size
(Hud–113)

Zalimlere destek zalimliktir sözünün ispatı yine yüce yaradan tarafından bu ayetle çok güzel bir şekilde ortaya konmuştur…

Lütuf: İyi ile kötüyü ayırd etme anlayışı,kurtuluş yolunun Allah tarafından takva sahiplerine gösterilmesi.

Ey iman edenler! Allah'a karşı takva çerçevesinde hareket ederseniz, O size iyi ile kötüyü ayırmaya yarayan bir anlayış (Furkan) verir, günahlarınızı örter ve sizi bağışlar
(Enfal 29)

Kuran kendisini tanımlarken Muttakiler için hidayet rehberi olduğunu söylemektedir.(Bakara-2) Dolayısıyla takvanın bir sonucu olarak ihsan edilen Furkan’a nail olmadan vahyin nurundan yeterince istifade edilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Kim Allah'a karşı saygılı davranırsa (takva sahibi olursa) Allah ona bir çıkış ve kurtuluş yolu gösterir.(Talak 3)

Bu ayetlerden yola çıkalım Muttakilere iyi ve kötüyü ayırd edebilecek yolları gösterme ALLAH’IN indinde olan LÜTUF’ TUR.

İhsan: Kelime kökü H.S.N Den gelen hissi ya da manevi güzellik olup, sözlerde fiillerde bulunmaktır. Güzel düşünüp güzel davranmak, Allah ile beraberlik

Öyleyse, Allah'ın sana verdiklerinden yararlanarak yalnızca ahiret yurdunda (iyi bir yer tutmanın) yolunu ara; bu arada, pek tabii, bu dünyadaki nasibini de unutma ve Allah nasıl sana iyilikte bulunduysa, sen de (başkalarına) öyle iyilikte bulun; ve sakın yeryüzünde bozgunculuk, karışıklık çıkarmaya çalışma: çünkü, şüphesiz, Allah bozguncuları sevmez!" dedikleri zaman,
(Kasas–77)

Hayırlı ve erdemli amaçlar için çalışmak. Bu hususta Allah bizlere şöyle buyurmaktadır.

Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum olmanızı istedik ki (hayatınızla) tüm insanlığın huzurunda hakikatin şahitleri olmanız ve Elçi de sizin huzurunuzda ona şahitlik yapsın. Ve Elçi'ye uyanlar ile ökçeleri üzerinde gerisin geri dönenler arasında açık bir ayrım yapabilmek amacıyla senin, (ey Peygamber) daha önce yöneldiğin hedefi (bu topluluk için) kıble olarak tayin ettik: Şüphesiz bu, Allah'ın doğru yola ulaştırdığı kişilerden başka herkes için zor bir sınavdı. Allah sizin inancınızı kesinlikle göz ardı etmeyecektir; zira, unutmayın ki, Allah insana karşı en şefkatli olandır, rahmet kaynağıdır.
(Bakara–143)
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Mart 2012, 10:09   Mesaj No:4
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

FECR yazdı:

Alıntı:
RAHMAN:Çok merhamet sahibi. Öyle bir merhamet sahibi ki dünyadaki merhameti sadece müminler için değil kafir, münafık , müşrik gibi kimseleri de kapsayan bir merhamettir. Hatta bu merhamet sadece insanlar için değil kainattaki bütün canlılar için bir merhamet sahibidir.

RAHİM:Çok merhamet sahibi ama bu merhameti sadece müminlere özel bir merhamettir.Allah'ın rahim sıfatını, müminlere karşı merhametini, onları ahirette cennete koymakla ortaya koyacaktır.

DİN GÜNÜ: Hesap günü, ceza günü , dünyada yapılan iyilik ve kötülüklerin karşılığını bulduğu gün, kimseye haksızlık edilmediği gün, adaletin tesis edildiği gün.Kimsenin kimseye fayda veremediği gün. Ak koyunun da kara koyunun da ortaya çıkacağı gün.

MUTTAKİ:Allah'ın sınırlarını koruyan kimse. Allah'tan nasıl korkulması gerektiği gibi korkan kimse.Sorumluluk ahlakına sahip kimse.Allah'ın haramlarından sakınan emirlerini titiz bir şekilde yapan kimse.Çamurlu yollarda yürürken üzerine çamur,pislik bulaşmaması için azami gayret gösteren kimse.

GAYB: Bilinmeyen, açıklama olmadan hakkında ufacık bir bilgi dahi elde edilemeyen. Mesela cennet-cehennem, ahiret hayatı, ya da gelecekte olacak olaylar Allah tarafından bize bildirilmediği sürece bizim bizim için gaybtır. Bunların tefarruatı üzerinde düşünmekten ya da araştırmaktan ziyade biz gaybe iman ile sorumluyuz.

AHİRET:Kelime olarak son anlamına gelir.Dünya hayatından sonraki hayat demektir. Bu hayatın içinde cennet ve cehennem gibi insanların dünyadaki amellerine/itikatlerine göre yerleştikleri mekanlar vardır.Dünya sonludur ama ahiret hayatı sonsuzdur.

İMAN : Kelime olarak emin olmak, güvenmek, itimat etmek anlamına gelir. Istılahi olarak da kalpten samimi bir şekilde şüphe duymaksızın Allah'a tam bir güvenle bağlanmak, bu bağlanmayı dil ile ikrar etmek ve ameliyle de samimiyetini , Allah'a olan güvenini ortaya koymaktır.Kalp-dil ve amel üçlüsüne sıkı sıkıya bağlılığını ortaya koymaktır.

HİDAYET:Çölde devesini kaybeden kişinin kişinin devesini bulması gibi insanların en doğru olan yola ulaşmalarıdır. Sapıklığın zıddı olan hidayet, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran yoldur.

FESAD: Bozmak, ifsad etmek, karışıklık çıkarmak anlamına gelir.Fesad'ın zıddı Islahtır. Fesad kavramına Kur'an'ın yüklediği anlamı yüklemezsek, fesatçılar kendileri toplumu ıslah ediciler olarak lanse edebilir ki Kur'an'da bunun örnekleri vardır. Toplumu ıslah etmeye gelen peygamberleri kavimleri fesadçı, toplumun düzenini bozucu olarak lanse etmişlerdir. Halbuki gerçek fesadçılar Allah'a kulluğu red eden kimselerdir.

ŞAHİT:Tanıklık eden kimse. Söylemiyle eylemini ortaya koyan, iman-amel ilişkisini somut bir şekilde ortaya koyan kimsedir.Gözümüz gördüklerine tanık, kulağımız duyduklarımıza tanık, ayaklarımız gittiğimiz yerlere tanık,kalbimiz içimizden geçenlere tanık, ellerimiz yaptıklarına tanıktır.Herkes herkese tanık,Peygamberler ümmetlerine tanık, ümmetler peygamberlerine tanık yani kısaca hayat her şeye tanıktır, şahittir.
__________________
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Mart 2012, 10:11   Mesaj No:5
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

la diyebilmek yazdı:

Alıntı:
Rahman..Yaratıcı olan ve kendine ortak kabul etmeyen Allahın yarattığı her varlığa,ister Allahı kabul etsin ister etmesin ecelinin süresine kadar ona merhameti ile eceline kadar müsade edip yaşamını sürdürecek araçları ona bahşeden.

Rahim.Yaratıcı olan ve kendine ortak kabul etmeyen Allahın yarattığı varlıkları imtihan sürecinde geçirterek,SADECE AHDİMİSAĞINA[Allahın belirlediğine uymayı söz verip sözünü değiştirmeyen] BAĞLI KALANLARA,karşılığını ecelinden sonra ahirette mükafatlandırarak veren

Din günü..Yaratıcı olanve klendine ortak kabul etmeyen Allahın varettiği ve imtihana tabi tuttuğu varlıkların ecelinden sonra mükafat ve ceza olarak HESAP GÖRDÜĞÜ GÜN..

muttaki..Yaratıcı olanve kendine ortak kabul etmeyen Allahın vahiy ile belirttiği şekilde SAKINMA BİLİNCİYLE YAŞAYAN..

gayb..Bilgisi sadece Yaratıcı olan ve kendine ortak kabul etmeyen Allahın bildirdiği ile biline bilecek olan..

ahiret..Yaratıcı olan ve kendine ortak kabul etmeyen Allahın sorguya çekeceği hesabın yapılacağı,yer ve zaman.

iman..Hak veya batıl olan herhangi bi yaşantıdaki bilgiye göre hayatını yaşamaya inanarak karar vermek.[ya hakkıyla iman,ya hakkıyla inkar]

hidayet..Araçları hadi olan ve kendine ortak kabul etmeyen Allahın belirlediği ve vahiy ile ANCAK tespit edilen istikamet..

fesat ..Hangi toplumlarda olursa olsun ayrışmaya,saf tutmaya götüren HAK VEYA BATIL bilgi...Kişi hangi bilgiye saf tutarsa o saftadır,ve batılda olanda kendini hak üzer sana bilir elindeki bilgi ile ÖNEMLİ OLAN BİLGİNİN KAYNAĞIDIR HAK ÖLÇÜSÜ OLARAK..Örneğin her peygamber geldiği toplumda FİTNECİ[fesat çıkaran] DAMGASINI YEMİŞTİR..

şahit..Her hangi bi olayda bulunduğu kadarıyla ve DUYULAR İLE kavradığı kadarıyla BİLGİSİ OLMAK..

kafir..zan ile gerçeği karıştıran,örten,inkar eden...

ahd..yeminli ve şahid tutarak söz verme işi...

halife..temsil eden,ve temsil ettiğinin belirlediği bilgiye dair yöneten,yönlendiren,haberdar eden...

İblis..Yaratıcı olan ve kendine ortak kabul etmeyen Allahın yarattıklarının arasında ilk hükmüne karşı çıkıp tevbe etmeyen ateşin zehirinden yaratılan varlık..
****
batıl..Bilgisi vahiye uymayan her şey...

huşû ..Yaratıcı olan kendine ortak kabul etmeyen Allahın,belirlediği şekilde Allaha yönelmedeki durum ..

şefaat..Yaratıcı olan ve kendine ortak kabul etmeyen Allahın müdahalesiyle sadece olabilecek YARDIM...onun için Allahtan başakasına yönelmeden talep edilmesi gereken sözlü talep.Burdaki yardım KULUN YAPAMAYACAĞI bi yardım türüdür şefaat ve peygamberlerde bütün varlıkta Allahın şefaatine muhtaçken sadece Allahtan istenilmesi gerekli bir eylemdir.

zalim..Allahın koyduğu ölçü olan kanunla,hükümle hükmetmeme işini yapan..

misak..Bunu AHDIN[sözün] VERİLDİĞİ MEKAN VE ZAMAN olarak anlıyorum ...

lütuf..Karşılıksız verilen

ihsan ..Sunmak,ısmarlamak,belli bi ölçüde dağıtmak
__________________
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Mart 2012, 10:14   Mesaj No:6
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

FECR yazdı:
Alıntı:
HAMD: Övgü,şükür medh,sena gibi anlamlara gelse de Kur’an’ın orijinal kelimelerinden birisidir.Övgü,sena medh ve şükür yani teşekkür insanlar için de kullanılırken, hamd sadece Allah için kullanılır. İnsanlara hamd edilmez ama insanlara teşekkür edilebilir.

Hamd, Alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. ( Fatiha-1)

RAB:Terbiye etmek,yetiştirmek, ıslah etmek,sorumluluk almak, istediğini yapmak, başkan olmak,nimet vermek, üstünlük, efendilik , söz sahibi olmak,kendisine itaat edilen efendi, yönetici gibi bir çok anlamları vardır ki tapınılacak tek rab vardır, O da Allah’tır.

Hamd, Alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. ( Fatiha-1)


MALİK: Yetki sahibi, güç sahibi, otorite sahibi anlamına gelir.

Din gününün malikidir.( Fatiha-4)


İBADET: Kulluk etmek, tapmak, emre amade olmak,kölenin efendisine boyun eğdiğini,sözünü tuttuğunu göstermesi,kulluk görevini eksiksiz yapmak anlamlarına gelir. Ki insanlardan istenen sadece ve sadece Allah’a kulluk etmeleridir. Zaten insanlar Allah’a kulluk etmek için yaratılmıştır.

Allah'ım!) Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.(Fatiha-5)

İSTİANE: Yardım dileme, zayıf olan birisinin güçlü olana sığınması, ondan medet umması, derdine çareyi Allah’tan istemesidir.
Allah'ım!) Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.(Fatiha-5)

DALALET: Sapıklık, yoldan sapmışlık,İslam dışındaki tüm yollar, şeytanın yolu, vahye karşı cephe alanların yolu, peygamberlere karşı çıkanların yolu
Bizleri doğru yola hidâyet et, o kendilerine in'am etmiş olduğun zâtların yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapık bulunmuşların yoluna değil.( Fatiha-6-7)
__________________
FECR yazdı:

Alıntı:
HÜDA:Hidayete götüren.Kur’an’ın özelliklerinden birisidir.
İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir.(Bakara-2)

SALAT:Türkçeye namaz olarak çevrilir.Ama namaz da Farsça bir kelimedir. Salat;dua, istiğfar dileme,destek vermek gibi anlamlarına gelir,ıstilahi olarak da bugünkü kıldığımız şekliyle namazdır. Ama “ekımus salat” ifadesiyle gelen namaz ile sadece salat diye geçen ayetler arasında anlam farklılığı vardır.

Onlar, gaybe inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarfederler.(Bakara-3)

İNFAK:Kelime olarak harcama,sarfetme anlamanına gelir.Istılahi olarak;İnsana Allah tarafından verilen malın yoksullara, ihtiyaç sahiplerine verilmesi,harcanmasıdır. Ama infakı sadece mal ile sınırlamak doğru değildir. Allah’ın bize verdiği ilimi başka insanlarla paylaşmak da infak kavramının içine girer.
Onlar, gaybe inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarfederler.(Bakara-3)

YAKİN:Sözlükte tereddütsüz , kesin,şüphesiz ilim anlamına gelir. Tereddütün olmadığı, kalpte şüphe bulundurmayan bilgi. Yakin üçe ayrılır:1-İlme-l yakin 2-Ayne-l yakin 3-Hakka-l yakin.
Onlar, sana indirilen Kitap'a da, senden önce indirilenlere de inanırlar; ahirete de yalnız onlar kesinlikle inanırlar.( Bakara-4)

İNZAR: Uyarmak, ikaz etmek, dikkati çekmek anlamına gelir. İçinde korku bulunan bir haberdir.Müjdelemenin zıddıdır.Istılahi anlam olarak; Allah'ın, kitapları ve Peygamberleri vasıtasıyla insanları, inkar, şirk, nifak ve isyan gibi, ilahi azaba ve cehenneme girmeye sebep olacak her türlü inanç, söz, fiil ve davranışlardan sakındırması, gelecek tehlikeyi önceden bildirmesi, böylece onları iman, ibadet ve itaate yöneltmesidir.Bütün peygamberlerin en önemli görevlerinden birisi inzardır.

Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan( inzar etsen) da uyarmasan da birdir, inanmazlar.(Bakara-6)

AZAB:Ceza, eza,işkence, insana elem veren ve zor gelen şey.İnkarve isyan edenlerin Allah tarafından dünya ve ahirette cezalandırmasıdır.
Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir.(Bakara-7)

MARAZ: Hastalık,illet,dert anlamına gelir.

Kalblerinde hastalık(MARAZ) vardır, Allah hastalıklarını artırmıştır. Yalan söyleye geldikleri için onlara elem verici azab vardır.(BAKARA-10)

SEFİH-(çoğulu)SÜFEHA: Beyinsiz, aklı ermez,akıl noksanlığı olan. Görüş ve düşüncede heva ve hevese uymak, akıl ile değil zevk ile hareket etmektir: Bu da aklın hükümsüz kalmasından dolayı budalalıktan kaynaklanır.Ağırbaşlılık ve akıllı olmanın zıddıdır.
Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit «Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!» derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler).( Bakara-13)
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Mart 2012, 10:17   Mesaj No:7
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

FECR yazdı:

Alıntı:
1.CÜZDEKİ RUBUBİYET AYETLERİ:

1-Hamd sadece Allah’a yapılır:
Hamd, Alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.(Fatiha-1)

2-Rab insanlara doğru yolu gösterir
İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.(Bakara-5)
3-Rab kendisine kulluk edinilendir.
Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz ki, O'na karşı gelmekten korunmuş olabilesiniz.(Bakara-21)

4-Rab insanların gerçeği anlaması için bir çok örnek verir
Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır).(Bakara-26)



5-Rab kendisinden korkulmaya layık olandır.
«Beni öldürmek üzere elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam, çünkü ben, Alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.(Bakara-28)

6-Rabb insanları yaratandır, var edendir
Rabbin meleklere «Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim» demişti; melekler, «Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devamlı takdis ediyoruz» dediler; Allah «Ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim» dedi.(Bakara-30)

7-Rab emir verir ve emirlerinin yerine getirilmesini ister
Adem, Rabbi'nden emirler aldı; onları yerine getirdi. Rabb'i de bunun üzerine tevbesini kabul etti. Şüphesiz o tevbeleri daima kabul edendir, merhametli olandır.(Bakara-37)

8-Rabb insanları zulümden kurtarır ve imtihan eder
Böylece zulmeden toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.(Bakara-45)

Size işkence eden, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık; bu Rabbinizin büyük bir imtihanı idi.(Bakara-49)


9-Rab insanları nimet veren,rızık verendir , aynı zaman da inkardan ve isyandan dolayı gazaba uğratandır.
«Ey Musa! Bir çeşit yemeğe dayanamayacağız, bizim için Rabbine yalvar, bize, yerin bitirdiği sebze, hıyar, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin» demiştiniz de, «Hayırlı olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin, şüphesiz orada istediğiniz vardır» demişti. Onlara yoksulluk ve düşkünlük damgası vuruldu, Allah'ın gazabına uğradılar. Bu, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerindendi; bu, karşı gelmeleri ve taşkınlık yapmalarındandı.(Bakara-61)

10-Rab yalvarılması gereken ve aynı zaman da açıklamalarına ihtiyaç duyulandır.
«Rabbine bizim adımıza yalvar da onun mahiyetini bize bildirsin» dediler, «O, onun ne pek kart, ne pek körpe, ikisi ortası bir sığır olduğunu söylüyor, size emrolunanı yapın» dedi.(Bakara-68)

«Rabbine bizim adımıza yalvar da ne renk olduğunu bize bildirsin» dediler. «O, onun, bakanların içini açan parlak sarı renkli bir sığır olduğunu söylüyor» dedi.(Bakara-69)

«Rabbine bizim adımıza yalvar da, mahiyetini bize bildirsin, çünkü sığırlar, bizce, birbirine benzemektedir. Allah dilerse biz şüphesiz doğruyu bulmuş oluruz» dediler.(Bakara-70)

11-Rab insanlara hüccet olacak bilgiler verir

İnananlarla karşılaştıkları zaman, «İnandık» derlerdi; birbirleriyle yalnız kaldıklarında, «Rabbinizin katında size karşı hüccet göstersinler diye mi Allah'ın size açıkladığını onlara anlatıyorsunuz? Bunu akletmiyor musunuz?» derlerdi.(Bakara-76)

De ki: «Bizim ve sizin Rabbiniz olan Allah hakkında bize karşı hüccet mi gösteriyorsunuz? Bizim yaptıklarımız kendimize, sizin yaptıklarınız de kendinize aittir. Biz O'na karşı samimiyiz».(Bakara-139)

12-Rab rahmetini dilediğine kullanır ve nimet verir.

Kitap ehlinden ve Allah'a eş koşanlardan inkar edenler, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini istemezler. Allah, rahmetini dilediğine tahsis eder. Allah büyük nimet sahibidir.(Bakara-105)

13-Rab iyilik yapanların ecrini verir
Hayır, öyle değil; iyilik yaparak kendini Allah'a veren kimsenin ecri Rabbi'nin katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.(Bakara-112)

14-Rab insanları bir takım emirlerle dener
Rabbi İbrahim'i bir takım emirlerle denemiş, o da onları yerine getirmişti. Allah, «seni insanlara önder kılacağım» demişti. O «soyumdan da» deyince, «zalimler benim ahdime erişemez» buyurmuştu.(Bakara-124)


15-Rabb dua edilmeye en layık olan ve kullarının yaptığı duaya icabet edendir.
İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası!.(Bakara-126)

16-Rab duaları kabul edendir

İbrahim ve İsmail, Kabenin temellerini yükseltiyordu: «Rabbimiz! Yaptığımızı kabul buyur. Şüphesiz ki, Sen hem işitir hem bilirsin»(Bakara-127)

«Rabbimiz! İkimizi Sana teslim olanlardan kıl, soyumuzdan da Sana teslim olanlardan bir ümmet yetiştir. Bize ibadet yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur, çünkü tevbeleri daima kabul eden, merhametli olan ancak Sensin».(Bakara-128)

Rab insanlara ayetleri okuyan kitabı ve hikmeti öğreten ve fahşadan alıkoyan peygamber gönderir
«Rabbimiz! İçlerinden onlara Senin ayetlerini okuyan, Kitabı ve hikmeti öğreten, onları her kötülükten arıtan bir peygamber gönder. Doğrusu güçlü ve Hakim olan ancak Sensin».(Bakara-129)


17-Rabbin emrine kayıtsız şartsız teslimiyet lazım

Rabbi ona: «Teslim ol» buyurduğunda, «Alemlerin Rabbine teslim oldum» demişti.(Bakara-131)
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Mart 2012, 10:19   Mesaj No:8
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

FECR yazdı:

Alıntı:
İSTİHZA: Alaya almak,dalgaya almak, işi gırgıra vurmak,karşıdaki kişiyi hafife almak, tiye almak,vahyin önüne geçmek için mesajı bulandırmaya çalışmak. Tarih buyunca peygamberler, vahiy, din kafirler tarafından alaya alınarak manipüle edilmeye çalışılmıştır


İnananlara rastladıkları zaman, «İnandık» derler, elebaşılarıyla baş başa kaldıklarında, «Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz» derler.( Bakara-14)

TUĞYAN:Azgınlık, haddi aşmak, sınırı aşmak, suyun mecrası dışında akması, baş kaldırmak, insanları azdıran, yoldan çıkaran anlamlarına gelir.

Allah onlarla istihza(alay) ediyor da tuğyanları içinde bocalarlarken kendilerini sürüklüyor.(Bakara-15)

NUR:Aydınlık, Kur’an’ın yolu, İslam yolu, insanları karanlıklardan kurtaran aydınlık yol, ışık, ziya anlamıma gelir. Nur’un zıddı zulümattır. Kur’an’da nur kavramı tekil olarak kullanılırken zulüm kavramı çoğul olarak kullanılıyor ki bu da Nur’un tek bir yol olduğunu , zulüm yolunun yani karanlık yolun çok olduğunu gösteriyor.

Onların misali; ateş yakan kimsenin misali gibidir ki, ateş çevresindekileri aydınlatınca, Allah onların ışığını(nurunu) giderdi. Karanlıkların içerisinde görmez halde bırakıverdi.(Bakara-17)

RIZIK:Azık,yenilen içilen ve faydalanılan her şey.Allah’ın canlılara faydalanması için vermiş olduğu bütün her şey.İnsanlığa sunulan her şey rızıktır ama rızkın helali ve haramı vardır. Allah insanlara helal rızık emretmiştir.

O, yeryüzünü size bir döşek ve göğü de bir bina kıldı. Gökten su indirip onunla size rızık olmak üzere ürünler meydana getirdi; artık Allah'a, bile bile eş koşmayın.(Bakara-22)
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Mart 2012, 10:26   Mesaj No:9
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

YASEMİN ATAMAN yazdı:
Alıntı:
Ülûhiyet Tevhidi: Ulûhiyet tevhidi, Allah'a, Onun belirlediği ibâdet şekilleri ile ibâdet etmektir. İbâdette Allah’ı birlemek, başkasını O’na ortak kabul etmemektir. Kalbin korkarak ve ümit ederek Allah'a bağlanmasıdır. Ulûhiyet tevhidi; ibâdette, boyun eğmede, hüküm koymada, kesin itaatte tek ve ortağı olmayan Allah’ı birlemektir.


Rubûbiyet ve ulûhiyet tevhidi beraber olmalıdır. Bunlardan biri bulunmazsa kişi muvahhid olamaz ve şirke düşer.



1.Cüz de ULUHİYET Tevhidi ile ilgili ayetler:

Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Senden yardım dileriz.
(Fatihâ Suresi, 4)


Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız.
(Bakara Suresi, 21)

O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı.
Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah'a eşler koşmayın.
(Bakara Suresi, 22)

Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.
(Bakara Suresi, 131)

Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin İlahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın İlahı olan tek bir İlaha ibadet edeceğiz; bizler O'na teslim olduk" demişlerdi.
(Bakara Suresi, 133)
YİTİKSEVDA yazdı:

Alıntı:
Ey İsrail oğulları! Size bağışladığım o nimetleri hatırlayın ve Bana verdiğiniz sözü tutun (ki) Ben de sözümü tutayım; ve Benden, yalnız Benden sakının!
(Bakara-40)

Sabrederek ve namaz kılarak Allah'dan yardım dileyin. Hiç şüphesiz bu, Allah'a saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir
(Bakara-45)

Bilmez misin ki göklerin ve yerin hükümdarlığı Allah'ındır ve Allah'tan başka sizi koruyacak ve yardım edecek hiç kimse yoktur?
(Bakara-107)

Deyin ki: "Biz Allah'a inanırız ve bize indirilene ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve onların soyundan gelenlere indirilene ve Musa'ya, İsa'ya ve Rableri tarafından (diğer) tüm peygamberlere tevdi edilmiş olana (inanırız); onların arasında hiçbir ayrım yapmayız. Ve biz O'na teslim olanlarız."
(Bakara–136)
________________
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Mart 2012, 10:29   Mesaj No:10
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1087
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: 1.Cüz Notları ( Ortak Çalışma)

FECR yazdı:
Alıntı:
1.CÜZ BİZLERE NELER ANLATIYOR?
FATİHA (1-7)

-Her işimizde,hayatımızın her safhasında Allah’ı hatırlamamızı
-Allah’ın rahman,rahim, alemlerin Rabbı ve hasap gününün tek yetkilisi olsunu
-Hamdın sadece ve sadece Allah’a yapılmasını gerektiğini
-Yalnızca ve yalnızca Allah’a kulluk / ibadet etmemiz gerektiğini
-Yalnızca ve yalnızca Allah’tan yardım istememiz gerektiğini
-Rabbımıza nasıl dua etmemiz gerektiğini
-Rabbımızdan dua ederken hangi isteklerde bulunmamız gerektiğini
-Sıratı mustakim üzere olmamız lazım geldiğini
-Kendisine nimet verilenlerin yolundan gitmemiz gerektiğini
-Kendilerine gazap edilenlerin ( Yahudiler gibi kimselerin ) yolundan uzaklaşmamız gerektiğini
-Hayatları sapıklık içinde geçiren ( Hıristiyanlar gibi )insanların yolundan uzaklaşmamız gerektiğini anlatıyor.

BAKARA (1-142)

-Kur’an’da hiç şüphe edilmemesini
-Kur’an’ın muttakiler için bir hidayet olduğunu
-Muttaki ( Allah’tan sakınan, korktuğunu )söyleyen olduğunu söyleyen kimselerin, gaybe iman etmeleri, namaz kılmaları,kendilerine verilen rızıklardan infak etmeleri , Kur’an’a ve diğer peygamberlere indirilen vahiylere iman etmeleri gerektiğini , ayrıca ahirete de kesin bir şekilde iman etmeleri gerektiğini
-Kalpleri mühürlü olan ve vahye kulak vermeyen küfredenleri uyarmanın onlara bir fayda sağlamadığını
-İnsanlar içinde müslümanmış gibi görünen münafıklar olduğunu
-Münafıkların Allah’ı ve müminlere aldatmaya çalıştıklarını, halbuki kendilerinin aldandığını
-Münafıkların kalplerinde hastalık-maraz olduğunu
-Yeryüzünde fesat çıkaranların kendilerini ıslahçı olarak kabul ettiklerini
-Münafıkların iman edenleri beyinsiz saydıklarını ve Müslümanların yanında iman ettiklerini söylemelerine rağmen dostlarıyla baş başa kaldıklarında Müslümanlarla alay ettiklerini söylediklerini
-Hidayet karşılığı sapıklığı satın alanlarının ticarette kaybettiklerini
-Münafıkların durumunu anlatmak için Allah’ın örnekler verdiğini
-Bütün insanların sadece Allah’a kulluğa çağrıldığını ve şirkten men edildiklerini
-Kur’an’da şüphe içinde olanlara Allah’ın meydan okuduğunu, Onun benzerini getirmelerini istediğini
-İnsanların yakıtı insan ve taş olan cehennemden sakınmaları gerektiğini
-İman edenlere cennet vaad edildiğini
-Allah’ın örnek olarak bir sivrisineği bile örnek verdiğini
-Allah’a verilen ahdi bozanların,yeryüzünde bozgunculuk yapanların fasıklar olduğunu
-Yeryüzündeki her şeyin insan için yaratıldığını
-Allah’ın yeryüzünde halife yaratmak istemesi ve melekler ile olan diyaloglarını
-Adem’in yaratılmasını ve Adem’e bütün isimlerin öğretilmesini
-İblis hariç meleklerin Adem’e secde etmesini
-Adem’in cennete konulması ve yasak ağaca yaklaşmaması için uyarılmasını,
-Şeytanın Adem ve eşini aldatması, Adem’in hatasını anlayıp tevbe etmesini
-Adem ve eşinin cennetten kovulmasını
-Allah’ın İsrailoğullarına verdiği nimetleri hatırlatılmasını ve Kur’an’a iman etmelerini istemesini
-Hakkı batıla karıştırmamayı,namaz kılmayı, zekat vermeyi ve Allah’a kulluk edilmesi gerektiğini
-İyiliği emredip de kendisi unutanlardan olmamayı
-Sabır ve namazla Allah’tan yardım dilemeyi
-Kimseden şefaatin kabul edilmediği ve fidye kabul edilmediği günden korkmamız gerektiğini
-İsrailoğullarının Firavunun zulmünden kurtarıldığını
-Musa a.s ile kavmi arasındaki durumları
-İsrailoğullarının Musa’dan isteklerini, yamukluklarını, Peygamberin sözünün dışına çıkmalarını
-Musa’ya verilen mucizeleri ve İsrailoğullarına verilen nimetleri
-İsrailoğullarının verilen nimetlerle yetinmemelerini
-İsrailoğullarının cumartesi yasağını çiğnemelerini, ceza olarak inek kurban etmeleri istenmesini ve onların kurban için çeşitli sebebler ileri sürmelerini
-İnsanlar içinde zanna ve kuruntulara uyanlar olduğunu
-Kendi yazdıkları kitapları Allah’tan gelmiş gibi lanse edenlerin büyük bir vebal altında olduğunu
-Yahudilerin cehennem ateşinin sayılı gün dokunacağı inancının yanlışlığını
-İsrailoğullarından birçok kere söz alındığını ama onların sözünde durmadıklarını
- Ehli kitabın Süleyman a.s hakkındaki yanlış zanda bulunduklarını
-Müşriklerin ve Ehli Kitanın insanlara hayır indirilmesini istemediklerini
-Göklerin ve yerin hakimiyetin Allah’a ait olduğunu
-Yahudi ve Hristiyanların cenneti kendi tekellerinde gördüğünü
-Allah’a hanif olarak kulluk etmemiz gerektiğini
-İnsanların peygamberlerden mucize istediklerini
-Ehli Kitabın dinine tabi olmadıkça onların Müslümanlardan asla razı olmayacağını
-İbrahim a.s’ın bir çok imtihana tabi tutulduğu, onun bu imtihandan başarıyla geçtiğini
-Kabenin emin bir yer ve kıyam merkezi olduğunu
-İbrahim a.s’ın Allah’a nasıl dualarda bulunduğunu
-Tarihte yaşamış toplumların kazancının kendine ait olduğunu, herkes kendi kazancından sorumlu olduğunu
-En güzel boyanın Allah’ın boyası olduğunu anlatıyor.

1.Meal cüzüne katılan tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Arapça-Türkçe Ortak Kelimeler FECR Genel Arapça 1 20 Ocak 2022 10:08
Kainatın Ortak Dili MusabBinumeyr Muhtelif Konular 3 06 Şubat 2019 16:10
Hadis metinleri 1.hafta dersi çalışma notları(ilk sayfa ) Medine-web Hadis Metinleri I 0 21 Kasım 2013 18:18
Mbsts Çalışma Notları 2012 (FIKIH MEZHEPLERİ) Medineweb Dinler ve Mezhepler Tarihi 0 20 Şubat 2013 18:53
Mbsts Çalışma Notları 2012 (FIKIH MEZHEPLERİ) Medineweb Seviye Belirleme Sınavı-(MBSTS) 0 31 Temmuz 2012 15:29

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.