Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KUR'ÂN-I KERİM.::. > Kurân-ı Kerîm > Kur'ân-ı Kerim Genel

Konu Kimliği: Konu Sahibi Seleme,Açılış Tarihi:  25 Mayıs 2008 (17:59), Konuya Son Cevap : 28 Aralık 2009 (14:28). Konuya 3 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 25 Mayıs 2008, 17:59   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Seleme isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 556
Üyelik T.: 11 Kasım 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 829
Konular: 194
Beğenildi:13
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Nuh'un Gemisinin Kazanı-Hud Süresi-

Nuh'un Gemisinin Kazanı-Hud Süresi-


38- Gemiyi yapıyordu, kavminden bazı ileri gelen gruplar, onun yanından gelip geçtikçe, onunla alay ediyorlardı. Nuh dedi ki: "Bizimle eğleniyorsunuz, biz de sizinle tıpkı bizimle eğlendiğiniz gibi alay edip eğleneceğiz."

39- O perişan edici azabın kime geleceğini ve o sürekli azabın kimin başına ineceğini ilerde bileceksiniz.

40- Nihayet emrimiz geldiği ve tennur (tandır veya geminin kazanı) tutuşup parladığı zaman dedik ki; "Erkeği ve dişisi olan her canlıdan ikişer tane, aleyhlerinde hüküm verilmiş olanların dışında, aileni ve iman etmiş olanları geminin içine yükle". Zaten beraberinde iman edenler çok az idi ( HUD )


38-39- Gemiyi yapıyordu. Hz. Nuh'un gemisinin vasıfları hakkında bazı sözler nakledilmiştir. Bu arada denilmiştir ki, boyu üçyüz arşın, eni elli arşın, su kesiminin üstünde kalan yüksekliği otuz arşın, sactan yapılmış üç ambarlı bir gemi idi. Hasen'den naklen rivayet olunduğuna göre, boyu bin iki yüz, genişliği altı yüz arşın imiş. Fakat bu gibi ayrıntılara girişmek boşuna uğraşmak olur, doğrusunu tayin imkânsızdır. Bu konuda Kur'ân'dan öğrenilen şudur ki, kavmin müminlerini ve ihtiyaçları olan yiyecekleri ve her çeşit hayvanattan iki taneyi, yani birer çifti sığacak genişlikte imiş. Ancak bu geminin yelkenli olmayıp, vapur gibi, ocaklı ve istim gibi feveranlı, yani kaynayıp fışkıran bir kuvvetle harekete geçtiğini hatırlatan şu cümle çok dikkat çekicidir:

40-41-42- Ta ki emrimiz geldi ve tennur feveran etti. Yani bu gayeye gelinceye kadar Nuh gemisinin yapımına devam ediyordu. Kavmi de kendisiyle alay ediyordu. O vakit yükle dedik ona...

Tennur: Lügatte kapalı bir ocak, bir fırındır ki, dilimizde "tandır" olarak kullanılır. Leys demiştir ki; "tennur" genellikle bütün dillere gelmiş olan bir kelimedir. Bir benzeri de "tennar" teleffuzudur. Ezheri de demiştir ki; "Bu gösterir ki, isim bazan A'cemi olur, Arap onu Arapçalaştırır da sonra Arapça olur. Ve buna delil aslı tennar olmasıdır. Bundan önce Arapça'da "tennur", bilinen bir şey değildir. Bunun benzeri başka dillerden Arapça'ya geçmiş olan dîbâc, dinar, sündüs, istebrak gibi kelimelerdir. Arap bunları konuşmaya başlayınca artık Arapça olmuşlardır."

Feveran kelimesi de biliniyor ki, kuvvet ve şiddetle kaynamak ve fışkırmaktır. Şimdi biz gemiden söz edilirken tam ocak feveran ettiği sırada yük emri verildiğini işittiğimiz zaman o geminin hareket etmeye hazır bir vapur olduğunu anlamakta hiç tereddüt etmeyiz. Lakin vapuru görmemiş olanlar bunu anlayamazlar ve "Acaba bu ocağın feveranı da ne demektir? Bu olsa olsa bir işaret olacaktır." diye düşünmekte mazur olurlar.

İlk devir müfessirleri (eslaf) bunun hakkında muhtelif mânâlar kayd ve nakletmişlerdir ki, bunları burada özetleyelim:

1- Müfessirlerin çoğu, "tennur"un gerçekten bir ocak anlamına geldiğinde görüş birliği içindedir. Ancak kimisi Nuh'a mahsus bir tennur idi demiş, bir çoğu da ekmek pişirilen bir fırın idi demişler. Kimi Âdem'den kalma idi, kimi de Hz. Nuh'un zevcesinin ekmek pişirdiği bir tandır idi, demiş. Kimi taştan idi, kimi Kûfe tarafında idi demiş ve hatta Hz. Ali'den Kûfe mescidinin yerinde idi diye bir söz de nakledilmiştir. Kimi Şam diyarında "Ayn-i Verdan" denilen mevkide, kimi de Hint diyarında idi demişler. Ve bütün bunlar, feveranı suyun kazanda kaynar gibi fırından kaynayıp fışkırmasıyla izah etmişlerdir. Böyle bir feveran âyette niçin geminin inşasına bir sonuç ve yüklenmesi emrine bir şart ve başlangıç olarak gösterilmiş? Bunun çeşitli açılardan yorumuna gelince de, Allah Teâlâ, bunu Hz. Nuh'a tufanın başlayacağına bir alâmet olmak üzere tayin buyurup önce haber vermiş ve böylece bu alâmet ve mucize zuhur ettiği vakit yüklemek emrini vermiş demişler. Fakat bir kısım müfessirler, bu izahı kabul edilebilir bulmamışlar ve başka mânâlar vermişlerdir.

2- Araplar arasında bazan yeryüzüne de "tennur" denildiği görüldüğünden, tennurun feveranı yer yüzünden suların fışkırması olacaktır. Nitekim Kamer Sûresi'nde "Bunun üzerine şakır şakır akan sularıyla göğün kapılarını açtık. Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık. Ezelde takdir edilmiş bir emir üzere sular birleşti." (Kamer, 54/11-12) buyurulmuştur, demişler. Yer kürenin bir büyük fırın anlamında olduğunu hatırlatan bu görüş dahi dikkate değer ise de bu şekilde feverana yakışan mânâsı su fışkırması değil, ateş püskürmesi olurdu. Çünkü tandır ateş yakılan bir yerdir, bir su kuyusu değildir.

3- Tennur'dan murad yeryüzünün yüksek ve şerefli mevkileri demektir ki, harikulade bir olay olarak oralara bile sular fışkırmıştır, demişlerdir.

4- "Farettennur", şafak attı, tan yeri ağardı, sabah oldu mânâsına gelir, denilmiş ve bunun Hz. Ali'den menkul bir tefsir olduğu söylenmiş.

5- İş kızıştı, şiddetlendi mânâsına "fırın kızdı" denildiği gibi, "farettennur" da böyledir, denilmiştir. Lâkin bu dört mânânın dördü de mecazdır. Ancak meselenin özü, harikulade bir olaya ait olduğundan tefsir âlimlerinin hemen hepsi (cumhur), bu mânâları, tennur kelimesinin gerçek ve lügat mânâsından saymaya sebep teşkil etmediğini söylemektedirler.

6- Ebu Hayyan, tefsirinde Hasen'den rivayetle "tennur"un "gemide suyun toplandığı yer" olduğunu nakletmiştir, ki bu ifade hemen hemen geminin kazanını andırıyor.

Görülüyor ki, tefsir âlimlerinin rivayetlerinin bazı noktaları yukarıda arzettiğimiz mânâya değinir yapıdadır. Yani geminin yelkenli bir gemi değil, kazanla çalışan bir vapur olduğunu hatırlatır niteliktedir. Rivayetlerdeki bu ayrıntılar da görüldükten sonra biz şimdi hakkıyla diyebiliriz ki, tennurun gerçek anlamıyla bir ocak olması, aynı zamanda onun gemide su toplanan bir kazan ile ilişkili olmasına da engel değildir. Cumhurun ocak olduğu hakkındaki rivayetiyle bu rivayet arasında çelişki de yoktur. Harf-i tarif ile "ettennur" buyurulması, bunun gemiye ait bir tandır, bir ocak olmasını açıkça belli eder. Ayı zamanda Hz. Nuh'a ait bir tennur olması da buna engel değildir. Çünkü bu onun bir mucizesidir. "Keşşaf" sahibinin, sarahatle belirttiği üzere, âyette gayesi yukarıdaki fiiline müteallik olup, mânâ demek olduğundan, tennurun feveranı gemideki yapım işinin sona ermesi, yükleme ve hareket emrinin de başlangıcı ve şartı olarak gösterilmiştir. Bunun böyle olduğu göz önünde bulundurulursa, tennurun feveranı gemiyi harekete geçiren kuvvetin kendisini ifade ettiği anlaşılır. Bu günkü söylenişi ile "nihayet emrimiz gelip gemi ateşlendiği vakit" demek olur. Ve bunda tennur ve feveran kelimeleri gerçek anlamda kullanıldığı ve âyetin bu mânâda gayet zahir olduğu da şüphesizdir. Şu halde nassta hakikat anlamını ve zahiri bırakıp da te'vil aramaya hiç de sebep yoktur. Geminin yapımı tamam olup "fayrap" haline gelmesi, ilâhî emir olan tufanın başlayacağına bir alâmet olmasına da engel olan bir durum değildir. Âyetin bu zahirine karşı, "O zaman öyle bir vapur nasıl yapılabilirdi? Yapılmış olsa bu sanat unutulur mu idi?" gibi vehim ifade eden bir iki sual akla gelebilir. Halbuki daha önceki çağlarda bilinip de sonradan kaybolup gitmiş bir takım sanatların olduğu bile tarihi misallerle sabittir. Kaldı ki Nuh, gemisini beşerin bilgi ve tecrübe birikimiyle değil, doğrudan doğruya "Bu gemiyi Bizim gözetimimizde ve vahyimize göre yap!" âyetinde de ifade buyurulduğu gibi, Allah'ın vahyi ile ve yine O'nun gözetiminde yapmıştır. Her çiftten iki tane, yani erkeği ve dişisi olan her canlıdan ikişer tane ki, bunun miktarını Allah bilir, gemiye alınmıştır. Bu kadar canlıyı alabilen ve bunlarla beraber Hz. Nuh'un bir oğlunun dışında bütün aile fertlerini ve az da kavminden kendisine iman etmiş olanları, gerek insanlar, gerek diğer hayvanlar için gerekli olan yiyecekleri dahi yüklenerek, dağlar gibi dalgalar içinde akıp giden bir geminin harikulade bir gemi olması ve bunun basit bir yelkenli gemi gibi düşünülmemesi gerekiyor. "O devirde böyle bir gemi yapılabilir miydi?" sorusuna karşılık, "Öyle fırtınalı ve dalgalı bir tufanda bu kadar yükü küçük bir yelkenli taşıyabilir mi?" sorusuyla cevap vermek gerekir.
__________________
Dünyayı Güzellik Kurtaracak.
Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Seleme 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Üniversiteli Bayanla Geçinme Sanatı İslamda Kadın ve Erkek mehmet akif2 20 9588 20 Mayıs 2009 19:42
Üniversiteli Erkekle Geçinme Sanatı İslamda Kadın ve Erkek mehmet akif2 1 2426 20 Mayıs 2009 19:35
A.Hakan'dan Döneklik Konferansı Serbest Kürsü kurtmehmet 4 2356 10 Mayıs 2009 20:54
Hanefi Mezhebi: İslamda Kazanç Zekat-İnfak Seleme 0 2309 19 Nisan 2009 04:52
Hanefi Mezhebi: Alışveriş İlmihal Bölümü Seleme 0 2388 19 Nisan 2009 04:51

Alt 25 Mayıs 2008, 18:38   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:KEVİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1676
Üyelik T.: 05 Mayıs 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 340
Konular: 70
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Nuh'un Gemisinin Kazanı-Hud Süresi-

Nuh peygamberin gemisine buhar ile çalışan gemiydi diyenler olmuştur. bu bana mantıklı geliyor.
Selemenin sözünü ettiği tandır, kazan gibi kavramlar belkide buhar mekanizmasına gönderme yapıyordur.
En doğrusunu allah bilir
__________________
Çağımızın en büyük tutkusu köleliktir.
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Mayıs 2008, 18:40   Mesaj No:3
Medineweb Sadık Üyesi
medinelii - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:medinelii isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1808
Üyelik T.: 11 Mayıs 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:42
Mesaj: 657
Konular: 89
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Nuh'un Gemisinin Kazanı-Hud Süresi-

Alıntı:
KEVİR Üyemizden Alıntı
Nuh peygamberin gemisine buhar ile çalışan gemiydi diyenler olmuştur. bu bana mantıklı geliyor.
Selemenin sözünü ettiği tandır, kazan gibi kavramlar belkide buhar mekanizmasına gönderme yapıyordur.
En doğrusunu allah bilir

paylasım için çok tskler....
Alıntı ile Cevapla
Alt 28 Aralık 2009, 14:28   Mesaj No:4
Medineweb Sadık Üyesi
Huzurİslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Huzurİslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 9
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 761
Konular: 392
Beğenildi:20
Beğendi:0
Takdirleri:87
Takdir Et:
Standart RE: Nuh'un Gemisinin Kazanı-Hud Süresi-

Allah razı olsun paylaşım için
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Zilzal Süresi akgün Kur'ân-ı Kerim Genel 2 16 Şubat 2023 11:09
Nuh'un (a.s) Gemisinin Öğrettikleri Mihrinaz Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler 0 08 Eylül 2017 01:06
titanic gemisinin ibretlik oykusu Allahın kulu_ Videolar/Slaytlar 4 09 Nisan 2015 22:36
Rahman Süresi İslaminesil Videolar/Slaytlar 2 15Haziran 2014 19:53
Kamer Süresi EcelBekcisi Hadis-i Şerif 0 24 Kasım 2008 13:29

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.