|
Konu Kimliği: Konu Sahibi AŞK'ÜL İSLAM,Açılış Tarihi: 20 Ocak 2009 (18:27), Konuya Son Cevap : 21 Ocak 2009 (00:16). Konuya 5 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
20 Ocak 2009, 18:27 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Kuran kelimelerinde anlam değişmeleri Kuran kelimelerinde anlam değişmeleri Kur’an’da kullanılan dini terimleri, İslam’ın belli kanun, kural ve uygulamalar demeti şeklinde “kurumsallaşması”ndan sonra kazandıkları anlamlara göre tercüme etmekten daima kaçınılmalıdır. Bu “kurumsallaşma” İslam tarihi çerçevesinde ne kadar meşru da olsa, sözkonusu terimlerin,onları bizzat Hz.Peygamber’in ağzından duyan insanlar için taşıdığı ve taşıması istenmiş olan asıl anlamını ve amacını gözden kaçırarak sadece daha sonraki ideolojik gelişmeler ışığında yorumlamakla Kur’an doğru anlaşılmış olamaz. Kelime :Semantik herhangi birdilin kelime manalarını çeşitli yönlerden inceleyen bilim dalı olduğuiçin esas konusu kelimelerdir. O halde ‘kelime’nin ne olduğunu izahetme- liyiz.Kelime: Müfred bir mana için konulmuş lafızdır.[1]Kelime,manası olan lafızdır, isim, fiil ve harf diye üçe bölünen sözbölümlerinin hepsidir. [2] ‘Ke-le-me’ kökündendir. ‘el-Kelmü’algılanan etki’dir; algılanma ya gözle olur, ya di- ğer duyularla Kelamkulak ile algılanandır, Kelm diğer duyularla algılanan, Kellemtühü, onuyaraladım demektir; şairin şu sözü gibi: “Soylu bir kelime derin birkelm gibidir.” Birinci ‘ke- lime’, genel anlamıyla kelime demektir;ikinci ‘kelm’ ise yara anlamına gelir. Bir diğer şair de şöyle der: “Elyarası gibidir dil yarası.” Kelam kelimelerden oluşur. Kelimeanlam ifade eden düzenli sözdür; ama sözün mut- laka ağızdan çıkmasışart değildir.Kelime fiil olur, harf olur, isim olur. Buanlamda,‘yürümek’ de bir kelimedir,‘taş’da bir kelimedir, bazı Kur’ansurelerinin başındaki “Elif, lam,mim, sad..” harfleri de birerkelimedir.[3] Mana :mana ise bir şey kastedilen anlam’dır. Meani : meani ise karşısınalafızlar ko- nulmuş olması bakımından zihni suretlerdir. Akılda hasılolan suret, lafız ile kastedilmiş ol- ması bakımından mana diyeadlandırılmıştır. O, lafızdan akılda hasıl olması bakımından mef- humdiye adlandırılmıştır. Herhangi bir şeyin cevabı hakkında söylenmişolması bakımından mahiyet diye adlandırılmıştır. Hariçte sübutubakımından hakikat diye adlandırılmıştır. Baş- kalarından farklı olmasıbakımından da hüviyet diye adlandırılmıştır.[4] Hakikat’in ıstılahi anlamı;kendisiyle hitablaşma olan bir ıstılahtaki konulduğu anlam- dakullanılan kelimedir.[5] Mecaz ise; ikisi arasındaki münasebettendolayı kendisi için konul- duğu yerinden başka yere geçen lafızdır.Buya suret bakımından,ya meşhur ve lazım olan ma- na bakımından, ya dayakınlık ve komşuluk bakımından olur. Cesur adama “Arslan” denmesi vekendileriyle “hadis” kinaye edilen lafızlar gibi. [6] Istılah :Lügatte ittifak anlamındadır. İlim dilinde; ilk konulduğu yerdennakledilen şe- yin ismi ile bir şeyin adlandırılmasında alimlerin (belli bir topluluğun, bir meslek erbabının) ittifak etmesindenibarettir. Diğer bir deyimle ıstılah: Bir bilim veya sanata mahsus kelime’dir. Genel bilinen anla- mından başka, özel bir anlamda kullanılan terimdir. Dil :Vahy-i ilahi bizatihi Arap diliyle nazil olduğu gibi, onun buhususiyetine Kur’- an’da defalarca işaret edilmiştir.Nitekim usulalimleri de bu olguya atfen Arap dilinin, “mahi-yeti Kur’an’ın bircüz’ü” olduğunu söylemektedirler. Kur’an-ı Kerim’in Arap diliyle nazilol- ması ve bu olguya bizatihi Kur’an ayetlerinde “kelam-ı ilahi’ninanlaşılmasının bir imkanı, bir vasıtası” olarak açıkça işaret edilmesidolayısıyla, usulcülerin bu tesbiti, önemli bir ilkeyi dilegetirmektedir. Bu ilkeye göre,Arap dili, ilahi iradenin içine dahilolduğu bir form (zarf) olarak kabul edildikte, Kur’an!ı anlamaarzusunda olan kimselerin Kur’an’ın bu hususiyetini nazar-ı dikkatealmalarının, kendileri için ‘kaçınılmaz bir zorunluluk’ olacağıaşikardır. Dil, özü itibariyle ‘toplumsal bir olgu’ olduğundan,gayr-ı şahsi bir nitelik taşır ve bu genel karakteri nedeniyle de bellibir zamana iktiranı yoktur.Dil zamanla birlikte yinelenir,ye- nilenir,gelişir, değişir, yerinde durmaz. Bu hususiyet, her dil için geçerliolduğu gibi, tabiatıy- la Arap dili için de böyledir. Arap dili dezamanla tağayyür etmiş; sözcük hazinesi çeşitli o-layların etkisiyledeğişirken, bazen mevcut sözcüklerin bir kısmı kullanımdan kalkmış,bazen sözcüklerin kendileri sabit kalıp bu sözcükler yeni anlamlarkazanmış, bazen de bu sözcük hazinesine yenileri katılıp durmuştur. Dildekideğişme , dili kullananlar arasındaki uylaşımın sürekli olarakyinelenmesi / ye-nilenmesi demek olduğundan, değişen sadece sözcüklerinanlamları değil, aynı zamanda söz- cüklerin anlamları üzerindekitoplumsal uylaşım’ın kendisidir de. Dili ya da bir dil de ifade edilmişbir sözü tarihsel kılan da işte onun bu özelliğidir.[7] |
Konu Sahibi AŞK'ÜL İSLAM 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İnsana Tapmanın Kuranı Kerimdeki Karşılığı | Kur'ân-ı Kerim Genel | Medineweb | 1 | 2877 | 01 Ocak 2013 16:58 |
Muhammed ve İnançlılar / Röportaj | Anket'ler-Röportaj'lar | EyMeN&TaLhA | 1 | 2756 | 02 Kasım 2010 01:14 |
Ebuzerr / (Ali Şeriati) | Ashab-Kiram(r.a) | Mihrinaz | 5 | 4938 | 16 Temmuz 2010 01:33 |
BAKMAK YETMEZ.... | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | Mihrinaz | 4 | 2220 | 24 Nisan 2010 15:15 |
İN'SANLARDAN... | Serbest Kürsü | Beytül Ahzan | 3 | 2223 | 02 Mart 2010 22:27 |
20 Ocak 2009, 18:29 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Cvp: KURAN KELİMELERİNDE ANLAM DEĞİŞMELERİ Kur’an terimlerinin tarihi :Kur’an terimlerinin tarihi bakımından yalnız İslamdan önceki yaniKur’an’dan önceki devir önemlidir. Çünki bu devir, Kur’an’dakikelimelerin esas manalarına ışık tutar.Yoksa Kur’an’dan önceki çağlardamanaların tarihi gelişimi, bizi pek il-gilendirmez. Bazı Kur’anterimlerini zamanla İslama girmiş olan gayr-i Kur’ani sistemlerdearaştı- rırsak, Kur’an’da bulunan o kelimelerin mana özelliğine birışık tutmuş oluruz.[9] Kur’an dilinin devreleri :Kur’an dili, Mekke ve Medine gibi iki ayrı devreye ayrıla- bilir. Şayetİslam düşüncesinin, Kur’an içindeki tarihi gelişimini incelemekistersek, Kur’an dilinin bu iki noktasından iki yatay kesitinialabiliriz ve bunları birbiriyle mukayese edebiliriz. İslam’ınzafere ulaşması,mukaddes bir kitap olarak Kur’an’ın sarsılmazotoritesini yer-leştirmiş ve bunun etkisi, bütün Arap dilinde kendinigöstermiş,neticede bütün Arap dili,Kur’-an vokabularisinin nüfuzualtına girmiştir. Şimdi bu hususu açık ve basit bir biçimdegösterebilmek için Arap vokabulary tarihi- nin ilk devirlerinden üçkesit (profil) alacağım : 1) Kur’an öncesi yahut cahiliyye çağı, 2) Kur’an çağı, 3) Kur’an sonrası özellikle Ab- basi çağı. İslamöncesi çağda üç kelime sistemi vardır. Bunların altında birbirindenfarklı dünya görüşleri uzanmaktadır: 1) Saf Bedevi vokabularisi. Busistem, en eski tipik göçebe dünya gö- rüşünü yansıtır. 2) Birincisiyleyakından ilgili ve onun üzerine kurulu, fakat ondan ayrı bir ruhtaşıyan, Mekke’deki ekonomik hayatın sonucu olarak doğduğundan, Mekketüccarlarına özgü kelime ve kavramlarla dolu olan volabulari,3)Arabistan’da yaşayan Yahudilerin ve Hristiyan- ların vokabularisi.Çok problematik olan Haniflik sistemi de bu vokabulari’ye dahildir.İşte İs-lam öncesi Arap dilini teşkil eden, bu üç vokabularidir. Linguistikolarak Kur’an vokabularisi, bu üç farklı sistemin bileşimidir.Ama budemek değildir ki bu üç farklı sistemden gelen kelimeler, Kur’andabirbirine zıt durmuştur. Kur’an vokabularisi, önceki sayfalarda daısrarla üzerinde durulduğu gibi büyük bir semantik alandır. Kelimelerhangi kaynaktan gelirse gelsin, tamamiyle yeni bir anlam içerisindeahenkle birleş- miştir.[10] Kur’an’ın dil ve edebiyata etkisi: KuşkusuzKur’an kaynak itibariyle ilahi olmakla birlikte, ontolojik anlamdadilsel bir metindir (nass-ı lügavi). Başka bir ifadeyle o, murad-ıilahinin öngördüğü ve uyulmasını iste- diği ilke ve öğretilerin, aşkınalemden nesneler dünyasına, insana ait dil (lisan) olgusunun im-kanlarıçerçevesinde sözlü bir aktarımıdır.* Ancak şu da varki, Kur’an, her nekadar ilk muha- taplarının konuşup anlaştıkları dil düzeyinde, apaçıkbir arapça ile indirilmiş olsa da, gerek muhteva, gerek nazım vegerekse üslup açısından eşsiz ve çok ayrıcalıklı bir özelliğe sahiptir.Zira onun, anılan bu özellikleriyle birlikte Arap diline yepyeni birvizyon kazandırdığı inkar edilemez bir tarihsel gerçekliktir.Nitekim bugerçeklik, nüzul döneminin önde gelen inkarcıla- rı ile Arap dilinikullanmadaki maharetleriyle övünen Arap edip ve şairleri tarafından damuh-telif vesilelerle değişik şekillerde itiraf edilmiştir. Kur’an’ındile kazandırdığı bu yeni vizyonun etkisini, başta şiir ve hitabetolmak üzere İslam sonrası Arap edebiyatının tüm alanlarında gözlemlemekmümkündür.Hiç şüphesiz,Kur- an’ın dil düzeyinde gerçekleştirdiğideğişiklikler sadece edebiyatla sınırlı kalmamıştır.Dahası, onun buçerçevede gerçekleştirmiş olduğu asıl değişiklik, dilin semantikalanında tezahür et- miştir.Belli bir zaman diliminde, belli birmekanda tarihe pozitif yönde müdahale etmek üzere indirilen Kur’an,politeist anlayış unsurlarını ifade eden ve insanın, insan ve alemleolan bü- tünlüğünü parçalayıcı anlamlar taşıyan bütün kavramların anlamdüzenini değiştirmiştir. Bu- nun yanında o, sıradan kelimelere dini veahlaki içerikli muhtelif anlamlar yüklemek suretiyle dile yepyenikavramlar da kazandırmıştır. Nitekim ünlü Japon anlambilimcisiToshihiko İzut- su, Kur’an’ın kelimeler üzerinde gerçekleştirdiği buanlam değişikliklerini, Arapların dünya ve insanlık görüşünü kökündendeğiştirip yükselten ahlaki ve dini inkılabın gerçekleşmesinde roloynayan en önemli faktör olarak değerlendirmektedir. Sözgelimi,İslam, mümin, münafık, fasık, kafir, salat, zekat, savm ve hac gibikelime- ler, Kur’an’ın nüzülüyle birlikte,Arapların o döneme kadaraşina olmadıkları dini ve ahlaki i- çerikli yepyeni anlamlarkazandırmış ve kavramlaşmıştır. Nitekim Suyuti (ö.911/1505), nüzuldönemini takip eden yüzyıllarda müstakil birer ilim dalı haline gelentefsir, hadis, fıkıh, kelam gibi İslami ilim disiplinlerinin dealtyapısını oluşturan bu kavramlara ilişkin aştığı başlık altın- da,ünlü dilbilimci İbn-i Faris (ö.395/1004)’in konuyla ilgili şu sözleriniaktarmaktadır: “Cahi-liyye döneminde Araplar, dil, edebiyat, ibadet vedini pratikleri hususunda atalarından tevarüs ettikleri bir miras üzereyaşamlarını sürdürmekte idiler.Ancak İslam’ın gelmesiyle birliktedu-rum değişti; cahiliyye dönemine ait dini anlayış ve uygulamalarkaldırıldı. Dildeki mevcut ke- limeler, ilaveler yapmak, yeni hükümlerkoymak ve birtakım şartlar getirmek suretiyle anlam değişikliğineuğradı.Böylece mevcut kelimelere yüklenen yeni anlamlar, öncekilerinyerini al- dı. Sözgelimi, mümin, müslim, kafir, münafık gibi kelimeler,anlam değişikliğine uğrayan ke-limelerden yanlızca birkaçıdır. Araplarmümin kelimesinden yanlızca, ‘tasdik’e karşılık gelen ‘İman’ ve ‘eman’manasını anlıyorlardı.Ancak İslam, müminin mümin olarakisimlendirilebil- mesi noktasında, söz konusu kelimeye birtakım şartlarve vasıflar eklemiştir. İbn-i Faris’in bu açıklamalarındananlaşılacağı üzere Kur’an, deyim yerindeyse, Arap dili için adetaikinci bir miladı temsil etmektedir. Nitekim bu milatla birlikte,kelimelerin an- lam hayatları, “İslam öncesi-İslam sonrası”olmak üzereikiye ayrılmış olup, İslami ilim disip- linlerinde de buna paralelolarak “lügat ve ıstılahi anlam” şeklinde bir gelenek oluşmuştur.[11] Arapdili, kendine verilen kıyamete kadar baki kalma hakkı için ilelebetKur’an-ı Ke- rim’e minnettar kalacaktır. Kur’an-ı Kerim’in Arap diliüzerindeki önemli tesirlerinden birka- çını şu şekilde sıralayabiliriz: a) Dilde birlik yaratmıştır. b) Arap dilinin yayılmasında büyük tesiri olmuştur. c) Arap dilini bozulmaktan muhafaza etmiştir. d) Arapçayı devletin resmi dili haline getirmiştir. e) Fesahat ve belağat hususunda örnek bir kitap olması. f) Birçok kelimelere mana bakımından geliştirmesi. g) Yeni müfredat kazandırması[12] |
20 Ocak 2009, 18:30 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Cvp: KURAN KELİMELERİNDE ANLAM DEĞİŞMELERİ Anlam değişmeleri :Kur’an-ıKerim, tüm zamanlara, tüm yeryüzüne ve tüm insanlara hitab eden birkelem-ı ilahi olmakla birlikte, şurası muhakkaktır ki Kur’an aynızamanda tari-hin belli bir evresinde (miladi VII.asırda), belli birmuhitte(Hicaz’da)ve belli bir dille(Arapça) indirilmiştir.O haldeKur’an-ı Kerim’i anlamak isteyen herkesin, ilahi irade’nin büründüğü buformel şartları dikkate alması gerektiğini söyleyebiliriz. Ancakburada asıl sorun, Kur’an’ın Arap diliyle nazil olması değil, Arapdilinin tarihin belli bir evresinde konuşulduğu şekliyle nazilolmasıdır; dolayısıyla Kur’an’ın nazil olduğu dilin (Arap dilinin)bilinmesi gereğinden söz edildiğinde, bununla genel olarak “Arapdili”de- ğil, “Kur’an’ın nazil olduğu konuşulan Arapdili” kastedilmişolmaktadır. Çünki Arap dilinin sözcük hazinesi ve bu sözcüklerinanlamı, Kur’an’ın nüzülünden önce ve Kur’an’ın nazil ol- duğu dönemdenasıl değişime uğradıysa, Kur’an’ın nüzülünden sonra geçen bunca asıriçeri- sinde de benzer değişikliklere maruz kalmıştır. İmdi,Kur’an’ı anlamak, en nihayet dilsel bir metni anlamak demek olduğunagöre ve Arap dili de bu metni anlamanın zorunlu araçlarından biriniteşkil ettiğinden burada kendisine cevap aranılacak olan sual şudur: “Arap dilinin sözcük hazinesi, tarihsel değişime (kronolojik tahavvülata) uygun olarak tesbit edilmiş midir?” Busuale verilecek cevap ne yazıktır ki olumsuzdur; zira mevcut Arapçasözlükler şöy- le bir incelendiğinde bile görülecektir ki sözcüklerinanlamları ‘tarihsel değişiklikler’ (tahav-vülat) dikkate alınaraktasnif edilmemiş, bilakis sözcüklerin anlam değerleri bu sözlüklerde(‘kırk ambar’ misali) gelişigüzel bir sıralamayla yer almışlardır.[13] |
20 Ocak 2009, 18:31 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Cvp: KURAN KELİMELERİNDE ANLAM DEĞİŞMELERİ Kur’an kelimelerinin anlam değişikliklerinin tarihsel seyrini göstermede mevcut lügatlerin durumu : Busahada sahip olduğumuz en büyük lügatlerden, İbn-i Manzur el-Mısri’nin“Lisanu’l Arab”ı bile, çağdaş lügatçıların dediği gibi, zamanitibariyle birbirine uygunluk arzetmeyen bilgilerin bir arayagetirilmesi ile yazılmış olan bir eserdir. Bu sebeple, eserdebirbirlerinden bbir kaç asır farklı devirlerde yaşamış olan kimselerinmetinleri yan yana zikredilmiştir.Mese-la, dördüncü hicri asrınbaşlarında yaşamış olan İbn-i Dureyd (ö.h.321) ile, hicri yedinci asrınbaşlarında yaşamış olan İbnu’l-Esir (ö.h.606) yan yanazikredilerek,birincinin dil ile ilgili söz- leri ile, ikincinin dinisözleri mezcedilmeye çalışılmıştır... Yine mesela,“el-Kamusu’l-Muhit”bildiğimiz gibi, birbiriyle uyumu olmayan, ayrı ayrıve birbirine zıt kültürlere ait bilgilerin özetidir : akli felsefibilgilerden, ameli tıbbi bilgilere... sonra, lügavi edebi bilgilere,ordan da itikadi dini bilgilere kadar vb... Görüldüğü gibi,lafızların zaman içinde gösterdikleri değişiklikler konusunda, sabit o-lan bu gerçeğin tahkik edilmesi için, lügatlerimiz, hiçbir suretteyardımcı olacak bir halde de- ğildirler...Bu durumda, bir Kur’anmüfessirinin önünde, Kur’an kelimelerinden birisinin ilk manasınıöğrenmek istediği zaman, bunun için, bizzat kendisinin bir araştırmayapmasından başka bir çare yoktur. Bu çalışma kısa veya uzun,ne kadar zamana mal olursa olsun,bu gün için mümkün o- lan şey sadecebudur. Kelimelerin iştikakını ve onlarda tedrici olarak meydana gelendeğişik- likleri ihtiva eden, lügavi manalar kendine ait bir tertipüzerine , ıstılahi manalar da ortaya çı- kışlarına göre guruplaraayrılmış olan bir lügata sahip oluncaya kadar da bu böyle devam ede-cektir... Bu durumda, haliyle,müfessirin tefsirini yapmakistediği kelimeyi dil açısından incele- mekten başka yapacağı bir şeyyoktur.Tabiatıyla, o bunu lügavi manaları, diğerlerinden ayırt etmekiçin yapacaktır. Sonra da, lügavi manaların zaman içindeki değişiminebakarak, zannı galibine göre bunları bir tertibe sokacak, ve en eskiyi,eskinin önüne almak suretiyle bir sıraya koyacaktır. Bu çalışma,kelimenin lügavi manası hakkında bir tercihe varıncaya kadar, yani omananın Kur’an’ın o ayetini arabın ilk duyduğu zamanki bilinen manasıolduğuna kanaat ge- tirinceye kadar –gücü yettiğince- devam edecektir... Müfessirbu inceleme ve ayırımı yaparken dillerin kökleri ve birbirleriyle olanilişkile- ri hakkındaki yeni araştırmalardan da –imkan nisbetinde-haberdar olmalıdır. O bu suretle, ke- lime aslen Arapça bir kelime mi,yoksa Arapça’ya sonradan mı girmiş, eğer böyle ise hangi çevredengelmiş, ilk manası ne imiş, bu konularda kesin bir kanaate varır... O,bu esnada, lügatlarımızın, türetme ve irtibatlandırmada zorlama yolunagiderek her kelimeyi ille de, lafız itibarı ile ona benzeyen Arapça birköke bağlamak hususundaki aşırılık- larını da daima göz önündebulundurmalıdır... Müfessir böylece, kelimenin lügavi manasınınaraştırılmasını bitirdikten sonra onun Kur’an’daki kullanıldığı mananıntesbitine geçer. Onun Kur’an’da geçtiği yerlerdeki manaları araştırır.Böylece o, kelimenin Kur’an’da kullanıldığı manalar hakkında birneticeye vararak bakar: acaba o kelime çeşitli tarihlerde ve çeşitlimünasebetlerde aynı manada mı kullanılmış; yok eğer durum böyledeğilse, Kur’an’ın muhtelif yerlerinde kullanıldığı manalar nelerdir? İştemüfessir bu suretle, bir kelimenin lügavi manasından veya manalarından,Kur’an’- da kullanıldığı mana veya manalara ulaşır.Ve işte bütün buaraştırmalar neticesinde, o kelime- nin ayet içinde ne manaya geldiğinigayet emin bir şekilde tesbit ederek tefsirini yapmış olur. Er-Ragıpel-İsfahani, yaklaşık bin sene önce, Kur’an kelimelerinin manalarınıhazırla- dığı özel bir lügatte vermeye çalışmış ve bu eserinde yukardabizim anlatmaya gayret ettiği- mize benzer veya asli fikir bakımındanona biraz yakın bir itina göstermiştir. Buna rağmen yi- ne de o, lügavitakibi tam yapmamış, Kur’an’la ilgili araştırmanın tam hakkınıvermemiştir. Bütün bunlarla birlikte o, çeşitli diller ve bu dillerarasındaki karşılıklı ilişkiler hakkındaki o- nun zamanından bu günekadar yapılmış olan araştırmalardan da tabiatıyla mahrumdur. An- cak,yine de onun bu eseri, sonradan gelenleri utandıran bir ilk çekirdekçalışmadır. Özellikle, bu asrın şu iddialı ilim adamlarını utandırmalıve üzmeli ki, hala ellerinde bu eksik, hatta ibti- dai Kur’anlügatinden başka lügatleri yoktur. İnşallah ilerde, bu edebitefsir metoduna bağlı kalmak suretiyle en büyük Arapça kitab olanKur’an’ın yeniden hayat bulması için gerekli olan bu lügatin daha dageliştirilmesi, ve başka yeni lügatlerin yazılması beklenmektedir.[14] Bugün tefsir nasıl yapılmalı? konusunu izah ederken el-Huli, ‘Kelimelerin incelen- mesi’ başlığı altında şunları söyler: Araştırıcınınkelimelerin manalarının zaman içinde gösterdiği değişmeleri göz önündebulundurması gerekir. Kelimelerin zaman içinde meydana gelen budeğişikliklerden etkilen- mesi, psikolojik ve sosyal olayların tesirive milletlerin medeniyetlerine etki eden unsurların durumlarına göre,nesilden nesile birtakım farklılıklar gösterir. Bunlardan başka,arapça kelimelere şu gelişmelerin de etkisi olmuştur. Bunlar İslamdevletinin kurulması ile sonuçlanan büyük askeri fetih hareketleriile,arkasında büyük bir me- deniyetin mirasını bırakan, dini, siyasi vekültürel kalkınma hareketleridir...Bu gelişmeler se -bebiyle arap dili,renkleri, kanları, mazileri ve halleri birbirinden farklı muhtelifmilletler ara- sında ağızdan ağıza dolaşmış ve yayılmıştır. İştebütün bunlar, arapça kelimelerin hayatında tedrici, geniş ve uzunadımların atılma-sını hazırlamıştır. Hatta bu gelişmeler öyle birseviyeye ulaşmıştır ki, bir edebiyatçının yüce Kur’an’ın edebimetnindeki kelimeleri, onların tarihi seyrini ve onlarda, zaman içindemeyda- na gelen değişiklikleri tam bir şekilde nazarı itibara almadananlamaya kalkışması apaçık bir hata haline gelmiştir. Zira bugelişmelerin kelimelerin hayatına ve manaya delaletlerine büyüketkileri olmuştur. Bundan başka, bir araştırmacının, bukelimelerin ilk olarak ortaya çıktıkları sırada ve onların ilkokuyucusu olan Rasulullah (s.a.v) tarafından okunduğunda, onunetrafında bulunan kimselerin onlardan ne anladıklarını tespit etmeyebilhassa dikkat etmesi gerekir.[15] |
20 Ocak 2009, 18:33 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Cvp: KURAN KELİMELERİNDE ANLAM DEĞİŞMELERİ Muhammed Esed’de Kur’an Mesaj’ının önsözünde tercümelerde Kur’ankelimeleri- nin zamanla kazanmış oldukları anlamlarla bir başka dileçevrilmesinin Kur’an’ı anlama açı- sından sakıncalarını şu şekilde izaheder: Kur’an’da kullanılan dini terimleri, İslam’ın belli kanun, kuralve uygulamalar demeti şeklinde “kurumsallaşması”ndan sonra kazandıklarıan- lamlara göre tercüme etmekten daima kaçınılmalıdır. Bu“kurumsallaşma” İslam tarihi çer- çevesinde ne kadar meşru da olsa,sözkonusu terimlerin, onları bizzat Hz.Peygamber’in ağzın- dan duyaninsanlar için taşıdığı –ve taşıması istenmiş olan- asıl anlamını veamacını gözden kaçırarak sadece daha sonraki ideolojik gelişmelerışığında yorumlamakla Kur’an doğru anla- şılmış olamaz.MeselaHz.Peygamber’in çağdaşları, İslam ve müslim kelimelerini duydukla-rında onları “insanın Allah’a teslim olması” ve “kendini Allah’a teslimeden kişi”şeklinde an- ladılar ve bu terimleri herhangi özel birtopluluk veya zümre ile sınırlandırmadılar. Mesela, 3:67’deHz.İbrahim’den “kendini Allah’a teslim etmiş oldu (kane müslimen)şeklinde söz e- dilmesi yahut,3.52’de Hz.İsa’nın Havarileri’nin “Şahidol ki biz kendimizi Allah’a teslim et- tik” ( bi enna müslimun)demeleri gibi..Bu asıl an- lamlar Arapça’da bozulmadan kalmış, hiç- birArap alimi de bu terimlerin geniş anlamlarından habersiz olmamıştır.Fakat günümüzde –ister inansın ister inanmasın- Arap olmayanlar içindurum böyle değildir. Onlar için İslam ve müslim terimleri, genelliklesınırlı ve tarihsel olarak çerçevelenmiş bir anlam taşır ve özel ola-rak Peygamberimiz Muhammed’in (s) izinden gidenleri ifade eder. Aynışekilde küfr (hakika- tin inkarı) ve kafir (hakikati inkar eden)terimleri de klasik tercümelerde hiçbir delile dayan- madan“inançsızlik”,“inançsız” veya “münkir”şeklinde karşılanarak basiteindirgenmiş böyle- ce, Kur’an’ın bu terimlere verdiği kapsamlı derunianlamdan uzaklaşılmıştır.[16] M.Yaşar Soyalan da Mealokumalarında kelimelerdeki anlam değişmelerini bilmenin faydasını şuşekilde anlatır: Kur’an’ın belli bir dönem kesitinde belli bir dil ileindiği ve üze- rinden de yaklaşık 1500 yıl geçtiği göz önündebulundurulursa, böyle uzun bir dönemde, bir çok dilin başına gelendurumun,(yani, dildeki değişimlerin, kelimelerin yeni yeni anlamlar ka-zanmasının)Kur’an’ın kullandığı dilin başına da gelebileceğininbilinmesinin bir çok faydaları vardır. Örneğin, bir terimin, birkelimenin ilk anlamının bu gün konuşulan, mealde kullanılan anlamındanfarklı olabileceğinin bilinmesi düşüncelerin kemikleşmesine engelolur.Meal oku- yan kişi, kendisine çelişki gibi gelen bir çok şeyin buanlam kaymasından kaynaklanabileceği- ni düşünebilir. Böylece gerçekanlamını bulmak için bir çaba ve gayretin içerisine girer. En a- zındanönyargılı olmaz. Ulaştığı sonuçları kesin doğrular olarak algılayıp,farklı şekilde anla- yanları peşinen mahkum etmez. Müslümanlarınarasında bir hoşgörü ortamının oluşmasına katkıda bulunabilir.[17] BİBLİYOGRAFYA 1- Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan yayınları, İst.1990 2- Dücane Cündioğlu, Kur’an Çevirilerinin Dünyası, Kitabevi yayınları, İst.1999 3- Emin el-huli, Kur’an Tefsirinde Yeni Bir Metod, çev. Mevlüt Güngör.İst.1995 4- Hüseyin Küçükkalay, Kur’an Dili Arapça, Konya.1969 5- Mehmed Yaşar Soyalan, Kur’an Meali Okuma Klavuzu, Ankara.1999 6- Muhammed Esed, Kur’an Mesajı, Çev. Cahit Koytak, Ahmet Ertürk. İst.1996 7- Mustafa Öztürk, 19 Mayıs Ün.İl.Fak.Der. Sayı.12-13. Samsun.2001 8- Toshihiko İzutsu, Kur’an’da Allah Ve İnsan, Çev. Süleyman Ateş. Ankara. DİPNOTLAR [1] Seyyid Şerif Cürcani, Tarifat ( Türkçe tercümesi ) sf.189. [2] Cürcani, A.g.e, sf.191. [3] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, sf.44 [4] Cürcani, A.g.e, sf. 215. [5] Cürcani, Ag.e, sf.88 [6] Cürcani, A.g.e, sf.210 [7] Dücane Cündioğlu, Kur’an Çevirilerinin Dünyası, sf.56. *İzutsu’nun kullanmış olduğu bu kelime ile kasdettiği, Kur’an-ı Kerim’ioluşturan üstün-odak kelimelerdir. Baş-ka bir ifade ile Kur’an’ın manabütünlüğünü oluşturan ve diğer kelimelerin o kelimeler etrafındayoğunlaştığı merkez kelimelerdir, Allah, takva, Vahy, vs. gibi. Bkz.İlgili eser, sf.36. [8] Toshihiko İzutsu, Kur’an’da Allah ve İnsan, sf.42 [9] İzutsu, A.g.e, sf.36. [10] İzutsu, A.g.e, sf.39. [11]Mustafa Öztürk, Sadaka kavramının Kur’andaki anlam çerçevesi,- Semantikbir tahlil denemesi-, 19 Mayıs Ü.İ.F.D. sayı,12-13, Samsun 2001 [12] Hüseyin Küçükkalay, Kur’an Dili Arapça, sf.161-164. [13] Dücane Cündioğlu, Kur’an Çevirilerinnin Dünyası, sf.59. [14] Emin el-Huli, Kur’an Tefsirinde Yeni Bir Metod, sf.88. [15] Emin el-Huli, Kur’an Tefsirinde Yeni Bir Metod, sf.84-85 *Mehmed S.Aydın Akıl-Vahiy ilşkisini izah ederken buradaki ifadeyebenzer bir şekilde şu açıklamayı yapar. “Vahiy, aklı ve onunimkanlarını dikkate alarak konuşmaktadır”.Bkz. İçe Kritik Bakış, sf.131. İyi Adam y. 1999 [16] Muhammed Esed, Kur’an Mesajı, C.1. Önsöz. Sf. XXVI. [17] Mehmet Yaşar Soyalan, Kur’an Meali Okuma Klavuzu, sf.78. |
21 Ocak 2009, 00:16 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | Cvp: KURAN KELİMELERİNDE ANLAM DEĞİŞMELERİ ellerine saglık istifade edecegimiz bir paylaşım
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Savm/Oruç; Anlam ve Mâhiyeti (1) | Yitiksevda | Oruç-Ramazan | 1 | 12 Nisan 2023 09:49 |
arapça 1 eş anlam zıt anlam | nuran12 | Arapça 1 | 9 | 25 Eylül 2016 08:49 |
Yüsr/Kolaylık; Anlam ve Mâhiyeti | Tuba_ | İslami Kavramlar | 1 | 14 Nisan 2014 01:13 |
DGS Türkçe Deneme- Sözcükte Anlam | Medineweb | DGS (Dikey Geçiş Sınavı) | 0 | 03 Ağustos 2012 22:54 |
Kıssa Kelimesinin Anlam Çerçevesi | MERVE DEMİR | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 0 | 17 Mart 2009 12:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|