Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KUR'ÂN-I KERİM.::. > Kurân-ı Kerîm > Kur'ân-ı Kerim Genel

Konu Kimliği: Konu Sahibi YASEMİN ATAMAN,Açılış Tarihi:  21 Mayıs 2011 (10:58), Konuya Son Cevap : 21 Mayıs 2011 (10:58). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 21 Mayıs 2011, 10:58   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
YASEMİN ATAMAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YASEMİN ATAMAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 11916
Üyelik T.: 02 Mart 2010
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:55
Mesaj: 487
Konular: 102
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kur'an

Kur'an

KUR'AN

Kur'an'a göre insanın önüne, okunmak üzere konan üç temel kitap vardır: Kâinat kitabı, vahy kitabı (Kur'an) ve insanın bizzat kendisi. Kur'an, diğer iki kitabın gereğince okunup değerlendirilmesini kolaylaştıran bir nur (ışık)dur. Evren ve insan adlı kitapların gerektiği şekilde okunabilmesi için, bizzat Allah, vahy kitabı aracılığıyla insana yardımcı olmak için devreye girmektedir. Kur'an, bu üç kitabın belirli pasaj ve parçalarını "ayet" olarak anmaktadır. Kur'an, bir ayetler topluluğu olduğu gibi, kâinat ve insan da ayetler topluluğudur. (Zariyat, 20-21; Fussılet, 53) Ne vahy kitabı, insan ve eşyaya ait ilimler olmaksızın çözülebilir; ne de eşya ve insan, vahy kitabı olmadan layıkıyla anlaşılabilir.

Kur'an, Allah'ın Kitabı'nın özel adıdır. Kur'an'da, Kur'an için birkaç isme daha yer verilmekle birlikte; en çok Kur'an adı geçmektedir. Bu ad Kur'an'da 70 defa geçer. Kur'an kelimesi için iki ayrı kök gösterilir. Bunlardan biri, okumak anlamındaki kıraat; ikincisi toplamak, kompoze etmek anlamındaki karn köküdür. Kur'an, ilk emri olan "ikra' " yani oku anlamındaki kelimeyle aynı kökten bir isim taşıyarak okumaya ve ilme en büyük değeri verdiğini belirttiği gibi, neyi ve nasıl okumamız gerektiğini de gösterir. Birçok inceliği ve gerçeği topladığı için de toplamak manasındaki bir köke dayanması ayrı bir hikmet sergiler.

Kur'an; Alemlerin Rabbi tarafından son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)'e indirilen kitabın en çok söylenen ismidir. Kur'an'ın diğer isimlerinden bazıları da şunlardır: Zikir, Furkan, Mushaf, Kitabu'l-Mübin, Kelamullah, Nur, Hüda, Şifa, Mev'ize... Bazı müfessirler, Kur'an veya Kitaba sıfat olarak gelen tabirleri de sıralayarak, bu isimlerin sayısını yüze kadar çıkarmışlardır.

Kur'an-ı Kerim, yirmi üç senede peyderpey nazil olmuştur. Kitab'ın hepsi bir defada indirilmemiştir. Kur'an, bölüm olarak 114 sureye ayrılır. Bu surelerin hepsi aynı uzunlukta değildir. Elli sayfalık bir sure olduğu gibi, bir satırlık sure de vardır. Sureler de ayetlere ayrılır. En kısa sure üç ayet, en uzun sure de iki yüz seksen altı ayettir. Ayetlerin uzunlukları da eşit değildir. Bir sayfalık bir ayet olduğu gibi bir kelimelik ayetler de vardır. Kur'an, sayfa adedine göre de cüzlere ayrılır. Her cüz yirmi sayfadır. Kur'an, toplam otuz cüzdür. Her cüz de kendi içinde dört hizb'e ayrılır. Her hizb, beş sayfadır.

Kur'an'ın dış yapısıyla ilgili bu bilgileri verdikten sonra iç yapısına, konularına geçebiliriz. Kur'an, üluhiyet ve ubudiyet konularını içerir. Rabbımız ve sıfatları, yaratıklar, özellikle de insan ve onun Rabbıyla ve diğer yaratıklarla ilişkileri Kur'an'ın ana konusudur. Kur'an, Rabbımızın bize mesajları olduğu için, konuları da kul ile Rab arasındaki ilişkiler bağlamında, kulun varlık alemindeki konumu, kendisini yaratan Rabbın özellikleri, insanın ilişki içerisinde olduğu ve olabileceği her şeyi içermektedir. Kısaca maddeler halinde sıralayacak olursak:

a- Allahu Teala,

b- İnsanlar,

c- Tabiat ve evren,

d- Rasuller, nebiler ve iyi kulların örnekliği,

e- Toplum ve Tarih,

f- Göremediğimiz, fakat etkilendiğimiz varlıklar (melek, cin),

g- Kötülük örnekleri, isyancı kullar (şeytan, Fir'avun, Karun, Ebu Leheb, kâfirler, müşrikler, zalimler, fasıklar, münafıklar...)

h- Helaklar, kıyamet, ahiret, cennet, cehennem,

i- Allah'ın gönderdiği kitaplar ve konuları,

j- İnsandan yapması istenen emirler, tavsiyeler; yapmaması istenen yasaklar, uyarılar ve sakındırmalar,

k- Dünya, evren ve hayatla ilgili hükümler.

Kur'an, kendisini bir kılavuz, rehber olarak tanıtıyor. Kur'an, insanlara hayatları boyunca takip etmeleri gereken esasları, yasaları gösteren ve onları teşvik eden bir kitaptır.
Kur'an, akleden insanlar için bir öğüt ve hatırlatmadır. Kur'an'ı, kendi dilinden tanımaya çalışalım:


"Elif Lâm Râ, Bunlar, gerçeği açıklayan Kitabın ayetleridir. Biz, onu anlayasınız diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik. Biz, bu Kur'an'ı sana vahyederek en güzel kıssaları anlatıyo-ruz. Oysa,daha önce sen bunlardan habersizdin."
(Yusuf, 1-2)


"Bu, Allah'ın izniyle, insanları karanlıklardan aydınlığa, güçlü ve hamde layık olan, göklerde ve yerde olanların sahibi Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz kitaptır."
(İbrahim, 1-2)


"Kur'an, âlemler için bir öğüt ve hatırlatmadan başka bir şey değildir."
(Kalem, 52)


"Bu Kitap, hiç şüphesiz muttakiler için rehberdir."
(Bakara, 2)


"Bu Kur'an, onunla uyarılsınlar, tek bir ilah bulunduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara tebliğ edilmiştir."
(İbrahim, 52)


"De ki, Kur'an'ı Ruhul Kudüs (Cebrail) Rabbinin katından mü'minlerin imanlarını pekiştirmek, müslümanlara doğruluk rehberi ve müjde olmak üzere hak olarak indirmiştir."
(Nahl, 102)


"Bu Kur'an, insanlara bir açıklama, muttakilere yol gösterme ve bir öğüttür."
(Al-i İmran, 138)


"Doğrusu size Allah'tan bir ışık ve apaçık bir Kitap gelmiştir. Allah, rızasını gözetenleri onunla selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları doğru yola iletir."
(Maide, 16)


"O halde Allah'ın indirdiği Kitap ile aralarında hükmet. Allah'ın sana indirdiği Kur'an'ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın. Onların heveslerine uyma. Eğer yüzçevirirlerse bil ki, Allah, bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar."
(Maide, 49)


"Biz sana onu böyle Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda tehditleri türlü biçimlerde açıkladık. Belki sakınırlar veya onlara bir öğüt olur."
(Taha, 113)


"Andolsun, bu Kur'an'da insanlara her çeşit misali türlü şekillerde açıkladık.
Ama insanların çoğu inkâr ederek yüzçevirirler."
(İsra, 89)



"Âlemlere uyarıcı olsun diye kuluna hak ile bâtılın arasını ayıran ölçüyü indiren ne yücedir!"
(Furkan, 1)


"De ki, bu, mü'minlere doğruluk rehberi ve şifadır."
(Fussılet, 44)


"Kur'an'ı insanlara ağır ağır okuman için bölüm bölüm indirdik."
(İsra, 106)


"Rabbınızdan size indirilen Kitaba uyun; ondan başka veliler edinerek onlara uymayın.
Pek az öğüt dinliyorsunuz."
(A'raf, 3)


"O gün zalim kişi ellerini ısırıp 'keşke Peygamber'le beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene, keşke falancayı dost edinmeseydim, and olsun ki beni, bana gelen Kur'an'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor.' der. Peygamber: 'Ey Rabbım, doğrusu milletim bu Kur'an'ı terk etmişti.' der." (Furkan, 27-30)

"Benim Kitabımdan yüzçeviren bilsin ki, onun dar bir geçimi olur ve kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz. O zaman, 'Rabbim, beni niye kör olarak haşrettin? Oysa ben gören bir kimseydim' der. Allah: 'İşte böyle, ayetlerimiz sana gelmişti de sen onları unutmuştun (önemse-memiştin, arkana atmıştın) bugün de öylece unutulursun' der."
(Taha, 124-126)


"Gerçekten, indirdiğimiz belgeleri ve doğru yolu Kitapta insanlara açıkladıktan sonra, onu gizleyen kimselere hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet edenler lanet ederler. Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler hariç. Onların tevbesini kabul ederim."
(Bakara, 159-160)


"Gerçekten, Allah'ın indirdiği Kitaptan bir şeyi gizlemede bulunup da onu az bir değere değişenler var ya, onların karınlarına tıkındıkları ancak ateştir. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları günahlarından arındırmaz. Onlara elem verici bir azap vardır."
(Bakara, 174)


"Kur'an'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de azabı indirmişizdir. Onlar Kur'an'ı bölüp ayıranlardır. Rabbine and olsun ki mutlaka yaptıklarının hesabını hepsine soracağız. Sana emrolunanı açıkça söyle ve müşriklerden yüzçevir!" (Hicr, 90-94)

"Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir."
(Bakara, 85)


"Onlar Kur'an'ı düşünmezler mi, yoksa kalpleri mi kilitli?"
(Muhammed, 24)



Kur'an'daki ayetlerin olaylarla iç içe nazil olduğunu bilmemiz bize Kitabın indiği toplum ve çevreden bağımsız anlaşılmayacağı gerçeğini öğretir. Zira o bir toplum hareketine öncülük etmiş, yönlendirmiş Kitaptır. Onu masa başı kitabı olarak ele almak yanlış sonuçlara götürür.


İlahi vahy insana ve içinde yaşadığı topluma hitap etmektedir. Onu anlayacak, hayata geçirecek, toplum düzeni olarak bir sisteme dönüştürecek insandır. Bu Kitap'ta insanın düşünce, duygu, irade ve ünsiyet gibi yeteneklerini harekete geçirici ayetler vardır. Bu yeteneklerini kullanan insan, toplum içinde diğer insanları da etkileyecek, Şeytanın ilhamına kulak verenlerle Allah'tan gelen vahy ile mücadele edecek; canını, malını bu yolda feda edecektir. Böylelikle ilahi vahye olan bağlılığını ve imanını ispat etmiş olacaktır. Mücadele, Allah'ın sözünün Şeytanın sözüne galebe çaldığı, ilahi vahyin toplumda "ekber" hale geldiği âna kadar devam edecek, sonra dünyadaki tüm toplumlarda da bu ilahi hedef gerçekleşinceye kadar sürecektir. İşte Allah'ın kitabı Kur'an, bütün bunları yapacak insana-topluma hitap etmektedir. İnsan bu mücadele içinde yetişecek, olgunlaşacak, kemal noktasına ulaşacaktır.


Bugün fert ve toplumları Kitap yönlendirmiyor. Vatandaşa "Kitapsız!" denildiğinde hemen herkes bu sözü büyük bir hakaret kabul eder ama, yaşayışıyla bu sözü hak edip etmediğini düşünmez. Kitapsız toplumdur cahiliyye toplumu. Devlet, Kitapsız devlettir. Öldükten sonra sorulacak sorulardan birinin "Kitabın ne?" sorusu olacağı hadis-i şeriflerde bildirilmiştir. "O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder." (Yasin, 65) Kitabın ne, sorusuna o gün ellerimiz "falan gazete", "filanın nutku", "falan anayasası", ya da "şu kanal", "bu televizyon"... diyebilir. Yani, Kitabımız diye iddia ettiğimiz Allah'ın Kitabı yerine, bize yön veren, bizim O Kitap'tan fazla okuyup baktığımız, etkilendiğimiz, uyduğumuz ne ise vücudumuz yalan da söyleyemeden onları itiraf edecektir. "Kitabım Kur'an" sözü bir tekerleme ve bir iddiadan mı ibarettir, yoksa tümüyle yaşayışımıza yön veren gerçeği mi yansıtmaktadır? İnanmak, inandığını yaşamaktır. Ateşin yakıcı olduğuna inanan, kolay kolay elini ateşe uzatmaz.

Kur'an, Peygamberimiz'in en büyük mucizesidir. Diğer mucizeler, belirli bir zamanda ve belirli bir yerde yaşayan sınırlı sayıdaki insanın şahid olduğu olağanüstülükler olduğu halde; Kur'an, her coğrafyada,

Peygamberden sonra her tarih diliminde yaşayanlar için apaçık görülen bir mucizedir. Edebiyat yönüyle mucizedir, benzerinin yazılamayacağı için mucizedir, problemlere çözüm getirip ölümcül hastalıklara şifa olduğu için mucizedir, evrensel hakikatleri ihtiva etmesi yönüyle mucizedir. Değiştirilmesi gerekmeyen, eskimeyen ve en âdil kanunları içermesi yönüyle mucizedir. Tarih, coğrafya, cinsiyet, maddi farklılıklara rağmen tüm bunları her yönüyle kuşatması, her topluma ve her bireye çıkış yolları göstermesi yönüyle mucizedir. Okunmasıyla, kolay öğrenilmesiyle, okunuşunda ruhları arındıran, dinlendiren âhengi, musikisi ile, ruhları huzura kavuşturan, gönülleri titreten nağmeleriyle mucizedir. En çok okunan kitap olması, en çok ve en kolay ezberlenen kitap olması yönüyle mucizedir. Anlamlarının derinliğiyle mucizedir. En doğru, en güzel kelam olması, bıktırmaması, okundukça güzelliğinin artması yönüyle mucizedir. Bitmeyen hazineleriyle, gaybdan verdiği haberlerle mucizedir...

Bütün mucizelerinin yanında Kur'an, tarihin akışını değiştirmiş, en köklü değişiklikleri gerçekleştirmiş, en sağlam nizamı oluşturmuş, pratikte muhteşem meyvelerinin görüldüğü, her isteyene nimetlerini sunan bir ağaçtır. Kendisine yönelenlere sırlarını açan, hazinelerini saçan gökten inen muazzam bir sofradır. Göklere doğru tırmanmak, yükselmek isteyenlere Allah'ın uzattığı kopmaz bir iptir. Tarihin şahid olduğu en büyük devrim, Kur'an'ın gerçekleştirdiği inkılabdır. Kur'an, kişileri kısa zamanda, tepeden tırnağa değiştirdiği gibi; toplumları da nuruyla ihya etmiş, diriltmiş, değiştirmiş, dönüştürmüştür. Fert planında sözgelimi, Ebu Cehil'in samimi arkadaşı, eli silahlı katil adayı Ömer, Peygamber'i öldürmeye giderken kendisi dirilmiş, dinlediği Kur'an onu bir anda değiştirivermiştir. Kızını toprağa diri diri gömen Ömer, Kur'an sayesinde insanları ihya eden, karıncayı ezmemek için yere dikkatli basan merhamet ve adalet timsali Hz. Ömer oluvermiş. Fert planında tek tek yaşanan bunun gibi sayısız örnekler yanında, Kur'an, toplumu da, düzeni de kökten değiştirmiştir. Kabile halinde yaşayıp, sık sık birbirlerine saldıran, o güne kadar tarihte ciddi varlık gösteremeyen, devlet ve medeniyet nedir bilmeyen baldırı çıplak insanlar, Kur'an'ın gerçekleştirdiği inkılap sayesinde çok kısa bir zaman içinde üç kıtada at koşturan, en büyük devlet ve medeniyet olmuşlar.

Kur'an çağ kapatıp çağ açmıştır. Hemen her konuda olduğu gibi, cahiliyyenin çağ anlayışı da cahilcedir. İnsanlığın hattındaki en büyük fay kırılmasını da hakkı görmek istemediği için görmezden gelir, farklı çağ anlayışını zanna ve uydurmalara dayanarak değerlendirir. İslam'ın çağ anlayışı, tevhid mücadelesini yansıtan olaylarda, vahyin verdiği doğru haberler ışığındadır. İlk insan, aynı zamanda ilk peygamberdir. Ülü'l-azm denilen büyük peygamberler de çağ kapatıp çağ açmış devrimci liderlerdir. Nuh tufanı, o tarihte ve sonraki etkileriyle yeni bir çağı belirler. İbrahim (a.s.) putperest çağa destansı meydan okumaları ve mücadeleleriyle tevhid çağını yeniden oluşturan inkılabın köşe taşıdır. Musa (a.s.) ve İsa (a.s.) da öyle. Ve en büyük inkılab, Kur'an'ın yaptığı inkılab; en büyük inkılabçı da Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir. Kur'an'la cahiliyye çağı kapanmış; mutluluk çağı başlamıştır. Kur'an'la birlikte Kur'an'ın oluşturduğu yeni çağın adı asr-ı saadet; inkılabçı insanın adı da müslüman'dır artık. Diğer devrimler, adına inkılab denilemeyecek basit, sınırlı, sahte, avutucu değişimlerdir. Daha doğrusu zindanları değiştirmenin adına devrim denilmeye başlanmıştır. Karanlıklar, zulümler, zindanlar arasındaki değişikliğin adına devrim; küçük değişikliklerin veya tahmine ya da uydurmaya dayanan zaman dilimlerinin adı çağ olamaz.


Kur'an'dan öğrendiğimize göre, ona yönelirken dikkat edilecek hususlar şunlardır: İyi niyet, istiaze, Kur'an'a temiz olarak dokunup yaklaşmak, Kur'an'a kulak verip susmak, onu tane tane, özümseyerek okumak. Kur'an'ımızı okumak, anlamak için olacağı gibi; anlamak da şüphesiz tatbik etmek için olacaktır. Mü'minin Kur'an'a imanı, zaten onu yaşamak içindir. "İşte bu Kur'an, indirdiğimiz mübarek bir Kitabdır. Artık Kur'an'a uyun, (onun emir ve yasaklarına aykırı davranıştan) sakının ki merhamet olunasınız." (En'am, 155) Mü'min, Kur'an'ı, musikisinden yararlanmak ve kültürünü artırmak için okumayacaktır. Onu yaşamak için öğrenecek, okuyacak ve dinleyecektir. "Allah, şu Kur'an'la amel eden toplumları yükseltir. Onun izinden gitmeyenleri de alçaltır." (Riyazü's-Salihin ve Terc. II, 341) Tatbik olunmayan bilgilerden bir menfaat edinilemeyeceği gibi; inanılan, okunan, anlaşılan, fakat yaşanmayan Kur'an'dan da özlenen faydalar sağlanamayacaktır. "Benim zikrimden (Kur'an'ımdan) yüzçeviren kişi(ler) için (buhranlarla dolu) dar bir hayat ve geçim sıkıntısı vardır." (Taha, 124) Bir ilke, bir kanun fert ve cemiyet hayatında ilgi ve saygı görüyor, tatbik olunuyorsa onun varlığının anlamı ve değeri vardır.


Sahabelerden kadın ve erkek, Peygamber devrinin her mü'mini, Kur'an'ın ferdî ve ailevî hayatı tanzim eden her emrini, sosyal, iktisadî ve hukukî münasebetleri düzenleyen her düsturunu aynı iman ve şuurla derhal tatbik ediyor ve Kur'an'ı yaşanan bir nizam haline getiriyordu. Onlar biliyorlardı ki, Kur'an'ın yüce emir ve

yasaklarını tatbik etmemek; şanlı Peygamber'in önderli-ğinde yaşamamak, imanı anlamsız kılmak, hayatı gayesiz bir maceraya sürüklemek, ahiret saadetini putperestliğe feda etmektir. Biz de bugün kişilerin putlaştırıldığı, düzenlerin ilahlaştırıldığı modern cahiliyette yaşıyoruz. Dünya ve ahirette hor ve hakir olmaktan kurtulmak için ashabın Kur'an'a yaklaştığı gibi yaşamalıyız. Sadece Allah'a kul olabilmek, özgürlüğe kavuşup yükselmek için Kur'an'ı harfiyyen ve aynı heyecanla hayatımıza geçirmeliyiz.

"(Siz) O'nun Kitabı Kur'an'a uyun. O'nun emirleri ve yasaklarına aykırı gitmekten de sakının ki merhamet olunasınız (da dünya ve ahirette mutluluğa eresiniz.)"
(Taha, 98; En'am, 155)

islamidiriliş.com dan alıntıdır.

Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi YASEMİN ATAMAN 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Evrensel Tesbihat Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 1 2328 02 Nisan 2012 15:43
Kur'an'ın Tâviz ve Uzlaşmaya Bakışı Allah(c.c) YASEMİN ATAMAN 0 2183 14 Mart 2012 01:18
Tevhid Penceresinden Günümüz ve İnsanımız Tevhid Ve Şirk Konuları YASEMİN ATAMAN 0 1892 14 Mart 2012 01:09
Müslümanın müslümanlaşması Muhtelif Konular mahsun 2 2249 14 Mart 2012 01:06
Dünyevileşmek. Videolar/Slaytlar Beytül Ahzan 4 2318 10 Mart 2012 01:44

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.