|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Aysima,Açılış Tarihi: 05 Kasım 2008 (16:33), Konuya Son Cevap : 18 Şubat 2012 (01:34). Konuya 4 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Kasım 2008, 16:33 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | S a l ı n c a k S a L ı N c a K Dünya evine konduk oturduk bir iki gün! Fuzulî Misafir olma halinin en güzel anlatımı olsa gerek... ”Dünya evine konduk oturduk bir iki gün…” Salıncağa benzetirim misafirliği. Kimi hızlı kimi yavaş… Kimi neşeli, kimi telaş… Salıncağın gelgitlerinde yakalarım ömrün iniş çıkışlarını. Derde salan neşeye koyan anlarını… Hızlandığında kimi sevinç veren kimi telaşa salan, korkuya bürüyen o gelgitlerde hayatı görürüm çoğu zaman… Sonra bir yâr koyarım o gelgitler ortasına… Salınan ömrün en güzel anlarına… Sevinci gama, gamı, sevince bürüsün diye… Hazırlarım kurarım sonra bir salıncak. Sahibi malum; yârdan başkası oturmayacak… Sallanacak yâr, salınacak… Tüm hücrelerim yerinde sallanacak, vücudum titremeye duracak… Ruhum gelgitlerine teslim olacak… Yele değen kapkara zülfüne takılacak tüm umutlarım! Tüm umutlarım kapkara zülfünde hüzne boğulacak! Hüzne boğulurken ve hüznü boğarken her gelgitinde ruhumun kuytularında yeni yeni umutlar doğacak…. Yâr sallanır, zülfünde dolandıramadığım ellerim yerine yeller değer. Okşarken rüzgâr zülfünü yüreğim boyun büker, ruhum önünde diz çöker, didem damlalar döker… Yüreğimin hücumuna hücum ederken her gelgitin; yüreğime bir hal olur, canım çıkacakmış gibi yerinden vedaya hazır durur, lebim lâl, ahvalim perişan olur… Sallama ruhumu yerinden… Rüzgâra verdiğin her zülfün teline kurbanım ben… Eğmesen bir kerecik başını, gözlerini lebim ıslatan yaşlarıma değdirsen… Aydınlıksın karanlığımı bir görebilsen…. Ümidgâhım oldun, ümidvârın eylesen… Canım içre canımsın sen… Didemden lebime süzülen yaşım… Gizlim, aşikârım… Arkaya doğru süzüldükçe salıncak onu kaybetmenin gönlüme koyduğu gam tariften mahrumken, dilim o hali anlatmaya mecalsizken, ümidi usulca yüreğimin en kuytu köşesine gömmeye hazırlanırken… Bir anda öne doğru bana doğru sanki beni de alıp; ruhumu, ömrümü ve canımı sallayacakmış, yarin vaslına erişmiş aşık makamında durduracakmış gibi olurkenki ümidbeste halimi söyleyin nasıl anlatayım?… Yâre kurdum bir salıncak. Gönlüme dert sala sala salınacak… Sallandıkça yele verdiği zülüfler gönlümü nârına alıp bir damla su aratacak… Olsun varsın salınsın… Ruhumu koyduğum o salıncakta sallansın… Vaslına hasret bıraksın. Ömrümü benzettiğim, ruhumu bindirdiğim salıncak, benim ahvalim onunla salınacak… Hani demişler: Bahçeye kurdum çifte salıncak Yâr gidip yâr gelip salınacak
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
Konu Sahibi Aysima 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Risale-i Nurda Namaz | Risale_i Nur (Said Nursi) | Aysima | 0 | 2295 | 21 Mart 2009 23:15 |
Son Cüzde Kaçırılmaması Gereken SünnetLer | Kur'ân-ı Kerim Genel | Yitiksevda | 5 | 3063 | 21 Mart 2009 23:06 |
Emir Sultan | Alimler(Rh) | Aysima | 2 | 2460 | 21 Mart 2009 21:22 |
Tevazu | Adap-Edep-Ahlak | Mihrinaz | 2 | 2309 | 26 Şubat 2009 20:27 |
Risale-i Nurlar"'da Yahûdi | Risale_i Nur (Said Nursi) | Emekdar Üye | 3 | 2132 | 25 Şubat 2009 22:35 |
10 Kasım 2008, 01:26 | Mesaj No:3 |
Cvp: ~♥~ S a l ı n c a k ~♥~ rAydınlıksın karanlığımı bir görebilsen... Ümidgahım oldun, ümidvarın eylesen... paylaşınım için teşekkür | |
04 Mart 2009, 22:05 | Mesaj No:4 |
S a L ı N c a K Dünya evine konduk oturduk bir iki gün! Fuzulî Misafir olma halinin en güzel anlatımı olsa gerek... ”Dünya evine konduk oturduk bir iki gün…” Salıncağa benzetirim misafirliği. Kimi hızlı kimi yavaş… Kimi neşeli, kimi telaş… Salıncağın gelgitlerinde yakalarım ömrün iniş çıkışlarını. Derde salan neşeye koyan anlarını… Hızlandığında kimi sevinç veren kimi telaşa salan, korkuya bürüyen o gelgitlerde hayatı görürüm çoğu zaman… Sonra bir yâr koyarım o gelgitler ortasına… Salınan ömrün en güzel anlarına… Sevinci gama, gamı, sevince bürüsün diye… Hazırlarım kurarım sonra bir salıncak. Sahibi malum; yârdan başkası oturmayacak… Sallanacak yâr, salınacak… Tüm hücrelerim yerinde sallanacak, vücudum titremeye duracak… Ruhum gelgitlerine teslim olacak… Yele değen kapkara zülfüne takılacak tüm umutlarım! Tüm umutlarım kapkara zülfünde hüzne boğulacak! Hüzne boğulurken ve hüznü boğarken her gelgitinde ruhumun kuytularında yeni yeni umutlar doğacak…. Yâr sallanır, zülfünde dolandıramadığım ellerim yerine yeller değer. Okşarken rüzgâr zülfünü yüreğim boyun büker, ruhum önünde diz çöker, didem damlalar döker… Yüreğimin hücumuna hücum ederken her gelgitin; yüreğime bir hal olur, canım çıkacakmış gibi yerinden vedaya hazır durur, lebim lâl, ahvalim perişan olur… Sallama ruhumu yerinden… Rüzgâra verdiğin her zülfün teline kurbanım ben… Eğmesen bir kerecik başını, gözlerini lebim ıslatan yaşlarıma değdirsen… Aydınlıksın karanlığımı bir görebilsen…. Ümidgâhım oldun, ümidvârın eylesen… Canım içre canımsın sen… Didemden lebime süzülen yaşım… Gizlim, aşikârım… Arkaya doğru süzüldükçe salıncak onu kaybetmenin gönlüme koyduğu gam tariften mahrumken, dilim o hali anlatmaya mecalsizken, ümidi usulca yüreğimin en kuytu köşesine gömmeye hazırlanırken… Bir anda öne doğru bana doğru sanki beni de alıp; ruhumu, ömrümü ve canımı sallayacakmış, yarin vaslına erişmiş aşık makamında durduracakmış gibi olurkenki ümidbeste halimi söyleyin nasıl anlatayım?… Yâre kurdum bir salıncak. Gönlüme dert sala sala salınacak… Sallandıkça yele verdiği zülüfler gönlümü nârına alıp bir damla su aratacak… Olsun varsın salınsın… Ruhumu koyduğum o salıncakta sallansın… Vaslına hasret bıraksın. Ömrümü benzettiğim, ruhumu bindirdiğim salıncak, benim ahvalim onunla salınacak… Hani demişler: Bahçeye kurdum çifte salıncak Yâr gidip yâr gelip salınacak... | |