|
Konu Kimliği: Konu Sahibi sevginin_bedeli,Açılış Tarihi: 23 Eylül 2009 (12:55), Konuya Son Cevap : 23 Eylül 2009 (23:15). Konuya 10 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
23 Eylül 2009, 12:55 | Mesaj No:1 |
BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE İhsan Eliaçık Besmele” Arapça b- ismi-llah (Allah’ın ismi ile) demek… “Bismillahirrahmanirrahim” yani “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adı ile” nin kısaltılmışı… Kısaca “besmele” diyoruz. Tılsım” ise “büyü” demek. Arapça’dan eski Yunanca’ya “telesmos” olarak geçmiş. “Kutsama töreni, ayin, her türlü işlem” demek… Eski Yunanca’da bir şeyin gereğini yerine getirmek, ifa etmek, ödemek, resmi bir işlemi tamamlamak demek olan “teleîn”den türetilmiş. İngilizce’ye de “talisman” olarak geçmiş Ee, besmele ve tılsım? Ne alaka? diyeceksiniz… Acele etmeyin gelecek… Bu yazıda amacım besmeleden ne anlaşılması gerektiğini gösterebilmek… Fakat bunu yaparken İslam’ın aynı zamanda “tapınak dinlerini” nasıl “gerçek hayat dinine” dönüştürdüğünü, sır ve tılsım dinlerini nasıl reforma uğratarak hayatın içine çektiğini, bunun için de neden ona “dinlerden bir din” denemeyeceğini “besmele” örneği üzerinden görmüş olacağız… | |
Konu Sahibi sevginin_bedeli 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İBRAHİM’İN KUŞLARI (R.İhsan ELİAÇIK) | Makale ve Köşe Yazıları | sevginin_bedeli | 0 | 2442 | 04 Kasım 2009 12:18 |
“EBUZERLEŞMEYELİM İNŞALLAH” (R. İhsan ELİAÇIK) | Serbest Kürsü | Yitiksevda | 2 | 2787 | 02 Kasım 2009 11:39 |
küçük kız (çok güzel bir hikaye) | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | sevginin_bedeli | 0 | 2333 | 26 Ekim 2009 12:10 |
AMERİKA’YI ’’TEKÂSÜR’’ KRİZİ HELAKE SÜRÜKLEYECEK... | Serbest Kürsü | mehmet akif2 | 1 | 2385 | 14 Ekim 2009 13:24 |
PEYGAMBER DUALARI Kur’an’da Geçen Peygamber... | Dua Bölümü | Armagan | 9 | 3195 | 07 Ekim 2009 18:24 |
23 Eylül 2009, 12:59 | Mesaj No:2 |
RE: BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE İhsan Eliaçık Kimi Müslümanlık ve Yahudilik tezahürleri tarihsel olarak yeryüzünde en çok birbirine düşman görünen ve fakat ilginçtir en çok da birbirine benzeyen iki dini tecrübe…Öyle ki Türkiye’deki bazı dini görünümleri, İsrail’in bir mahallesindeki dini görünümlerle karşılaştırın hayretler içinde kalabilirsiniz: Hatim kültüründen salavata, besmele çekmekten abartılı dini kıyafetlere, takke giymekten gül yağı kokularına, mehdi mesih beklemekten okunmuş dualara kadar… İslam tarihindeki Eş’arilik, Mutezililik ve Sufilikten, Yahudi tarihindeki Ferisilik, Sadukilik ve Kabbala’ya kadar… Neyse, bu ayrı bir yazı konusu... Mevzudan gidelim. Yahudilikte Tanrı ve Yahve (YHVH) isminin birbirinin aynısı mı gayrısı mı olduğu tartışması vardır. Kimi Yahudiler Tanrı ile YHVH isminin özdeş olduğuna inanırlardı. Bu yüzden de, sıra dışı isim (Shem ha-Meyuhda), meşhur isim (Shem ha-Meforash), dört harfli isim (Shem ben Arba Otiyyot) olarak bilinen isimden söz ederken yalnızca “İsm” demekle yetinilirdi. Kabbalistler ve Rabbiler Tanrı için bir tek özel isim kabul etmekteydiler ki bu da Yahve (YHVH) idi. Tanrı için kullanılan diğer isimlerin ise, tanrısal özelliklerin tarihi süreç içinde insan algılamalarından çıktığını düşünürlerdi. Yahudi din adamları özellikle Babil sürgününden sonra YHVH ismini tek başına kullanmayı sokaktaki adama yasakladılar. Dört sessiz harften oluşan bu isim tapınakta, haham kutsamasında kullanılabilirdi. Çünkü Kutsal Kitap şöyle demekteydi: “Kahinler İsrail halkını ismimi anarak kutsayacaklar. Ben de onları kutsayacağım.” (Sayılar 6/22-27). İsmi kutsamak?” İsmin sırf kendisinde bir tılsım olduğunu vehmetmek? O ismin anlamsız tekrarlarını “zikr” sanmak? Bunları bir kenara not edin. Örneğin kimi haham rivayetlerine göre Davut tapınağın temelini kazarken deniz, dünyayı basmakla tehdit edince, kırık bir çömlek parçası üzerine “ismi” yazmış ve onu denize atmış. Tabi deniz de durulmuş… Bir Ameroim olan Rabbah, denizcilerin fırtınalı bir günden, üzerine “Ben ben olanım, YHVH insanların rabbi” yazılı olan bir sopa ile denize vurmuş ve öfkesini dindirmiş… Samuel bir yerden geçerken İranlı bir kadının oğlunu “ism” ile lanetlemiş ve onu öldürmüş… (Dinleri Tarihi ile Okumak, Fuat Aydın, İst., 20007). Görüldüğü gibi kimi hahamlara göre Tanrı ile YHVV özdeş olduğu için ismin kendisi Tanrı’yı ifade ediyor. Çünkü sır ve tılsım dinlerinde “ismin” tek başına ontolojik gücü vardır. Bu tür sonuçlara yol açan bizatihi ismin kendisinde yer alan güçtür. İşte “tılsım”, “efsun”, “muska” dediğimiz şeyin kökü buraya dayanıyor | |
23 Eylül 2009, 13:01 | Mesaj No:3 |
RE: BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE İhsan Eliaçık Tılsımdan medet ummanın mazisi oldukça eskilere gidiyor. Papirüslerin incelenmesinin Eski Mısır’da 75 kadar tılsımın mevcut olduğunu ortaya çıkardığını biliyoruz. Eski Mısır’da “Doğan Güneş” tılsımının, ölümden sonra yeniden dirilmeyi sağladığına inanılırmış. Yine eski Mısır’da ölüyle birlikte gömülen “Menat” tılsımının, ölüyü tanrısal koruma altına aldığına kesin gözüyle bakılırmış…Eski Bâbil, Asur ve Persler’de tılsımın bir teknik olarak uygulandığı malumdur. Çünkü sır ve büyü dinlerinde tılsım, güç taşıdığına inanılan isimlerden yapıldığı gibi gümüş, altın vb. değerli ****llerden veya bunların taklitlerinden, mücevherlerden, deniz kabuklarından da olabilirdi. Tılsımın Manî inancıyla da ilişkisi var. Anadolu folklorunda tılsım genellikle büyünün etkisini sağlayan araçları ifade eder. Define vb. gizli şeyleri bulmak, kapalı yerleri açmak için ehlinin bildiği sözlere veya vasıtalara da tılsım denir. Bulaşıcı hastalıkların tesirini önlemek ve insanlarla hayvanların kötülüklerinden korkmamak için de tılsım yapılır. Velhasıl sır ve büyü dinlerinde her zaman tılsımdan izler bulmak mümkündür.Yahudilikteki YHVH isminin Tanrı ile özdeş olup olmadığı tartışmasının, İslam kelam tarihine “isim-müsemma” tartışması şeklinde bulaştığını görüyoruz. Bu sefer isim değişmiş: “Allah ismi Tanrı’nın kendisi midir? Yoksa ondan ayrı mıdır? Sıfatlar Zat’ın aynısı mı gayrısı mıdır? Yoksa ne aynısı ne gayrısı mıdır?Kelam tartışmasına girecek değilimGelmek istediğim nokta “besmele çekmek” tabir ettiğimiz, Süleyman Çelebi’nin Mevlidinde “cümle işte vacip oldur her kula” diye ifade ettiği, herhangi bir işe besmele çekerek başlamanın ne anlama geldiğidirTürkiye’de özellikle kimi sanatçılarda görülen “Dışarı çıkarken besmele çekmek gibi batıl inançlarım vardır” denmesinden de anlaşılacağı gibi, besmele, öteki dinlerdeki “tılsımlı ism” ile aynı kategoriye konur hale gelmiş durumda. Bunun rivayet kültürümüzde de kökleri var. Boşuna değil yani. Şu rivayetleri okuyunuz “Besmele ile başlanmayan her önemli iş noksan kalır.” [Beyheki], “Eve girerken Besmele çekilirse, şeytan, ‘Bu eve girmeme imkan yok der’, dönüp gider. [Tibyan], “Amel defterinde 700 Besmele bulunanı Allahü teâlâ Cehennemden çıkarır.” [Tergibussalat], “Besmele ile yazı yazanın haceti kolaylaşır, Allahü teâlâ da razı olur.” [Deylemi], “Besmele ile işe başlayanın günahları af olur.” [İ. Rafii], “Yemeğe Besmele ile başlayıp, sonunda Elhamdülillah diyenin, daha sofra kalkmadan günahları af olur.” [Taberani], “Besmele ile yenen yemek bereketli olur.” [İbni Mace]… Bu tür rivayetlerde geçen “besmele” yani “Rahman”, “Rahim” ve “Allah” isimlerine aynen sır ve büyü dinlerindeki gibi “tılsım” muamelesi yapıldığını görüyoruz. İsmin kendisinde sihirli bir güç olduğu vehmedilerek, ismi bizzat telaffuz etmenin her şeye yeteceği, bütün kapıları açacağı, kötülükleri defedeceği, günahları silip süpüreceği sanılıyor. Kanımca işte gerçek hayat dininin, tapınak dinlerinin ritüel, ayin ve argümanlarının istilasına uğrayarak tanınmaz hale getirildiği ve onlara yenildiği yerlerden birisi de burasıdır.[/size] Oysa bakın gerçek hayat dinine göre “besmele” aslında ne demek ve “her işe onunla başlamak” ne muhteşem bir şey… | |
23 Eylül 2009, 13:02 | Mesaj No:4 |
RE: BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE İhsan Eliaçık Hazırlamış olduğum Yaşayan Kur’an mealinde besmeleyi baştan sona şöyle çevirdim: “Sevgi ve Merhameti Sonsuz Allah’ın adı ile…”Şehrin öte tarafından gelen bir adam “Kur’an aşk kitabı mı? Sevgi mevgi ne işi var her surenin başında?” diye itiraz etti.[/size] Ben de dedim ki: Dinle ey Ferisi!Dinle ey “yüreği sünnetsiz! ](“Ey Ferisi” İsa’nın, “Yüreği sünnetsiz” Musa’nın tabiridir. Ey kalbi kılıflı, yüreği taşlaşmış gelenekçi din adamı manasında.) Evet, “rahmet” kelimesinin geçtiği her yeri “sevgi ve merhamet” olarak çevirdim. Çünkü Rahmân ve Rahîm kavramlarının başka bir dile çevrilemeyeceği görüşüne katılmıyorum. Kur’an’ın en anahtar kavramı besmele başka bir dile çevrilemez öyle mi? O zaman Kitabın evrenselliği nerede kalıyor? İnsanlık “Al dilimize çevrilemez besmeleni, oku Ortadoğu’nun çöllerinde. Madem bize hitap etmiyor, sadece Araplar anlıyor...” demez mi? Daha Kur’an’ın anahtarını insanlığa çeviremiyorsun. Üstelik de Kitaba abdestsiz dokundurtmuyor, insanlığın kalpgahı diye övündüğün Kabe’ne de gayr-i müslim diye girdirtmiyorsun! Neyi kimden kaçırıyorsun? Rahmeti gelip senden mi alacaklar? Talep arttıkça “rahmet fiyatlarına” zam mı yapacaksın ey Ferisi! | |
23 Eylül 2009, 13:04 | Mesaj No:5 |
RE: BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE İhsan Eliaçık Oysa bak “Rahmân ve Rahîm” ne demek… Asurca, Aramice, Keldanice, İbranice, Arapça gibi tüm Sami kökenli Ortadoğu dillerinde “RHM” kökü sevgi ve merhametle ilgili… Rahmet sözlükte “sevgi, merhamet, şefkat, saygı, bağışlama, saf iyilik, güzellik saçıcılık” manasına geliyor. Bu kökten gelen kelimelerin eski dünya dillerinde meşhur ve yaygın olduğunu görüyoruz: Akadca döl yatağı, rahîm (remu), merhamet eden, seven tanrı (remânu), Aramice rahîm, merhamet (rhm), İbranîce rahîm, merhamet (raham), Hind’çe sevgi ve iyilik tanrısı (Brahma) hep aynı kökten... (EliadeSevginin ve merhametin babası anlamına gelen Eb-Raham’ın bütün Sami dillerinde ve hatta Hindçe’de bile kullanıldığını görüyoruz. Buralardan evirilerek Arapça’ya İbrahim olarak geldiği anlaşılıyor. Bunların hepsi Arapça’daki rahmet, rahman, rahîm kelimeleri ile aynı anlam iklimindendirler. Terim olarak Allah’ın öz varlığında mündemiç (içkin) bulunana Rahmân (çok seven, sevgi ile dopdolu), bunun mahlûkat üzerindeki tezahürüne de Rahîm (sevgisi taşıp yayılan, varlık üzerinde merhamete dönüşen) deniyor Rahmet kökü Türkçe’de içinde sevgi, saygı, şefkat ve merhamet kelimelerinin yattığı “yârlığamak” kelimesini çağrıştırır. “Rabbim rahmeti ile yârlığasın”, “Rahmetinle yârlığa ya Rabbi”, “Rahmetinle yârlığa kıl ya gâni” deyişlerinde geçtiği gibi yârlamak veya yârlayıcı esasında yâr muamelesi yapmak demektir ki sevgi ve merhametin neticesidir (Elmalılı). “Allah yâr ve yardımcımız olsun” derken de bu kastedilir. | |
23 Eylül 2009, 13:05 | Mesaj No:6 |
RE: BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE İhsan Eliaçık Öte yandan baktığımızda bizzat Kuranın Rahmânı Vedud (Çok seven) olarak tefsir ettiğini görüyoruz: Şüphesiz benim Rabbim Vedûd ve Rahîmdir. (Hud; 11/90). Besmeledeki Rahmân yerine burada Vedûd kullanıldığına dikkat ediniz Bunun böyle olduğunu şu ayetlerden de anlıyoruz: 1- Sor: Göklerde ve yerde ne varsa kimindir?Cevap ver: Sevgi ve merhameti (rahmet) kendine farz kılmış olan Allahındır. (Enam; 6/12). 2- Rabbin isteseydi bütün insanlığı bir tek ümmet yapardı. Bu yüzden birbirlerine karşı çıkıp duracaklardır. Ancak Rabbinin sevgi ve merhameti (rahmet) ile bağışladığı kimse hariç; zaten onları da bunun (rahmet) için yarattı.. (Hud; 11/119). 3- Biz seni tüm insanlığa (alemlere) yalnızca sevgi ve merhamet (rahmet) için gönderdik. (Enbiya; 21/107). Bu ayetlerin birincisi Yaratanın neyi temel amaç edindiğini, ikincisi insanoğlunun ne amaçla yaratıldığını, üçüncüsü de peygamberlerin ne amaçla gönderildiğini açıklıyor. Hepsinde de aynı kelime; sevgi ve merhamet (rahmeten)... Malum, Kuranı açtığımızda ilk besmele ile karşılaşırız. Devam ettiğimizde Tövbe suresi hariç her bölümün (surenin) yine besmele ile başladığını görürüz. Fatihadaki veya sure başlarındaki besmelelerin ayet olup olmadığı tartışması bir yana, Kuranda Süleymanın Belkısa gönderdiği mektup anlatılırken, mektubun besmele ile başlaması sebebiyle orada ayet olarak geçer (Neml: 27/30). Bunun dışında rahmet kök olarak Kuranda 341 kez kullanılır. Malum, Kuranın nüzul sırasına göre ilk suresi Alak suresidir. Tabiri caizse Rahman ve Rahim isimleri, sure başlarında, gazetecilik tabirleriyle kapak yapıldığı veya manşete çıktığı gibi, Kuranın nüzul sırası da besmele ile başlıyor aslında Sure başındaki besmeleden değil; suresin ismini aldığı Biz insanı alaktan yarattık ayetinden bahsediyorum. Baktığımızda bu kelime de besmeledeki mana ile ilgili Alak alaka, ilgi, asılmış, iliştirilmiş, ilgili, tutkulu sevgi demek Rahime yapıştığı, oraya asıldığı, ona iliştiği veya tutunduğu için de kan pıhtısına alak denmişAllah insanı işte bu taşan tutkulu sevgiden, ilgiden, alakadan yarattığını söylüyor. Öyle ya bütün tutkulu sevgilerden yeni bir yaratılış çıkmıyor mu? Erkeğin dişiye; dişinin erkeğe tutkusu, toprağın tohuma; tohumun toprağa tutkusu, meyvenin ağaca; ağacın meyveye tutkusu/ilgisi/alakası Demek ki her yeni oluş ve yaratılış yeni bir ilgi ve alakanın eseri | |
23 Eylül 2009, 13:07 | Mesaj No:7 |
RE: BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE İhsan Eliaçık Şu halde… “Her işe besmele ile başlamak” yani “Rahmân ve Rahîm ismi ile başlamak” şu demek oluyor: Her işe sevgi ve merhamet ile yaklaşmak! Çünkü sevgi her buzu eritir. Merhamet her katıyı yumuşatır. Sevginin dili her kapıyı aralar. Merhametin dili her düşmanlığı yok eder. Kur’an der ki: “Rahmân, iman edip iyilik, güzellik, doğruluk için çalışanların (amel-i salih işleyenlerin) etraflarında bir sevgi (vudd) halesi oluşturur.” (Meryem; 20/90). İşte buzları eriten budur. sert kayaları çatlatan budur. Kapanmış kapıları aralayan budur. Düşmanlıkları yok eden budur. Gönüllere giren budur. Yürekleri fetheden budur. Yoksa “ism” deki esrar ve tılsım değil… | |
23 Eylül 2009, 13:09 | Mesaj No:8 |
RE: BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE İhsan Eliaçık Şimdi, o rivayetler tutun ki sahih, bir de bu açıdan tekrar düşünün… Örneğin: ““Eve girerken Besmele ile girilirse, şeytan, ‘Bu eve girmeme imkan yok der’, dönüp gider…” Yani: Eve girerken eşinize ve çocuklarınıza karşı sevgi ve merhamet besleyerek girerseniz o evde kötülük olmaz. Eşinize örneğin çiçek götürürseniz, ilginizi, alakanızı, sevginizi her fırsatta belli ederseniz, sevgi dolu sözlerle yaklaşırsanız, çocuklarınızla ilgili ve alakalı olur, onlara iyilik yapar, güzellikle davranır, doğrulukla hareket ederseniz ailecek sevgi yumağı haline gelirsiniz. Allah birbirinizin günlünde sevgi (vedd) oluşturur. Onlar sizi, siz de onları seversiniz. Böyle olan bir eve çirkinlik ve kötülük (Şeytan) giremez ve “Bu sevgi kalesini yıkmama imkan yok” der, dönüp gider Güneş girmeyen eve doktorun girmesi gibi, sevginin, merhametin, iyiliğin, güzelliğin ve doğruluğun girmediği eve kötülük, düşmanlık, hırs, haset, kin, buğz yani şiddetli geçimsizlik girer. Şeytan o evde cirit atar. Deneyin, sevgi ve merhamet dilinin (besmelenin) bütün kapıları açtığını göreceksiniz. Sadece evde değil bütün her yerde; işyerinde, çarşıda, pazarda, okulda, arkadaş çevresinde, siyasette, bürokraside, devlet-millet ilişkisinde velhasıl tüm insan ilişkilerinde sevgi ve merhametle yaklaşmanın bütün buzları erittiğini, katı ilişkileri yumuşattığını, kapanmış kapıları araladığını göreceksiniz Hatta yılanı bile deliğinden çıkarttığına şahit olacaksınız. Besmelenin ne demek olduğunu anlamak istiyorsanız işte size tefsiri: Tatlı dil ve güler yüz yılanı bile deliğinden çıkarır! Rahmân (sevgi ile dopdolu) ve Rahîm (sevgisi varlığa yayılan/merhamete dönüşen) Allah’ın adı ile başlarım” işte bu olmak icap eder… Evet, bunda bir tılsım (etki) var. Ama bu tılsım tapınak dinlerindeki sır ve efsun yani okuma, üfürme ve anlamsız tekrar değil… Bu “ölü besmele”dir. Bilakis gerçek hayat dinindeki besmele her işe sevgi ve merhamet besleyerek, iyilik, güzellik ve doğrulukla muamele ederek, tatlı dil ve güler yüzle başlamadır. Bu da “yaşayan besmele”dir. | |
23 Eylül 2009, 13:10 | Mesaj No:9 |
RE: BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale.... BESMELE İhsan Eliaçık Hz. İsa gibi ölmüş, bitmiş, tükenmiş kişilikleri dirilten, gözlerin ferini açan, kulakların pasını silen, ruhsuzlara can veren, dizlere derman olan, yepyeni çığırlar, bembeyaz sayfalar açan budur… Çamurlarda sürünen bir halkı alıp yükseklere çıkaran, yepyeni bir gelecek vadeden budur… Mesel ile konuşmak adeti olan Hz. İsa’nın çamurdan kuş yapması, ölmüşleri diriltmesi, körleri , sağırları iyileştirmesi bu demekti… İsa’nın dili işte bunun için besmelenin yani sevgi ve merhametin diliydi. Hz. Musa gibi yürekleri sünnet eden yani kalpteki kılıfları; hırs, haset, kin, düşmanlık tortularını söken, taşlaşmış kalpleri yumuşatan, gönüllere sürur, yüreklere umut aşılayan buydu…Musa’nın dili de işte bunun için besmelenin yani sevgi ve merhametin diliydi… İşte bunun için Hz. Peygamber alemlere rahmet için yani insanlıkta sevgi ve merhameti yaymak için, besmeleyi yaşamak ve yaşatmak için gelmişti… Bunun için besmele bir çilingir değil. Büyü, muska, efsun hiç değil. Böyle günde beş bin defa besmele çeksen ne olur? Bir kağıda yazıp, suya batırıp, okuyup üfleyip muska yapsan ne çıkar? Bu yaşayan değil; ölü besmeledir. Sır ve tılsım dinleri ritüelidir. Gerçek hayat dininde besmele “yürüyen sevgi ve merhamet” olmaktır. Sevgi ile yaklaşmayı, merhametle muameleyi ete kemiğe büründürmektir. Demirden kalpleri asıl bu açar! Ölmüşleri asıl bu diriltir! Körler bununla görür, sağırlar bununla duyar. Sevgi ve merhamet insana yaşadığını hissettirir. “O yokken meğer hiç yaşamamışım” dersiniz. Çünkü ondan mahrum olan ölüdür, kördür, sağırdır Onun için ey Ferisi sev! İnsanı sev, eşini sev, kızını sev, oğlunu sev, anneni sev, babanı sev, kardeşini sev, arkadaşını sev, çocukları sev, çiçekleri sev, hayvanları sev, ağaçları sev, kuşları sev, doğayı sev… Hayatı sev, iyiyi sev, güzeli sev, doğruyu sev, adaleti sev, cesareti sev, mertliği sev… Sev de sev, elle tutulur, gözle görülür bir şeyi sev. Şeylere merhamet nazarıyla bakmayı öğren. Yalnızca zalimi sevme. Yalnızca zulmü alkışlama. Çünkü zalimden başkasına düşmanlık yoktur. Besmele bize bunları öğretmeli değil mi Süleyman Çelebi Mevlid’e besmele ile başlayarak “vacip oldur cümle işte her kula” demiş. Demek o da şiirine besmele ile başlamak istemiş. Mevlidhanlar az müsade, Çelebi galiba şunu demek istiyor: “Sevgi ve merhametle yaklaşalım evvela Böyle gerektir cümle işte her kula.” | |
23 Eylül 2009, 13:47 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: BESMELE mutlaka okunulması gereken bir makale....
Gerçek hayat dininde besmele “yürüyen sevgi ve merhamet” olmaktır. Sevgi ile yaklaşmayı, merhametle muameleyi ete kemiğe büründürmektir. Demirden kalpleri asıl bu açar! Ölmüşleri asıl bu diriltir! Körler bununla görür, sağırlar bununla duyar. Sevgi ve merhamet insana yaşadığını hissettirir. “O yokken meğer hiç yaşamamışım” dersiniz. Çünkü ondan mahrum olan ölüdür, kördür, sağırdır! Besmeleyi ALLAH'IN islamına göre çok güzel bir şekilde açıklamış Allah razı olsun Teşekkürler Muhterem Hocam |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
MUTLAKA OKUNMASI GEREKEN BİR ANI | Nebevi Sevda | Alimler(Rh) | 4 | 31 Ocak 2023 10:10 |
Güzeliğinde imtihanı Vardır (Makale) | MusabBinumeyr | Adap-Edep-Ahlak | 5 | 30 Ocak 2023 18:41 |
Neden Vurduk Birbirimizi? Okunması Gereken Makale.../medineweb | enderhafızım | Serbest Kürsü | 1 | 29 Aralık 2018 19:42 |
Mutlaka İzlemeniz Gereken Bir Video ! | nergiz | Videolar/Slaytlar | 1 | 03 Mart 2013 18:59 |
mutlaka okunması gereken ramazan röportajı.. | Muhteşem | Oruç-Ramazan | 4 | 24 Temmuz 2012 19:15 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|