|
Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi: 01 Kasım 2009 (00:20), Konuya Son Cevap : 02 Kasım 2009 (18:17). Konuya 4 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
01 Kasım 2009, 00:20 | Mesaj No:1 |
Müddesir suresi 11. Ayetin anlatmak istedikleri..... MÜDDESİR SURESİ 11. AYETİN ANLATMAK İSTEDİKLERİ..... Kuran öyle bir kitap ki anlayarak okudukça insana bir rehber, bir güneş gibi yol gösteriyor. Ayetlerinde kullandığı sözcükler hem peygamberimiz devrindeki insanlara, hem de tüm zamanlara öyle bir hitap ediyor ki, hem çözüm getiriyor bizlere, hem de uyarıyor. Ama bizler kuranı anlayarak okumaya yönlendirilmediğimiz için, bu faydalarından ne yazık ki istifade edemiyoruz. Şunu hiç düşünemiyoruz; Bu kitap sizlere bir rehber, bir güneş ve bir gönül gözü olsun diye indirdik diyen Rabbim e inatla, bizlere söylenen bu kitabı herkes anlayamaz, bu kitapta her şey yoktur, özet bilgidir diyenlere inanıyor ve böylece kuranın ipine sarılın ki doğruyu bulasınız ayetinin farkında olmadan, beşerin yanlış yollarına sapıyoruz. Allah bizleri affetsin. Kuran okurken beni çok düşündüren ve eminim sizleri de düşünmeye sevk edecek bir ayeti sizlerle konuşmak istiyorum, bakın ayette Rabbim peygamberimize ne diyor? Müddesir 11: Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak! Konuyu daha iyi anlayabilmemiz için bu ayetin öncesi ayetleri de hatırlamak sanırım daha doğru olacaktır. Müddesir 1–11: Ey giysisine bürünüp kenara çekilen! Kalk da uyar! Rabbinin yüceliğini duyur! Temizle giysilerini! Uzaklaştır kendinden pisliği! Çok bularak başa kakma yaptığın iyiliği! Ve yalnız Rabbin için dayanıklı kıl benliği! O boruya üfürüldüğünde İşte o gün çok zorlu, çok çetin bir gündür, Küfre batmışlar için hiç de kolay değildir. Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak. Yukarıdaki ayetleri okuduğumuzda, Yüce Rahman elçisine uyarıda bulunarak kalkıp insanları uyarmasını ve rabbin Yüceliğini duyurmasını emrediyor. Peki, bu sözlerin sonunda ne söylüyor? Benimle yarattığım insanları baş başa bırak. Ben doğrusu bu sözleri duyduğumda çok ama çokkkk düşündüm, sizlerinde düşünmesini istediğim için bu ayeti seçtim. Değerli arkadaşlarım Allah elçisine uyarma ve duyurma görevini verdiğini daha sonrada yarattığı kulları ile baş başa kalmayı istediğini anladım ayetten. Hepimiz bir eğitimden geçtik ya da geçiyoruz. Eğitim aldığımız dönemler de, birçok öğretmenlerimiz oldu bizleri ileriye dönük yetiştirdiler, bilgiler verdiler ellerindeki kitaplardan öğrettiler bizlere. Hiçbir öğretmen kafasından değil verilen kitapları anlattılar, çünkü sonunda bu kitaplardan sorgulanacaktık. Bir gün geldi Üniversite imtihanı karşımıza dikildi, işte o birkaç saat içinde, aldığımız bilgilerin sorgulanma vakti gelmişti artık. Yanımızda ne bizlere yol gösteren bir öğretmen, nede bizlere yardım edecek bir velimiz yoktu yanımızda. Tek başımıza yapayalnız kalmış adeta sorgulanıyorduk bilgilerimizden. Gerçekten tüm sorular bizlere öğretilen kitaplardan çıkmıştı ama bazımız sanırım o kitaplara iyi çalışmıyoruz ki, başarılı olamıyorlar. İşte Rahman da aynen böyle yapılmasını emrediyor elçisine ve diyor ki; Kalk tebliğ et sana söylediklerimi, uyar insanları, öğret onlara yaratıcının kim olduğunu. Rabbin yüceliğini duyur ve daha sonra da beni onlarla baş başa bırak. Evet, aynen Yüce Rabbim bunu söylüyor. Acaba nereden uyaracak Allahın elçisi bizleri, elbette kurandan. Ya kuranda her şey yoktur, o kitap özet bilgidir diyenler acaba nereye çalışıyorlar günümüzde? Hangi beşerin kitapları daha garanti bilen var mı? Hesap günü kuranı yeterli görmeyenler, acaba çalıştıkları diğer kitaplardan sorulan sorulara cevap verebilecekler mi dersiniz? HÂŞÂ kuranda olmayanlar hangi beşerin kitabında daha açık yazıyor da ona çalışalım? İşte koskoca karanlık, bir bilinmeyene yolculuk böyle başlıyor. Şimdide kuranın tümüne bakalım gerçekten Rabbim elçisine böyle bir görev mi vermiş onu anlamaya çalışalım, çünkü bir ayetten yola çıkarak bu kanıya varmak bizi yanıltabilir. Rahman her konuda nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyorsa, sanırım elçine verdiği görevin detaylarını da vermiş olmalı. Önce Allah bizleri nereye yönlendiriyor ona bakalım, yalnız kurana mı yoksa başka kaynaklara da yönlendiriyor mu? Araf Suresi 3. (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! Nisa Suresi 82. ayet; Kuran'ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi, elbette ki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı. Rad Sur.19: Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kişi, kör olan biriyle aynı mıdır? Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp ibret alır. Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun Zühruf 43: Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. Enam sur. 104. ayet: Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim. Enbiya 45 De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki! . Nisa 136.: Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın. Yukarıdaki ayetlere benzer sanırım onlarca ayet daha yazabiliriz. Açıkça Allah bizleri elçisi kanalıyla tebliğ edilen KURANA YÖNLENDİRİYOR ve ne diyordu;(Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak.) İşte imtihan başlıyor bizler için. Allahın elçisi Müddesir suresinde söylediği gibi beni anlat, yüceliğimi ve istediklerimi duyur ve uyar onları diyor. Bakın bu sözlerin ve düşüncenin doğruluğu da şu ayetlerde daha iyi açıklanıyor. Enam sur. 48. ayet: Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. Yunus sur.108: De ki: "Ey insanlar! Şu bir gerçek ki hak size Rabbinizden gelmiştir. Artık doğruya yönelen kendi benliği için yönelir; sapan da kendi benliği aleyhine sapar. Ben sizin üzerinize vekil değilim.109. Sana vah yedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hâkimlerin en hayırlısıdır. Gaşiye 21: Artık uyar/düşündür! Çünkü sen bir uyarıcı/düşündürücüsün. Üzerlerine musallat bir despot değilsin. Cin Suresi 21.ayet. De ki: "Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim." Yukarıdaki ayetlerden Allahın elçisinin nasıl bir görev aldığını sanırım çok daha iyi anlamışsınızdır. Bizleri de Kurandan başka hiçbir kitaba yönlendirmediğinin de apaçık delilleridir. Peygamberimizden başka şeyler bekleyenler, kuranı yeterli görmeyip peygamberimizden başka hükümler bekleyenlere de sanırım çok açık cevap veren ayetler olduğunu düşünüyorum. Yetki veren, görevlendiren Rabbim, bizlere düşen onun tebliğine uymaktır. Şimdide acaba Rabbim elçisine tebliğ ve uyarı görevini verdikten sonra bizleri nasıl uyarıyor ona bakalım. Enam sur. 116: Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar. Ali imran 105; Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır. Yukarıdaki iki ayet nasılda uyarıyor bizleri. Çoğunluğun yaptıkları doğru anlamına gelmez diyor Rabbim ve uyarıyor. Onlara çoğunluk böyle yapıyor diye uyarsan seni yoldan saptırırlar diyor. Birde rahmanın uyarış şekline ve dikkat çektiği konuya bakar mısınız lütfen, . Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar diyor. Peki, sanı nedir onu düşünelim. Zannedilen, doğruluğu konusunda şüpheler olan garanti olmayan anlamında bilgiler, sözlerdir. Şimdi de hatırlayalım bizler nelere hiç düşünmeden inanıyoruz ve bu sözler nasıl başlıyor ve bizlere aktarılıyor hatırlayalım. Bir rivayete göre diye başlamıyor mu? Rivayet nedir, doğruluğu konusunda tam emin olunmayan söz ve bilgiler, içinde doğru olma ihtimali olabilecek sözlerdir. İşte Rahman bu kadar güzel uyarıyor ve ne diyordu uyardıktan sonra?(Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak.) Evet, dostlar Allahın elçisi bizleri kuran ile uyardıktan sonra aramdan çekil diyor Rahman. Neden dersiniz? Elbette hesap sormak için, acaba ilettiğim sözlere uyuyor mu onu denetlemek ve gereğini yapmak için. Ama bizler ne yazık ki hala bazı şeylerin farkında bile olmadan neler söylüyor ve kendimizce peygamberimizi hangi görev ve yetkilerle donatıyoruz, bu ayetleri hatırlatanlara da(NE YANİ PEYGAMBERİMİZ POSTACIMIYDI) deme saygısızlığını gösteriyoruz. Bakın kuranın indiriliş sebebini ayetinde nasıl açıklıyor yaratan. Taha 2; Biz bu Kuran'ı sana, zahmet çekesin, bedbaht olasın diye indirmedik.3.ayet;Saygıyla ürperene bir hatırlatma/düşündürme/öğüt verme olsun diye indirdik. Enbiya 10; Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız? Lütfen sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum, Allah kuranın indiriliş sebebi olarak, bizlere hatırlatma ve öğüt olsun diye indirdiğini söylüyor. Peki, bizlere kuranı anlayamazsınız onu veli insanlar anlar, kuranda her şey yoktur demediler mi? Allah her şeyin olmadığı açıkça yazılmayan bir kitap gönderip mi bizleri uyarıyor, öğüt veriyor? Öğüt ve uyarınız yalnız ondadır derken hala göz ve kulaklarımızı kapatmaya devam mı edeceğiz? Ondan sonrada hâşâ Allah anlayamayacağımız zor bir kitaptan imtihana çekiyor bizleri öylemi? Allah ayetinde öğüt ve uyarınız yalnız kurandadır demesine rağmen, bizler nasıl bunun tersini düşünürüz de her şeyin olmayacağına ve anlaşılmazı zor bir kitap olduğuna inanırız? Bunları düşünenlere, inananlara söyleyecek söz bulamıyorum. Bakın kuranda her şey yoktur diyenlere Rabbim nasıl inkârcı diyor? İsra 89: Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler. Değerli arkadaşlarım benim yazdığım yazıların genelde hepsinde ana tema aynıdır. Anlatmak istediğim kuranın muhkem ayetlerini rehber ve güneş olarak gönderen rabbim açık ve anlaşılır bir kitap gönderdiğini, anlayarak okuduğumuzda gerçekleri göreceğimizi anlatmaya çalışmaktır. Eğer yola çıkışımızda aldığımız harita, rehber yanlış ise ulaşmak istediğimiz yere asla varamayız. Benimde anlatmak istediğim tek bir konu var, yola çıkarken doğru REHBERE BAKMAMIZIN ÇOK ÖNEMLİ OLDUĞUDUR. Tek amacım var, Kurana ve peygamberimize iman ettim diyen dostlarımızı uyarmak ve kuranı anlayarak okumaya davet etmektir. Bende bir beşerim her zaman hata yaparım, ben kuranı ve rahmanın doğru yolunu aramaya çalışan bir kardeşinizim. Bir arkadaşım benim için şöyle söylemiş. ( Haluk bey sabah akşam bütün siteleri gezip belirlediğiniz birkaç konuyu temcit pilavı gibi pişirip pişirip sunuyorsunuz……. Biz beyefendiyi her platformda uyardık, delillerimizi sunduk beni kimse uyarmadı demek gibi bir hakkı kalmadı.) Evet, sayın arkadaşım böyle yazmış. Çok doğru söylemiş tabiri caizse tam söylediği gibi yapıyorum. Şükürler olsun sabah, akşam birçok siteleri dolaşıyorum ve üzerinde durduğum ve önemsediğim belki birçok konu var, ama özellikle üzerinde durduğum ana konu, kuranın anlayarak okunması, okunduğunda anlaşılacağı ve Allahın ayetlerini düşünmemizi istediğini var gücümle anlatmaya çalışıyorum. Özellikle Anlatmak istediğim ana konu kuranın anlaşılması için gönderildiği ve bizlerin tek güvenebileceğimiz, Allah tarafından korunan ve hesabın sorulacağı tek kitabın, KURAN olduğunu anlatmaya çalışmaktır. Arkadaşımızın verdiği örnek çok doğru ben ADETA TEMCİT PİLAVI GİBİ bunu tekrarlıyor ayetleri usanmadan, yılmadan tekrar tekrar yazıyorum, tek amacım kardeşlerimi uyarmaya çalışmak ve onları Kuranı anlayarak okumaya davet etmektir. Söyledikleri gibi beni, kuranı tek kaynak görmeyen tıpkı kuran gibi doğruluğuna iman etmeliyiz dedikleri sözlerle uyardılar. Bende onları Yüce RABBİN SÖZLERİYLE UYARDIM, ama bazı kardeşlerim ne yazık ki Allahın ayetleri karşısına, ama bakın peygamberimizin hadisi var deme cesaretini gösterdi, asla peygamberimizin sözü olduğundan emin olmadan. Ne yazık ki uyardıkları bazı sözlerin hadislerin kurana ters sözler olduğunu yine kuran ayetleriyle onlara gösterdiğimde, ikaz ettiğimde ise beni neyle suçladılar biliyor musunuz? Sen hadis inkârcısı mısın? Dediler bana. Hâlbuki ben kurana uyan hiçbir söze karşı çıkmadığım gibi, kuran dışından gelen her sözü, Kuranın süzgecinden geçirdikten sonra almalıyız dememin bile bazı kişileri ikna etmediğini gördüm. Çünkü onlar kuranı anlaşılması zor, bizler okuduğumuzda anlayamayız diye bir kenara koymuş. Beşerin sözlerine hiç düşünmeden kuran ile karşılaştırmadan inanmakla, nasıl bir yolun yolcusu olduklarının farkında bile değiller. Ben bana söylenen bu söze karşı onlara, yoksa siz Kuran inkârcısı mısınız demedim. Her zaman sabırla Kuran ayetlerini örnek gösterip anlamalarına çalıştım. Rabbim elçisine kuranı tebliğ etme, uyarma görevini vermiş ve artık yarattığım kulları benimle baş başa bırak demiş. Eğer kafamızı taşlara vurmak istemiyorsak, o geri dönüşü yola girmeden, kuranı anlayarak okumalı ve Rahmanın ipine sımsıkı sarılmalıyız. Daha önce söylediğim gibi bende bir beşerim her beşer gibi, her zaman hata yapma riskimiz yüksektir. Allahın doğru yolunu bulmak istiyorsak, Kuranı sizler anlayamazsın diyenlere kulak asmadan bol bol anlayarak okuyalım. İnanın nasıl aldatıldığımızı, nasıl bizleri şeytanın kucağına düşürdüklerini o zaman daha iyi anlayacaksınız. Allah doğru yolu bulmak adına, kuranı anlamaya çalışanların emeğini asla boşa çıkarmayacağını kuran da söylüyor. Ama Allahın doğru yolunu kurandan değil, beşerin kitaplarından arayanların karşılığının da ne olacağını çok kötü örneklerle yine kuran anlatıyor. Sizce garanti ve doğru olan yol, kuranın açık ayetlerini anlamaya çalışmakla mı olur? Yoksa kurana hiç bakmadan, ona hiç danışmadan beşerin sözlerine inanmakla mı olur? Karar sizlerin. Hatırlayınız peygamberimizin ölümünden sonra Allah tebliğ görevini özel olarak hiç kimseye vermemiştir. Bu görev kurana iman ettim diyen herkesindir. Bende elimden geldiğince bu görevimi yapmaya çalışıyor ve iman eden kardeşlerimi yalnız KURAN ile uyarmaya, ona davet etmeye çalışıyorum. Hiçbir zaman benim söylediklerim doğrudur demedim, dememde. Ben söylediklerimi kuran ile karşılaştırınız diyerek sizleri kuranı anlayarak okumaya davet etmeye çalışıyorum, tek gayem budur. Rabbim bu yolda istemeden, farkında olmadan yaptığım ve yapacağım hatalarımı bağışla ve beni kuranın güneşinden, rehberliğinden esirgeme, bana katından yardımcı bir güç ver. ÂMİN. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] | |
Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İbretlik bir kıssadan hisse. | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | kamer34 | 6 | 2585 | 21 Nisan 2011 21:45 |
Kendi ellerimizle cehennemin kapısını açmayalım. | Makale ve Köşe Yazıları | HakikaT | 10 | 5435 | 12 Nisan 2011 12:36 |
Allah Kur'an ayetlerini elçisine, RÜYASINDA vah... | Makale ve Köşe Yazıları | yakuti | 7 | 2760 | 20 Mart 2011 19:44 |
Bakara 85. ayetten almamız gereken önemli dersler. | Makale ve Köşe Yazıları | kamer34 | 6 | 2663 | 16 Mart 2011 12:48 |
Kader konusunu kur'an ışığında nasıl anlamalıyız? | Makale ve Köşe Yazıları | talibetün | 5 | 2307 | 11 Mart 2011 21:19 |
01 Kasım 2009, 00:58 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: MÜDDESİR SURESİ 11. AYETİN ANLATMAK İSTEDİKLERİ.....
Haluk abim Müdessir suresi 11 ayetin nuzülüne baktığımızda Peygamber efendimizin Kuran okuması ile Velid b Muğirenin kalbinin yumuşaması ve sonrasında Ebu cehilin onun zaaf noktası olan Maddiyat ile onu tekrar satın alması üzere Allah'u teala Ayeti kerimede Onu yaratırken nasıl tek olarak yaratmış ise Gururlanıp kibire kapılması neticesinde Allah'ın Peygamber efendimize şu emri ile onun hesabının kurnazlığının vslerin hesabını bizzat kendisinin göreceğini bildirmesidir... Bu ayeti kerime ile Allah'u tealanın muhteşem gücünün devreye girdiği ve yaratılan bir kulunun bu tavırları ile bizzat kendisinin ilgileneceği düşüncesi İnsanın düşüncelerinde Deprem etkisi yaratıyor İnsan oğlunun idrak edemeyeceği kadar şiddetli bir uyarı mevcut.. Allah'ın ayetlerine hakikatlere yüz çeviren ve inatla karşı çıkan kişiye Allah nimetler vermese idi yine yalnız olacaktıki Allah orda yaradırken tek olduğunu özellikle bu husus üzere belirtiyor.Çünkü Velid b Muğire gözü doymayan şükretmeyen,ve kendini Peygamberliğe layık gören bir kişiliğe sahip olduğu bizlere tarihi kaynaklardan bildiriliyor.Bu tür zaaflarından dolayı Ayeti kerimede sert bir dil ile uyarılıyor. Teşekkürler Haluk abim Allah razı olsun,Size o ithamda bulunan kim ise hata yapmıştır.Çünkü Kuran temel kaynağımız ve rehberimizdir Kuranın daha güzel anlaşılması ve yaşanması için elimizden geleni hiç bir zaman esirgemiyeceğiz,Bizler iyiliği emredip kötülükten sakındırma görevimizi hangi şartlar altında olursa olsun sürdürmek ile mükellefiz,Önümüze engeller çıksa dahi Hakk ve Hakikati saklayarak Bidat ve Hurafeleri din olarak sunmaya çalışanlara karşı Kuran ve Peygamber örnekliği ile mücadelemezi sürdüreceğiz.Hadis diyorlar sayısı dahi 10.000 aşmış olan ve Kuran Sünnet ile hiç alakası olmayan bu kadar sözü Ancak Kuran'a havale ederek kabul etmeliyiz yoksa o demiş bu demiş bağlayıcı değildir. Allah bizlere Akletmemizi emretmiş ise bizde Aklederek Kuran mihengine vurarak almayı biliriz ister modernist desinler ister sapkın desinler hiç umrumda değil Ölçüm bellidir Kuran ve Sünnet gerekirse Sahih Hadis kişiler bağlayıcı değildir....Devam edin abim Allah yar ve yardımcınız olsun. |
01 Kasım 2009, 13:38 | Mesaj No:3 |
RE: MÜDDESİR SURESİ 11. AYETİN ANLATMAK İSTEDİKLERİ..... [b[size=medium]]BU YAZIMI BİR SİTEDE YAYINLAMIŞTIM BİR ARKADAŞIMIZ BU AYETLERİN DEVAMINI OKUSAYDINIZ BU ANLAMLARI ÇIKARMAZDINIZ DİYOR. BENDE HATIRINI KIRMADIM ONUN İÇİN AYETİN DEVAMINI DA ALDIM, HATTA KURANIN BÜTÜNÜNÜ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK CEVAP YAZDIM. FAYDASI OLUR DİYE BURAYADA EKLİYORUM. Müddesir suresi 11. ayeti değişik meallerden de yazmışsınız sizin yazdığınız meallerde de anı anlam var bakın ne diyor? (Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak.) benim yazdığım mealde de (Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak.) Yani aynı anlam çıkıyor. Ben o ayetin öncesini almıştım elbette devamını da okuduktan sonra yazmıştım yazımı. Siz devamını okusaydınız başka şeye işaret ettiğini anlardınız şeklinde yazmışsınız. Gelin onları da alalım acaba ne demek istiyor Rahman, daha ileri gidip kuranın bütününü de düşünelim ki daha iyi anlamış olalım. 12. Hesapsız bir mal verdim ona.13. Göz doyurucu oğullar verdim.14. Alabildiğine imkânlar döşedim onun için.15. Tüm bunlardan sonra hırs ile daha da artırmamı istiyor.16. Hayır, iş sanıldığı gibi değil! O, bizim ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.17. Ben onu dik bir yola süreceğim.18. Derin derin düşündü o; ölçtü-biçti.19. Kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı.20. Bir kez daha kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı.21. Sonra baktı,22. Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı.23. Sonra arkasını döndü ve böbürlendi.24. Şöyle dedi: "Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil.25. "İnsan sözünden başka bir şey değil bu……. Ayetin devamında her türlü nimeti verdim onlara, ama inanmamakta ısrar ettiler diyor. Böyle insanları nasıl cezalandıracağını anlatıyor yaratan. Şimdide ayeti anlamaya çalışalım. Ayette yarattığım insan gönderdiğim kitap için şüpheye düştü ve yanlış düşünmesi sonucu, kuran için bir büyüdür dedi inanmadı diyor. Buraya kadar hiç inanmayan ve inanmamakta direnen insanlardan bahsediyor Rahman. Ama arkadaşımızın dediği gibi daha ileri deki ayetleri okumaya devam ettiğimizde, inandığı halde kuran için şüpheye düşen ama bu şüphe, Kuran Allah tarafından gelmedi diyenler için değil, adeta kalpleri hasta insanların anlayamayacağı türden bir şüphesi olanlardan bahsediyor. Önce 31. ayeti yazalım daha sonra düşünmeye devam edelim. 31. Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür Dikkat edin Allah kâfirleri( inanmayanları) ayrı zikrediyor ayrıca bir kısım insanlar daha var, onları da ayrıca zikrederek bakın ne diyor? (kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler.) Lütfen dikkatle okuyalım Müddesir 11. ayetin devamında hiç inanmayanlardan bahsediyordu Allah, ya burada zikredilen KALPLERİNDE HASTALIK BULUNANLAR kimler olabilir? Bunların kâfirler olmadığı çok açık çünkü Rahman ikisini ayırmış. Müddesir suresi 31. ayete şimdide dikkatle bakalım önce bir alıntı yapalım. ( böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler.) Allah kuranda çok özel detaylara dahi girip, hiç kuşku duymadan kurana iman edenlerin, ona sarılanların zamanla ortaya çıkacak ilmi buluşları kurandan gördüklerinde imanlar daha da artacaktır diyor. Dikkat edin ayet kendilerine kitap verilenler, müminler şüpheye düşmesin diyor. Demek ki kuran öyle bir kitap ki içinde şüpheye düşülecek tek bir söz çelişki bulamazsınız. Bu apaçık ayetlere inanmayıp beşerin sözlerine inandığınızda ve kuranı yeterli görmediğinizde, işte bakın kalplerde hastalık nasılda başlıyor. Acaba burada kalplerinde hastalık olanlar kimler olabilir şimdide onu araştıralım. Ben inandım demekle inanmış olunmuyor. Şimdi rabbin bazı ayetlerini hatırlayalım ve bunun tersini söyleyenler acaba KALPLERİNDE HASTALIK taşıyanlar olabilir mi ona bakalım. Gerçi hasta olan bazen hasta olduğunu kabul etmezmiş, işte sorunda burada başlıyor zaten. Bakalım Rahman ne diyor beşerin sözleri ne diyor gerçekten bunları söylemek kalpte hastalık belirtisi değil mi sizler karar verin. Bakın Allah kuran için ne diyordu? Kamer Suresi 17. Andolsun biz, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur? Kamer Suresi 22 Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var? Müddesir 31. Ayeti hatırlayın ayetlerden gerçekleri görenler nasıl tedirgin olup ne diyorlardı?( Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler.) hâlbuki Allah apaçık ayetlerini göndermesine rağmen içinde ilmi gerçekleri gördüklerinde bile anlamak istemedikleri sözlerdi bunlar. Ya yukarıdaki apaçık ayetleri okuduktan sonra görmezden gelenler neler söylüyor, şimdide onları hatırlayalım. Ayetlerde Rabbim yemin billâh ederek bu kuranı öğüt ve ibret almanız için kolaylaştırdım dediği halde ne söylüyorlar bizlere? Hayırrrr kuranı herkes anlayamaz. Kuran kolay anlaşılır bir kitap değildir. Bakar mısınız Allah ne diyor beşerin öğretisi ne diyor. Sizce bu ayeti okuyanın verdiği bu cevap normalmi? Bakın Kuranı yeterli görmeyenlere Rabbim ne diyor, daha peygamberimiz devrindeki insanlara. Çünkü o devirde de günümüzde olduğu gibi rivayetlerden gelen bilgiler din olmuş. Ankebut Suresi 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır. Yaratan ayetinde apaçık karşınızda okunan Kuran sizlere yetmiyor mu diyor. Peki, günümüzde bu ayeti okuduktan sonra kalplere hastalık sokarcasına ne diyorlar bizlere? Hayırrrr kuran yetmez çünkü kuranda her şey yazmaz. O özet bilgileri içerir. Peki, Rabbin bu ayetinden sonra bizlerin bu söylenenlere inanmamız açıkça kalplerimizin hasta olduğuna işaret değil midir dersiniz? Yine kuranda her şey yoktur o özet bilgidir diyenlere bakın aşağıdaki ayetleri indiren rabbim e karşı kuranda her şey yoktur demek kalbin çok sağlam olduğunu mu gösterir sizce? Nisa Suresi 174. ayet; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik. 175. ayet; Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır. Yukarıdaki ayeti okuyan bir insan kuranın açık olmadığını mı anlar? Yoksa açık seçik kanıtların geldiğini mi anlar? Sizce ayetin sonunda bizim hangi kitaba sarıldığımızda Rahmana ulaşacağımızı anlar? Kurana mı, yoksa ciltlerce dolusu beşerin kitaplarına mı? Şimdi tekrar soruyorum Allah açık seçik kanıt indirdim ona sarılırsanız bana ulaşırsınız dediği halde, beşerin öğretisine uyup, Kuranda her şey yoktur, İslam ı yaşamak istiyorsanız Fıkıh kitaplarını da okumalısınız, onlara da kuran gibi iman etmelisiniz diyenler, toplumun kalbinde hastalıklar yaratmıyor mu acaba? Allah açıkça kuran için çekişmeye girenlere onu yeterli görmeyenleri nasıl uyarıyordu hatırlayalım. Ali imran 105; Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır. Allah bizlere açık seçik kanıtlar geldiğini söylüyor, ama bizler açık değil diyoruz. Ayrıca kuran üzerinde çekişmelere girip hayır o öyle değil böyle türünden ayrılığa düşüp, beşerin sözlerini daha çok önemseyip neredeyse kuranı bizler anlamayız diyerek duvara asmış beşerin dinini yaşamıyor muyuz? Bakın böyle olanlar için ne diyor Rabbim? (Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.) Hatırlayınız bunlar iman etmeyenler değil tam tersine iman ettim diyenler, ama kuran üzerinde çekişmeye girip ayrılığa düşen insanlar bunlar. Demek ki Müddesir suresinin bütününü düşündüğümüzde Rabbim iki kesime kızgın bir şekilde hitap edip, onları benimle baş başa bırak diyor. Peki, bu iki inanç hangileriydi? Birisi kuranı hiç kabul etmeyen ve inanmayan, diğeri inanan ama kalbinde hastalıklar olan. Yani açıkça ayetleri görmesine rağmen beşerin etkisinde kalarak bocalayan insanlardan bahsediyor. O kadar çok kurandan örnek verecek ayetler var ki, doğrusu bu kadar açık olduğu halde görmemek çok üzücü. Son olarak bir örnek daha vermek istiyorum. Bakın Allah hesaba çekeceği kitabı bu kadar açık ve net söylemesine rağmen bizler hala ne söylüyoruz. Bunları gördükten sonra görmezden gelmek sizce kalbimizde büyük bir sorunun olduğuna işaret değil de nedir? Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız. Yaratan sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim dedikten sonra, hala bizler eğer bu kitap anlaşılması zor bir kitaptır diyorsak, bu kitapta her şey yazmaz diyenlere inanıyorsak, bu kitap özet bilgidir, İslam ı öğrenmek ve yaşamak istiyorsanız fıkıh kitaplarına da iman etmelisiniz diyenlerin dediklerini yapıyorsak, bence bir kalp cerrahına gitmemiz çok doğru olacaktır. Bunları söylemek RAHMANIN ADALETİNİ KÜÇÜMSEMEKTİR. Bu durumda Rabbin dediği gibi, kalbimizde bir hastalık başlamış demektir. Yalnız bir sorun var acaba kalp cerrahı kalbin kirlenmiş ruhunu temizleyebiliyor mu önce onu sormak daha doğru olur. Daha açıkçası bu hastalığın kalp cerrahı kimdir, önce onu araştırmakta yarar var sanırım. Rabbim işte ayetlerini böyle bizlere apaçık çok parlak anlatıyor, tabi anlamak isteyene. Bizler ayetlerin içinden anlamak istediğimizi anlamaya çalışırsak kendimizi kandırmış oluruz. Ayetleri anlamak için, kitabın bütününü düşünüp öyle anlamaya çalışmalıyız. Allah a, kurana inandım iman ettim demekle her şeyin bitmediğini söyler bizlere Rabbim. Bir örneğinde o namaz kılanlara lanet olsun der, acaba kimlerdir onlar dersiniz? İşte Allahın güneşi böyle bir kitaptır. Dilerim o güneşin ruhumuza, kalbimize yerleşerek bizleri her zaman aydınlatması. SAYGILARIMLA Halukgta | |
01 Kasım 2009, 16:02 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: MÜDDESİR SURESİ 11. AYETİN ANLATMAK İSTEDİKLERİ.....
Kuran'a her daim Bir bütünlük çerçevesi içinde baktığımızda Allah'ın ayetleri her daim Uyarıcı Müjdeleyici Korkutucu Öğüt ve Zikir hususlarında bizlere yol göstericidir.İman etmekle iş bitmiyor Bu imanı eylemler ile pekiştirmek Farzdır. Dediğiniz gibi Maun suresinde Tevbe suresinde Namaz kılanlara ve Mal biriktirenlere İnfak etmeyenlere Şiddetli uyarı vardır.. Allah bizleri Kuranı okuyup aklederek hayat biçimi yapanlardan eylesin tabiki bizim de gayret etmemiz lazım yerinde oturarak bir yere varılmaz.
|
02 Kasım 2009, 18:17 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 43 Üyelik T.:
03 Temmuz 2007 | RE: MÜDDESİR SURESİ 11. AYETİN ANLATMAK İSTEDİKLERİ.....
yüzeysel ezberci kalıplaşmış bilgilerin zincirini kırmış bir çalışma. çıktısını aldım ve arşivlik bir değer. makale sahibi köşe yazarlığa laik bir kalem. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Anneye forumu anlatmak :) | MERVE DEMİR | Komik Paylaşımlar | 10 | 24 Ocak 2012 16:28 |
İLAHİYATÇI / ANLATMAK İSTERDİM... | AŞK'ÜL İSLAM | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 16 Ocak 2012 22:19 |
BAKARA SURESİ 67....71. AYETLER NE ANLATMAK İSTİYOR? | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 03 Şubat 2010 08:17 |
MERYEM SURESİ 68....72. AYETLERİN ANLATMAK İSTEDİKLERİ.... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 13 Ekim 2009 13:06 |
O'nu (SAV) Anlatmak.. | akgün | Hz.Muhammed(s.a.v) | 2 | 27 Mart 2008 01:35 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|