Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi:  19 Ocak 2010 (18:50), Konuya Son Cevap : 23 Ocak 2010 (20:38). Konuya 29 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 23 Ocak 2010, 18:11   Mesaj No:21
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Re: Kur'anda geçen veli sözlerinden neler anlamalıyız?

Esracık rumuzlu kardeşim, Allah sizden razı olsun. Yazdığınız tüm sözlerin altına imzamı atarım. Yazdığım yazımın bir başka sözlerle değişik bir anlatımıdır söyledikleriniz. Yüce Rabbim Kur'anı rehber edinenlerin yardımcısıdır. Hepimiz dilerim Rabbimden, sizin söylediğiniz gibi inşallah birer veli insan oluruz bir gün. SAYGILARIMLA Halukgta
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ocak 2010, 18:27   Mesaj No:22
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:esracık isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5414
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 122
Konular: 12
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ?

Alıntı:
yakuti Üyemizden Alıntı
Ulul-Elbâb'ın aklı başında olanlar olduğu hangi tefisrde yazılı acaba ? Ben elimdeki ve rastaldığım hiçbir tefsirde bu ibarenin bu şekilde terceme edildiği bir kitaba rastlamadım. Örneğin merhum Elmalılı Hamdi Yazır Efendinin Hak Dini Kuran Dili adlı tefsirinde bu ibare "İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar. " şekinde izah edilmiştir. Dikkat ed,ilirse aklı başında olanlar bu inceliği anlar deniliyor.Yoksa, ayetleri bunlar anlar denilmemiş ! Hem sonra madem ki, aklı başında olan herkes müteşabih ayetleri açıklayabilecek bir durumda, bunlar için ne diye "ulul-elbâb diye bir tabirle ayrı bir ifade kullanılsın ki ? Aklı başında olanlar veya akledenler denilebilirdi !
Galiba sorun gelip dininimizin öğrenildiği kaynakalra dayandı. Siz siz olun, dininizi öğrendiğiniz eser veya kişilere çok dikkat edin derim vesselâm.
Değerli Yakuti ;

Ben bir kaç söz etmek istiyorum :

Kur'an potansiyel akıl varlığını işletilmediği taktirde "aklı var" veya "aklı işliyor" olarak tanımlamaz. Var olan aklı kullanmamak ile akılsızlık arasında bir fark görmez. Kur'anın sık vurguladığı ve başka hiçbir "kutsal" kitapta, hiçbir din öğretisinde akla bu kadar vurgu yapan "aklınızı işletmez misiniz?" türünden muhatabını dürtüp şiyar eden uyarıcı misli bir din kitabı bulamazsınız. Kur'an aklın ne şekilde işletileceğine dair mükemmel bir tanımlama yapmıştır. Hakikati ne şekilde akıl taşıyanların görebileceğine dair misaller verir. Hakikati görebilecekler için Kur'anın yaptığı tanımlama الْأَلْبَابِ "Ulül Elbab" tır. Peki, Kur'anda tam 16 farklı ayette geçen الْأَلْبَابِ "ulül elbab" ne anlama gelmektedir?

Ulül Elbab"ın Lügat Anlamı:

اولو = (ülü) "sahipler ...sahipleri" anlamında olup, sürekli muzaf bir kelimedir. Bu kelimenin tekili yoktur! Fakat tekili olmamakla beraber ( ذو /zu ) kelimesi tekil görevi yapar. Hemen Neml Suresi 35. ayetten bir örnek verelim:

نحن اولو قوة =Biz güçlü kimseleriz.(Kuvvet SAHİPLERİyiz)
Tüm bu tanımlamalardan ve içerisinde "ulül elbab" tanımlaması geçen ayetlere bakarak, Yüce Allah'ın "ulül elbab" derken nasıl bir akıl sahibinden bahsettiğini anlamaya çalışalım. Kelimenin kök ve sözcük anlamlarını gördük şimdide ilgili ayetlere bakalım. Kelimelerin kök anlamı önemli olmakla beraber (bana göre) asıl önemli olan (ayeti ayet açıklar hakikatıyla) vahyin tanımlamasıdır.

2/269 Hikmeti dilediğine verir. Hikmet verilene ise çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak ulül elbab anlar/HATIRLAR.

2/179 Sizin için kısasta hayat vardır, Ey! ulil elbab belki ittiqa edersiniz/sakınırsınız.

2/197 Hac, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder, (yerine getirir) ise, (bilsin ki) hacda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır. Ey! ulil elbab, ittiqa edin/sakının.

3/7 O'dur sana Kitab'ı indiren. Ondan, kitabın anası (ümmül Kitab) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri de benzeşen (müteşabih) lerdir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne (ve karışıklık) çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun yorumunu Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: «Biz ona inandık, onun tümü Rabb'imizin katındandır.» derler. ulül elbab tan başkası için öğüt/düşünme/HATIRLATMA olmaz.

3/190 Kesinlikle, göklerin ve yeri yaratılışında ve gece ile gündüzün ardarda gelişinde ulil elbab için gerçekten ayetler/deliller vardır

5/100 De ki: "Habis/Pis ile Tahir/temiz bir olmaz, pis olanın çokluğu tuhafına gitse bile." Ey! ulil elbab olanlar, Allah'a sığının ki, kurtuluşa/felaha eresiniz!

12/111 Gerçekten onların kıssalarında ulül'elbab için bir ibret vardır, bu uydurulur/iftira edilir bir söz değil ve lâkin önündekinin tasdiki ve her şeyin ayrıntılarıyla açıklayıcısı ve iman edecek bir kavim/topluluk için hidayet ve rahmettir.

13/19 Şimdi, sana Rabb'inden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o âma/kör gibi midir? Ancak ulül elbab öğüt alırlar/düşünebilirler/HATIRLARLAR..

14/52 Bu belağ (Kur'ân) kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak Vahid/TEK ilâh olduğunu bilsinler ve ulül elbab öğüt/HATIRLATMA olsun diye insanlara...( gönderilmiş bir tebliğdir.)

38/29 Bu, sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır ki, insanlar onun âyetlerini/delillerini düşünsünler ve ulül elbab ibret alsınlar.

38/43 Ve ona, ehline (bütün ailesini ve beraberlerindekilere) bir misli daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, ulil elbab için bir ibret olsun.

39/9 Yoksa o gece saatlerinde kalkan secdeye kapanıp kıyam duraran ve Rabb'inin rahmetini uman kimse gibi olur mu? Hiç bilenler ile bilmezler müsavi/denk olur mu? Ancak ulül elbab olanlar anlar.

39/18 Onlar ki sözü dinlerler, sonra da en güzelini tatbik ederler, işte onlar Allah'ın kendilerine hidayet verdiği kimselerdir, ve işte ulül elbab onlardır.

39/21 Allah'ın gökten bir su indirip de onu bir yoluyla yeryüzündeki menbalara koyduğunu görmedin mi? Sonra onunla türlü renklerde bir ekin çıkarır, sonra onun olgunlaşıp sarardığını görürsün. Sonra da onu bir çöpe çevirir. Elbette bunda ulil elbab için bir öğüt/HATIRLATMA vardır.

40/54 Ki O (Kitab) Ulül elbab için bir hidayet rehberi ve bir zikirdir/HATURLATMADIR.

65/10 Allah, onlar için şiddetli bir azab hazırlamıştır; öyleyse ey iman etmekte olan ulil erbab, Allah'tan ittiqa edin, Doğrusu Allah, sizin için bir zikr/Kur'an/HATIRLATMA indirmiştir.

Ayetlerden ulül elbab olmanın özellikleri:

- Hikmet verilmenin kıymetinin ne olduğunu neleri kapsadığını ancak Ulül Elbab bilir.

- Kısas gereği ve yapılacak bir hatanın misliyle karşılık bulacağını bilen Ulül Elbab kesinlikle ittiqa etmesi gerektiğini bilir.

- Ulül Elbab, azığın en hayırlısının gerçek manada takva olduğunu, takva sahibi olmak için de ittiqa etmesi gerektiğini bilir.

- Düşünüp öğüt almak için Ulül Elbab olmak lazım

- Allah'ın imzasını taşıyan her bir mahluk Ulül Elbab için çok net birer ayet/delil teşkil eder.

- Ulül Elbab, kurtuluşun ancak Allah'a sığınmak ile mümkün olduğunu bilir.

- Ulül Elbab geçmiş kavim ve medeniyetlerin çöküşünden ibret alıp ders çıkarır. Helaklarının nedeninin vahyi tanımayıp bir kenara ittiğinden kaynaklandığını bilir ve bu yüzden vahyin/Kur'anın bir hidayet ve rahmet olduğunu anlar/bilir.

- Ulül Elbab Allah'ın ayetleri üzerinde düşünür ve düşüncenin neticesinde ibret alır.

- Ulül Elbab, bir sıkıntıya düşüldüğünde bunun kendisi için sabredilmesi gereken bir sınav olduğunu ve güzelce sabrın sonunda mutlaka hoşnut olacağı bir rahmetin Allah tarafından gönderileceğini anlar/bilir. (Allah'a; böyle bir iman, böyle bir güven sıkıntılı anlarda sabretme gücünü artırır)

- Ülül Elbab, Allah indinde: güzellik üreten ve bilenlerin, üretmeyen ve bilim sahibi olmayanların denk olmadıklarını bilir.

- Söylenen sözleri/hadisleri dikkatle dinlemek sonrada sözlerin en güzeline (Ahsen-el Hadis e) uymak ancak Ülül Elbab olanın yapacağı iştir.

- Ulül Elbab, bütün canlıların yaşayabilmesi için gerekli düzeni kuranın...kısacası yaşatanın ve öldürenin ancak Allah olduğunu bilir.

Bazıları "lüb" kök kelimesine "sır", Elbab kelimesini ise çoğulu olması nedeniyle, "sırlar" anlamını yüklemişler ve böylece Ülül Elbab için "Sırların sahibi" tanımlaması getirmişler. Muhtemelen tarikat şablonuyla bakılarak zorlama bir yakıştırma yapılmıştır. Böyle bir tanımlama ayetlerde geçen ulül elbab kavramıyla asla uyuşmamaktadır.

Özet ile Ulül Elbabın anlamı: Kir ve lekeden arınmış akıldır. Şimdi burayı biraz açıklayalım. Akla ilk gelen doğal olarak kir nedir? Akıl nasıl kirlenir ve/veya kirletilir? sorularıdır.

Bizim çalışmalarımızdan edindiğimiz sonuç odur ki: Birazdan tanımlamaya çalışacağımız akıl kirinin Nahl Suresi 98. ayetle sıkı bir ilişkisi vardır. Nahl/98 i hatırlayalım:

Nahl/98- Kuran okuyacağın zaman, hemen o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.

Bu konuya böylece ufak bir not düşmüş olduk. Daha sonra bu ayetin akıl kiriyle olan ilişkisini açıklayacağız inşaAllah. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz. Gözünüzün önünde bir masa ve üzerinde içinde arıtılmış temiz/saf su bulunan bir bardak düşünün. Bunu, ulül elbabın aklı olarak teşbih edin. Sonra elinde damlalık ile biri geliyor ve o bardaktaki suyun içine bir damla idrar damlatıyor. Sonra biri daha elinde bir damlalıkla geliyor ve içine alkol damlatıyor. Sonra biri daha geliyor sanayi atığı sudan bir damla katıyor... Ve böylece saf ve temiz olan su birileri tarafından farklı kirlerlerle kirletilmiş oluyor. Bu haliyle su artık saf olmaktan çıkmış karışım olmuştur. İşte ulül elbab olan ile olmayan arasındaki fark saf/temiz olan su ile kirletilmiş su örneğine benzer. Saf ve temiz su sahibine afiyet verirken, diğeri maraz verir.

Şimdi kir konusunda mecazdan/teşbihten hakikate geçip örnek verelim. Etrafımız aslında ekseriyetle canlı örneklerle doludur. Dolu olmasına dolu da kimse suyu(aklı)nun kirletilmiş ve/veya kirlenmiş olduğunu kabule yanaşmıyor. Çünkü kabul etmek demek: Kur'an tabiriyle putlarına, ama onların zaviyesince, dinde mukaddes ve Allah katında muteber yeri olan ve bu din-i mübini kıyamete kadar asla onlar kadar bilecek birilerinin olmayacağını sandıkları bir takım şahsiyetlere hakaret dolayısıyla dine hakaret anlamına gelecektir. Bu garabetten kurtulmanın ilk adımı dini sadece Allah'a özgüleme idrakinin oluşmasından geçer. Din bugün çoğunlukla Allah'a özgülenmemektedir. Bu dinin sahibi Allah olmasına rağmen, pratikte "müslümanım" diyenlerin "din" diye yaşadıkları ve inandıklarına bakılırsa dinde Allah'ın yeri: peygamberden, belirli sahabelerden, mezhep imamlarından, muhaddislerden, "ünlü" şeyhlerden sonra gelmektedir. Teoride kimse kabullenmemekle birlikte maalesef pratik aynen bu şekildedir.

Çoğu zaman bir "müslüman" başına bir bela duçar olduğunda bundan kurtulmak için varsa önce anne-babasına gider onlardan umduğunu bulamazsa en yakın akrabalarına, oradan da umduğunu bulamazsa güvendiği dostlarına gider ve en nihayet onlardan da kurtuluş için umduğunu bulamayınca avuçlarını açıp yüzünü semaya doğru kaldırarak ağlamaklı ve bir o kadar "samimi/yürekten" bir eda ile ilahına niyaz ederek talepte bulunur. Kur'anın tanımladığı Allah, böyle birinin duasına icabet eder mi? Acaba bu gibi tablolar Allah'a olan imanın yani GÜVENin emaresi olabilir mi? Bunun cevabını ulül elbab olanlara bırakıyorum.

Saf olması gereken aklı kirleten asıl kire gelelim. Bunu din açısından ele alır isek, Akıl kiri: Ön yargı ile Kur'an (veya hakikate) bakmaktır, başkalarına ait (adı-sanı-unvanı ne olursa olsun: Alim, şeyh, müceddid, hacı, hoca....) şablon ile Kur'ana bakmaya çalışmaktır, kendisine ait olmayan kalıplaşmış önermeleri söylemleri sahiplenip bunun bayraktarlığını yapmaktır. Hangi itikada sahip ise onu sorgulanamaz addedip hatadan beri sanmasıdır. Bir takım isimlere/etiketlere kutsiyet verip sorgulanamaz kabul etmesidir. Kısaca Kur'ana (veya hakikate) kendi gözü (aklı) ile değil kendisine öğretilmiş, kendisinin de teslim olduğu zihniyetle bakmasıdır.

Daha sonra ULUL ERBAB olmayanların Kuran hakkındaki tutum ve söylemlerine de geleceğiz...

Şimdilik bu kadarını size KURANDA ULUL ERBAB= AKIL SAHİPLERİ ANLAMINA GELMEZ diyişinizi KURANDAKİ ve TEFSİRLERDEKİ ANLAMLARI ile açıkladık....

Yeterli geldi mi ?

Emin olmadığımız bilgiyi empoze etmeyelim, yaya kalırız....

Teşekkürler
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ocak 2010, 20:20   Mesaj No:23
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:esracık isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5414
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 122
Konular: 12
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ?

Yakuti..

Size verdiğim ayetlerden 13/19 Yani Rad Süresi 19.ayetini 4 ayrı alimin tefsirinden baktım. Tüm ayetler yerine bir tane ayeti seçip bu 4 Alimin tefsirinden Rad /19.ayetini sizin için hazırladım...

Diiğer ayetleri de bu şekilde araştırıp ortaya sunabiliriz. Zaten Ulul Erbab bahsi geçen ayet sayısı : 16..

Bu 16 ayrı ayeti, En az 4 Alim'in tefsirinden okusak ve ortaya koysak ortaya çıkan tablo yine Ulul Erbab'ın akıl sahiplerinden olduguna işaret edecek... Çok zevkli araştırması

İmdi;
Yukarıda dediğim gibi 4 ayrı alimin 4 tefsiri

Siz öncelikle Elmalılı Tefsirini baz aldıgınız ve elmalılı da böyle geçer dediğiniz için önceliği Elmalılı'ya verdim.

Sonra İkinci olarak Muhammed Ali ESSABUNİ tefsirine
Üçüncü oolarak Prf. Dr. Seyyid Kutup'a
Ve dördüncü olarak :Mevdudi 'ye verdim...

Bu 4 alimin Rad süresinde geçen o ayeti nasıl tefsir ettiğini araştırdım
Kısa az öz net olsun istedim...

Buyrun hep beraber okuyalım...
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ocak 2010, 20:22   Mesaj No:24
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:esracık isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5414
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 122
Konular: 12
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ?

ULUL ERBAB AYET TEFSİRİ ÇALIŞMASI

HAK DİLİ KURAN DİLİ : Elmalılı Hamdi Yazır / Sizin Bahsettiğiniz ULUL EMR kavramını nasıl açıklamış : BUYRUN…

19- İmdi ey Muhammed! Sana Rabbinden indirilmiş olanın gerçekten hak olduğunu bilen (ve bu suretle Rabbinin hak davetine icabet eden) bir kimse kör olan biri gibi olur mu? Yani o hakkı görmeyen, tanımıyan köre hiç benzer mi? Elbette benzemez. Ama bunu ancak üstün akıllı olanlar düşünürler. Yani üstün zekalı, temiz akıllı kimseler anlayabilirler.

Bu âyetin Hz. Hamza ile Ebu Cehil veya Hz. Ömer ile Ebu Cehil veya Hz. Ammar b. Yasir ile Ebu Cehil hakında nazil olduğuna ilişkin üç ayrı rivayet naklolunmuştur. Bununla beraber anlamının genel olduğunda hiç şüphe yoktur. Nitekim arkasından şu şekilde açıklanıp genellik kazanıyor:

20-O "ülu'l-elbab" denilen üstün akıllılar kimlerdir bilir misiniz? Onlar ki, aşağıda bildirilen şu özelliklere sahip olan kimselerdir:

1. Allah ahdini ifa ederler. Araf Sûresi'nde "Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şahit tutarak: 'Ben sizin Rabb'iniz değil miyim?' (demiştir). 'Evet, (buna) şahidiz' dediler"(âyet 172) ilâhî ifadesinde açıklandığı üzere Allah Teâlâ'nın rablığını itiraf edip hükümranlığını kabul etmek şeklinde kendi öz benliklerinde teahhüt ettikleri tevhid ahdine vefa ederler. Ve o misakı bozmazlar. Vefasızlık edip sözlerinden dönmezler. Şu halde Allah ' a karşı verdikleri hiçbir sözden caymazlar, sözlerinden dönmezler, yeminlerini bozmazlar.

SONUÇ : ELMALILI'ya Göre ULU-L ERBAB : AKIL SAHİPLERİ DEMEKTİR .
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ocak 2010, 20:23   Mesaj No:25
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:yakuti isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 11368
Üyelik T.: 07 Ocak 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 53
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ?

Özür diliyorum.
Ulul-Elbâb konsunda yanlış bilgilendirmem dolaysıyla özür dilerim Bu ibarenin yitiksevda ve esracık adlı üyelerin belirttiği gibi "...eğri düşüncelere sapmayan ve baktığını net gören akıl sahipleri ..." olduğu bildirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ocak 2010, 20:23   Mesaj No:26
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:esracık isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5414
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 122
Konular: 12
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ?

13/19 Şimdi, sana Rabb'inden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o âma/kör gibi midir? Ancak ulül elbab öğüt alırlar/düşünebilirler/HATIRLARLAR..

RAD SÜRESİ / Tefsir : MUHAMMED ALİ ESSABUNİ

13/19 : Buradaki hemze, inkâr ifade eden soru için kullanılmıştır. Yani: Ey Muhammedi Sana inene inanıp tasdik eden ile, akılsız olup da kör gibi cehalet ve sapıklık karanlıklarında şaşkın bir halde kalan eşit olur mu? Burada körlükten maksat, kalp gözü körlüğüdür. İbn Abbas şöyle der: Bu âyet Hamza (r.a.) ile Ebu Cehil hakkında indi. Allah'ın âyetlerinden ancak[color] akl-ı selim sahi¬pleri öğüt ve ibret alır. [/color]Bundan sonra Yüce Allah akl-ı selim sahiplerinin özelliklerini sayarak şöyle buyurdu: [51]

20. Onlar, Allah'ın kendilerine tavsiye ettiği ahdi yerine getirenlerdir. Ahid, Allah'ın, kullarını mükellef kıldığı emirleri ve yasaklarıdır. Kendileriyle Allah ve kullar arasında yapmış oldukları sağlam ahitleri bozmazlar. [52]
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ocak 2010, 20:24   Mesaj No:27
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:esracık isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5414
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 122
Konular: 12
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ?

RAD SÜRESİ / Tefsir : SEYYİD KUTUP
19- Rabbin tarafından sana indirilen mesajın gerçek olduğunu bilen kimse hiç kör ile bir olur mu? Ancak sağduyu sahipleri öğüt alırlar.

Rabbin tarafından sana indirilen kitabın gerçek olduğunu bilenin karşıtı, bunu bilmeyen değildir. Aksine karşıtı 'kör'dür bunun. Kalpleri uyarmak ve iki karşıt arasındaki farkı somutlaştırmak için uygulanan eşsiz bir ifade tarzıdır bu. Bu aynı zamanda gerçeğin ifadesidir de. Abartma, olduğundan fazla gösterme ya da saptırma sözkonusu değildir. Çünkü bu büyük ve net gerçeği bilmemenin nedeni, ancak körlük olabilir. Körden başkasına gizli değildir bu gerçek. Bu büyük gerçek karşısında insanlar iki gruba ayrılırlar;

a) görenler, dolayısıyla bilenler, b) körler, dolayısıyla bilmeyenler.

Körlük ise; basiretin kapanması, algılama yeteneğinin körelmesi, kalplerin kilitlenmesi, ruhlardaki bilgi meşalesinin sönmesi ve aydınlığın kaynağından kopması anlamındadır.

"Ancak sağduyu sahipleri öğüt alır."
Kavrama yeteneğine sahip akılları ve kalpleri vardır bunların. Gerçeği anlar ve ibret alırlar. Gerçeğin kanıtlarının farkına varıp düşünürler.
Ve bunlar akıl sahiplerinin sıfatlarıdır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ocak 2010, 20:27   Mesaj No:28
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:esracık isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5414
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 122
Konular: 12
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ?

RAD SÜRESİ / Tefsir : mevdudi

19: Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o görmeyen (a'ma) gibi midir?Ancak temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünebilirler.

20: Onlar Allah'ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misakı) bozmazlar.


19:Yani, "İkisinin bu dünyadaki durumları birbirinden nasıl farklı olursa, ahiretteki akıbetleri de aynı şekilde olacak.

20 : Yani, "Allah tarafından gönderilen mesajı dinleyen ve O'nun Rasulünü kabul eden kimseler, gerçek anlamda akıllı olan kişilerdir. Onların bu dünyadaki amelleri, mesajın aydınlığı karşısında körleşen aptallarınkinden kesin şekilde farklıdır. Dolayısıyla onların ahiretteki akıbeti müteakip ayetlerdeki gibidir.
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ocak 2010, 20:35   Mesaj No:29
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:esracık isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5414
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 122
Konular: 12
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ?

Baktık ve fark ettik ki ; ULUL ERBAB = AKIL SAHİBİ anlamına gelmekte...

Ulu'l-Erbâb:

Bakınız : Dr. Cüneyt Eren, Kur’an İlimleri ve Tefsir Istılahları, Ekev Yayınevi, Erzurum, 2001: 127.

Öz, akıl anlamında lüb kelimesinin çoğulu elbâbtan gelir. Kur'ân-ı Kerîm'de akıl sahipleri anlamında kullanılan bir tabirdir.

Yine bakalım başka neler var bu konuda...

Bu kimselerle ilgili diğer ayetlere baktığımızda da ince anlayış ve bunun gereğince istifade , öğüt alma özelliği belirgin haldedir. Kainat üzerinde tefekkür , kurandaki kıssalardan ibret alabilme , kısasta hayatı görme bunlardır.

Kainat üzerindeki olayları kavrayabilme ve onlardan istifade etme özelliğine sahip olan bu kimseler, Allah Taalanın birliğini ve mükemmeliğini , ölümden sonraki hayatın , dünya hayatının geçiciliğini kainat üzerinden misallerle anlatıldığı ayetleri anlama kabiliyetleti yüksek olacaktır ve bunun sonucunda imanda yakine doğru adım atabilecektir.

İnce anlayış sahibi, anladığını kendi istifadesinde kullanabilen bu kimselerin diğer bazı özellikleri hakkında Ali İmran 190-195 ayetleri bizi aydınlatmaktadır.

Kısa bir çalışma olarak kabul ederseniz sevinirim..
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ocak 2010, 20:38   Mesaj No:30
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:esracık isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5414
Üyelik T.: 30 Kasım 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 122
Konular: 12
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ?

Alıntı:
yakuti Üyemizden Alıntı
Özür diliyorum.
Ulul-Elbâb konsunda yanlış bilgilendirmem dolaysıyla özür dilerim Bu ibarenin yitiksevda ve easracık adlı üyelerin belirttiği gibi "...eğri düşüncelere sapmayan ve baktığını net gören akıl sahipleri ..." olduğu bildirilmiştir.
Hay allah razı olsun
Şükür ki hatada ısrar etmediniz...
Hamd olsun
Allah razı olsun emeklere değdi...

Hayırlı akşamlar....
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
NUR SURESİ 31. AYETTE GEÇEN SÜSLERİNİ/ZİYNETLERİNİ SÖZLERİNDEN NE ANLAMALIYIZ? HALUK GÜMÜŞTABAK Kur'ân-ı Kerim Genel 39 07 Mayıs 2015 22:33
İşte Klavyedeki Gizli Harfler ve Neler Neler TufeyL Bilgi Dağarcığı 2 10Haziran 2012 23:40
KUR'ANDA GEÇEN HİKMET SÖZÜNDEN NE ANLAMALIYIZ? HALUK GÜMÜŞTABAK Makale ve Köşe Yazıları 17 01 Şubat 2010 12:55
Kur'anda geçen, “Yahudi ve Hıristiyanları dost tutmayınız.” ayeti nasıl anlaşılmalı? KuM TaNeSi Soru Cevap Arşivi 0 09 Nisan 2009 11:09
VELİ VE EVLİYA TERİMLERİNE DİKKAT EDELİM LÜTFEN... Arın Tasavvuf-Tarikat 0 26 Kasım 2008 14:37

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.