|
Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi: 26 Şubat 2010 (22:06), Konuya Son Cevap : 04 Mart 2010 (20:01). Konuya 29 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
26 Şubat 2010, 22:06 | Mesaj No:1 |
Ayetlerin nüzul sebebi neden kur'anda bahsedilmemiştir? AYETLERİN NÜZUL SEBEBİ NEDEN KUR'ANDA BAHSEDİLMEMİŞTİR? Değerli arkadaşlarım günümüzde söylenilen ve inanılan bir inanç var ki, ne yazık ki buna inandığımızda kur’anın birçok ayeti neredeyse devre dışı kalmakta ve anlatılan anlamların dışına çıkartılmaktadır, buda ayetlerin nüzul sebebini bilmeden ayetin ne söylediği anlaşılmaz düşüncesi, fikri neden olmuştur. Şimdi lütfen rabbin kur’anda onlarca ayetini hatırlayalım ve bunun üzerinde düşünelim, rabbim ben her şeyden nice örnekler verdim ve sizlere apaçık ayetlerimi anlattım diyordu. Kur’anın ipine sarılan bana ulaşır diye de birçok ayetinde bizleri kur’ana yönlendiriyordu. Elçisini hatırlayın bizlere kur’anı tebliğ etmesi gerektiği konusunda uyarıyor, bunu yapmadığı takdirde görevini yapmamış sayarım diyordu. Şimdi düşünelim birileri karşımıza çıkıyor ve diyor ki, Kuranın ayetlerinin nüzul yani iniş sebeplerini bilmediğimiz takdirde, ayetler ne anlatıyor bilemeyiz. Hani Rabbim anlaşılır gönderdim diyordu? Acaba neden Kuranda ayetlerinin iniş sebepleri konusunda bir açıklama yapmamışta, bizleri ilgilendiren kısımlarını aktarmıştır bunu hiç düşündük mü? Yoksa HÂŞÂ Rabbim ayetlerin daha iyi anlaşılması konusunda bir eksiklik mi varda birileri bunu tamamlama çabasına girmiş? (Rabbim bu sözlerimden dolayı affet) Bakın eğer ayetlerin anlaşılması için nüzul sebebini bilmemiz lazım dersek, koskoca bir silahı kafamıza dayamış oluruz bunu unutmayalım. Buna inanırsak isteyen istediği sebebi söyler ve bizleri kendi doğrultusunda yönlendirir, bizlerde gerçek anlatılmak istenenden uzakta iman etmiş, ancak kendimizi kandırmış oluruz. Şimdi konumuz ile ilgili olan bakara suresi 189. ayeti değişik meallerde yazalım ve anlamaya çalışalım. Acaba iniş sebebini açıkladıkları konuyla bizlerin okuduğunda anladıkları arasında ne farklar var kendimiz değerlendirelim. Diyanet vakfı meali: Sana, hilâl şeklinde yeni doğan ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve özellikle hac için vakit ölçüleridir. İyi davranış, asla evlere arkalarından gelip girmeniz değildir. Lâkin iyi davranış, korunan (ve ölçülü giden) kimsenin davranışıdır. Evlere kapılarından girin, Allah'tan korkun, umulur ki kurtuluşa erersiniz. Muhammet Esed meali: 189. SANA ayın evrelerini soruyorlar. De ki: “Onlar, haccın ve insanların [öteki faaliyetlerinin] vaktini gösterir.”Öte yandan erdemlilik, [zannedildiği gibi] evlere arkalarından girmeniz değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyandır. O halde evlere kapılarından girin ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki gerçek mutluluğa erişebilesiniz. Muhammet Esed in bahsedilen konuda açıklaması:( Yani, gerçek erdemlilik, imanî meselelere “arka kapıdan” yaklaşmak, yani yalnızca çeşitli dinî vecîbelerin ifası için konulmuş şekil ve sürelere uymaktan ibaret değildir. Bu şekil ve süre sınırlamaları, kendi başlarına ne kadar önemli de olsalar, her eyleme onun ruhsal “giriş Kapısı”ndan, yani Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyarak yaklaşılmadıkça, gerçek hedeflerine ulaşmış olamazlar. Bâb (“kapı”) kelimesi, mecazî olarak “bir şeye nüfûz etmenin, yahut ona ulaşmanın yolları”nı gösterdiğinden “bir eve (ön) kapısından girme” mecazı, klasik Arapçada çoğunlukla bir probleme doğru yaklaşımı anlatmak için kullanılır (Râzî). Yukarıda sizlere iki değişik meallerden ayeti yazdım. Bu ayetleri okuduğumuzda Sayın Muhammet Esed in açıklamasını okumasak bile, yapılması gereken şeyin yanlış yapıldığı, yani girilmesi gereken yerden girmemenin, bizleri yanlış işler yapmamıza örnek bir mecaz anlatımla anlatıldığı belli oluyor ayette. Allah a karşı sorumluluk bilinci olan, takva sahibi olan insan yaptığı işi doğru yapar işe doğru yönde başlar diyor. Şimdide Sayın Muhammet Esed in mealinde arka kapıdan sözüyle anlaşılması gereken mecazi anlatımı hatırlayın lütfen. (her eyleme onun ruhsal “giriş Kapısı”ndan, yani Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyarak yaklaşılmadıkça, gerçek hedeflerine ulaşmış olamazlar.) Bakın ne kadar güzel, her okuyanda buna yakın anlıyor zaten. Bizlere kur’an ayetlerini anlayabilmemiz için, nüzul sebebini bilmemiz lazım diyenler, bakın bizleri nasıl yanlışa yönlendiriyor ve ayetten bizlerin nasılda nasiplenmemizi engelliyorlar ona bakalım. (Ayetin iniş sebebi bilinmeden evlere arkalarından girmenin ne demek olduğu bazı insanlar için anlaşılmaz görünebilir, hatta bunun mecazi bir deyim olduğu düşünebilir. Oysa bu ayet, Kureyş dışındaki Ensar ve diğer Arap kabilelerin ihramdayken evlere kapılarından girmeyi günah saymaları, bu yüzden de evlere arkalarından açtıkları deliklerden girip çıkmaları, böyle yapmayanları da ayıplamaları üzerine nazil olmuştur.) Yukarıdaki düşünceyi ve sözleri destekleyen hiçbir delil yoktur. Ayrıca ayeti okuyan hiç kimse bunu anlaması ya da Rabbin bunu kastettiğini söylemesi de mümkün değildir. Bunu kabul ettiğimizde Kuranın anlaşılır ve açık deliller olduğunu söyleyen tüm ayetlere de ters düşer. İşin ilginci buna inanırsak ayetin bugün hiçbir hükmü kalmamış demek anlamına gelir. Hâlbuki rabbim ayetleri tüm zamana uygun anlaşılacak ve ibret olacak bir şekilde bizlere gönderdiğini söylüyor, elbette çok özel peygamberimize ve eşlerine inen ayetler hariç. Onlarda bile bizler için büyük dersler vardır. Sizlere bir örnek vermek istiyorum, bir arkadaşımızla tartışırken ona şu ayeti örnek göstermiştim ve bana bakın bahsettiğimiz konuda nasıl bir cevap verdi? Ankebut 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır. Ben bu ayeti ona hatırlatıp, bakın rabbim o günkü kuranı yeterli görmeyen ve eski geleneklerinden kopamayan topluma ne diyor? (. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu?) Bunu hatırlattığımda verdiği cevap aslında çok düşündürücüydü. Bana şunu söyledi; Siz bu ayetin nüzul sebebini biliyor musunuz? Bu ayet o günkü topluma inmiştir. Bunun sebebini bilmeden günümüze uygulayamazsınız. İşte NÜZUL silahının tam kalbimizden nasıl vurduğunun açık delilidir. Bunu söylediğiniz zaman bu ayetin günümüzde hükmü artık yoktur demektir. Hani bir ayeti kabul etmediğimizde gerçek iman etmiş sayılmayız diyorduk ne oldu? Bugün Kur’anın hükümlerini yeterli görmeyip hala atalarından gelen ama Kur’anın hiç bahsetmediği hükümlere iman edenlere hitap etmiyor mu sizce bu sözler? Hani Kuran tüm cihana ve zamana hitap ediyordu ne oldu? Demek ki işimize gelmediğinde NÜZUL silahı çok işe yarıyormuş. Bu konuda devre dışı bırakılan o kadar çok ayet var ki, hangi birisini anlatayım bilmiyorum. Bu konu ile ilgili bir yazıdan bazı alıntılar nakletmek istiyorum konunun daha iyi anlaşılması için. (En son bid’at mezheplerden birisi olan “ modernizm”in temsilcilerinin, Kur’an’ın “tarihsel” bir kitap olduğunu, yani ihtiva ettiği hükümlerin 7. yüzyıla ait olduğunu, bugün için geçerliliğinin bulunmadığını söylemesi, en başta sakat bir “Allah inancı” taşıdıklarını gösterir. (Bu inanç birçok tarikat ve inanç sisteminin içine sızmıştır.) Tarihselcilik görüşünü benimseyen modernistler, Kur’an ayetlerinin sadece indikleri dönemin meseleleriyle ilgilendiğini, dolayısıyla bugüne hitap etmediğini söylerler. Mesela Tebbet Suresi hakkında şunları duyarsınız tarihselcilerden: “Bu surede Ebu Leheb ve karısı anlatılıyor. Oysa bugün ne Ebu Leheb var, ne de onun “odun hamalı” karısı. Öyleyse Ebu Leheb’in ve karısının hayatta olduğu dönem için anlamlı olan bu sure, bugün bize hitap etmiyor demektir…” Şu halde herhangi bir olay ( sebeb -i nüzul) üzerine vahyin inmesi hadisesini şu şekilde izah etmek gerekiyor: Allah Telâ’nın, meydana geleceğini ezelden beri bildiği bir olay, günü-saati geldiğinde vuku buluyor, olayı yaşayan kişi Efendimiz s.a.v.’e gelerek başından geçen hadisenin hükmünü soruyor ve bunun üzerine, ezelî kelamın o olaya taalluk eden kısmı bir ayet olarak indiriliyor. Levh-i Mahfuz’un mahiyeti Peki vahyi indiren Cebrail a.s. onu nereden alarak Efendimiz s.a.v.’e getiriyordu? Kur’an’da şöyle buyurulur : “Hayır, (sana vahyedilen ) o (kitap), kadri pek büyük bir Kur’an’dır . Ki Levh-i Mahfuz’dadır .” ( Bürûc , 21-22 ) “… ki bu, hakikaten çok değerli bir Kur’an’dır ; korunmuş bir Kitap’ta Levh-i Mahfuz’da) dır .” (Vâkıa, 77-78 ) “Doğrusu biz onu Arapça olarak okunacak bir Kur’an kıldık ki, akıl erdiresiniz. Şüphesiz o, katımızda bulunan Ana Kitap’tadır. Şanı yücedir, hikmetle doludur.” ( Zuhruf , 4) Bu ayetler, Kur’an ayetlerinin Levh -i Mahfuz’da bulunduğunu ifade etmektedir. Öyleyse şunu anlıyoruz ki, Cebrail a.s , Rasul -i Ekrem s.a.v Efendimiz’e getirdiği Kur’an ayetlerini, Levh -i Mahfuz’dan almaktadır. Ve yine şunu anlıyoruz ki, Kur’an ayetleri, peyderpey nazil olurken, hatta nüzul sürecinden çok daha önceleri Levh -i Mahfuz’da bir bütün olarak mevcuttu. Öyleyse belli bir nüzul sebebi üzerine inen ayetlerin, o nüzul sebebi meydana gelmeden önce de aynen var olduğunu söylemek durumundayız. Zamanın başından sonuna kadar ve mekânın her boyutunda olmuş ve olacak her şeyin bilgisine sahip olan Yüce Allah’ın, insanlığa gönderdiği son vahyin 21. yüzyıl insanı hakkında “geçerliliğini yitirmiş” olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Böyle bir şey söyleyebilmek için, Allah Tealâ’nın ilminin -hâşâ- sınırlı olduğuna inanmak gerekir ki, böyle bir düşünce sahibinin dinden çıkmasına sebep olur. Bir de, dünyadaki, hatta sadece dünyadaki değil, evrenin herhangi bir yerindeki herhangi bir olayın, henüz meydana gelmeden önce Levh -i Mahfuz’da kayıtlı bulunduğu gerçeğini hesaba kattığımızda, yukarıdaki düşüncenin en başta Kur’an’a aykırı olduğu daha iyi anlaşılmış olacaktır. Bir diğer ifadeyle, belli bir nüzul sebebi üzerine indirilen ayet de, onun inişine sebep kılınan olayın meydana geleceğine dair bilgi de ezelden beri Levh -i Mahfuz’da kayıtlı olduğundan, doğru olan şöyle düşünmektir: Zaman bizi bağlar, Cenab-ı Hakk’ı değil. Herhangi bir olayı, meydana geldiği tarihle bağlantılı düşünmek insana mahsus bir tavırdır. Çünkü bizler, zamandan ve mekândan bağımsız düşünemiyoruz. Oysa Allah Tealâ için dün de, bugün de yarın da birdir. Zaman O’nun yarattığı bir şeydir; O’nun ilmini ihata edemez, kuşatamaz, etkileyemez. Bizler sadece geçmişe ve bugüne ait şeylerin malumatına (hatta onların da cüz’i bir kısmına) sahip iken, Allah Tealâ bütün zamanların ve bütün mekânların, hatta zaman ve mekân ötesinin ( gaybın ) bilgisine sahiptir. Dolayısıyla bizim, “tarihin belli bir dönemine ait” olarak gördüğümüz şeyler ile bugüne ait gördüğümüz şeyler, aslında bizim sınırlı değerlendirmemize göre böyledir. Allah Tealâ nezdinde ise bunlar arasında hiçbir fark yoktur. Mukaddes Kitabımızın tamamının veya bir kısım hükümlerinin artık geçerliliğini yitirdiği iddiasını bir de bu en temel akaid bilgisine göre değerlendirmek gerekir. Açıkça görülüyor ki, bu tarz iddia sahiplerinin asıl sorunu Allah tasavvuruyla alakalıdır. ) Yukarıda bilgilerin Semerkant dergisinden alıntı olduğu yazılıydı belirtmek isterim. Gerçektende Rabbim gönderdiği ayetlerin nüzul sebeplerini bizlere açıklama gereği duymamış ise, bunu sanki bir eksiklik gibi görüp, beşerin rivayetleri ile anlamaya çalışmak bizleri ayetin özünden anlatılmak istenen manadan uzaklaştıracaktır. Şöyle bir araştırın, birçok ayet için neredeyse o kadar çok şeyler söyleniyor ki, okuduğunuzda ayetin konusuyla ilgili olmadığını göreceksiniz. Son olarak şunu söylemek ve hatırlatmak isterim. Rabbim Kur’anda ayetlerin Nüzul sebebini açıklamamışsa bunun çok önemli bir sebebi olduğunu unutmamalıyız. Kuran ayetleri ve açıklamaları yalnız indiği devre değil, Tüm cihana ve zamana hitap edecek şekilde indirilmiştir, öyle kelimeler ve sözcükler kullanılmış tır ki, her çağ kendisine hitap edecek bir mana çıkarabilmiştir. Eğer Rabbim ayetleri indirme sebeplerini açıklasaydı hepimiz bugün birçoğumuzun yaptığı gibi, ayetleri devre dışı bırakır, artık hükmü kalkmıştır der ve ne söylerdik bir düşünelim lütfen. Sanırım çoğumuz şunu söylerdik, bu ayet bu olay ve o devirin insanlarına indirilmiş artık bu devirde böyle konular yok, o zaman bizi bağlamaz. İşte gelecekten habersiz bağnazca buna benzer kim bilir neler söylerdik. Evet, aynen bunu yapardık eminim. Şimdide bundan farkı yok, yine yanlış inançlarını dine sokmak için başka yollar bulunmuş ve adeta bizlerin düşünme yeteneğimizi elimizden almışlar. Rabbin hiç bahsetmediği nüzul nedenini bilmek lazım diyerek, toplumun kafasında kur’an ile ilgili şüpheler yaratılmış kafalar bulandırılmıştır. Amaç toplumu kur’andan uzaklaştırmak, ektikleri zehirleri topluma daha rahat enjekte etmekti, ne yazık ki bunda başarılıda oldular. Günümüzde birçok ayetin hükmünün olmadığını ve birçok ayetinde zamanla nesh edildiğini (hükmünün kalktığını) söyleyerek, Rabbin ayetlerinden toplumu uzaklaştırmışlardır. Herkes kendisinden sorumludur ve hesabı kendisi verecektir. Bu yazdıklarım benim düşüncelerim ve kurandan anladıklarımdır yalnız beni bağlar. Sizlere düşen kuranı anlayarak bol bol okuyup rabbin ne söylediğini anlamaya çalışmak olmalıdır. Bende bir beşerim her zaman hata yapabilirim, onun içindir ki bizlere anlatılan, öğretilen bilgileri mutlaka her Müslüman kur’ana müracaat edilip anlayıp, düşünüp ondan sonra kabul etmelidir. Yaratanda bu yolu bizlere tavsiye ediyor, okuyun, düşünün ve akledin. Rabbim yardımcımız olsun. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] | |
Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İbretlik bir kıssadan hisse. | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | kamer34 | 6 | 2582 | 21 Nisan 2011 21:45 |
Kendi ellerimizle cehennemin kapısını açmayalım. | Makale ve Köşe Yazıları | HakikaT | 10 | 5434 | 12 Nisan 2011 12:36 |
Allah Kur'an ayetlerini elçisine, RÜYASINDA vah... | Makale ve Köşe Yazıları | yakuti | 7 | 2759 | 20 Mart 2011 19:44 |
Bakara 85. ayetten almamız gereken önemli dersler. | Makale ve Köşe Yazıları | kamer34 | 6 | 2662 | 16 Mart 2011 12:48 |
Kader konusunu kur'an ışığında nasıl anlamalıyız? | Makale ve Köşe Yazıları | talibetün | 5 | 2306 | 11 Mart 2011 21:19 |
26 Şubat 2010, 22:28 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: AYETLERİN NÜZUL SEBEBİ NEDEN KUR'ANDA BAHSEDİLMEMİŞTİR?
Kuranın vahy ediliş süreci canlı bir hayata hitap ettiğini Nuzül sebebi ile anlıyoruz. Örneğin Nisa suresindeki şu ayetlerin Nüzul sebebine baktığımızda Abdullah b Ümmü Mektum Resulullaha özründen ötürü cihad edemeyeceğini söyleyince Allah azze ve celle tarafından bu ayet nüzul olmuştur.Yani Kuran o asırda bire bir çözülmesi gereken mevzulara çözüm sunulması Kuranın canlı bir hayatta var olan olaylar ve sorunlara çözüm üzere inmiştir.. Lakin Nuzül sebebini bilmek bizlere Kuranı daha iyi anlama mantığı ile hareket etme kolaylığı sağlar Kuranın mesajı belli bir olay üzere inmiş olsa dahi Tüm asırlara ve çağlara belli bir olay üzerinden hitap etmektedir O asırda Nüzul sebebi ile bağlı kalamaz her daim canlı hayata hitap etmektedir: Bir mazeretleri olmaksızın mücadeleden kaçınan müminler ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla çaba gösterenler bir olamaz: Allah, mallarıyla ve canlarıyla üstün çaba gösterenleri mücadeleden kaçınanlardan daha üstün bir mertebeye yüceltmiştir. Allah bütün (müminler)e nihai güzellik vaat etmiş olmasına rağmen, Allah yolunda üstün çaba gösterenleri, (kendilerine) büyük bir mükafat (vaat ederek) mücadeleden kaçınanlardan üstün kılmıştır, (Nisa 95) (hesapsız) mertebelerle ve günahların bağışlanmasını ve rahmetini (vaat ederek); çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır. (Nisa 96) |
26 Şubat 2010, 22:47 | Mesaj No:3 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: AYETLERİN NÜZUL SEBEBİ NEDEN KUR'ANDA BAHSEDİLMEMİŞTİR?
sayın gümüştabak, gene enteresan bir konu ile buluşturdun bizi.ve kullandığın dil o kadar kibar ki(Allah razı olsun),altın tepside zehiri içiriyorsun.ve bu kibar dilin ile derdini anlatmayı başarıyorsun ama arka planda uygulamak istediğini pek ala kamufle edebiliyorsun. madem sofra kuruldu bizden de iştirak etmek düşer.ama sofranın zenginliği gözümüzü kamaştırmıyacak midemizi ifsat etmiyeceğiz. konunuzu açalım; diyorsun ki esbabı nuzule inanmak amel etmek kuran a eksiklik getirecek,ve gereksiz anlaşılmaz bir konudan uzak kalmak gerekir. bakın,esbabı nuzul ayetlerin anlaşılması için bir malzemedir.tefsirin vazgeçilmez ayağıdır.bazı ayetler varki esbabı nuzulu bilinmediği zaman yorumda zemin kaygan olur. mesela; "Doğu da, batı da Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü oradadır" ayetinden hareketle namazlarda Kâbe'ye yönelmenin şart olmadığı kanaatına varmak mümkündür. Ama nüzûl sebebini araştırdığımızda ayetin, yolculukta bir bineğe binmiş nâfile namaz kılan ya da kıblenin hangi tarafta olduğunu bilmeyip bir değerlendirme yaptıktan sonra bir tarafa yönelip namaz kılan, sonradan da yöneldiği tarafın kıble olmadığını gören kimse hakkında inmiş olduğunu öğrendiğimizde durum açığa kavuşmaktadır. mesela, "İnananlara ve yararlı iş işleyenlere tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur" ayetine bakarak içkinin mübah olduğunu söyleyenlerin çıkması mümkündür. Ama ayetin, içkinin yasaklanmasından önce içki içmiş ve ölmüş müslümanların durumlarının ne olacağına dair tereddütleri yok etmek için indiğine nüzûl sebebiyle ilgili rivâyetlerden öğrendiğimizde; ayetin, sadece bu kimseler hakkında olduğuna hükmediyoruz vs.vs.vs örnekleri çoğaltmak mümkündür.kuranı tefsir etmek için nasıl ki,lüğat sarf nahiv ilimlerine ihtiyaç var,nasıl ki fıkıh akaid blmek lazım,nasıl ki siyer ve tarih bilmek lazım,aynı şekilde sebebi nuzul da tefsirin yardımcı bir ayağıdır.ayetlerin anlaşılması,kaygan zeminden bertaraf olması için elzemdir.hiç bir müfessir sebebi nuzulu hafife almış değildir.bilakis sebebi nuzulu önemsemiş ve yorumlarında kullanmışlardır. esbabı nuzul elzemdir ve sizin yaldızlı düşüncenize katılmam imkansızdır. saygılar... |
27 Şubat 2010, 13:49 | Mesaj No:4 |
RE: AYETLERİN NÜZUL SEBEBİ NEDEN KUR'ANDA BAHSEDİLMEMİŞTİR?
Kur'an'ın indiği ortam ve ayetlerin arka planını veren en önemli üç kaynak şüphesiz ki, sünnet, hadis ve siyerdir. Sünnet ve Hadis çoğu kimsenin birbirine karıştırdığı gibi aynı anlama gelen iki kavram değildir. Sünnet Resulün pratiğinin adı olup, hadisle anlamdaş olmadığı halde hadisi de siyeri de kuşatır. Hadis ise, peygamberden olduğu kesin olan (mütevatir) haberler için kullanıldığı gibi zanni olan haberler (ahad) için de kullanılır. Bu esaslar ile Kur'an'ı ele aldığımızda en iyi sonuca varabiliriz Nuzül sebebi bilindiğinde ayeti kerimeyi anlamada daha doğru sonuca varabiliriz. Örneğin Allah'ın arşını sekiz melek taşır nüzul sürecine baktığımızda Mekke müşrikleri kabeyi tavaf ederken 4 veya 6 kişi ile kendilerini taşıtarak en büyük güce sahip oldukları mesajını veriyorlardı Allah'u teala onların bu tavrına binaen Sizi 4 ve 6 taşırken benimde Arşımı 8 melek taşır mecazi söylemi ile En büyük olanın kendisi olduğunu belirtmiştir.Çoğu müfessir bu ayete Arşı taşır mesajı verirken işin özünde Allaha sınır ve mekan tayin edilemez çünkü Allah her şeyden münezzehtir.... Şimdi haluk bey size sorayım Nüzul sebebi önemli değil derseniz Allah resulünün Zeynep ile evliliği Nüzul ile sabit değilmidir Yada İfk hadisesi O zaman nedenlere bağlı değilse neden Allah resulü ve Sahabeler İfk hususunda Uyarılıyor hatta tenkit ediliyorlar o zaman nüzula bakmadan biz bu ayetleri kimin üzerine yoracağız Lütfen Akıl işletilmeli Ama Vahyi doğru şekilde anlayacak biçimde Akıl olmalı yoksa kendi nefsani isteğine uygun Akıl cehaleti giderir ama doğru yola iletmez ....... | |
28 Şubat 2010, 14:16 | Mesaj No:6 |
Re: Ayetlerin nüzul sebebi neden kur'anda bahsedilmemiştir? Yazılanlara cevap vermeden önce Sayın Abdulmelik beyin şu sözleri üzerinde gerçekten çok ama çok düşündüm. (altın tepside zehiri içiriyorsun. Ve bu kibar dilin ile derdini anlatmayı başarıyorsun ama arka planda uygulamak istediğini pek ala kamufle edebiliyorsun.) Sayın arkadaşım, eğer ben Rabbin kur’anda emrettiği bir şeyin tersini söylüyorsam ve kur’anda çelişki yaratmak için insanların beyinlerini bulandırıp rabbin kelamından uzaklaştırıyorsam, çok iyi biliyorum ki hem bu Dünyada hem de mahşerde cezaların en büyüğüne çarptırılacağım. Bu sözleriniz üzerine ancak şunu söyleyebilirim. Eğer amacım dine nifak sokmak, yani sizin deyiminizle altın tepside zehir aşılamak ise amacım, RABBİM HEM BU DÜNYADA HEMDE MAHŞERDE CEZALARIN EN BÜYÜĞÜ İLE BENİ CEZALANDIRSIN. Ya bu sözleriniz ile beni, düşünmediğim aklımdan bile geçirmeye korktuğum ve asla yapmadığım bir şey ile suçluyorsanız? Bunun da hükmünü Rabbim e bırakıyorum. Ayetlerin Nüzul sebebi dediğimizde ne maksatla indiği, olayların sebep ve sonuç ilişkileri arasındaki nedenin ne olduğunu anlamak ve açığa çıkarmak anlamını taşır. Rahman zaten bazı ayetlerinde bunu gerekli gördüğünde kur’an içinde yapıyor. Örneğin peygamberimize eşi hakkında şikâyete gelen ve kendisine zihar eden kocasını anlatan, kadının sesini duydu ve ayetini indirdi diye açıklık getirir. Buna benzer çok açıklamalar vardır. Peki, neden hepsinde yoktur. Örneğin peygamberimize indirilen ve aile içinde eşlerinin hoşnutluğunu kazanmak adına bir helale haram dediği için uyarıldığı ayet vardır. Hatırlayın orada konu hakkında hiçbir açıklama yoktur, Hangi yiyeceğe haram demiştir peygamberimiz, olayın gerçekleştiği neden nedir açıklanmaz. Açıklanması gerekseydi elbette oda söylenirdi. Demek ki bazı olaylarda detay değil anlatılmak istenen ana konu önemlidir. Allah Yunus suresinde şöyle seslenir bizlere. ( Sana vah yedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hâkimlerin en hayırlısıdır.) Bu sözleri düşünelim. Gerçekten Allah bizleri ilgilendiren her konuda hükmünü vermiş, zaten ayette de verdiğini söylüyor. Tam burada şunu düşünelim, acaba Rahman hükmünü (HÂŞÂ) çok açık nakletmedi mi bizlere? Eğer bazı ayetlerin nedenleri, yani oluş sebepleri hakkında detay vermediğinde kur’anda, bizler bu ayeti olayın oluş sebebini bilmediğimizden doğru anlayamayız dersek bunu söylemiş olmuyor muyuz, sizce bunu söyleyebilir miyiz? Hani Rabbim hâkimlerin, ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısıydı? Bu durumda bazı ayetlerin iniş sebebi açıklanmamış olduğunda bizler tam anlayamıyor da birilerin açıklamasına ihtiyaç varsa, demek ki (HÂŞÂ) kur’anı anlamakta bir sorunla karşı karşıyayız demektir. İşte bazı müteşabih ayetlere bu yolla öyle anlamlar verilmekteki bahsedilen konuyla asla yakından bile bağlantı kuramazsınız. Örneğin hakka suresinde geçen (Allah'ın arşını sekiz melek taşır.) sözlerinden bakın aslında nüzul sebebi olarak nelerin olduğu söyleniyor diye yazılmış önce onları yazalım. (nüzul sürecine baktığımızda Mekke müşrikleri kabeyi tavaf ederken 4 veya 6 kişi ile kendilerini taşıtarak en büyük güce sahip oldukları mesajını veriyorlardı Allah'u teala onların bu tavrına binaen Sizi 4 ve 6 taşırken benimde Arşımı 8 melek taşır mecazi söylemi ile En büyük olanın kendisi olduğunu belirtmiştir…) Şimdide bahse konu ayetin öncesi ve sonrası ayetlere bakalım acaba bu açıklamayla yakından uzaktan benzeşme var mı? 15. işte o gün olacak olur (kıyamet kopar). 16. Gök de yarılır ve artık o gün o, çökmeye yüz tutar. 17. Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir. 18. (Ey insanlar! ) O gün (hesap için) huzura alınırsınız; size ait hiçbir sır gizli kalmaz. 19. Kitabı sağ tarafından verilen:" Alın, kitabımı okuyun" der. Ayetleri öncesine sonrasına baktığınızda kıyametin kopuşu anlatılıyor. Hesabın verileceği günün geldiği tasviri çiziliyor adeta beyinlerimizde. Şimdi sizlere şunu soruyorum Rabbim burada şuana kadar müteşabih bir konumda olan, yani manası daha açıklığa kavuşmayan arşı sekiz meleğin yüklenmesi örneğini, nasıl olurda kabeyi tavaf eden Mekke müşriklerini taşıyan 4 ve 6 kişinin güç gösterisi ile özdeşleştirir ve Rabbin arşı sekiz meleklere yüklendiğini sanki rahmanın bu cahillerle adeta yarışa girmiş gibi gösteririz? Yüce Rabbim asla böyle bir örnek, karşılaştırma yapmadığı halde nasıl olurda böyle bir karşılaştırmayı bizler yaparız. O müşrikler kim oluyor da Rabbim onları muhatap alsın. İşte nüzul silahı bakın nerelere götürüyor bizleri. Allah bizlerin bilmesi gerektiği kadarını kur’anda anlatmıştır. Bunun tersini düşünmek kur’anı yeterli görmemekle aynıdır. Yalnız şunu düşünebiliriz ya da kabul edebiliriz. İndirilen ayetin mantığına ve vermek istediği anlama uygun bir olay ayet ile bağlantı kuruluyor ve anlatılıyorsa, bunda elbette hiçbir sakınca olamaz, yararlıdır da diyebiliriz. Günümüzde o kadar çok ayet nüzul silahıyla o kadar değişik anlamlara çekiliyor ki, işte bu bizleri rabbin doğru yolundan alıkoyuyor. Birçok müteşabih ayet bu yolla anlamlar veriliyor ve kendi inançları dine sokuluyor. Bu konu çok daha detaylı olduğundan buna değinmiyorum. Son olarak şunu söylemek isterim. Bana isteyen istediği hakareti yapabilir, bu beni belki biraz üzer ama asla yıldırmaz. Lütfen şunu düşünün ben ne söylüyorum sözlerimi akılla mantıkla ve kur’an ile değerlendirin, daha açıktası beni Rabbin kelamıyla yargılayın, eğer ona zıt, ters bir şey söylüyorsam demek ki ben dine nifak sokmaya çalışan şerefsiz bir insanım demektir. Ben diyordum ki Rabbim her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim sizlere kur’anda, bu kitaptan sorumlusunuz diyorsa, Rabbim açıklamadığı izah etmediği hiçbir konuda bizleri sorumlu tutmayacaktır. Rabbim sizlere bu kitabı rehber, güneş, gönül gözü olsun diye indirip, sizler bu kitaba sarılırsanız bana ulaşırsınız diyor da ben o rehberin çizdiği yolu bulmaya çalışıyorsam, bu yolda çaba gösteriyorsam acaba benim yaptığım yanlış mıdır? Bunun tersini söyleyen beşer, eğer bazı şeyler kur’anda açıklanmamıştır, bazı ayetlerin detaylarını yani sebeplerini bilmediğinde asla anlayamazsın ne anlama geldiğini diyor da bunu ayetle hiç ilgisi olmayan sözlere bağlantı kuruyor da hiçbir kanıt olmadan bana sunuyorsa, ben nasıl olurda Rabbin onca sözlerine ters düşen, bahsedilmeyen hüküm verilmeyen bu sözlere inanırım? Anlatılan bilgilerin doğruluğunun garantisini Rabbim mi veriyor bunu hiç düşündük mü? Doğru olduğunu nereden biliyoruz da hiç şüphelenmeden inanıyoruz? Yüce Rabbim bir ayetinde apaçık ayetleri bırakıp, müteşabih ayetlerin ardına düşen ve onlara anlamlar verenleri anlatıyor ve onlara nasıl kızıyor hatırlayınız. Benim söyleyeceklerim bundan ibarettir. Rabbim rehberinde bizlere iletilmesi gereken her şeyi ilettiği ve apaçık anlattığını söylüyor, daha açıkçası bu kitaptan soru | |
28 Şubat 2010, 19:03 | Mesaj No:7 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: AYETLERİN NÜZUL SEBEBİ NEDEN KUR'ANDA BAHSEDİLMEMİŞTİR?
sayın gümüştabak, sanırım aynı dili konuşmuyoruz yada eleştiriyi kaldıramıyoruz.bakınız size hakaret etmedim buna ne hakkım var nede inancım izin verir.size eleştiri anlamında şunu yönelttim.; 1-Ben edilei şeriye olan KİTAP SÜNNET İCMA VE KIYAS ı şeri delil olarak görüyorum ve inanıyorum.ehli sünnet vel cemaat ekolu bunu benimsemiş ve yüzlerce alimin ortak görüşü.siz bunlrdan sadece KİTAP yeterli diyorsunuz.dolayısıyla inançlarıma aykırıdır bu.PEYGAMBERSİZ BİR KİTAP İSTEMİYORUM. 2-hadisi şeriflerin içinde mutlaka zayıf garip mevzu olabilir olacak da.bize düşen KİTAB'A AYKIRI OLANLARI AYIKLAMAK MI yoksa sünneti toptan red etmek mi ?siz red taraftarısınız çünkü tek kaynak KİTAB diyorsunuz.ilim ehli olmayan kardeşlerimizin zihinlerini bulandırmak şüpheye sokmak hoş değildir.siz kendinize göre haklı olabilirsiniz ve katıldığım noktalarınıda çoktur.sonuçta inancımızın ortak noktası KİTAB dır.öyle bir atmosferde yürüyorsunuz ki,yazıyorsunuz ki adeta hadisi şerifler askıya alınmak zorunda intibaını meydana getiriyorsunuz. 3-ŞÜPHE KURTTUR düştüğü sineyı kalbi bitirir.bu şüpheyı ortaya atıyorsunuz ve hadislerden soğutuyorsunuz.serzenişim budur size.... 4-bir ilim adamı olarak sizi takdir ediyorum.çalışmalarınızı zevkle okuyorum.ve size fırsat vererek köşe tahsis ettik.aydınlanalım öğrenelim diye.size karşı menfi tavrım olsaydı bu fırsatı verirmiydim sizce? 5-unutmayın her dediğiniz doğru olmalı ama her yerde doğruyu söylemek doğru değildir.amentüyü bile bilmeyen insanlar vardır burda.üfürükçülükten meded uman insanlar vardır.gelenek ve görenekleri din olarak kabul edenler vardır.DİKKAT EDİN BUNLARI TAMAMEN BATIRIYORSUNUZ..söyledikleriniz tekniktir ilim adamlarını ilgilendirir.hafızasında beş ayet 3 hadis olmayan bir insan sizce uzaklaşırmı yaklaşırmı.nerdeyse islamı muharef hristiyanlıkla eşdeğer seviyesine getiriliyor.muharef uydurma hadislerle dopdolu bir lslam...! bunumu insanlara öğretmeye çalışıyrosunuz.? üzüntüm budur... |
28 Şubat 2010, 23:31 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: AYETLERİN NÜZUL SEBEBİ NEDEN KUR'ANDA BAHSEDİLMEMİŞTİR?
Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin" (Kalem 4) "Ant olsun, Allah 'ın resulünde sizin için… güzel bir örnek vardır" (Azhab 21) "Nitekim biz size, ayetlerimizi okuyacak, sizi kötülükten arıtacak, size kitabı ve hikmeti ve bilmediklerinizi bildirecek, aranızdan bir peygamber gönderdik"( Bakara 151) "Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik! "(Nisa 80) "De ki, Ey insanlar, şüphesiz ben göklerin ve yerin yaratıcısı ve sahibi olan ve kendisinden başka tanrı bulunmayan, hem dirilten hem öldüren Allah'ın sizin için görevlendirdiği peygamberim Sizler de Allah a ve O'nun okuyup yazması olmayan, Allah a ve sözlerine inanmış olan Peygamberlerine inanın, ona uyun ki, doğru yolu bulabilesiniz"(Araf 158) • Hz Muhammed Güvenilir Bir İnsandı: "…Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" (Şura 15) "Onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar"(Enam 33) "Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler"(Mümin 8) "Bir peygambere emanete hıyanet yaraşmaz, kim emanete ihanet ederse, kıyamet günü hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir"(Ali İmran 161) • Hz Muhammed Merhametliydi: "Ey Muhammed! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik"(Enbiya 107) "Ant olsun ki size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir O, size çok düşkün; müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir" (Tevbe 128) "…Onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi… Onları affet, bağışlanmaları için dua et…"(Ali İmran 159) • Hz Muhammed Hakkı Gözetirdi: "…Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet Çünkü Allah adil olanları sever"(Maide 42) |
28 Şubat 2010, 23:39 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: AYETLERİN NÜZUL SEBEBİ NEDEN KUR'ANDA BAHSEDİLMEMİŞTİR?
Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlara ve Allah’ı çok anan kimselere Rasûlullah (Allah’ın Elçisi) en güzel örnektir”(Ahzâb, 33/21) İnsanlığın büyük ahlâk örneğine, binlerce salât, selâm ve rahmet olsun |
01 Mart 2010, 00:02 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: AYETLERİN NÜZUL SEBEBİ NEDEN KUR'ANDA BAHSEDİLMEMİŞTİR?
PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV) UYMANIN FARZİYETİ İLE İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER: °"ALLAH ve Rasulü bir işe karar verdiği zaman, gerek inanan bir erkeğin gerek inanan bir kadının kendilerine ait bir işte tercih hakları olamaz Her kim ALLAH'a ve peygamberine asi olursa açık bir sapıklık etmiş olur" Ahzâp/36 °"Hayır! Rabb'ine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olamazlar" Nisa/65 °" Peygamber size ne verdiyse onu alın (ne emrettiyse onu yapın) Size ne yasak ettiyse ondan da sakının (ona muhalefet etmeyin) ALLAH'tan korkun; çünkü, (Peygamber'e muhalefet edenlere karşı) ALLAH'ın azâbı çetindir " Haşr/7 ° "Resule itaat eden, ALLAH'a itaat etmiş olur" Nisa/80 °"Nefsani arzuları, benim ortaya koyduğum şeylere boyun eğmeyen kimse mü'min olamaz" Hadis'i Şerif °"Bana Kur'ân ve onunla beraber onun gibisi (sünnet) verildi Yakında karnı tok, koltuğuna yaslanmış birisi , 'Size bu Kur'ân yeter ; onda neyi helâl bulursanız , onu helâl kabul ediniz; onda neyi haram bulursanız, onu'da haram biliniz' diyecek Şunu iyi biliniz ki, Resulullah'ın haram kıldığı da ALLAH'ın haram kıldığı gibidir" Hadis'i Şerif (Ebû Davûd) SAYGIDEĞER BEN CAHİL BİRİSİYİM YAZILARINI DEFALARCA OKUDUM BU AYETLER VE HADİSLER HAKKINDADA YORUMLARINIZI BEKLİYORUM İNŞALLAH BEN CAHİL AKLIMLA HADİSLER OLMADAN İNSAN DOĞRU YOLU BULAMAZ YANILIYORSAM ALLAH CC AFF ETSİN İNŞALLAH (SAYGILAR) hocam ne olur yanlış anlamayın sizi eleştiriyorda değilim ne haddimize ESSALAMÜN ALEYKÜM |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Şu anda Kafamın İçi | Kara Kartal | Kara Kartal/Kişisel | 23 | 16 Aralık 2024 15:44 |
Sen, Ben, Biz, Dünyevileştiğimiz Anda... | enderhafızım | Kur'ân-ı Kerim Genel | 0 | 07 Mart 2013 12:22 |
MERYEM SURESİ 68....72. AYETLERİN ANLATMAK İSTEDİKLERİ.... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 13 Ekim 2009 13:06 |
BAKARA 168...AYETLERİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 05 Ekim 2009 00:08 |
BAKARA 78 VE 79. AYETLERİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ. | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 04 Ekim 2009 12:46 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|