|
Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi: 01 Mart 2010 (12:24), Konuya Son Cevap : 04 Mart 2010 (13:02). Konuya 6 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
01 Mart 2010, 12:24 | Mesaj No:1 |
Rabbim elçisine uyun derken ne anlatmak istiyor olabilir? RABBİM ELÇİSİNE UYUN DERKEN NE ANLATMAK İSTİYOR OLABİLİR? Bir arkadaşım ile peygamberimizin konumu ile ilgili tartışırken onunda hüküm koyma yetkisinin olduğunu söylemiş ve peygamber ne verdiyse onu alın sözlerine atıfta bulunmuştu. Bende kendisine aşağıdaki yazdığım yazıyı göndermiştim. Birinci sorunuzda şöyle sormuşsunuz.( -Peygamber a.s'ın konumu nedir sizce?) Görevi veren Rabbim ve konumunu belirleyecekte yine kendisidir. Bizler için Başöğretmen olan O örnek insan bizlerle kuranı buluşturmuş ve onun ipine sarılmamız gerektiğini birçok sözleriyle bizlere anlatmıştır. Peygamberimiz kuranı tebliğ etmek görevini aldığı o zorlu dönemde topluma tebliğ etmek, onlara anlatmak ve karşılaştığı zorbalıklarla mücadele edip Rahmanın verdiği görevi gereği gibi yerine getirmiştir. Allah elçisine verdiği görevi kur’anda şu ayetlerle çok net açıklıyor. Gaşiye 21: Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. Kehf Suresi 56. ayet; Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz….. Enam 48: Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. Araf sur.188. ayet: De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım iyilik ve güzelliği elbette çoğaltırdım. Bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim. Enam sur. 48. ayet: Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. Yukarıdaki ayetler Rabbin elçisine verdiği görevin tanımını yapıyor. Bize düşen onu anlamaya çalışmaktır. Şimdide sanırım bunları söylediğimde düşündüğünüz hatırınıza gelen bazı ayetler oldu onlardan birkaç tanesini de yazalım. Aliimran 31: De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir. Haşr 7: … Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. Bu ve buna benzer birçok ayetler vardır ki Allah resulüne uyulmasını emreder. Peki, bu sözleri ile ne demek ister acaba bizlere? Elçisine verdiği görevde senin görevin sana indirdiğim ile insanlara hükmedip tebliğ etmek, hatırlatmak ve öğüt vermektir, ben inananlar için bir müjdeciyim diyorsa, nasıl olurda Allah ın elçisine uyun ve o ne verdiyse onu alın sözünden, kuran dışından hükümlerde verebilir bu yetkiyi de Allah elçisine vermiştir diyebiliriz? Bunu söylersek kur’anda çelişki yaratmış oluruz. Bizim düşünmemiz gereken, Allahın elçisi acaba bizlere neleri vermekle yükümlü olduğunu iyice anlamamızdan geçiyor. Eğer kur’an dışından da birçok hükümler vereceğine inanırsak kur’anın onlarca ayetine iman etmemiş olacağımızı bilmeliyiz. Hatırlayınız bugün rivayetler yoluyla bunlar peygamberimizin sözdür diye gelen binlerce hadis, aynı konularda diğer mezheplerde çok daha farklı olarak geçiyor ve inanılıyor. Sizce hangisi doğrudur? Buna garanti veren var mı aramızda? Rabbim sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim dedikten sonra, başka kitaplardan da hesap sorar mı? Günümüzde Diyanet binlerce hadisi hurafe diye iptal ediyor ama herkes inanmaya devam ediyor, sizce bu yol doğru bir yol olabilir mi? Hani peygamberimiz hadislerinde benim sözlerim olup olmadığını kur’an ile karşılaştırın diyordu ne oldu? Demek ki peygamberimiz kur’andan başka bir şey tebliğ etmemiş ki bunu söylüyor bizlere. Bakın Allah elçisine öyle bir tembih ve tehditte bulunuyor ki, asla elçisinin kur’an dışından hiçbir bilgiyi kullarına vermeyeceğini biliyor. Çünkü bakın ona nasıl bir tembihte bulunmuştu hatırlayalım. Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez. Yukarıdaki ihtarı ve tembihi görüyor musunuz, sana indirdiğim kuranı tebliğ et anlat onlara diyor, ikna et onları. Bunu yapmakla görevlendirildin eğer yapmazsan görevini başaramamış sayarım diyor Allah. Şimdi yazacağım tehdidi alan bir insan acaba milim şaşar mı sizce görevinde. Hakka 44: Eğer o, bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı.45: Muhakkak onun sağ-elini (bütün güç ve kudretini) çekip-alıverirdik.46: Sonra onun can damarını elbette keserdik. Yukarıdaki ayet Rabbimin elçisine verdiği ihtarın çok açık kanıtıdır. Bu ayetin devamını okuduğunuzda her şeyin apaçık bir şekilde kur’anda olduğu tüm gerçeklerin orada yazdığı anlatılır. Demek ki dine ilave yapma hüküm verme yetkisi yalnız Rabbim inmiş. Zaten Allah ayetinde bunu apaçık söylüyordu hatırlayalım. Enam 57: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur. Sizlere sormak isterim Rabbim yalnız hüküm veren benim diye apaçık elçisine söyle onlara, yalnız ben hüküm veririm dedikten sonra, nasıl olurda kuranın hüküm vermedikleri konularda peygamberimizde hükümler vermiştir deriz? İşte sorun burada başlıyor zaten eğer bu sorunu çözersek İslam dinindeki başıbozukluğunda önüne geçmiş oluruz kanısındayım. Hatırlayın Kuranda Allah bizleri hangi kitaba yönlendiriyordu? Araf Suresi 3. (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! Allah acaba kuran dışından başka hüküm veren bilgiler olsa, daha o devrin inanmakta şüphe duyan ve atalarından gelen gelenekleri burada bulamayanları aşağıdaki ayette söylediği gibi yalnız kurandan sorumlu olacağımızı söyler miydi? Ankebut 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır. Bu ayeti okuyan bir insan artık kuran yetmez diyebilir mi sizce? Yine yapılan ve inanılan büyük yanlışlardan biriside kur’anın özet bilgi olduğu ve her konuda açıklık getirmediğini söylememizdir. Bizler günümüzde inandığımız birçok kuranda geçmeyen bilgilerin kur’anda olmadığını gördüğümüzde, bakın demek ki kur’anda her şey olmuyormuş dememizden kaynaklanan bir yanılgı içindeyiz ne yazık ki. Şimdi yazacağım ayetlerin hiç mi önemi yok da bu sözleri söylüyoruz? Nisa 174. ; Ey insanlar, bakın size Rabbinizden kesin bir delil geldi; size açık bir nur indirdik. İsra 89.; Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır. Bu ayetleri ve buna benzer onlarca ayeti okuduğunuzda kur’anın açık seçik ve bizlerin sorumlu olduğu her şeyin olmadığı bir kitap olduğunu mu anlıyorsunuz? Diyelim ki kuranda bizlerin sorumlu olduğu her şey yok, peki Rahman şu ayeti ve sorumlu olduğumuz kitabın Kuran olduğunu şaka olsun diye mi söyledi dersiniz?(HÂŞÂ) Zühruf Suresi 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız. Bakın Rabbim elçisine nasıl bir kitap indirdiğini söylüyor? Yasin 69. Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vah yedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir; . Nahl 64.; Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun. Yukarıdaki iki ayet üzerinde düşünelim şimdide. Allah kuranı apaçık bir öğüt olarak indirdiğini, hakkında ayrılığa düşülen konularda iman edenlere kılavuz, rahmet olduğunu söylüyor. Bizler ise Rabbin bu sözlerini okumamıza rağmen kuranın muhkem ayetlerini herkes anlayamaz, o özet bilgileri içerir onu veli insanlar anlar diyebiliyoruz. Yukarıdaki sözler sizce bu düşünceyi mi anlatıyor? Bakın Allah kurandan başka sözlere itibar edilmemesi gerektiğini nasıl söylüyor. Araf 185: Göklerin ve yerin melekûtuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kuran'dan sonra hangi söze iman ediyorlar. suresi 36. ayet: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. Bakın Allah kuranı temel alan bir imandan bahsediyor ve emin olmadığınız sözlerin ardına düşmeyin sorumlu olursunuz diyor. Kuranı kimler anlarmış Rabbim bunu da söylüyor acaba gerçekten çok özel insanlar mı anlar? İbrahim Sur.52.ayet: İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'ın tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir. Eğer benim aklım işlemiyor gönlümde hiç bir şey hissetmiyor diyen varsa, gerçekten kuranı okuduğunda asla bir şey anlamaz. Böyle insana birileri anlatsa da onun kıymetini zaten bilemez, çünkü gönlü, kalbi onu desteklemiyorsa bundan sonuç almakta imkânsızdır. Peki, dostlar ben bu yazdıklarımla peygamberimizin İslam ı anlatan, yaşamı ile bizlere örnek olan, kuranı hayatına geçiriş biçimiyle bizler için Başöğretmen kişiliğini, bir kenara bırakalım onlar bizlere lazım değildir mi dedim? Bunu ancak aptal insanlar söyler. Kuran bir güneş, bir rehber, bir gönül gözüdür. Bizlere tebliğde görevli olan Allahın elçisinin yaşamı, hayatı ve insanlığa bakış felsefesini bir kenara bırakıp, bunlar bizlere lazım olmaz deyip, birçok gereksiz bilgilerin mi peşinde koşacağız. İşte bizler ne yazık ki peygamberimizin kuranı hayata nasıl geçirdiğini, örnek yaşamını, hayatımıza nasıl geçirmeye çalışmalıyız bunu bırakmışız, ona rabbin vermediği yetkilerle donatmayı ona güç kattığını sanıyoruz. Onun gücü Allahın elçi olmakla kanıtlanmıştır, onun güvenine mazhar olmak güçlerin en büyüğüdür, hele onun aracılığıyla bizlere ilettiği güneş, rehber(KURAN) peygamberimizin gücüne güç katmıştır. Rahmandan aldığı görevi canı pahasına savaşlar veren bir elçi, görevini en mükemmel bir şekilde yerine getirmiştir. Hatırlayın lütfen hiçbir peygamber Allah tan aldığı görevi için savaşlar yapmamıştır. Bizler Allah ın asla yetkilendirmediği yetkileri peygamberimize vermiş ve onunda kuranda olmayan hükümler verme yetkisi vardır diyerek, kendimizce yetkilerle donatmışız. Peygamberimizin helal ve haram koyma yetkisi vardır diyerek, kuranı hiç anlamadığımızı göstermişiz. Hâlbuki Rahman kur’andaki örnekleri boşuna vermediğini bunlardan ibretler almamız gerektiğini söylemesi, sanırım göz ardı edilmiştir. Sizlere, bu konuda Rabbin elçisini ikaz ettiği bir ayeti hatırlatmak istiyorum, sanırım buradan bu yetkinin olup olmadığını anlamak çok kolay olacaktır. Tahrim Suresi 1. Ey Peygamber! Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafur’dur, Rahîm'dir. Bakın burada aile içinde açıklanmayan bir konu da Allah ın haram etmediği bir şeye, eşlerinin hoşnutluğunu kazanmak adına haram demesi sonucu, nasıl elçisini ikaz ettiği dikkatten kaçmamalıdır. Yine bakın helal haram konusunda Allah apaçık neler söylüyor bizlere. Enam 150: Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin." Eğer tanıklık ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla âhirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar. Enam 145: De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir murdar." Enam 140: Şu bir gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını beyinsizce katledenlerle Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira ederek haramlaştıranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar. Bunlara benzer o kadar çok ayet var ki haram koyma yetkisi yalnız Rabbin olduğu çok açık anlaşılıyor ve Allah ın haram demediklerine HARAMDIR DİYENLER İÇİN ALLAH A İFTİRA ATIYORLAR demektedir Rabbim. Günümüzde haram listesi yapanlara sormamız gerekiyor acaba kuran bu listeden neden bahsetmiyor da hemen hemen tamamı TEVRATTA ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE LİSTELENİYOR? İşte Yahudilerin içimize soktukları nifak tohumlarını çıkar çıkarabilirseniz. Bu konuyu daha çok uzatmak istemiyorum. Amacımız kur’an rehberliğinde imanımızı güçlendirmektir. Peygamberimiz sağlığında kuran dışından hiçbir bilgiyi yazdırmamış daha sonra kaleme alınmıştır. Bu bilgiler o devirlerde gerçekten en doğru ya da doğruya yakını toplanmıştır bundan şüphe yok, fakat o devirlerde yaklaşık 500-600 kadar toplanan hadisin günümüze beş milyon civarlarında gelmesi durumun vahametini göstermektedir. Bundan dolayıdır ki bu Allah resulünün sözüdür dedikleri her sözü, hemen kabul etmeden, onu kur’an süzgecinden geçirmeli ve kabul etmeliyiz. Peygamberimizde böyle yapmamızı emretmiştir bizlere. Bu yazımı okuyan kardeşlerimin aklında birçok sorular oluştu biliyorum. Örneğin namazlarımı kaç rekât kılacağız kuranda yok diyecekler. Peki, bu soruyu kendimize soralım Allah acaba namaz vakitlerini söylemiş, hatta kısaltılmış namazı bizzat izah etmişse, neden diğer namazlarımızı kaç rekât kılacağımızı izah etmemiştir? Bunu düşündük mü hiç? Hani bizleri Rabbim kurandan sorumlu tutacaktı? Açıklamadıysa acaba huzuruna gittiğimizde neden şu kadar ya da bu kadar rekât kılmadın der mi sizce bizlere? Bu konuları açıklayan bir başka yazımda daha detaylı belirttim. Kuran bizden önceki insanlara da hem namazı, orucu, zekâtı ve haccı farz kıldığını söyler. Sizce bu bahsettikleri konularda hiç ayrıntıya girmemiş midir dersiniz kuranda? Haccın nasıl yapılacağı belli değil midir? Sanırım bu konuda kur’andan ve geleneksel İslam ın inandığı şekliyle karşılaştırmalı çok geniş bir yazı yazmıştım, düşüncelerim orada vardır. Oruç konusu da çok geniş bir şekilde yazar ama her ne dense bizler bunları pek yeterli görmüyoruz. Özet olarak söylemek gerekirse Peygamberimizin sünneti deyince düşünmemiz gereken, onun örnek yaşamı, hayatı ve kuranı yaşamına geçiriş biçimini kendimize yol edinmektir. Peygamberimizin sünneti, ne bıraktığı sakal ya da saçın uzunluğu nede giydiği kıyafetlerde aramamız, bizlerin kendisini hiç tanımadığımızı göstermektedir. Bizler onun yolunda olduğumuzu kuranı anlayarak okuyup, üzerinde düşünmekle yapabileceğimizi unutmamalıyız. Bakın Allah aklını işletmeyenlere ne diyor? Enfal sur.22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir. Yaşantımızda onu örnek alan hayat felsefesi ile yaşama bağlanmalı ve doğruluk dürüstlüğümüzle, nefsimize hâkimiyetimizle kuranın ipine sarılarak, onun yolundan gittiğimizi davranışlarımızla ve yaşamımızla göstermeliyiz. İnşallah kendimi doğru anlatabilmişimdir. Benim tek bir amacım var oda Rabbin gönderdiği KURANI anlamaya çalışmak. Yazdığım bilgiler benim kur’andan anladıklarımdır beni bağlar. Sizlerde bu yazdıklarımın doğruluğunu ancak kur’anı çok iyi okuyarak, anlayarak, düşünerek, aklederek karşılaştırmalısınız. Rabbim bu çabamı boşa çıkarmasın inşallah, o kalbimi biliyor ona güveniyor ve dayanıyorum. İstemeden yapacağım yanlışlar için ne olur beni bağışla Rabbim. Allah şaşırtmasın. Selametle kalın. Haluk GÜMÜŞTABAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] | |
Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İbretlik bir kıssadan hisse. | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | kamer34 | 6 | 2582 | 21 Nisan 2011 21:45 |
Kendi ellerimizle cehennemin kapısını açmayalım. | Makale ve Köşe Yazıları | HakikaT | 10 | 5431 | 12 Nisan 2011 12:36 |
Allah Kur'an ayetlerini elçisine, RÜYASINDA vah... | Makale ve Köşe Yazıları | yakuti | 7 | 2758 | 20 Mart 2011 19:44 |
Bakara 85. ayetten almamız gereken önemli dersler. | Makale ve Köşe Yazıları | kamer34 | 6 | 2660 | 16 Mart 2011 12:48 |
Kader konusunu kur'an ışığında nasıl anlamalıyız? | Makale ve Köşe Yazıları | talibetün | 5 | 2304 | 11 Mart 2011 21:19 |
01 Mart 2010, 19:43 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: RABBİM ELÇİSİNE UYUN DERKEN NE ANLATMAK İSTİYOR OLABİLİR?
Haşr 7: … Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. Haluk abim Ayetin tamamını ben verecem Çünkü burda anlatılmak istenen olay çok farklı: Yine (hatırlayın!) Düşmandan (ganimet olarak) ne alındıysa Allah hepsini Elçisi'ne devretti, onu (elde etmek) için at veya deve sevk etmek zorunda kalmadınız ama Allah elçilerini kimi dilediyse onlara üstün kılar; Allah dilediğini yapmaya kadirdir. (Muhammed Esed Haşr 6) Allah'ın onların mallarında Peygamberine verdiği ganimetler için siz at ve deveye binip onları sürmüş değilsiniz. Fakat Allah, Peygamberlerini dilediği kimselere karşı üstün kılar. Allah herşeye kadirdir. (Fizilal-il Kuran Haşr 6) Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir. (Diyanet Meali Haşr 7) Allah'ın fethedilen ülkeler halkının mallarından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, yalnızca zenginler arasında dolaşan bir ayrıcalık olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir (Fizilalil Kuran Haşr 7) Bu beldelerin halkından (ganimet olarak) ne alındıysa Allah, hepsini Elçisi'ne devretti, (ganimetin tümü,) Allah'a ve Elçisi'ne, (ölen müminlerin) yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir; (böyle yapıldı) ki o, içinizden (zaten) zengin olanlar arasında dolaşıp duran (bir servet) haline gelmesin. Bu nedenle, Elçi size (ondan) ne kadar verirse (gönülden) kabul edin ve size vermediği şey(i istemek)ten kaçının; ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Çünkü Allah misillemesinde çetindir. (Muhammed Esed Haşr 7) Haluk abim ayeti kerimeleri öncesi ve sonrası olarak değerlendirdiğimizde Fey geri dönmek,iade etmek, aslına rücu manasına gelir bu kök kanlı kansız meşru savaş ganimetinin mantığınıda ele veriyor .Allaha nankörlük eden kullara ikram etmiş olduğu malları nankörlüklerinden ötürü ellerinden alıp itaat edenlere iade etmek Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. (Enfal 41) Bu ayeti kerime kerimede ganimetin bedir savaşının ardından inen ve sayılan kalemlere geri kalanı mücahidlere taksimi.Fakat bedelsiz savaş ganimetlerinin Allah resulünün tasarrufunda olduğu açıklanmıştır. Çünkü cahiliye kültüründe savaşçı elde ettiği malı zimmetine geçirirdi ve bu tür davranış sergilemeye kalkışan Mücahidleri ganimetten mahrum etmiştir: Haşr 7 ayeti kerimede anlatılmak istenen mevzuu Allah resulünün yapmış olduğu mal taksimine binaen ne verdi ise onu almalarını vermediği takdirde ısrar edilmemesini çünkü ona itiraz Allah'ın vermiş olduğu sorumluluğa karşı çıkmaktır Ayetlerin anlatmak istediği budur.. |
01 Mart 2010, 20:52 | Mesaj No:3 |
RE: RABBİM ELÇİSİNE UYUN DERKEN NE ANLATMAK İSTİYOR OLABİLİR? [size=large]Değerli arkadaşım kesinlikle katılıyorum, zaten bende kur'anın bütünlüğünü bırakıpta bir kelime yada cümleden yola çıkarak anlamlar vermenin nekadar büyük yanlışa götürdüğünü anlatmaya çalışıyorum. Burada bahsedilen elbette ganimet, mal dağıtımıdır, bunda şüphe yok. Ayetlerin önce ve sonrasına baktığınızda bu zaten anlaşılıyor. Fakat bunu anlatmak okadar zorki, bir kelime nin ardına öyle anlamlar yükleniyorki bunu kabul ettiğimizde yüzlerece ayete ters düştüğü halde gözardı ediliyor. Allah razı olsun sizden SAYGILARIMLA halukgta[/size] | |
02 Mart 2010, 12:31 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: RABBİM ELÇİSİNE UYUN DERKEN NE ANLATMAK İSTİYOR OLABİLİR?
Haluk abi Peygamber efendimize bakışım Mustafa İslamoğlu Hocamızın Kitabı Üç Muhammed kitabındaki temel ilkelerdir Ne İfrat Nede Tefrit Vasat bir bakış:
|
02 Mart 2010, 14:28 | Mesaj No:5 |
Re: Rabbim elçisine uyun derken ne anlatmak istiyor olabilir? Sayın İslamoğlu nun kitabını okumadım, ama yönlendirdiğiniz bilgi doğrultusunda hemen araştırma yaptım. Gerçekten aynı düşünceleri paylaşıyorum ama kitabındaki detayları bilmediğim için araştırmamda aldığım bilgiler kadarını değerlendirmek istiyorum. Sayın İslamoğlu peygamberimize, günümüzde ne şekilde bakıldığı konusunu bazı başlıklar altında toplamış. Aşırı yüceltmeci peygamber tasavvuru, İndirgemeci peygamber tasavvuru, Kur’an’ın peygamberi. Aşırı yüceltmeci peygamber düşüncesi gerçekten günümüzde İslam dinine en büyük zararı verdiğine inanıyorum. Hatta bu tavrın Hıristiyan ve Yahudilerin tavrıyla aynı olduğu çok açıktır. Bu düşünce ve inanç adeta Allah elçilerini insan olmaktan çıkarıp, kutsal payelerle donatılmış ulaşılamaz, örnek alınamaz bir konuma getirmiştir. Bu düşünce ve inanç gerçek İslam ın yaşanmasının önüne büyük bir set çekmiştir. İndirgemeci peygamber den kasıt olarak şöyle bir açıklama var. (Buna en yaygın örnek olarak da Hz. Peygamberi “vahiy postacısına indirgeyen sünnet karşıtları gösterilebilir.) Burada anlatılmak istenen maksat önemlidir. (müminlerin hayatından usulca geri çekilen bir peygamber… Bu durumda o, artık tarihin malıdır. Misyonu yaşamıyla sınırlıdır. Dolayısıyla bu misyonun taşınması, yaşanması, üretilmesi, ihya edilmesi, örnek alınması söz konusu değildir.”) Sözleriyle açıklık getiriliyorsa bunu kabul etmek mümkün değildir. Bizler hatırlayın ilkokula başladığımız yıllarda bizlere ilk kez okuma yazmayı öğreten öğretmenimizi bile asla unutmuyor da, ona saygı ve hürmetimiz ölene kadar sürüyorsa, Rabbin güvenine mazhar olmuş, hayatıyla yaşamıyla bizlere örnek olan Allah elçisini nasıl olurda hayatımızdan çıkarırız. Bunu düşünmek bile ne aklın ne de mantığın süzgecinden geçmiyor. Aslında yukarıda bahsedilen iki düşünce ve inancın hiç birisinin farkı yok birbirinden. Birisinde olduğundan farklı göstermek, ulaşılmaz yapmak, diğerinde ise hayatımızdan çıkarmak. İkisi de yanlıştır. Peki diğer yolu nasıl tarif etmiş Sayın İslamoğlu doğrusu benim için bu önemli. Kur’anın peygamberi olan düşünceye sahip olanlar için ise, bakın şunları söylüyor Sayın İslamoğlu aynen aktarıyorum. (O kimileri için, arkasından gözyaşı dökülen tatlı bir anı olmuştur. Onlar onun hatırasıyla yaşamayı, kendisiyle yaşamaya tercih ederler. Onlar onun arkasından ağlamayı, onu önlerinde görmeye tercih ederler. Onlar onun sakalını ve hırkasını, misyonundan daha fazla severler. Ondan bir efsane gibi söz etmeyi, birlikte yaşanılan bir “dost” olmaya yeğ tutarlar. Daha başka kimileri için ise, o tarihin konusudur. O, bir “iletişim aleti” gibi ilahi mesajı iletmiş ve misyonunu tamamlamıştır. O, bugüne taşınamaz. Biz onunla, tarihi bir değer olarak ilişki kurabiliriz. Kur’an içinse o, hayatın aktif, kurucu ve inşa edici bir öznesidir. Misyonu ölümsüz olandır. Kur’an, onu çağa taşımak için çırpınır. Onun tarihe hapsolmasını önlemek için onunla ilgili tarihsel olayları müminin yüreğine, imanına, ibadetine taşır. Kur’an müminin hayatında onu güncel kılmak için ne gerekiyorsa yapar. Kur’an’ın bak dediği yerden bakanlar ise onu “üretmek” için çaba harcarlar. Kur’an’da onu, onda Kur’an’ı görürler. Onu Kur’an’la, Kur’an’ı onunla tanırlar. Kur’an’a onun aynası, ona Kur’an’ın aynası gibi bakarlar. Çünkü onlar, onun risalet mirasına ihanet etmekten korkarlar. ) Bende bu düşünce fikirlerden yola çıkarak bu sözler üzerine düşüncelerimi söylemek isterim. Bana göre peygamberimiz arkasından gözyaşları dökülecek bir anı değil kalplerde taptaze her zaman yaşatacak, anılacak ve tebliğ ettiği kelamı anlayarak, yaşayarak anılacak, takip edilecek bir insandır. Peygamberimiz tarih çerçevesinde kılıcı elinde bir kahraman değil, Rabbin kelamını tebliğ için mücadele eden, Allahın güvenine mazhar olmuş, örnek bir insandır. Burada bizlerin bana göre yapması gereken şey, en son bölümde yazılan şu sözlerde olduğu gibi olmalıdır. (Kur’an’da onu, onda Kur’an’ı görürler. Onu Kur’an’la, Kur’an’ı onunla tanırlar. Kur’an’a onun aynası, ona Kur’an’ın aynası gibi bakarlar.) İşte bizlerin yapması gerekende budur zaten. Kur’anda peygamberimizi görebiliyorsak, peygamberimizi doğru tanımış oluruz. Peygamberimizi kur’anın aynası gibi görüyorsak, kur’anı anladığımızda peygamberimizin kur’andan başka bir yolu, sözü, hükmü olmadığını da anlarız. Her zaman söylediğimiz gibi peygamberimiz yürüyen bir kur’andı. Kitabın tamamını okumadım ancak bu kitaptan yaptığım alıntıları ve düşüncemi paylaştım. Önemli olan sözlerin uygulanış biçimi ve yöntemidir, yani hayatın yaşanış biçimi ve detaylarıdır. Sözler bazen güzel görünür ama unutulan sözler olur, iz bırakan sözlerin hayata geçirilişidir. Onun için bizlere düşen söyleneni iyi düşünüp, kur’an ile onaylayıp hayatımıza geçirmek olmalıdır. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK | |
03 Mart 2010, 21:33 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | RE: RABBİM ELÇİSİNE UYUN DERKEN NE ANLATMAK İSTİYOR OLABİLİR?
yaw hala aynı konular temcid pilavı bitti bu bitmedi Zorlama tevillerle bir yere varılmaz. Şu bir gerçektir ki bu ümmetin mezhebi/doktrinlerinin baskın çıktığı ama İslamın önemli bir düsturu olan edille-i şeriyyede bu görüşler beyan edilirken tahkik açısından, sistematik düşünebilme açısından, kritik yetenek açısından hepsi ele alınmıştır zaten.kimse balıklama atlamaz konulara... ama sizin görüşlerde bir fıkıhsız ahkam kesme ezbere konuşmanın hayli yüksek olduğu kanaatindeyim. + bu eklenilen ayetlerde detaylıca incelemek lazım ayetler lastik değilki kafanın estiğine göre yorumlayasın ayetler ele alınırken iddia ettiğiniz fikirle alakasından ziyade nerede nazil olmuştur.mekki mi medeni mi bisetin kaçıncı yılında nazil olmuştur ibare nehy kipindemi nefy kipindemi inşai mi ihbari gibi bir çok detaya girmek lazım...bunu azda olsa benim gibi meraklı melahatler incelediğinde bilirler önemini... bir çok konuda aynı yerde durmadığımız için, aynı yerden bakmıyor buna binaen aynı şeyi görmüyoruz. bunun sebebide mevzuların düğümlendiği noktada usuli paradigmatik farklılıklarımızın olması dönüp dolaşıp aynı mevzulara aynı bakış açısı ile tartışıyoruz sonuçta beyin fırtınası oluyor buda iyi..Ancak durum bu minvalde olunca meseleyi uzatmak çözüm yerine çözümsüzlüğü besler daha ziyade.... Son olarak; üç muhammed isimli eser hakkında diyeceğim okudum objektif bir bakış açısı ile İslamdaki oluşumların, fırkaların, alt kolların ashabı rey ashabı hadis ve suffiyye arasındaki tarihi açıyı farklı bir biçimde ele almıştır ve bunları dillendirmiştir. |
04 Mart 2010, 13:02 | Mesaj No:7 |
Re: Rabbim elçisine uyun derken ne anlatmak istiyor olabilir? Sayın Ercin gerçekten bir konuyu çok fazla üstünde durup aynı sözleri söylemenin doğru olmadığı kanısını bende taşıyorum. Bende sözlerinize cevap niteliğinde önce Rabbin ayetlerinden örnek verip, daha sonra fazla yorum yapmadan sizin sözlerinizi hatırlatacağım, bakalım bu sözlerinizi kur’an tastikliyor mu ona bakalım. Kamer 17: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var. Kamer 22: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var. Kamer 32: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var Kamer 40: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var. Yukarıdaki sözleri Rabbim özellikle tekrarlıyor ve bakın ne diyor; Bu kur’anı öğüt ve ibret için kolaylaştırdım. Bakın daha başka neler söylüyor? Aliimran 105: Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır İbrahim 52 : İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. Nisa 28. Allah size hafiflik getirmek istiyor. Çünkü insan çok zayıf yaratılmıştır. Nisa 174; Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik. Bakar 286: Allah, kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz. Herkesin kazandığı yararına, yüklendiği günahı zararınadır….. Yukarıdaki ayetler kur’anda kanıtların açık seçik olduğunu, kur’anın bizler için uyarıcı bir tebliğ olduğu akıl sahiplerinin düşünüp öğüt alabileceğini, rabbin bizlerin zayıf yaratıldığı için kolaylıklar getirdiğini, kur’anın kesin ve apaçık delil ve bizler için bir NUR olduğunu, rabbin bizlere gücünün üstünde bir yük yüklemeyeceğini anlatıyor. Daha sonrada bakın Zühruf suresi 44. ayette ise nereden sorumlu olduğumuzu söylüyor? Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız. Sizce yüce Rabbim bizlere öğüt ve rehber olması için gönderdiğini söylediği bir kitabın muhkem ayetleri zor anlaşılır, herkesin anlayamayacağı bir kitap olur mu? Allah bu kitapta bahsetmediği, izah etmediği ayetlerin nerede ve kaç yılında nazil olduğunu söylemediyse, anlaşılması için birçok ilmi edebi bilgiye sahip olmamız gerekiyorsa neden yukarıdaki ayetleri bizlere indirsin de sonra hesaba çeksin? Aşağıdaki verilen düşünceyle ayetler ne kadar uyuşuyor çok fazla yorum yapmadan veriyorum. SAYGILARIMLA Halukgta (ayetler ele alınırken iddia ettiğiniz fikirle alakasından ziyade nerede nazil olmuştur.mekki mi medeni mi bisetin kaçıncı yılında nazil olmuştur ibare nehy kipindemi nefy kipindemi inşai mi ihbari gibi bir çok detaya girmek lazım….) | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Bismillah Derken Ne Diyorum? | EyMeN&TaLhA | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 09 Ekim 2014 10:53 |
Allahın ELÇİSİNE VERDİĞİ GÖREV, YETKİ ve sorumluluk.. | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 23 Aralık 2010 21:54 |
LA İLAHE İLLALLAH ve RABBİM ALLAH DERKEN: | Yitiksevda | Tevhid Ve Şirk Konuları | 3 | 11 Şubat 2010 11:32 |
BAKARA SURESİ 67....71. AYETLER NE ANLATMAK İSTİYOR? | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 03 Şubat 2010 08:17 |
O'nu (SAV) Anlatmak.. | akgün | Hz.Muhammed(s.a.v) | 2 | 27 Mart 2008 01:35 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|