|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KARAKÖSE,Açılış Tarihi: 03Haziran 2010 (22:41), Konuya Son Cevap : 01 Ağustos 2010 (13:59). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03Haziran 2010, 22:41 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 | Günümüz Müslümanının Duygu Düşünce Çatışması Sorunu Müslümanlarda Duygu-Düşünce Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL İslam önce akıl sonra gönül dinidir. İslami ilkeler kesinliği tartışılamaz bir şekilde önce akla hitap ederler. Kuran ısrarla hiç düşünmüyormusunuz demektedir, şayet akıl yerine gönle hitap etseydi hiç duygulanmıyormusunuz derdi. Bununla birlikte İslam’ın gönle hitap eden güçlü bir yönü da elbette ki vardır. Merhamet, yardımseverlik, sevgi, saygı vs. İslam’ın insanlar arasında duygu yüklü bağlar tesis etmesi için emir buyurduğu hasletlerdir. Ancak unutulmaması gerek şudur ki; duygular her zaman akıldan sonra söz sahibi olmak zorundadırlar. Yani zalime merhamet edilmez, hurafelere sevilemez vs. Müslümanların en büyük hastalığı akıl ile gönlü birbirine karıştırmalarıdır. Düşünceler yerine duygulara başvurulacak olursa hüzünlenilir, ağlanır. Lakin yaşamın seyri hüzünlenmekle, duygulanmakla değişecek değildir. Muhammedi hayat tarzını ele alırken peygamberin nurlu simasına takılıp seyre dalan yığınla Müslümanımız vardır. Peygamberin nurlu yüzünü seyre dalmaktan İslami aklı unutan Müslümanlara şöyle sesleniyoruz; oturup seyre dalacağınıza, yıkılmış olan ahlakın inşasına bir tuğlada siz koyun. Güzellikleri seyre dalmak ya da güzellikleri edebi eserlere dökmek bir maharet değildir, asil olan güzelliği sırtlamaktır. İslam diyarının ilmin beşiği olduğu dönemde İslam filozofları beyin yerine kalp kelimesini kullanırlardı. Yani akıl-beyin ikilisi yerine, akıl-kalp ikilisinden söz ediyorlardı. Örneğin ibni-Sina akıldan söz ederken sanki akıl kalpte bulunuyormuş gibi konuşur. Kalpten kastedilen aslında beyindir, gönül değildir. Bilmiyorum, belki kalp ve beyin kavramlarının günümüzde ifade ettikleri anlamlar değiştiği halde, Müslümanların kavram sözlüklerini güncellememelerinin de bu duygusallıkta etkisi vardır. Bugün tüm İslami sohbetlerde, konferanslarda, röportajlarda, makalelerde, şiirlerde, edebi yarışmalarda, kısacası yazılı ve sözlü hayatın her alanında İslam tamamen duygusal bir dille anlatılmaktadır. Sanki İslam’ın akıl ile hiçbir bağı yokmuş, sadece kalbe hitap ediyormuş gibi bir görüntü oluşmaktadır. Hatta kimi Müslümanlar inancın önce gönül işi olduğunu söyleyecek kadar deforme bir İslami düşünceyi besleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Sohbetlere İslam akıl dinidir diye başlanır, devamında akılların derece derece olduğu, sıradan akılların İslam’ı anlayamayacağı, dolayısıyla İslam’ı anlama konusunun sadece âlimlere bırakılması gerektiği söylemine geçilir. Yani söze İslam’ın akıl dini olduğu ile başlanıp, akıllar tarafından anlaşılmasının zor olduğu ile bitirilir. Bir din düşününki akıl dini olsun, kutsal kitabında bol bol düşünceden söz etsin ama bir o kadarda akıllar tarafından anlaşılamaz bir yapıya sahip bulunsun. İşte bu din günümüzün geleneksel Müslümanının inancıdır. İlk aşamada düşünceyi sadece âlimlerin kullanması gerektiği kaidesine ulaşıldıktan sonra sıra ikinci aşamaya gelir. Düşünce ortadan kaldırılınca onun yerini dolduracak onun kadar büyük öneme haiz başka bir kavram bulma zorunluluğu doğar. İşte düşüncenin yerini dolduran bu değerli kavram duygu olur. Dolayısıyla İslam hakkında herkes akıl yürütemez ama duygu yürütür hale gelir. Oysa yanlış duygu yürütmenin zararı, yanlış akıl yürütmenin zararından farklı değildir. Yanlış anlaşılmasın duygular önemsiz değildirler, duygular düşünceler kadar öneme sahip oldukları içindir ki, zararları da denktir. Kalp beyin kadar değerlidir. Ancak beyni bir kenara atıp sadece kalp ile hayatı idame ettirmeye çalışmak, duygu dolu bir deli olmaktan öteye geçemez. Bir delide yoğun duygularla abdest alabilir ve mescide koşabilir. Kendi köyümde vardı böyle bir deli, mescitte vakit geçirmek ve namaz kılmak istiyordu. Tıpkı mescitteki diğer Müslümanlar gibiydi, yoğun duygulu ve az düşünceli. Yani onu da Allaha iten güç akıl değil gönüldü. Duygusallık gözlüğü ile mescide bakıldığında deli olanla olmayan arasında bir fark görülmüyordu. Duygudan yoksun akıl güçtür, gelişimdir, büyümedir, yüksek standartlardır, ancak merhametsiz, sevgisiz bir zalimdir. Düşünceden yoksun kalp, merhamettir, hüzündür, şefkattir ancak geri zekâlı bir köledir. |
Konu Sahibi KARAKÖSE 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Müslümanlarda Din İşleri Müdürlüğü... | Makale ve Köşe Yazıları | KARAKÖSE | 0 | 1932 | 16 Mart 2012 16:51 |
Müslümanlarda Sahabe Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 6 | 3293 | 03 Ocak 2012 11:45 |
Müslümanlarda Hadis Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 22 | 9000 | 05 Ağustos 2011 10:04 |
Müslümanlarda Kuran Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 23 | 10266 | 20 Temmuz 2011 10:29 |
Müslümanlarda İman Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2029 | 02 Mayıs 2011 10:36 |
01 Ağustos 2010, 13:59 | Mesaj No:2 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 |
Metin Üstadım, makalen güzel tesbitlerle doludur ancak,nalını mıhını dengesiz kullanmışsın. şöyle ki; islam akıl dinidir bu doğru,ama her akıl bu dini çözecek diye bir kuralda yoktur.bu dini çözecek,anlıyacak alimlerdir.yani akılın eğitilmişidir... her insan akıllıdır,ama her akıllı ameliyata giremez,harcar hastayı.. her insan güçlüdür,ama her insan komando olamaz,harcanır.. özetle, kuran akıllara hitap eder,akılların akıllanması için de kuranca akıllanmalıdır..art niyetli bir akıl veya müsteşrik kuran'a yaklaşımı aşikardır.. islama yaklaşma,bilmezsin,dokunma demiyorum.ama yaklaşırken,dokunurken,alt yapınız olması lazımdır.. kurana duygusal,tasavufi yaklaşım konusunda ki tutarsızlıkta hem fikiriz... saygılar.. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Müslümanlarda Cihad Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 05 Ekim 2011 14:19 |
Müslümanlarda Nüfus Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 29 Aralık 2010 23:02 |
Müslümanlarda İdeoloji Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 09 Ekim 2010 23:41 |
Müslümanlarda Totalitarizm Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 29 Eylül 2010 21:22 |
Müslümanlarda İbadet Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 18 Eylül 2010 22:29 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|