|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KARAKÖSE,Açılış Tarihi: 03Haziran 2010 (23:00), Konuya Son Cevap : 03Haziran 2010 (23:00). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03Haziran 2010, 23:00 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 | Müslümanlarda Pazarlık Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Müslümanlarda Pazarlık Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Pazarlık, bir konuda anlaşmak için görüşme yapmak demektir. Piyasanın kontrolü, fiyat hareketlerinin takibi, satışı yapılan malın eksik ve kusurlarının öğrenilmesi bakımından pazarlık gerekli bir davranıştır. Aksi takdirde taraflardan birinin zarara uğraması söz konusudur. Pazarlık kavramı sadece fiyat düşürmeyi içermez. Peygamberin pazarlık tanımlaması sadece fiyatı düşürme ya da sadece fiyatı yükseltme amacı gütmez, çünkü İslam bir malı ederinden düşük fiyata satın almayı ya da ederinden yüksek fiyata satmayı zalimce bir davranış olarak görür. İslam’ın pazarlık anlayışı, satış konusu malı inceleme ve gerçek ederini belirleme üzerinedir. Dolayısıyla pazarlıkta duruma göre fiyat düşürülebilir, yükseltilebilir. Belirlenecek fiyat, malın kusurları, güzellikleri, yarar ve zararları, malın ortalama fiyatı vb. etkenlere bağlı olarak kararlaştırılır. Müslim, gayri Müslim, yerli, yabancı, büyük, küçük, kurnaz, saf hiç kimseyi kandırmamaktır. İslam Pazardaki fiyat durumundan habersiz kişilerin malını ucuza kapatmayı şiddetle reddeder. Satıcı 10 liralık malı için 5 lira istiyorsa bile, Müslüman onu fiyat hakkında uyarmak zorundadır. Zahiren her iki tarafın rızası ile gerçekleşse bile 10 liralık malı 5 liraya kapatmak zulümdür. Aynı şekilde 5 liralık malı 10 liraya satmakta zulümdür. Paraya kulluk yapanların zihniyeti ile ne koparırsam kardır yöntemini benimseyen ve adına da islami pazarlık yöntemi diyenler islama çamur atmaktadırlar. Pazarlık yapılırken izlenen yol, sahip olunan inancın rengini, kalpte saklanılanı da belli eder. Bununla birlikte insanların pazarlıktan sadece fiyatı düşürmeyi anlıyor oluşları sebepsiz değildir elbette. Günümüz ticareti hileye dayandığından istenilen fiyat büyük olasılıkla gerçek ederinden yüksek olmaktadır. Alıcının teklif ettiği fiyatta gerçek değerden çok düşük olmaktadır, çünkü her iki tarafta birbirine güvenmemektedir. Bu gerçeğin üstünde düşünmemişsek bile bilinçaltımızda böyle bir tecrübenin var oluşu, bizi kandırılma korkusuna sürükler. Diyebilirsiniz ki, hileli ticaret sadece ezberci Müslümanlarda yokki, tüm dünyada var. Neden sadece Müslüman tarafına yükleniyorsunuz. Bende derim ki, Ebu Cehillerden hile beklenir, çünkü parayı rab edinmek çıkarcı olmayı gerektirir. Bu sebeple Ebu cehillerin hilekâr yaşamları eleştiriye değmez. Ancak Muhammedi olduğunu iddia eden birinde hilekârlık görülemez, şayet görülüyorsa iki noktayı incelemeliyiz a) Ya Muhammedi öğreti hilekârlık üstüne kuruludur, b) Ya da Muhammedi olduğunu söyledikleri halde hilekârlık yapanlar yalancıdırlar, Aşikârdır ki, Muhammedi olduğunu iddia ettiği halde çıkarcı davranışlar sergileyenler yalancıların ta kendileridirler. Bu yalancılıklarının üzerini kapatmak için fenni bilimi bir örtü olarak kullanırlar. Pazarlık teknikleri adı altında psikolojik yöntemleri kullanarak insanların zihinlerini kontrol altına alınmaya çalışırlar. Bazen hiç almayı düşünmediğiniz bir malı psikolojik yaklaşımlarla size aldırırlar ve bu hareketlerinin bir başarı olduğunu düşünürler. Bir adama ihtiyacı olmayan bir malı satmayı başarmak pazarlık usulünü bilme olarak değerlendirilir oysa böyle bir hareketin adı pazarlık tekniği değil hilekârlık tekniğidir. Gözüne kestirdiği birine ederinden fazla bir fiyata mal satmaya kalkışanları çok görmüşsünüzdür. Böyle bir durumda araya girip malın gerçek fiyatını söyleyerek alıcıyı uyarırsanız, muhtemelen satıcı sizi uyaracak ve Peygamberin başkasının pazarlığını bozmayı yasakladığını hatırlatacaktır. Etkileşim, iletişim, satıcılık teknikleri gibi isimler altında seminerler düzenlenir. Hepsinin tek amacı, her ne olursa olsun yüksek fiyata mal satmayı başarmaktır. Seminer konuları satış öncesi ve sonrasında yaşanan sorunlar üzerine olur. Peki anlatılan nedir yada sorun olarak görülen nedir, elbette ki kandırılamayan insanlar. Çözüm ise kandırılamaya direnenleri vurabilecek yeni teoriler geliştirmek. Her işe uygun kandırma yöntemleri icat etmek. Satmak, satmak ve satmak. Ne adalet, ne fayda, ne hizmet nede başka bir şey, sadece bir noktaya doğru koşulur, daha pahalıya daha çok satmak. Günümüzün rekabeti daha iyi hizmet etme, daha iyi mal üretme üzerine değildir, daha çok hile öğrenip daha çok kandırma ve yüksek fiyata daha çok satma üzerinedir. Pazarlık için ikna sanatı der bazıları. Bu tanım kısmen doğru olabilir, ancak günümüzde pazarlıkta ikna kavramı, kusurlu malın sağlamlığına dair ikna, insanlara ihtiyaç duymadıkları malları satmada ikna, 2 liralık malı 20 liraya satmada ikna, ağır satış sözleşmelerini okutmadan imzalatmada ikna, kampanyalar düzenleyerek beş para etmez malları ederinden fazlaya satmada ikna gibi anlamlara gelmektedir. Pazarlık tekniği üzerine çalışanlar satışın bağlanması konusunu çok önemserler. Ne yapıp edip alıcı uyanmadan satışı bağlamaları gerekmektedir. Bu konuda psikoloji en büyük yardımcıları olmaktadır. Dini duyguları kullanmaktan da geri durmazlar. Pazarlık, müşteri ile ilk temastan başlayarak, satışın bağlanmasına kadar her aşamada, ürünün niteliğinden fiyatına, teslim süresinden garantisine kadar hemen her konuda gerekebilir. Biri ile kandırılamayan müşteri bir sonraki madde ile kandırılmaya çalışılır. İnsan bir mal alırken, aslında aldığı şey o malın kendisi değildir, o malın kendisine sağlayacağı kolaylıklar, faydalardır. Kendisinde hiçbir fayda bulunmayan bir malı türlü psikolojik tekniklerle satmaya çalışmak zalimlikten başka bir şey değildir. Gerekli olmayan malı gerekliymiş gibi göstermek için fenni bilim, dini duygular, sosyoloji, ekonomi, iktisat vb. bütün argümanlar kullanılır. Pazarlıktaki hilekârlık sadece insanlar arasında görülmez, aynı hilekârlıkları Resmi kurumların yaptıkları kamulaştırmalarda da görüyoruz. Yan yana olan iki arsanın birinin metrekaresi 3 liraya alınırken, diğeri 5 liraya alınır. Sebebi ise şahıslardan birinin malını savunamaması yada malının zorla daha ucuza elinden alınacağına dair korkutulmuş olmasıdır. Alıcıların itirazları sahip oldukları bilgi ölçüsünde karşılanmaya çalışılır. Kim hangi bilgi ile kandırılabiliyorsa, ona o bilgi ile yaklaşılır. Günümüz pazarlığı hakkaniyet ölçüsünde uzlaşmaya çalışmaktan ziyade, üstünlüğü ele geçirme gayretini amaç edinir. Günümüzde Pazarlık teoride satıcı ile alıcı arasında kurulan gönül ilişkisi olarak tanımlansa da, pratikte tam bir yalan ve hile çatışmasıdır. Bir malı alırken 20 dükkân dolaşırız da içimiz yine rahat etmez, bilinçaltımız bize kandırılmaya çalışılacağımızı ısrarla hatırlatır. Çünkü ezberci müslümanın islami ticaret ilkelerinden uzak olduğunu kabul etmesek de biliriz. Muhammedi karakter ortadan kalkınca, dâhilikle hilekârlık aynı şey olarak görülmeye başlanır. Hileleri en çok tutan kişinin en zalim kişi olduğunu dile getirmek bir yana, en dahi kişi olduğuna inanılır. Bu bakış sadece pazarlık konusuna da has değildir, siyasette de bu yaklaşımın çok örneği vardır. Bununla birlikte sinemada, medyada, gazetelerde ısrarla islami ticaret kurallarının çıkar amacı güttüğü, modern ticari kuralların insanların yararına olduğu düşüncesi insanların kalplerine şırınga edilmeye çalışılır. Gelenekçi Müslüman pratikte bu düşünceye kapılmıştır. Dilde islama biat etmiştir ama eylemde kapitalist ruhun, pozitivizmin erdemden uzak ilkelerinin kollarına atmıştır kendini. Kendi inancı ile çelişen değerlerin peşine düşmek bir paradokstur, bir çelişkidir ve gelenekçi müslümanın pazarlık anlayışı çelişkiler üzerine kuruludur. KARAKÖSE [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Konu Sahibi KARAKÖSE 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Müslümanlarda Din İşleri Müdürlüğü... | Makale ve Köşe Yazıları | KARAKÖSE | 0 | 1932 | 16 Mart 2012 16:51 |
Müslümanlarda Sahabe Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 6 | 3293 | 03 Ocak 2012 11:45 |
Müslümanlarda Hadis Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 22 | 8982 | 05 Ağustos 2011 10:04 |
Müslümanlarda Kuran Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 23 | 10248 | 20 Temmuz 2011 10:29 |
Müslümanlarda İman Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2028 | 02 Mayıs 2011 10:36 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Müslümanlarda Tarafsızlık Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 29 Aralık 2010 22:52 |
Müslümanlarda Garibanlık Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 25 Kasım 2010 00:04 |
Müslümanlarda İbadet Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 18 Eylül 2010 22:29 |
Müslümanlarda Recim paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 59 | 11 Ağustos 2010 12:46 |
Müslümanlarda Kurban Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 03Haziran 2010 23:08 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|