|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KARAKÖSE,Açılış Tarihi: 03Haziran 2010 (23:06), Konuya Son Cevap : 03Haziran 2010 (23:06). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03Haziran 2010, 23:06 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 | Müslümanlarda Milliyetçilik Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Müslümanlarda Milliyetçilik Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Hz. Muhammed’in öğretisi ile birlikte ırkçılık, milliyetçilik, kabilecilik, gibi eğilimler yaşamdan el etek çekti. Deri ve saç rengi, boy uzunluğu, vücut biçimi gibi farklılıklara dayanan biyolojik ırkçılığın günümüze değin İslam dünyasında var olma şansı yakalayamadığını söyleyebiliriz. Tarihte sarı, beyaz, esmer, siyah ve kızıl Müslümanlar arasında renge dayalı bir çatışma çıktığına şahit olmuş değiliz. Ancak aynı nesilden gelenlerin ortak çıkarlar etrafında toplanmasına dayanan kabileciliğin ara ara yaşama şansı bulduğunu, kültüre, siyasi düşünceye, felsefi inanca, soya dayanan modern anlamdaki milliyetçiliğin ise 1800 lü yıllarda batıdan ithal edildiğini ve hala Müslümanların kalbinden, beyninden sökülüp atılamadığını görüyoruz. Müslümanlar arasında milliyetçilik konusu çok sık işlenen bir konu olmuş olabilir ama tarafsız olarak işlenen bir konu olamadığı kesin. Etrafımızdaki İslam toplumlarına baktığımızda, İslam dünyasında milliyetçi yapının batı toplumlarınkinden çok daha aşağı bir ruha sahip olduğunu, bundan daha kötüsü Müslüman milliyetçiliğinin sadece müslümana karşı olduğunu görüyoruz. Müslüman milletler birbirlerine karşı üstünlük taslamaya çabalarken, batı dünyasına karşı hep birlikte eğilmiş ve düşüklüğü kabul etmiş durumdalar. Örneğin; Araplar: Hem çok milliyetçi hem çok kabilecidirler. Günümüz Arapları kendi aralarında kabileci bir düşünceye, Arap olmayan Müslümanlara karşı ise milliyetçi bir düşünceye sahiptirler. Peygamberin Arap oluşunu Arapların üstünlüğüne bağlarlar. Kendilerini İslam sancaktarlığına en ehil, en asil millet olarak görürler. Kuranın Arapların üstünlüğünden söz ettiğini iddia edenleri bile vardır. Arapların birçok ülkeye bölünmesi ve Filistin in içinde bulunduğu durum Arapların kabileci yapısı ile direkt alakalıdır. Suriye Arapları, Ürdün Arapları, Mısır Arapları, Arabistan Arapları ..vs arasında kabileciliğe dayalı çirkin bir üstünlük kavgası vardır. Farslar: Tarihi bir medeniyete sahip olma ve arî ırk olmakla övünürler. kendi içlerinde yaşayan farklı milletlere, Araplara, Türklere karşı milliyetçi duygulara sahiptirler. İran devletinin içinde bulunduğu durum Humeyni çalışmasının sonucu olduğu için İslam ile uyumluymuş gibi düşünülebilir, ancak islamla alakası yoktur. Türkler: Türklerde kabileci yapı yoktur ama çirkin bir milliyetçilik vardır. Öyle ki, hiçbir zaman sadece İslam demezler, islamın önüne mutlaka Türk kelimesini koyarlar. Allahın emirlerine karşı gelmiş olsa bile kendi tarihlerinin sultanlarını en mübarek sultanlar olarak bilirler. Milliyetçiliklerinin ırkçı olmadığını, mukaddesatçı bir birliktelik olup mübarek olduğunu iddia ederler. Türkler, türkün üstünlüğünü kabul etmeyenlerin mutlaka yaratıcı tarafından cezalandırılacağına inanırlar. Türklere göre, onlardan hak istemek terbiyesizliktir, çünkü Türk hak yemeyecek kadar asildir. Tek başına Türk olmak mutluluk sebebidir, Türk olmayan biri bile Türk olmanın mutluluk verici olduğunu kabul etmek zorundadır. En asil kan Türk kanıdır. Kürtler: Kürtlerde milliyetçi yapı gelişmemiştir. Buna karşın sert bir kabilecilik vardır. Kabilecilik millet olmalarını engellemiş ve yıllarca kendi dillerini açıktan konuşamamalarına sebep olmuştur. Tarihe gittiğimizde ise, kabileci yapının Osmanlı İran savaşlarında her iki ordunun ön saflarında yer almalarına sebep olduğunu görürüz. Hep birilerinin emrinde yaşamak zorunda kalmışlar, başkalarının saltanatı için birbirlerini kırıp geçirmişlerdir. Başkasının saltanatı için birbirlerine ihanet etmeleri, uğruna öldükleri saltanatında onlara ihanet etmesi ile karşılık bulmuştur. Kabileci yapı kabileler arası çatışmaları, ajanlığı ve kabilelerin birbirlerine ihanetlerini içerir. İşte Kürtlerde bu sebeple hep birbirlerine ihanet ettiler, aşiret yapısı ile başkalarının hizmetkârı olarak yaşamaya kendilerini mecbur bıraktılar. Kabile yada millet olmak bir zarurettir. buna karşın ne kabilecilik nede milliyetçilik zulümden uzak bir hayat tesis edememiştir. Buna hem tarih hem günümüz şahittir. Her bir Müslüman millet, kendini en asil millet, Müslümanların yöneticiliğine en layık millet olarak görür. Hem İslam’dan önceki hem de İslam’dan sonraki tarihini bir övünç kaynağı sayar. Söylemlerini ahmak duygularla ve akıllara ziyan kavram tanımlamaları ile desteklemeye çalışır. Büyük çelişki ise İslam ile millet kavramlarının birbiri ile hiçbir alakası olmayışıdır. İslam toplumlarındaki milliyetçilik incelendiğinde, tek kaynaktan öğrenildiği fark edilir. Ortak özellikleri ise İslam’dan önceki tarihlerini, efsanelerini önemsemeleri, milliyetçi yapılarında demokrasiden söz etmeleri(Bilindiği gibi batıdaki milliyetçiliklerde kilise etkiside vardır), ulusal bir temele dayanmak için yeniden tarih yazmaları, kendi milletlerini övmek için hadis uydurmaları, İslam’dan önceki isimleri kullanmaya başlamaları, İslam’dan önce de büyük ve asil bir millet oldukları hatta İslam’dan sonra büyüklüklerini kısmen yitirdikleri söylemini dillendirmeleri sayılabilir. Hepsinin kaynağı batı, sonucu çatışmadır. İnsanın başına gelen her şey kendi ellerinin yaptığının sonucudur. Allah kimseye zulmetmez, eğer insan bir bilgin gibi düşünebilirse, her toplumun başına gelen belaların kaynağının yine o toplumda olduğunu görecektir. Arapların kabileciliğinin sonu ve Filistin in, Irak ın içinde bulunduğu durum Arap milliyetçiliğinin sonu ve Arapların içinde bulunduğu utanılası sessiz yaşam Türk Milliyetçiliğinin sonu ve PKK Kürt kabileciliği ve Kürtlerin başına gelenler İran milliyetçiliği ve İran’daki Azerilerin, Kürtlerin durumu Müslüman milliyetçiliği ve parçalanmış İslam diyarı. Şimdi birileri diyebilir ki; Sen yalan söylüyorsun, falan toplum bizi sırtımızdan vurdu, falan toplum bizim ona sunduğumuz yemek kabına pisledi, falan toplum düşmanlarımızı destekledi, falan toplum bize isyan etti, falan toplum bize zulmetti, buna karşın biz hep adil olduk. Bende derim ki; Ateşten yaratılmış olma inancının verdiği asillik düşüncesi benliğini sarmış. Anlamsız, saçma ve cahil gururun hakikati kabul etmeni ayıp sayıyor. Tıpkı topraktan yaratılan Ademi küçümseyen gibisin. KARAKÖSE |
Konu Sahibi KARAKÖSE 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Müslümanlarda Din İşleri Müdürlüğü... | Makale ve Köşe Yazıları | KARAKÖSE | 0 | 1932 | 16 Mart 2012 16:51 |
Müslümanlarda Sahabe Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 6 | 3293 | 03 Ocak 2012 11:45 |
Müslümanlarda Hadis Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 22 | 9000 | 05 Ağustos 2011 10:04 |
Müslümanlarda Kuran Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 23 | 10266 | 20 Temmuz 2011 10:29 |
Müslümanlarda İman Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2029 | 02 Mayıs 2011 10:36 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Müslümanlarda Mezhep Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | İslam/Dinler/Mezhepler | 1 | 10 Ocak 2011 21:06 |
Müslümanlarda Tarafsızlık Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 29 Aralık 2010 22:52 |
Müslümanlarda Garibanlık Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 25 Kasım 2010 00:04 |
Müslümanlarda İbadet Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 18 Eylül 2010 22:29 |
Müslümanlarda Kurban Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 03Haziran 2010 23:08 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|